Escolar Documentos
Profissional Documentos
Cultura Documentos
birinci
blm,
bilim
felsefesinde
temel
yaklamlarn
kar
rneklerin
yaratt
bunalm
dnemi
eklinde
gerekletii
grlmektedir.
nc blmde ise, devinim paradigmasn girdii bunalmdan karabilmek
iin ortaya konulmu yeni araylar ve bu yeni araylar sonunda, yeni a
Avrupasnda gerekleen devrim ve bu devrimin getirdii yeni paradigma konu
edilmitir.
GR
19. yzylda doa bilimlerindeki gelimelerin gerek insan hayatn pratikte
etkileyen sonular dourmas, gerekse insann doa zerinde egemenlik kurmasn
salamas, bu yzyldan itibaren bilgi ve bilim ile ilgili konularn felsefi tartmalarn
merkezine yerlemesine, zellikle de 20. yzylda bilim ve bilim felsefesi ile ilgili
sorunlarn son derece nem kazanmasna neden olmutur.
Bilimin, zellikle doa bilimlerinin geliimi, dnrleri bilimi anlama
etkinlii olarak tanmlanabilecek bilim felsefesi alannda yeni ve farkl grler
oluturmaya itmitir. Bu tartma sreci, bilimin ileyii, onun mantksal yapsnn
nelii, sonularnn sorgulanmas gibi konularn yan sra bilimin dier alanlarla
ilikisi, bilim srecine etki eden faktrlerin aratrlmas ile ilgili sorunlar da
gndeme getirmitir.
Bilgi, bilim ve bilimsel bilgi konularnn zellikle 19. ve 20. yzyllarda
felsefenin merkezine yerlemesinde Kantn Newton fiziine uygun bir bilgi ve bilim
anlay tasarlamasnn etkisi de bulunmamaktadr. Yine Bacondan beri gelen
olgucu doa bilimi anlay ve bu anlaya uygun bir bilgi teorisi bu yzyllara
damgasn vurmu, ok yaygn bir kabul grmtr. Olgucu bilgi teorisi sadece doa
bilimleriyle kendini snrlamad ve dier gereklik alanlarnn anlalmasna da
ynelik bir yntem aray olarak ortaya konulduu iin, ayn zamanda, tepkilerle de
karlamtr. Bu tepkilerde, doal gereklik yannda, toplumsal-tarihsel alann da
doa bilimi modeline gre kurulmak istenmesinin etkisi byktr. Comteun
sosyolojiyi Science Sociale olarak nitelendirmesi, olgucu anlayn toplumsal
gereklik alanlarn kapsayan bir yntem olarak tasarlanmasnn bir rneidir.
Bu tepkiler doa bilimleriyle ilgili bilim felsefesinin yan sra tarihselci bilim
felsefesinin de ortaya kmasna neden olmutur. Geleneksel yaklamn en nemli
eletirmenlerinden biri olan ve tarihselci bilim felsefesinin en nemli rneklerinden
birini veren Kuhn, bilimin i yapsna, ileyiine, sonularna ve dier alanlarla
ilikisi yannda bilim faaliyetinde bulunan bilim adamlarnn alma tarzna, bilim
faaliyetine etki eden bilim d unsurlara ve sosyokltrel etkenlere dikkat
ekmektedir.
Bu etkenler bilim adamlar topluluunun dnya grn ve kavrayn
oluturduklarndan, yani onlara belli bir ereve kazandrdndan ve bilim
etkinliindeki aratrmacnn da byle bir ereve ierisinde almalarn
srdrmesinden dolay, bilimin ileyiinde ve geliiminde ok etkin bir rol
oynamtr. te bu dnya gr ve dnya kavraynn oluturduu ereveye veya
bak asna Kuhn, paradigma der ve bu kavram onun yaklamnn merkezini
oluturur.
Kuhnun paradigma kavram erevesinde oluturmu olduu bilim felsefesi
incelenirken bir bakma iki sorunun cevab aranmaktadr. Bunlardan ilki; bilim
faaliyetinin gerekten bir paradigmaya gre mi yoksa btn dnya grlerinin
(paradigmalarn) stnde evrensel ilkelere, hatta amalara gre mi yaplddr?
kinci soru ise, bilimin srekli bir ekilde dzgn dorusal olarak m yoksa krlma
ve srama eklindeki devrimci dnmlerle mi ilerlediidir? Bu sorunun cevabn
oluturacak temellendirmelerde ise, bilimin srekli ilerledii klasik gr
sarslmtr. Kuhn, bilimin srekli ilerledii anlayn reddetmi ve bilimde krlma
ve devrimsel sramalar eklinde gelien ilerleme fikrini ileri srmtr.
kendiside,
bilim
anlayn
ortaya
koyarken
argmanlarn
destekleyici bir ok rnek vermitir, fakat bu rnekler farkl alanlardan, farkl bilim
dnemlerinden, farkl nedenlerle verilmi, birbirlerinden kopuk rnekler olmann
tesine geip, tm bilim tarihini kronolojik olarak kapsayan bir durum sergilemekten
uzak kalmtr.
Fiziin alt dallarndaki bilimsel kuramlarn geliimi, Kuhncu bilim anlaynn
en iyi ortaya konulabilecei alanlardan biridir. zellikle Kuhnun sonradan
vazgetii paradigma ncesi dnemin, en azndan fizik alannn devinim kuramlar
aldklar eitim ve karlatklar bilimsel metinler aracl ile elde ettikleri modelleri
kullanmlardr (Kuhn, 1991: 71).
Paradigma geerliliini koruduu srece, yant olduu bilinen sorular
semeye yarayan bir lttr. Topluluun da bilimsel olarak kabul edecei ya da
yelerini zerinde almaya tevik edecei tek tr sorun budur (Kuhn, 1991: 64).
Paradigmann ders kitab olan Fizikin Hellenistik dnem, slam, ve sonra Hristiyan
dnyasna aktarlmas, konu zerinde yaplacak almalarn snrlarn batan
belirlemitir. Balangta konu zerinde alanlarn ayn dnemde veya kurumda
bulunmad ve tam anlamyla bir topluluk grnts vermedii sanlabilir. Fakat
ayrntlarn ortaya konulmasyla, yaplan almalarn olaan bilim etkinliine uygun
gerekletii anlalmaktadr.
Hipparkos, Ptolemy, Philoponus, Buridan, bn Sina, bn Bacce Bradwardine
gibi konu zerinde alanlar Aristotelesin belirledii ereve ierisinde sorun
seimi yapmlardr. Hepsinin de tek dncesi becerisini yeterince kullanp,
kendisinden nce hi kimsenin zemedii ya da onun kadar iyi zemedii etin bir
bulmacay zebilme inanc ve iddiasdr. nsanln gelmi gemi en byk
bilimsel kafalarnn ou, tm mesleki abalarn bu tr etin bulmacalara
adamlardr (Kuhn, 1991: 65).
Philoponusla balayan, frlatlan cismin devinimini hava ktlesi mi salar
sorusu, bn Sina ve Buridann diren ortadan kaldrlrsa devinim sonsuza kadar
devam eder mi, Bradwardinenin devinim formlnden kan; diren ile kuvvet
eitse, devinim gerekleir mi gibi sorular paradigmann sunduu sorulara rnek
olarak gsterilebilir.
anlayn hedef alm olan Kuhna gre ise, bilginin birikmesiyle gerekleecek
ilerleme yalnzca olaan bilim dnemleri srasnda tartmasz ve kendinden emin
olarak varlk gsterebilmektedir (Kuhn, 1991: 154). Aksi halde bilimsel bilgi, tarihi
ierisinde, devrimlerden kaynaklanan krlmaklara uramaktadr.
Aristoteles paradigmasnn resmettii evrende ortaya kan sorunlar ve bunlara
getirilmeye allan zmler zihinleri olduka kartrm, herkesin kendi zm
dorultusunda, eskisinden farkl bir evren iinde yaamaya balamasna neden
olmutur. Bu sorunlar, daha ok astronomi alannda ortaya km gibi grnse de,
devinim zerinde youn bir aratrmaya neden olmutur. Bu dorultuda 17. yzyln
ilk yarsnda gerekleen devinimle ilgili aratrmalar astronomi alannda da yararl
olmutur.
ki ayr evren ve bu evrenlerde sral bir dzen (kosmos) gren Aristoteles
paradigmasndaki bunalm, Galileoyu Aristoteles evreninden farkl bir evren
tasarm kurmaya yneltmitir. Sonuta Galileo, sral dzenin kalkt, Ay-alt ve
Ay-st olarak ikiye ayrlm olan evrenin tek bir evren olarak birlemi olduu, iki
ayr varlk alann yerini tek bir varlk alann ald bir evren kurmutur.
Galileoda paradigmayla birlikte deien ey gzlemleri yorumlay tarzdr,
aksi halde yorumlanan gzlem, evre yaps ve alglama duyular asndan tek ve
deimezdir. Deiim Galileonun alglama yapsndadr. Kuhn, paradigma benzeri
bir yapnn alglama iin de bir nkoul olduu kansn gestalt psikolojisi ile
temellendirir. nk Kuhna gre, kiinin ne grd, hem neye bakt ile hem de
nceki grsel ve kavramsal deneyimlerinin ona ne grmeyi rettii ile yakndan
balantldr (Kuhn, 1991: 120).
ortaya
koyduu
yeni
paradigmann,
eski
paradigmann
diliyle
Bu
anlamda
Kuhn,
kavramsal
ereveyi,
hatta
kltr,
10
amacyla
bilim
felsefesindeki
temel
yaklamlarn
incelemesi
11
geliimine
evresinde
gelitirilmi
olan,
klasik
olguculuun,
bilimsel
12
13
kar
rneklerin
yaratt
bunalm
dnemi
eklinde
gerekletii
grlmektedir.
nc blmde ise, devinim paradigmasn girdii bunalmdan karabilmek
iin ortaya konulmu yeni araylar ve bu yeni araylar sonunda, yeni a
Avrupasnda gerekleen devrim ve bu devrimin getirdii yeni paradigma konu
edilmitir.
14
1. BLM:
OLGUCULUK VE BLMSEL BLG MODELLER
1.1. Olguculuk ve Bilimsel Bilgi Anlaylar
Avrupa'da Aydnlanmann ve Yenia bilimlerindeki nemli gelimelerin bir
sonucu olan olguculuun felsefe gelenei olarak temelleri, Eski Yunan Sofistlerine
ve 3. yzyl Latin dnr Sextus Empiricus'a dein uzanr. Daha yakn kkleri ise
ncelikle F. Baconla, 17. ve 18. yzyllarn ngiliz empirist okullarna ve zellikle
de D. Humea dayanan ve ilk olarak Saint-Simon tarafndan bilimsel bir ynteme
iaret etmek amacyla kullanlm olan olguculuk, daha sonra Auguste Comte ile
birlikte, felsefi bir yaklamn ad haline gelmitir. Doa bilimlerinin yntemlerini
kullanp, onlarn ulatklar sonulardan yararlanarak, btn grngler dnyasnn
birlikli bir aklamasna ulamay amalayan olguculuk, dorudan ve aracsz algnn
olgu ve nesnelerine ynelip, olgular arasnda varolan ilikileri, deney dnyasndaki
dzenlilikleri, deneyin dna kmadan kefetmek gerektii ilkesi zerine kurulmu
bir yaklamdr.
Tm yce gizemleri insan zihnine yasaklanm olarak grmek demek olan
pozitif felsefe (Comte, 1974: 36) eletirilerini ncelikle metafizie yneltmitir.
Bunun nedeni, metafiziin deneyin dnda, duyusal olann tesindeki bir dnyay
konu alan, gerekliin ya da varln bir btn olarak tutarl ve geni kapsaml bir
resmini sunmaya alan felsefe dal olarak anlalmasdr. Olguculuk bu
eletirileriyle, fiziktesi soyutlamalar zerine kurulmu yani, grnglerin gerisinde
gizli zler, eylerin arkasnda etkin ya da ereksel nedenler arama ve idelere,
kavramlara, trlere gereklik ykleme eiliminde olan geleneksel felsefenin,
deneysel gerekliin dna ktn iddia eden bir akm olmutur. Bu iddiay temel
15
alan olgucu iin doada zorunlu balantlar yoktur; var olan sadece, bilimsel
teorilerin evrensel yasalarnda sistematik olarak gsterilebilecek olan, olaylarn
birbirlerini izleyii, dzenlilikleridir.
Evrenin genel fenomenlerinin... zlerinde ne olduklarn, nedenlerinin ne
olduunu belirleme... her zaman zlemez olarak dndmz, artk pozitif
felsefenin kapsamnda yeri olmayan ve bizim saduyulu bir biimde tanrbilimcilerin
imgelemine ve metafizikilerin inceliine braktmz sorunlardr (Comte, 1974: 3839).
Bununla birlikte,
16
17
18
19
20
21
Olguculuun iddia ettii ekliyle, bilimin kesin bir hakikat kayna olmadn,
bilim ile kesin doru elde edilemeyeceini bir baka bilim adam olan Louis de
Berogliede de grrz. Ona gre, ...bilimsel ilerlemenin her zamanki sreci yine
karmzdadr: yice oturmu ve yerlemi ilkeler, iyice dorulanm yasalar
alkonur; ama, (bunlar) yalnzca, belli bir ulamdaki olgularda, yaklatrmlar olmak
nitelikleriyle geerlidirler (de Beroglie, 1992: 20).
Oppenheimer ise, bilimin kesin bir bilgi kayna olmadn u szlerin de
ortaya koymaktadr;
...bilim, btn devrimlerine karn tutucudur. Bu nedenledir ki, hi birimiz,
hibir zaman fazla bir ey bilemeyeceimiz gereini kabul etmek zorundayz. Bu
nedenledir ki, her ey gz nne alndnda, gittike daha fazla ve daha fazla
bildiimiz olgusuyla teselli bulmamz gerekmektedir (Oppenheimer, 2003: 333).
22
Psikofizik; insan bilgisinin snrlar ve bilimin yorumu ile yakndan ilikili olarak grlmekte olan ve
bu alanda yrtlen almalarda olguculuun herhangi bir versiyonunu kabul etmeyi gerektirmeyen
bir alan olarak kabul edilmitir.
23
gre,
karmak
olgular analiz
edildiklerinde, atomik
olgulara
24
25
Eletirel
Olguculuk
adn
alacak
yeni
bir
yaklam
haline
26
Oluculuu nemli lde etkilemi olan Hume, nsann Anlama Yetisi zerine Bir Soruturma
adl eserini bitirirken, iinde olgu sorunu ve varolu zerine deneysel aklyrtmelerin olmad bir
kitabn atee atlabilecek kadar deersiz olduunu, nk iinde safsata ve kuruntudan baka bir eyin
olamayacan sylemi olmas bu konuya yaklamn ifaden en bildik szleridir (Hume,1927: 176).
27
Bu anlaya gre bilim ve bilgi insann salt merak duygusunu tatmin iin
ilgilendii kuramsal bir etkinlik deil, varln koruyup srdrebilmek amacyla
dndaki temel ve basit halde bulunan duyumlar ynn anlamlandrmak yoluyla,
d dnyaya daha iyi uyum salamasn salayacak olan bir aratr.
Mach'n, bilgi kuramlarnn deiebildii, ama temel olgularn deimedii
dncesini sonraki birok olgucu da benimsemitir. Avenarius ise biyolojik temelli
bir bilgi felsefesi gelitirerek alglanabilir bir nesnenin, algya ak niteliklerinin
toplamndan baka bir ey olmadn savunmutur. eylerin temelinde yatan bir tz
olduu dncesini eletirerek deneycilik ile olguculuu birletirmeye almtr.
Klasik olguculukta olduu gibi Eletirel Olguculuk iinde olgular biricik
gereklii oluturmakla kalmayp, birbirlerine bal olan, birbirleriyle iliki
ierisinde bulunan, greli olarak duraan duyum bekleridir.
Btn bu gelimeler 1920lerde Mach'n etkilerinin srd Viyana'da,
Eletirel Olguculuun ardndan ortaya kan Viyana evresi adyla da bilinen,
kendilerini mantk olgucu olarak da niteleyen yeni bir yaklamla sonulanmtr.
Okul, M. Schlick ve rencileri tarafndan kurulmu, Schlickin lmyle de son
bulmutur.
... u anki metafizie basit bir bak, bilimin iindeki veya en azndan ok kii
tarafndan hala anlalmam ve zerinde belki de hibir fikir birliinin olmad
evresindeki nermeleri ortaya karr. Viyana felsefesinin mensuplarndan ou
tercihen veya yalnz olarak bu tr nermelerle daha dorusu bilimsel nermelerle ve
bunlarn arasnda dier bilimlere rnek olan matematiin ve kesin bilimlerin nermeleri
ile ilgilenir; bu sebepten, sadece bu disiplinlerle ilgilendikleri ve zihin ve yaam
biimleriyle ilgili sorunlar iin dnce alan oluturmadklar nedenlerine dayanlarak
eletirilmektedirler (Schlick, 1996: 29-30).
28
ve Poincarenin3
grlerinin
sentezinden
yeni
gelitirmilerdir.
Viyana evresine gre bilimsel bilgi -btn bilgiler gibi- deneye
dayanmaktadr. Yaratc deil dzenleyici yapsyla akl, deney verilerini, onlara
ierik katmakszn gelitirir ve dzene sokar. Ksaca zetlemek gerekirse bilimsel
bilgi; tek anlaml ve ak, mantksal adan tutarl ve yeter lde temellendirilmi
bilgidir. Bu balamda bir nermenin anlamll veya doruluu, olgulara uygun
olup olmamasnda yatmaktadr.
Viyana evresini, deneycilik ve olguculuktan ayran zellik, dilin mantksal
analizine vermi olduu nemde yatar. ncelikli ama ise, bilgiye zelliklede bilime
daha dorusu bilim diline ilikin analizdir. Nitekim, olgusal olan tm bilgiler,
dorudan ya da dolayl dorulamay olanakl klacak ekilde, deneyle balantldr.
Dil analizinin mantksal olmas, ksmen aratrma konusunun anlam zerine
younlamasna neden olmu, bu da dorulama veya dorulanabilirlik ilkesinin
29
Deneyci bak asndan yola karak metafizie kar olumsuz bir tavr
sergileyen bu akm, bu yolla anlaml ve geerli bir bilgi sistemi oluturmay
hedeflemitir. Viyana evresi yalnzca verilmi olgularn bilinebileceini, bu yzden
de bilimin konusunu sadece olgu ve olaylarn oluturacan iddia etmitir. Buna
gre, olgular doal ortamda belli yasalara uygun olarak gerekleirler ve bu yasalar
kavrayabilmeyi salayacak bilimsel yntem ve lt ancak matematiksel mantk ve
dille gerekletirilebilir. Nitekim gerekliin bilgisi bu bilimsel yntemle ulalacak
olan verilerin tesine geemez. Bu noktada felsefeye den grev bilimsel
dncenin elerini oluturan dil ve mantk kavramlarn incelemek, ulalan
verilerle
de
olay
ve
olgular
aklamaya
almaktr.
Felsefenin
bunu
gerekletirememesi iin hibir neden yoktur, nitekim bilimde felsefe gibi bir mantk
almasndan ibarettir.
Dilin mantksal zmlemesine dayal bir kuram ortaya koyan Viyana
evresine gre, dil zmlemesi bizi dilin anlatt varln bilgisine gtrr, ki bu
bize nesnenin dille balaml olduunu gsterir. Bu anlamda evrenin dorudan
yesi olmamakla birlikte, Wittgensteinn sylenebilir olan her ey aka
sylenebilir (Wittgenstein, 2000: 4.122), aksi halde zerine konuulamayan
konuda susulmaldr (Wittgenstein, 2000: 7) szleri, evrenin yaklamn ifade
30
evresinde
gelitirilmi
olan,
klasik
olguculuun,
bilimsel
31
dorulanabilirlik
ilkesini,
dorulama
iinde
deneysel
yntemi
32
Carnap, btn bilimlerin eit aamada doru olduklar ve bu yzden de bir birlik oluturduklar
gr erevesinde, dorulanabilirlik ltnn doada olduu gibi, toplumsal ve tarihsel alanlarda
deneysel bilimlerin terim ve nermelerinin fizik dilindeki terim ve nermelere indirgenebilecei
fizikalist4 yaklam benimsemitir. nk bu yaklama gre, bilginin uygun ve gerek nesneleri
fiziki objeler, yani nesnelerdir.
Fizik dili, Carnapn yaklamna gre, deneyci bilim dillerinin tamamn ieren bir dildir. Ona gre,
deneyci bilim dilleri, evrensel bilim dili olarak konumlanan fizik diline evrilebilir. Bilimsel dilin
herhangi bir dalna ait nermeler ierikleri deimeksizin fizik diline evrilebilirler, nk fizik
dilinin bir takm nermeleriyle edeerlidirler. lme aletinin kadran zerinde belli bir noktaya gelen
ibre ya da psikolojik test srasnda nabz at deien denek buna iyi birer rnek
oluturmaktadr.Nitekim bu tr tmcelerin hepsi fizik terimleriyle ifade edilebilirdir. Bilimsel
yntemin birlii biimindeki eski olgucu amacn, Carnapda bilim dilinin birlii amacna dnt
grlmektedir.
33
Ona gre
felsefenin gerek ilevi analizdir. Ayer analizle ilgili grnde Locke, Berkeley,
Hume ve Russell izgisini izler.
Artk yeterince aa kmtr ki, eer bir dnr, bizim bilgi birikimimize zel
bir katkda bulunduu savlamsn desteklemek istiyorsa, kurgusal dorular dzenlemeye
kalkmamas, ilk ilkeler aramamas, ya da deneysel inanlarmzn gereklii zerine
nsel (a priori) yarglar vermemesi gerekir.
Felsefe yapma etkinliinin temelde analitik olduunu sylerken, doal olarak,
genellikle dnr denen herkesin gerekten zmlemeler yapmakla uratn ne
srmyoruz. Tersine, genellikle felsefe denen eyin byk blmnn z niteliinin
metafizik olduunu gstermek iin byk abalar harcadk. Felsefenin ilevini
aratrrken, bizim aradmz ey, felsefenin, genellikle dnr denen kimselerin
yaptklaryla bir lde uyuan ve ayn zamanda onun zel bir bilgi dal olduu
biimindeki ortak grle de tutarl olan bir tanmn yapmaktr. Metafizik, bu ikinci
koulu karlamad iin, genellikle ondan felsefe diye sz edilmesi olgusuna karn,
biz onu felsefeden ayryoruz. Bu ayrm yapmakta hakl oluumuz, felsefenin bir bilim
dal olduu biimindeki balang koyutumuzla (postulate), metafiziin yle olmadn
tantlam olmamzn zorunlu sonucudur (Ayer, 1952: 51-52).
34
Analitik felsefe gelenei, Willard Von Orman Quinen Theories and Things
(Kuramlar ve Nesneler) adl kitabnn yaymland 1960ta belirgin bir ekilde
etkisini kaybetmeye balamtr. Oysa Quinen yapt 1930larn olguculuunu
yapc ve olduka da zgn olarak gelitirmektedir.
