Você está na página 1de 3

AKLIN YOLUNDA

Düne kadar, bir ikilem içinde yürümek zorunda kaldığımız,


aklımızın ayrık ve aykırı yollarının sonuna geldik. İnsanın
parçalanması ve toplumun sınıflara ayrılması zorunluluğuyla
başlayan bir süreç bu. Yarınlarımızın gerçekten İnsan gibi
yaşanması için, katettiğimiz, katetmek zorunda olduğumuz bir
yol bu. Birbiriyle kesişen, çelişen, çatışan, aynı zamanda
birbirini bütünleyen, bir varoluş yolu bu.

Dünden bugüne, bir bütünlüğe yönelen insanlığın kat ettiği


yolda, sınıflara da bölünsek , mücadele, kavga da etsek , bu bir
evredir, varoluş serüvenimizde. Farklı konumlarda, farklı
çıkarlara dayanarak oluşturduğumuz, farklı ideolojilerle
bakıyorduk dünyaya bu evrede. Hala farklı kurum ve
yapılarla, farklı değerlere dayanarak, böldüğümüz,
bölüştüğümüz dünyamızı, bir yandan da bütünlemeye
çabalıyoruz bu süreçte.

Küreselleşmeyi, kısır çıkar çatışmaları, bunlara dayalı farklı


algılama, çarpıtma ve hegemonya kurma girişimlerine bağlı
olarak, ağır bedeller ödeyerek yaşıyoruz. Dünyamız, içinde
yaşadığımız sistemin zorunlulukları çerçevesinde
bütünlenirken, hepimizin kavrayıp, kucaklayabileceği kadar
da küçülüyor.

Paylaşım savaşlarının ağır bedellerini ödeyenlerin, bugün bile


kavrayıp, kucaklayamadığı dünyada, yeni paylaşım savaşlarını
tezgahlamaya soyundukları bir evredeyiz. Ortalama akılla,
onun ulusal ve uluslararası kurumlarıyla, yapılarıyla ve salt
kendisinin, parçanın çıkarını kollayan bir anlayış ve
aldatmacayla, artık bu süreci sürdürülebilir kılmak mümkün
değil.

Ortak çıkarlara dayalı, ortak aklın yolunun bulunması,


kaçınılmaz bir zorunluluktur. Çünkü, yarattığımız sistem ve
onun bizlere dokuttuğu olanaklar dünyası, hepimizin
birbirimizi kucaklaya bileceği kadar varsıl. Hem de hepimizin
yaratıcı katkılarıyla, dünyalarımızı zenginleştirip, sistemin
sürdürülebilirliğini sağlayacak, her yönde ufuklarımızı
açabilecek kadar.

Şimdiye dek dünyamıza, tek gözle, korsan gibi baktık. Tüm


kaynaklarıyla onu yağmaladık. Çıkarlarımızın çatıştığı,
akıllarımızın karıştığı, güçlerimizin birbirini kırdığı, uzun bir
geçmişte, ağır bedeller ödeyerek, bu birikimimizi yarattık.
Artık ona, iki gözümüzle, ideolojilerden arınarak, kafamızı,
aklımızı bütünleyerek, gözümüz gibi, İnsan gibi
bakabilmeliyiz. Bunu da, yaratacağımız yeni bir akılla, ortak
akılla, başarabiliriz ancak. O zaman, Sistemin işleyişinin
önünün açıldığını, kriz ve travmaların üstesinden geldiğimizi
de yaşayarak görebiliriz. Var oluşumuz da, böylece bir başka
boyut kazanır.

Bugüne kadar, yaşadığımız tüm siyasal deneyimlerde,


edindiğimiz tüm bilgi birikimi, ortak aklımızı yaratmada bize
en büyük katkıyı sağlayacaktır. Bu da ancak dünyamıza
şimdiye kadar bakageldiğimiz, ideolojik çerçeveli gözlükleri
çıkarabilirsek mümkün olur.Her türlü “İzm”in dünyasını
aşarak, bizleri ayıran tüm farklılıklarımızdan sıyrılarak,
sadece ve sadece bir İnsan gibi, bakabilirsek dünyaya, bu
mümkün olur.

Yeni baştan, İnsan olarak, birlikte donanırsak


birikimlerimizle, yaşadığımız gerçekliği ve onun değişim
yönünü kavrayabiliriz. Böylece, Sistemin sürdürülebilirliğine
gerekli katkıyı yapabiliriz. Bu katkıyı da, kral yolundan, en
kısa yoldan sağlamış oluruz.

Kendinin gerçekte ne olduğunun, artık bilincinde olanların,


kat ettiği yoldur, kral yolu...

Yurdaer Erşan 24.07.2008 Büyükada/Istanbul

Você também pode gostar