Você está na página 1de 12

T.C.

ULUDA NVERSTES
LHYAT FAKLTES
Say: 9, Cilt: 9, 2000

BN ARAB LE LGL ARATIRMA SERVENM


Ebul-Ala el-Afifi
Terc. Abdullah Kartal
I- Aratrma hayatmda bn Arabi ile ilk tanmam, 1927 senesinin son baharnda Cambridge
niversitesi felesefe blmnde mastr tamamlayp ayn yerde doktoraya hazrlanma hususunda
dnmeye baladktan sonra olmutu. O sralarda Cambridge niversitesinde Dou Aratrmalar
Blmnn bakan olan Reynold A. Nicholsona danmanlnda doktora yapma isteimi bildirdiimde,
aratrmam iin konu olarak bn Arabiyi nermiti. Zira ona gre, Msrda ihtisas yaptm Dou
aratrmalarm ve Cambridge niversitesinde uzmanlatm felsefi aratrmalarm, islam sufisi ve
filozofu olan bn Arabiyi incelememi mmkn klmaktayd.
O tarihlerde Nicholson, ngilterede tasavvuf aratrmaclarnn bakanyd ve gayretini bu
aratrmalara yneltmiti. bn Arabinin tasavvufunun baz ynlerini inceleme noktasnda byk bir
gayret gstermiti. Studies in Islamic Mysticism (slam Tasavvufu zerine Aratrmalar) isimli nemli
eserinde Fususul-hikem kitab hakknda yazdklar ve Tercmanul-evak divannn muhteem tercmesi,
bu almalardan bazlardr. Ancak stad, bn Arabinin tasavvuf ve felsefesini aklayaca genel bir
kitap yazmay veya onun bu konuda yazd bir kitab tercme etmeyi hi bir zaman dnmemitir.
Evet! Aslnda Fususul-hikemi tercme etmeyi dnmt; ancak kitabn zorluunu ve stlahlarnn
ingilizceye naklinin imkanszln sezerek bu fikrinden vazgemiti. Bu kitab tantrken yle
demektedir: bn Arabinin Fususdaki teorilerinin anlalmas zordur. Bundan daha zoru ise, bu teorilerin
erh ve aklanmasdr. Zira dili, zellikle stlahidir; ou zaman da karmak ve mecazidir. Bu eserin her
hangi bir literal yorumu, anlamn bozar. te yandan stlahlarn ihmal ettiimizde kitab anlamak ve
anlamlarna ynelik ak bir dnceye ulamak imkansz olur. Bu kitap, btnnde, kapal ve derin
tasavvuf mektebinin zel bir eidini temsil etmektedir.1
II- O zamanlar islam tasavvufu, zellikle de bn Arabinin tasavvufu hakkndaki bilgim yetersizdi.
Dorusu Dou ve Bat aratrmalarmda bu tarz dnce hi de ilgi alanma girmemiti.
bn Arabinin kitaplarn okumaya baladm. Nicholsonn okumam tavsiye ettii ilk kitap,
Fususul-hikemdi. Metni, bazan tek olarak, bazan da Kaani, Davul el-Kayseri, Cami ve Abdulgani enNablusinin erhlerinin yardmyla defalarca okudum. Ancak hi bir ey anlayamamtm. Ak arapa bir
cmle okuyordum ve tek tek her kelimeyi anlyordum. Fakat mellifin hedefledii genel ierii ve klli
manay bir trl anlayamyordum. Misal olarak kitabn giriindeki szn zikrediyorum.
mmetler arasndaki ayrlklar dolaysyla din ve mezheplerin eitli olmasna ramen, tek ve
deimez olan doru yoldan ve zat aleminin kudsi kaynandan gelen hikmetleri kelimelerin kalblerine
indiren Allaha hamd olsun. Ve kerem hazinelirinden gelen himmetlerini, en salam vaidlerle
mmetlerine yetitiren Hz. Muhammede ve onun yaknlarna erisin. 2
Bu, karanlk iinde karanlkt. nk ben, bn Arabinin stlahlarna ve uslubuna alkn deildim.
Hikem, kelim, tarikul-mem, hazainl-cud-i vel-kerem, el-kilul-akvem ile gerekte neyi
kastettiini anlayamyordum. Halbuki bu kelimelerin ak luavi manalarn biliyordum. Ancak bu bilgi, mutlak
olarak yetersizdi (faydaszd).
mitsiz ve mahzun bir ekilde stada gittim. Kendisine, Fususu anlayamadm ve anlamakta
zorluk ektiim ilk arapa kitabn Fusus olduunu aka ifade ettim. Bunun zerine Nicholson, Fususu
brakmam ve bn Arabinin dier kitaplarna ynelmemi tavsiye etti. Sonunda Futahat, Tedbiratlilahiyye, naud-devair, Ukletl-mstevfiz, Mevakiun-nucum ve bn Arabiye nisbet edilen tefsirulKurann da iinde bulunduu matbu ve yazma yirmi ksr eserini okudum. Sanki Futuhat, Fususun

Bu alma, Kitabut-Tezkaride yaymlanan bn Arabi fi diraset adl makalenin tercmesidir.


U. . lahiyat Fakltesi Tasavvuf Tarihi Anabilim Dal Aratrma Grevlisi
1
R. A. Nicholson, Studies in Islamic Mysticism, s.149
2
bn Arabi, Fususul-Hikem, (Afifi Neri), sh. 47, 1980

