Você está na página 1de 230

http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.

pdf
YAYIN NO: DPT: 2707

AB’YE UYUM SÜRECİNDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNÜN


DÖNÜŞÜM İHTİYACI

Dr. Yurdakul SAÇLI

Uzmanlık Tezi

İKTİSADİ SEKTÖRLER VE KOORDİNASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Nisan 2007
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

ISBN 975 – 19 – 4013 - 1 (basılı nüsha)


975 – 19 –…. - . (elektronik nüsha)
Bu Çalışma Devlet Planlama Teşkilatının görüşlerini yansıtmaz. Sorumluluğu yazarına aittir. Yayın ve referans
olarak kullanılması Devlet Planlama Teşkilatının iznini gerektirmez; İnternet adresi belirtilerek yayın ve referans
olarak kullanılabilir. Bu e-kitap, http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf adresindedir.

Bu yayın 500 adet basılmıştır. Elektronik olarak, 1 adet pdf dosyası üretilmiştir.

http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

TEŞEKKÜR

Bu çalışmanın başlangıcından itibaren önemli katkıları bulunan ve tez


danışmanlığımı yürüten Sayın Aziz BABACAN’a, kıymetli hocam sayın Prof. Dr.
Numan AKMAN’a, tezin gelişimi esnasında görüş ve bilgilerinden yararlanmış
olduğum ve sürekli desteklerini aldığım DPT İktisadi Sektörler ve Koordinasyon
Genel Müdürlüğü Genel Müdürü Sayın Cüneyd DÜZYOL’a, DPT Planlama
Uzmanları, Sayın Taylan KIYMAZ, Sayın Mehmet TARAKCIOĞLU, Sayın Dr.
N.Cemal ÇİZMECİ, Sayın Taner KIVANÇ, Sayın Hayri YÜRÜR ve değerli mesai
arkadaşım Nuri Barış TARTICI’ya, yine tezin gelişimi esnasında görüş ve
bilgilerinden yararlandığım Sayın Doç. Dr. Ahmet BAYANER’e, tez çalışmasında
kullanılan verilerin temininde yardımlarını esirgemeyen TZOB elemanlarından Sayın
Levent GENÇ’e, TKB, DİE, TİGEM, EBK, Türkiyem-Bir ve DSYMB’nin kıymetli
çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim.
Her zaman beni destekleyen kıymetli babam Mehmet Fevzi SAÇLI ve sevgili
annem Sevdiye SAÇLI’ya, vakitlerinden çaldığım değerli eşim Arzu SAÇLI, biricik
kızım Zeynep Aybüke SAÇLI ve biricik oğlum Kutalp Aybars SAÇLI ile sürekli destek
olan tüm aile üyelerine ayrıca teşekkür ederim.

http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

ÖZET

Planlama Uzmanlığı Tezi

AB’NE UYUM SÜRECİNDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNÜN


DÖNÜŞÜM İHTİYACI

Yurdakul SAÇLI

Bu çalışmada, öncelikle AB ve Türkiye’nin hayvancılık sektörü ile ilgili işletme


yapıları, hayvansal üretimleri, dış ticaretleri, üretici örgütlenmeleri ve destekleme
politikaları gibi konular karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Ardından, OTP’de
yaşanan reform süreçleri ve 2003 OTP Reformuna değinilmiş, AB ile müzakere
süreçleri ile AB’ne sonradan üye olan 10 ülkenin müzakere pozisyonları, geçiş
süreçleri ve sağladıkları istisnalar irdelenmiştir. Sonraki aşamada SWOT Analizi
yöntemi ile mevcut durum analizi yapılarak, hayvan yetiştiriciliği, hayvan sağlığı,
üretici örgütlenmesi ve desteklemeler gibi konularda politika önerileri yapılmıştır. Söz
konusu politika önerileri bir eylem planı halinde düzenlenmiş ve Türkiye’nin
müzakereler öncesi alması gereken pozisyon ve gerekli önlemler açıklanmıştır.
Buna göre AB, kurmuş olduğu OTP ve OPD’ler çerçevesinde en korumacı ve
destekleme düzeyi en yüksek tarım politikaları izlemiş ve tarım ve hayvancılık
sektörlerini belirli bir sistem içerisinde önemli düzeyde geliştirmiştir. Buna karşın
Türkiye, sistemden uzak, daha çok günün ihtiyaçlarına göre politikalar yürütmüş ve
sektördeki sorunlar süregelmiştir.
Bunun yanı sıra, son dönemlerde DTÖ ve diğer gelişmiş ülkelerin baskısı ile
AB, izlediği bu politikaları biraz daha gevşetmiş ve rekabete açacağı sinyallerini
vermiştir. Ancak, destekleme araçlarının şekil değiştirerek sürdürülmesi (örneğin Tek
Çiftlik Ödeme Sistemi), AB’nin destekleme politikalarından kolaylıkla
vazgeçmeyeceği, tarım ve özellikle hayvancılık konusunda dünyadaki etkinliğini
sürdüreceğini göstermektedir. Bu çerçevede OTP, önümüzdeki süreçte de dinamik
bir yapıda ve özellikle destekleme politikaları bakımından sürekli değişim
gösterebilecektir.
Bütün bu nedenlerden dolayı Türkiye’nin, AB ile var olan önemli yapısal ve
mevzuat farklılıklarını giderecek ve finansmanının garanti edildiği bir Eylem Planını
uygulaması gerekmektedir. Ayrıca Türkiye, bazı hayvansal ürünlerin uyumu ve
hayvan hastalıklarının eradikasyonu gibi konularda geçiş sürelerine ihtiyaç
duyabilecek, arıcılık, ipekböcekçiliği ve tiftik gibi konularda da istisna taleplerinde
bulunması gerekecektir.
Anahtar Kelimeler:
Hayvancılık Sektörü, AB’ne Üyelik Müzakereleri, Türkiye’nin Hayvancılık Sektöründe
AB ile Uyumu İçin Eylem Planı, OTP ve OPD’ler.

ii http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

ABSTRACT
Planning Expertise Thesis

TRANSFORMATION REQUIREMENTS OF ANIMAL HUSBANDRY SECTOR IN


THE HARMONIZATION PERIOD WITH THE EU
Yurdakul SAÇLI

In this study, firstly, Turkey’s and the EU’s current situation related to the
animal husbandry sector such as, farm structures, animal production, foreign trade,
producer organization and supporting policies were investigated in a comparative
way. Then, reform process of Common Agricultural Policy (CAP) and 2003 Reform of
the CAP were touched on; negotiation process for the membership and negotiation
positions, transition periods and exceptions of the last 10 EU member states were
examined. Afterwards, with the SWOT Analyses Method, Turkey’s current situation
was analyzed and some policy recommendations regarding animal husbandry,
animal health, producer organization and support policies were made. These policies
were organized as an Action Plan, and required position and necessary precautions
for Turkey for harmonizing with the EU before the starting of negotiations were
stated.
In this context, the EU has fulfilled the highest supporting level and the most
conservative agricultural policies through the CAP and Common Market
Organizations (CMO’s), and developed the agriculture and animal husbandry sectors
to a significant level within a systematic way. On the contrary, Turkey, mostly has
implemented save the day policies, without a systematic way, so the problems of
these sectors has remained.
At the same time, latterly the EU has unfastened the CAP and CMO policies
and shown some signals about improving open competition under the pressure of
WTO and developed countries. But the survival of the supporting mechanisms with
transformation (e.g. Single Farm Payment System) indicates that EU will not be
giving up these supporting policies easily, and will be sustaining its efficiency
regarding agriculture and particularly animal husbandry. In this scope, the CAP,
probably, will be changing continuously, with a dynamic structure and particularly in
the point of supporting policies.
For these reasons, Turkey should implement an Action Plan, which will
eliminate the important structural and legislative differences between Turkey and EU,
and for which financing is guaranteed. Besides, Turkey may be in need of transition
periods for harmonization about some of animal products and eradication of animal
diseases, and will have to claim exceptions regarding some issues such as
beekeeping, silkworm and angora wool.
Key Words:
Animal Husbandry Sector, Negotiations for Membership of the EU, Turkey’s Action
Plan for the Harmonizing of Animal Husbandry Sector with the EU, CAP and CMOs.

iii http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

İÇİNDEKİLER
Sayfa
No
TEŞEKKÜR………………………………………………………………… i

ÖZET……………………………………………………………………….. ii

ABSTRACT………………………………………………………………… iii

İÇİNDEKİLER……………………………………………………………… iv

ÇİZELGELER DİZİNİ……………………………………………………… x

KISALTMALAR DİZİNİ…..................................................................... xiii

1. GİRİŞ……….…………………………………………………………… 1

1.1. Konunun Önemi…………………………………………………… 1

1.2. Çalışmanın Önemi………………………………………………… 4

1.3. Çalışmanın Amacı………………………………………………… 5

1.4. Çalışmanın Ele Alınış Şekli ……………………………………… 5


1.4.1. Materyal…………………………………………………….. 5
1.4.2. Yöntem……………………………………………………… 6

2. TÜRKİYE VE AB’NDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNÜN MEVCUT


DURUMU……………………………………………………………….. 8

2.1. Tarım İşletmelerinin Yapısı ve Tarımsal Üretim Değeri………. 8

2.2. Hayvan Varlığı……………………………………………………. 10

2.2.1. Türkiye’nin Hayvan Varlığı………….……………………. 10

2.2.2. AB’nin Hayvan Varlığı……….……………………………. 13

2.3. Hayvansal Üretim…………………………………………………. 16

2.3.1. Süt Üretimi………………………………………………….. 16

2.3.1.1. Türkiye’de Süt Üretimi…………………………… 16

iv http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Sayfa
No
2.3.1.2. AB’nde Süt
Üretimi………………..…………........ 17

2.3.2. Et Üretimi………………………………………………....... 19

2.3.2.1. Türkiye’de Et Üretimi……………………………. 19

2.3.2.2. AB’nde Et Üretimi………………………………... 22

2.3.3. Diğer Hayvansal Ürünler………………………………….. 24

2.3.3.1. Türkiye ve AB’nde Yumurta Üretimi…………… 24

2.3.3.2. Türkiye ve AB’nde Bal Üretimi…………………. 26

2.3.3.3. Türkiye ve AB’nde Yapağı Üretimi…………….. 27

2.3.3.4. Türkiye ve AB’nde İpekböcekçiliği ve Koza


Üretimi…............................................................ 28

2.4. Hayvancılık Dış Ticareti………………………………………….. 31

2.4.1. Türkiye’nin Hayvancılık Dış Ticareti…………………….. 31

2.4.2. AB’nin Hayvancılık Dış Ticareti………………………….. 34

2.5. Üretici Örgütlenmesi……………………………………………... 37

2.5.1. Türkiye’de Üretici Örgütlenmesi…………………………. 37

2.5.2. AB’nde Üretici Örgütlenmesi……………………………... 40

2.6. Hayvansal Ürünlerin Pazarlanması…………………………….. 43

2.6.1. Türkiye’de Hayvansal Ürünlerin Pazarlanması………… 43

2.6.2. AB’nde Hayvansal Ürünlerin Pazarlanması……………. 45

2.7. Hayvansal Ürünlerin Tüketimi………………………………….... 47

2.8. Hayvan Sağlığı ve Refahı……………………………………….. 48

3. HAYVANCILIK SEKTÖRÜNE İLİŞKİN POLİTİKALAR…………….. 55

v http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Sayfa
No
3.1. Türkiye’de Bugüne Kadar Uygulanan Hayvancılık Politikaları.. 55

3.1.1. Uygulanan Politikalar…………………………….............. 55

3.1.2. Destekleme Politika Araçları…………………………….. 58

3.1.2.1. Hayvancılık Destekleri…………………………... 58

3.1.2.1.1. Girdi Destekleri…………………...….. 58

3.1.2.1.2. Ürün Destekleri…………………......... 62

3.1.2.1.3. Fiyat Destekleri…………………......... 63

3.1.2.1.4. Diğer Destekler…………………........ 65

3.1.2.1.5. 2000/467 ve 2005/8503 Sayılı


Hayvancılığın Desteklenmesi
Hakkında Bakanlar Kurulu
Kararları………….............................. 66

3.1.2.2. Hayvancılık Kooperatiflerinin Desteklenmesi…. 69

3.1.2.3. Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi………….. 71

3.1.2.4. Hayvancılıkta Kredi Uygulamaları..………........ 72

3.1.3. İhracat Sübvansiyonları ve Gümrük Vergileri………….. 74

3.1.4. Hayvancılığı Geliştirmeye Yönelik Uygulanan Projeler.. 77

3.2. AB’nde Uygulanan Hayvancılık Politikaları…………………….. 79

3.2.1. Ortak Tarım Politikaları ve Gelişimi…………………....... 79

3.2.2. Ortak Piyasa Düzenleri ve Çerçevesi…………………… 83

3.2.3. Hayvancılığa İlişkin Ortak Piyasa Düzenleri……………. 84

3.2.3.1. Süt ve Süt Ürünleri Ortak Piyasa Düzeni……… 85

vi http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Sayfa
No
3.2.3.1.1. İç Piyasalara Yönelik Müdahaleler……. 85

3.2.3.1.2. Dış Ticarete Yönelik Müdahaleler…….. 88

3.2.3.2. Sığır ve Dana Eti Ortak Piyasa Düzeni………….. 90

3.2.3.2.1. İç Piyasalara Yönelik Müdahaleler……. 90

3.2.3.2.2. Dış Ticarete Yönelik Müdahaleler…….. 92

3.2.3.3. Koyun-Keçi Eti Ortak Piyasa Düzeni…………...... 94

3.2.3.4. Domuz Eti Ortak Piyasa Düzeni………………….. 96

3.2.3.5. Kümes Hayvanları ve Etleri ile Yumurta Ortak


Piyasa Düzenleri…………..................................... 98

3.2.3.6. İpekböcekçiliği Ortak Piyasa Düzeni……………... 101

3.2.3.7. Kurutulmuş Kaba Yemler Ortak Piyasa Düzeni…. 101

3.2.3.8. Arıcılık ve Bal Üretimine İlişkin Düzenlemeler…... 103

3.2.4. AB’nde Hayvancılığa Yapılan Destekler…………....……... 105

3.3. OTP’de Reform Süreçleri, 2003 OTP Reformu ve Hayvancılığa


Etkileri…………..…………………………………………………….. 107

4. TÜRKİYE’NİN AB’NE KARŞI YÜKÜMLÜLÜKLERİ………..…………. 114

4.1. Türkiye ve AB Tarım İlişkileri……………….......………………….. 114

4.2. Katılım Ortaklığı Belgeleri ve Türkiye’den Yapılması İstenenler.. 117

4.3. Türkiye’nin Ulusal Programı ve Sektöre İlişkin AB’ne


Taahhütleri…............................................................................... 119

4.4. Türkiye Tarafından Yerine Getirilen Yükümlülükler…......………. 121

5. DTÖ TARIM MÜZAKERELERİ VE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNE


OLASI ETKİLERİ …………................................................................. 124

vii http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Sayfa
No
6. MÜZAKERE SÜRECİNİN AŞAMALARI, MÜZAKERE SÜRECİNDE
YENİ ÜYE ÜLKELERİN TALEPLERİ VE BİRLİĞE KATILIM
ANLAŞMALARINDAKİ DÜZENLEMELER…………………….............. 130

6.1. Müzakere Sürecinin Aşamaları…………………………………….... 130

6.2. Müzakere Sürecinde Yeni Üye Ülkelerin Talepleri ve Birliğe


Katılım Anlaşmalarındaki Düzenlemeler………………………....... 136

7. TÜRKİYE’NİN MEVCUT DURUM ANALİZİ VE AB’NE UYUM İÇİN


YAPILMASI GEREKENLER……………………………………………... 140

7.1. Hayvancılık Sektörüne İlişkin Bazı Temel Ekonomik Göstergeler


Bakımından Türkiye-AB Karşılaştırması…………………………… 140

7.2. Üyelik Durumunda Türkiye’nin AB İçerisinde Konumu…………... 144

7.3. AB’ne Uyum İçin Makro Düzeyde Alınması Gereken Önlemler…. 145

7.3.1. Gıda, Yem, Hayvan Sağlığı ve Hijyen ile Coğrafi İşaretler


Konularında Düzenlemeler…................................................... 145

7.3.2. Kırsal Kalkınma Politikaları…................................................... 146

7.3.3. Sınır Kontrol Noktalarının Yapılandırılması….......................... 149

7.3.4. Kurumsal Yapılanma…............................................................ 150

7.3.5. İstatistik Sistemlerinin Uyumlaştırılması…............................... 152

7.3.6. Uyum Faaliyetlerine İlişkin Takvimin Hazırlanması….............. 152

7.3.7. Uyum İçin Gerekli Bütçenin Tahsisatı….................................. 153

7.3.8. Türkiye’ye Özgü İstisnaların Belirlenmesi…............................ 153

7.3.9. Müzakere Pozisyon Belgesinin Hazırlanması…...................... 154

7.4. Türkiye Hayvancılık Sektörüne İlişkin SWOT (GZFT) Analizi……. 155

viii http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Sayfa
No
7.5. Türkiye’nin AB Karşısındaki Zayıf Yönleri ve Sorunlarının, Güçlü
Yönler ve Fırsatlar Değerlendirilerek Çözümüne İlişkin Öneriler.. 158

7.5.1. Sermayesi Yetersiz, Düşük Kapasiteli Aile İşletmelerinin


Çokluğu…............................................................................ 158