Mantk Olgucularn belirli bir kolunun ncs olmu ve zellikle Amerikal
mantklar zerinde etkili olmu olan Carnaptan etkilenmi olan Quine, Harvard
Okulunun adc greciliinin nderlerindendir. Quinen, From a Logical Point of
View (Mantksal Bir Bak Asyla Bakldnda) adl kitabnn II. blmnde ele
ald mantksal bir doruluun, iinde geen szcklerin deitirilmesiyle yanl
duruma getirilemeyen bir nerme olduu, baka bir ifadeyle dizgenin baka bir
yerinde yeterince zorlu dzenlemeler yaplrsa, ne olursa olsun, bir nerme doru
diye kabul edilebilir yaklamnda Carnap destekledii grlrken, dier taraftan,
Carnapn matematiin ve mantn nermeleri olan, analitik nermelerin
doruluunun a priori olarak belirlenebilecei yaklamna kar olarak, analitik
doruluk kavramnn znde bulank olduunu ve a priori doru olan bir grup
nermenin varln kabul etmenin yanltc olacan iddia etmitir (Quine, 1964: 2324).
Quine, mantn temelleri ve zellikle de semantik5 ynleriyle ilgili bir kuram
gelitirmitir. Genel anlamda, Russell ve Whiteheadin gelitirmi olduu
matematiksel mantk dorultusunda almalarn srdrm olan Quinen, ngiliz
dnrlerinin mantn ontolojik olarak ntr olduu genel grne kart bir
Canl varlklarn bildirime amacyla kullandklar her trl iaret sisteminin yapsn ve ileyiini
inceleyen, iaretler bilgisi anlamna gelen semiotik (gstergebilim)in bir dal olan semantik
(anlambilim); genel olarak, anlam konusunu nermeler, gstergeler ya da szckler ve iaretle,
onlarn gsterdii, yani dile getirdii eyler arasndaki banty konu alan aratrmadr.
35
yaklamla, bir mantk kuralnn kabulnn ortaya kard ontolojik sonular dile
getirmeye almtr.
Dzeltilemez olan analitik nermelerle6, deney sonucu dzeltilebilir sentetik
nermeler7 arasnda kkten bir ayrm bulunduu iddiasyla, anlaml her nermenin,
dorudan ve aracsz deneylerden yola klarak oluturulmu bir yapm olduu
yaklamn reddeden Quine, Duhem8n ardndan giderek, bilim adamnn deneyin
snamasna, yaltlanm bir nermeyi deil de, bir dizi nermeyi tabi tuttuunu ileri
srm olduu grlr. Quinea gre bir nerme yalnzca deneylerin yaln bir zeti
deil, ayn zamanda bilimsel bir sistemin bir bileenidir.
Viyana evresinin 1930lu yllarda artan etkisi kendini H. Reichenbach, A.
Hezbeg gibi Alman dnrleri zerinde de gstermi, bunun sonucunda da Berlin
Mantksal Olguculuk Okulu olarak anlacak alan Berlin Grubu ortaya kmtr.
Berlin Mantksal Olguculuk Okulunun, bilim anlay erevesinde gelien
bilim felsefesi etkinliinin tipik bir yesi olan ve balangta, matematik ve mantk
nermelerinin, sadece dilin temel yapsn ortaya koyduunu, fiziksel dnyann
zn betimlediini iddia eden C. G. Hempel, bir taraftan kuramsal bilimin
niteliine, dier taraftan ise sosyolojik kavramlarn kesinletirilmesine katkda
bulunmutur. Bilim felsefesini olguculuun temel yaklam olan aklama anlay
zerine kuran Hempel, bilimin tm amacnn olgular nceden grmek olduu
Analitik nerme; yklemi yeni bir bilgi vermeyen, ykleminde verilmeye allan eyin znede
zaten varolduu, doruluu veya yanll iermekte olduu terimlerin tanmlarndan yola klarak
ve sadece mantksal nedenlerden dolay zorunlu olarak doru olan nermelere verilen addr.
7
Sentetik nerme ise; Yeni bir bilgi veren, deillenmesi mantksal bir elikiye yol amayan, yklemi
znesi tarafndan ierilmeyen, zelliklede deney yoluyla kantlanabilen nermelere verilen addr.
8
P. M. M. Duhem, ne srm olduu, evrimci metafizik kuramlarna dayal modern bilim tarihi
anlay ile tannr. Kuramn bilimdeki rolnn yeni olgular aklamaktan ok, bantlar
sistemletirmek olduunu savunmu yani, formel bir bilimsel kuram gelitirmitir. Duhema gre,
bilimsel kuram, deneyin gelecekteki geliimini nceden tahmin etmemizi salayan faydal formel bir
sistemdir, ama elementlerinin d gereklikte bir karl yoktur veya hibir eye referansta
bulunamaz.
36
anlay ile amac doa bilimlerinin kulland yntemi kullanan bir toplum bilim
yaratmak olan J. S. Millin genel yasal aklama modelini birletirmektedir.
Genel yasal aklama modeli, tek bir yasa ve tek bir neden kavramyla, farkl
bilgi alanlarna uygulanacak bir modeli dile getirirken, modelin eitli bilgi
alanlarnda geerli olduunu gsterme abasyla, ayn trden nedenler, ayn trden
yasalar aramaktadr. Hempel bu amala, bilimsel aratrma alanlarn deneysel
olmaklk lt erevesinde iki grupta toplar. Deneysel olanlar ise, doa bilimleri
ve toplum bilimleri olarak, iki gruba ayrr. Bilimsel aratrmann rasyonel yapsna
ve yntemlerine ilikin bulgular her iki alan iinde geerlidir. Bu nedenle bilimler ve
bilimsel szckleri Hempel iin btn deneysel bilimleri iine almaktadr (Hempel,
1966: 2).
Hempele gre bilimsel bir aklamay oluturan en nemli eler, aklanacak
olguyu betimleyen nerme ve olguyu aklamak iin kullanlan nermeler kmesidir
(1966: 50). Hempel, aklanacak olguyu betimleyen nermeleri tmdengelim
yoluyla, genel yasa zellii tayan ilkeler altna koyduundan, bu tr aklamalara,
tmdengelimsel-yasal aklama demektedir (1966: 7).
Bir bilimsel aklamadan, mantksal ve deneysel uygunluk artlarn yerine
getirmesi beklenir. Mantksal uygunluun ilk art; aklanacak olguyu betimleyen
nermenin, olguyu aklamak iin kullanlan nermeler kmesinin mantksal bir
sonucu olmas gerektiidir. kinci art; olguyu aklamak iin kullanlan nermeler
kmesinin genel yasalar tamasdr. nc art; olguyu aklamak iin kullanlan
nermeler kmesinin deneysel ierikli olmasdr. Sonuncu art ise; olguyu aklamak
iin kullanlan nermeler kmesini oluturan kmelerin doru olmasdr. Hempel bu
dorultuda , tmdengelimsel-yasal aklama modelini ematik olarak yle aklar;
37
D-N ]
Aklanan olgu
(Hempel, 1966: 51)
L: Yasalar
C: nkoullar
E: Aklanacak deneysel olgunun betimi
Hempel, bilimsel aklamann dier bir modeli olarak olaslkl-istatistiksel
aklamay (1966: 62) gsterir. Olaylar yasalara bavurarak aklayabilmek iin
olaslkl-istatistiksel aklama da, tpk tmdengelimsel-yasal aklamada olduu
gibi, yasa nermeleri zerine ina edilmitir. Deneysel bilimlerin youn bir ekilde
kulland olaslkl-istatistiksel aklamada yasalar bazen ksmen, bazen tamamyla
olaslkl-istatistiksel yasalardr.
Olaslkl-istatistiksel aklama tmdengelimli olmaktan ok tmevarml
aklamalardr. nk, bu yasalar genel yasalarla desteklenmesine karn tmel deil
istatistiksel yasalardr. Tmevarma dayal olaslkl-istatistiksel aklama, belli bir
olgunun, istatistiki yasalarn gerektirdii dorultuda, yksek bir tmevarmsal
olaslkla gerekleeceini ortaya koyarak aklar.
Olaslkl-istatistiksel
tmdengelimsel-yasal
aklama,
aklama
tmevarml
modelinden
ayrlr.
yapsndan
dolay
Tmdengelimsel-yasal
38
39
40
birlikte bulunmalar yeterli bir sayya ulamsa neredeyse kesinlie ular (Russell,
2000: 61)
rnekte ortaya kan tmevarm ilkesinin iki blmde ifade edilebilir olduu
anlalmaktadr. lki, her sabah saatin dokuz olmasnn (A trnden bir eyin), yem
verilme olayndan (B trnden bir eyden) ayr olarak hi grlmemesi ve saatin
dokuz olmasyla, yem verilmesi olaynn birlikte bulunularnn says attka, birinin
grld yeni bir durumda, birlikte bulunmalarnn olaslnn da artmasdr.
kincisi ise, ayn koullar altnda, saatin dokuz olmasyla, yem verilmesi olaynn
birlikte bulunma durumlarnn yeterli bir sayya ulamasnn, yeniden birlikte
bulunma olasln kesinlie yaklatrmas ve bu olaslk kesinlie doru snrsz
olarak yaklamasdr.
Ne yazk ki, Russelln tmevarmc hindisinin ulat ben her sabah dokuzda
kahvalt yaparm eklindeki sonucun, Noel arifesinde yenmek zere hindinin boaz
kesildii zaman, yanl olduu anlalmtr.
Bu durumda doru ncllerle tmevarml karmn, yanl bir sonuca neden
olmu olduu anlalmaktadr. Gemite yasalam bir olayn nasl olduu
konusundaki izlenimlerin ok sayda gereklemi olmas, ayn olayn gelecekte tpk
eskisi gibi gerekleeceine kant salamad grlmektedir. ncekinin sonucunun
sonraki iin zorunluluk oluturmad eklindeki dnme biiminin ulaaca yer ise
belirsizlik ve bilinemezliktir.
Gerekte hindinin beklentilerinin yalnzca olas olduu anlalmaktadr; bu
yzden Russella gre, onlarn gereklemeleri gerektii bakmndan bir kant deil,
yalnzca bunlarn gerekleecek gibi olduklarn destekleyen bir neden aranmaldr.
(Russell, 2000: 58)
41
Bir eyin ayn ekilde belli bir sayda gereklemi olmas, sadece insanlarda
deil hayvanlarda bile onun yeniden gereklemesi umudunu dourmaktadr. Hume,
psikolojik bir olgu olarak tmevarmsal akl yrtmeden kurtulmann ok zor
olduunu, kediler ve kpeklerin dahi baml tmevarmsal akl yrtcler
olduunu, dnr (Musgrave, 1997: 205).
... hayvanlarn, tpk insanlar gibi deneyden birok eyler rendikleri ve ayn
olaylarn, daima ayn nedenlerden ileri gelecekleri karsamasna vardklar apak gibi
grnyor...Hayvanlara ceza ve dllerin uygun ekilde verilmesiyle bunlarn bir takm
aksiyonlar, hatta bazen de, kendi doal eilim ve igdlerine en zt ve aykr olan
hareketler yapmay renebilmelerine baklrsa, eitim ve disiplinin hayvanlar
zerindeki sonular bu iddiamzn yerindeliini bsbtn ortaya karmaktadr
(Hume, 1927: 110-111)
Byle bir durumda, igdler ayn olayn, bir sonraki durumda da aynen
gerekleeceine inanmay salar. Fakat, sonu hi de umut edildii gibi olmayabilir.
Doann tekdzeliine inanmak, olan ya da olacak olan her olayn, hibir
istisnas olmayan bir genel yasann bir rnei olduuna inanmak demektir... bilim
genellikle, hi olmazsa zerinde alt bir varsaym olarak, istisnalar olan genel
kurallar yerine istisnalar olmayan genel kurallar konulabileceini kabul eder. (Russell,
2000: 59)
42
eletiri,
tmevarm
ilkesinin
manta
bavurularak
da
ncllerinin doru,
43
44
45
46
Carnap, protokol tmcelerine sahip dili protokol dili olarak adlandrr. Ona gre protokol dilindeki
en basit tmceler, protokol tmceleridir ve bu tr tmceler dorulamay gerektirmezler ve bilimin
btn tmceleri iin bir temel grevini yerine getirirler Genel olarak, atomik veya basit nermelerin
deyimler hakkndaki iddialar olduklar yolundaki gr Viyana evresinin de kabul etmi olduu
sylenebilir. Buna gre Viyana evresi, basit nermelere protokol tmceleri adn vermitir.
47
Bu nedenle
Viyana evresinin tmel nermelere bakn anlaya bilmek iin, doruluk kavram
yerine onaylama/pekitirme kavramn konulmaldr.
Nitekim Carnapn, gerek tmel nermeleri, gerekse tekil nermeleri ayn
yntemle snad grlr. Bu ynteme gre, tmel nermelerden sonular karlr
ve bunlar temel nermelerle karlatrlr. Btn tmdengelimli sonularn
snanmas olanakl deildir, bu nedenle de btnsel bir dorulama tekil nermeler
iin dahi imkanszdr. (Carnap, 1950: 53-56)
Carnapn, bir nermenin dorulama yntemini kavrayabilmek iin ncelikle
dorudan dorulama ve dolayl dorulama trlerini birbirlerinden ayrmak gerekir.
Bir nerme eer imdi olmu bir ey hakknda ise, rnein, u anda toprak
zerinde krmz bir kare gryorum eklindeyse, o nerme benim o anki algmla
dorudan
dorulanr.
Dorudan
dorulanmam
nermeler
ise,
dorudan
48
yumuatm,
49
10
Ksaca, hipotez ileri srme ve bunlar mantksal sonular yoluyla test etme yntemi (Yldrm,
1991: 249) olarak tanmlanabilen V-T yntem, modern anlamda, Galileonun, kesinlii duyusal
verilerde arayan tmevarm ve kesinlii akln nda arayan tmdengelim yntemlerini bir araya
getirmesiyle, baka bir ifadeyle deney ve matematiksel dnmeyi birletirmesiyle ortaya
kmtr. Galileonun bu yntemi ortaya koyma amac, gerek tmevarm, gerekse tmdengelim
yntemlerinin de temelinde yatmakta olan kesin ve evrensel sonulara ulama, yani bilime daha
salam bir temel bulma isteidir.
Newton tarafndan gelitirilmi, ama ad daha sonra bilim felsefecileri tarafndan verilmi olan V-T
yntem; dolaysz gzlem ve deneyle elde edilen sonular aklayacak ve sonradan baka deneylere
dayal kantlarla doruluu ya da yanll gsterebilecek baka sonularn karsanmasn salayacak
bilimsel bir kuram oluturma ilemidir.
Bu yntemde kuram, Descartesn ussal yaklam uyarnca, tikel deneysel olgularn genel ilkeler ve
tanmlara dnerek akland bir tmdengelimli sistem olarak ele alnr. Ama Descartes grten
farkl olarak sz konusu ilke ve tanmlar, bal bana doru ve geerli kabul edilmez; geerliliklerini
ancak sonularnn daha nce aklanmam olgu ya da bilimsel sorunlara getirdii akln
belirledii varsaylr.
V-T yntemin ayrc zelliini, modern bilim mantklarnn ounlukla benimsedikleri bir ayrmda
buluruz. Reichenbachn bulma ve dorulama balam diye belirttii bu ayrma gre, bilim
mantnn konusu yalnz dorulama ilemini kapsar; bulma sreci ise mantn deil, Psikolojinin
konusu olabilir (Yldrm, 1991: 71). Reichenbach V-T yntemi, aklayc tmevarm olarak
adlandrmtr. Ona gre, empirik bilimlerin V-T yntemi, bilimsel etkinliin yalnzca dorulama
balamna ilikindir; bulma balamnn ise byle bir mantksal yaps yoktur. Bu yaklam, dorulama
ilemini olgusal verilerden teoriye giden tmevarmc karma dayandrd iin, tmevarm
(tmevarmc mantksal karm), bir teorinin bulunmas aamasnda deil, gzlemsel olgulara giderek
dorulanmas aamasnda kullanlan bir ara olarak deerlendirir (Reichenbach, 1993: 155-156)
50
bilimin
V-T
yntemi
gerektirdii,
aksi
halde,
tmevarm
Standart bilim anlay gzlemlenen olgusal dnyadan salanan bilginin tmevarm yntemiyle
genelletirilmesini ve bu genelletirmelerin gzlem ve deneye dayanan nermelerden oluan
kuramlarn dorulama yntemiyle bilgi daarcmza aktarlmasn ngrmektedir. Bu bilim
anlaynn dayand varsaymlarn banda zihnin, nesne ile ilikisinden nce bo olmas gelir. nsan
zihninin nesneleri nesnel olarak alglamas ve gzlemlenen olgularn zelliklerini ve sz konusu
olgular arasndaki ilikileri ifade eden tikel nermeler ancak tmevarmla genellenebilir. Son olarak
ta, duyularn gzetiminde tekrar olgu dnyasyla karlatrlp dorulanabilen genellemeler birikimsel
bir sre izleyerek bilimin iskeletini olutururlar.
51
12
Popperin ortaya att glendirme kavramna yneltilmi olan eletiriler; glendirme kavramnn bir
kuramn u ana kadar yaplan deneylerle henz yanllanmam olduunu gsterme dnda olumlu hibir ey
sylemeyecei, iki kuramdan daha ok snanm olan tercih etmemizde akla uygun bir neden bulunmad, bir
kuramn gemiteki baarlarnn gelecekte de baarl olaca hakknda bilgi vermesinin g olaca, hatta bu
tarz bir seimin ussal bir seim olabilmesi iin tmevarm kabul edilmesi gerekecei eklindedir.
52
zere ne srlen herhangi baka bir deneysel ilkenin de, ayn yoldan, sorunu
kantlanm saymak olduu aktr. nk byle bir ilkeye inanmak iin elde
bulunulan dayanaklarn hepsi tmevarmsal dayanaklar olabilir (Ayer, 1952: 49).
Sonuta Ayer bu yaklamlarn ikisinin de tmevarm sorununu zme
gtremeyeceini bu yzdende tmevarm sorununu zmenin, genellikle sanld
gibi, olabilir bir yolunun bulunmasnn olanaksz olduunu, bu da onun bir yapnt
sorun olduunu gsterdiini, nk btn gerek sorunlarn, en azndan kuramsal
olarak, zlebilir olduunu, kimi filozoflarn bunun karsnda armaya devam
etmeleri olgusunun ise doal bilimlerin gvenilirliini azaltmayacan dnmtr
(Ayer, 1952: 50).
Bu dorultuda, dorulanabilirlik ve yanllanabilirlik ltlerinin urad
eletirileri ortadan kaldrmak amacyla Carnap tarafndan ortaya atlm olan gzlem
dili kurmay, yalnz bilimsel nermelerin bu dile evrilebilir olmasn istemeyi
ngren zmn ardndan ileri srlm ikinci gr Ayer tarafndan dile
getirilmitir. Ayer dorulanabilir teriminin gl ve zayf anlamlar arasnda bir
ayrma yaparak iki ayr dorulanabilirlik anlay gelitirmitir (Ayer, 1952: 9).
...bir nerme, eer ve ancak, doruluu deneyle kesin biimde saptanabilirse, o
nermenin, terimin gl anlamnda dorulanabilir olduu sylenebilir. Fakat deney
onu olabilir klyorsa, o nerme, zayf anlamda dorulanabilir demektir (Ayer, 1952:
37).
53
Ayer, yanllama yntemini, K. Popperin Logic Forschungunda nerdiini ifade etmektedir [Ayer,
1952: 38 (1. Dipnot)].
54
55
56
57
geirildiinde,
bu
teorinin
kuatt
gzlem
tasnifi
cmlelerinin
58
yetmez,
bu
inancn
gereklendirilmesi,
temellendirilmesi,
ksaca
59
konulmas,
ardndan
da
bunlarn
rtlmeye
allmas
yoluyla
60
olur
(Popper,
1968:
55).
Bu
yzden
Popper,
bir
kuramn
61
nermeler, belli bir yerde ve anda meydana gelen gzlenebilir nitelikteki olay ifade
eden nermelerdir.
Poppere gre, yanllamac yntemin salayaca en nemli yarar, bilimle
ilgisi olmayan, bilime uygun olmayan, bu yzden de bilime zarar veren varsaymlar,
bilimsel nitelikteki, bilime katk salayabilen varsaymlardan ayrt edebilme
imkann vermesidir. Bu anlamda, yanllama imkan vermeyen varsaymlarnda
bilim iin yararl olduu sylenemez. Poppere gre, bu tr varsaymlarn
bilimselliinden bile sz edilemez.
Dnya zerinde serbest braklan bir ta, yere doru der varsaymn
yanllayabilmek iin birok snama yaplabilir. Varsaym yaplan snamalardan
baaryla kt srece daha da glenen bilimsel bir kimlik kazanacakken, gne
yarn ya doacak ya da domayacak nermesini snama olanamz yoktur. nk
tanm gerei zaten doru olan bir nermedir. Snanamad iin bu nermenin
bilimselliinden sz edilemez.
Poppere gre, bilimsel olan, bilim iin yararl olan varsaym yanllanabilen
varsaymdr. Aksi halde belirsiz bir varsaym veya nerme, yanllamay zorlatrr.
Bu da onun yerine daha gl bir varsaym konulmasn ve deneme yanlma eklinde
ortaya kacak olan bilimsel gelimeyi engelleyecektir. Bu yzden, Poppere gre
bilimsel varsaym, anlalr terimlerle ifade edilmi, ak bir iddia olmal ki,
kolaylkla yanllanabilsin veya yanllamaya kar koyabilmesiyle bilimin
ilerlemesine bir katk salayabilsin. Bu varsaym yanllanmas ile yerine daha gl
yeni varsaymlarn gemesini salayacakken, yanllanamadnda varsaym zaten
yksek seviyeli bir varsaym dzeyine ykselmitir.
62
bir
63
gzlemler Uransn
64
65
aranmaldr.
Kurama
ballk
temeli
zerine
kurulmu
olan
14
Btnselcilik; deneyin, bir kuramn paras olan herhangi bir nermeyi yalnz bana deil, o
kuram oluturan dier nermelerle birlikte snadn ne srerken, nermelerin anlamlarnn iinde
bulunduklar kurama greceli olduklarn iermesidir (Denkel, 1988: 76-99). Genel anlamda, bir
btnn paralarnn etkinliini, sz konusu btnn etkinlikleri ile aklamaktr.
15
Belli bir alanda alan herkesin kabul ettii, gerekliin paylalan ortak terimlerle alglanmasn ve
anlalmasn salayan bir kavramsal ereve olarak anlalan paradigma kavramnn Kuhnda, ak
bir tanmna ratlanmamakla birlikte, Mastermen Bilimsel Devrimlerin Yapsnda Kuhnun bu
kavram bir birinden farkl yirmibir anlamda kullandn tesbit etmitir (Mastermen, 1992: 73-82).
Mastermenn belirledii anlamlardan ilk gze arpanlar ise, model, ders kitab, standart,
epistemolojik bak as, yeni grme biimidir.