kilitlerini atm bir anahtar gibiydi. Onu okur okumaz, Fususun muammalar (bilmeceleri) zld;
bn Arabinin uslup ve gayesini anlama yolunun iaretleri bir bir ortaya kt. Anladm ki, bu zat, uzun
zaman okuyucuya hitap etttii ve bazan kastedilen manann gizli kalaca derecede birini dieriyle
kartrd iki farkl dil kullanmaktayd.
Bu, iki dil, zahir ve batn dilidir veya bizzat sufilerin ifadesiyle eriat ve hakikat dilidir. Zahir dili,
halkn, yani hukukular ve kelamclarn dilidir. Batn dili ise, sufilerin eriatn zahirinin arkasndaki gizli
anlam ve incelikleri dile getirdikleri remz (sembol) ve iaret dilidir. Sufiler, ya halk dilinin hissettikleri
zevk ve vecdi ifade etmekte yetersiz kald iin ya da sylediklerini ehil olmayanlardan gizlemek iin bu
dile snmlardr. Zira iaret ettikleri ey, akln tek bana anlayamad hakikatlerdir. nk bu
hakikatler, akln alanna girmez ve akln kategorilerinin alann aar. Bu sebepten, sufilerin szlerini
inceleyen kiinin, onlar anlama, yorumlama ve onlar zerine hkm koymada dikkatli olmas gerekir.
Aksi taktirde ya bu hakikatleri manalarnn dna eker ya da ihtimal d hususlara yneltir. Eskiler bu
meseleye dikkat ekmi ve bu konuda uyarda bulunmulardr. Bizzat bn Arabi de, insanlarn
Tercmanul-evakdaki sembollerini yanl anladklar ve divannda kadnlar, lkeleri, tabiat, tabiatn
manalarn ve baka maddi meseleleri zikreden ak bir air olmakla suladklar kendisinide ulatnda,
bu konuya dikkat ekmi ve yle demitir:
Bu manzum eserimde tarikatmza gre ilahi varidatlara, ruhi inilere (tenezzlat- ruhiyye) ve
yce ilikilere (el-mnasebatl-ulviyye) ima etmekten baka bir ey ilave etmedim. Allah, bu divann
okuyucusunu, yce nefislere ve semavi nefislere bal stn himmetlere layk olmayan eylerin hatrna
gelmesinden korusun.3
Bu ift dil,- yani zahir ve batn dili- bn Arabinin uslubunun kapallnn en byk sebebidir. Bu
kapallk, btn sufi filozoflarn kitaplarnda mevcud ise de bn Arabinin kitaplarnda daha gl ve daha
derindir. Kanaatimce, bu, bn Arabinin hem zahir, hem batn ehlini memnun etmeyi amalad kastl
bir kapallktr. Onun gerek gayesi ise, batni manalardr ki, doktrini bu manalardan olumaktadr; Bu
batni manalar, deiik yntemlerle Kuran ve Snnetin metinlerinden karmtr. Bunu yaparken islam
akidesinin zahiri ile varln tabiat hakkndaki doktrininin kanlmaz sonucu olan felsefi ve tasavvufi
neticelerin arasn ayran derin uurumu geebilmek iin zel bir yntem denemitir.
3- bn Arabinin uslubunu aratrmaya, zelliklerini renmeye, Kuran anlama ve tevil etme
hususundaki yntemi ile nceki sufilerin yntemini karlatrmaya baladm. Sonuta kitaplarnn
anlalmas noktasnda bana yol gsteren saysz hakikat ortaya kt.
bn Arabi, Kuran tasavvufi olarak yorumlayan (tevil eden) ilk kii deildi. Zira bu konuda
ondan nce, Muhasibi, Cneyd, Ebu Talip el-Mekki ve Gazali gibi byk sufiler bulunmaktayd. Bu
sufilerin her birisinin, tevil hakknda zel bir yntemi ve tevil edilen nas iin zel bir anlay vard. bn
Arabinin bu sufilere boru bykt. Ancak bn Arabi ok geni kltrl olmas, dini, akli ve ruhi kltr
ok iyi bilmesi ve hi bir sufi ile karlatrlamayacak derecede Kuran ve Hadisi tevilde bu zengin
ilminden yararlanmas bakmndan dierlerinin tmnden farkldr. Bu noktada tefsir ile tevilin ayn ey
olduunu sylemiyorum. Zira tevil ayrdr, tefsir ayrdr. Tefsir, lafzlarn anlamlarnn erh ve
aklanmas; tevil ise, metnin lafzlarn zahirinin delalet etmedii baka manalara ynlendirmektir.
Mesela Allah gkten su indirdi ve miktarlarnca vadiler akt. (Rad, 13/17) ayeti tefsir edilirken yle
denilebilir: Allahn kullarna nimetlerinden birisi de, buluttan hayvan ve nebatlar sulayan ve vadileri
dolduran yamur indirmesidir. Hepsi takati ve genilii oranndadr. Ancak bn Arabi gibi bu ayeti
tevil edersek yle deriz: Sudan kast ilim; gkten kast ise, yce alem (el-aleml-ulvi)dir: Ayetin
manas, Allah ilahi ilmi yce alemden sekin nebi ve veli kullarnn kalplerine indirir ve kalpler-ki
vadilerle sembolize edilmitir.-bu ilimle dolup taar. Herkes istidadna gre alr. Bylece gryoruz
ki, mfessir, lafzn hakiki manasn alrken, tevil eden ise ona mecazi bir anlam vermekte ve lafz,
manann srf sembol ve iareti olarak kabul etmektedir.
Genellikle bn Arabi, doktrini iin temel kabul ettii Kuran ayetlerini aklarken iki yntem
kullanr. Sk sk ikinci manaya-mecazi manaya- iaret ismini vermektedir. Bu konuda yle der:
Kuran aklama hususunda sufilerin sz, iaretlerdir ki, bunlarla Allahn hitabnn mahalline iaret
edilir. Bu iaretler, ekilci olan fakihlerin ou tarafndan bilinmez. Bu sebepten onu inkara ynelirler ve
bunu syleyeni kfrle itham ederler. bn Arabi szne yle devam eder: Nazil olan her ayetin iaret
ehline gre iki yn vardr; Birinci yn, kendi ilerinde grrler; dierini ise, kendilerinin dndaki
eylerde grrler. Allah yle buyurur: aretlerimizi afakta ve onlarn ilerinde gstereceiz. (Fussilat,
41/53) bn Arabi bu ayeti aadaki gibi yorumlamaktadr: Allahn ayetlerinin afak olarak isimlendirilen
zahire dnk bir yn vardr. nk ayetlerin hkmleri organlar zerinde caridir. Ayrca kendileri
3

Tercmanul-evak mukaddimesi.

olarak isimlendirilen batna dnk bir yn daha vardr; zira hkmleri kalplerde cereyan eder. Birinci
yn, eriat taraf; ikincisi ise hakikat cihetidir.
bn Arabi, bazan da batn manalara, eriatn zahiri olan kitabn karl olarak hikmet ismini
vermektedir. Bu, kartlk aadaki ayette zikredildii gibi Kuranda da vardr: Rabbimiz! onlara kendi
ilerinden senin ayetlerini okuyan, kitab ve hikmeti reten bir rasul gnder. (Bakara, 2/129) Yani
onlara eriatn zahirini ve batnn reten rasul gnder. Bu, Fususta dikkat ekilen bir noktadr. Nitekim
bn Arabi, inceledii 27 peygamberden her birisinin ismini, bir hikmetle ilikilendirmektedir. Ona gre bu
hikmetler, sz konusu peygamber hakknda nazil olan Kuran naslarnn arkasnda gizli olan batni
manalara iaret etder. Mesela, Adem kelimesindeki ilahi hikmet blm, smail kelimesindeki yce
(aliyye) hikmet blm veya Muhammed kelimesindeki ferdiyet hikmeti blm gibi. Adem
kelimesinden ve Muhammed kelimesinden ama, Adem akl ve Muhammed akl veya Adem hakikat
(el-hakikatl-ademiyye) ve Muhammed hakikat (el-hakikatl-muhammediyye)dir. Bunun anlam,
Fusus kitab, hikmetler btn demektir ki, her bir hikmet, sz konusu peygamber hakknda nazil olan
Kuran ifadelerinin arkasnda gizlenen batni manalar aklamaktadr. Her hikmetin zel bir konusu
vardr: Ademi hikmetin konusu, uluhiyet, smaili hikmetin konusu, zellikle Allaha nisbetle uluv,
Muhammedi hikmetin mevzusu ise ferdiyettir.
Bazan da bn Arabi, batni anlama ilmin karl olarak fehm ismini vermektedir. Zira ilim,
bilineni (malum) kuatmak, fehm ise (malumun) hakikatini ve zn idrak etmektir. Fehm, kulun kesbi
olan ilmin aksine ilahi bir hibe ve rabbani bir bildirmedir. ekil ilmi olan fkh, ilim ksmna dahildir.
Ebu Yezid bu konuda zahir alimlerine hitap ederek yle demitir: Siz ilminizi lden aldnz. Halbuki
biz, ilmimizi hi lmeyen diriden aldk.4
Bu esasa gre bn Arabi, velilerin Kuran anlaynn (fehm) Kurann tamamlayc bir paras
olduunu ve Kuranla ayn kaynaktan geldiini kabul etmidir. Bu yzden teri nbvveti olan zel
nbvvet (en-nbvvetl-hassat) kaps kapansa bile umumi nbvvet (en-nbvvetl-ammet) kaps
-ki, marifet nbvvetidir- kapanmamtr.
4- Anladm ki, bn Arabi teriye ait Kuran ayetlerini anlama hususunda zahir ve batn boyutlarna
birlikte nem vermektedir. Nitekim zahir ehlinin yapt gibi fkhi meseleyi ve eri hkmn akladktan
sonra iaret onu takip etmekte ve iaretin kalpteki etkisini belirtmektedir. bn Arabinin Futuhat
kitabnn birinci blmnde namaz, oru, zekat, hac, taharet ve benzeri fkhi meseleleri ele alrken takip
ettii yntem budur. bn Arabinin amac, zahirinde getii gibi btn eri meseleleri iinde aklad
byk bir kitap yazmakt. Bu kitapta hkmn zahiri hakkndaki eri bir problemi ilerken, zahiri hkm
yannda insann batnndaki hkmn de zikretmek ve eri hkm zahire-batna, organlara-kalbe birlikte
uygulamak istemiti.5 Byk bir ihtimalle bn Arabi bu kitab telif etmemitir. Ancak bu noktada
Futuhat ve Fususda zikrettikleri, bu yntemi aklamak iin kafidir. Bu yntem, onun zannedildii gibi
ibadetlerde zahiri mezhebine mensub olmad, belki ibadette zahirilerle zahiri, batnilerle batni
mezhebine mensub olduuna delalet etmektedir. Ancak o, batnilere daha yakndr. nk fkh ve
sufidir; ancak din anlaynda zahiri fkhlara oranla sufilere daha yakndr. badetlerin aklanmas
hususunda ruhi srlarn inceliklerine ynelik bildirdikleri, buna tanklk etmektedir.
bn Arabi, ibadetlerle ilgili ayetleri tevil etmeyi, zahir mana ile batn mana arasnda bir ztlk
olmad ve tevil edenin zahir manadan daha yksek ve derin deruni seviyeye ykseldii bir esas zerine
kurar. Zira bu durum, insann nefsi ve kalbiyle daha gl bir ilikiyi salar. nsan ruh ve bedenden
olumutur ve bn Arabiye gre bunlarn her ikisi de teklife muhatabdr.
tikad ayetleri ile ilgili tevili ise, en mkemmel grnmn Fususul-hikem kitabnda bulmutur.
bn Arabi bu kitapda doktrinini, Kuran ve Hadisin domalarndan uzak felsefi veya felsefi-tasavvufi bir
esas ile aklamay dnmemitir. Aksine bu domalardan dnceleri iin bir kalkan ve doktrininin
rgsn dokuduu bir ereve oluturmutur. Bu domalar, bazan ak bazan da karmak olan zel
tevil ynteminin hizmetine sunmu ve onlardan vahdet-i vcud doktrinini hissettiren istedii her manay
karmtr. Bu kitabn her blmnde, bir peygamberle ilgili baz Kuran ayetleri vardr. Bu peygambere
o blmn hikmetini dayandrmakta, Kuranda bildirildii ve mslmanlarn bildii ekilde onun
kssasn anlatmaktadr. Ancak bn Arabi aklama esnasnda nassn lafzlarn tevil etmekte ve bu
nastan, bazan bilinen zahir anlamndan ok uzak olan diledii manalar ve iaretler karmaktadr. Bu
hususta Kuran lafz ile tevil ettii manann hamledildii lafz arasndaki lafzi yaknla dayanmaktadr:
Mesela yle der: Takva vikayeden tremitir. Muttaki, kendisini Hakkn korumasna alan kimsedir. Bu
durumda kul, Hakkn suretidir. Veya yle der: Ulul-elbab (akl sahipleri), bir eyin zn
aratranlardr. Ya da yle der: gayret, ente-sen anlamndaki gayrdan tremitir. Bundan, ilahi
4
5