7.5.2. Veri Eksikliği ve Kayıt Dışılık……………………….………… 159

7.5.3. Yetiştiricilerin Teknik Bilgi Eksikliği, Hayvan Başına Düşük


Verimler ve Suni Tohumlamanın Yaygınlaşmaması………. 160

7.5.4. Desteklemelerin Yetersizliği ………….....…………………… 162

7.5.5. Çayır-Mera ve Yem Bitkileri Üretiminin Yetersizliği……..…. 164

7.5.6. Ürün Fiyatlarındaki Dengesizlik, Pazarlamada Aracıların


Hâkimiyeti ve Üretici Örgütsüzlüğü………………………….. 165

7.5.7. Hammadde Temininde Dışa Bağımlılık……….…………….. 167

7.5.8. Hayvansal Ürünler Tüketiminin Düşüklüğü…………..…….. 168

7.6. Fırsatlar ve Güçlü Yönlerin Değerlendirilerek Tehditlerin Önüne


Geçebilmesi İçin Yapılması Gerekenler………………………..…… 170

7.7. Sektöre İlişkin Alınabilecek Diğer Önlemler…………………….….. 173

7.8. Güçlü Yönlerin Değerlendirilmesi…………………………......……. 175

7.9. Öncelikler ve Eylem Planı…………………….……………………… 176

8. SONUÇ……………………………………………………………………… 177

EK-1. Türkiye’de Süt ve Süt Mamulleri Pazarlama Kanalları…....………. 185

EK-2. Türkiye’de Canlı Hayvan ve Et Pazarlama Kanalları………………. 186

EK-3. Türkiye’de 1980 Yılından Bugüne Kadar Hayvancılık Alanında


Uygulanan Önemli Politikalar ve Destekleme Uygulamaları…....... 187

ix http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Sayfa
No
EK-4. T.C. Ziraat Bankası A.Ş.’nin Kredi Kullanımında Aradığı Asgari
Kapasiteler…………………………………………………................. 190

EK-5 AB’nde Ortak Piyasa Düzenleri Çerçevesinde Uygulanan Fiyat


Politikalarına İlişkin Temel Kavram ve Tanımlar............................. 191

EK-6. SWOT (GZFT) Analizi Yöntemi 196

EK-7. Hayvancılık Sektörüne İlişkin Eylem Planı 197

KAYNAKÇA 203

x http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

ÇİZELGELER DİZİNİ

Sayfa
No
Çizelge-2.1. AB (25) ve Türkiye’de Genel Tarımsal Yapı (2003)………... 9

Çizelge-2.2. Yıllar İtibarıyla Türkiye’nin Hayvan Varlığı ve Görülen


Değişimler……..........................……………………………… 11

Çizelge-2.3. AB’nde Yıllar İtibarıyla Hayvan Varlığı ve Değişim


Düzeyleri………................................................................… 14

Çizelge-2.4. Türkiye’de Yıllar İtibarıyla Türlere Göre Süt Üretimi ve


Değişim Oranları…………….…………………………………. 16

Çizelge-2.5. Yıllar İtibarıyla Türkiye’de Türlere Göre Süt Üretiminin


Dağılımı …............................................................................ 17

Çizelge-2.6. AB (25)’de Toplam ve Türler İtibarıyla Süt Üretimi,


Değişimi ve Toplam Süt Üretimi İçerisinde İnek Sütünün
Payı…………….........................................................………. 18

Çizelge-2.7. Yıllar ve Türler İtibarıyla Türkiye’de Et Üretimi ve Oransal


Değişim Düzeyleri………...………………………………….... 20

Çizelge-2.8. Yıllar İtibarıyla Türkiye’de Toplam Et Üretimi İçerisinde


Değişik Türlerin Payları ve Oransal Değişim Düzeyleri……. 21

Çizelge-2.9. Yıllar ve Türler İtibarıyla AB Et Üretimi ve Değişim


Değerleri……………………………………………….............. 23

Çizelge-2.10. Yıllar İtibarıyla Toplam Et Üretimi İçerisinde Farklı Türlerin


Payı…………………….………………………………………. 24

Çizelge-2.11. Yıllar İtibarıyla AB ve Türkiye’de Yumurta Üretimi ve


Üretimin Değişim Düzeyleri…….……………………………. 25

Çizelge-2.12. Yıllar İtibarıyla AB ve Türkiye’de Bal Üretimi ve Üretimin


Değişim Düzeyleri………………..…………………………… 27
Çizelge-2.13. Yıllar İtibarıyla AB ve Türkiye’de Yapağı Üretimi ve
Üretimin Değişim Düzeyleri……………….…….…………… 28

xi http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Sayfa
No
Çizelge-2.14. 2004 Yılında Önemli Üretici AB Ülkelerinde Yetiştirilen
İpekböceği Kutu Sayısı, Koza Üretimi ve Kutu Başına
Verimlilik….......................................................................... 29

Çizelge-2.15. Yıllar İtibarıyla AB ve Türkiye’de Koza Üretimi ve Üretimin


Değişim Düzeyleri……………….…………………………… 30
Çizelge-2.16. Son Yıllarda Türkiye’nin Hayvancılık İhracatı…………....... 32
Çizelge-2.17. Son Yıllarda Türkiye’nin Hayvancılık İthalatı………………. 33

Çizelge-2.18. AB’nin Hayvancılık İhracatı……..………………...…………. 35

Çizelge-2.19. AB’nin Hayvancılık İthalatı……..……………………...…….. 36

Çizelge-2.20. Türkiye’de Kooperatif, Birlik ve Merkez Birliği Düzeyinde


Tarımsal Örgütlenme……..………………………………….. 39

Çizelge-2.21. Bazı AB Üyesi Ülkelerde Tarımsal Kooperatiflerin


Pazarlamadaki Payları………………………..………........... 46

Çizelge-2.22. Türkiye ve AB’nde Kişi Başına Hayvansal Ürün


Tüketimleri.......................................................................... 47

Çizelge-2.23. Türkiye’nin Hastalıklar Nedeniyle İthalat Yasağı Koyduğu


Ülkeler ve Yasaklama Tarihleri………………………........... 49

Çizelge-2.24. Yıllar ve Ülkeler İtibarıyla AB’nde Görülen BSE Vakaları… 51

Çizelge-3.1. 2000/467 Sayılı BKK Kapsamında Ayrılan Ödenekler ve


Yapılan Toplam Destekleme Ödemeleri…………..………... 67

Çizelge-3.2. 2000/467 sayılı Kararname Kapsamında 2005 Yılında


Yapılan Birim Başına Destekleme Ödemeleri………..…….. 68

Çizelge-3.3. Yıllar İtibarıyla Konularına Göre TKB Tarafından


Desteklenen Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri…................. 70

xii http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Sayfa
No
Çizelge-3.4. İhracat İadesi Kapsamındaki Hayvansal Ürünler ve
Uygulama Şekli……………....………………………………….. 75

Çizelge-3.5. Türkiye’nin 2005 Yılında Canlı Hayvan ve Hayvansal Ürünler


İthalatında Uygulamış Olduğu Gümrük Vergisi Oranları…….. 76

Çizelge-3.6. Karkas Sınıflandırma Skalası…………………….…………...... 93

Çizelge-3.7. AB Tarafından Gümrüksüz İthalat Yapılan Ülkeler ve Kotaları 96

Çizelge-3.8. Yıllar İtibarıyla FEOGA Harcamaları……………………......... 105

Çizelge-3.9. Son Yıllarda Hayvansal Ürünler İtibarıyla FEOGA


Harcamaları ve Toplam İçerisinde Hayvansal Ürünlerin
Payları................................................................................... 106

Çizelge-3.10. AB’nde OTP ve OPD Çerçevesinde Et ve Süt Üretimine


Uygulanan Müdahale Fiyatları ve Prim Ödemeleri………..... 106

Çizelge-4.1. Birinci Katılım Ortaklığı Belgesinde Yer Alan Tedbirler….…... 117

Çizelge-4.2. İkinci Katılım Ortaklığı Belgesinde Yer Alan Tedbirler……...... 118

Çizelge-4.3. Üçüncü Katılım Ortaklığı Belgesinde Yer Alan Tedbirler…..... 118

Çizelge-6.1. ABSK10’un Süt Kotası Talepleri İle Ülkelere Tahsis Edilen


Miktarlar ………………………………………………………….. 137

Çizelge-7.1. 2004 Yılı İtibarıyla Bazı Temel Göstergelerle Türkiye-AB


Karşılaştırması……………….………………………………...... 142

Çizelge-7.2. 2004 Yılı İtibarıyla ve Ürün Bazında AB-Türkiye Toplam


Hayvansal Üretimi ve Türkiye’nin Payı.................................... 145

Çizelge-7.3. Türkiye Hayvancılığının AB Karşısındaki Durumuna İlişkin


SWOT Analizi Matrisi……………………………..…………...... 157

xiii http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

KISALTMALAR DİZİNİ

AB : Avrupa Birliği
ABD : Amerika Birleşik Devletleri
ABD Doları : Amerika Birleşik Devletleri Para Birimi
ABGS : Avrupa Birliği Genel Sekreterliği
ABSK10 : AB’ne Son Katılan 10 Ülke
AVRO : Avrupa Birliği Üye Ülkelerinin Ortak Para Birimi (Euro,€)
BESD-BİR : Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar Birliği
BKK : Bakanlar Kurulu Kararı
BM : Birleşmiş Milletler
Sığırların Nakledilebilir Süngerimsi Beyin Hastalığı (Bovine
BSE :
Spongiform Encephalopathy)
DB : Dünya Bankası (World Bank)
AB Tarım Genel Müdürlüğü (Directorate General for
DG AGRI :
Agriculture)
AB Sağlık ve Tüketicinin Korunması Genel Müdürlüğü
DG SANCO :
(Directorate General for Health and Consumer Protection)
DPT : Devlet Planlama Teşkilatı
DTM : Dış Ticaret Müsteşarlığı
DTÖ : Dünya Ticaret Örgütü
DSYMB : Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği
EBK : Et ve Balık Kurumu
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, Food And
FAO :
Agriculture Organisation
FAOSTAT : FAO İstatistik veri tabanı
Avrupa Tarımsal Garanti ve Yönverme Fonu, The European
FEOGA :
Agricultural Guidance and Guarantee Fund
GSMH : Gayri Safi Milli Hasıla
GSYİH : Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
GÜ : Gelişmiş Ülkeler
GYÜ : Gelişme Yolundaki Ülkeler
Güçlü ve Zayıf Yanlar ile Fırsat ve Tehditler (Strenghtness-
GZFT-SWOT :
Weakness-Opportunities-Threathness)
HM : Hazine Müsteşarlığı

xiv http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

KISALTMALAR DİZİNİ (DEVAM)


Entegre Yönetim ve Kontrol Sistemi, (Integrated
IACS :
Administration and Control System)
Katılım Öncesi Mali Araç Kırsal Kalkınma Bileşeni
IPARD : (Instrument For Pre-Accession Rural Devolopment
Component)
KHK : Kanun Hükmünde Kararname
KKGM : Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (Organisation For
OECD :
Economic Co-operation and Development)
Uluslararası Salgın Hastalıklar Ofisi, (Office International
OIE :
des Epizooties)
OPD : Ortak Piyasa Düzeni
OTP : Ortak Tarım Politikası
ÖİK : Özel İhtisas Komisyonu
SEK : Süt Endüstrisi Kurumu
SET-BİR : Süt ve Et Sanayicileri Birliği
SYDTF : Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu
TCZB : T.C. Ziraat Bankası
TEAE : Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü
TEDGEM : Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü
TİGEM : Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü
TÜGEM : Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü
TKB : Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
TMO : Toprak Mahsulleri Ofisi
TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu
Türkiyem-Bir : Türkiye Yem Sanayicileri Birliği
TZOB : Türkiye Ziraat Odaları Merkez Birliği
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (United Nations
UNDP :
Development Programme)
YEMSAN : Yem Sanayi T.A.Ş.
YPK : Yüksek Planlama Kurulu

xv http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

1. GİRİŞ

1.1. Konunun Önemi

Hayvancılık sektörü, gelişmişlik durumu ne olursa olsun, tüm ülkeler


için büyük önem arz etmektedir. İnsanlığın ilk çağlarında ve özellikle
göçebelik dönemlerinde, yapılan en önemli ekonomik faaliyet hayvancılık
olmuştur. Açlık-tokluk, iyi-kötü beslenme gibi insan odaklı konular, günümüz
dünya siyasetini de etkilemektedir. Nitekim gelişmiş ülkeler, geri kalmış olan
ülkelere teknoloji, damızlık materyal, canlı hayvan, tohumluk ve işlenmiş
ürünler gibi tarımsal üretim maddelerini pazarlayarak büyük bir gelir
sağlamakta, bu şekilde, özellikle tarımsal ürün ticareti yaptıkları ülkeler
üzerindeki etkinliklerini artırmaktadırlar (Saçlı, 2005:1).

Aynı zamanda tarım ve hayvancılık faaliyetleri ile bunlardan elde


edilen ürünlerin “İNSAN REFAHI” nın temeli olduğu ifade edilebilir. Buna göre
yeme-içme, giyinme ve insan sağlığı (sağlıklı büyüme, gelişme ve yaşlanma),
insanın hayatını sürdürebilmesi için olmazsa olmaz koşullarıdır. Nitekim
AB’nde uygulanan gıda güvenliği, bitki ve hayvan sağlığı politikaları,
toplumun yeterli ve daha kaliteli beslenmesi ile insan sağlığını tehdit
edebilecek unsurların bertaraf edilmesi üzerine kurulmuştur. Türkiye
tarafından tarım ve hayvancılık sektörlerinin “İNSAN REFAHI” ilkesi
çerçevesinde ele alınması ve politikaların buna göre belirlenmesi önem arz
etmektedir.

Hayvancılık bugün, gelişmiş ülkelerde bir endüstri haline gelmiş,


ekonominin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Bu durum, tarımın ve dolayısıyla
hayvancılığın ulusal düzeyde geliştirilmesi gereken stratejik bir sektör
olduğunu ortaya koymaktadır.

İnsan beslenmesinde en değerli ürün grubunu hayvansal kökenli


ürünler (et, süt, yumurta, bal ve bunların ürünleri) oluşturmaktadır. Bu
ürünlerden elde edilen hayvansal proteinlerin yerini başka bir madde
dolduramamaktadır. İnsanın büyüme, gelişme ve sağlıklı kalabilmesinin yanı

1 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

sıra, beyin gelişimi bakımından da önemli olan sekiz adet aminoasit, sadece
hayvansal kökenli proteinlerde yeterli miktarda bulunmaktadır.

Sağlıklı bir insanın vücut ağırlığının her kilogramı için günde 1 gr


protein tüketmesi ve bunun da % 42'sinin, yani 30-35 gramının hayvansal
kökenli olması gerekmektedir. Gelişmiş ülkelerde kişi başına ortalama günlük
protein tüketimi 80-110 gr olup, bunun % 50-60'ı hayvansal proteinlerden
oluşmaktadır (Şekerden ve Özkütük, 1993:3 ve 1995:2; Kaya, 1994:4;
Akman, 1998:2; Aslan vd., 2002:10).

Hayvansal besinlerdeki protein miktarları ise; ette % 15-20, balıkta


% 19-24, yumurtada % 12, sütte % 3-4, peynirde ise % 15-25’dir. Yukarıda
sayılan nedenlerden dolayı kırmızı et, beyaz et, süt, yumurta gibi hayvansal
ürünlerin düzenli olarak tüketilmesi gerekmektedir. Ancak, ülkemizde
tüketilen günlük protein miktarının % 73’ü bitkisel kökenli gıda maddelerinden
sağlanmaktadır (Aslan vd., 2002:10).

Bunların yanı sıra, özellikle çayır ve meralardan yararlanılarak, yani,


ekonomik olarak çok fazla bir değer arz etmeyen alanlardan elde edilen
ürünler hayvanlar tarafından değerlendirilerek, çok değerli ürünlere
dönüştürülebilmektedir (Kaya, 1994).

Ayrıca, hayvanlardan elde edilen ve tekstil sanayinde kullanılan deri,


yün, yapağı, kıl, tüy ve ipek gibi önemli hammaddeler de bulunmaktadır. Bu
maddeler, son yıllarda sentetik hammaddelerin çok yoğun kullanılmasına
rağmen, hâlâ değerlerini korumakta olup, yüksek fiyatlarla alıcı
bulabilmektedir. Yine yetiştirme aşamasında yem, ilaç ve nakliye gibi değişik
sektörler de hayvancılık sektörüne girdi sağlamakta ve üretim zincirine dahil
olmaktadır. Ayrıca hayvancılık kesintisiz bir üretim dalı olup, üretimin
sürdürülebilir olması için yoğun bir iş gücüne ihtiyaç duymaktadır. Yani
hayvancılık, ülke ekonomisi için büyük bir istihdam kaynağı da
oluşturmaktadır(DPT, 2000, 2001c, 2003b, 2004c).

Kaliteli ve bol miktarda üretilen hayvan ve hayvansal ürünler, her


zaman dış ticarete açık ürünler olup, bu ürünlerden önemli döviz girdisi de

2 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

sağlanabilmektedir. Nitekim ABD, Almanya, İngiltere, Hollanda,


Danimarka, Avustralya, Yeni Zelanda ve Fransa gibi hayvancılığı gelişmiş
olan birçok ülke bu yolla önemli kazançlar sağlamaktadır. Anılan ülkeler,
hayvancılığı gelişmemiş olan ülkelere hayvansal ürünler satabildikleri gibi,
teknoloji, damızlık hayvan, sperma veya embriyo satışı da yapabilmektedir
(Saçlı, 2005:3).