66
Quinee gre, bir dili kabul etmek demek, belli bir ontolojiyi ve dnya
grn de kabul etmek demektir. Bu yzden dilimizin ontolojisini ayn dilin
snrlar ierisinde kalarak sorgulamak imkanszdr. Bu durumda gereken ey baka
bir dildir. Diller aras e anlamllk olamayaca iin, diller aras kkten eviride
mmkn deildir. Farkl dillerin veya kuramlarn tayclar olan gruplar, farkl
dnyalarda yaarlar. Farkl dnyalarda yaayan insanlar arasnda iletiim mmkn
olmasna ramen yine de birbirlerinin dnyalar dnda kalrlar ve bu noktada tam
bir rtme sz konusu deildir. Bu yzden de bir dilden baka bir dile gei, ayn
zamanda bir dnyadan baka bir dnyaya gei anlamna gelecektir.
Kuhn da Quine gibi, bizim dmzda, bizden ve bizin alglarmzdan bamsz
bir gerein varolduunu kabul eder. Ama Quineden farkl olarak, nesne ile o
nesnenin dorudan algsyla elde edilen uyar anlam yine de birbirlerinden farkldr.
Ayrca iki insan da oluacak uyar anlamlar da farkl olacaktr. nsann alglay
sadece fizik ve nrofizyolojik elere dayanmad iin sosyal, kltrel ve tarih
koullarndan gelen zorunlu bir etki olacaktr. Kuhn bu dnceleriyle Quineden
biraz ayrlr ve bu yzden de idealizmden kopmakla sulanr. Oysa Kuhn bir d
dnyann gerekliini yadsmaz; ancak ona gre bu d gereklie dorudan aracsz,
nesnel bir ekilde ulaamayz. nk, bir nesnel dile, tarihsel, kltrel bir enin
karmad bir gzlem dili yoktur. Ayn nedenlerle, ayn alana ilikin rakip
kuramlardan hangisinin doru olduu da sylenemez, nk her iki kuramn kendi
yaplarnn dnda bir nesneler dnyas olmadndan tarafsz bir ltte yoktur.
... buna gre, e lye vurulamayan kuramlar savunanlar birbiriyle hibir
ekilde iletiim kuramamaktadrlar, sonu olarak kuram seimi zerine yaplan bir
tartmada geerli nedenlerin hibir deeri kalmamaktadr, bunun yerine, kuramn son
tahlilde kiisel ve znel nedenler yznden seilmesi gerekmektedir (Kuhn, 1991: 178).
67
Kuhnu bilim tarihi zerine dnceleriyle etkileyen bir dier nemli isim ise
Alexandre Koyredir. Koyre bilim tarihi ierisinde belli bir dnemi o dnem yapan
zelliklerin neler olduunu incelerken, iin iine felsefi ve sosyolojik eleri de
katarak, sorgulayc bir tavr taknr. Zira bugn herkes iin son derece kolay olan bir
konunun, sz konusu dnemin en zeki insanlar tarafndan nasl olup ta bir trl
anlalamad, kavranlamad, bu gnk baktmz adan nasl olup ta
bakamadklarn ortaya karmak Koyrenin asl hedeftir. Ona gre, bu soruyu
yantlayabilmemiz ancak sz konusu dnemin kavram ve kuramlarn kavrayarak
gerekleebilir. Bunun iinde zihnimizdeki tm kuram ve kavramlar bir yana
brakmamz arttr. Aksi halde kendi kavramlarmzla sz konusu dnemi doru
anlamamz kesinlikle mmkn deildir. nk bir dnemi belirleyen o dnemin
kavramsal erevesidir. Zira bu ereve o dnemin tm dnya grn
belirleyecektir. erevenin yenisinin yaratlmas, deitirilmesi iin; aklmzn
kendisine bir dizi yeni kavram vererek kendisini dzeltmesi, yeni bir bilim anlay,
ksacas yeni bir ereve gelitirmesi gerekmektedir (Lektorsky, 1992: 143-144).
Koyreye gre bilimsel devrimleri gerekletiren isimler, bir takm kurallar
eletirmeye ve onlar dzeltmeye ya da yerlerine daha iyisini koymaya almadlar:
Onlar, tamamen farkl bir ey yapmak zorundaydlar. Bir dnyay ykp yerine
bir dierini koymalar gerekmekteydi. Zihnimizin kafesini yeniden biimlendirmek,
kavramlarn yenilemek ve yeniden ifade etmek, yeni bir bilgi kavram, varla yeni bir
yaklam yolu, yeni bir bilgi kavram... ortaya koymak zorundaydlar (Shapere, 1974:
128).
68
erevelerdir. Bu anlamda, belirli bir bilim topluluu tarafndan kabul gren metot ve
tekniklerden oluan paradigma bilimsel dnce yapsn ve bilimsel etkinlikleri
belirleyen bir zellie sahiptir.
69
70
71
adamnn alg kalbdr. Nitekim bilim adam, devrim gerekletikten sonra evreni
farkl grse de, dnya devrimden nceki dnyadr. Demek ki, paradigma gereklik
alann deil onun algsn belirlemektedir. Bu anlamda, eski paradigma mensubu bir
bilim adamyla, yeni paradigma mensubu bilim adamnn dnyaya baklar keyfi
deildir. kisi de dnyaya bakmaktadr ve deiik olan baktklar ey deildir,
baktklar eyler arasnda bulduklar farkl ilikilerdir (Kuhn, 1991: 145).
Yeni paradigma ile ortaya kan kavramlarn anlamlarndaki deimeler, rakip
paradigma savunucular arasnda iletiim kopukluuna neden olur. Anlam
72
73
kabul grmtr. Nitekim, yerleik kullanmyla paradigma, kabul grm olan bir
model ya da rnektir (Kuhn, 1991: 54). Bu dorultuda yaplan almada, olgularla
kuram arasndaki uyum bilim adamnn gvenini artrr. Fakat, olgunun hangi
kurama daha ok uyduu konusunda, tercih yapabilmeyi kolaylatracak bir lt
yoktur. lt olamay paradigma deiikliini usd bir yapya brndrr. Bu
yzden Kuhn paradigma deitirmeyi din deitirmeye benzetir. Bu benzetme bilim
adamlarnn yaamlar boyunca savunduklar grlerini ok zor deitirdiklerini
anlatamaya alan bir ifadedir. Kuhn, bu yzden zelikle de yal ve deneyimli bilim
adamlarnn paradigmalarn deitirmek konusunda son derece gl bir diren
gsterdiklerini, hatta yeni paradigmann ancak hasmlar birer birer ldkten ve yeni
grten bakasn bilmeyen yepyeni bir kuak geldikten sonra tam anlamyla
yerleebileceini syler (Kuhn, 1991: 146).
Yeni
paradigmay
benimseyen
bilim
adamlar
ise,
alann
gen
74
Paradigma
deiikliindeki
bu
aklamalarndan
dolay
ou
zaman
75
konusu olan koullarda da bu seim, gemi baarlardan ok, gelecee dnk vaatlere
dayanmaldr. Yani bir bakma, eski paradigmann baz sorunlarda baarsz olduundan
baka bir ey bilmedii halde yenisinin, karlaaca bir ok byk sorunu zmeyi
baaracana inanmas gerekir. Byle bir karar, ancak inan zerine verilebilir (Kuhn,
1991: 150).
Yeni paradigmann kabul iin nemli bir etken olan ikna ve kant arasndaki
fark Kuhnun zerinde nemle durduu bir konudur. Kuhna gre kant, ortak
temeller zerine nceden uzlam gerektiren bir konudur. Rakip paradigmalar
birbirlerinden ok farkl dnyalar resmettiklerinden, ortak temellerde uzlam
salamak imkan yoktur. Bunun altenatifi ikna etkinliidir. Nitekim, Kuhnun srarla
ne srd, her iki tarafnda yapmak zorunda olduu ey, ikna yoluyla tekini
kendi safna dndrmeye almaktr (Kuhn, 1991: 178). Kuhn, ikna etkinliinin,
verimlilik, basitlik, doruluk gibi belirleyici etkenlerden fark olmadn dnr.
Fakat unutulmamaldr ki, verimlilik, basitlik, doruluk gibi deerler, bilim adamlar
tarafndan, keyfi olmamakla birlikte, tamamen farkl ekillerde yorumlanabilirler de.
Eski paradigmadan yenisine gei sreci, paradigma ncesi dneme
benzetilebilir. Fakat paradigma tercihinin gereklemesiyle devrim tamamlanm
olur. Tamamlanm olan devrimin ardndan gelecek olaan bilim dneminde, daha
nceki olaan bilim dnemlerinde olduu gibi, yeni paradigmann resmettii yeni
evrendeki, paradigmann belirlemi olduu bulmacalara, kart rneklere ynelim
balayacaktr.
76
77
78
olduu gryle Poppere yakn olduu, kart dnceler arasnda eletirel yani
usu olarak tartma yoluyla bir seim yaplabileceini reddetmesi, fakl dnceler
birbirlerinin paras olmadndan, bilisel ilerlemenin bunlar arasnda yaplacak bir
kyaslama ile gerekleemeyecei tavr ile de Kuhnu etkilemi olduu grlr.
Feyeraben ve Kuhna gre, her kuram kendine yneltilen eletirileri ve kar
rnekleri yine kendi ierisinde yantlayabilir. Kuhnun, her paradigmann kendisini
yine kendi koullar ierisinde snayabilecei dncesi, bilimsel kuramlar arasnda
79
yaplacak seimi nesnel ve usu deil, znel inanca ve tercihe bal bir ilem haline
getirmitir.
Feyerabendde deiik dnen insanlarn dnyay kendi teorik yaplarnn
elverdii ller ierisinde ve sahip olduklar dilin imkanlar erevesinde
alglayacaklarndan, olgu, nesne ve olaylar arasnda yansma teorisinin iddia ettii
gibi tm insanlarn ortak olarak ayn ekilde alglayacaklar kendiliklerinden bir
dzen sz konusu deildir. te farkl teorilerin kyaslanabilecei bamsz ve ortak
bir deneysel temel ve gzlem dili olmadndan dolay, hangi tr bilginin baarl
olacann bir garantisi yoktur.
Bilgi ina etmenin bir ok farkl yolu vardr. Bu yollardan daha sonra rakip
soyut teoriler halinde blnebilecek soyut bir dncenin domasna tanklk edilebilir.
Kendi uygarlmzdan rnek verilecek olursa, bilimsel teoriler farkl dorultularda
eitli dorultulara ayrlr, farkl (ve zaman zaman kyaslanamaz) kavramlar kullanr
ve olaylar farkl ekillerde deerlendirirler. Neyin kant, neyin nemeli sonu olduunu
ya da salam bilimsel yntem saylaca zamana, etkinlik dalna, hatta kimi zaman bir
aratrma gurubundan dierine deien tutum ve yarglara baldr (Feyerabend, 1995:
97).
80
kendisinin
sofistike
yanllamaclk
olarak
ifade
ettii
yntemi
anlayamadn dnr.
16
Sofistike yanllamacla gre; bir teori ncekilerden veya rakiplerinden farkl olarak artan
deneysel ierikle destekleniyorsa, farkl bir ifadeyle, eer yeni olgularn kefine gtryorsa ancak o
zaman bilimsel veya kabullenilebilir bir teoridir.
17
Metodolojik Yanllamaclk; bir teoriyi ispat etmekle reddetmenin bir birinden ayrld, bilimsel
olanla olmayana ilikin yeni bir ayrtrc ltn ne srld, ancak belirli gzlemlenebilir
durumlar yasaklayan ve bu yzden yanllanabilen ve reddedilebilen teorilerin bilimsel sayld
veya bir teorinin sadece deneysel temel tayorsa bilimsel sayld yntemdir.
81
aratrma
programlarnn
kart
rneklerden
ve
kuraldlklardan
82
Kuhnun
sofistike
metodolojik
yanllamaclk
dahil
her
tr
ktnde
ussall
konusunda
umutsuzlua
dtn
ve
imkansz
bir
konum
olduunu
anladnda,
metodolojik
18
Lakatosa gre, yeni smama yntemlerine izin vermeyen ad hoc varsaymlar programn kmesine
neden olacaklardr.
19
Dogmatik Yanllamaclk; btn bilimsel teorilerin artsz yanlabileceini, ancak belirli bir tr
deneysel temelin yanlamazln savunan gre verilen addr.
83
hibir zaman bir kelime dahi yazmam olan dogmatik yanllamac Popperdir; o ilk
defa Ayer ve daha sonra baka bir ok kii tarafndan kefedilerek eletirilmitir.
Lakatos kendi almasyla bu anlay tamamen ldrdn dnr. Popper-1 naif
yanllamac, Popper-2 sofistike yanllamacdr. Gerek Popper ise, dogmatik
yanllamaclktan metodolojik yanllamacln naif bir versiyonuna doru 1920li
yllarda gemi ve 1950 lerde yanllama kurallarndan vazgemeden,
sofistike
84
2. BLM:
THOMAS KUHNUN BLM ANLAYIININ DEVNM KURAMLARININ
GELMNE UYARLANMASI
2.1. Devinim Kuramlarnda Paradigma ncesi Dnem
85
86
20
87
21
Hylozoizm; Yunanca hyle (bir eyin kendisinden yapld, dayanak madde) ve zoon (canl)
kelimelerinin bir araya gelmesinden olumu olup, canl madde anlay anlamna gelmektedir.
22
Fail (ileyen, yapan) neden (poietikon aition); bir fiil (kinein, aktel, edimsel; eylem iinde,
fiil halinde olan)in anlatt ii yapan (Develiolu, 1998: 249).
23
Elea Okulu, lkada Gney talyada bulunan Elea kentinde Parmenides tarafndan
kurulmu, Zenon ve Melissos gibi izleyicileriyle de n kazanm olan okuldur.
88
89
Ayn rmaa ikinci kez adm atamayz. Biz her seferinde ona ilk kez adm
atmzdr. Biz ona adm attmzda deien yalnzca nehir deildir, ayn
zamanda bizde deiiriz (Smith, 1957: 9). Irmaa girenlerin stnden, yeni
yepyeni sular akar. O datr, toplar, biriktirir, akar, yaklar, uzaklar. Her
eyin bir olu ve bir ak iinde olduu bu anlay Herakleitosun temel
dncesidir. Onda, genel bir yasa olarak her eyin bir sonu vardr ve ayn
kalan hibir ey yoktur. Bunun altnda yatan ise: 1) zel devinim, akan
nehirdeki gibi. 2) Nitel deiim, insan vcudundaki gibi. 3) Her eyi onun
idaresi altna getiren bir tr dnmdr (Patrich, Bywater, Richards, 1969:
14).
Parmenides, Herakleitosun tam kart bir gr savunur. Ona gre,
devinen ve deien, akan, oklua blnen evren aldatcdr, gerek deildir.
Gerek evren sabittir, devinmez (Jowet, 1953: 162-d, 163-e) deimez (Jowet,
1953: 157-a, 162-d, 163-e) nk deiiklik bir devinimdir (Jowet, 1953: 162c). Bu yzden evren btnlk iinde bulunur. Biz elikiye dmeksizin ancak
bu gerek varl dnebiliriz.
Parmenidesin ulat temel postla olan yalnzca varlk vardr tezine
gre temelde deime olanakszdr. Eer, varlkn bir kkene sahip olmas
gerekiyorsa, o, varlktan veya yok-varlktan geliyor olmal ki ikinci k
olanakszdr, o, daima olduu gibi, yalnzca kendisinden gelebilir. Ayn argman
yoklua gidi iinde uygulanabilir. Deiim veya devinim yoktur, nk, eer
varlk devinimli ise, o ancak bo bir uzam ierisinde gerekleebilir, fakat bo
uzayn varl yoktur (Smith, 1957: 9-10).
90
91
belli
bir
atmann
sonucudur.
Bu
atmann
nedenlerini
92
25
Logos; Antik Yunan dncesinde, sz, konuma, dnce, akl, anlam, aklama, bir eyin
her ne ise o olmasn salayan nedenler anlamna gelmektedir. Logosu felsefi bir erevede ilk
kez kullanm olan Herakleitos ise, onu bir yandan btn bir yaam sonsuz bir doum ve
lm, olu ve yenilenme arknda sergilenen tanrsal ruh, tansal akl anlamnda kullanm, ve
bu tanrsal ruha ayn zamanda doa adn vermi, dier yandan da yaam ilkesi olan ruh ve
tanrsal yasa olarak ifade etmitir.
26
Peripatetikler; felsefe tarihinde Aristotelesin izleyicilerine verilen addr. ayr dneme
ayrlarak incelenirler. lki; M.. 320-270, ikincisi; M.. 270-70, ncs; M.. 70 - M.S.
270 yllar arasn kapsar.
93
yukardaki
94
95
Bu
en
yava
koan
varla
(kaplumbaa)
en
hzlnn
Bu, iine,
28
Aporia (kmaz); Antik Yunan felsefesinde nesnenin kendisinde ya da kavramndaki bir elikiden ileri
gelen, zlmesi g bir probleme, bir dnce etkinliinde sz konusu olan alamaz elimeye verilen
addr. Baka bir ifadeyle, bir sorunda zme varmann olanakszl durumu; k yolunun olmaydr
(Akarsu, 1988; 46).
97
uzay
ve
cisimler
hakknda
ileri
srdkleri,
hocas
99
ancak bir baka eye oranla ve konumla, o eydir; bu yzden de, varlk
ta, yok-varlka oranla ve konumla, varlk olma niteliini kazanmaktadr.
Ve bu nedenle, devinim de, devinimsizlie oranla, ancak bir devinimdir
(Yeniehirliolu, 1996: 219).
Zenonun bu kesin antinomileri, yalnzca varolann bir okluk ve
devinim olarak dnlmesi durumunda elikiye dleceini ve bu yzden
de varolann bir ve devinimsiz olduunu gstermek iindir.
Paradigma ncesi dnemde, bilimden ok felsefi etkinlik ierisinde
olduu anlalan Elea okulunun devinim, uzam ve zaman konusunda ki
grleri ise u ekilde zetlenebilir:
Zaman, srekli deildir.
Zaman, blnebilir an ve noktalardan oluur.
Zaman ve uzam arasnda bir birlik yoktur. Bylelikle zaman ve uzam
silinir, yok olur.
Zaman ve uzam ortadan kalknca devinimde yok olur.
Sonu olarak, devinim uzam ve zaman yoktur.
okluk yoktur.
Nesne, uzamdan ayrdr.
Uzam bir eyin iinde bulunur. Bir eyin iinde bulunan ise uzam
iindedir. Demek ki, uzam uzam iindedir ve bu sonsuzlua kadar
srecektir. Bu yzden uzam yoktur.
Deiim yoktur.
Elea okulunun kavramlarnn doa bilimi iin verimsiz olmas, bir takm
sorunlar dourmutur. Bu sorunlarn zm iin yaplan almalara
gemeden nce, baka bir okulun kurucusu olan Pythagorasa ksaca deinmek
101
gerekir. Var olan her eyi sayya ve balantlarna, sonunda ideye indirgeyen
Pythagorasda, oniallarn madde ve devinimini birliin yokluu anlamnda
olumsuz bir ey olarak grr. Yani devinim ve olu konusunda Eleallarla ayn
sonuca varr. Genel erevede devinim ve olu onun soyut idealizmi ile pek
uyumaz. Baka bir ifadeyle, Pythagoras paradigma-ncesi dnemin, alana
egemen olma abasyla yarmakta olan iki rakip okulundan birine, yani Elea
okuluna yakndr.
Pythagoras, maddeye, srekli deiim halinde olan bir ktle olarak
bakmaktan vaz geer. O maddeyi, kendisi deimeyen, ama birbirlerine oranla
durumlar
durmadan
deien
paralara ayrr.
Bu
sayede maddenin
almad
iin
Aristoteles
tarafndan
103
eletirilir.
Aristoteles,
dnr.
Varolan,
blnemeyen,
grnmeyenlerden
yani
kuramlarndan
birinin
104
deiik
tarzdaki
benzerlerini
dnemleriyle
ilgili
bir
inceleme
105
olmas
nedeniylede
nemlidir.
106
ynl bir sistem kurmasna ramen sisteminin paralar arasnda bir tutarszlk
yoktur. te geni kapsamll, tutarll ve rakipsiz olmas nedeniyledir ki
Aristotelesin sistemi ilk paradigma olabilme yeteneine sahip olarak ortaya
kmtr.
Paradigmann ders kitab niteliindeki, Aristotelesin Physica adl eseri,
bu alandaki geerli saylan sorunlarn ve yntemlerin tanmlanmasnda o gnk
ve hatta gelecekteki uygulama yapacak kuaklar iin uzun sre hizmet
edebilecek baar ya da ilerleme kapasitesine
sahipti. Physica,
bunu
yapabilmesini iki can alc zellie sahip olmasna borluydu: ncelikle, rakip
bilimsel etkinlik tarzlarna balanm olanlar evrelerinden koparp kendisine
ekecek kadar yeni ve benzersizdi. Ayn zamanda da, eitli bir ok sorunun
zmn, yeniden oluacak bir topluluun ilerideki abalarna brakacak kadar
ak uluydu, yani daha da yeni gelimelere akt (Kuhn, 1991: 45).
107
108
109
110
satrlardan
anlalmaktadr.
nk,
bilindii
gibi,
Platon
111
gre,
dnyadaki
Kopyalama
iini
eyler
Tanr,
evrensellerin
maddeye
ya
da
idealarn
idealarn
imgesini
29
112
bir yok-varlk deil, aslnda mutlak bir varlk, bir gerekliktir. nk bamsz
olan ve bir baka eyden tremeyen ey gerekliktir.
Grld gibi, Platon, bireysel eyleri var eden idealarn ve maddenin,
o eylerin dnda ayr bir dnyada olduklarn dnd. Bu gerek dnyadan
ayr bir gerek dnya yaratmaya koyuldu. Bylece, iinde varolduumuz bu
gerek dnyay, gerek olmayan bir dnya gibi gsterirken bu kez de, gerek
olmayan bir idealar dnyasn, gerek bir dnya gibi gstermek istedi. Doa
gerek olmayan, idealar dnyasnn bir glgesi oldu (Yeniehirliolu, 1996:
157).
Platondan olduka farkl dnen Aristotelese gre, eyler (btn
maddi nesneler) madde ve biim denen temelden farkl iki elementten
olumutur... Madde Platonun maddesiyle ayn olan, eylerin belirsiz
dayanadr. Form ise Platonun ideasna karlk gelir (Pederson, 1996: 29).
Bu evrenseldir. Fakat Aristotelesin Platondan fark, formlarn, idealarn ya da
evrensellerin ayr bir dnyada kendilerine zg zel bir varolular olduu
dncesini kabul etmemesidir. Ona gre, idealar -formlar, evrenseller- ancak
eylerin iinde varolurlar. Bunlarn kendi bana ayr bir varolular yoktur
nk bunlar sadece yklemdirler. Bunlarn yan sra maddenin de ayr bir
varoluu yoktur. Krmzlk, yumuaklk, arlk, kokmaklk iekten ayr
olarak varolamaz. Eer btn yklemleri ortadan kaldrabilsek geriye hibir
ey kalmaz. Demek ki iek, yklemlerinden ayr olarak hibir eydir,
varolmaz. Anlalyor ki ne madde, ne de biimin ayr bir varoluu vardr.