el-Futuhatl-mekkiyye, c.1, s.365


Bkz. Futuhat, c.1, s.427

birlik makamnn gayrdan uzak gayreti gerektirdii sonucuna varmtr. Burada gayr, ente-sendir.
Vahdet makamnda ise, ene ve ente arasnda fark yoktur.
Ayn ekilde bn Arabi rih (rzgar)n rahata iaret ettiini syler. Ad kavminin rih onlar
karanlk cisimlerinden kurtarmtr, sonucuna varr. Azap, azubetten (tatllk) tremitir. Buna gre
cehennem ehlinin azab, bir eit nimettir. Zira hakikatte azap yoktur ve herkesin sonu naimdir.
(cennettir.) Cehennem halknn azab ile ilgili Fususda yle demektedir:
Onlarn cennetine tatllndan dolay azab denir. Bu azap sz onda gizli olan lezzet iin bir
kabuk gibidir. Kabuk ise z koruyan bir eydir.
Byle dedikten sonra:
Kfr ve isyan ehli cehenneme girseler de, orada kendileri iin bir zevk ve lezzet vardr. O da
onlar iin bir cennettir.
Ancak onlarn cennetleri Huld cennetlerinin nimetlerine benzemez. kisi de birdir ama aralarnda
tecelli fark vardr.6
Bazan da Kuran lafzna dilin veya rfn desteklemedii tahkimi bir mana (hakemlik manas)
verir. Mesela Musann iine konulduu tabut, onun cismidir ve iine atld okyanus ise bu cisim
vastasyla elde ettii ilimdir. Nuh fassnda ise yle der: Nuh kavmini, gece- yani akllar asndan (zira
akllar, gaybdr.)- ve gndz- yani suretlerinin zahiri bakmndan- (Hakka) armtr... Rabbim! beni
affet!- yani beni gizle.- Annemi, babam da (affet). - yani kendilerinden olduum kimseleri ki, onlar akl
ve tabiattr.- Evime giren kimseyi de-yani kalbimi- (affet); Mminleri de yani akllar; Mmin kadnlar
da, yani nefisleri Zalimleri artrmaz. Zalimler, gayb ehlidir: Zira zalimin kelimesi, zulumattan
tremitir ki, o da gaybdr. Benzer bir ok misal vardr.
Belirttiimiz gibi bn Arabi, ibadet ayetlerini anlama noktasnda zahir ve batn manalarn birlikte
benimserken, ikitad ayetlerinde zahir manadan dayand bir destek ve arkasna gizlendii bir perde
olarak yararlanmakla birlikte sadece batn anlamlara nem verir. Bu ayetleri tartrken grrsnz ki, o
anszn zahirden batna intikal eder, sonra zahirine sonra tekrar batna dner; kendisini bu ie verir, onu
takip eder ve okuyucunun hayrete decei ve aklnn karaca bir yntemle onu aklar. Eer
uslubunda bu ift manaya snmasa ve doktrinini tek dille aklasayd, manalar ak olur ve bu
hususdaki phe ortadan kalkard; ancak anladm kadaryla bu ift dili kastl olarak tercih etmitir.
Bylece basit olan, etrefilli hale getirmi ve ak olan gizlemitir. Neredeyse tevil ile ilgili nemli
metoduyla Kuran yeni bir Kurana dntrmtr.
5- bn Arabinin uslubu ve tevil yntemi ile ilgili kefettiim ilk hakikat buydu. phesiz
grlerini yorumlarken yararland bu dilsel dalizim, insanlarn bn Arabinin durumu ve inancn
taktir etme hususundaki ihtilaflarnn en nemli sebebidir. Szlerinin zahiri ynne bakan kimse, onun
ilmine ve faziletine tanklk etmekte, en byk alim ve fkhlarndan, Kuran ve hadisi en iyi bilenlerden
birisi olarak kabul etmekte, bu yzden onu velilik ve kudsilik ile nitelemektedir. Szlerinin batni ynne
bakan kimse, felsefe ve tasavvufunda ak olan akli ve ruhi yeteneklerini taktir etmekle birlikte ya dini
grlerini kabul etme noktasnda tereddt gstermekte ya da onlar kesin olarak reddetmektedir. slam
alemi, bn Arabinin durumu hakknda iki kampa ayrlmtr. Bunlardan birincisi, ilk tutumu, dieri ise
ikinci tutumu temsil etmektedir. Mecdddin el-Firuzabadi, bn Arabiyi desteklemek zere Kefl-gda
an esrar-i kelami-eyh Muhyiddin Arabi adl eser yazan eyhul-slam Siracuddin el-Mahzumi ve
Mahzuminin eyhi Siracuddin Balkani, onun ateli savunucularndan bazlardr. Fahreddin Razi, mam
bn Esad el-Yafii, Saduddin el-Hemevi, Kemalettin el-Kai ve bn Kemal Paa, onun veliliine
hkmetmilerdir.
bn Arabiyi reddeden ilk kii reddeden ilk kii olan Cemaleddin bin el-Hayyad el-Yemen, bn
Teymiyye ve Msr misafiri Burhaneddin el-Bukai e-afii- ithamda en sertleridir- ona hcum eden dier
taraf temsil ederler.
Bylece bn Arabi, varlk sahnesine ktndan beri islam alemini megul etmitir ve hala da
megul etmektedir. nsanlar kendilerini, onun eserlerini erhetmeye, analiz etmeye ve yorumlamaya
vakfetmilerdir. Ancak nceki nesiller, gayretlerini onun inanlarn incelemeye ve -her birisi eriat
anlay biimine gre- bu inanlarn eriata uygun olup olmamasna hasretmilerdir. Halbuki bn
Arabinin felsefesini bir btn olarak incelemek, objektif ve tarafsz olarak ortaya koymak ve insanlk
dncesi ierisindeki genel erevesini belirlemek, bunlardan hi birinin aklna bile gelmemitir.