Yine bu ülkelerin büyük bir çoğunluğunda hayvancılık, bitkisel üretime


kıyasla daha büyük önem arz etmektedir. Nitekim Fransa’da hayvancılığın
tarımsal üretim içerisindeki payı % 37, Almanya’da % 46 ve İngiltere’de % 56
düzeyindedir (Akman ve Tatar, 2006:43; Faostat, 2005).

Türkiye’de ise hayvansal üretim, bitkisel üretimden sonra gelmekte ve


tarımsal üretim değerinin yaklaşık % 30’unu oluşturmaktadır. Bu durumun bir
çok önemli bir nedeni bulunmakla birlikte, temel olarak Türkiye’de
hayvancılığın ticari bir faaliyet olarak algılanmamasıdır. Ayrıca geleneksel
tarım kültürü içerisinde bitkisel üretim birincil üretim faaliyeti durumundadır.
Bu duruma genel tarım politikaları içerisinde hayvancılığa gereken önemin
verilmemesi de etken olmaktadır. Türkiye tarafından son yıllarda izlenen
tarım politikaları, DGD ve daha çok bitkisel üretimin artırılması ve kalite
olarak iyileştirilmesine yönelik olup, hayvancılık için yem bitkileri üretimi ve
süt teşviki gibi bazı özendirici ve geliştirici önlemlerin dışında önemli bir
politika izlenmemektedir. Ancak, özellikle AB’ne uyum ve rekabet gücünün
artırılabilmesi için hayvansal üretimin tarımsal üretim içerisindeki payının
artırılması, gerekli alt yapı ve mevzuat çalışmalarının yapılması gerektiği açık
olarak görülmektedir.

Bu çerçevede, hayvancılık sektörü, önümüzdeki dönemlerde de ülke


ekonomisi ve insan beslenmesindeki önemini artırarak sürdürecektir.
Türkiye’nin de özellikle ülke insanının yeterli ve dengeli beslenebilmesi için,
bu konudaki mevcut potansiyelini ve uyguladığı politikaları iyi analiz etmesi
ve sektörün sürdürebilirliğini sağlaması gerekmektedir. Ayrıca, giderek
liberalleşen dünya tarım ticaretinde, hayvancılık sektörünün uluslar arası

3 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

rekabete uyumunu sağlayacak politikalara yönelmesi büyük önem arz


etmektedir.

1.2. Çalışmanın Önemi

Son yıllarda AB’ne üyelik sürecinde yaşanan gelişmeler ve üyelik


müzakerelerinin başlama aşamasına gelinmesi, hayvancılık sektörüne
yapılan yatırımların ve bilimsel çalışmaların artmasına neden olmuştur.

AB tarafından uygulanan tarım ve hayvancılık politikaları önemli


farklılıklar içermektedir. AB tarım politikaları, OTP ve bu kapsamda OPD ile
yürütülmektedir. Türkiye’de ise bu düzeyde sistematik bir politika uygulaması
bulunmamaktadır. Bu nedenle üyelik sürecinde Türkiye’nin OTP’ye uyum
sağlaması ve AB hayvancılık sektörü karşısında, Türkiye hayvancılığının
rekabet edebilir bir güce kavuşturulması gerekmektedir (Saçlı,2005:6).

Ayrıca, Yılmaz (2005) AB’ne üyelik için gösterilen çabalar kapsamında


tarım sektörüne yönelik olarak “Ekonomik, sosyal ve siyasi açıdan son
derece önem ve ağırlık taşıyan tarım sektöründe ve kırsal alanda yaşanacak
başarılı bir dönüşüm süreci, orta ve uzun dönemde nüfusumuzun ağırlıklı bir
kısmına doğrudan, geneline ise dolaylı olarak yansıyacaktır. Bu alanda
sağlanacak başarı sadece kırsal alanı etkilemeyecek, hızlı bir göç sonucunda
büyük altyapı ve sosyal sorunlarla baş etmek zorunda kalacak olan şehirlerin
de süreci daha sancısız bir şekilde yaşamalarına katkıda bulunacaktır”
ifadelerini kullanmaktadır (Yılmaz, 2005:89-90). Gerçekten de tarım ve
hayvancılık alanında AB yolunda gerekli olan bu dönüşüm ihtiyacı, toplumun
her katmanını sosyal ve ekonomik açıdan etkileyecektir.

Bütün bu nedenlerden dolayı, Türkiye’nin AB’ne uyum amacıyla daha


etkili ve kontrollü çalışması, eksikliklerini ve farklılıklarını belirlemesi ve bu
çerçevede uyum için neler yapması gerektiğini bilmesi gerekmektedir. Ancak
bu şekilde uyum müzakerelerinde Türkiye’nin pozisyonu güçlenebilecektir.
Bu nedenlerden dolayı çalışma önemli görülmektedir.

4 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

1.3. Çalışmanın Amacı

Toplumun gıda güvencesini sağlamak ve insan beslenmesinde çok


önemli bir yere sahip olan hayvansal ürün talebini karşılamak her ülkenin
temel tarım politikaları arasında yer almaktadır (Saçlı, 2005:8).

Bilindiği üzere, Türkiye ve AB arasındaki üyelik müzakerelerinin en


önemli başlıklarından ikisi Tarım ve Kırsal Kalkınma ve Gıda Güvenliği, Bitki
ve Hayvan Sağlığı bölümleridir. Aynı zamanda bu iki başlık topluluk
mevzuatının yaklaşık yarısını oluşturmaktadır.

Bu konularda AB’ne uyum sağlanması AB’nin izlemiş olduğu


sistematik ve korumacı politikalar nedeniyle Türkiye açısından biraz daha zor
olacağı düşünülmektedir. Nitekim Türkiye 1980’li yıllardan itibaren liberal
ekonomiye geçişi başlatmış ve tarım sektöründeki devletin rolü her geçen
gün azaltılmış ve tarımsal ürünler konusunda serbest piyasanın hakim
kılınması hedeflenmiştir.

Bu kapsamda yapılan çalışmanın amacı; AB ve Türkiye hayvancılık


sektörlerinin karşılaştırmalı olarak irdelenmesi, sektörde izlenen politikalar ile
yapısal farklılıkların tespit edilmesi, bu yolla Türkiye’nin müzakerelere
başlama aşamasında AB karşısındaki durumunun ortaya konulması ve bu
durum çerçevesinde AB’ne uyum konusunda yapılması gerekenlerin tespit
edilmesi olarak belirlenmiştir.

1.4. Çalışmanın Ele Alınış Şekli

1.4.1. Materyal

Çalışmada, Türkiye ve AB hayvancılık sektörlerini karşılaştırabilmek


amacıyla istatistik veriler kullanılmış, destekleme politikaları ve uygulanan
politika araçları incelenmiştir.

Bu kapsamda, AB ve Türkiye için kullanılan istatistiklerde bir örneklik


sağlamak ve bağımsız bir kuruluşun verilerinden yararlanmak amacıyla,
genel olarak FAO (2005) verilerinden yararlanılmıştır. FAO istatistiklerinden
yararlanılmasının diğer bir nedeni ise çalışmanın AB(25) olarak

5 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

yürütülmesidir. Nitekim Eurostat verilerinde AB(25)’e ilişkin çok sınırlı sayıda


veri bulunmakta olup, özellikle ABSK10 için veri bulunmamaktadır. Özellikle
AB’nin daha az üyeli olduğu geçmişe yönelik bu veriler FAO veri sisteminden
ülke bazında derlenerek hesaplama yoluna gidilmiştir.

Bununla birlikte, FAO, TÜİK ve Eurostat verileri arasında da bazı


tutarsızlıklar bulunmakta olup (örneğin küçükbaş hayvanlardan elde edilen et
üretimi), bu konularda yapılacak değerlendirmelerde ihtiyatlı olunması
gerekliliği de göz ardı edilmemelidir.

Ayrıca, çalışma için gerekli olan detaylı verilerin yanı sıra, uygulanan
politikalar ve destekleme politika araçlarının belirlenmesi amacıyla, FAO’ya
ilave olarak DPT, TÜİK, TKB, TZOB, DSYMB, Türkiyem-Bir, BESD-BİR, EBK
gibi kuruluşların verilerinden AB Yıllık Tarım Raporlarından, değişik uluslar
arası kuruluşların (DTÖ, USDA, FAPRI vb.) tarım raporları, yayınları ve
verilerinden yararlanılmıştır.

Bu çalışmanın kapsamını hayvancılık sektörü ve çiftlik hayvanlarından


elde edilen et, süt, yumurta, bal, yün ve koza gibi hayvansal ürünler
oluşturmakta olup, çiftlik hayvanlarından elde edilen diğer ürünler (deri, gübre
vs.) değerlendirilmemiştir.

Çalışmanın coğrafi anlamdaki kapsamını AB (25) ve Türkiye


oluşturmaktadır. Çalışmada incelenen dönem 1980-2005 yıllarını
kapsamaktadır. Başlangıç tarihi olarak; 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar
Kararları çerçevesinde yapılan ekonomide liberalleşme ve özelleştirme
uygulamaları ile Türkiye’de yeni bir ekonomik modele geçişin başlangıcı olan
1980 yılı seçilmiştir. Ancak, çalışmada, daha önceki dönemlere ilişkin veri ve
bilgilerin değerlendirilmesine de yer verilmiştir.

1.4.2. Yöntem

Çalışmada kullanılan yöntem genel itibariyle literatür incelemesi ve


derlemesi şeklinde olup, mevcut durumun analizine yönelik SWOT (GZFT)
Analizi yöntemi kullanılmış ve çözüm önerileri getirilmiştir.

6 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Bu çerçevede öncelikle Materyal bölümünde açıklanan veri, yayın ve


raporlardan yararlanılarak Türkiye ve AB hayvancılık sektörlerinin mevcut
durumu ve uygulanan politikalar karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.

Daha sonra Türkiye’nin AB’ne adaylık sürecindeki AB ile ilişkileri


incelenmiş, 2004 yılında AB’ne üye olan 10 ülkenin hayvancılık alanındaki
talepleri ile elde ettikleri belirlenmiş ve müzakere sürecinin aşamaları
açıklanmıştır.

Bu şekilde mevcut durum ortaya konulduktan sonra, bazı ekonomik


göstergeler itibariyle sektör karşılaştırılmış ve elde edilen veriler ışığında
Türkiye hayvancılık sektörünün AB karşısındaki durumuna yönelik SWOT
Analizi yöntemi ile mevcut durum analizi yapılmıştır.

Bu çalışmaların tamamlanmasından sonra ise zayıf yönlerin


giderilmesi, tehditlerin ortadan kaldırılması ve AB’ne uyum ve üyelik için
yapılması gerekenler ile çözüm önerileri getirilmiştir.

7 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

2. TÜRKİYE VE AB’NDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNÜN MEVCUT


DURUMU

2.1. Tarım İşletmelerinin Yapısı ve Tarımsal Üretim Değeri

Tarımı gelişmiş ülkelerin çoğunda hayvancılığın tarımsal üretim


içerisindeki payı % 50 civarındadır. Daha önce de ifade edildiği üzere
Türkiye’de hayvansal üretim bitkisel üretimden sonra gelmekte olup, tarımsal
üretim değerinin yaklaşık % 30’unu oluşturmaktadır (Akman ve Tatar,
2006:43; Faostat, 2005).

TÜİK tarafından yapılan 1991 Genel Tarım Sayımı sonuçlarına göre


ülkemizde 4 068 bin adet olan tarım işletmesi sayısı, 2001 Genel Tarım
Sayımı sonuçlarına göre 3 075 bine düşmüştür. Bu düşüşün, bir miktar
tarımdan kaçışla birlikte, TÜİK’in kullanmış olduğu yöntemi değiştirmesinden
de kaynaklandığı düşünülmektedir. Nitekim, işletme sayısındaki bu kadar
büyük bir düşüşe rağmen ortalama işletme büyüklüğü 1991 sayımında 5.8 ha
iken, 2001 sayımında 6.1 hektara yükselmiştir. Yani toplam işletme sayısı
yaklaşık % 25 gibi önemli bir oranda düşerken ortalama işletme
büyüklüğündeki gelişme % 3.2 ile sınırlı kalmıştır (TÜİK, 1994 ve 2001).

AB’ndeki tarım işletmeleri ise daha büyük arazi ve hayvan varlığına


sahiptir. Türkiye ve AB’ndeki işletme yapıları Çizelge-2.1’de verilmiştir.

2001 Genel Tarımı Sayımı sonuçlarına göre, Türkiye’de mevcut


işletmelerin % 67.4’ünde bitkisel üretim ve hayvancılık birlikte yapılmakta
iken, yalnızca hayvansal üretim yapan işletmelerin oranı ise % 2.4’tür.
İşletme başına düşen sığır sayısı 4-5 baş olup, koyun sayısı ise yaklaşık
12’dir (TÜİK, 1994 ve 2001).

Yine Türkiye’de üreticinin mülkiyetinde olan arazilere göre inceleme


yapıldığında ise; toplam arazi varlığının 184 milyon da, ekilen tarla arazisinin
122 milyon da, daimi çayır ve mera arazisinin 1.3 milyon da olduğu
görülmektedir. Hayvancılık sektörü için önem arz eden toplam arazi varlığı
içerisinde üretici mülkiyetindeki daimi çayır alanının oranı % 2.3 ve mera
alanı oranı ise % 0.7’dir.

8 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Çizelge-2.1. AB (25) ve Türkiye’de Genel Tarımsal Yapı (2003)


AB(25) Türkiye
Toplam Nüfus (Bin Kişi) 454.406 71.325
Kırsal Nüfusu (Bin Kişi) 109.218 24.174
Kent Nüfusu (Bin Kişi) 345.190 47.151
Tarımla Uğraşan Nüfus (Bin Kişi) 24.553 20.630
Tarımda Çalışan Nüfusun Payı (%) 6,7 32,7
Kırsal Nüfusun Payı (%) 24,0 33,9

Tarımsal Üretim Değeri (Milyon Avro) 305.601 25.016


- Hayvansal Üretimin Değeri (Milyon Avro) 128.067 7.755
- Hayvansal Üretimin Payı (%) 41,9 31,0

İşletme Sayısı (Bin Adet) 10.317 3.076


Ortalama İşletme Büyüklüğü (da) 250,5 61,0
>500 da İşletmelerin Denetimindeki Alan (%) 53,0 11,3
<100 da İşletmelerin Oranı (%) 62,7 83,2
İşletme Büyüklük Gruplarının Dağılımı (%)
0-49 49,7 64,8
50-99 13,1 18,4
100-199 11,9 10,8
200-499 13,5 5,1
>500 11,8 0,9
Kaynak: Faostat-2005 (http://faostat.fao.org/faostat)

FAO’nun verilerine göre 2003 yılında 305.6 milyar Avro olarak


gerçekleşen AB toplam tarımsal üretim değeri içerisinde hayvansal üretimin
payı % 41.9’dur (128 milyar Avro). Bu değer ülkelere bağlı olarak en fazla
% 72.0 (İrlanda) ile en az % 25.6 (Yunanistan) arasında değişmektedir
(Faostat, 2005).

AB toplam tarımsal üretim değerinin; % 13.7’si süt, % 9.6’sı sığır,


% 8.5’i domuz, % 2.3’ü koyun ve keçi, % 2.2’si yumurta ve % 4.1’i de kanatlı
etlerinden sağlanmaktadır. Üye ülkelerin tarımsal üretimlerine katkıları
açısından alt sektörler farklılık göstermekle birlikte, çoğu ülkede ilk sırayı süt
ve domuz üretimi almaktadır.

Yıllık tarımsal üretim değeri bakımından sıralama yapıldığında ilk


sırayı 62.4 milyar Avro ile Fransa almaktadır. Bu ülkeyi 43 milyar Avro ile

9 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

İtalya, 40 milyar Avro ile Almanya ve İspanya, 22.8 milyar Avro ile İngiltere ve
20 milyar Avro ile Hollanda izlemektedir.

Hayvansal üretim değeri bakımından bir sıralama yapıldığında ise ilk


sırayı 23.8 milyar Avro ile yine Fransa almaktadır. Bu ülkeyi 18.9 milyar Avro
ile Almanya, 14 milyar Avro ile İtalya ve İspanya, 13 milyar Avro ile İngiltere
ve 7.5 milyar Avro ile Hollanda izlemektedir. Söz konusu altı ülkenin
sağladığı toplam hayvansal üretim değeri, AB toplam hayvansal üretim
değerinin yaklaşık % 72’si düzeyindedir (Faostat, 2005).

Buna karşılık, Türkiye’nin 2004 yılı GSYİH’nın Avro karşılığı değeri


(ortalama cari kurla) 212 milyar Avro olup, GSYİH içerisinde tarımsal üretimin
payı % 11.2 olarak belirlenmiştir (DPT, 2004d). Ayrıca, toplam tarımsal
üretim değeri içerisinde hayvansal üretimin payı % 31 olarak tahmin
edilmektedir (DPT, 2004c). Buna göre Türkiye’nin tarımsal üretim değerinin
cari değeri yaklaşık 25 milyar Avro ve hayvansal üretim değeri de 7.8 milyar
Avro olarak tahmin edilebilir. Bu değerler doğru kabul edildiği takdirde ise,
Türkiye’nin, AB’nde tarımsal üretim değeri olarak Almanya ve İspanya’dan
sonra dördüncü, hayvansal üretim değeri bakımından da İngiltere’den sonra
altıncı sırayı aldığı söylenebilir. Bunların yanı sıra, Türkiye mevcut üretim
değerleri ile, toplam AB tarımsal üretim değerinin yaklaşık % 8’ine, hayvansal
üretim değerinin de yaklaşık % 6’sına eşdeğer üretim yaptığı ifade edilebilir.