Varolan, btn yklemleriyle iektir, yani madde ile biimin bileimi,
biimlenmi ey, bu iek paras, bu masa, bu aa, bu adamdr. Bylece
113
114
115
ihtimal dahilinde olan yani olabilir olann, olmu olmasdr. Onun, oluu
ortaya koyabilmek iin belirledii drt nedeni ksaca aklamak gerekirse;
1) Maddi neden: Madde veya dayanaktr (Aristoteles, 1996: 983a-30).
Bir eyi, bu eyin bir paras olarak meydana getiren ikin madde; rnein
tun, heykelin; gm, bardan maddi nedenidir. Ayn ekilde tun ve gm
cinsleri nedendirler (Aristoteles, 1996: 1013a-23).
2) Formel neden: Formel nedenden bir anlamda formel tz, yani z
anlarz. (nk bir eyin niini, sonuta onun tanmna (kavramna) indirgenir
ve nihai niin, bir neden ve ilkedir) (Aristoteles, 1996: 983a-25). Baka bir
ifadeyle, Madde de kendini gerekletirendir form. Bir nesnenin formu, onun
genel kavramsal zdr; dolaysyla formdan, nesneye zorunlu olarak ve ze
ilikin olan reniriz.
3) Devindiren neden (devinim kayna ya da
etkiyen neden):
116
eyin kendisi iin olduu eydir. Bu da niin sorusunu karlar. rnein salk,
spor yapmann nedenidir; nk insan niin spor yapar sorusuna, salkl
olmak iin cevabn veririz ve bunu derken de bu olayn nedenini
akladmz dnrz. Bu kendisinden bir bakas tarafndan devindirilip,
devindirici ile erek arasnda bir arac rol oynayan her ey iinde geerlidir.
rnein diyet yapma, dzenli uyku, ilalar veya aletler, saln nedenleridir.
nk btn bu aralar veya eylemler, salkl olmak iin kullanlrlar, yani bir
erek iin vardrlar (Aristoteles, 1996: 1013a-33).
Bu prensipler birer cevher gibi mevcut deillerdir ve daima bir bireyin
iinde bulunurlar. Her olgu, fiil halinde (aktel) bir nedene ihtiya gsterir.
Devindiren neden daima somut bir varlktr ve g -potansiyel, dynamishalinde olan, ancak fiil -edimli, energia- halinde bir eyin itmesi ile fiil haline
geer. Her ne kadar felsefi dnce eyay dourann drt prensip olduunu
sylyorsa da, ok defa onlardan ; dnce, devindiren kuvvet (efficiens)
ve erek (telos) birbiriyle karr ve bir tek prensip meydana getirir. rnein;
sanatnn kafasndaki dnce model- sanatnn sinir ve kaslarn harekete
geirir ve ayn zamanda onun, madde araclyla gerekletirmeye alt
erei oluturur.
Nedenlerin drdnnde yer ald bir rnek olarak bir ev inas
verilebilir: Burada tula ve keresteler maddi nedeni, mimarn zihnindeki
tasarm formel nedeni, usta ve iiler devindiren nedeni, inas bitmi ev ise
ereksel nedeni oluturur (Pederson, 1996: 32).
Devinim ya da deiim, her ne kadar Elea okulu tarafndan yadsnsa da,
dnyada olmakta olan bir olgudur ve grld gibi Aristoteles bu devinim ya
117
118
olmakla, mee aac olabilme gizil gcne sahiptir. Oysa bir am kozala,
topran altnda, edimsel olarak mee aac olmasa da, mee aac olabilmek
iin bir gizil gce sahip deildir. Byle olmasnn nedeni doannda, gizillik ile
ayn trden olmasdr. Zira o bir baka varlkta deil, bir baka varlk olmak
bakmndan ayn varlkta bulunan bir devinim ilkesidir. Buradan da
anlalaca gibi, Aristoteles, gizillikten genel olarak her trl devinim ve
devinimsizlik ilkesini kasteder (Aristoteles, 1996:1049b, 5-12).
Edimsellik erektir ve uruna gizilliin kazanld veya var olduu
eydir. Bir mee palamudu zamansal adan bir mee aac olarak
edimsellemesine ncel olsa da, mee aac mantksal olarak nceldir. nk
mee palamudu mee aac urunadr. Bunun yan sra, sonsuz olan, sonlu
olana tzsel olarak nceldir; sonsuz olan, en yksek edimseldir. Devinimin,
gizilliin edime indirgenmesinin sonsuz kayna olarak, tam ve eksiksiz -yani
mkemmel- edimsellik olan, devinimsiz ilk devindirici olarak Tanr, zorunlu
olarak vardr, ve tam olarak edimsel olmaldr. Aristoteles, varolan btn
devinimin kayna olarak, baka bir ifadeyle gizilliin edimsellemesinin en
son -sonsal- nedeni olarak devinimsiz ilk devindiriciyi gsterir (LLoyd, 1968:
142).
119
120
mee kendisine
madde ile form arasnda relatif bir iliki ortaya koyar. Kendisinden aa
basamaklarda bulunanlar iin form olabilen ey, yukar basamaktakiler iin
maddedir. Kereste, aa iin form iken, masa iin maddedir.
Maddede bir biim kazanmak itilimi varken, formda da bir eree gre
devinme gc vardr. Ama form kendisinden daha yksek bir form karsnda
maddedir ve bu durum sonsuza kadar gider. Bu yzdendir ki devinimi
kavramak iin devinim nedenleri zincirinde kendisi salt form olan ve
devinmeyen fakat btn devinimin ilk nedeni olan bir ilke kabul edilmelidir ki
buda ilk devindiricidir.
121
2.2.1.4. lk Devindirici
Aamal olarak ykselen merdiven, bir st basmanda, krelerin ayr
anlna ve sonunda Tanrya ular. Tanr, varlk hiyerarisinin en st
basamandadr. Saf formdur. Onda maddi bir yn bulunmad ve O
btnyle aktel olan bir varlk olduu iin devinmez ve deimez. O ilk
devindiricidir 30 ve sonsuz devinimin, sonsuz kaynadr. nk, her devinim,
yani gizillikten edime her gei, etkin bir ilkeyi gerektirir; ama eer her olu,
devinimdeki her nesne, edimsel bir devindirici neden gerektiriyorsa, dnya ve
evren, doal olarak bir ilk devindiriciyi gerektirecektir. lk devindiricinin ilk
olmas zamansal ilklii gerektirmez. nk Aristotelese gre, devinim,
zorunlu olarak sonsuzdur.
lk devindirici
dnyann
yaratcs deil,
biimlendiricisi, devindiricisidir.
Aristoteles, deimeyen, hibir gizil g tamayan ve deiime neden
olan bir ilk devindiricinin olmas gerektiini, dnyann sonsuzluunu var
sayarak ortaya koyar. lk devindirici saf edim olmaldr, bu yzden de o
maddesel olamaz. nk maddesel olmas kendini deitirebilme ve kendisi
iin edimde bulunabilme imkan verir ona. Aksi halde, devinime son verebilme
30
lk devindirici, baka bir ifadeyle aktel ve yetkin varlk, saf form olarak devinmeyen
devindirici, Ortaan Hristiyan ve slam felsefelerin ekillenmesinde olduka etkili olmasna
ramen, Ortaa teolojisinde ortaya kan yaratc, evrene mdahale edici Tanr anlamna
gelmez. Aristoteles potansiyel olanla aktel olan arasndaki ayrmna dayanarak, devinim yada
deimeyi aklayabilmenin tek yolunun aktel olan bir eyin potansiyel olan bir eyden
mantksal olarak nce geldiini kabul etmekten geldiini kabul etmekten getiini
dnmtr. Deime olgusu, ona gre, aktel bir eyin kendisinde maddi ve potansiyel hibir
ey bulunmayacak ekilde, katksz olarak aktel olan bir eyin varoluunu zorunlu klar. te
yandan, bu devinimsiz devindirici, bir g uygulama ya da bir irade sergilemek anlamnda bir
fail nenden deildir. nk g uygulamak ya da iradi bir eylemde bulunmak potansiyel olan
ynlere iaret eder. Devinimsiz devindirici evrende olup biten her ey karsnda deimeden
ayn kalr. O, evrendeki olaylardan etkilenmez, evrene mdahale etmez. O, evrende olup
bitenlere etki etse, doasna aykr olarak, devinen ve deien bir varlk haline gelecektir. O,
yalnzca kendi kendini dnen salt formdur.
122
123
durmadan devinen bir Gkn ezeli-ebedi olmas zorunludur. Bunu sadece akl
yrtme deil, olgu da aka gstermektedir. Aristotelese gre, bu ezeli ve
ebedi devinimi salayan bir ey olmaldr. O halde devinmeksizin devindiren,
ezeli-ebedi, tz ve saf fiil olan bir u eyin varln kabul etmemiz gerekir.
zetlemek gerekirse, Aristotelesin devinim ve deiimin kaynana
ilikin retisinde btn evrendeki devinimin son kayna, devinimsiz bir
devindiricidir. Bu devinimler, gkyzndeki cisimlerin sonsal (final)
nedenidirler ve onlar arzunun ve akn konusudurlar (LLoyd, 1968: 143).
Arzu ve dnce en yksek derecelerinde gz nne alndklarnda,
zdetirler. nk arzunun konusu grnteki iyi, akll ilk konusu ise gerek
iyidir. Bir eyi biz kendisini arzu ettiimizden tr bize iyi grnmesinden
ziyade, bize iyi grnd iin arzu ederiz: nk devinim noktas, dncedir.
Dnce ise, dnlenle devinime geer... Ereksel nedenin devinimsiz varlklar
arasnda bulunabileceini, onun anlamlar arasndaki ayrmlar gsterir. nk
ereksel neden 1) ereksel nedenin kendisi iin erek olduu ey, 2) erein kendisi
anlamna gelir. lk anlamda deil, bu son anlamda olmak zere erek, devinimsiz
varlklar arasnda olabilir. Bu durumda ereksel neden, akn nesnesi olarak
devindirir ve btn dier eyler, kendileri devindirildikleri iin devinirler. imdi
eer bir ey devinimli ise, bu onun olduundan baka trl elverili olduu
anlamna gelir (Aristoteles, 1996: 1072a-2, 1072b-5).
124
2.2.1.5. Doa
Aristotelesin dier alanlarda olduu gibi doa anlay da metafiziine
dayanr. Madde, yukarda da deindiimiz gibi, devinemeyen, devindirilen
eydir. Onu devindiren ise salt formdur. Bunlarn arasnda ise varlklarn tm
yer alr. Devinim bakmndan hem etkin hem de edilgin olan bu nesnelerin
tmne Aristoteles doa (physis, evren) der. 31
Devinimin kayna olarak tanr ve ilk ana maddeler ontolojik ve teolojik
bir problem olutursalar da, devinim ve deiime dair problem ksmen fiziksel
bir kkene sahiptir (LLoyd, 1968: 140). Bu yzden, Platon iin pekte nemli
olmayan bu fiziksel dnya, Aristoteles iin son derece nemlidir.
Aristotelesin, varlk hiyerarisinde, organik madde (hyle) basamandan
balayp, bir st basamaktaki etkin insan anl ve onunda stnde bulunan krelerin
ayr anlna kadar ulaan fizik dnyasn, yani onun gk dedii blgeyi, kinci
Felsefe olarak bilinen Fizikte ve Gkyz zerinede buluruz. Baka bir ifadeyle
Fizik ve Gkyz zerinenin konusu, merkezinde dnyann bulunduu
mkemmel kre olan gk dr. Bu krenin iindeki devinimli veya devinimsiz olan
her ey ise doay oluturur. Daha soyut bir anlamda, doa; ilk devindiriciden
gelmek ve ikinci nedenler arasnda devam etmek bakmndan, devinimin kendisidir.
31
Aristoteste doa, insan tarafndan meydana getirilmi eyleri gsteren tekhne (Doada
varolan nesneleri yaamda kullanm deeri olan ara ve gerelere dntrme etkinliine
verilen ad olmasndan dolay, bir nesnenin retilmesi ya da belli bir amaca ulalmas iin
gerekli olan ilkelerin bilgisi anlamna gelmektedir.)den farkl olarak physis (Yunan
felsefesinde,insan tarafndan sonradan ortaya konan yasa, gelenek anlamna gelen nomosa
kart olarak, doa iin kullanlan terim. Aristoteles, bu terimi tekhne terimine kart olarak,
nesnelerin doal dzeninin bir paras olan her eye karlk gelecek ekilde kullanmtr. )le
gsterilen ve insan tarafndan varla getirilmemi varlklardan oluan, kendisindeki hibir
eyin amasz olmad, evrensel bir dzen ya da ama sergileyen teleolojik sistem anlamnda
kullanlmtr.
125
yeri
ve
bu
aratrmalar
sergiledii
eserleri
ekilde
snflandrlabilir;
A) Yok olmayan ve devinimsiz olan - Tanrsal olan yerde oluur Metafizikin konusunu oluturur.
B) Yok olmayan ve devinimli olan - Gkte oluur - Gkyz
zerinenin konusunu oluturur.
C) Yok olan ve devinimli olan - Ay-alt evrendeki doada oluur Fizikin ve Olu ve Bozulu zerinenin konusunu oluturur.
Artk, Aristoteles iin doa ve devinim kavramlarnn nedenli i ie
gemi olduu, biri olmadan dierinin bir anlam ifade etmedii ve her ikisinin
birlikte incelenmesi gerektii anlalmaktadr. nk, doa bir devinim ve
deime ilkesidir ve aratrmamzda doa zerine olduuna gre, devinimin ne
olduunu
gzden
karmamamz
gerekmektedir,
nk
devinim
126
127
A- Devinim (Kinesis);
a) Nitel Devinim, (Poiotes) -Byme
(Auksesis) - Klme (Phthisis)
b) Nicel Devinim (Poson) Bakalam
c) Yer Deitirme Devinimi (Phora)
128
129
2.2.1.6. Devinim
Devinim, deiiklik, edimsellik (entelekheia), yani tamamlanma,
mkemmellie ulama, o varln ekline gre, gizillik (dynamis) halindeki
varln gereklemesidir. Ama, o, bir cevher deildir ve etkiledii nesneden
ayr olarak bulunmaz. Devinim her bir cinste etkinlik halinde olan ile olanak
halinde olan ey ayrldnda, olanak halinde olan eyin aslnda byle bir ey
olduu iin kendini tamamlamas, gerekletirmesidir. Szgelii niteliksel
devinim; nitelik deitirebilen bir nesne olduu iin nitelik deitirebilen bir
nesnenin nitelik deitirmesidir. Niceliksel devinim; byyebilen ve onun
kart eksilebilen eyin bymesi ve eksilmesidir. zsel devinim; oluabilen
ve yok olabilen nesnenin olumas ve yok olmasdr. Yer deitirme devinimi
ise; yer deitirebilen bir nesnenin yer deitirmesidir (Aristoteles, 2001: 201a9). Yani ...olanak halinde olan nesnenin gereklemesi, yani kendisi olarak
deil, devinebilir bir ey olarak gereklik halinde var olup etkinlikte bulunma
sreci, ite devinim bu (Aristoteles, 2001: 201a, 27-30).
Devinim, bir eyin devinimidir demek, o eyin bir durumdan baka bir
duruma geii demektir. ki durum arasndaki geitir. Potansiyel olarak
varolann edimsellemesidir. rnein, ev yapm denilen devinim, tulalar ve
harc yan yana dizip onlar bir ev olma durumuna getiriyor olmaktr. Ev
yapm balamadan nce, kendisinden bir ev yaplabilir olan ey henz
edimsellemez. Yalnzca ev yapm baladktan sonra, ev yapm devam ettii
srece, kendisinden ev yaplabilir olan, kendisinden ev yaplabilir olan ey
olmak bakmndan edimselleir ve ev yapm onun edimsellemesidir. Yani,
bir nesnenin kendisi olarak bulunmas ve olanak halinde olmas ayn ey
130
basit
olarak
ne
potansiyellik
ne
de
etkinlik
olarak
tamamlandnda
dnm
gerekleecek
ve
noktada
131
etki
alm
mekaniki
filozoflar
da
niteliksel
deiimi
132
133
134
135
136
da olanakszdr. Doal olarak kart yoksa, olu ve yok olu da yoktur. nk,
olu ile yok olu da kartlar iinde yer alyor. Artma ve azalma iinde ayn ey
sz konusudur. Onun nitelik deitirmesi ise, nitelik deitirmenin nasllk
asndan bir devinme, deime olmasndandr, oysa naslla ait karakterler,
tutumlar etkilenimlere uygun olan deimelerle gerekleir. Dolaysyla
madem dairesel devinimle devinen cisim ne artyor ne de eksiliyor, onun
nitelik deitirmeyen bir cisim olmas da usa uygun (Aristoteles, 1997: 270A,
33-35).
Aristotelese gre, Ay-st blgedeki cisimler tanrsal zelliklere
sahiptir. Bu yzden ezeli ve ebedidirler, onlarda artma yada eksilme, yalanma,
nitelik deitirme, etkilenime urama gibi eyler olmaz.. Onlar, ilk, nde gelen
cisimlerdir. Aristoteles, tek biimli ve dzenli devinim yapan gezegenlerin ve
sabit yldzlarn effaf, grnmeyen kristal kreler zerinde akl durumda
olduklarn iddia ettii bu sisteminin temelinde , M.. 4. yzylda yaam ve
konsentrik krelerin matematiksel sistemini kurmu olan Kniduslu Eudoxus
ve Kayzikuslu Kallippus vardr (Grand, 1996: 65).
Aristoteles, ortaya koyduu bu kozmolojinin doruluunu ise, gerek
bireysel gerekse tarihsel temellere dayal ortak duyu verilerinde bulacaktr.
Grnenlerin temellendirmemize, temellendirmemizin ise sanlara uyduunu
syler. Ona gre, btn insanlar tanrca olana en yukarda bir yer ayrr, hem
yabanclar hem Hellenler, yani tanrlarn olduunu dnen herkes aka
lmsz olan lmsz olanla badatrmtr. Tarih boyunca insanlarn
birbirlerine aktardklarna gre, ne gkyznn btnnn tesindeki sabit
yldzlarda, ne de onun yakn paralarndan birinde hibir deiim
137
gzlenmemitir. Bu yzden ayn stnde kalan alan olutura cisim (eelement), ayn altnda kalan alan oluturan toprak, ate, hava ve suyun dnda,
bunlardan daha farkl, varl nce gelen bir cisimdir. Aristoteles, bu cisim,
aither olarak adlandrlm olduunu, anlamnn ise sonsuz bir zaman boyunca
hep komak olduunu syler. Ama ona gre, Anaxagoras bu ad yanl anlamda
yani ate olarak kullanmtr (Aristoteles, 1997: 270b, 1-25).
zet olarak, saydam kreler ve gk cisimleri
138
toplumlar
yzyllar
ierisinde
ykselip
dmektedirler.
139
140
Ate esi ise havadan sonra gelir. Ate, mutlak hafif olarak kabul
edilir ve eer engellenmezse, daima aalardaki blgelerden, havann
stnde ay kresinin altnda bulunan doal yerine doru ykselir (Grand,
1996: 59). Nitekim su topran, hava suyun, ate havann evresinde dir
(Aristoteles, 1997: 287a, 31-32).
Bireysel nesnelere gelince, onlarn doal yerleri drt enin birleme
oranlarna bal olarak saptanabilir. rnein, bir masada daha ok toprak
141
esi bulunduu iin masann doal yeri evrenin merkezi olacaktr (ideal
olarak). nk bileik cisimlerin yer deitirmesi, (o cismi oluturan) yaln
cisimlerin karmndaki arla bal dr (Aristoteles, 1997: 269a, 28-30).
Btn bunlardan enin her eyde bulunan, cinse deiik eylere
blnemeyen ve tm evreni oluturan ana madde olduu anlalmaktadr.
Aristotelesin, Ay-alt evreni ve bu evren iindeki devinimin nedeni olan
kartlar u ekilde gsterilebilir:
Aa
142
Demek ki, doaya aykr bir devinim varsa, yani belli bir yer deitirme zor ile
ise onun kart zorunlu olarak doaya gredir. Bylece biri dierine aykr
olsun. Doaya aykr devinimler ok sayda ise, doaya gre devinim tektir.
Nitekim doaya gre olan yalndr, oysa her bir cismin doaya aykr pek ok
143
144
Aristoteles, canl olsun, cansz olsun, devinebilen her eyin, dier bir ey
tarafndan devindirilmesini zorunlu temel ilke olarak kabul etti. Dolaysyla
bir devindirici, ya da devindiren kuvvet, devindirdii eyden, kuramsal olarak
ayrt edilebilirdi. Ona gre nesne, devinim ilkesini kendinde tamyorsa
baka bir ey tarafndan devindirilmektedir. Buna gre, canl nesnelerde,
diyelim ki, hayvanlarda, ruh, devindirici, hayvann gvdesi de devinen eydi;
gksel devinim, ya da gezegen devinimlerinde ise; devindirici gksel bir zeka
ve devinen eyde gezegenin fiziksel kresiydi. Her iki halde de, devindirici ve
devinen ey, fiziksel, ya da, uzaysal olarak, birbirlerinden ayr olmamalarna
ramen, ayrt edilebilir idiler. Bununla birlikte, cansz nesnelerin zorunlu ve
doal devinimlerinde, devindirici ve devinen fiziksel olarak da ayryd
(Grand, 1977: 39).
te yandan kendisi tarafndan devindirilen nesne, hibir zaman devinen
baka bir nesnenin durmas yznden devinimini sona erdirmeyecektir. Bir
nesne baka bir nesnenin durmas yznden devinimini sona erdiriyorsa, o
nesne baka bir nesne tarafndan devindirilen bir nesnedir. Grlyor ki
zorunlu devinimdeki ilk devindiriciyi tanmlamak genellikle kolaydr; nk
bunun, devindirdii eyle, dorudan, fiziksel temas zorunludur. Buna gre,
bir insan, ar bir yk ektiinde, yada ittiinde, ya da bir ta frlattnda,
devindirici, ya da devindirici kuvvet, oluyor.
Zorunlu bir devinimdeki, ilk devindirici ak seik grlebilmekteydi.
Fakat cismin, ilk devindirici ile grnr temasn kaybettikten sonrada,
145
146
147
hibiri
olamayacandan,
orada
hibir
yer
deitirme
de
148
yarya indirilerek (ve cismin arln sabit tutarak) iki katna karlabilirdi.
Benzer biimde, devinim zaman, ya ortamn younluunu ikiye katlayarak
(ancak arl sabit tutarak),ya da cismin arln yarya indirerek (ve
ortamn younluunu sabit tutarak) iki katna karlabilirdi (Grand, 1977: 40).
Sonuta cisim, iinden getii nesne cisimden ne denli basz, nedenli az
engelleyici, nedenli seyrekse o denli hzl olacaktr.