Fususul-hikem, s.94

bn Arabinin eserlerini incelediimde ve bu konuda The Mystical Philosophy of Muhyiddin bn


Arabi (el-felsefets-sufiyyet fi mezheb-i Muhyiddin ibn Arabi) balkl ingilizce bir kitap yazdmda
amaladm gaye, tamamen bu idi. Bu kitabn esas, 1930 senesinde Cambridge niversitesine
sunduum doktora almamdr.
Bu kitap, filozof sufi bn Arabinin doktrininin bir zetidir. Bu kitabn unsurlarn mracaat ettiim
eitli kaynaklardan topladm ve iinde bn Arabinin fikri orijinalliini ve onun yneliinde etkisi olan
eitli tasavvufi ve felsefi cereyanlar akladm. Ayn ekilde belli bir lde grlerinin kendisinden
sonraki nesil zerindeki etkisini de ortaya koydum.
6- Uzun aratrma ve inceleme sonunda anladm ki, bu zatn byk evrensel felsefi doktrinler
arasnda nemli bir yer igal eden tasavvufi ve felsefi bir doktrini vardr. Bu doktrinin kaynaklarn felsefi
ve tasavvufi olmayan eitli ayrntlardan karmaya baladm ve bu unsurlar birbirine ekledim. Bylece
bu mezhebin ats, ontoloji (vcud), epistemoloji (marifet) ve psikoloji (nefs)den oluan temel felsefi
meseleleri iine alacak ekilde tam ve birbiriyle irtibatl olarak ortaya kmtr. Grdm ki, btn bu
meseleler, bn Arabinin dncesinde tek bir mihver etrafnda dnmektedir; bu da vahdet-i vcud
dncesidir. Bu dnce, onun aklna hakim olmu ve bilincini istila etmitir. Syledii her hususda bu
dnceden balamakta, her eyin yorumunda ona dnmekte, bu dncenin nda Kuran ve Hadisi
tevil etmekte ve bu iki kayna doktrininin hizmetine sunmaktadr.
Bu dncenin zeti udur: vcudi hakikat z itibariyle bir; sfat ve isimleri asndan oktur;
Onda ancak itibar, nisbet ve izafet ynnden okluk vardr; kadim ve ezelidir; kendilerinde zuhur ettii
varlk suretleri deise de, o deimez. Zat asndan ona baklrsa, Onun Hak olduu; mazharlar
itibariyle baklrsa, halk olduu grlr. Bu vcudi hakikat, Hak ve halktr; Bir ve oktur; kadim ve
hadistir; evvel ve ahirdir; zahir ve batndr. Bu hakikat, btn ztlar camidir; ancak bu ztlk, hakikatte
deil, itibarlarn farkll sebebiyledir.
bn Arabi, pheye yer brakmayacak tarzda cret ve aklkla bu vahdet-i vcud problemini,
Fususul-hikem ve Futuhatl-mekkiyye kitaplarnda u ekilde ortaya koymaktadr.
Ayn olduu halde eyay zhar edeni tesbih ederim.
Benim gzm, Onun vechinden bakasna bakmad.
Kulam Onun kelamndan bakasn iitmedi.7
Vahdet-i vcuda iaret eden szlerini tevil etmek ve zahir manasn eriatn zahirine uygun baka
bir manaya dntrmek mmkn deildir. Zira bizzat eriatn zahiri, ona gre hakikatin ancak bir
ynn ifade eder: kinci ynn ise, eriatn batn ve hakikati ortaya koyar.
Buna u da eklenmelidir ki, bn Arabinin dile getirdii vahdet-i vcud, uluhiyeti ve gereklerini
veya ruhi deerleri inkar eden materyalist bir vahdet-i vcud deildir; aksine bunun tersi dorudur; Yani
vahdet-i vcud, fenomen alemini inkar etmekte ve Gerek Varlkn ancak Hak yani Allah olduunu itiraf
etmektedir. Halk ise, Hak varln glgesidir ve halkn bizzat varl yoktur.
bn Arabi, muarzlarnn ve inkarclarn itirazlarndan korkarak bu mezhebi ak ve tam bir ekilde bir
kitapta veya kitaplarnn blmlerinde aklamas gerektiini anlamtr. Bu sebepten bu mezhebi, fkh, hadis,
kelam, tefsir ve benzeri meselelerle kartrarak eitli ayrntlar ierisine datmtr (yaymtr). O,
sekinlerin (havas) inanlarna ynelik szleri esnasnda bu durumu u szyle aklamaktadr. (sekinlerin
inanc, vahdet-i vcud hakkndaki inancndan ibarettir.)
Kapallktan dolay ona belli bir blm ayrmadm. Ancak onu bu kitabn (el-Futuhat)
blmlerine datarak, ayrntl bir ekilde ele almak suretiyle akladm. Fakat zikrettiim gibi dank
haldedir. Allahn bu ii bilme hususunda anlayla rzklandrd ve onu bakalarndan ayrd
kimsenin bilgisi hak bilgi ve doru szdr.8
phesiz bn Arabi, doktrininin unsurlarn (eserin eitli blmlerine) datmay, gerek
hakikatini ifa etmemek ve anlamayanlardan gizlemek iin kastl olarak yapmtr. O bu anlamda byk
bir musiki bestesi yapan, sonra onu insanlardan gizlemeyi dnen, bu sebepten yrtan ve baka
namelerin iine yayan bir sanatya ne kadar da benzemektedir. Byk musiki bestesi, onu karmay ve
yeniden bir araya getirmeyi isteyen kiiler iin buradadr.9

el-Futuhat, c.II, s.604


el-Futuhat, c.I, s.47-48
9
Bkz. Fususul-hikem iin yazdm Giri blmne: s.11
8

te benim bn Arabi aratrmamda ortaya koyduum alma buydu; yani dalm unsurlar
toplamak, birbirleriyle irtibatlandrmak ve felsefi ve tasavvufi alardan mkemmel ve muntazam bir
doktrini yorumlayan genel ve dzenli bir telif meydana getirmek. Bu eseri insanlara taktim ettiim
zaman, bazlar kabul etti ve beendiler; bazlar da reddettiler; Reddedenlerin gerekesi, benim bn
Arabinin szlerini tevilde arla katm, onda olmayan eyleri ona izafe ettiim, sufi bir kiiden
evrensel felsefi bir ahsiyet yarattm ve onu Spinoza ve benzeri kiilerin yanna koyduum eklindeydi.
Onlara gre bn Arabinin sufilii ortadayken bu felsefi konuma ykselmesi mmkn deildi. Benim
Muhyiddin bn Arabi kitabma ynelik baz batl bilim adamlarnn ve 1930 ylnda Edebiyat
Fakltesinde felsefe hocas olmay dndmde Kahire niversitesinin Rektr olan merhum Mustafa
Ltfinin tutumu, buydu. O zaman Muhyiddin bn Arabinin tasavvuf felsefesi hakknda bir kitap
yazdm sylediimde Mustafa Ltfinin yle dediini hatrlyorum: Muhyiddin bn Arabinin
felsefesi mi? Bunun zerine evet! byk bir felsefe dedim. Bu felsefeyi bir araya getirmek ve
muntazam ve ilmi bir ekilde ortaya koymak bana nasip olmutur.
bn Arabi ile ilgili yazdm her yazda, ona bir gr nisbet ettiim zaman kitaplarndan bir
metinle hemen o grm destekledim. Ben onun szlerini, cmlenin aknn kaldramayaca,
mezhebinin znn ilham etmeyecei ve kastedildiine dair deliller bulunmayacak bir tarzda
yorumlamadm. Buna ek olarak Kaani, Kayseri, Cami ve benzeri Fusus ahirlerinin szlerini de dikkate
aldm. Bu ynteme, 1939 senesinde ingilizce olarak yaynlanan kitabm ve 1946 ylnda neredilen
Fususul-hikem zerine yaptm talikatm gibi tasavvuf felsefesini btnyle incelediim genel
almalarmda ve onun mezhebine veya mezhebinin etrafndaki belirli bir meseleye ynelik zel
aratrmalarmda tamamen riayet ettim.
7- Bu aratrmalarmn nemlilerinden bazlar:
a- bn Arabi, tasavvuf felsefesini nereden ald? Min eyne isteka Muhyiddin bn Arabi
felsefetehs-sufiyyete10 Bu makalede, bn Arabinin malzemesini kendi zamannda slam medeniyetinin
ulat verimli islam kltrnn btn alanlarndan aldn, ald her eyi iyi hazmettiini,
zmsediini ve zel karakteristiini tayan yeni bir ekilde ortaya karttn akladm. Bu
aratrmada, dorudan doruya bn Arabinin doumuna sahne olan Endlsteki tasavvufi ve felsefi
havay tasvir ettim; Aratrmac Esin Palaciosun bn Arabinin kendi asr ile bn Meserrenin asr
arasnda halka olan el-Meriyye okulu yoluyla Muhammed b. Abdullah b. Meserre (319) okulundan
etkilendii eklindeki tezini tarttm.
Daha sonra bana gre bn Arabinin dncesinde etkisi olan kaynaklarn aklanmasna getim;
Bu kaynaklar iki blme ayrdm; Birincisi, islami kaynaklar; Bu blmde, 1-Kuran, 2-nceki baz
sufiler, 3-kelamclar, zellikle Eariler, 4-Karamitiler, batni smaililer ve zellikle hvan- Safay
inceledim.
slam d kaynaklara ise, yeni eflatunculuk, yahudi Filon el-skenderi ve stoaclar dahil ettim.
b- lahi Kelime hakkndaki Gr Nazariyeth fil-kelimetil-ilahiyye 11 Bu aratrma, bn
Arabi de dahil olmak zere mslmanlarn ilahi kelime (Logos) ile ilgili eitli nazariyelerini ele
almaktadr. bn Arabinin bu doktrininde faydaland islam ve yunan kaynaklarn akladm. Ayn
ekilde bu nazariyenin kendisinden sonra gelen islam dnrleri zerindeki etkisini ortaya koymaya
altm.
Anladm ki, bn Arabi kelime tabirini, eitli anlamlarda kullanmaktadr ve bak asna gre
farkl isimler vermektedir. Srf metafizik adan onu btn kainatta sari olan kuvve-i akile (akledici
g) ve oluun, hayatn ve tedbirin kayna olarak kabul etmektedir. Bu anlamda kelime bn Arabinin
doktrininde, Eflatunun akl- evvel, staocularn akl- kllisinin yerini almaktadr. Fakat kelime
birincisinden ziyade ikincisine daha yakndr.
Kelime tasavvufi adan ise, btn ilahi ilmin dayand asl ve ilham ve vahyin kaynadr. bn
Arabi onu, hakikat-i Muhammediyye, ruhul-hatem ve mahalli her sufinin kalbinin srr olan
mikat hatemir-rusul anlamnda kullanmaktadr.
nsanla ilikisi ynnden, bn Arabi, kelimeyi, Adem, hakikat-i Ademiyye, hakikat-i
insaniyye ve insan- kamil olarak isimlendirmektedir.
En mkemmmel aleme nisbetle onu, hakikatl-hakaik olarak isimlendirmektedir.12