2.2. Hayvan Varlığı

2.2.1. Türkiye’nin Hayvan Varlığı

Yaklaşık son 25 yıldır Türkiye toplam büyükbaş ve küçükbaş hayvan


varlığı sürekli bir azalma eğilimi göstermektedir (Bkz. Çizelge-2.2). 1980
yılında sığır varlığı 15.5 milyon, koyun varlığı 46 milyon, keçi varlığı 18.7
milyon, domuz varlığı 13 bin ve manda varlığı ise 1 milyon baştır.

2004 yılındaki hayvan varlığı incelendiğinde, aradan geçen 25 yıl


içerisinde azalmanın boyutu net olarak görülebilmektedir. Bu azalma, sığır

10 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

varlığında % 37, koyun varlığında % 46, keçi varlığında % 64, domuz


varlığında % 77, manda varlığında ise % 87 düzeyindedir.

Çizelge-2.2. Yıllar İtibarıyla Türkiye’nin Hayvan Varlığı (Baş) ve Görülen Değişimler


(İndeks: 1980=100).
Yıllar Sığır İndeks Koyun İndeks Keçi İndeks Domuz İndeks Manda İndeks
1980 15567000 100.0 46026000 100.0 18775008 100.0 13000 100.0 1040000 100.0
1985 12410000 79.7 40391008 87.8 13100000 69.8 12000 92.3 544000 52.3
1990 12173000 78.2 43647008 94.8 11942000 63.6 8000 61.5 429000 41.3
1995 11901000 76.5 35646000 77.4 9564000 50.9 8000 61.5 305000 29.3
1996 11789000 75.7 33791000 73.4 9111000 48.5 5000 38.5 255000 24.5
1997 11886000 76.4 33072000 71.9 8951000 47.7 4600 35.4 235000 22.6
1998 11185000 71.9 30238000 65.7 8376000 44.6 5000 38.5 194000 18.7
1999 11031000 70.9 29435000 64.0 8057000 42.9 5000 38.5 176000 16.9
2000 11054000 71.0 30256000 65.7 7774000 41.4 3000 23.1 165000 15.9
2001 10761000 69.1 28492000 61.9 7201000 38.4 3000 23.1 146000 14.0
2002 10548000 67.8 26972000 58.6 7022000 37.4 2700 20.8 138000 13.3
2003 9804000 63.0 25174000 54.7 6780000 36.1 3000 23.1 136000 13.1
2004 9800000 63.0 25000000 54.3 6700000 35.7 3000 23.1 136000 13.1
Kaynak: Faostat-2005 (http://faostat.fao.org/faostat).

Söz konusu dönemde yıllar itibarıyla değişimler incelendiğinde,


hayvan varlığındaki bu çarpıcı düşüşün özellikle 1980-1985 yılları arasında
daha yoğun olduğu görülmektedir. Ancak, bu durumun istatistik veriler
arasındaki tutarsızlıktan kaynaklandığı söylenebilir. Nitekim 1984 yılında
TÜİK tarafından yapılan Genel Hayvan Sayımı sonuçları ile sayım öncesi
hayvan varlığı arasında önemli düzeyde bir farklılık bulunmaktadır. Bu sayım
sonuçları TÜİK tarafından uzun yıllar kamuoyuna açıklanmamış ve
sonrasında düzeltilerek yayınlanmıştır. Sadece sığır varlığında 1983-1984
yılları arasında 3 milyon başlık bir azalma söz konusudur. Ancak, bu azalma
TÜİK tarafından yayınlanan et üretim ve ihracat miktarı istatistiklerine
yansımamıştır. Nitekim bu miktarda bir azalmanın ya et üretim istatistiklerine
ya da ihracat verilerine yansıması gerekmektedir (Saçlı, 2005:65).

2004 yılı istatistiklerine göre Türkiye’de 9.8 milyon baş sığır, 25 milyon
baş koyun, 6.7 milyon baş keçi, 3 bin baş domuz ve 136 bin baş manda
bulunmaktadır. Sığır varlığının % 21’i kültür ırkı, % 44’ü kültür ırkı melezi ve
% 35’i de yerli ırklardan oluşmaktadır (TÜİK, 2004).

11 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Türkiye’de yetiştirilen kültür ırkı sığırların önemli bir bölümünü Siyah


Alaca sığırlar oluşturmakta olup, Jersey ve Simmental ırkı sığırlar da
bulunmaktadır. Yerli ırkların ise önemli bir kısmını Yerli Kara ırkı oluşturmakta
ve Boz Irk, Doğu Anadolu Kırmızısı ve Güneydoğu Sarı-Kırmızısı ırkı sığırlar
da yaygın olarak yetiştirilmektedir. Melez genotipler ise genel itibarıyla, kültür
ırklarının yerli ırklar ile melezlenmesi sonucu elde edilmektedir. Bu
melezlemeler çoğunlukla amaçlı olmayıp, amaçlı melezlemeler kasaplık canlı
hayvan (dana) eldesi için yapılmaktadır.

Manda varlığı, geçmişte 1 milyon baş gibi yüksek bir sayıdan 100 bin
baş düzeyine inmiştir. Bu düşüşteki temel nedenler ise, mandaların
verimlerinin sığıra göre miktar olarak daha düşük (nitelik olarak daha
değerlidir) olması, gebelik süresinin uzun olması, dolayısıyla yılda bir yavru
elde edilememesi ve mandaların sulak alanlar istemesidir. Türkiye manda
varlığının yaklaşık üçte ikisi Doğu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz
Bölgelerinde bulunmakta olup, bunların yaklaşık % 25’i Samsun ve Tokat
illerinde yetiştirilmektedir (Şekerden ve Özkütük, 1993:10; 1995:13; DPT,
2001c; TÜİK, 2004; Saçlı, 2005:67).

Türkiye koyun varlığı yaklaşık 25,2 milyon baş olup, bunun % 96,4’ü
yerli ırk, % 3,6’sı Merinos ırkıdır. Bu varlığın % 33’ü Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde yetiştirilmekte olup, bunların da önemli bir kısmını yerli ırklar
oluşturmaktadır. Buna karşın, Merinos varlığının yarısının İç Anadolu Bölgesi
ve çevresinde olduğu tahmin edilmektedir (TÜİK, 2004).

Türkiye’de keçi yetiştiriciliğinin ise; Kıl keçisi, Ankara keçisi ve sütçü tip
keçi yetiştiriciliği olmak üzere üç türü bulunmaktadır. Kıl keçisi varlığı 6,4
milyon baş olup bunun yaklaşık % 75’i Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinde yetiştirilmektedir. Sütçü keçiler, genel itibarıyla kültür ırkı olup,
oldukça az sayıda bulunmaktadır. Yetiştiriciliği ise, başta Batı Anadolu illeri
olmak üzere ülkenin hemen her bölgesinde yapılmaktadır (TÜİK, 2004).

Ankara keçisinin (Angora=Ancyra) anavatanı Türkiye olarak kabul


edilmekte olup, yetiştiriciliği yapılan diğer ülkelere Anadolu’dan gönderilmiştir.

12 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

1928 yılında yayımlanarak yürürlüğe giren Ankara Keçilerinin Harice İhracı


Men Kanunu çerçevesinde ihracatı yasaklanmış olsa da, bazen yasa dışı
yollardan, bazen de sperma nakli ile yurt dışına çıkartılmıştır.

Ankara keçisi tekstil sanayinde kullanılan hammaddelerden biri olan


tiftiğin tek kaynağıdır. Tiftikten hem tek başına hem de yapağı ve diğer liflerle
karıştırılarak kaliteli kumaşlar yapılabilmektedir. Türkiye’de yetiştirilen Ankara
keçilerinin ortalama tiftik verimi 1,5-2,0 kg iken, bu verim ABD ve Güney
Afrika’da 3,5-4,0 kg düzeyine çıkmaktadır. Ankara keçisinin süt verimi çok
düşük olup yavrusuna yetecek düzeydedir. Ayrıca küçük yapılı ve besi
performansı düşüktür. Bu keçiler, Türkiye’de bazı yetiştiricilerce sağılmakla
birlikte, yetiştirildiği diğer ülkelerde sağılmamaktadır (DPT, 2001c). Toplam
sayısı 230 bin civarında olan Ankara keçisinin % 85’i İç Anadolu Bölgesinde
yetiştirilmektedir (TÜİK, 2004).

Türkiye’de tavukçuluk sektörü, en gelişmiş hayvansal üretim dalı


olarak kabul edilmektedir. 1970’li yıllarda aile işletmeciliği şeklinde, pahalı ve
sınırlı üretim kapasitesi ile sürdürülen üretim, 1980’li yıllarda piliç eti entegre
tesislerinin çoğalması ve sözleşmeli üretim modelinin uygulanması ile önemli
bir değişime uğramıştır. 1990’lı yıllarda ise özel sektörün yapmış olduğu
büyük ve modern yatırımlar ile sektör dünya standartlarını yakalamış, hatta
geçmiştir (Besd-Bir, 2003).

Bu yetiştiricilik türlerinin yanında, Türkiye’de, ipekböceği, arı, tavşan,


devekuşu, bıldırcın, ördek, kaz at ve pet hayvanları yetiştiriciliği de
yapılmaktadır. Ancak, çalışmada bu konulardan özellikle AB ile mukayese
edilebilecek olan arıcılık ve ipekböcekçiliği konuları üzerinde durulacaktır.

2.2.2. AB’nin Hayvan Varlığı

AB’nde yoğun olarak domuz yetiştiriciliği yapılmakta olup, bunun


ardından koyun ve sığır varlığı gelmektedir. Manda varlığı ise ihmal edilebilir
düzeydedir. Hayvan varlığı genel olarak artma eğiliminde iken, sığır
varlığında, üretim fazlası nedeniyle uygulanan politikaların da etkisi ile büyük
bir azalma söz konusudur. 1980 yılında 108.8 milyon baş olan sığır varlığı,

13 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

2004 yılında % 19 oranında gerilemiş ve 88 milyon başa düşmüştür (Bkz.


Çizelge-2.3).

Çizelge-2.3. AB’nde Yıllar İtibarıyla Hayvan Varlığı (Bin Baş) ve Değişim Düzeyleri (İndeks:
1980=100)
Sığır İndeks Koyun İndeks Keçi İndeks Domuz İndeks Manda İndeks
1980 108786 100.0 84305 100.0 9837 100.0 136950 100.0 91 100.0
1985 106895 98.3 94945 112.6 10781 109.6 137824 100.6 101 111.0
1990 100177 92.1 121931 144.6 12878 130.9 142865 104.3 113 124.2
1995 94949 87.3 116254 137.9 12483 126.9 145913 106.5 109 119.8
1996 95237 87.5 113099 134.2 12258 124.6 142205 103.8 149 163.7
1997 94843 87.2 116545 138.2 12646 128.6 145445 106.2 151 165.9
1998 92656 85.2 118400 140.4 12812 130.2 146049 106.6 163 179.1
1999 91717 84.3 117605 139.5 12632 128.4 148481 108.4 187 205.5
2000 93424 85.9 113992 135.2 12572 127.8 152846 111.6 202 222.0
2001 92549 85.1 106407 126.2 11927 121.2 151882 110.9 195 214.3
2002 90544 83.2 104477 123.9 12534 127.4 154173 112.6 186 204.4
2003 89117 81.9 103341 122.6 12531 127.4 153192 111.9 224 246.2
2004 88071 81.0 102874 122.0 12372 125.8 153173 111.8 261 286.8
Kaynak: Faostat-2005 (http://faostat.fao.org/faostat)

2004 yılı itibarıyla, AB hayvan varlığı içerisinde 153 milyon baş ile
domuz ilk sırada gelmekte olup, bunu 102.9 milyon baş ile koyun ve 88
milyon baş ile sığır takip etmektedir. 1980 yılında 84 milyon baş olan koyun
varlığı 2000 yılına kadar büyük bir artış trendi içerisinde iken, bu yıldan sonra
azalmaya başlamıştır. Aynı durum keçi varlığı için de söz konusudur.

AB’nde domuz eti tüketiminin hayli yüksek olması nedeniyle domuz


varlığı da istikrarlı bir artış eğilimindedir. Nitekim, 1980 yılına göre, 2004
yılında % 12’lik bir artış olmuştur.

Hayvan varlığındaki en ilginç gelişme ise, 1980-2004 arası dönemde


yaklaşık üç katına çıkan manda varlığında yaşanmıştır. Manda yetiştiriciliği
konusunda İtalya AB’nin en önemli ülkesi durumundadır. 1980 yılında 91 bin
baş olan manda varlığı, 2004 yılında % 287’lik artış ile 261 bin başa çıkmıştır.
Bu verilere göre, hayvan varlığında yaşanan azalma sadece sığır sayısında
olmuştur. Buna karşılık bu süreç içerisinde birim hayvan başına elde edilen
verimlerde önemli artışlar ortaya çıkmıştır (Faostat, 2005).

AB’nde sığır yetiştiriciliği endüstrileşmiş bir durumda olup, sığır varlığı


genel itibarıyla kültür ırkı tabir edilen ıslah edilmiş saf ırk sığırlardan

14 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

oluşmaktadır. Siyah alaca, Simmental, İsviçre Esmeri, Jersey gibi Türkiye’de


de tanınan bir çok sığır ırkı orijinini Avrupa’dan almıştır. 1800’lü yıllarda
başlatılan ıslah ve üretici birliklerinin oluşturulması çalışmaları sonucunda,
AB diğer ülkelere damızlık hayvan ve teknoloji ihracatı yapan duruma
gelmiştir. Buna karşılık özellikle OTP'nin başlangıcında uygulanan üretimi
artırma ve birim hayvandan elde edilen verimin yükseltilmesi çalışmaları
önemli bir sorun olmuş ve özellikle et ve süt üretiminde üretim fazlası
oluşmasına neden olmuştur. Sığır yetiştiriciliği konusunda AB’nin en önemli
ülkeleri ise Fransa, Almanya, İngiltere ve İtalya olarak sıralanabilir (Kaya,
1994:7; Şekerden ve Özkütük, 1993:8; ve 1995:6).

Koyun ve keçi yetiştiriciliği de sığır yetiştiriciliğine benzer bir


durumdadır. AB’nde sütçü tip koyunların yanı sıra merinos yetiştiriciliği
önemli yer tutmaktadır. Keçi yetiştiriciliğinde ise özelikle İsviçre orijinli sütçü
tip keçilerin (Alpin, Saanen vb.) yanı sıra Almanya, Fransa, İspanya orijinli
etçi ve sütçü tip keçiler yetiştirilmektedir.

Domuz ise AB’nde en çok yetiştiriciliği yapılan hayvan türüdür. Bunun


temel nedeni domuzdan elde edilen karkas randımanının diğer türlere göre
çok yüksek olması (yaklaşık % 70-75), her türlü besin maddesini
tüketebilmesi, iklim ihtiyacının çok geniş olması nedeniyle hemen her yerde
yetiştirilebilmesi olarak sıralanabilir. Bütün bu nedenlerden dolayı domuz eti,
diğer etlere göre daha ucuz ve toplumun her kesiminin satın alabildiği bir et
türü olarak ortaya çıkmaktadır.

AB’nde domuz yetiştiriciliği yapılan ülkelerin başında Almanya


gelmektedir. Almanya toplam AB domuz varlığının % 17.4’ü ile ilk sırada yer
alırken, bu ülkeyi % 16.8 ile İspanya, % 11.5 ile Polonya ve % 10 ile Fransa
izlemektedir (Eurostat, 2005).

15 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

2.3. Hayvansal Üretim

2.3.1. Süt Üretimi

2.3.1.1. Türkiye’de Süt Üretimi

FAO verilerine göre, Türkiye toplam süt üretimi yaklaşık 10.5 milyon
ton olup, bunun 9.4 milyon tonunu, yani % 89.7’sini inek sütü
oluşturmaktadır. Aynı yılda 750 bin ton koyun sütü, 280 bin ton keçi sütü ve
48 bin ton manda sütü üretilmiştir. Yıllara ve türlere göre Türkiye süt üretimi
ve bunların değişimlerine ilişkin veriler Çizelge-2.4’te gösterilmiştir.

Çizelge-2.4. Türkiye’de Yıllar İtibarıyla Türlere Göre Süt Üretimi (Ton) ve Değişim Oranları
(1980=100)
İnek
İnek Koyun Keçi Manda Toplam Sütünün
Yıllar Sütü İndeks Sütü İndeks Sütü İndeks Sütü İndeks Süt İndeks Payı
1980 7710600 100.0 1147395 100.0 483000 100.0 273905 100.0 9614900 100.0 80.2
1985 7994269 103.7 1072601 93.5 363399 75.2 239854 87.6 9670123 100.6 82.7
1990 7960640 103.2 1145015 99.8 337535 69.9 174225 63.6 9617415 100.0 82.8
1995 9275310 120.3 934495 81.4 277205 57.4 114540 41.8 10601550 110.3 87.5
1996 9465620 122.8 921660 80.3 265445 55.0 108190 39.5 10760915 111.9 88.0
1997 8914176 115.6 826348 72.0 249302 51.6 86700 31.7 10076526 104.8 88.5
1998 8832000 114.5 813000 70.9 246000 50.9 80000 29.2 9971000 103.7 88.6
1999 8966000 116.3 805000 70.2 236000 48.9 75000 27.4 10082000 104.9 88.9
2000 8732041 113.2 774380 67.5 220211 45.6 67330 24.6 9793962 101.9 89.2
2001 8489082 110.1 723346 63.0 219795 45.5 63327 23.1 9495550 98.8 89.4
2002 7490630 97.1 657383 57.3 209621 43.4 50925 18.6 8408559 87.5 89.1
2003 9514318 123.4 769959 67.1 278136 57.6 48778 17.8 10611191 110.4 89.7
2004 9400000 121.9 750000 65.4 280000 58.0 48000 17.5 10478000 109.0 89.7
Kaynak: Faostat-2005 (http://faostat.fao.org/faostat)

İnek sütü üretiminde 1980 yılından 2004 yılına kadar yaklaşık % 22


artış, buna karşılık üretilen koyun, keçi ve manda sütlerinde önemli oranda
düşüş yaşanmıştır. Koyun sütü üretimi 1980 yılına göre yaklaşık % 35, keçi
sütü üretimi % 42 ve manda sütü üretimi ise % 82.5 oranında gerilemiştir.