Devindiren, hep bir eyi, bir eyde ve bir eye dein devindiriyor. nk,
bir nesne ancak belli bir nicelikte ve belli bir nicelik iinde gerekletirilmi bir
devinimi geride brakr, O halde, A devindiren, B devinen, C devinilen
uzunluk, D iinde devinilen zaman olduunda; (Aristoteles, 2001: 249b-27,
250a) devinimin, ortam, zaman ve uzunluk ile bants u ekilde olacaktr;
A, 2C
uzunluunda
D zamannda
B devinecektir.
A, C
A, C
A, C
149
150
Uzam (yer, Latince; extensio, Yunanca; topos); zaman iinde varolup, fiziki mekanda yer
igal etme anlamna gelmektedir. Baka bir ifadeyle, alglanan cisimsel nesnelerin temel
nitelii, uzayda yerlemi olan ve uzayn bir blmn dolduran cisimlerin niteliidir. Buna
gre uzam, elle tutulabilir, deitirilebilir, blnebilir, devindirilebilir olup, ekli ve bykl
olan maddenin yer kaplama zelliidir.
33
Uzay (mekan, Latince; spatium); varolanlarn iinde yer ald tm snrl byklkleri iine
alan usuz bucaksz byklktr. Baka bir ifadeyle, iinde bir cismin bulunabilecei yerlerin
tmn gsteren kavram, btn varolanlar iinde bulunduran eydir. Boluk, hilik
durumudur. Sonsuz ortam, sonsuz byk kap, ya da haznedir. boyutu, yani eni, boyu ve
derinlii olan hacimdir.
151
ortak yer ile onun asl, ya da kendine mahsus olan doal yerini birbirinden
ayrmasna neden olur.
Ona gre, doal cisimlerin ve ate, toprak, bu gibi yaln cisimlerin yer
deitirmesi de yalnzca uzam diye bir eyin var olduunu deil, ayn
zamanda uzamn belli bir g, olanak tadn da gsterir. nk her nesne
engellenmedike kendi yerine gidiyor, kimi yukar kimi aa. Bunlarsa, yani
yukar, aa ve alt durum iinde teki geri kalanlar Aristotelese gre yerin
trleri, blmleridir. Bunlar yalnzca bize gre yukar, aa, sa, sol deildir,
nk bizim iin bunlar her zaman ayn deiller, hangi yne dnsek o duruma
gre deiirler. Bu yzden, bizim iin ou kez sa, sol, yukar, aa, n, arka
ayn olur.
Fakat yerin trlerinin, blmlerinin her biri doada kendi bana
belirlenmi durumdadr; yukar rasgele bir ey deildir, alevin ve hafif olann
gittii yerdir; ayn biimde aada rasgele bir ey deildir, arlk tayan ve
topraktan olan eylerin gittii yerdir; dolaysyla bu yerler yalnz durumca
deil; olanak, g asndan da farkldr. Aristoteles cisimlerin dnda yer
diye bir eyin olduunun, her duyulur cismin bir yerde olduunun bunlardan
karlabileceini ifade eder.
Aristoteles, her eyin bir yerde bir uzamn iinde olduu inancndan
tr var olanlar iin ilkin bir uzam olmasn gerektii grne sahip olan
Heseidosun34 syledikleri doru olmas durumunda, uzamn gcnn,
34
M.. 700l yllarda Yunanistan'n orta kesimindeki Boiotia blgesinde obanlk yaparak hayatn
kazanan Hesiodos, eski Yunan dinini ve geleneklerini tantan airlerin banda gelir. Tanr soylarn,
tanrlarn yetki ve eref alanlarn belirlemi ve kiiliklerini betimlemi olduu Tanrlarn Douu
(theogony) ve obanlk sanatn anlatt ler Gler adl eserlerinin gnmze kadar ulamtr. ada
Homeros'un iirlerinde kahramanlk erdemi vurgulanmken, Hesiodos'unkilerde alkanlk erdeminin
dier erdemlerin nne yerletirilmi olduu grlmektedir.
152
olanann harika, hayranlk verici olacan ve onun her eyden nce gelen bir
ey olmasn gerektireceini dnr (Aristoteles, 2001: 208b-27).
Nesneler onsuz olamyorsa, o ise nesneler olmadan olabiliyorsa onun
nesnelerden daha nce olmas zorunludur. Aristotelese gre, aslnda her ey,
birbiri iinde bir yerler yuvasndadr. Fakat, uzamn asl yeri, onu dolaysz
olarak kapsayan ey, yani baka hibir ey kapsamayan eydir. Bu da uzamn
ilk tanm saylabilir (Ross, 2002: 107).
Uzamn ilerinden biri olmas zorunlu olan drt ey vardr:
Ya bir form, (morphe)
Ya bir madde,
Ya snrlar arasndaki bir ara-nesne,
Ya da sarlan cismin bykl dnda hibir aralk yoksa snrlarn
kendisi.
Aristotelese gre yer, ne madde ne de formdur. nk biim ile madde
nesneden
Uzam, yer deitiren nesnenin dnda deiik bir ey olarak bulunan bir aranesne de deilse, zorunlu olarak; drt ey iinde geri kalandr, yani saran
cismin, sarlan cisimle bititii snr. Sarlan cisimden kastettii ise uzam
asndan devinebilen cisimdir (Aristoteles, 2001: 212a-3). Uzam iindeki
nesne devinimli veya devinimsiz olabilir, fakat uzam daima devinimsizdir. O,
saran nesnenin dorudan, ilk devinimsiz snrdr Nasl, kap tanabilen bir
uzam ise ayn ekilde uzamda tanamayan bir kaptr. Bunun iin rmaktaki
tekne gibi devinen bir nesnenin iinde olan bir ey devindiinde ve
deitiinde o ey kendini saran nesneyi bir uzamdan ok, bir kap olarak
153
kullanr. Oysa yerin devinimsiz olmas gerekir, bunun iin uzam daha ok
rman tmdr, nk rmak, iindekiler srekli devinim halinde olsalar da,
btn olarak devinimsizdir, onun yeri hi deimez (Aristoteles, 2001: 212a,
14-21).
Aristotelesteki uzamn, bir cismin belli bir zaman iinde varolduu
devinimsiz snr olduu tanm doru kabul edilirse, bu durumda hibir ekilde
bo uzam olmaz. Dnyann hatta evrenin dnda bir uzamda olamaz. nk
uzam kapsayc cismin i snrdr. Fakat, yukarda grdk ki, Aristoteles bir
cismin kabn ve kap ierisindeki yerini birbirinden ayrd. Bir aknt tarafndan
tanan bir tekne durumunda, aknt -kendisi devinerek- teknenin uzamndan
ok kabdr. Uzam, o zaman, kapsaycnn darya doru gz nne alnan ilk
devinimsiz snrdr. Aristotelese gre sz konusu edimsel durumda btn
rmak teknenin ve teknedeki herkesin uzamdr. nk btn rmak
dinginliktedir
154
155
hafif kimi cisimler ar diye ve boluk ile doluluun ayrlmamasnn nedeni ne,
diye aratrma yaplmas gerekir. -Sanki kendisi bir tr yer deilmi gibi,
boluk iin bir yer kabul etmek ise us ddr. Madem boluk deviniyor, onun
oradan kaca ve oraya girecei bir yer olmas zorunludur-(Aristoteles, 1997:
309b-17).
Sonu olarak Aristoteles, ne mutlak anlamda ne seyreklik anlamnda ne
de olanak halinde ayr bana bir boluk varolmadna gre yer deitirme
nedenine srarla boluk ad verilemez (Aristoteles, 2001: 217b, 21-23).
Onun sorduu bir baka soru udur; boluk uzamdan hi de farkl deilse,
ktle zelliklerinden bamsz diye, niin her bir nesnenin ktlesinin dnda
nesneler iin bir uzam koymak gereksin? Ktlede bu tr eit baka bir aralk
olsa bile hi fark etmez. Ayrca devinen nesnelerde boluk diye bir eyin
aka olmas gerekirdi, oysa, ona gre evren iinde hibir yerde boluk yok!
(Aristoteles, 2001: 216b-15) nk devinim varsa boluun da olmas zorunlu
deildir (Aristoteles, 2001: 214a-26). Ona gre, kimilerinin ileri srd gibi
bu biimde ayr bana bir boluk yoktur. Yaln cisimlerden her birinin yer
deitirmesi doa gerei ise, boluun yer deitirmenin nedeni olamayaca
aktr (Aristoteles, 2001: 214b-12). yi incelendiinde boluun varl
devinimin varolmas kouluyla zorunludur diyenler iin tam tersi sz
konusudur, nk boluk olsa tek bir nesne bile devinemez (Aristoteles,
2001: 214b- 28).
Anlalyor ki Aristoteles;
cisimlerden ayr bir boluk olmadn,
cisimler tarafndan igal edilen bir boluk olmadn, ve
156
cisimlerin iinde bir boluk olmadn ileri srer (Ross, 2002: 110).
Sonu olarak, devinim boluu gerektirmez; o daima farkl cisimler
arasnda bir yer deitirmedir; bir cismin her daralmas onu kuatan cismin
genilemesiyle mmkndr, o ekildeki ne cisimlerin iinde, ne de dnda
hibir zaman boluk yoktur.
zetlemek gerekirse, Aristotelese gre;
1) Uzam, onu igal eden cisimden farkldr,
2) Uzam, cisimden bamszdr,
3) Uzam, cisimlerin dndadr,
4) Uzam, belli bir g olanak tar,
5) Her duyulan cisim bir uzamdadr,
6) Nesneler uzamsz olamaz, oysa uzam nesneler olmadan da olabilir,
7) Evrendeki her ey bir uzamdadr, oysa evren bir uzamda deildir,
8) Uzam asla yok olmaz, oysa uzam iindeki nesneler yok olabilirler,
9) Uzamn yeri onu dolaysz kapsayan ey, yani baka hibir ey
kapsamayan eydir,
10) Uzam, bir cismin belli bir zaman iindeki, varolduu snrdr,
11) Uzam, ne maddedir nede form,
12) Uzam devinimsizdir, ama uzam devinimsiz dnlemez,
13) Devinimsiz olan (tanrsal olan) uzamda deildir,
14) Devinim boluu gerektirmez,
15) Saran nesnenin dorudan/ilk devinimsiz snr, ite uzam bu.
157
2.2.3.2. Zaman
Aristoteles, varolanlarn srekli deiimini, bunun nasl olutuunu yani
azalp oalmalarn, bakalamalarn ve zellikle yer deitirmelerini
zaman kategorisiyle balantl olarak devinim kategorisi erevesinde
incelemitir. Onda, zaman; gemiten imdiye, imdiden de gelecee doru
tersine evrilemez bir ekilde deien olaylar btndr. Gemile imdiyi
balayan ise imdiki andr (Aristoteles, 2001: 222a-10).
Olaylar btnnn gemi, imdi ve gelecekle bants ncelik ve
sonralk sralamasndan ibarettir. Bir eyin bir baka eyden nce geldiini
deiik yollarla olur. lk ve tam anlamyla, zaman bakmndan, bir ey eski
veya dierinden daha eski olarak adlandrlr; eski veya daha eski olmaklk
zamandan dolaydr (Ackrll, 1963: 14a-26).
Aristoteles ne zamann evren btnnn devinimi olduunu syleyen
Platonun yaklamn35 ne de zamann gkemberin kendisi olduunu
syleyen Phythagorasclar, zelliklede Arkhytasn yaklamn, doru
bulmaz. nk, ona gre zaman yer deitirme deildir. Zaman btn
evrenin d emberidir diyenlerin yaklamnn da son derece zayf olduunu
syler (Aristoteles, 2001: 218a).
Zaman her yerdedir, nk zaman devinimin bir zelliidir. Dnya,
Gne ve gkkreler devinimin konusudur. Zaman ve devinim hem
potansiyel hem de aktel olduundan ayn geniliktedir. Zaman gkkrelerin
devinimi
olarak
dndren
ey,
35
yer
deitirmenin
zamanla
Platon'da, zihnin varolanlar bir btn olarak ve birden kavrayamamasnn bir sonu olan
zaman, deimez ve zaman d olan idealar dnyasnn yetkinlikten yoksun bir taklididir.
Baka ifadeyla, zaman zihne zg bir rn olup, zihnin fonksiyonlarna baldr.
158
karmza kmaktadr
lm iin gerekli olan zellik sabit olmaklktr. Bu anlamda ne nitelik
deitirme ne byme ne de oluma sabit deildir, sabit olan yalnzca yer
deitirmedir. Bunun iin zaman gkemberin devinimi diye de dnlyor,
nk teki devinimler onunla llyor, zaman da bu devinimle llyor.
Bundan tr de, insanlarn yapp-etmelerinin embersel olduunu syleyen
alla gelmi baz deyiler var, bu doal devinimleri olan, oluup-yokolan
nesneler iin de geerlidir. Byle sylenmesinin nedeni, btn bunlarn
zamanla deerlendirilmesi ve sanki embersel bir yoldaym gibi bir sonlar ve
bir balanglar olmasndandr. Zamann kendisi de bir ember diye
dnlyor olmasnn nedeni, zamann bu tr bir yer deitirmenin ls
olmas ve kendisinin de byle bir yer deitirme ile llyor olmasdr.
Dolaysyla nesnelerin olular bir ember oluturuyor demek, zamann
embersel bir ak var demektir. Aristoteles, lnn yannda, llenle
159
birlikte grnen baka hibir eyin olmamasndan dolay, evren btnn bir
l okluu olabileceini ifade eder (Aristoteles, 2001: 223b-21, 224a-1)
Aristotelese gre, zaman bir deime tr olarak dnlr. Her
nesnenin deimesi ve devinimi salt o deien nesnenin iindedir ya da o
devinen, deien nesnenin bulunduu yerdedir. Oysa zaman hem her yerde
hem de her nesnede ayn biimdedir. Deime ise daha hzl, daha yava
olabilir, zaman ise yle deil; nk hzl ile yava aslnda zaman ile
belirleniyor, ksa zaman iinde ok devinen nesne hzl, daha yava olur,
zaman ise ister nitelik ister nicelik ynnden olsun zamana bavurularak
belirlenemez, bu yzdende zaman bir deime deildir; nk hzl ile yava
aslnda zaman ile belirleniyor, ksa zaman iinde ok devinen nesne hzl,
uzun zaman iinde az devinen nesne yavatr. Demek ki zaman bir devinimde
deildir.
Deimeyi grnce, zamann getiini syleyebiliriz. nk, zaman ve
deiim birlikte alglanr, bu alglamann duyusal deneyimle olmas zorunlu
deildir, zihinsel etkinlikle yani dnerek gerekleebilir. Bunun terside
mmkndr, zamann getiinin farkna vardmzda, deimenin de farkna
varrz. Bu yzdendir ki, zaman deimeyi kuatr (Ross, 1966: 385-386).
Aristotelese gre, zaman yalnzca devinim veya deiim ile
zdeletirmek olanakszdr. Ona gre, zamann bir devinim olmad ok
aktr. Ne var ki zaman deimeden bamsz da deildir (Aristoteles, 2001:
218b 18-21).
Zaman devinim deildir ama devinimin bir lsdr(Aristoteles, 2001,
219b-2) ve zaman deimeyi gerektirir. Demek ki zaman yer deitirmeyi ve
160
yer deitiren nesneyi izliyor; nitekim hem devinim hem de yer deitirme,
yer deitiren nesne araclyla birlik tayor (Aristoteles, 2001: 220a-5).
Zaman daha nce ile daha sonraya gre bir devinim lme saysdr ve
sreklidir nk srekli olan bir ey, devinime aittir (Aristoteles, 2001:
220a 24-26). Fakat sz konusu olan say ar say deil, ama saylarn says
anlamnda say,
161
ruhtan bamsz var olmasnn olas olmas gibi, bir tr var olan olsun! Ama
daha nce ile daha sonra bir devinim iinde var, bunlarn saylabilir olmas
da zaman oluturuyor (Ross, 1966: 391).
Sonu olarak, Aristotelese gre, sayacak bir ey olmazsa saylacak bir
ey de olmaz. O halde sayda olmaz. Var olan bir ey kalrsa, o halde bu
zaman olmayacak, fakat onun taycs olan devinim olacaktr, yani yine de
devinim olacak, fakat onun saylabilir cephesi olmayacaktr (Ross, 2002: 113).
Zaman ve devinimin ne olduklar ya da olmadklar konusunda bir
karlatrma yapacak olursak devinimle zaman arasndaki kartlklar
tablosu u ekilde oluacaktr;
1) -Zaman bir tektir (Ross, 2002: 111).
-Bir ok devinim vardr (Ross, 2002: 111).
2) -Zaman hzl ya da yava olamaz. Hep ayndr (Aristoteles, 2001: 218b-15).
-Deiim daha hzl, daha yava olur (Aristoteles, 2001: 218b-15)
3) -Zaman hem her yerde hem de her nesnede ayn biimdedir (Aristoteles,
2001:.218b-14).
-Devinim ve deiim, devindii ve deitii nesnenin iindedir, nesnenin
bulunduu yerdedir (Aristoteles, 2001: 218b-11).
4) -Zamana ok ,az, uzun, ksa denir. nk srekli olduundan tr
uzun, ksa,
220b).
-Devinimeyava,hzldenir(Aristoteles,2001:220b).
162
163
3) -Zaman, kendisinin say olduu devinim, olu veya yok olu ya byme
veya nitelike deime ya da yer deitirme olabilir (Ross, 2002: 113) .
-Ancak devinim doal olarak, seyrini deitirmeyen tek devinim tr, kendi
temel tr olan yer deitirme devinimi ile llr (Ross, 2002: 113).
4) -Madem zaman devinim ls, duraanlnda [ilineksel anlamda ] ls
olacaktr (Aristoteles, 2001: 221b-7).
-Fakat zaman, kendisiyle saydmz ey (yani saf say) anlamnda say
deildir, saylan ey anlamnda saydr, yani o, devinimin saylabilir
yndr (Ross, 2002: 112).
4) -Zaman devinimle lyoruz (Aristoteles, 2001: 220b-14,15).
-Devinimi de zamanla. nk; birbirlerince belirleniyorlar (Aristoteles,
2001: 220b-14,15).
5) -Yalnzca ya devinen ya da skunet halindeki (yani ya devinen ya da
devinebilecek olan ) ey zamandadr (Ross, 2002: 113).
164
165
Aristotelesin
ortaya
koyduu
prensiplere
aykr
grnen
devinimler
Aristotelesin
166
167
DOUYA DORU
DOUYA DORU
DOUYA DORU
ekil 1
ekil 1de temel bir epicycle-deferent sistem grlmektedir. (a) tipik bir
deferent ve epicicyle sistemi gstermekte; (b) epicycle dzleminde oluan
ilmikleme devinimi grlmekte; (c) de ise merkezde ki dnya, [E], zerinden
gzlem yoluyla grnmekte olan (b)de ki devinimin (1-2-3-4) ksmlarn
gstermektedir (Kuhn, 2002: 61).
ekil 2
168
ekil 2de, (a) bir eksantirik, (b) bir deferent zerindeki bir eksantirik,
(c) bir eksantirik zerinde ki eksantiriki gstermektedir (Kuhn, 2002: 70).
Kuhnun bulmaca zm olarak adlandrd, kuramn aksayan
yanlarnn dzeltildii, yani temizlik ilemlerinin yapld etkinliklerin hepsi,
onun olaan bilim diye isimlendirdii abay oluturur. Bu aba yakndan
incelendiinde, doa, zorla paradigmaya uydurulmaya allyor gibi
grnebilir.
Kuhn
bunun,
doann
paradigmann
salad,
nceden
yoksun brakt ikinci bir kozmoloji nerisi ve bir yzyl sonra Pontuslu
Herakleidesin
gnlk
dolanm
iin
gkyzndeki
yldzlar
kresini
169
170
dnya
evrenin
merkezindedir,
gezegenler
onun
etrafnda
171
172
ilikin
matematiksel
yntemlere
ayrlmtr.
Gnein
173
174
175
176
177
bakanln
yapan
Strato
ve
nl
astronom
Hiparkosun,
39
Poppere gre bilim esasen ve daima potansiyel olarak devrimin eiindedir. Bir rtme
(yanllama) hi deilse yeterli lde kapsaml ise, bu, bir tr devrim meydana getirir
(Williams, 1992: 57).
178
179
Aristotelesin
fizik
zerine
dncelerine
yapt
eletirilerden dolay bilim tarihinde nemli bir yere sahiptir. Ortaya koyduu
impetus veya basl kuvvet teorisine dayal Aristoteles fiziinin yorumlar ve
srarl muhalefeti, slam ve Ortaa Latin fiziinde nemli bir rol oynad.
Snrl (sonlu) devinimin bolukta olanaksz olacan ve iki eit arln
verilen bir ykseklikten brakldnda yere hemen hemen
ayn srede
180
181
182
2.5.1. Kndi
slam dnce ve kltr tarihinde kelamdan felsefeye geii salayan ve
ilk slam filozofu olarak kabul edilen Kndi (Kaya, 2003: 3), Aristotelesin
felsefesi ve felsefesiyle i ie olan devinim kuramn kendi kltrne
tantmtr. Bu anlamda Kndinin, slam bilim toplumunun, olaan bilim
etkinlikleri ierisine girmesinde nemli bir yeri vardr.
Kndi, Aristotelesin ortaya koyduu devinim snflamasnn bir baka
versiyonunu, devinimi alt ksma ayrarak ortaya koymutur. Bunlarn ilki olu,
ikincisi bozulu, ncs dnm, drdncs artma, beincisi eksilme,
altncs bir yer deitirme devinimidir.
Yer deitirme devinimi: Bir cismin paralarnn ve merkezinin veya
btnnn yer deitirmesidir (el-hareket'l-mekaniyye) (Kaya, 2002: 217).
Yer deitirme devinimi dairesel ve dorusal olmak zere ikiye ayrlr (Kaya,
2002: 283). Dorusal yer deitirme ya merkeze ya da merkezden evreye
doru olur.
Artma devinimi: Bir cismin niceliinin artarak varabilecei en son
artma snrna ulamasdr.
Eksilme devinimi: Bu, z ve tanm dolay artmann zdddr. Yani
cismin nicelii eksilerek varabilecei en son eksilme snrna ulamasdr.
Dnm devinimi: Bir eyin kendisiyle zde kald halde baz
niteliklerinin deimesidir (el istihale). Mesela beyaz tenli adamn renginin
yolculuk, hastalk veya daha baka sebeplerle deimesi gibi.
Olu ve bozulu devinimi: Bir eyin znn (cevher) deierek baka
bir ze sahip olmasdr (el-kevn ve'lfesad).
183
bilfiil
184
185
186
2.5.2. Farabi
...Ben Aristoteles zamannda gelseydim onun en iyi rencilerinden
olurdum diyerek byk bir tevazu gsteren Farabi, hibir zaman sadece bir
Aristoteles aktarcs olmam, Aristoteles yorumlar ile ou zaman onu
amtr. Bunu Aristoteles ile Farabi metinlerinin karlatrma almalar aka
gstermektedir (Humbold, 2001: xii).