10

Edebiyat Fakltesi dergisinde neredilen bir aratrma; Kahire niversitesi, s.1933


1934 ylnda Kahire niversitesi Edebiyat Fakltesi dergisinde yaynlanan bir aratrma
12
Bkz. Ukletl-mstevfiz, Neybrog, s.42-43
11

Her eyin sayld sicil (kayt) ynnden onu, kitab, ilml-ala ve benzeri ekilde
isimlendirmektedir.
c- lahi Ak Hakkndaki Gr: Bu aratrma, Tasavvufi Hayatta Bakire balyla
neredilmitir.13 Bu almada, vahdet-i vcuda kail olan sufilerin bak asndan ilahi ak doktirinini
aklamaya altm ve bn Arabinin grnte ok olsa bile, mahbubun birliine inandn, Hakkn
mutlak olarak mahbub ve mabud olduunu akladm. Bunun sebebi, ibadetin esas ve znn ak
olmasdr; Hak mutlak olarak Cemildir. Onun cemali btn varlk aamalarna yansr. Mekkede oturan
eyh Mekinddin b. Rstemin kz Nizam, gerekte ilahi tecellilerden ve bn Arabinin nem verdii
ilahi cemalin suretlerinden biridir. bn Arabi bu kadn hakknda Tercmanul-evak yazmtr. bn
Arabi, bu eserde aka Nizama olan akn itiraf eder. Fakat bu ak, cinsel ve beeri bir ak deildir. Bu,
temiz ve bakire bir aktr. Muhtemelen bn Arabi, bu kadn edebiyat ve hadis bilgisi geni olan yal
halas veya meclislerinde bulunan babas vastasyla en fazla bir veya iki kere grmtr. bn Arabi bu
kadnda hissi ve manevi sfatlarnn tecelli ettii parlak ve gzel bir suret grm ve bu gzel kadn
suretinden, ak olduu, ibadet ettii ve taktis ettii cemal-i mutlakn sembolunu elde etmitir. O kadna
duyduu ak ve evk, ne hissi ve geici gzelliine ak olduu iin ne de, ehvet ve heva objesi olduu
iin deil, belki bu cemalin mkemmel bir sureti ve sembol olduu iindir. Hakknda ak iirleri yazd
hissi suret, onun iin kendisine iaret edilen hakikate gtrd oranda bir anlam tar. Mekkenin gzel
kadnlarndan birisinde veya bir bakasnda ortaya kan bu hakikat, sonsuz suretlerden birisidir. O, gz
cemal suretlerine taklm bir ekilde kasideler nazmetmektedir; halbuki onun kalbi, suretlerin sahibiyle
meguldr.
d- Tasavvufi Mirac Hakkndaki Gr ve Nebevi Miracla likisi: Bu, ingilizce14 olarak
yazdm bir aratrmadr. Bu makalede sufilerin zellikle de bn Arabinin peygamberin mirac
ksssasndan ne lde etkilendiklerini ve ruhi miraclarn betimlerken nebev miracn olaylarndan ve
stlahlarndan nasl faydalandklarn akladm.
bn Arabi, kitaplarnda tasavvufi mirac ile ilgili pek ok ey tasvir etmitir. Bunlarn en
mkemmeli ve en genii, Futuhatn ikinci cildinde kimya-i saadet bal altnda yazdklardr. Bu
mirac (sufi mirac) bir ok ayrnts itibariyle nebevi miraca benzemektedir. bn Arabi, hem filozofun
(dnrn), hem de Muhammedin dinine tb olann (sufi) hissi ve ruhi alemin ufuklarna kn, her
salikin yolculuunda karlat olaylar ve hadiseleri, eyann tabiat ve varln hakikatleri ile ilgili elde
ettii bilgileri betimlemektedir.
Mirac iki aamaya ayrlmaktadr: Birincisi; yedi gk aras. Hem filozof ve hem de tb bu semalara
tek tek ykselirler. kinci merhale, yedinci semadan sonra balar ve sadece tb (sufi) ykselir; filozof
geride kalr. Anlald kadaryla bu merhaledeki seyr menzilleri, sonuncusu uhud olan sufi makamlara
benzemektedir. Bu makama, ancak batn ilminin varisi olan mutasavvf tb, ulaabilir. Nazar sahibi
filozofun ise bu makamda bir pay yoktur.
Btn bunlarda bn Arabi, nebevi mirac kssasndan izledii bir rnek ve sahne oluturmutur ki,
bu sahnede kendi betimledii, varlkn tabiat, marifet ve Allaha vusulun yolu hakkndaki genel
doktrininin ilham ettii ekilde mirac kssasn sunmutur.
bn Arabinin taktim ettii ekliyle mirac kssas, varln hakikatine ve sonra da Allaha ulama ile
ilgili akli nazar yolu ile zevki kef yolu arasnda; yani filozof ile sufinin yolu arasnda karlatrma kssasdr.
te yandan bn Arabi, nebevi miracn geleneksel ekline olduu gibi bal kalmaya devam
etmektedir; ancak ieriini ve sembollerini deitirmekte, adeta parlak felsefi ve tasavvufi bir kssaya
dntrmektedir.
e- Eserlerinin Fihristi: bn Arabinin 632 ylnda kendi eserlerini sralad bu nemli vesikay
nerettim.15 Bu nerime bir mukaddime ile baladm; mukaddimede fihristi, ieriini, telif tarihi ve
konularna gre bn Arabinin kitaplarnn tasnif edilebilecei snflandrmalar ele aldm. Bu mukaddime,
ingilizce yazlan ve 1954 senesinde Cambridge niversitesinde gerekletirilen 23. msterikler
konferansnda sunulan aratrmamn bir zetidir.
8- bn Arabi aratrmalarmda matbu olan bir ok kitap ve risaleye dayandm ki, bunlarn says
59a ulamaktadr. Bunlardan 38i yukarda iaret edilen Fihristte zikredilmitir. Buna ilaveten henz
neredilmeyen saysz yazmaya dayandm da kaydedilmelidir. Aratrma ve incelememde bu eserlerden
iki tanesini setim ki, phesiz bunlar bn Arabinin en nemli eserleridir. Bu iki eser, Fususul-hikem ve
13

Hilal dergisi, Temmuz, s.1947


1955 ylnda Londrada Islamic Quarterly dergisinde yaynlanmtr.
15
1955 ylnda skenderiye niversitesi Edebiyat Fakltesi dergisinde yaynlanmtr.
14