Diğer yandan, 1980 yılında 9.6 milyon ton olan Türkiye toplam süt
üretimi, % 9 oranında bir artış ile 2004 yılında 10.5 milyon ton düzeyine
yükselmiştir. Bu artış tamamen inek sütü üretiminde görülen yükselmeden
kaynaklanmakta olup, toplam süt üretimi içerisindeki inek sütünün payı 1980
yılında % 80.2 iken, 2004 yılında % 89.7’ düzeyine çıkmıştır.

16 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Koyun, keçi ve manda sütü üretimindeki azalmanın temel nedeni bu


hayvan türlerindeki sayısal azalmadır. Daha önce de belirtildiği üzere, 1980
yılına göre 2004 yılında koyun varlığında % 46, keçi varlığında % 64 ve
manda varlığında % 87 oranında azalma olmuştur. Bu nedenle anılan türlerin
süt üretiminde görülen bu düşüşler normal olarak kabul edilebilir.

Toplam inek sütü üretimi içerisinde değişik genotip gruplarının payları


ile diğer hayvan türlerinden elde edilen sütlerin payı ve değişim düzeyleri
TÜİK’in 2004 yılı verilerinden hesaplanmış ve Çizelge-2.5’de verilmiştir.

Çizelge-2.5. Yıllar İtibarıyla Türkiye’de Türlere Göre Süt Üretiminin Dağılımı (%).
İnek Sütü İnek Sütü Koyun Sütü Keçi Sütü Manda Sütü
Yıllar
Toplam Payı Payı Payı Payı
Kültür Irkı Kültür Melezi Yerli Irk
1990 19.4 48.7 31.9 82.8 11.9 3.5 1.8
1991 22.2 48.6 29.2 84.1 11.0 3.3 1.6
1992 23.7 48.6 27.7 84.8 10.6 3.1 1.5
1993 25.0 49.4 25.6 85.6 10.1 3.0 1.3
1994 25.3 50.2 24.5 86.4 9.4 2.8 1.4
1995 27.8 51.2 20.9 87.5 8.8 2.6 1.1
1996 28.8 51.0 20.2 88.0 8.6 2.5 1.0
1997 29.1 51.5 19.5 88.5 8.2 2.5 0.9
1998 29.2 51.9 18.9 88.6 8.2 2.5 0.8
1999 29.2 52.7 18.1 88.9 8.0 2.3 0.7
2000 30.2 52.6 17.2 89.2 7.9 2.2 0.7
2001 31.3 52.0 16.7 89.4 7.6 2.3 0.7
2002 32.9 51.6 15.4 89.1 7.8 2.5 0.6
2003 33.8 48.0 18.2 89.7 7.3 2.6 0.5
2004 33.6 48.0 18.4 90.0 7.2 2.4 0.4
Kaynak: TÜİK (2004) Verilerinden Hesaplanmıştır.

Çizelge-2.5’de görüldüğü gibi, 1990 yılında kültür ırkı sığırların toplam


inek sütü üretimi içerisindeki payı % 19.4, melezlerin payı % 48.7 ve yerlilerin
payı % 31.9 olmuştur. 2004 yılında ise bu paylar sırası ile % 33.6, % 48.0 ve
% 18.4 olmuştur. Bunun yanı sıra, 1990 yılında % 12 civarında olan koyun
sütü üretimi payı 2004 yılında % 7.2’ye, % 3.5 olan keçi sütü üretimi payı %
2.4’e ve % 1.8 olan manda sütü üretimi payı da % 0.4’e gerilemiştir.

2.3.1.2. AB’nde Süt Üretimi

AB’nde üretilen sütün büyük bir bölümü Türkiye’de olduğu gibi yine
sığırlardan elde edilmekte olup, 146.5 milyon ton olan AB toplam süt

17 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

üretiminin yaklaşık % 97' si sığırdan sağlanmaktadır. Yıllar itibarıyla AB


toplam süt üretimi incelendiğinde de önemli bir değişim gözlenmemektedir.
Nitekim 1980 yılında 147.5 milyon ton olan toplam süt üretimi, dönem dönem
görülen azalış ve artışlara rağmen çok fazla değişmeyerek 2004 yılında
146.5 milyon ton olarak gerçekleşmiştir (Bkz. Çizelge-2.6).

Çizelge-2.6. AB (25)’de Toplam ve Türler İtibarıyla Süt Üretimi (Bin Ton), Değişimi (İndeks:
1980=100) ve Toplam Süt Üretimi İçerisinde İnek Sütünün Payı (% )
Yıll İnek
Koyun Manda Toplam Sütünün
ar İnek Sütü İndeks Sütü İndeks Keçi Sütü İndeks Sütü İndeks Süt Payı
1980 144322 100.0 1678 100.0 1407 100.0 68 100.0 147476 97.9
1985 149349 103.5 1834 109.3 1502 106.8 74 108.8 152759 97.8
1990 141636 98.1 2080 124.0 1661 118.1 43 63.2 145421 97.4
1995 141199 97.8 2126 126.7 1548 110.0 81 119.1 144953 97.4
1996 140733 97.5 2219 132.2 1666 118.4 127 186.8 144745 97.2
1997 140621 97.4 2207 131.5 1700 120.8 148 217.6 144676 97.2
1998 141036 97.7 2342 139.6 1685 119.8 156 229.4 145220 97.1
1999 141477 98.0 2343 139.6 1676 119.1 133 195.6 145629 97.1
2000 144988 100.5 2266 135.0 1643 116.8 135 198.5 149032 97.3
2001 144102 99.8 2378 141.7 1781 126.6 154 226.5 148415 97.1
2002 143968 99.8 2395 142.7 1769 125.7 143 210.3 148274 97.1
2003 143427 99.4 2306 137.4 1722 122.4 127 186.8 147582 97.2
2004 142304 98.6 2319 138.2 1722 122.4 125 183.8 146470 97.2
Kaynak: Faostat-2005 (http://faostat.fao.org/faostat)

İnek sütü üretimi 1980 yılında 144.3 milyon ton iken, 2004 yılında
142.3 milyon ton düzeyine inmiştir. Koyun, keçi ve manda sayısındaki artışa
paralel olarak, bu türlerden elde edilen süt miktarında da artış olmuştur. 1980
yılında 1.7 milyon ton olan koyun sütü üretimi, 2004 yılında % 38 artış ile 2.3
milyon ton düzeyine çıkmış, 1980 yılında 1.4 milyon ton olan keçi sütü
üretimi, 2004 yılında % 22 artışla 1.77 milyon ton, ve 67.6 bin ton olan manda
sütü üretimi ise, % 228’lik artışla 142.5 bin tona yükselmiştir.

AB’nde çeşitli türlerden sağlanan süt üretiminin yıllara göre değişim


değerleri bakımından en ilginç durum manda sütünde görülmektedir. Nitekim
manda sütü üretimi özellikle 1990 yılından sonra önemli düzeyde artmış, inek
sütü üretimi hemen hemen sabit kalmış ve koyun ve keçi sütü üretimi 1990
yılına kadar bir artış göstermekle birlikte çok fazla değişmemiştir.

18 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

2.3.2. Et Üretimi

2.3.2.1. Türkiye’de Et Üretimi

Türkiye’de et üretim istatistikleri konusunda önemli sorunlar


bulunmaktadır. Bu konuda istatistik yayınlayan TÜİK, üretime ilişkin verileri
TKB’ne bağlı KKGM’den ve kurban bayramlarında kesilen kurban derilerini
toplayan Türk Hava Kurumundan almaktadır. TÜİK bu verileri bir araya
getirerek yıllık et üretimini hesaplamaktadır.

KKGM’ne ulaşan veriler ise, anılan Genel Müdürlüğe kayıtlı ve


denetimli üretim yapan mezbaha ve kesimhanelerde yapılan kesimleri
içermektedir. Ancak, Türkiye’de bu kesimlerin dışında önemli düzeyde kayıt
ve denetim dışı köy kesimleri, adaklık ve kurbanlık kesimler de yapılmaktadır.
Ayrıca, Türk Hava Kurumu tarafından toplanan derilerin gerçek rakamları
yansıtmadığı ve bu konuda da önemli oranda kayıp ve kaçağın olduğu
bildirilmektedir. TÜİK dışında, EBK, TKB ile DPT tarafından da üretim
rakamları tahmin edilmektedir. Bu tahminler birbirine yakın olsa da hiç biri
TÜİK’nin rakamları ile uyumlu değildir. Bütün bu nedenlerden dolayı TÜİK
tarafından yayınlanan et üretimine ilişkin verilerin resmi kayıt olarak
değerlendirilmesi ve asıl üretimin çok daha fazla olduğunun bilinmesi
gerekmektedir (Güneş, 1981, Ertürk ve Tan, 1999, Aslan vd., 2002, Akman,
2003; Saçlı, 2005:72).

Verilerde yaşanan bu belirsizlik nedeniyle et üretimi tahminine ilişkin,


değişik araştırmacılar tarafından değişik tahmin yöntemleri geliştirilmiş ve
Türkiye et üretimi tahmin edilmeye çalışılmıştır.

Çizelge-2.7’de gösterilen, yıllar ve türler itibarıyla Türkiye et üretimi ve


değişim düzeylerine ilişkin FAO verileri de çok sağlıklı değildir. Nitekim FAO
da ülkelere göre tahminler yaparken, Türkiye için de bir yöntem kullanarak
üretim miktarı belirlenmektedir. FAO tahminlerine göre sığır eti üretimi TÜİK
tahminleriyle aynı düzeyde iken, koyun-keçi eti TÜİK tahminlerine göre
oldukça yüksektir. Ancak verilerin bir örnekliği bakımından, çalışmada da
FAO verileri esas alınmıştır.

19 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

2005 yılı FAO verilerine göre, Türkiye toplam et üretimi, piliç eti dahil
olmak üzere, 1980 yılındaki 687 bin tondan, 2004 yılında % 227 artışla 1.56
milyon ton seviyesine yükselmiştir. Bu durum, sığır ve piliç etinde meydana
gelen artıştan kaynaklanmaktadır. Yıllar ve türler itibarıyla Türkiye et üretimi
ve bunların değişim düzeyleri Çizelge-2.7’de gösterilmiştir.

Çizelge-2.7. Yıllar ve Türler İtibarıyla Türkiye’de Et Üretimi ve Oransal Değişim Düzeyleri


(Üretim: Ton, İndeks: 1980=100)
Toplam Koyun- Manda Domuz
Yıllar Et Sığır Eti İndeks Keçi Eti İndeks Eti İndeks Eti İndeks Piliç Eti İndeks
1980 687683 130380 100.0 292000 100.0 10660 100.0 325 100.0 240163 100.0
1985 1002549 318164 244.0 380000 130.1 14729 138.2 505 155.4 273310 113.8
1990 1160869 360704 276.7 370000 126.7 11445 107.4 330 101.5 401658 167.2
1995 1180800 292450 224.3 372000 127.4 6095 57.2 445 136.9 490000 204.0
1996 1112888 301835 231.5 366000 125.3 3145 29.5 1425 438.5 420482 175.1
1997 1253333 379542 291.1 378000 129.5 5640 52.9 53 16.3 471415 196.3
1998 1251365 359000 275.3 374000 128.1 4762 44.7 314 96.6 486682 202.6
1999 1340941 349681 268.2 368000 126.0 5196 48.7 240 73.8 596854 248.5
2000 1396726 354636 272.0 374000 128.1 4047 38.0 274 84.3 643436 267.9
2001 1319140 331590 254.3 351000 120.2 2294 21.5 86 26.5 614726 256.0
2002 1375541 327630 251.3 332500 113.9 1630 15.3 37 11.4 696160 289.9
2003 1492830 290456 222.8 310500 106.3 1709 16.0 280 86.2 872392 363.2
2004 1559934 290000 222.4 310500 106.3 1700 15.9 280 86.2 940000 391.4
Kaynak: Faostat-2005 (http://faostat.fao.org/faostat).

Sığır eti üretimi, 1980 yılına göre 2004 yılında % 122 artış göstermiş,
aynı dönemde piliç eti üretimi ise % 291 oranında artmıştır. Söz konusu
dönemde koyun ve keçi eti üretimi % 6 oranında yükselmiş, domuz eti üretimi
% 14 oranında ve manda eti üretimi % 84 oranında azalma göstermiştir.

Türkiye’de domuz eti, dini nedenlerden dolayı, toplumun büyük bir


kesimi tarafından tüketilmemekte, sadece turistler ile bazı azınlıklar
tarafından talep edilmektedir (Saçlı, 2005:74). Et üretilen hayvan türlerinin
toplam et üretimi içerisindeki payları Çizelge-2.8’de verilmiştir.

1980 yılına göre Türkiye toplam et üretimi 2004 yılında % 127’lik bir
artış göstermiştir. 1980 yılında toplam et üretimi içerisinde % 19 pay alan
sığır eti üretimi, zaman içerisinde bu payını bazı dönemlerde % 31’lere kadar
çıkartmıştır. Ancak, 2004 yılında bu pay % 18.6 olarak (1980 yılındaki
düzeyine çok yakın) gerçekleşmiştir. Benzer şekilde 1980 yılında % 42.5 pay

20 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

alan koyun-keçi eti üretiminde ise önemli bir azalma olmuş ve payı 2004
yılında % 19.9 düzeyine gerilemiştir. Manda eti üretiminin toplam et
üretimindeki payı ise, % 1.6’dan % 0.1 seviyesine gerilemiştir.

Çizelge-2.8. Yıllar İtibarıyla Türkiye’de Toplam Et Üretimi İçerisinde Değişik Türlerin Payları
ve Oransal Değişim Düzeyleri (Pay: %)
Toplam Et Koyun-Keçi Eti
Yıllar İndeksi Sığır Eti Payı Payı Manda Eti Payı Domuz Eti Payı Piliç Eti Payı
1980 100.0 19.0 42.5 1.6 0.0 34.9
1985 145.8 31.7 37.9 1.5 0.1 27.3
1990 168.8 31.1 31.9 1.0 0.0 34.6
1995 171.7 24.8 31.5 0.5 0.0 41.5
1996 161.8 27.1 32.9 0.3 0.1 37.8
1997 182.3 30.3 30.2 0.5 0.0 37.6
1998 182.0 28.7 29.9 0.4 0.0 38.9
1999 195.0 26.1 27.4 0.4 0.0 44.5
2000 203.1 25.4 26.8 0.3 0.0 46.1
2001 191.8 25.1 26.6 0.2 0.0 46.6
2002 200.0 23.8 24.2 0.1 0.0 50.6
2003 217.1 19.5 20.8 0.1 0.0 58.4
2004 226.8 18.6 19.9 0.1 0.0 60.3
Kaynak: Faostat-2004 (http://faostat.fao.org/faostat).

Koyun, keçi ve manda eti üretimlerinde görülen önemli miktardaki


düşüşün temel nedeni bu hayvan türlerinin sayısal olarak azalmasıdır. Sığır
varlığında görülen % 37’lik düşüşe rağmen sığır eti üretimin artması, hayvan
başına elde edilen karkas ağırlıklarının yükselmesinden kaynaklanmaktadır.

Bütün bunların yanı sıra, TÜİK’e göre 600 bin ton civarında olan
kırmızı et üretimi (sığır-dana, koyun, keçi ve manda etleri) DPT ve TKB
tarafından 950 bin ton düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir. DPT ve TKB
tarafından yapılan tahminler envanter hesabına dayanmakta olup, kasaplık
güç oranı (yıl içerisinde doğan hayvan sayısı ve bir sonraki yıl hayvan sayısı
dikkate alınmaktadır) ile belirlenmektedir. Bu hesaplamalara ve bildirilen
üretim rakamlarına göre Türkiye’nin kırmızı et üretiminin yaklaşık % 50’sinin
kayıt dışı olduğu ortaya çıkmaktadır.

Daha önce de ifade edildiği üzere, Türkiye tavukçuluk sektörü özellikle


1990’lı yıllarda önemli düzeyde gelişme göstermiştir. Nitekim 1980 yılında
toplam içerisinde % 34.9 payı olan piliç eti üretimi, 2004 yılında payını %

21 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

60.3’e yükseltmiştir. Piliç eti üretiminde görülen bu artışın temel sebebi, AB


ülkelerinde olduğu gibi insan sağlığı olduğu kadar, Türkiye’de halkın alım
gücünün düşüklüğü nedeniyle ucuz hayvansal protein kaynaklarına
yönelmesi olarak değerlendirilebilir (Saçlı, 2005:76).

Sektörde yaklaşık 10 bin adet broiler (etlik piliç), 5 bin civarında da


yumurta üretim işletmesi bulunmaktadır. TKB (2005) verilerine göre bu
sektörde yaklaşık 100 bin kişi doğrudan istihdam edilmektedir. Ayrıca,
Türkiye’nin 2004 yılı piliç eti üretiminin yaklaşık % 92’si toplam 40 entegre
firma tarafından gerçekleştirilmiştir (Besd-Bir, 2003).