Aristotelese Birinci retici (: Muallim-i Evvel) dendii gibi, Ortaa
slam dnyasnda, felsefenin gerek kurucusu ve yaygnlatrcs olan Farabiye
de kinci retici (: Muallim-i Sani) deniyordu (Humbold, 2001: x).
slama uygun
bir
ekilde dzenlemitir. Bu
dorultuda,
188
gkkrelerinin eter (esir) denen, havadan daha hafif bir maddeden meydana
geldii kabul edilmektedir. Ana maddelerinin tek ve basit oluu nedeniyle
ztlar bulunmayan bu kreler bir merkez etrafnda kesintisiz olarak dairesel
ekilde devinmektedir. Fakat milyarlarca yldan beri bir dzen iinde kesintisiz
dnen bu kreler dinamizmini nereden almaktadr? Farabiye gre bunlar
snrl birer maddi varlk olduklar iin glerinin de snrl olmas gerekir.
Aksi halde snrl bir niceliin snrsz g kayna olmas kabul edilemez.
Farabiye gre, gezegenler onlar yneten akllar tarafndan devindirilir
ve olu ve yokolu (kevn ve fesad) iindeki doa bu akllara bamldr. Baka
bir ifadeyle, gk krelerin devinimine bir tr ruhani cazibe yol aar. Aada
olan kre (felek) stte olann cazibesine kaplr. Gkkreleri cisimlerdeki gibi
doal olarak veya canllardaki gibi istek veya nefret konusu olarak deil,
sadece maddeden bamsz Akllara benzemek iin ruhsal olarak devinirler.
Gkkrelerinde ki cisimlerin her birisinin kendine has akllar vardr. Her
birinin ak objesi farkldr (Kyel, 1969: 97). Her krenin arzu,zlem ve ak
objesi farkl olduundan dn hzlar da farkldr. Bamsz bir devinimle
dnen her krenin ve dairenin devinimi, dierlerinden ya daha ar veya daha
abuktur. Nitekim Ay kresi Satrn kresinden daha abuk dner.
Durumlarnn deiiklii yznden, her birine, yerin dolaysyla, bazen hzl
dnmek bazen ar dnmek gibi, tesadfi bir zellik ortaya kabilir. Geri
bunlardan bazlar daima hzl veya daima ar dnerler. Satrn deviniminin Ay
devinimi ile karlatrmas bundandr (Farabi, 1956: 30). Fakat sonunda hepsi
bir tek varl sevme ve arzulamada birleirler ki o da ilk sevgili olan Tanrdr.
O, Tanrnn madde zerindeki eylemini (fiil) aklamak gayretiyle, gk
189
dnlen
dzensizlikler
Farabiyi
rahatsz
etmi
gibi
190
191
bir ey deildir. Dolaysyla gnlk dildeki bir nesnenin bulunduu uzam ile
felsefedeki uzam birbirlerinden farkldr. Felsefede uzam, kuatan cismin i
yzeyiyle kuatlan cismin d yzeyi arasnda var olduu kabul edilen hayali
bir eydir.
Farabiye gre btn kreler (felekler) sonludur ve ardnda ne boluk
nede varlk (mela) vardr. Bunun kant ise u nermeyle kurulmaktadr; Onlar
bilfiil mevcutturlar ve bilfiil mevcut olan her ey sonsuzdur (lken, 1937: 8).
Olaan aratrma sorunlarnn belki de en arpc yan olan, kavramlarda
ya da grgde olsun, byk deiiklikler yaratmay hemen hemen
hi
hala
evrenin
merkezinde
devinimsiz,
skun
halinde
korumakta,
ilk
devindiriciden
aldklar
devinimi
192
193
2.5.3. bn Sina
slam dnyasna ilk olarak Kndinin tantt, Farabinin daha ok felsefi
adan yaklat Aristotelesin devinim kuram, asl ilgiyi bn Sinadan grr.
O, iinde devinim anlaynn da yer ald, doa felsefesini birok slam
dnr gibi, es-Semat-tabii genel bal altnda ve doa ile ilgili
yazlarnda ortaya koyar. Ona gre, doa biliminin konusu; devinen, bu yzden
de srekli deiime urayan cisimler dnyasdr.
bn Sina da, olaan bilim etkinlii ierisinde yer alm olan, Kndi,
Farabi, gibi, evrene Aristotelesin penceresinden bakmaktadr. Fakat O,
kuramla ilgili Arapaya evirisi yaplm olan Philoponusun grlerini de
benimseyerek, eletirilerin odandaki, peripatetik fiziin en zayf noktasn
oluturan; Aristotelesin frlatlm cisimlerin devinimi zerine gelitirdii
teoriye kart kendi teorisini oluturmaya almtr, ki bu onun fizie yapt
en temel katksn oluturur (Nasr, 1964: 36). Bu katk, bn Sinann hem
kart rneklere yaklamnn Kndi ve Farabiden farkl olduunu, hem de
isel kuvvet kavramn Philoponusdan farkl biimde yorumlayp, zgn bir
yaklam ortaya koyabildiini gstermektedir.
Ge Antikada yaam olan Philoponusun, devinim kuramna yapt
eletirilerden etkilenecek ve bu konuya ilgi gsterecek olan sadece bn Sina
olmayacaktr. Daha ncede ifade edilmi olan Philoponusun grlerinin,
Farabinin kendi rencisi olan Yahya bni Adi tarafndan Badatta retilmi
olmasn (Demirel, 1984: 357) bu ilgiye rnek olarak gsterebiliriz.
slam dnyasnda yaplan devinim ile ilgili almalar konusunda nemli
yaynlar olan S. Pines, bn Sinann, paradigmaya en temel katks olan,
194
Aristotelesin
Metafizikini,
Farabinin
El-banesindeki
40
195
Ayrca
Bagdadainin
bn
196
Sinann
teorisini
arlatrmaya
197
Paradigmann belirledii iki ayr evren anlayna sahip olan bn Sina da,
drt eden gk cisimlerine kadar ki cisimlerin toplam evreni (alem)
oluturur. Bu ekilde snrlanm olan evren sonludur ve evrende boluk yoktur.
Devinimin iinde gerekletii uzam boluk demek deildir. Uzam, kuatan
cisimle kuatlan cismin temas ettii dnsel bir alandr ve d dnyada boluk
yoktur.
Ay-st evrende, dairesel devinim yapmakta olan gk cisimleri vardr.
Bu devinimini salayan ilke nefistir. Gkkreler veya gkcisimleri Tanrdan
sonra gelen ikinci derecede kutsal varlklardr. Devinimlerindeki dzen , ruh
sahibi birer canl ve akll varlk olmalarndandr.
Ay-alt evrende ise, dorusal devinim yapan, olu ve bozulu halinde
bulunan varlklar vardr. Doal cisimlerin yapsnda dorusal devinim yapma
eilimi varken, bileik cisimlerin devinim ilkesi ise ya doa yada nefistir.
bni Sina, ifa da, frlatlan cisimlerin devinimi konusuyla ilgili yaplm
olan, gerek Aristotelese ait iki aklamay, gerek Philoponusa ait olan
aklamay ve gerekse, timat kuram olarak tannan ve devinimi atomik, ya
da sreksiz bir olgu olarak ele alan, o dnemde slam dnyasnda ok yaygn
kabul gren aklamay yetersiz bulur ve reddeder (Demirel, 1984: 357).
ncelemesinin devamnda, ilk olarak, zorunlu devinimi ele alr ve zorunlu
devinimde hzn, arlkla ters orantl olduunu syler (Nasr, 1964: 36). Ona
gre, hafif cisimler, ar cisimler kadar kolay havayla etkileime giremezler,
bunun nedeni ise, hafif cisimlerin devindirici kuvvetten, yeteri kadar etki
alamamalardr. Fakat bu, ar cisimlerin zorunlu devinim yapmaya daha
uygun olduu anlamna gelmez.
198
199
meyil kuvvet trnden bir ey deildir. Ancak, her kuvvet etkisini bu eilim
araclyla iletir, ya da gsterir. Bundan dolay, kuvvet ortadan kalktktan
sonra bile kasri meyil varln srdrmeye devam eder (Demirel, 1984: 357358).
Bir kyaslama yapmak gerekirse, bni Sinann impetus ve kasri meyil
kuramn ilk habercisi olan Philoponusu am olduu anlalmaktadr. 14.
yzylda, kuramn en gelimi eklini ortaya koyan ve Galileoyu etkilemi
olan Buridann mpetus anlay ile karlatrldnda, aralarnda nemli bir
fark olduu grlyor. Bunlardan birincisi, Buridann mpetusun hem hzla
hem de arlkla orantl olduunu aka belirtmesine karn, bni Sinann hz
faktrn aka sylemeden sadece arlkla orantl olduunu vurgulam
olmasdr. Dier bir fark ise, balangta kasri meyil ile kuvvet (kuvvet-i
muharrikat) arasnda kesin bir ayrm yapld halde, bni Sinann zaman
zaman bu ayrm unutarak kasri meyil ile basl kuvvet (kuvveti mstefadat,
impressed force) terimlerini e anlaml olarak kullanmasdr. Buridan da byle
bir karkla rastlanmyor (Demirel, 1984, 360). Buridann dinamik
tarihindeki bu nemli duruma bn Sinadan ald etki sayesinde ulam
olduunu dnmek ok akla yakn grnyor (Sayl, 1984: 276-277).
Sonu olarak, bn Sina meyili, balangta cisme devinimini veren
kuvveti, temas kesildikten sonrada cismin devinimini srdrmesini salayan
bir arac olarak grd ve tr meyil belirledi; Bunlar; fiziksel, doal ve
zorunlu meyildir.
bn Sina, doal ve zorunlu meyille, Aristotelesin ayrd zt iki devinim
trn, nedensel olarak aklamay hedeflemiti. Kendi yaps iinde devinim
200
201
42
El- Biruninin bn Sinaya mektupla sorduu sorular hakknda ayrntl bilgi iin baknz;
(Nasr, 1968: 133-138).
202
Bu
farkndalk,
Philoponus,
bn
Sina
ve
Buridann
203
2.5.4. bn Bacce ve bn Rd
bn Bacce Aristoteles fizii ile uyumlu yeni bir devinim kuram arayna
girmi Endlsl bir dnrdr. bn Baccede dier olaan bilim etkinlii
ierisinde olan ve yeni yaklamlar ortaya koyan isimler gibi Philoponusun
yukarda anlan dncelerini benimsedi. Bu dorultuda, paradigmann dier
kart rnei olan, Aristotelesin V = F / R eklinde formle edilen, devinim
bants zerinde alt. almalarnn sonucunda ortaya koyduu zm
olan V = F R forml son derece mantkl ve o ana kadar yaplan en doru
yaklamd. Bu bantya gre devinim, direncin engelleyerek tkettii
kuvvetten geriye kaland.
bn Bacceye gre, devinimin doasn, z anlamak istiyorsak, onu,
ideal bir ortamda dnmeliyiz. deal yani dirensiz bir ortamda ise hz (V) ile
kuvvet (F) arasnda doru bir orant olacaktr.
bn Rd,
tartmtr. Ona gre, devinimin gerek doasn anlamak iin onu bolukta
yani ideal bir ortamda dnmek son derece yanltr. nk, gerek bir
devinim ancak direnli bir ortamda gerekleir. Bu yzden de yaplacak en iyi
ey, gerek dnyada, gerek cisimlerin, gerek (direnli) ortamlarda yaptklar
devinimleri deerlendirmektir.
bn Bacce ve bn Rd arasnda geen bu tartma daha sonra Batda
tekrar ele alnmtr. bn Rd, Aristotelesin Fiziki zerine yapt yorumda,
Aristotelesin bir cismin dme zamannn,iinden getii ortamn younluu
ile, yani direnci ile orantl olduu iddiasn bn Baccenin reddettiini
sylemitir.
204
Gzlenebilen
olaan
devinim,
engellenmedii
varsaylan
205
206
sonras
lka
ve
Ortaada,
gk
cisimlerinin
dairesel
207
durmas veya aksamas, evrende var olan dzenin bozulmasna yol aar. Gk
cisimleri, dairesel devinim dnda herhangi bir deiiklie uramazlar. Aksi
halde onlarda ortaya kacak bir deime Ay-alt evrendeki dzeni de
etkileyecektir
Tehaft adl eserinde, gk cisimlerindeki dzenli devinimin nefis
(cevher) deil de doadan kaynaklandnn dnlebileceini, fakat bu
cisimlerin birbirine kart iki tr devinimi bulunduu, bunun ise doayla
aklanamayacan belirten bn Rd, her birinin belli ls ve ekli bulunan
gk cisimlerinin bu dzenli devinimlerinin onlarn nefis sahibi olduklarnn
anlamna geldii konusunda srarl grnmekle birlikte, bu canlln, Ay-alt
evrendeki trden bir canllk eklinde dnlmemesi gerektiini de nemle
vurgulamaktadr (Sarolu, 2003: 52).
(en-nmuvv
ven-naks)
208
ve
dnm
(el-istihale)
209
210
211
Aristotelesin phe
212
bolukta
dorusal
devinim
yaplamaz.
Devinimli
olanla
olmayan
devinim
ile,
dorusal
devinim
birebir
zellikler
Yani
paradigmann
devamlln,
gelecek
kuaklara
devinimde,
devinebilen
cismin
devindiricisi
olduunu
ortaya
koymulardr. Ayrca yer ekimi gibi isel ekiller veya impetus serbest dme
deviniminde yalnzca pasif ilkeler olarak yer almtr. Ve frlatlm bir cismin
devinimi, isel ekil veya kuvvetin yerekimine benzemektedir. Devinebilenle
devindiricinin gerek fiziksel temasnn gerekli olmadn ancak baz
durumlarda gerek temasn (secundum virtutem) gerektiini belirtmilerdir. Bu
213
birka rnek, bn-i Rdln iinde bile tek dze retilerin olmadn,
bn-i Rdler ve Thomistler gibi doa felsefesinin de temel esinlerini
Aristotelesten almalarna ramen kendilerine has retilerinin olduunu
gsterir (Wallace, 1978: 106-107).
214
215
43
Fiziin en eski dal mekanikin devinimi inceleyen blm dinamikte devinimin nedenini
belirlemek nemlidir. Bu dorultuda, dinamik cisimlerin devinimlerini, kuvvet, madde ve
devinim arasndaki ilikileri inceler. Devinim ise dinamikte iki ynden incelenir. Bunlar ise;
kinematik ve kinetiktir.
Kinematik ynden devinim incelenirken, devinimin nedeni aratrlmaz, nasl meydana geldii
betimlenir. Bu dorultuda devinen cismin yer deitirmesi, hz, ivmesi arasndaki bantlar
incelenir.
Kinetik ynden devinim incelenirken de cisimlerin ktleleri ve zerlerine etkiyen kuvvetler
gz nne alnr ve bu kuvvetlerle cismin ktlesi ve devinimi arasndaki bant aratrlr.
Baka bir ifadeyle, kinetiin konusu, hangi kuvvetlerin hangi cisimlerde ne trden devinim
oluturduunun aratrlmasdr. zetle, kinematikte yalnzca devinimin kendisiyle
ilgilenilirken, kinetikte d etkenler hesaba katlr.
216
Burada
niteliksel
bir
deiimin
niceselletirilmesi
vardr.
Devinimin
betimlenmesi iin gerekli olan hz, ansal hz, ortalama hz, sre orta nokta hz,
ivme gibi kavramlar nitelikle urarken bulmulardr.
Onlara gre bir niteliin iddeti ve toplam nicelii vardr. rnein,
arlk bir niteliktir. Arln iddeti bir cismin younluuna veya zgl
arlna, toplam nicelii ise o cismin arlna eittir. Ayn ekilde devinim
de bir niteliktir. Devinimin iddeti hz, toplam nicelii ise kat edilen yoldur.
te niceliksel hz kavram nitelik balamnda elde edildikten sonra hzn
matematiksel forml zaman iinde ortaya konulmutur ( V = S / T ).
Mertoncular, sabit ivmeli devinimi, bir cismin hz eit zaman
aralklarnda, eit miktarda artmas, baka bir ifadeyle, eit zamanlarda eit
mesafelerin almas olarak tanmladlar. Sabit ivmeli hzlanmay ise, byk ya
da kk , her ne olursa olsun, herhangi eit zaman aralklarndan her birinde
elde edilen hz artlar eit olan bir devinim olarak, titiz bir ekilde
tanmladlar. Devinimin bir andaki hz olarak ayrntlaryla tanmladklar
ansal hz ile birlikte ayn kavrama birde, sonsuz derecede kk zaman
aralklarndaki hzlar ierdii ak, sabit ivmeli (niform) devinim ve sabit
ivmeli olarak hzlanan devinim tanmlaryla dolayl yoldan yaklamda
bulundular. Buradan ivmenin devinimin dnda oluan deime orann olduu
kendiliinden kmaktadr.
Bu yeni kavramlara ek olarak dzgn ivmeli devinimde kat edilen
uzaklklar hesaplamak iin iki yeni teknik gelitirildi. Bunlardan birisi
ortalama hz teoremi, dieri ise tek saylar yasasdr.
217
218
yeni
forml
Aristotelesin
devinim
Heytesbury
ve
Swineshead
dinamik
analizin
geerli
olduunu
219
220
221
222
223
bir sre bir sre sonra, bn Baccenin yapm olduu eletiri, geni bir evrede
yeni gelimelere ve tartmalara yol at. bn Bacceni bu eletirisini ilk ele
alanlardan biri Aquinas oldu. Onun, Aristoteles ve bn Rde kar ne
srd kantla, bn Baccenin grlerini benimsedii anlalmaktadr.
Thomas Aquinas, bn Baccenin, ksa zamanda yaylan, gksel eter ierisindeki
devinime ilikin, dirensiz bir ortamdaki devinimin sonlu olacann empirik,
apak bir kant olan yaklamn tekrarlyordu. Akla yatkn olanda, madde ile
dolu uzayda ayn olan bo uzaynda, yer kaplayan, boyutsal bir bykl
olduuna gre, boluktaki devinimin sonlu art arda olacayd. Bir cisim, bir
noktadan dierine gitmek iin, iki nokta arasnda kalan bo, ya da dolu uzay,
balang noktasna daha yakn uzay blmlerini, daha uzaktakinden nce
gemek kouluyla amalyd.
Boluktaki snrl devinim konusunda ortaya atlan bu kantn sahibinin
Aquinas olmas veya olmamasnn bir nemi yoktu artk. Bu kant standart bir
Ortaa dorulamas haline geldi. Bundan sonra bu tr devinimler, salt uzay ve
dnya ile ilgili terimlerle kavranabilirdi. Bu devinimler, fiziksel cisimlerin,
herhangi bir devinimlerindeki allm dinamik prensiplere ait terimlerle
dnldnde de, akla uygun gelebilir miydi? Eer, gerek bir cisim,
varsaymsal bir bolukta, doal devinim yapsa yukar dorumu, yoksa aa
dorumu giderdi? Eer, gl bir biimde frlatlsa, devaml devinebilir miydi?
Ortaada bu tr sorulara verilen yantlarda Aristotelesin fizik prensiplerine
son derece bal kalnd. zellikle de, devindirilen, belli ve tanmlanabilir bir
ey tarafndan devindirilir ve her devinim, bir dirence kar koyan bir kuvvetin
eylemini barndrr, prensiplerine daima bal kalnd (Grand, 1977: 43-44).
224
225
226
Gk
227
Buridan, daha nceki slam meyil kuramclarna son derece benzer bir
biimde, den cisimlerin hzlanmalarn da impetus kavramna ba vurarak
aklamtr (Grand, 1977: 52). Bu benzerlik gayet doaldr. nk gerek
slam gerek Hristiyan dnyasnda konu zerinde alanlar olaan bilim
dneminin birer bulmaca zcleridir. Kuhna gre paradigma kabul,
yaplacak deneyleri, deneyin gerekliliini, yaplmaya deer olup olmadn bu
sayede konu zerinde alanlarn uzlamasn ve belirlenmi olgulara
ynelmelerini salar(Kuhn, 1991: 50). Bu anlamda paradigma bir yol
gsterici, bir klavuz, bir harita grevi grr. Sonuta paradigma, salad
kavram ve aralarla cevaplanamayacak sorulardan bilim adamn al koymakta
ve onun zaman kaybn nlemektedir (Kuhn, 1991: 71). Paradigmann, bilim
adamna zaman ve emek tasarrufu salamas bu ekilde gerekleir. Bunun
yan sra, bu yap bilim adamnn srekli ayn sorular evresinde almasna
neden olabilir. Bu ise yeni almlar engelleyebileceinden paradigmatik
yapnn olumsuz yan olarak deerlendirilebilir.
Galileoya kadar, dme iki yanyla deerlendirilmitir. Bir yan, cismin,
(hzlanmasn kabul edip dikkate almayarak) dme nedeninin aklanmasyla,
228
229
1) Cismin arl 2)
3) Hz.
230
duraanln,
gkyznn
ise
onun
etrafnda
srekli
231
ekil- 3
Dzgn ivmeli devinen cismin katettii uzaklk ABC genine eittir.
Ayn cismin ortalama hz ile katedecei uzaklk ise BCDE dikdrtgenine
eittir. Dikkat edilirse genin alan dikdrtgenin alanna eittir.
Tek saylar yasasn da geometrik olarak kantlamak mmkn. Tek
saylar yasasna gre dzgn ivmeli devinim eden bir cismin ard arda gelen
zaman birimlerinde katedecegi uzaklklar tek saylar gibi deiecektir. Tek
saylar yasas bugn hala geerli olan kinematik yasasn yani S = Tnin karesi
formln bize vermektedir ve bu forml 14. yzylda bulunan ve bilinen bir
formldr.
14 yzyln sonlarnda Oresme de, sallanan talar konusunda Buridann
yapm olduuna benzer bir aklama yapmtr. Bu bilindii kadaryla dnyada
yaplm ilk sarka tartmasdr. Bu konuda Oresmenin ne srd grler
232
233
3. BLM:
ARSTOTELES PARADGMASINDAN NEWTON PARADGMASINA
GE
3. 1. Bunalm ve Aristoteles Paradigmasna Kar Yeni Paradigma Aray
Ptolemios astronomisi hem yldzlarn hem de gezegenlerin yerlerini
ngrme
konusunda,
Aristoteles
paradigmasnn
snrlar
ierisindeki
olmutur.
Ptolemenin
resmettii
evrende
yaayanlar
iin
bu
ve
kar
rneklerle
karlatklar
iin
paradigmalarn
44
234
Paradigmann
savunucular,
balangta
Ptolemenin
sisteminde
235
46
236
paradigmasndan
tamamen
ayrlm
olduu
sylenemez.
dzgn
olduu,
evrenin
snrl
olduu,
gezegenlerin
Dnya
Merkr
Vens
Gne
ekil-4 Kopernik Modeli
47
Lakatosta tpk Kuhn gibi, Kopernikyen teorinin Ptolemiyen teoriden daha basit olmadn
dnr. Delil olarak da Koestlerin The Sleepwalkers adl kitabndaki szlerini gsterir.
Lakatosa gre Koestler doru ekilde, Kopernikyen teorinin basit olduu mitini sadece
Galileonun yarattna iaret eder. Gerekte dnyann devinimi eski teorileri basitletirecek
hibir ey sergilememitir; nk itiraz edilebilir denklemler (equantes) ortadan kalkt halde
sistem hala yardmc yrngelerle ayakta durmaktadr (Lakatos, 1992; 144).