Futuhatl-Mekkiyyedir. Fususun konularn analiz ettim ve bn Arabinin kitaplar arasndaki yerini


belirttim. Ayrca 1946 ylndaki Fusus nerimin bana koyduum 43 sahifelik giride bn Arabinin
Fususdaki doktrinini akladm.
Bu giri blmnde Fususun bn Arabinin telifte olgunluuna ulat zirveyi temsil etmekte
olduunu, dier kitaplarnda mezhebinin baz ynlerini ele almakla birlikte bu eserin mellifin doktrinini
mkemmel bir ekilde ierdiini ve vahdet-i vcud ile ilgili grlerine ynelik btn eserlerinin en a
olduunu ortaya koydum.
Futuhata gelince; telif, tercme, basma ve nerini Msr messesesinin zerine ald nsanlk
kltr serisinin birinci cildin ikinci ve nc saysnda uzun bir makale yazdm.
Bu makalede, kitabn konularn ve mellifin uslubunu analiz ettim; islam kltrnn eitli dini,
fikri ve ahlaki alanlarn kapsayan bir ansiklopedi olduunu akladm. Ayn ekilde zellikle bu kitabn
bn Arabinin vahdet-i vcud doktirini ile ilikisini, islam tasavvufuna ve islam hudutlar dndaki
Avrupa dncesine etkisini aklamaya altm.
te yandan Abdulvahhab araninin Levakihl-envaril-kudsiyye, el-Kibritl-ahmer min
ulumi-eyhil-Ekber ve el-yevakit vel-cevahir kitaplarnda Futuhat zetlerken bn Arabiye nisbet
etmekte tereddt ettii baz blmlerin Futuhata sonradan girdii eklindeki iddiasn da ele aldm.
arani, bn Arabiye nisbet etmekte tereddt ettii Futuhattaki ibarelerin, eyh emseddin Muhammed
b. es-Seyyid Ebit-Tayyib el-Medeni (955)nin kendisine getirdii nshada olmadn ileri srmtr. Bu
nsha, Konya Camiindeki mellif yazmasndan istinsah edilmitir.
Ben, Futuhata sonradan ilave edilen czleri ihtiva eden ve araninin dneminde Msrda yaygn
olan hi bir Futuhat nshas bilmiyorum. Ancak Konyadaki nsha ile matbu Bulak nshasnn bir ok
sahifesini karlatrdm. ki nsha arasnda, metne kayda deer etkisi olmayan ve bn Arabinin
mezhebinde bilinen dorular deitirmeyen nemsiz farklar grdm.
Anladm ki, Futuhat zetinde arani, mellifin doktrinini oluturan felsefi ve tasavvufi unsurlar
grmezlikten gelmitir. Neredeyse bu zetini selefin mezhebi ile uygunluk arzeden kelami-dini unsurlara
ve ahlaki-ameli tasavvufi unsurlara hasretmitir. Bundan dolay araninin zetindeki bn Arabi, filozof
sufi bn Arabi deil, zahiri fakih ve sufi filozof bn Arabidir. Halbuki bu, bn Arabiyi tek adan
betimlemedir ve Futuhatn eksik bir zetlemesidir.
9- Fususul-hikemin ingilizceye tercmesi Nicholsonn byk ryalarndan birisiydi. Nicholson,
tercmeye balad; hatta birinci blmn bir ksmn tercme de etti. Sonra kararndan vazgeti ve bu
sorumluluu kendisinin yerine benim tamam istedi. Bu arzusunu doktoray bitirmemin akabinde direkt
olarak bana bildirdi. Ancak ben zr diledim ve bu macerann zorluunu, hatta imkanszln ileri
srerek mazeretimde srar ettim. Nitekim Fususul-hikem kitabnn arapasn anlamak iin byk gayret
gstermitim. Hal byle iken benden nasl ingilizceye tercme etmem istenirdi. Problem, Fususun
anlamlarn serbest ve zgr bir dil ile tercme etmek ise, bu bir noktaya kadar kolayd. Eer gaye,
Fususu mellifin uslubunun zelliklerine bal kalmakszn serbest bir uslup ile zeti ise bu da imkan
dahilindeydi. Ancak aslna uygun ve bn Arabinin hedefledii btn incelikleri ortaya karacak
gvenilir bir tercme ise, ite zor ve nemli sorun buydu. Bununla zahir ve batn toplayan ve bn
Arabinin tartma, dilsel karmlar, mecaz, istiare, kinaye ve arapaya has ifade tarzlar ile amalad
uzak gayeleri ifade eden bir tercmeyi kastediyorum. nk her dilin kendine has zellikleri vardr ki, bu
zelliklerin baka bir dile tercmesi ve tam olarak korunmas mmkn deildir. ki dil, yani arapa ve
ingilizce gibi tamamen farkl dil familyalarna ait olduunda tercme daha da zorlamaktadr. Buna
ilaveten, bn Arabi, Fususul-hikemde istedii anlamlar elde etmek iin muhteem bir ekilde dil
hilelerinden yararlanmtr. Bu vastalar kulland ifadeleri literal olarak tercme ettiimde, bu, bo bir
alma olacakt.
Mesela, o, aralarnda dilsel bir benzerlikten baka hi bir irtibat olmayan kelimeler arasnda iliki
kurar. rnek olarak azap ile azubet arasnda bir balant kurar ve buradan cehennem ehlinin azabnn
bir eit nimet olduu grne ular. Kelimenin azap diye isimlendirmesinin sebebi azubetten
(tatllk) tredii iindir. Bir baka misal, emval kelimesidir. (Allah Teala: Allah sizi mallar (emval) ve
ocuklarla uzatr.) bn Arabi bu ayeti, sizi ona (Hakka) meylettiren ey eklinde tefsir eder. Azap ve
azubet ayn kkten tredii gibi tesadfen benzeen el-mal ve male (meyletmek) de ayn kkten
tremektedir. Bu ifadeler ingilizceye nasl tercme edilebilir?
Bir baka misal de, lafzn lugavi manasn alp stlahi veya mecazi manasna nem vermemesidir.
Bunu,lafz manann amacna gtrd durumlarda, yapmaktadr. Mesela gafr kelimesini setr manasnda ele
almakta ve: mafiret etmesi iin onlar ard ayeti hakknda yle demektedir: Buradaki gafr, setr demektir:

Bu durumda onlar ayanndan gizledi ve onlarn ayann da kendi aynnda gizledi. Bylece gerekte o btn
mmkinlerin ayannda zahirdir. Bu ise bn Arabinin vahdet-i vcud hakkndaki nazariyesinin ta kendirisidir
. Allah ve melekleri ona salat ediyor. ayetindeki ysalli kelimesini, ge gelir (yeti
mteahhiran) manasna almaktadr. Mesela seyir esnasnda bu at musalli idi. denir. Buradaki msalli,
sonuncu demektir. Buna gre Allah (bu anlamda) bizim inanlarmz formunda sonda gelir. Ancak bu bizzat
Hak deildir. Belki bizim itikadmz formunda ortaya kan Haktr. Musalli diye isimlendirilir. nk onun
varl, bizim varlmzdan ve bizatihi Hakkn varlndan sonra gelmektedir.
Fususul-hikemin ingilizceye tercmesinde kar karya kaldm byk zorluun farkndaydm;
ama Nicholsonn yerine getirmem hususundaki basks ile kabul ettim.
Tercmeyi bitirdiimde anladm ki, bu tercme arapa aslndan daha kapaldr ve kapallklarn
aydnlatacak ve problemlerini zecek bir erhe ok byk bir ihtiya vardr. Kapsaml bir erhi
amalamadm ve byle bir dncem olmad. Ancak kapal ve nemli baz konularna ynelik bir erh
ortaya koymay dndm. Bu aklamalar, 1946 ylnda Fususu nerederken yaptm arapa erhe
benzemektedir. Tercme ve erh, sanat, edebiyat ve sosyal bilimlere nem veren yce meclisin
stlendii Arap ktphanesiserisinde neredilmeyi beklemektedir.
10- bn Arabinin tasavvufu ile ilgili hala tam olarak benim ve dier bn Arabi aratrmaclarnn
yerine getiremedii nemli aratrmalardan birisi de, bn Arabinin islam alemi ve dnda fikri ve ruhi
kltrde brakt ulalmaz etkisidir. bn Arabinin teosofik tasavvuf ile ilgili bir okulu ve kendisinden
gerek direkt olarak gerekse kitaplar ya da rencileri vastasyla etkilenen takipileri vardr. Gerekten
bn Arabi, zamanndan gnmze kadar islamdaki felsefi tasavvuf zerinde silinemez bir damga
vurmutur. Btn tasavvuf kuaklar ierisinde doktrinine aran ve grlerini mdafaa eden takipileri
vardr. Bununla birlikte bu takipiler, daima umumi sufiler iinden deil, sekin tabakadan olmulardr.
bn Arabinin etkisi ak bir ekilde, vahdet-i vcud ve her eye kaim olan ilahi ak ile ilgili iir
yazan ran ve Trk sufi airlerinin bize braktklar parlak iir kltrnde ve Hak her mevcudun asldr.
szlerinde grlmektedir. Hak, feyz yoluyla btn varla nfuz etmi ve gerekte her ey iin her eyde
faildir. Varlklar ondan sudur eder ve hareketler ondan kaynaklanr. Her an yeni bir suret (form)e
brnr; Mmknler alemi, yeniden yaratlr (halk- cedid) ve bir an sonra tekrar yok olur; Hak, btn
varlk katmanlarn ezeli nuruyla aydnlatmtr; Sbt halinde ve ezeli adem halinde iken isimleri
mmknlerin ayann parlatmtr; Aynalar, grlen eylerin suretlerini yanstt gibi mmknatn her
ayn da isimlerin kemallerini yanstrlar.
ran ve Trk airlerin dnda bn Arabiden etkilenenler ise iki gruba ayrlmaktadr: Birinci grup;
Kaani, Kayseri, Cami ve Sadreddin Konevi gibi Fusus arihleridir. Nitekim bu erhlerin ve bu zatlarn
Fususun iaretlerini derin bir ekilde anlamalarnn, bn Arabinin doktrinini yayma ve aratrmaclarn
anlamasn salama noktasnda byk bir etkisi olmutur. Ancak bu kiiler- mellifin ruhuna tam bal
kalsalar ve kapallklarn bn Arabiden aldklar feyz nda akla kavutursalar da- vahdet-i vcud
mezhebi ile ilgili erh alanndan orijinal telif alanna ykselememilerdir. Bununla beraber Kaani ve
Kayseri gibi bazlarnn, bu doktirinin srlarn ortaya karma hususunda derin nazariyeleri olduunu da
belirtmeliyiz.
kinci grup ise, bn Arabiden etkilenerek, doktrinin baz ynlerini aklayarak ve bu mezhebin
mantnn gerektirdii yeni ve uzak ufuklara ulaarak vahdet-i vcud ve onunla ilikili nazariyeler
hususunda eser yazan sufilerdir. Hi phesiz bunlarn en mehuru ve en orijinalleri el-nsanl-kamil fi
marifet-i evahir vel-evail isimli kitabn yazar Abdulkerim el-Cili (veya Cilani)dir (.811). Bu
sebepten bn Arabinin dncelerinden, stlahlarndan ve telif ynteminden hangi lde etkilendiini
aklayabilmek iin bu makalede Cilinin doktrininin baz temel zelliklerinin tafsilatna gireceim.
11- Cili, el-nsanl-Kamil kitabnda varlk problemini ele alr ve bn Arabiden ald felsefi ve
tasavvufi stlahlar stadnn ilmi yntemine yakn bir ekilde tanmlar. Vard sonuca gre, vcudi
hakikat (el-hakikatl-vcudiyyet) z itibariyle birdir ve akli bir eydir ki, Cili, Alman idealistlerinin
zellikle Hegelin varln tabiatn tasvir ettikleri ekilde onu betimler. Hegel ile Cili arasndaki fark,
Hegel varln ve dncenin birliine kail olurken Cili, varln ve varln nitelendii sfatlarn birlii
grne sahip olmutur. Cili, burada sfatlarla ilahi zatn nitelendii sfatlar veya bizzat Hakkn
kendisini niteledii sfatlar kastetmektedir. Ciliye gre sfatlar- bn Arabide olduu gibi- alem diye
isimlendirdiimiz harici varlklarn ayndr. bn Arabi yle demektedir: Biz kendimizde (alemde)
olan eylerle onu (Hakk) vasfettik.
Cilinin varln tabiat ile ilgili doktrini, bn Arabiden ald eksen etrafnda dnmektedir;
Bunlar, zat, sfatlar ve isimlerdir. Cili mutlak olarak sfat, mevsufun halini bildiren veya halini bilmeye

ulatran ey16 eklinde tanmlar. Yani sfat, mevsuf hakknda bilgi veren eydir. Onun grne gre,
sfatlar ile meydana geldii hakikatler arasndaki fark, ancak olgular alemi iin sz konusudur. nk
sfat, bu alemde mevsufun ayn deildir. Halbuki hakikat aleminde yani batn aleminde gayriyet yoktur.
lahi zat, yada mutlak varlk, ilahi sfatlarn ayndr. Alem, zel mazharlarda tecelli eden ilahi sfatlarn
dnda baka bir ey olmadna gre yle diyebiliriz: lahi zat ve alem, ayn eydir ya da Hak halktr.
Cili, harici aleme gerek bir varlk nisbet etmekte tereddt etmez. Bununla birlikte harici alemin Hakka
nisbetinin, kabuun ze nisbeti gibi olduunu da sylemektedir.
lahi zata gelince (vcud- mutlak veya vcud- mahz) o, gayb alemidir. bareler ile idrak
edilemez; iaretlerin bilinmesiyle anlalamaz. nk ey, kendisine uygun ve mnasip veya kendisine zt
bir ey ile bilinir. Halbuki zatn varlkta ne benzeri ne de zdd vardr. Zat bir eydir ki, zat olmas
bakmndan isimleri ve sfatlar gerektirir ve her surette zat tasavvur edilebilir.17
Akl zat fezasnda kalrsa bir ey elde edemez. Ancak isim ve sfatlarn perdelerini ap
mahlukattan ibaret olan zahir varla bakarsa hakikatin btn ztlar ihtiva eden bir z olduunu anlar:
Hakikat, ezeli ve ebedi, Hak ve halk, kadim ve hadis, rab ve abd, zahir ve batn, vacip ve mmkn,
mefkud ve mevcud, sabit ve menfi, ve buna benzer ztlklardan ibarettir. Fakat bu dalite, gerekte
rlatiftir; bizzat varln kendisine gre deil, varla ynelik bizim bak amza gredir; Yani hakikat,
farkl iki varla iaret etmemektedir. Kendisine iki bak as ile baklan tek bir varlktr. Hakikate zat
asndan bakldnda, Hak denir; sfatlar ve isimler cihetinden bakldnda, halk denir. Zat, sfat ve
isimlerin ayndr.
Vcudun tabiat ile ilgili nc esas, ilahi isimlerdir. Cili, ismi mutlak olarak msemmay
anlalr klan, hayalde canlandran, vehimde hazrlayan, dncede tasarlayan, hatrda koruyan ve aklda
vareden ey olarak tanmlar. Msemma, mevcud veya madum olsun ya da hazr veya gaib olsun
farketmez. smin msemma ile ilikisi, zahirin batn ile ilikisi gibidir. Bu adan isim msemmann
ayndr.
Hak ancak halktan ibaret olan isimleri ve sfatlar ile bilinebilir. Hadis-i kudside yle
buyurulmutur: Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim; ve mahlukat yarattm. Bu sebepten beni
onunla bildiler.
Allah ismi, btn kemalatn maddesidir; Btn kemaller bu ismin felei altnda gizlidir. Allahn
kemalinin ise nihayeti yoktur. nk Hakkn kendi nefsinden izhar ettii her kemalin gaybnda daha
by vardr. Btn mahlukat, ilahi kemalatn mazharlardr veya Cilinin ifadesiyle zatn ardr.
Ciliye gre uluhiyet nemli bir mefhumdur; Uluhiyet, varlk hakikatlerinin toplamdr ki, o da
zahir ile beraber mazharlarn ahkamdr. Yani Hak ve halkn mazharlardr. Dier bir ifade ile uluhiyet,
btn ilahi ve kevni mertebeleri iine alan bir hakikattir ve varlktan her hak sahibine hakkn verir;18
ayrca uluhiyet, zatn en byk mazhardr.
Hak ve halktan her birisinin uluhiyette bir mazhar vardr. Hakkn uluhiyette mazhar en st
derecededir. Halkn uluhiyette mazhar ise halkn eitlilik, deiim, yok olma ve varlktan hakk kadar
olur.
yleyse uluhiyetin zahir ve batndan olumak zere iki yn vardr; Zahiri halk, batn ise Hakdr.
Bu ikisi arasndaki fark, su ile buz arasndaki fark gibidir. Buz zahir, su ise batndr. Zahirde buz, suyun
gayr; hakikatte ise ayndr.
Ciliye gre mutlak varlk, mutlaklndan ayrldnda merhale geirir. Bu, zatn varlk
sahnesine veya taayyn ve tecelliler sahnesine kndaki bir tr zati geliimdir. Birinci merhale,
ahadiyet; ikincisi, hviyet; ncs ise enniyettir. Birinci merhalede zat, btn itibar, nisbet, izafet,
isimler ve sfatlardan mnezzehdir. Ancak ahadiyetle vasfedilir. Bu sebepten ahadiyetin hkm, sadelik
(basitlik) ve mutlaklktan daha aadr. Bunun anlam udur; vahdet, taayyn ve tenezzl mertebelerinin
ilkidir. kinci merhalede veya ikinci tecellide bir olan zata gaib zamiri hve ile iaret edilir. nc
merhale, zatn varlklar suretinde zuhur etmesidir. Bu da, Hakkn halk suretinde tecellisi ve uluhiyetteki
kemalatn maddesi olan Allah isminin aydnlatmasyla mutlak varln karanlnn dalmasdr.
Uluhiyette bil-kuvve mevcud olan bu kemalat, bilfiil mevcud olur; makul olan mteayyin (taayyn
etmi) olur.
12- Buraya kadar Cili, tamamen bn Arabinin etkisi altndadr ve onun vahdet-i vcud mezhebini
zetlemektedir. Ancak Cili, insan- kamil- ki bizzat kitabnn amac da budur.- doktrinini kurmak iin bu
16