Türkiye’nin hindi eti üretimi son yıllarda hızlı bir artış göstermiştir. TÜİK
verilerine göre 2004 yılı hindi eti üretimi yaklaşık 38 bin ton, Besd-Bir
kayıtlarına göre ise 50 bin tondur. Bu değerlerden hangisinin doğru
olduğundan çok, son 10 yıl içerisindeki artışın yaklaşık 20 kat olması ve
üretim sisteminde meydana gelen ciddi değişiklikler dikkat çekmektedir.
Gerçekten de Türkiye’de hindi yetiştiriciliği son yıllarda mera yetiştiriciliği
tarzından çıkarak hemen tamamen entansif kümes yetiştiriciliğine geçmiştir.
Hindi yetiştiriciliği de, tavukçulukta olduğu gibi, damızlık temininde dışa
bağımlıdır.

2.3.2.2. AB’nde Et Üretimi

AB toplam et üretimi içerisinde domuzun önemli bir yeri vardır. Ancak,


Türkiye’de de olduğu gibi, AB ülkelerinde yaşayan Müslüman ve Yahudi
toplumları dini inançları gereğince domuz eti yememekte ve bu toplumlar et
ihtiyaçlarını sığır, koyun ve keçinin yanı sıra piliç etinden karşılamaktadır
(Saçlı, 2005:37). AB’nde türler itibarıyla hayvanlardan sağlanan et üretimi
Çizelge-2.9'da gösterilmiştir.

AB’nde toplam et üretimi 1980 yılına göre önemli düzeyde artış


göstermiş, 1980 yılında 32.5 milyon ton olan toplam et üretimi, 24 yıllık süreç
içerisinde % 31’lik artış ile 42.4 milyon tona yükselmiştir. Buna karşın, diğer
türlerden elde edilen et üretimlerinde önemli düzeyde artışlar sağlanmışken,
sığır eti üretiminde belirgin bir düşüş görülmektedir.

22 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Çizelge-2.9. Yıllar ve Türler İtibarıyla AB Et Üretimi (Bin Ton) ve Değişim Değerleri (İndeks:
1980=100)
Toplam
Et Koyun- Manda Domuz
Yıllar Üretimi İndeks Sığır Eti İndeks Keçi Eti İndeks Eti İndeks Eti İndeks Piliç Eti İndeks
1980 32510 100.0 9062 100.0 1008 100.0 1.1 100.0 15510 100.0 4985 100.0
1985 33973 104.5 9428 104.0 1079 107.0 0.8 72.7 16279 105.0 5115 102.6
1990 36299 111.7 9470 104.5 1258 124.8 0.5 45.5 17604 113.5 5605 112.4
1995 38227 117.6 8523 94.1 1216 120.6 0.5 45.5 18685 120.5 6676 133.9
1996 39079 120.2 8473 93.5 1201 119.1 1.5 136.4 19203 123.8 7023 140.9
1997 38925 119.7 8451 93.3 1156 114.7 1.7 154.5 18805 121.2 7213 144.7
1998 40646 125.0 8199 90.5 1195 118.6 1.5 136.4 20278 130.7 7535 151.2
1999 40937 125.9 8177 90.2 1202 119.2 1.0 90.9 20768 133.9 7409 148.6
2000 41734 128.4 8175 90.2 1182 117.3 1.5 136.4 21034 135.6 7853 157.5
2001 41696 128.3 8011 88.4 1054 104.6 1.0 90.9 20883 134.6 8153 163.6
2002 42203 129.8 8083 89.2 1077 106.8 2.0 181.8 21373 137.8 8061 161.7
2003 42254 130.0 8025 88.6 1084 107.5 1.4 127.3 21630 139.5 8029 161.1
2004 42434 130.5 8050 88.8 1072 106.3 1.4 127.3 21592 139.2 8282 166.1
Kaynak: Faostat-2005 (http://faostat.fao.org/faostat)

1980 yılında 9 milyon ton düzeyinde olan sığır eti üretimi, 2004 yılında
8 milyon tona düşmüştür. Koyun-keçi ve manda etlerinde görülen üretim
artışları ise sınırlı düzeyde olup, 1980 yılında 1 milyon ton olan koyun-keçi eti
üretimi % 6’lık artışla 1.07 milyon tona çıkmış, 1.1 bin ton olan manda eti
üretimi ise % 17 artışla 1.4 bin ton düzeyine yükselmiştir.

AB toplam et üretiminde ortaya çıkan artışın temel nedeni domuz ve


piliç eti üretiminde görülen önemli düzeydeki artışlardır. Nitekim domuz eti
üretimi 1980 yılında 15.5 milyon ton iken, 2004 yılında % 39 artış ile 21.6
milyon tona çıkmıştır. Yaklaşık 5 milyon ton olan piliç eti üretimi ise % 66’lık
artış ile 8.3 milyon tona yükselmiştir. Bu istatistik verilerden yola çıkarak, et
tüketim tercihlerinin sığır ve koyun-keçi etinden, domuz eti ile beyaz et
tüketimine doğru kaydığı ifade edilebilir (Saçlı, 2005:38). Toplam et üretimi
içerisinde farklı türlerin payları ve bunların değişim düzeyleri Çizelge-2.10’da
gösterilmiştir.

Bugün AB üyesi olan 25 ülkede 1980 yılında toplam et üretiminin


% 47.7’si domuzdan, % 27.9’u sığırdan, % 15.3’ü piliç etinden ve % 3.1’i de
koyun-keçi etlerinden elde edilmiştir. 2004 yılına gelindiğinde toplam et
üretimi içerisindeki farklı türlerin payında önemli değişiklikler ortaya çıkmıştır.
Özellikle 1990’lı yıllarda sığırlarda yoğun olarak görülen Deli İnek (Dana)

23 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Hastalığı (BSE) ve bu çerçevede insan sağlığına gösterilen önemin artması


nedeniyle tüketici tercihlerinde değişimler görülmüştür. Bunun sonucu olarak,
toplam et üretimi içerisinde domuz etinin payı % 51’e yükselirken, sığır etinin
payı % 19’a , koyun-keçi etlerinin payı % 2.5’e gerilemiştir. Piliç eti üretimi ise
toplam et üretimi içerisindeki % 19.5’ik payı ile sığır eti üretimini geçmiştir.
2004 yılında AB’nde et üretiminin yeni sıralaması ise; domuz eti, piliç eti, sığır
eti, koyun-keçi eti ve manda eti şeklinde olmuştur.

Çizelge-2.10. Yıllar İtibarıyla Toplam Et Üretimi İçerisinde Farklı Türlerin Payı (%)
Koyun-Keçi
Yıllar Sığır-Dana Eti Eti Manda Eti Domuz Eti Piliç Eti Diğer Etler Toplam
1980 27.9 3.1 0.0 47.7 15.3 6.0 100.0
1985 27.8 3.2 0.0 47.9 15.1 6.1 100.0
1990 26.1 3.5 0.0 48.5 15.4 6.5 100.0
1995 22.3 3.2 0.0 48.9 17.5 8.2 100.0
1996 21.7 3.1 0.0 49.1 18.0 8.1 100.0
1997 21.7 3.0 0.0 48.3 18.5 8.5 100.0
1998 20.2 2.9 0.0 49.9 18.5 8.5 100.0
1999 20.0 2.9 0.0 50.7 18.1 8.3 100.0
2000 19.6 2.8 0.0 50.4 18.8 8.4 100.0
2001 19.2 2.5 0.0 50.1 19.6 8.6 100.0
2002 19.2 2.6 0.0 50.6 19.1 8.5 100.0
2003 19.0 2.6 0.0 51.2 19.0 8.2 100.0
2004 19.0 2.5 0.0 50.9 19.5 8.1 100.0
Kaynak: Faostat-2005 (http://faostat.fao.org/faostat) verilerinden hesaplanmıştır.

Bugün gerek et ve gerekse süt üretimleri konusunda AB üretim


fazlalığı sorunu yaşamakta, ihracat desteklemeleri ile değerinin çok altında
ihracat yapılması gibi değişik önlemlerle bu sorunu aşmaya çalışmaktadır
(Yeni ve Dölekoğlu, 2003:46).

2.3.3. Diğer Hayvansal Ürünler

2.3.3.1. Türkiye ve AB’nde Yumurta Üretimi

Türkiye’de yumurta üretimi tamamen piyasaya yönelik ticari üretimle


birlikte, diğer hayvancılık dallarında da olduğu gibi aile içi tüketime yönelik
olarak tarım işletmelerinde 3-5 tavuğun yetiştirilmesi şeklinde de
yapılmaktadır. Benzer durumun AB ülkeleri için de geçerli olduğu söylenebilir.

24 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Daha önce de ifade edildiği gibi Türkiye’de tavukçuluk sektörünün


gelişimi son 20-25 yılda olmuş, 1990’lı yılların başlarında çok hızlı büyüyen
sektör, 2000 yılına doğru özellikle yumurta üretiminde yaşanan hızlı üretim
artışı nedeniyle önemli bir krize girmiş, 2001 yılında da 1996 yılı üretim
düzeyine gerilemiştir.

Buna karşılık AB’nde 1980 yılındaki üretim düzeyi neredeyse sabit


kalmıştır. Ancak AB ülkelerinden İtalya’da 1999 yılında ve Hollanda’da 2003
yıllarında görülen Tavuk Vebası (Avian Influenza=Kuş Gribi) hastalığı
nedeniyle önemli sıkıntılar yaşanmıştır. AB ve Türkiye’de üretilen yumurta
miktarları ve bunların değişim düzeyleri Çizelge-2.11’de verilmiştir.

Çizelge-2.11. Yıllar İtibarıyla AB ve Türkiye’de Yumurta Üretimi (*) (ton) ve Üretimin Değişim
Düzeyleri (İndeks: 1980=100)
Yıllar AB İndeks Türkiye İndeks
1980 6.004.495 100,0 206.736 100,0
1985 6.109.988 101,8 291.880 141,2
1990 5.776.504 96,2 384.930 186,2
1995 5.966.759 99,4 550.000 266,0
1996 5.926.537 98,7 611.700 295,9
1997 6.044.206 100,7 755.584 365,5
1998 6.163.229 102,6 865.000 418,4
1999 6.133.103 102,1 840.000 406,3
2000 6.293.936 104,8 810.000 391,8
2001 6.292.576 104,8 660.940 319,7
2002 6.321.792 105,3 722.182 349,3
2003 6.147.162 102,4 791.674 382,9
2004 6.271.699 104,5 770.000 372,5
Kaynak: Faostat-2005 (http://faostat.fao.org/faostat)
(*) Bir yumurta ağırlığı 56 gram olarak bildirilmiştir.

Çizelge-2.11’den de görüleceği üzere AB yumurta üretimi 1980 yılına


göre sadece % 4.5 oranında artış göstermiştir. Buna karşılık Türkiye’deki
yumurta üretimi 3.7 kat artarak, 206 bin tondan 770 bin tona yükselmiştir.
Bunun yanı sıra, 1990’larda görülen aşırı üretim artışı 1998 yılında 865 bin
ton ile zirve yapmıştır.

Ayrıca, 2005 yılı sonları ile 2006 yılı başlarından Türkiye’de görülen
Tavuk Vebası vakaları nedeniyle önemli düzeyde kanatlı hayvan itlafı

25 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

gerçekleştirilmiş ve üretim düzeyi gerilemiştir. Bu hastalığın etkilerinin 2006


yılında da sürmesi ve üretim artışının olmayacağı öngörüsü yapılabilir.

2.3.3.2. Türkiye ve AB’nde Bal Üretimi

Arıcılık; arı, bitkisel kaynaklar ve aile iş gücünü bir arada ve etkin bir
şekilde kullanarak, insan gıdası ve sağlık koruma gibi amaçlarla kullanılan
bal, arısütü, polen ve bal mumu gibi ürünlerin üretildiği bir hayvancılık
faaliyetidir. Bunun yanı sıra, ana arı, oğul, paket arı gibi canlı materyal
üretme faaliyetleri de arı yetiştiriciliğinin önemli gelir kaynaklarındandır.
Türkiye’nin coğrafi yapısı, çiçeklenmenin bölgelere ve yılın değişik
dönemlerine göre farklılık arz etmesi gibi nedenlerle arıcılık için çok uygun bir
ekolojiye sahiptir (Sönmez ve Altan, 1992; DPT, 2001c). Nitekim Türkiye, 5
milyon koloni varlığı ile dünyada Çin’den sonra ikinci, yaklaşık 70 bin ton bal
üretimi ile dördüncü sırada yer almaktadır (Faostat, 2005).

AB genelinde arıcılık geleneksel bir uğraşı alanı olarak görülmekle


beraber, İspanya, Polonya, Macaristan ve Yunanistan gibi ülkelerde kırsal
geliri artırıcı bir üretim faaliyeti olarak da değerlendirilmektedir. Ayrıca arıcılık,
Uzak doğu, Orta ve Güney Amerika ülkelerinin önemli bir ihracat kaynağı
olup, ABD, Kanada, Japonya gibi ülkelerde ise ağırlıklı olarak örtü altı
tarımda (seracılık) bitkisel tozlaşmaya katkı sağlayan bir faaliyet olarak
yapılmaktadır (Sönmez ve Altan, 1992; DPT, 2001c). Yıllar itibarıyla AB ve
Türkiye’de bal üretimi ve üretimin değişim düzeyleri Çizelge-2.12’de
gösterilmiştir.

AB’nde bal üretimi 25 yıllık süreç içerisinde (1980-2004) yaklaşık 2 kat


artmışken, Türkiye’deki artış yaklaşık 3 kat olmuştur. AB’nde bal üretimi
1980-1990 yılları arasında önemli düzeyde artmışken, sonraki dönemlerdeki
artış sınırlı kalmıştır. Türkiye’deki üretimin artışı ise 1980-1995 yılları
arasında gerçekleşmiş ve sonraki dönemlerde önemli bir değişim
görülmemiştir. Bunun yanı sıra Türkiye bal üretimi AB toplam bal üretiminin
% 44’ü düzeyindedir. Ayrıca, dünya çam balı üretiminin % 85’i Türkiye'de
yapılmaktadır. Türkiye'de örtü altı tarımsal üretim nispeten gelişmiş olmasına

26 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

rağmen, ABD, Kanada, Japonya gibi ülkelerin aksine, seralarda arılardan


tozlaştırıcı olarak yeterince yararlanılmamaktadır. Türkiye’de Bombus
arısının seracılıkta daha etkin kullanılmasına yönelik çalışmalar artarak
sürdürülmektedir.

Çizelge-2.12. Yıllar İtibarıyla AB ve Türkiye’de Bal Üretimi (ton) ve Üretimin Değişim


Düzeyleri (İndeks: 1980=100)
Yıllar AB İndeks Türkiye İndeks
1980 87.833 100,0 25.170 100,0
1985 105.268 119,9 35.840 142,4
1990 135.702 154,5 51.286 203,8
1995 161.059 183,4 68.620 272,6
1996 138.617 157,8 62.950 250,1
1997 140.233 159,7 63.319 251,6
1998 149.358 170,0 67.490 268,1
1999 152.912 174,1 67.259 267,2
2000 150.114 170,9 61.091 242,7
2001 162.374 184,9 60.190 239,1
2002 156.792 178,5 74.555 296,2
2003 172.989 197,0 69.540 276,3
2004 169.930 193,5 73.929 293,7
Kaynak: Faostat-2005 (http://faostat.fao.org/faostat)

2.3.3.3. Türkiye ve AB’nde Yapağı Üretimi

Dokumacılıkta kullanılan yün, yapağının yıkanmış ve temizlenmiş


halidir. Dokumacılığın en eski hammaddesi olan yapağı, dokumacılıkta yapay
liflerin kullanılmaya başlanması ile eski önemini kaybetmesine rağmen halen
saf yün dokumalar yüksek fiyatlarla alıcı bulmaktadır.

Yapağı üretiminin en önemli kaynağı merinos ırkı koyunlardır. Türkiye


koyun varlığı içerisinde merinos ırkı koyunlar çok düşük bir düzeyde olup,
yerli ırklardan elde edilen yapağı tekstil sanayinin talebine uygun değildir.
Türkiye’de üretilen yapağılar genel olarak halı-kilim yapımında
kullanılmaktadır.

Buna karşılık AB’nde üretilen yapağının önemli bir kısmı merinos ırkı
hayvanlardan elde edilmekte ve genel olarak tekstil sanayinin talep ettiği
niteliktedir. Ayrıca AB’nin, dünyanın en önemli yapağı üretici ülkelerinden
olan Avustralya ve Yeni Zelanda’dan önemli düzeyde ithalatı da

27 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

bulunmaktadır. Yıllar itibarıyla AB ve Türkiye’de yapağı üretimi ve üretimin


değişim düzeyleri Çizelge-2.13’de gösterilmiştir.