238
239
240
49
241
Hatta
baz
evren
bilimciler,
Aristoteles
paradigmasna
242
baladlar50. T. Brahe gibi bilim adamlar ise daha radikal bir yaklamla,
astronominin yenilenmesi -gerekte ise paradigmann gzden geirilmesinerisinde bulundular.
ekil 6
Brahenin Evren Modeli51
Ay-st evrendeki cisimlere ilikin gzlemlerin gzden geirilmesi ve
dzeltilmesi abasna dayanan bu neri, Kopernikin yapt gibi, yeni bir
sistem oluturmay amalamamtr. Bu neriyi en iten benimseyenlerden biri
50
Sonlu boyutlara sahip cisimlerin varlnn ve deviniminin, ancak, gerek dnyann sonsuz
ve bo uzayda zgrce yzen atom veya blnmez korpskllerden (taneciklerden) olutuu
anlay doru kabul edildii taktirde anlalabileceine dayanan atomcu retiyi benimsemi
bu atomcu evren bilimcilerin sonsuz boluunu atomlar, gezegenler ve gneler
doldurmaktadr. Yer-Gk ayrmn yapmak doru deildir. Ayn trden madde, her yerde ayn
yasalara uyacaktr (Kuhn, 2002: 236-237).
51
Aristoteles evrenin merkezinde Dnya varken, Kopernik evreninin merkezinde ise Gne
vardr. Brahe her iki sistemi uzlatrabilmek amacyla, Aristotelese uygun olarak Ay ve
Gnei Dnya merkezli yrngelere yerletirirken, Kopernik sistemine uygun olarak da
Merkr, Vens, Mars, Jpiter ve Satrn Gne merkezli yrngelere yerletirmitir. En dta
bulunan sabit yldzlar ise sistemi tamamen kuatm durumdadr.
243
244
245
246
olduunu
sylemesiyle
(Hall,
1963:
40-41),
Aristoteles
247
52
Sorunun yantn Aristoteles fiziinin veremeyecei belli olmutur. Nitekim Kepler bile,
fiziki dayanaktan yoksun olan modelini ancak Tycho Brahenin gzlem ve deney verileriyle
destekleyebilmitir. Oysa Brahe, Kopernikin en nemli eletirmenlerinden biridir.
53
Aristotelesin devinim kuramndan kaynaklanan bu aykr rnekler blm 2.4. de
incelenmitir.
248
54
1590lardan
itibaren
Aristotelesin
mekanik
alanndaki
Pisa Kulesi
250
yaklamas,
yani
devinimin
neye
bal
olarak
deitiini
sorgulamasdr.
Padua dnemini, Pisa dneminden ayran belirgin bir zellik impetus
kavramn eletirmeye balamasdr. Ona gre impetus, impetusu savunanlarn
iddia ettikleri gibi aklanamaz. Kavram bu haliyle ok karanlktr.
llememesinin nedeni de budur.
Galileo, asl amac olan, sabit ivmeli devinimin (cismin doal serbest
d srasnda sabit bir deerle ivmelenmesi) doasn kefedebilmek iin
bunu dzgn dorusal devinimle (hz ve yn deimeyen devinim)
karlatrr. Yapt btn bu karlatrma veya belirlemeleri geometrik
ilikilerle kurulmu bantlar yoluyla, yani matematiksel olarak ortaya
koymaya alr.
Kinematik bir bak as olan bu yaklamda; atmosfer ierisinde belli
bir mesafeden serbest braklan bir cismin yere derken hz artnn (ivme)
mesafe (uzay) ve zaman (sre) ile ilikisini inceler. zlmesi gereken
bulmaca ise udur, serbest dmede hz (devinim) kat edilen mesafeyle mi,
yoksa zamanla m orantldr? Galileoya gre hz art (devinim) bu dnemde
251
ekil - 7
Galileo,
ekil-7deki
grafikte
devinimleri
paralamayp,
252
orta noktasdr. IK sre orta nokta hzdr. Gerek s.i.d. gerekse d.d.d. AB
mesafesini ayn srede kat etmitir. Balangta (AK arasnda) s.i.d. yava,
d.d.d. sabit hzla drken, IK noktasnda hzlar eitlenmi, sonradan d.d.d.
yine sabit hzla derken, s.i.d. hzlanmtr. s.i.d. ilk yardaki eksiini (AGI),
ikinci yarda telafi (EFI) etmitir.
Serbest dme konusunda mesafenin zamann karesi ile orantl olduu
daha nce 14 yzylda, Oxfordda, Mrton Kolejinde verilmitir. Galileonun
buna ramen hzn mesafeyle orantl olduunu sylemesi, bu konuda eski
paradigma ile yenisi arasnda bir gei evresinde, baka bir ifadeyle bunalm
dneminde olmasna, Aristoteles paradigmasndan tam anlamyla kopamam
olmasna balanabilir.
Galileo, kiliseden ald uyar zerine 1610da Paduadan ayrlp,
Tuscania Dknn ba matematikisi olarak gittii ve nc dnemini
yaad Floransada, Papa VII Urbann itirazlarna ramen 1632de yazd
ki Byk Dnya Sistemi, Ptolemaios ve Kopernik Sistemleri zerine Sylei
(Dialogo sopra i due massimi sistemi del mondo, ptolemaico e copernicaco)
adl kitab yznden ev hapsine arptrlr. Kuhn, bu noktada bilimsel
devrimleri politik devrimlere benzetir. Kuhn, Galileo ve Kilise arasndakine
benzer, gerek politik, gerekse bilimsel bunalmlarda, muhafazakarlarla
devrimciler arasndaki kutuplamada zm olaslnn ortadan kalkmasnn,
devrimci elikiye taraf olan kesimleri son aamada kitleyi ikna edecek ve
ou kez zor kullanmaya kadar varacak yntemler kullanmak zorunda
brakacan nk, bu dnemde konu bilim de olsa, yaplacak paradigma
seiminin, tpk rakip siyasi kurumlar arasnda yaplan seim gibi, birbirine
tamamen zt toplumsal yaam tarzlar arasnda yaplacak bir tercihi ortaya
253
ve
toplum
tarafndan
yle
grltsz
patrtsz
saptad
eylerin
56
ou
bu
diyalogda
ne
Kuhnun iddias olan eski evrenden tamamen farkl bir evrene geii Toulmin u ekilde
eletirir: Bilimsel dncenin geliiminin nemli kavramsal kesintileri ierdiini, bir bilimsel
gelenek iindeki sistemlerin yerini alan kavramsal sistemlerin genellikle ok farkl ve hatta
birbirlerine zt ilke ve aksiyomlara dayandrlabilecekleri kabul edilebilir; ancak, btn bir yolu
Kuhnun ilk devrim hipoteziyle katetmekten saknmalyz. nk byle bir tartmann her
iki tarafnca eski gre bal olanlar ve yeni bir gr ne srenler- varsaylan ey, ortak
ilkeler ve aksiyomlar grubu deildir; daha ok ortak bir tercih prosedrleri ve tercih
kurallar serisidir ve bunlar pek de bilim-oluturucu ilkeler lsnde bilimsel ilkeler
deildirler (Toulmin, 1992; 52).
254
57
yapsn
plana
karm
olan
en
nemli
skolastik
eletirmenlerdir.58
Galileo, Padua dneminde, serbest den bir cismin hz artn mesafeyle
ilikilendirmiti. Bundan sonu alnamayacan grdnde devinimi zamanla
ilikilendirir. Devinimin, zaman faktryle olan ilikisini ilk kez bu dnemde
eik dzlem deneyinde ortaya koyar.
... den ar bir cismin serbest deviniminin srekli ivmelendii gibi baz
stnkr gzlemler yaplmt, ama bu ivmelenmenin tam olarak ne derecede
olutuu imdiye kadar aklanmamt, nk, benin bildiim kadaryla, bugne
kadar kimse, serbest dn bir cismin eit zaman aralklar arasnda izledii
yollarn birbirlerine orannn, birden balayarak tek saylarn birbirlerine oran
gibi olduuna iaret etmedi (Galilei, 1914: 153).
58
256
257
nicelikselletirmitir;
nk,
srekliliin
niceliksellemeyi
Daha nce belirtildii gibi fizik biliminin en eski dal olan mekanik, dinamik ve kinematik
olarak iki ayr alanda incelenmektedir. Kinematikte, nesnelerin sadece devinimi ile
ilgilenilmekte, devinime sadece geometrik yap asndan baklmakta ve devinen nesne izledii
yolla ilikilendirilmektedir. Dinamikte ise, esas olarak devinimin nedenleri aratrlmakta ve bu
erevede nesne ve devinim zerine etkiyen kuvvetler incelemektedir.
258
kavramn
evrenden
kovmak
zorunda
kalm,
gerein
zn
259
x
h
60
260
mesafesinden, sonra yar mesafesinden daha sonra ise drtte ve drtte drt
mesafesinden yuvarlayp geen sreleri tespit etmek yoluyla, drtte bir
mesafesinde geen zamann, drtte drt mesafesinde geen zamann yars
olduunu saptamtr (Harre, 1994: 76). Sonuta Galileonun, topun deiik
mesafeleri kat etmek iin geirdii sreleri belirleyerek ulam olduu Serbest
Dme Yasasn yle formle etmitir; S = g t
Galileo, dzgn dorusal ve doal olarak hzlanan iki devinimin
birleiminden olutuunu belirttii frlatlan cisimlerin, devinimleri esnasnda,
gravitasyon ve frlatcnn uygulad, iki farkl yndeki kuvvetin etkisinde
kalarak parabol eklinde bir yol izlediini tanmlamtr. Bu rota, frlatlmann
yaratt yatay devinimin, yere doru dzgn hzlanan dle birleimidir.
Mermilerin ve atlan cisimlerin bir tr eri bir yol izledikleri gzlemlendi;
bununla beraber bu yolun bir parabol olduu gereine kimse iaret etmedi.
Fakat bu gerei ve saylar az olmayan ya da daha az bilinmeye deer olmayan
baka gerekleri kantlamay baardm (Galilei, 1914: 153).
cismin yrngesi
EKL - 10 Eik At
Orijin (x = 0, y = 0) frlatlan cismin balang noktas olarak seildiinde
ve art y deerinin aaya doru llecei kabul edildiinde, y = g t
261
frlatlan cismin izledii yolun bu iki ayr devinimin her birinin bamsz olarak
ele alnmas ve birletirilmesiyle bulunabileceini kefetmitir.61
Galileo, devinimin en nemli aykr rneklerinden olan; eer dnya
devinmekte ise, kuleden atlan bir ta nasl oluyor da kulenin dibine dyor
sorusunu; ta dnya ile ayn devinimi yapmakta olduu iin kulenin dibine
dmektedir eklinde cevaplamtr. Galileo daha da ileri giderek ta bir
kuvvet tarafndan engellenmediinde sonsuza dek devinimini srdrecektir der.
Eylemsizlik lkesi eklinde evrenselletirdii bu yasaya gre; her cisim bir d
kuvvetin etkisi olmadka devinmekteyse devinimini, devinimsizse skunetini,
srdrr.
Burada aka Galileonun gerekletirmi olduu gr deiiklii
grlmektedir. nk, Aristoteles cismin duraan kalmasn ya da daha gl
bir nesne engellemedike sonsuza dein yer deitirebilmesini boluun
varolmas kouluna balamt. stelik, Aristoteles, boluk olsayd boluun
ekiminin her yerde ayn biimde olmas gerekeceini, dolaysyla cismin her
yana gidebileceini sylemitir (Aristoteles, 2001: 215a-20,23).
Ancak, Galileonun devinimin incelenmesine yapt bu nemli katknn,
byk lde skolastik eletirmenlerin Aristotelesin kuramnda baz
aksaklklar bulmalarna dayanmakta olduunu unutmamak gerekir (Kuhn,
1991: 86). nk, Galileodan ok daha nce62 gerek bni Sina, gerekse
Buridan impetusun ideal artlarda, yani bir d diren olmadnda, miktarnn
61
Modern simgelerden yararlanarak ifade etmek gerekirse, balangtaki hzn sfr olduu
noktada, yatay yndeki devinim iin x = v0 t iken, serbest dmede y = g t dir.
Parabol denklemi ise y = (g / 2 v0) x eklinde ifade edilebilir.
62
Blm 2.6.2. de (Jean Buridan) belirtildii gibi.
262
263
kurulan bu koutluk yanltc olabilir. Bilim adamlar bir nesneyi baka bir
nesne olarak grmezler (Kuhn, 1991: 100).
Galileonun ulat Aristoteles paradigmasna tamamen ters olan bu
sonu ok gemeden Descartesn elinde eylemsizlik yasas ad altnda kesin
biimini almtr. Descartes lkelerde bu yasay yle ifade eder;
doa yasasna gre devinmekte olan tm cisimler, devinimleri bir baka
cisim tarafndan durduruluncaya dein,devinimlerini srdrrler... Doann
ikinci yasas udur: Devinmekte olan her cisim devinimine doru bir izgi
dorultusunda devam etmeye alr (Descartes, 1998: 134).
derece zorlam,
yaplan
264
265
yanldn
63
266
yerine
ulamak
iin
devinmektedir
ve
ulatnda
da
267
ok,
Aristotelesin
ortaya
65
koymu
olduu
devinim
Fizie impetus erevesinde yaklaanlar, Aristotelesten farkl olarak, frlatlan bir tan,
frlatcdan uzaklatka daha fazla itilim gc kazanmakta olduunu dnmlerdir. Bu
nedenle de devinimin son bulaca noktaya kalan mesafenin deil, balangtan llen
esafenin daha nemli olduunu iddia etmilerdir. Ayrca skolastikler Aristotelesin hz
anlayn ortalama hz ve anlk hz kavramlar eklinde iki ksma ayrdlar mesafenin daha
nemli olduunu iddia etmilerdir. Ayrca skolastikler Aristotelesin hz anlayn ortalama hz
ve anlk hz kavramlar eklinde iki ksma ayrmlardr.
66
Aristotelesiler ar cisimlerin kendi doalar gerei, doal yerlerindeki doal halleri olan
duraanlk haline ulaabilmek iin devindiklerini dnmektedirler. Bu yzdende bir ipin
unda sallanan cismin, doal yerindeki doal haline ulamakta, baka bir deyile dmekte
glk ekmekte olduunu grmektedirler.
268
gr
deiikliinde,
baka
bir
ifadeyle
alglama
67
Arimet, bilimsel almalarnda tam hesaplama yapabilmek iin, kendi zamanna kadar
yaplm olan geometrik hesaplamalar yerine matematii kullanmtr. Bunun sonucunda
ortaya kan yntem, gerek Platonun nerdii matematiin, gerekse Aristotelesin nerdii
deney ve gzlemin baaryla kullanlm olduu ileri bir yntemdir. Ayrca, almalarnn
temeline postlalar koymas, Euclid geometrisine uzak olmadn da gstermektedir. Bu
bilimsel yntemin izlerini Galileoda grmemek imkanszdr. Yntem anlaynn yan sra,
Arimetin yzen cisimler adl kitabnda ele ald kefi zgl arlk anlaynn Galileoya
yapm olabilecei etkileri de gz ard etmemeliyiz.
68
Platoncuun Galileonun dikkatini devinimin temeldeki daire (dngsel) biimine ekmesi,
bunun sonucu olarak da Galileonun yalnzca arl, devinim dairesinin apn, yer deitirme
asn ve salnm zamann lmesi ve sarka yasasn elde etmesinin bizzat bu verileri
yorumlanmas ile mmkn olmas ok nemli etkilerdir.
269
69
Popper, Kuhn Bilimin amalar ve bilimin muhtemel ilerlemesi ile ilgili aydnlanma iin
sosyolojiye veya psikolojiye (veya Pearce Williamsn tavsiye ettii gibi bilim tarihine) dnme
fikrinin, beni artarak d krklna urattn belirtmeliyim... Gerektende fizikle
karlatrldnda, sosyoloji ve psikoloji modalarla, kontrolden geirilmemi dogmalarla delideiktir. Burada objektif, saf tanm benzeri bir ey bulabileceimiz nerisi ak biimde
yanltr. Ayrca, sk sk bu sahte bilimlere ricat, bize bu zel zorluk karsnda nasl yardm
edebilir? Bilim nedir? veya Gerekte bilimde olaan (normal) nedir? (Popper, 1992; 68).
270
ortaya
konulmas
gerekmektedir.
17.
yzylda,
Aristoteles
yeni
paradigmay
ortaya
karamam;
sadece
yeni
271
272
273
274
70
Kepler (1571-1630)in Astronomide devrim yaratan 1609da yaynlad Yeni Astronomi adl
kitabndaki nl yasalar gezegen devinimlerini aklamaktadr. Mars gezegeninin elips bir
yrnge izdiini kefetmesi ile ortaya att birinci yasasyla; gezegenlerin dairesel deil iki
odandan biri zerinde Gnein bulunduu eliptik yrngeler zerinde devindiini syler;
kincisi, yrnge zaman ile kat edilen mesafeyi birletiren bir denklemdir; 1618de bulduu ve
1619 yaymlad Harmonice Mundi(Harmonik Yasa) adl kitabnda yaynlad nc yasa
ise, bir gezegenin Gne evresinde dolama zaman ile Gneten uzakl arasndaki
banty [r3 / T2] eklinde veren baka bir denklemdir.
275
276
277
71
278
279
280
281
Newton
bu
sayede
yeni
oyunun
belirlenmektedir.
282
temel
kurallarn
ve
dilini
72
Dil kavramsal birinci dnemden ok farkl olan ikinci dnem Witgenstein, Felsefi
Soruturmalarn konusunu oluturan dil oyunlarnn ne olduunu aklarken, daha ok dilin
nasl renildii veya retildii zerinde durur. Bu anlamda dil oyununu, szck kullanm
srecinin tmn, ocuklarn anadillerini rendikleri oyunlardan biri olarak
dnebileceimizi, bu oyunlar dil-oyunlar olarak adlandracan ve ilksel bir dilden
bazen bir dil-oyunu olarak sz edeceini, cisimlerin adlandrlmasndan sonraki tekrarlanmas
srelerine de dil-oyunlar denilebileceini, ayrca dil ile dilin rld eylemlerden oluan
btne de dil oyunu diyeceini syler. (Witgenstein, 1998: 7). Witgensteina gre, bir
davrann anlam gibi, kelimenin, cmlenin yahut iaretin anlam da, karlk geldii
gereklikten deil, esi olduu veya ierisinde yer ald sistemdeki konumundan
kaynaklanmaktadr. Nitekim, sosyal sistemler gibi teorik sistemler de dnyann birer yansmas
deildirler, aksine farkl sistemler dnyay farkl ekilde kurarlar.
283
kuramnn,
tutarlla
sahip
tikel
aratrma
geleneinin
284
285
286
287
Yeni paradigma ile birlikte anlam deitiren bir baka kavram doadr.
Eski paradigmada Aristotelesin metafiziine dayanan doa, Newtonda
tamamen mekanik bir karakter kazanmtr. Ancak bu, mekanist eilimin
Newtonla balad anlamna gelmemelidir. ...Galileo ve Keplerden sonra,
her aklamann artk mekanik olmas istendii (Kuhn, 1977: 25) bir gerektir.
Fakat, yeni paradigmann ortaya kt sreci, yani devrimi sonulandran
Newtondur.
Doa kavramndaki anlam deiimi, kanlmaz olarak doal yer ve buna
bal olarak doal devinim kavramna da yansmtr. Yaklak yirmi yzyl
boyunca Aristoteles paradigmasnn etkisiyle, gezegenlerin doal yerlerinde
bulunduklarna onlarn
dairesel
288
289
290
291
arpmalardaki
devinim
deiikliinin
dinamiksel
olarak
292
D
(Newton, 1956: 151).
ekil - 11
Eer bir cisim verilen bir zamanda, A yerinde ayr olarak etki ettirilen M
kuvvetiyle Adan Bye doru dzgn bir devinimle tanr ve ayn yere ayr
olarak etki ettirilen bir N kuvvetiyle Adan Cye doru tanrsa, ABCD
paralelkenarnn tamamlanmas ve her iki kuvvetin birlikte etki etmesiyle, ayn
srede Adan Dye doru tanacaktr (Newton, 1956: 151).
Newton, devinimin yasasnn hemen ardndan, bir cisme ayn anda iki
kuvvet etki ederse, cismin yn ne olur sorusunun yantn verir. Yant, etki
eden iki kuvvetin bilekesini veren kuvvetler iin paralel kenar yasas olarak
bilinir. Bu yasaya gre; A cismi ayn anda iki kuvvet tarafndan etki altnda
braklrsa, bu ayr kuvvetler tarafndan, ayn zamanda ayr olarak, bir paralel
kenarn kegenini tanmlar ekilde devinir.
293
73
Gravitasyon (ekim Kuvveti); Maddi ktlelerin birbirlerini ekmesini, elektrik ykleri ile
mknats ktleleri arasndaki ekimlerden ayrdetmek iin, gravitational pull veya pull of
gravity ad verilir (Andrade, 1964: 2). Newton nceleri, 1660l yllarda, yerekiminin
mekanik bir eylem olduunu dnmtr... Daha sonraki almalarnda yerekimini,
dorudan doruya ya da dolayl olarak Tanrya, dnya makinesini yaratan ve almasn
yrten yaratc Tanrya bal olarak ileyen aktif (mekanik deil) bir ilke olarak grmtr
(Dobbs/ Jacob, 2000: 25-26).
.
294
Gne
(Feynman, 1995: 8)
ekil 12
Ksaca merkeze ynelen kuvvet anlamna gelen merkezcil kuvvet (dier
bir sylenimiyle merkez ek kuvveti) terimi aslnda Huygense aittir. Huygens,
bu terimi 1673te Horologium Oscillatorium (Sarka Saatleri zerine) adl
eserinde kantsz olarak ifade etmitir (Cushing, 2003: 161). Huygensin
merkezcil kuvvetler zerine tanmlardan ikisi yledir;
Ayn hza sahip iki zde cisim, birbirlerine eit olmayan emberler
zerinde devindiklerinde, merkezcil kuvvetleri aplaryla ters
orantldr.
ki zde cisim, eit olamayan fakat sabit hzlarla, birbirine eit
emberler zerinde devindiklerinde, ki biz bu varsaymdan btn
durumlarn anlyoruz, daha hzl olann merkezcil kuvvetinin daha
yava olannkine oran hzlarn karesinin oran kadardr (Magie,
1965: 28)
gezegen
devinimlerine
ilikin
yasasnn
dinamikten
295
ayak/s2 [2,74 x 10
m/s2] deerini elde etti. Yani Ayn bulunduu yerde gnin deeri, Dnya
zerindeki deeri olan g
dnyada
ayda =
9x
dnyada
/g
ayda
= 32 / 9 x 10
-3
296
m1 r1
r
r2 m2
------------------------------
F2
F1
(Cushing, 2003: 168).