Cili, el-nsanl-Kamil, s.20


Cili, el-nsanl-Kamil, s.13
18
Cili, el-nsanl-Kamil, s.23
17

ontolojik doktrinlerinden yararlanrken stad bn Arabiden ayrlmaya balamaktadr. Bu doktrinin zeti


udur; nsan, Allahn haricdeki en mkemmel mazhar, Allahn kendi suretinde yaratt varlk ve
Hakkn isim ve sfatlarn grd aynadr. Bunun iin nsan, kendisinde toplu olarak bulunan ve
kainatn dier blmlerinde ayr ayr olarak zuhur eden ilahi kemalatn merkezidir. nsan ile dier insan
arasndaki fark, nev fark deil, derece farkdr. nsanlardan bazlar bil-kuvve kamil, bazlar da bil-fiil
kamildir. Mutlak olarak insanlarn en kamili, nebiler ve velilerdir; Bunlarn ba ise peygamber
Muhammed veya nebiler ve veliler suretinde zuhur eden hakikat-i muhammediyyedir.
nsan, nsan- Kamil mertebesine ancak ilahi zata ya da mutlak varla yapt ruhi miracn
tamamladnda ulaabilir. Bu yolculuunda yukarya doru merhaleyi kateder. Bu uruc, mutlak
varln aleme tenezzl esnasnda urad ini sralamasnn karldr.
Bu merhalelerden birincisinde, Hak, kula isimleri ile tecelli eder. yle ki, ilahi isimlerin nuru,
kulun tabiatnda aydnlanr. Bu durum meydana geldiinde, kul, kendisinde tecelli eden ismin nurlar
altnda yok olur. yle ki, o isim ile Hakka nida edildiinde bu ismin tecelli ettii kul bu nidaya cevap
verir. Burada Allah, kul ismini yok edip yerine Allah ismini yerletirmitir. Allah dendiinde, kul buyur
der. Bu tecellilerde kul, ismin msemmay taleb ettii gibi btn ilahi isimlerin kendisini istemesi
noktasna ular.
Mnadi onun ismiyle arr. Ben cevap veririm.
Ben arldm zaman Leyla cevap verir.
Bunun sebebi bizim iki cisme sahip bir ruh gibi olmamzdr.
Bu alacak bir eydir.
Zat bir olduu halde iki ismi olan bir ahs gibi.
Hangi ismi sylemi olsan ayn zat kastedersin.19
Kendisinde isimlerin tecelli ettii kii, ancak zat- srf mahede eder; ismi mahede edemez.
Mesela Hak kulda kadim ismiyle tecelli ederse, Allah kula mahlukat yaratmazdan evvel kulun Allahn
kadim ilminde varolduu bilgisini verir. Kul, ilmin varl ile ilahi ilimde mevcud ise ve Allahn ilmi de
kadim olduuna gre, btn mevcudatn kadim olmas gerekir.
Durum dier btn isim tecellilerinde de byledir. Hak kulda hangi isim ile tecelli ederse, kul, bu
isimle msemma olan zatn, kulun suretinde veya btn varln suretinde tecelli ettiini mahede eder.
kinci merhale, Hakkn kulda sfatlar ile tecelli etmesidir. Bu ise, kulun zatnn Rabbn
sfatlaryla vasflanmay kabul etmesi merhalesidir. Bu durum, Hakkn kulu kendinden yok etmek ve
varln silmek suretiyle fani etmesiyle gerekleir. Kulluk nuru silinir ve halki ruh fani olursa, Hak,
hulul etmeksizin kulun heykelinde, sildiklerinin yerine kendinden ayrlmayan ve kula bitiik olmayan
zatndan bir latife ikame eder... Tecelli bu latife zerine olur. Hak kendinden bakasna tecelli etmez.
Ancak biz bu ilahi latifeyi kuldan bedel olmas itibariyle abd olarak isimlendiririz. Aksi taktirde ne rab,
ne de kul olurdu. Zira merbubun yok olmasyla rab da yok olurdu. Tek olan Allahdan baka hi bir ey
yoktur.20
Mesela Hak kulda hayat sfatyla tecelli ederse, kul btn alemin hayat olur ve cisimsel ve ruhi
btn varlklarda kendi nfuzunu grr. sa (as.) bu snfa dahildir. Hak kulda kelam sfat ile tecelli
ederse btn mevcudat kulun kelimeleri olur. Btn zati hakikatler ona alr ve cihetsiz ve organsz
olarak sz iitir. Hitab iitmesi, izniyle deil, klliyetiyledir. Sen benim habibimsin; sen benim
mahbubumsun; sen benim gayemsin; sen benim kullardaki vechimsin... uhudumla bana yakla; ben
varlmla sana yaknlatm.21
Bundan sonra Cili, sfati tecellilerin saymna gemektedir. Kulda tecellinin husulunden sonra
onda sadr olan eyleri zikreder. Kul bu tecellerin her birisinde sadece Hakkn suretlerinden bir surettir.
te bu nsan- Kamil diye isimlendirilen eydir.
Bundan sonra son tecelli yani zati tecelli gelir; ve bununla da mirac sona erer. Bylece nsan-
Kamil, Hak ile zati birliini idrak eder.
bn Arabide olduu gibi Cilinin grne gre de, nsan- Kamil varln balangcndan
ebediyete kadar tektir. Ancak suretler itibariyle oktur ve her zamanda o zamann sahibi suretinde zuhur
19

Cili, el-nsanl-Kamil, s.36


el-nsanl-Kamil, s.37-38
21
el-nsanl-Kamil, s.39
20

eder ve onun ismiyle isimlendirilir. Ancak gerek ismi, Muhammed; knyesi Ebul-Kasm, zellii ise,
Abdullahdr. bn Arabinin akladna gre bununla murad, hakikat-i Muhammediyyedir.
Sonu olarak: tam olarak hakkn vermesem de Cili ile ilgili sz uzattm. nk buras Cilinin
felsefesini aklama yeri deildir. Nitekim ben bizzat Cilinin grlerini aklamay deil, belki bn
Arabinin dncelerinden ve stlahlarndan ne lde etkilendiini belirtmeyi amaladm. mid
ediyorum ki, bu konu etrafndaki bildirdiklerim daha geni aratrmalar iin bir balang olur.
Kaynaklar:
el-Futuhat, Bulak, 1293, bn Arabi
Fususul-Hikem, Kahire, 1946, bn Arabi
Tercmanl-Evak, bn Arabi, Neinburg neri
naud-devair, bn Arabi, Neinburg neri
et-Tedbiratl-lahiyye, bn Arabi, Neinburg neri
Uklet-l-mstevfiz, bn Arabi, Neinburg neri
erhul-Fusus, Kaani
erhul-Fusus, Cami
Hususul-kilem fi maani-i fususil-hikem, Kayseri
el-nsanl-Kamil, Cili
el-Yevakit vel-Cevahir, arani
Tabakats-sufiyye, arani
Geschischte der arabischen literatur, Brokelman
Ibn Masarra y su Escuela, Palasios
Islam and the Divine Comedy, Palasios
Studies in Islamic Mysticism, Nicholson
Passion dal Hallaj, Massignon
Tawasin, Massignon neri
Afifi
1-The Mystical Phil. of Muhiddin. Cambridge University Press
2-Min eyne isteka bn Arabi felsefetehs-sufiyyete, Kahire niversitesi Edebiyat Fak. 1933
3-Nazariyyatl-islamiyyin fil-kelime, Kahire niversitesi Edebiyat Fak. 1933
4-Ebul-Kasm b. Kisi ve erhu kitabihi halun-naleyn el-mensub libni Arabi, skenderiye
niversitesi Edebiyat Fak. 1933
5-Fihristu bn Arabi, skenderiye niversitesi Edebiyat Fak. 1955

Você também pode gostar