Çizelge-2.13. Yıllar İtibarıyla AB ve Türkiye’de Yapağı Üretimi (ton) ve Üretimin Değişim


Düzeyleri (İndeks: 1980=100)
Yıllar AB İndeks Türkiye İndeks
1980 181107 100,0 61.285 100,0
1985 200482 110,7 68.000 111,0
1990 224691 124,1 60.559 98,8
1995 189946 104,9 50.775 82,9
1996 186141 102,8 49.847 81,3
1997 185234 102,3 45.632 74,5
1998 187907 103,8 44.368 72,4
1999 184618 101,9 45.665 74,5
2000 185002 102,2 43.139 70,4
2001 175124 96,7 40.907 66,7
2002 190496 105,2 38.244 62,4
2003 178198 98,4 46.457 75,8
2004 169072 93,4 45.972 75,0
Kaynak: Faostat-2005 (http://faostat.fao.org/faostat)

Çizelge-2.13’den de görüldüğü üzere, hem AB’nde hem de Türkiye’de


yapağı üretimi 1980 yılına göre 2004 yılında önemli düzeyde gerilemiştir.
Türkiye’den farklı olarak AB’nde yapağı üretimi 1990 yılına kadar önemli
düzeyde artış göstermiştir. Nitekim 1980 yılında 181 bin ton olan üretim 1990
yılında yaklaşık 225 bin tonla en üst düzeyine ulaşmış, daha sonra azalma
eğilimine girmiştir. Ancak AB koyun varlığında 1980 yılına göre görülen % 22
artışa rağmen yapağı üretiminin düşmesi, koyun yetiştiriciliğinin yön
değiştirerek, yapağı üretiminden çok süt ve et üretimine yöneldiği şeklinde
yorumlanabilir.

Buna karşılık Türkiye’de üretim sürekli bir azalma eğilimi


göstermektedir. Bu durumun temel sebebi ise Türkiye koyun varlığında
görülen yaklaşık yarı yarıya azalmadır.

2.3.3.4. Türkiye ve AB’nde İpekböcekçiliği ve Koza Üretimi

İpekböcekçiliği; nihai ürün olan ipek ipliği üretimi amacıyla,


ipekböceğinin tek yem kaynağı olan dut yaprağını sağlayan dut fidanı
yetiştirilmesinden ham ipek elde edilinceye kadar olan safhalar (dut

28 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

yetiştirilmesi, ipekböceği tohumu üretimi, inficar, ipekböceği bakım ve


beslemesi, koza üretimi, kozadan ipek çekilmesi) olarak tanımlanabilir.

Türkiye’de yapılan ipekböceği yetiştiriciliği ailenin temel geçim kaynağı


olmaktan çok, toplam aile gelirine katkı sağlamak amacını güden bir üretim
dalıdır. Bugün üretim yaklaşık 300 köyde ve 3000 civarında aile tarafından
sürdürülmektedir (TÜİK, 2004).

Aynı zamanda ipekböceği yetiştiriciliği ile, yaprak kesme ve taşıma


dışındaki faaliyetlerde aile içi işgücünün tam olarak değerlendirilmesi, kırsal
alanlardan kentlere göçün ve bu alanlardaki gizli işsizliğin önlenmesi, 35-40
gün gibi kısa bir sürede yüksek sayılabilecek gelir sağlaması gibi yönleri ile
ülke ekonomisine katkı yapmaktadır.

Türkiye ipekböcekçiliği sektöründe faaliyet gösteren ve yönlendiren en


büyük kurum Bursa Koza Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’dir (Kozabirlik).
Söz konusu Birliğin 10.6 bin ortağı bulunmakta olup, üreticilerin ipekböceği
tohumu ve dut fidanı ihtiyacı Birlik tarafından karşılanmakta ve üretilen yaş
kozanın tamamına yakını yine Birlik tarafından alınmaktadır (Koza Birlik,
2005).

İpekböceği yetiştiriciliği bakımından AB ülkeleri arasında Yunanistan


ilk sırada yer almakta olup, bu ülkenin yanı sıra İtalya, İspanya ve Fransa’da
da yetiştiricilik yapılmaktadır. Ancak, bu ülkelerdeki üretim sembolik
düzeydedir. Önemli üretici AB ülkelerinde ipekböceği yetiştiriciliğine ilişkin
veriler Çizelge-2.14’de gösterilmiştir.

Çizelge-2.14. 2004 Yılında Önemli Üretici AB Ülkelerinde Yetiştirilen İpekböceği Kutu Sayısı,
Koza Üretimi ve Kutu Başına Verimlilik
Ülke Kutu Sayısı Üretilen Koza (Kg) Verimlilik (Kutu/Kg)
Yunanistan 2.795 59.737 21,37
İtalya 150 3.332 22,21
İspanya 55 1.239 22,53
Fransa 43 1.005 23,37
Kaynak: Eurostat, 2005 (www.europa.eu.int.com)

29 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Çizelge-2.14’den de görüldüğü üzere en az kozanın üretildiği


Fransa’da kutu başına verimlilik en yüksek, en çok kozanın üretildiği
Yunanistan’da ise kutu başına verimlilik en düşüktür.

AB’nde üretilen koza miktarı 1980 yılından 1997 yılına kadar sürekli bir
azalma eğilimi göstermiş, bu tarihten sonra bir yükselme eğilimine girerek
2004 yılında 200 ton seviyesine çıkmıştır.

Türkiye’de ise 1990 yılında 2171 ton ile en yüksek değerine ulaşan
koza üretimi bu tarihten sonra çok önemli bir düşüş göstermiş ve 2001 yılında
47 tona kadar düşmüştür. Bu tarihten sonra özellikle Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı tarafından yapılan çalışmalar ile üretim 2004 yılında 169 ton
seviyesine yükselmiştir. Yıllar itibarıyla AB ve Türkiye’de koza üretimi ve
üretimin değişim düzeyleri Çizelge-2.15’de gösterilmiştir.

Çizelge-2.15. Yıllar İtibarıyla AB ve Türkiye’de Koza Üretimi (ton) ve Üretimin Değişim


Düzeyleri (İndeks: 1980=100)
Yıllar AB İndeks Türkiye İndeks
1980 418 100,0 1.707 100,0
1985 320 76,6 1.781 104,3
1990 181 43,3 2.171 127,2
1995 154 36,8 271 15,9
1996 159 38,0 215 12,6
1997 159 38,0 161 9,4
1998 167 40,0 136 8,0
1999 196 46,9 133 7,8
2000 193 46,2 60 3,5
2001 195 46,7 47 2,8
2002 200 47,8 100 5,9
2003 200 47,8 169 9,9
2004 200 47,8 169 9,9
Kaynak: Faostat-2005 (http://faostat.fao.org/faostat)

Çizelge-2.14 ve 2.15’den görüleceği üzere Türkiye’nin, AB’ne tam üye


olması durumunda, ipekböcekçiliği sektöründe Türkiye, AB içinde en büyük
üretici ülke konumuna geleceği düşünülmektedir.

Bunun yanı sıra, son dönemlerde ipekböcekçiliğinin geliştirilmesi


amacıyla Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan arasında FAO katkısı ile
bölgesel işbirliği projeleri hazırlanmaktadır. Söz konusu projeler ile

30 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

geleneksel ipekli el sanatlarının canlandırılması amaçlanmakta ve özellikle


kırsal alanların kalkındırılması hedeflenmektedir. DTM’nin 2005 yılı verilerine
göre Türkiye, 2000-2004 yılları arasında, yılda ortalama 3 milyon dolarlık ipek
ithal etmiş ve bu ipeğin işlenmesi ile elde edilen ipek halı ihracatından da
yılda ortalama 23 milyon ABD Doları gelir sağlamıştır (DTM, 2006).

2.4. Hayvancılık Dış Ticareti

2.4.1. Türkiye’nin Hayvancılık Dış Ticareti

Son dönemlerde Türkiye’nin hayvancılık dış ticaretinin çok sınırlı


düzeyde olduğu söylenebilir. Ancak geçmiş dönemlerde, Türkiye özellikle
değişik projeler kapsamında zaman içerisinde yaptığı önemli miktarda
damızlık sığır ithalatının yanı sıra, kasaplık sığır ve et ithalatı da
gerçekleştirmiştir. İlk defa Kasım 1986’da İngiltere’deki sığırlarda görülmeye
başlayan ve 1990’lı yıllarda artış gösteren BSE hastalığı nedeniyle ithalat
kısıtlanarak bu güne kadar sınırlı bir şekilde sürdürülmüştür (KKGM, 2004).

Türkiye’nin kırmızı et ihracatı 1990 yılından itibaren giderek azalmıştır.


Buna karşılık kümes hayvanları eti ve sakatat ihracatı hızlı bir artış
göstermiştir. Bu ürünlerin en önemli pazarları ise Azerbaycan, Çin Halk
Cumhuriyeti, Hong- Kong, Makedonya ve KKTC’dir (DTM, 2006).

Türkiye’nin en önemli yumurta pazarları ise, İsrail, Irak, Gürcistan,


Azerbaycan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bulgaristan’dır.
Damızlık yumurta ihracatı oldukça sınırlı olduğundan, ihraç edilen yumurtanın
tamamı sofralık olarak değerlendirilmektedir.

Bunun yanı sıra 1990’lı yıllara kadar Türkiye, önemli düzeyde kasaplık
hayvan ihracatı gerçekleştirmiştir. Bu ihracatın önemli bir bölümünü Ortadoğu
ülkelerine yapılan küçükbaş hayvan satışı oluşturmuştur. Buna karşın, bu
ihracat 2004 yılında 2 bin tona kadar gerilemiştir.

DTM’nin 2005 yılı verilerine göre 1990 yılında 450 milyon ABD Doları
olan hayvan ve hayvansal ürünler ihracatı, önemli oranda gerilemiş ve 2004
yılında 113 milyon ABD Doları seviyesine inmiştir (DTM, 2006).

31 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

DPT verilerine göre, 2004 yılı Türkiye’nin toplam hayvancılık


ihracatının parasal karşılığı, 1998 yılı fiyatlarıyla yaklaşık 25 trilyon TL
düzeyinde olmuştur (DPT, 2003; DPT, 2004c) (Bkz. Çizelge-2.16).

Çizelge-2.16. Son Yıllarda Türkiye’nin Hayvancılık İhracatı (Miktar: Bin Ton, Değer: Milyar
TL-1998 Yılı Fiyatlarıyla)
2002 2003 2004
MALLAR
Miktar Değer Miktar Değer Miktar Değer
Yenilebilir Canlı Hayvan İhracatı
Eşdeğeri Et 9 11430 1.1 1397 2 2540
Yumurta 2 650 7.7 2503 9 2925
Kirli Tiftik 0.1 90 1.1 990 1.2 1080
Diğerleri (*) 10830 16699 18500
TOPLAM 22680 21589 25045
(*) Diğerleri grubu; bal, kıl, tiftik, yumuşakçalar gibi ürünleri kapsamaktadır.
Kaynak: DPT Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler (DPT, 2004c).

Çizelge-2.16’dan da görüleceği üzere, canlı hayvan ve karkas ihracatı


verilerinde büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar birlikte ele alınarak, yenilebilir
canlı hayvan eşdeğeri et olarak değerlendirilmektedir (DPT, 2004c).

Türkiye’de damızlık büyükbaş ve küçükbaş hayvan ihracatı ise, yerli gen


kaynaklarının korunması amacıyla, 22/12/1995 tarih ve 95/7623 sayılı İhracat
Rejimi Kararı ile 19 Eylül 1996 tarih ve 22762 sayılı Resmi Gazete’de
yayınlanan İhracı Yasak ve Ön İzne Bağlı Mallara İlişkin Tebliğ çerçevesinde
TKB’nin ön izni ile yapılmaktadır.

Türkiye’nin ihraç ettiği hayvansal ürünlerden olan bal miktarında düzenli


sayılabilecek bir artış görülmektedir. Türkiye, Almanya başta olmak üzere
Suudi Arabistan, Fransa, Hollanda, KKTC, Kuveyt, İtalya ve İspanya gibi
ülkelere bal satmaktadır.

Süt ve süt ürünleri konusunda ise, taze sütün ihracatının çok mümkün
olmaması nedeniyle daha çok süt ürünleri ihracatı yapılmaktadır. Ancak,
Türkiye’nin en önemli süt ürünleri ihracatında peynirin en yüksek paya sahip
olduğu ve bunu tereyağının izlediği ifade edilebilir. Bu konuda Türkiye’nin en
önemli pazarları, Azerbaycan, KKTC, ABD, Orta Doğu ülkeleri ile Makedonya
oluşturmaktadır (DTM, 2006).

32 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Türkiye, kanatlı hayvan etleri, yumurta ve süt ürünleri ithalatçısı


durumunda olan özellikle Rusya Federasyonu ve Ortadoğu ülkelerine
yakınlığı nedeniyle avantajlı bir konumdadır. Ancak, bu ürünlerin fiyatlarının
rekabet edebilir seviyede olmaması ve bu ülkelerin yapmış olduğu Serbest
Ticaret Anlaşmaları (STA) gibi nedenlerden dolayı bu konum yeterince
değerlendirilememektedir.

Türkiye’nin en önemli ithalat mallarını ise genel olarak damızlık


hayvanlar oluşturmaktadır. Özellikle değişik projeler çerçevesinde 1985-1996
yılları arasında yapılan yaklaşık 300 bin başlık damızlık sığır ithalatının yanı
sıra, uzun yıllardır damızlık nitelikli kümes hayvanları ithalatı da
yapılmaktadır. Damızlık sığır ithalatı 1996 yılında BSE hastalığı nedeniyle
sınırlandırılmış ve ithalat 1500-2500 baş/yıl düzeyine gerilemiştir (DPT,
2005b).

Diğer önemli ithalat kalemleri ise damızlık kümes hayvanları, bunların


yumurtaları ve yapağı’dır. Türkiye’de her ne kadar kümes hayvancılığı
gelişmiş olsa da, piliç eti ve yumurta üretimi amacıyla ihtiyaç duyulan
damızlık hayvan veya yumurta konusunda büyük oranda dışa bağımlıdır.
Kümes hayvancılığı üretim bakımından geliştirilirken, üretimin damızlık temini
ayağı eksik bırakılmıştır. Bu nedenle ithalat konusunda yaşanacak her hangi
bir sıkıntı durumunda, sektör önemli darboğazlarla karşılaşabilecektir.

DPT verilerine göre Türkiye’nin hayvancılık ithalatının 2004 yılında


gerçekleşen değeri, 1998 yılı fiyatlarıyla yaklaşık 15 trilyon TL düzeyindedir.
Türkiye’nin hayvancılık ithalatına ilişkin veriler Çizelge-2.17’de gösterilmiştir.

Çizelge-2.17. Son Yıllarda Türkiye’nin Hayvancılık İthalatı (Miktar: Bin Ton, Değer: Milyar TL-
1998 Yılı Fiyatlarıyla)
2002 2003 2004
MALLAR
Miktar Değer Miktar Değer Miktar Değer
Damızlık Sığır(Baş) 0.0 0.0 2128 564 2500 663
Dam. Küm. Hay. (Bin Baş) 2600 1521 1559 912 2000 1170
Kirli Merinos Yapağısı 4.0 3120 2.2 1716 3.0 2340
Kirli Diğer Yapağı 6.5 1911 7.5 2205 8.0 2352
Diğerleri (*) 10150 8457 8500
TOPLAM 16702 13854 15025
(*) Diğerleri grubu; bal, kıl, tiftik, yumuşakçalar gibi ürünleri kapsamaktadır.
Kaynak: DPT Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler (DPT, 2004c)

33 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Hayvancılık sektörü için yapılan ithalat kalemleri arasında, sektörün en


önemli girdisi olan ve yem hammaddesi olarak değerlendirilen mısır, soya,
buzağı maması (süt tozu), yem katkı maddeleri de bulunmaktadır. Ancak söz
konusu ürünler farklı ürün grupları arasında değerlendirilmektedir.

Bunun yanı sıra, en önemli yem hammaddesi olan mısırın ithalatı son
yıllarda önemli derecede azalmasına rağmen halen 1 milyon ton
düzeyindedir. Mısır ve soya ithalatı konusunda en önemli ülke ABD olup, yem
katkı maddeleri ithalatı konusunda ABD ile birlikte AB üyesi ülkelerdir.

2.4.2. AB’nin Hayvancılık Dış Ticareti

FAO’nun 2005 yılı verilerine göre 1990 yılında 141 milyar ABD Doları
olan AB’nin toplam tarımsal ürün ihracatı, aradan geçen 15 yıllık süre
içerisinde iki katına çıkarak 287 milyar ABD Dolarına yükselmiştir (Çizelge-
2.18). Buna karşılık aynı yıllarda 154 milyar ABD Doları olan ithalat 290
milyar ABD Dolarına yükselmiştir (Çizelge-2.19).

Çizelge-2.18 ve 19’da gösterilen AB’nin ihracat ve ithalatına ilişkin


veriler Birlik içi veya Birlik dışı olarak ayrıştırılmamış olup, AB’ne üye ülkelerin
toplam hayvancılık dış ticaretini ifade etmektedir.

Çizelge-2.19 ve 20’den de anlaşılacağı üzere, dünya’da en korumacı


tarım politikalarını izlediği ifade edilen AB, yaptığı ihracat kadar ithalat
yapmakta olup, dünya tarımsal ürün piyasalarının en önemli aktörlerinden
birisi konumundadır.

2004 yılı itibarıyla AB’nin hayvancılık ihracatı ana ürünlerde yaklaşık 50


milyar ABD Doları ve ithalatı 40 milyar ABD Doları değerindedir. Buna göre
hayvansal ürünler, toplam tarım ihracatı içerisinde % 17, ithalatı içerisinde ise
% 13 oranında pay almaktadır.

AB’nin en önemli ihracat malları, canlı sığır ve domuz ile sığır-dana,


koyun-kuzu, domuz, tavuk, hindi etleri ile süt ve süt ürünleridir. En önemli
ihracatçı ülkeler ise, Almanya, Fransa, İtalya ve İngiltere sayılabilir.