Ayn
Ktle ekim son derece zayf bir kuvvettir, bu yzdende Gyi deneysel olarak lmek ok
zordur; bu lm ilk kez yaklak yz yl sora Henry Cavendish (1731-1810) tarafndan
llebilmitir.
297
298
Oysa
Newtonun
ekim
kavram,
yani
gravitasyon,
299
300
301
302
aranmas iin bir nevi gei sreci olarak deerlendirmek yanl bir davran
olmayacaktr (Kuhn, 1991: 86).
Rakip paradigma uygulamalarnn oalmas, ne olursa olsun bir
paradigma bulma istei, honutsuzluun belirgin olarak da vurulmas, felsefede
zm aramak ya da temel ilkeleri tartmak, btn bunlar olaan aratrmadan,
olaan st aratrmaya geiin belirtileridir. Olaan bilim kavram da,
devrimlerden ok bu belirtilerin varlna dayanr (Kuhn, 1991: 104).
Yeni paradigmann ilk adayn ortaya koyan isim Rene Descartes (15961650) olmutur. Newtonla aralarnda ok derin farkllklar hatta kartlklar
olan Descartes iin bilim ve matematik kavramlar ayn eyi ifade etmektedir.
Bunun nedeni, Descartesn evrenin matematiksel bir nitelik tamakta
olduuna
inanmasdr.
Descartes
kesinlik
anlaynn
temelinde
303
olarak,
saysal
ilikilerinde
geometrik
olarak
ifade
edilebileceini
304
benzeyen doa anlay, Newton kuramnn ortaya kna kadar doa olaylar
hakkndaki btn bilimsel gzlemlere ve kuramlarn formlletirilmesine
rehberlik etmitir.
Descartesn kurmaya alt mekaniksel doa bilimi -ki bu sayede
Rnesans Hermetizmini75 de etkisiz hala getirmitir- canllar da iine almtr.
Buna gre bitki ve hayvanlarda basit birer makinadrlar. nsan ise iki ayr e
olan beden ve ruhtan olumaktadr. Aralarndaki iliki ise beyinde bulunan
epifiz bezi yardmyla kurulabilmektedir. Grlen o ki Descartes, btn doa
olaylarn sadece mekanik prensipler erevesinde toplamaya almakla, 17.
yzyl bilimi iin kavramsal bir at oluturmaya almtr.
Descartes, mekanik doa anlay erevesinde, maddenin temel
zeliini, biricik ve zorunlu niteliini yer kaplama; doluluk olarak belirler.
Buna gre madenin, baka bir fiziksel varoluu ve yer kaplamann dnda bir
baka zellii yoktur. Yer kaplama, geometriktir ve yeni niceliksel fiziin
temelini oluturmaktadr (Lecreck, 1973: 121-123). Baka bir ifadeyle
Descartesa gre madde, temelde boyuna (uzunluk), enine, (genilik)
derinliinde yaylmdr ve biz onu yalnzca geometrik dille eitli ekiller ve
devinimler olarak deerlendirmek zorundayz (Duhem, 1954:13).
75
Hermetik Yaptlarn yazar olarak Musann (M.. 1250 yllar) ada Msrl Hermes
Trismegistus kabul edilir. Ficino, Platonun ve Hristiyanln baz dncelerini dine ve
byye dayanan bu yaptlarda bulduu iin onlar Platunculuun ve Hristiyanln balca
kayna olarak gsterir. Sonuta Hermetizm Finiconun abalaryla 16. yzylda yaygnlat ve
bir ok dnr tarafndan gelitirilmeye alld. Bu almalar Giordano Burunoda doruk
noktasna ulat.
Hermetizme gre; doann kuvvetleri arasnda hiyerarik bir dzen ve cisimleri birbirlerine
balayan ilikiler vardr. stn kuvvetler aa kuvvetleri etkiler. Usla ulalmas ve
aklanmas mmkn olmayan doann gizli kuvvetleri ancak yaant ve deneyler yoluyla
kefedilebilir. Doa bycs zellikle gk cisimlerinin kuvvetlerini kullanarak doay kontrol
etmek ve belirli amalara ulamak ister. Bu dorultada alan Hermetizm uygulayclar
yeryz ile gkyzn birletirmek istemilerdir.
305
306
(Descartes, 1998 II. 61: 153). Akc cisim iindeki devinimler, baladklar yere
dnen bir eit evrinti; girdap (vortics) devinimleridir. Kat cisimler bu akc
svnn iine yerletirilmilerdir, onun iinde yzerler ve kendileri devinmezler,
devinimleri akc cismin kendilerini srklemesi yznden olur.
Mekanik doa anlaynn matematiksel formlasyonunu tam anlamyla
gerekletirerek, Descartesn hayallerini ve bilimsel devrimin tamamlanmasn
gerekletiren Newton olmutur. Newton, yeni paradigmann ikinci adaydr ve
paradigmalar aras yarmadan baaryla kandr. Newton bunu, Kopernik,
Bacon,
Galileo
ve
Descartesn
almalarnn
byk
bir
sentezini
307
tersine,
atomcudur.
Newton
maddeyi
homojen
olarak
kuvvetleri,
devinim
denklemleri
308
ile
matematiksel
olarak
tanmlamtr.
kuvveti
gizli
bir g nitelii
kesinlikle
inanmamtr.
Ama,
ekim
kuvvetinin
zne
ekmesinin
de
etkisiyle,
Mekaniki
Felsefeden
uzaklamaya
kuvvet;
devinim
deiimine
-ivmelenmeye-
neden
76
Descartes, devinimden bugn momentum, m v [devinmekte olan bir paracn ktlesi ile
devinim hznn arpm (Jeans, 1946: 111)] olarak adlandrdmz eyi anlamaktadr.
Descartes, m v nin sabit bir deere sahip olduunu sanmtr. Burada devinimli
paracklarn toplamn ifade etmektedir. Leibniz daha sonra enerji kavramn ortaya
koymutur. Descartes bunu kuvvet (vis visa eit m v2 ye) olarak tanmlam ve m v nin sabit
deerini koruduunu bulmutur. Ayn ekilde Leibniz uzayn eitli ynlerinde m vx
momentumlarnn sabit olduunu da kefetmitir. Descartes yaam ruhlarnn (animal spirits)
ynlerini deitirmelerini ve ayn zamanda m v yi sabit tutmalarn istemitir. Leibnizin
itiraz burada m vnin deimesi idi. Bu yzden enerji hi konu edilmemitir (Jeans, 1946:
25).
310
bilimin
Bu
galibiyetinin
ardnda
Descarteslarn
Newton
311
312
paralar yoktur ve bunlar onun ana altgdml ve Onun istencine hizmet eden
yaratlardr; ve O onlarn ruhu deildir, tpk insann ruhunun da eylerin duyu
organlar yoluyla onun duyum alanna getirilen biimlerinin ruhu olmamas gibibir alan ki, onlar orada herhangi bir nc eyin araya girmesi olanaksz salt
kendi dolaysz bulunuu araclyla alglar. Duyu organlar ruhun eylerin onun
duyu alanndaki biimleri alglayabilmesi iin deil, ama yalnzca onlar oraya
iletmek iindir; ve Tanrnn byle organlara hibir gereksinimi yoktur, nk
eylerin kendileri asndan her yerde bulunur. Ve uzay sonsuza dek blne bilir
olduu iin, ve madde zorunlu olarak her yerde olmad iin, ayrca Tanrnn
eitli boy ve betilerde, uzay karsnda eitli oranlarda, ve belki de deiik
younluk ve kuvvetlerde madde paralar yaratabilecei, ve bylelikle Doa
yasalarn deitirebilecei ve Evrenin eitli paralarnda eitli trlerde
dnyalar yaratabilecei de kabul edilebilir. En azndan bunlarda elikili hibir
ey grmyorum (Newton, Optics, 1952: 542-543).
evren,
ve
Tanrnn
sz
(Feyerabend,
1995:
307).
Feyerabendin de iaret ettii gibi Tanrnn planlarnn kefi iin hem Tanr
313
kitabndan hem de Tanr sznden yararlanm olan Newton iin ncil hala
nemli bir rol oynamaktadr (Feyerabend, 1991: 59).
Newton evreninde, Tanrnn evreni srekli ve aktif olarak iradesi ile
destekledii Descartes evreninden -Henri More gibi dnrler, Descartesn
Tanrsn saraynda oturmayan, balangta maddeye devinim vermi, fakat
daha sonra Tanrsal dikkatini yarattklarnn zerinden ekmi bir krala
benzetirler- (Dobbs/Jacob, 2000: 37) farkl olarak Tanr dsal bir yapya sahip
gibi grnse de, ekim kuvvetinin srekliliini salamas asndan evreni
srekli etkileyen bir yan da vardr. Bundan dolay Newton Tanr ile
yarattklar arasnda kiisel ilikiler bulunduunu benimseyerek Tanr ile maddi
evrenin srekli ve canl bir etkileim iinde olduunu koyutlar (Feyerabend,
1995: 181).
Newton, fiziksel yaklamna ters dmek kaydyla, maddenin pasif
paralarndaki devinimin Tanrsal boyutunu kantlamann simya araclyla da
olas olduuna inanyordu. Nitekim Newtonun, ilgi alanna giren dier alanlar
da, gerek dorudan gerek dolayl olarak din ile ilgili olduu unutulmamaldr;
fakat bunlardan en az bir tanesinin temel amac simya almalarnn amacyla
tamamen ayndr. Bu alan, Kutsal Kitapn doru yorumu ve tarihsel verilerle
olan paralelliini ieriyordu, nk byle bir paralellik de, evrendeki tanrsal
eylemi kantlayabilirdi. Bu konudaki genel kan, Newton 1670li yllardan
sonra Kutsal Kitaptaki kehanetler zerinde almaya balam olduu ve
1727 ylnda lene dek bu konuda alm olduuna inanlmaktadr (Dobbs/
Jacob,2000:49).
314
olana bulmutur. Daha nce pek anlalmayan veya bir tr gzlem hatas
saylan yrnge sapmalar bile bu ilkenin nda beklenir olgulara
dnmtr. Hatta, teorinin yksek aklama ve ngr gc sayesinde henz
bilinmeyen gezegenlerin gzlemi bile yaplmtr. Bu lde gl ve kapsaml
bir teorinin tarihte bir baka rneini bulmak zordur.
Bu anlamda, kuram ile doa arasndaki uyumun ilk ispatn kuyruklu
yldzllar konusunda grrz. Gerek Newton, gerekse Edmund Halley (16651742) kuyruklu yldzlarnda, gezegenler etrafnda elips yrngelerde dolaan
gk cisimleri olduunu ok ak bir ekilde ortaya koymulardr. Sonuta dier
315
77
Astronomik bir terim olan paralaks, yakn bir yldzn gkyznde uzak yldzlara (Arkafon
Yldzlar) nazaran konumunu deitirmesine verilen addr. ki farkl noktadan gzlenen cismin
konumunda oluan deiimi ifade eder. Bu yolla dnyann devinip devinmedii anlalmaya
allmtr. Ayrca paralaks, evrendeki uzaklklar bilmemiz asndan bir anahtardr. Bunun
iin yakn yldzlar, evrendeki dier cisimlerin uzaklklarn hesaplamak iin basamak talar
olarak kullanlr. Geometrik olarak, bir yerkrenin merkezinden evrendeki gkcisminin
yzeyinde bulunan bir gzlemciden kt varsaylan iki dorunun bir gk cisminin
merkezinde birleerek oluturduu dnlen ay ifade eder. Iraklk as olarak da bilinir.
316
317
yaplan
gzlemlerin
bu
ngry
ispatlamas,
Newton
paradigmasnn kabul grmesi asndan son derece nemli bir etki yapmtr.
nk, yeni paradigma eskisinden gze arpar lde daha byk bir nicel
kesinlie ulaabildii zaman zellikle olaslk kazanr (Kuhn, 1991: 147).
Yeni kuramn zd, eskiden beri bilinen ama daha nce
zmlenememi olan bir baka olgu ise, Merkrn yrngesinin Gne
evresindeki yalpalamasdr. Sonuta Newtonun, nicel astronomik gzlemleri
tahmin etmedeki baars kuramn, daha akla yatkn olan fakat hepside nitelie
arlk vermi olan rakiplerine kar yengisinin belki de tek bana en nemli
nedenidir (Kuhn, 1991: 147).
Newton kuram astronomide olduu kadar kimyada da etkili olmutur.
Daltonun gazlarn fiziksel davranlar zerine oluturduu hipotezlerini
kullanarak, fizik ve kimyann kavramsal birleimi iini kolaylatran kesin bir
318
78
Atomsal kimya kuramn gelitiren 19. yzyl kimyaclar arasnda ilk akla gelenler;
Molekl gram ad verilen madde miktarndaki molekl saysn hesaplayarak Daltonu
tamamlam olan Avogadro (1776-1856), enerji ktle ilikisini kuran, elektronu ve katot ve
katot nlarnn, en hafif atomlarn ktlesinden ok daha az bir ktleye sahip olduunu bulan,
X nlarnn, havada yol at elektrik ykn lm olan J. J. Thomson (1856-1940)
Thomsonn rencisi, atom ekirdeini paralayan Ernst Rutherford (1871-1937), atomlar
bulan deil ama onlar gerekliini kesin bir biimde gsteren Jean Perrin (1870-1942) dir.
79
Byk bir matemetiki olan Euler (1707-1783), Newtonun bir paracn devinimi ile ilgili
yasalarndan, kat bir cismin devinimine ait genel ilkeler karmtr. Yasa niteliindeki bu
genel ilkeler, denge arklarnn (gyroscopes) devinimlerini, topalarn dnmesini, havada
dnerek ilerleyen bir golf topunun uuunu, yerkrenin ekseninde meydana gen eilme ve
kayma devinimlerini ve benzer baka devinimleri kapsamna almtr. Ksaca Euler, Newton
yasalarnn, kat cisimlerin devinimine uygulanmas iin nasl genelletirilmesi gerektiini
gstermitir.
80
Lagrange (1736-1813) Eulerden ok daha ileri giderek bu yasalarn tasavvur edilebilecek
en genel sistemleri kapsayacak biimde gelitirmitir.
81
Pierre Simon De Laplacenin (1749-1827) nemi Newton mekaniini yetkinlik dzeyine
karmasdr. Matematik gk bilim zerine ok teknik bir deneme olan Traite de Mecanique
Celeste (Gk Mekanii) adl kitabyla nldr. e Galileo, Newton ve Huygnsin balam, o
bulgularn balaml bir sonuca varmasn salamtr.
319
benzerlii
gelitirmeyi
amalayan
sorunlar
zerinde
mekanikte
ada
olan
Avrupa
okulunun
yapmaya
dahi
82
Carl Friedrich Gauss (1777-1855) saylar teorisi zerine yazm olduu ilk byk eseri
Disquistiones Aritmeticae (Aritmetik Aratrmalar) ona n kazandrmtr. Gausstan nce
Euler, Lagrange ve Monge baz erisel yzeyleri incelemilerdi. Fakat, Gauss daha genel
olarak incelemi ve diferansiyel geometrinin birinci byk devresi bylece domutur.
Gaussun yazd eserler ylara gre yle sralanabilir; (1800-20) astronomi, (1820-30)
jeodezi yzeyler kuram, konforlu dnmleri, (1830-40) fizik, matematik, elektromanyetizm,
yerkrenin manyetizmi ve Newton kanunlarna gre ekme kuram, (1841-55) durum
geometrisi ve karmak deikenli fonksiyonlar, bu fonksiyonlara bal geometri dallarnda
eitli eserler.
320
bilimsel
teoriler
gerekse
kavramlar
bir
birleriyle
pekala
kyaslanabilmektedirler.
Oysa devrim yeniden inay gerektirir. Eskinin yklp bambaka bir
yeninin yaplmas sz konusudur. Eski ile yeni gerek bilimsel teoriler gerekse
bilimsel kavramlar bakmndan asla kyaslanamazlar. Bu yzden Kuhn,
kendisini ou eletirmenlerinden ayran merkezi sorunlar takmnn e
llemezlik konusu olduunu dnr (Kuhn, 1992: 326).
Birbirini izleyen iki teorinin birebir kyaslanmas, en azndan, iinde her
iki teorinin empirik sonularnn da kendilerinden hibir ey kaybetmeksizin
veya deiiklie uramakszn birbirlerine tercme edilebilecei bir dil
gerektirir. Oysa Kuhn ve Feyerabend byle bir dilin bulunmadn iddi edeler.
nk, bir teoriden dierine geilirken kavramlar anlamalarn veya
321
322
323
324
SONU
almamzn
birinci
blmde,
konumuzla
ilintili
olan
bilim
amacyla
incelemesi
gerekletirilmitir.
Olguculuk
325
326
burada bir bilim yapma kltr, bir bilim yapma alkanl vardr. Kurallara
ihtiya yoktur, nk bilimsel etkinlikleri yrten birey bilim adamnn ussu
deil, paradigmann nceden belirlemi olduu kurallardr. Bilim adam da
ancak bu kurallar izleyerek baarya ulaabilir. Son noktada ussal yapnn da
toplumun, iinde bulunulan topluluun bir rn olduu ortaya kmaktadr.
Ussal yap, sahip olduu kategorileri, d gereklie yaklam biimini ve
ileyi tarzn iinde olutuu toplumdan almaktadr. Dolaysyla bilimin tekil
bir yapp etme etkinlii olmad; bireylerin ussal yapsndan kaynaklanarak
gelimedii; varolu ve ilerleme koulunun bilimsel topluluk olduu ortaya
kmaktadr.
Kuhncu bak asyla ortaya konulmu olan devinimin tarihsel seyrinde
ortaya km olan olaan bilim dnemleri kendi iine kapal ve snrldr.
Paradigmal bak asnn olaan bilim dneminde adetleri, alkanlklar ve
grubu gzettii grlmtr; birey bilim adamnn yapabilecei en kt ey
belki de bu adet ve alkanlklar inemek olacaktr. nk bilim yapmak bir
gelenek balamnda mmkndr; olaan bilimsel srete geleneksel bir
etkinliktir.
Kuhncu yaklamn ana kavram olan paradigma kavram en genel
anlamda bakldnda temel kltrel yaplar ieriyor gibi grnmekle birlikte,
daha dar bir adan bakldnda tek bir konu zerinde almakta olan bilim
adamna yol gsteren bir dayanak noktas olarak grnmektedir. Ancak bu
dayanak noktas o kadar genel ve amlanmaya msaittir ki, bilim adam bilim
adam sezgisiyle kendine bir balang olarak setii bu aletin, yapnn,
modelin iine yaradn grd anda bundan kaynak alarak srdrd
327
doru
gitmektedir.
Uzmanlk
alanlarnn
artmas
ise
tavr,
devinimdeki
ilerlemenin
yalnzca
olaan
bilim
328
329
330
KAYNAKA
1) Ackrll, J. L. Aristotles Categories and De nterpretatione, Oxford At
The Clarendon Press, 1963.
2) Akgen, Alparslan. Sadrettin irazide Hareket Nazariyesi, slami
Aratrmalar (The Journal slamic Research), say: 2, Ekim, 1986.
3) Akarsu, Bedia, Felsefe Terimleri Szl, Drdnc Bask, nklap
Kitabevi, stanbul, 1988.
4) Andrade, E. N. DA C. Sir Isaac Newton Hayat ve Eseri, ev.: Avni
Yakalolu, Milli Eitim Basmevi, stanbul, 1964.
5) Aristoteles, Fizik, ev: Saffet Babr, kinci Bask, stanbul, Yap Kredi
Yaynlar, 2001.
6) Aristoteles, Metafizik, ev: Ahmet Arslan, stanbul, Sosyal Yaynlar,
1996.
7) Aristoteles, Gkyz zerine, ev: Saffet Babr, Dost Kitabevi, Ankara,
1997.
8) Auguste, Comte, The Positive Philosophy. translated, by Abraham S.
Blumbery, New York, AMS Press, 1974.
9) Ayer, A. J., Language, Truth and Logic. Dover Publications, Inc, New
York, 1952.
10) Baker, Bernadette. Moving on (part 1): the physics of power and
cirricilum history, pp: 157-177, in, Journal of Cirriculum Sutudies, 2001,
Vol. 33, No. 2, Taylor and Francis Ltd. htt://www.tandf.co.uk/journals.
11) Barnes, Barry, Bilimsel Bilginin Sosyolojisi, ev; Hsamettin Arslan, Vadi
Yaynlar, Ankara, 1995.
12) B. Jowet, M. A. Dialogues Of Plato, Drdnc Bask, Oxford At The
Clarendon Pres, Cilt: 2, 1953.
13) Brutt, Edwin Arthur. The Metaphtsical of Modern Physical Science,
London, Printed in Great Britain by Lund Humphries, 1949.
14) Butterfield, H. M.A. The Origins of Modern Science, New York, The
Macmillan Company, 1960.
331
332
31) Duhem, Pierre, The Aim and Structure of Physical Theory, New Jersey
333
334
335
336
88) Ross, Davd, Aristotles Physics, Oxford At The Clarendon Press, 1966.
89) Ross, Davd, Aristoteles, ev: Ahmet Arslan, Kabalc Yaynevi, stanbul,
2002.
90) Russell,
Bentrand,
Dnya
zerine
Bilgimiz.
ev.:
Vehbi
stanbul, 1998.
98) Shapere, Dudley, Galileo: A Study Of Philosophy. The University Of
Chicago Press, Chicago, 1974.
99) Smiyh, T. V, From Thales To Plato, The Universty Of Chicago Pres,
1957.
100)
1986.
101)
337
103)
Ankara, 1994.
108) Williams, Pearce, Olaan Bilim, Bilimsel Devrimler ve Bilim Tarihi, s.
57-59. Lakatos, mre, Musgrave, Alan, Bilginin Geliimi ve Bilginin
Geliimiyle ilgili Teorilerin Eletirisi, ev: Arslan, Hsamettin, Pardigma
Yaynevi, stanbul, 1992.
109)
338
ZET
Bilimsel ilerlemenin devrimsel yapsn vurgulayan Thomas Kuhnun,
geleneksel bilim anlaynn tarihsel temellerden yoksun olduunu iddia ettii
yaklamna gre, bilimsel devrimler, belli bir kuramsal yapnn terkedilip, yeni
bir yapya gei eklinde gereklemektedir.
Bilimsel ilerleme, ilk paradigma, olaan bilim, bunalmlar, devrim,
devrimle gelen yeni paradigma, yeni olaan bilim dnemi, yeni bunalmlar gibi
safhalar eklinde gereklemektedir.
Bu alma, Kuhncu bilim anlaynn devinim kuramlarnn geliimine
uyarlayarak,
paradigmatik
bir
ilerlemenin
amalamaktadr.
339
olduunu
gstermeyi
ABSTRACT
Emphasizing and revolutionary character of scientific progress, Thomas
Kuhn asserts that traditional conception of science has lack of historical
foundations. For him, science grows through revolutions in which a certain
scientific outlook is replaced by a new one. n this process, scientific revolution
means a shift from one paradigm to other one; in other words to moue from
one ordinary science period to a new one when anomalies resist to be solued in
existing paradigm.
This study aims to adapt Kuhnian viev to kinematiks in history of science
and to show a paradigmatik shift in history of kinematiks.
340