34 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Çizelge-2.18. AB’nin Hayvancılık İhracatı


Canlı Hayvan İhracatı (Miktar: Baş, Değer: Bin USD)
1990 1995 2000 2001 2002 2003 2004
Miktar 3615710 4238233 4170909 3308214 3937078 4027617 4375490
Sığır Değer 2407550 2897888 2123864 1365235 1955449 2461812 2763898
Miktar 5391878 3977703 3389250 2331284 2589542 2630741 2259635
Koyun Değer 350399 247392 146266 120611 133425 141377 172909
Miktar 42491 60600 107132 68312 131061 267148 281331
Keçi Değer 2859 4013 3150 2006 4548 10298 10907
Miktar 7208950 7224875 8909357 7735009 8869278 10755680 12321674
Domuz Değer 853694 891165 767714 768795 750767 952922 1285348
Miktar 235480 323968 483842 576564 621740 514955 621666
Tavuk Değer 271309 411527 444511 511419 560576 554450 739360
Miktar 7157 19379 44764 33752 42185 38307 44101
Hindi Değer 24252 42532 68961 78055 84636 87475 130470
Hayvansal Ürün İhracatı (Miktar: Baş, Değer: Bin USD)
1990 1995 2000 2001 2002 2003 2004
Miktar 1467607 1112836 846165 676645 790386 807619 852903
Sığır-Dana
Eti Değer 5065047 4209898 2281080 1510979 2045150 2649217 3067174
Miktar 153984 202565 197174 160934 167155 182944 189616
Koyun-Kuzu
Eti Değer 586744 664042 598747 596727 620667 836989 944430
Miktar 3609 2394 2674 3066 2804 3443 3472
Keçi Eti Değer 27191 18107 14887 17134 16588 24183 27535
Miktar 1852431 1653543 2473454 2479077 2583878 2877325 3181289
Domuz Eti Değer 4926244 4269712 4470370 5107530 4718450 5625249 7406002
Miktar 188986 407416 610459 586597 586603 509184 563652
Hindi Eti Değer 484154 929143 989943 945710 859393 1020489 1153656
Miktar 33524760 39491416 48165087 46491127 44521675 49981276 52555486
Süt
(Eşdeğeri) Değer 15523903 20926162 19120459 19551995 19000928 24522094 28672903
Miktar 1709556 2838300 4501103 4140188 3925276 4318201 4848528
İnek Sütü Değer 761108 1344157 1516858 1471581 1398578 1813213 2225214

Miktar 607649 483817 581747 591345 586366 603584 654572


Tavuk
Yumurtaları Değer 720098 544622 585848 528526 615723 833981 825443
Miktar 46802 47971 68817 63697 75005 68970 69151
Bal Değer 84545 103698 118366 111642 178835 244821 267861
Miktar 807 1849 2125 1826 1662 1748 1944
İpek Kozası Değer 17775 39106 32609 27194 23801 24156 25569
Miktar 52301 70551 51510 47028 61687 76893 72334
Yapağı Değer 124514 154250 59227 49569 75272 110503 144060
Toplam Tarımsal
Ürünler İhracatı
(Bin USD) 141169541 181682148 183075676 178464863 198628168 245449950 287233200
Kaynak: Faostat-2005. (www.faostat.org)

35 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Çizelge-2.19. AB’nin Hayvancılık İthalatı


Canlı Hayvan İthalatı (Miktar: Baş, Değer: Bin USD)
1990 1995 2000 2001 2002 2003 2004
Miktar 3794459 3274643 3213125 2434129 2835868 3063840 3313813
Sığır Değer 2399515 2207631 1660979 1029782 1400770 1846549 2040790
Miktar 5853822 4342458 4190745 3617172 3620413 3664161 3808664
Koyun Değer 368107 267460 194550 178693 183231 210223 246277
Miktar 37801 54835 88930 28074 47175 99211 140291
Keçi Değer 2183 2916 2650 838 1634 4144 5523
Miktar 5626616 6050243 8690917 8000914 9452336 9796848 10311928
Domuz Değer 734304 756824 694454 761605 760762 899500 1211003
Miktar 109552 224774 401381 452622 502885 409574 512949
Tavuk Değer 157841 260919 344166 403066 431107 422327 592041
Miktar 6272 9400 18561 17850 20751 23671 27116
Hindi Değer 18530 33099 41986 51540 66848 59568 122017
Hayvansal Ürün İthalatı (Miktar: Ton, Değer: Bin USD)
1990 1995 2000 2001 2002 2003 2004
Miktar 1164138 996508 1052272 629065 711786 761755 809755
Sığır-Dana
Eti Değer 4784090 4089608 2260190 1428002 1872339 2517296 2973795
Miktar 366765 406900 433690 374729 385139 399567 396496
Koyun-Kuzu
Eti Değer 1184494 1341237 1345277 1343942 1479415 1799567 2075170
Miktar 3424 2910 4321 4524 4869 4948 4695
Keçi Eti Değer 24843 14388 16594 18334 20408 24572 26578
Miktar 1612813 1224990 1245531 1384990 1285126 1410401 1638761
Domuz Eti Değer 4528115 2765476 1918263 2378649 2150397 2586287 3549461
Miktar 136316 224502 312974 330531 309799 327303 350883
Hindi Eti Değer 411615 612466 675964 726343 637788 863881 937169
Miktar 21911327 25581101 35168408 33800099 34337378 38063056 39691811
Süt
(Eşdeğeri) Değer 11559861 15219347 14993145 15142269 15586811 20214336 23567361
Miktar 1839230 2804261 4504878 4190953 4233483 4971874 4883816
İnek Sütü Değer 829772 1344277 1519170 1461370 1489557 2041312 2205734
Miktar 481894 386202 522528 502009 541007 584630 583003
Tavuk
Yumurtaları Değer 589234 425084 495679 464141 524656 763154 734229
Miktar 153109 169069 200308 202653 212710 199975 202851
Bal Değer 176734 223358 235107 249414 375371 538978 564336
Miktar 7796 10008 9562 7245 5861 6138 5165
İpek Kozası Değer 312442 195804 157837 131217 90943 83671 77549
Miktar 314074 368783 341410 261196 236468 209566 224293
Yapağı Değer 1492881 1397510 907150 703992 719568 823419 788027
Toplam Tarımsal
Ürünler İthalatı
(Bin USD) 154735463 188911519 182174689 183218887 203190823 250247988 290474071
Kaynak: Faostat-2005. (www.faostat.org)

36 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

2.5. Üretici Örgütlenmesi

2.5.1. Türkiye’de Üretici Örgütlenmesi

Türkiye hayvancılık sektöründe; işletmelerin küçük ölçekli, dağınık ve


sermayelerinin yetersiz olması, hayvansal ürünlerde talebin sınırlı ve
pazarlama sisteminde aracı sayısının çokluğuna bağlı olarak ürünlerin uygun
zaman ve fiyatlarda pazarlanamaması, ürün ve girdi fiyatlarının üreticilerin
etkin olmadığı bir ortamda oluşması, eğitim ve yayım hizmetlerinin yetersizliği
ve üreticilerin bilgi ve teknoloji kullanımında yetersiz kalmaları gibi nedenlerle
üreticilerin örgütlenmeleri kaçınılmazdır. Türkiye’de, örgütlenmenin öneminin
üreticiler tarafından pek iyi bilinmemesi, tarım üreticilerinin örgütlenme
konusunda geri kalmalarına neden olmuş, bugün ki örgütlenme düzeyi ancak
% 40 seviyesine ulaşmıştır (Akman ve Kumlu, 1998; Kumlu, 2000; TZOB,
2004; TEDGEM, 2005; Saçlı, 2005:94).

Türkiye’de faaliyet gösteren tarımsal üretici örgütleri;

• Kooperatifler,

• Üretici Birlikleri,

• Ziraat Odaları ve

• Çiftçi Dernekleri olarak sınıflandırılabilir.

Tarımsal kalkınma, sulama, su ürünleri ve pancar ekicileri


kooperatifleri 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, Damızlık Sığır Yetiştirici
Birlikleri ile Arı Yetiştiricileri Birlikleri 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanunu,
Küçükbaş Hayvan Yetiştiricileri Birlikleri ise 5300 sayılı Üretici Birlikleri
Kanunu çerçevesinde kurulmaktadırlar.

Türkiye’de en yaygın örgütlenme biçimi kooperatifler olup, 2004 yılı


sonu itibarıyla 10709 adet kooperatife üye 4126 bin üretici bulunmaktadır.
Diğer önemli üretici örgütü ise, 673 Ziraat Odasının kayıtlı olduğu ve
Türkiye’de il ve ilçe bazında örgütlenerek, merkez birliğini kurmuş olan

37 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Türkiye Ziraat Odaları Merkez Birliği olup, bu odalara 3.8 milyon kayıtlı üye
bulunmaktadır (TEDGEM, 2005).

Hayvan yetiştiriciliği alanında faaliyet gösteren yetiştirici örgütleri ise


genel olarak 1163 sayılı Kanun çerçevesinde faaliyet gösteren tarımsal
kalkınma kooperatifleridir. Bu kooperatifler damızlık sığır, süt sığırcılığı, sığır
besiciliği, damızlık koyun yetiştiriciliği ve arıcılık alanlarında çalışmaktadırlar.
Söz konusu kooperatiflerin üyesi olduğu bir de Hayvancılık Kooperatifleri
Merkez Birliği bulunmaktadır (TEDGEM, 2005).

Sığır yetiştiriciliği alanında faaliyet gösteren ve özellikle ıslah alanında


etkin bir çalışma yürüten yetiştirici örgütleri ise, Damızlık Sığır Yetiştirici
Birlikleridir. Söz konusu birlikler bir araya gelerek, 2001 yılında Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Merkez Birliği’ni kurmuşlardır (TEDGEM, 2005).

Bunlara ilave olarak 2003 yılında kurulan Arı Yetiştiricileri Merkez


Birliği ile 2005 yılında kurulan Küçükbaş Hayvan Yetiştiricileri Birliği
bulunmaktadır. Söz konusu Birlikler henüz gelişme aşamasında olup, tam bir
kurumsal alt yapıları bulunmamaktadır.

Ayrıca, Türkiye’de koza üretimi konusunda tek hakim olan Koza Birlik,
yapağı, kıl ve tiftik üreticilerinin üyesi olduğu Tiftik Birlik, genel olarak kanatlı
hayvan sanayicilerinin üyesi olduğu BESD-BİR, süt ve et sanayicilerinin üyesi
olduğu SET-BİR ve yem sanayicilerinin üyesi bulunduğu TÜRKİYEM-BİR
faaliyet göstermektedir.

Bütün bu örgütlerin yanı sıra, genel olarak illerde valilerin, ilçelerde


kaymakamların başkan olduğu Süt Birlikleri ve Köye Hizmet Götürme
Birlikleri bulunmakta olup, bu örgütlerin sayıları ve kaç tanesinin faal olduğu
konusunda net bir bilgi bulunmamaktadır (Kumlu, 2000). Tarımsal
örgütlenmenin bugünkü durumu, ortak sayıları ve örgütlenme türüne göre
Çizelge-2.20’de gösterilmiştir.

Gelişmiş ülkelerde temel örgütlenme modeli olarak görülen


kooperatifler, istenilen üretim artışlarının sağlanması, hayvancılığa dayalı
sanayinin gelişmesi ve kırsal kalkınmanın hızlandırılması gibi konularda

38 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

önemli katkılar yapmıştır. Söz konusu kooperatifler hâlâ hayvancılık alanında


oldukça güçlüdürler.

Çizelge-2.20. Türkiye’de Kooperatif, Birlik ve Merkez Birliği Düzeyinde Tarımsal Örgütlenme


BİRİM KOOPERATİF BİRLİKLER MERKEZ BİRLİĞİ
ORTAK ORTAK
ORTAK FAALİYET KOOP. BİRLİK Koop.Ortak
ÇEŞİDİ SAYISI SAYISI ALANI SAYISI SAYISI SAYISI SAYISI Sayısı
ESKİ ÇOK
AMAÇLI 15 1208 1 15 1208
TARIM 6 140
HAYVANCILIK 16 231 1 16 231

TARIMSAL ORMANCILIK 17 778 1 25 1855


KALKINMA 5572 712201 ÇAY 7 52 1 7 52
SULAMA 2256 267146 SULAMA 9 437 1 9 437
SU
ÜRÜNLERİ 424 23203 SU ÜRÜNLERİ 10 141 1 8 126
PANCAR
PANCAR EKİCİLERİ
EKİCİLERİ 31 1624211 (PANKOBİRLİK) 1 31 - - -

TARIM KREDİ 2076 1500000 Tarım Kredi 16 1948 1 16 1948

TARIM SATIŞ 350 671928 Tarım Satış 17 335 - - -


Ziraat Odaları 673 3800000 Tarım - - 1 - -
Çiftçi
Dernekleri 539 230000 Tarım - - - - -
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği 1
Süt Üreticileri Merkez Birliği 1
Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği 1
Küçükbaş Hayvan Yetiştiricileri Birliği 1
Koza Birlik 1
Tiftik Birlik 1
Kaynak: TEDGEM-2005. Yayımlanmamış Rapor.

Buna karşılık Türkiye’de, süt ve süt ürünleri sanayinde kooperatiflerin


(Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri, Pancar Ekicileri Kooperatifleri ve Tarım
Satış Kooperatifleri) payı yaklaşık % 3 gibi çok düşük düzeydedir. Et ve et
ürünleri sanayinde kooperatifler fazla yaygın olmayıp 5750 ton/yıl kapasite ile
% 0.54’lük paya sahiptir. Yem sanayinde Tarım Kredi, Tarım Satış, Pancar
Ekicileri ve Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerine ait işleme ve iştirakler
bulunmakta ve sektörden % 13.64’lük pay almaktadırlar (Turan, 2001).

Hayvancılıkta mevcut sorunların devam ediyor olması, örgütler arası


koordinasyon eksikliği, çoğunun sermaye yapısının zayıf olması, bazılarının
demokratik yapıdan uzak olması gibi nedenlerle bu örgütlerin hayvancılık

39 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

alanındaki üretimden pazarlamaya kadar olan zincire katkısı halen yetersiz


durumdadır. (TZOB, 2004).

2.5.2. AB’nde Üretici Örgütlenmesi

AB ülkelerinde üretici örgütlenmesi, 19. yüzyılda kooperatifleşme ve


yetiştirici birliklerinin kurulmasıyla başlamıştır. Tarımsal üretici örgütleri
üyelerinin gelirlerini iyileştirmeye ve ürünlerine pazar temin etmeye yardım
etmektedirler. Ayrıca bu örgütler ekonomide ve sosyal alanda sosyo-
ekonomik arabuluculuk görevi yapmaktadırlar. AB’nde hayvancılık dahil
tarımsal üretimin tüm aşamalarında faaliyet gösteren üretici örgütleri, AB
Komisyonunda da temsil edilmesiyle tarımsal politikaların belirlenmesi ve
karar alma sürecinde de oldukça etkin bir durumdadırlar.

AB düzeyindeki ilk üretici birliği, OTP’nin şekillendiği 1958 Stresa


Konferansı'nda, aynı zamanda ilk kurulan OPD olan tahıllar konusunda
kurulmuştur. Tahıllar OPD’si sistem ve işleyiş olarak uygulamadaki ilk model
olmuştur. Bu çerçevede, AET’yi oluşturan ve OTP’yi kabul eden 6 üye
ülkenin 13 tarımsal üretici örgütüne üye çiftçi temsilcileri 6 Eylül 1958’de AB
Tarımsal Mesleki Organizasyonlar Komitesini (Committee of Professional
Agricultural Organizations the European Communities-COPA) kurmuştur.

1959 yılında AET tarım kooperatifleri, AB Tarım Kooperatifleri Genel


Komitesini (General Committee of Agricultural Cooperation in the European
Communities - COGECA) oluşturmuşlardır. Daha sonra COPA ve COGECA
birleşerek Avrupa Birliği Tarım Kooperatifleri Konfederasyonunu
(COGECA)’yı kurmuş olup, COGECA’nın amaçları şu şekilde açıklanmıştır:

• Tarımsal kooperatiflerin yasal, ekonomik, finansal, sosyal, ve diğer


alanlarda çalışmalarını yürütmek.
• Ortak sorunlara çözümler bulmak
• Ortak Tarım Politikasının gelişimiyle ilgili her konuda inceleme ve
işbirliği yapmaktır (İçöz, 2004; Ekmen, 2004; COGECA, 2005).
AB’nde Üretici Birlikleri ile ilgili düzenlemeler, Bakanlar Konseyi
tarafından çıkartılan ana tüzükler ve Komisyonun çıkartmış olduğu uygulama

40 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

tüzükleri kapsamında ve ürün bazında, ilgili ürün ya da ürün grubunda


yapılmaktadır. OPD ve Üretici Birlikleri ile ilgili tüzüklerin kabulü için Konseyin
nitelikli çoğunluk kararı aranmaktadır. Üretici birliklerinin bütün sektörleri
kapsayan genel ilkelerini şu şekilde sıralanabilir:

• Üretici Birliklerinde asgari bir üretici sayısının olması gerekmekte


olup, bu sayı sektörden sektöre farklılık gösterebilmektedir,
• Birliklerin temel konusu üyelerinin üretim faaliyeti olup, pazarlanabilir
asgari üretim miktarının belirlenmesi gerekmektedir.
• Birliklere üyelik gönüllük esasına dayanmaktadır. Bir üyelik süreci bir
yıldan az olmamaktadır.
• Üretici Birliği üyelerini ilgili OPD'nin gerekleri konusunda sürekli
bilgilendirir, gerekli kalite ve çevre koşullarını yerine getiren reform
tedbirlerine uyan üreticiler ürünlerini Birliğe teslim ettiklerinde
destekleme ödemelerinden yararlanırlar (Ekmen, 2004).

Bu koşulları yerine getirmeyen üreticilere yapılan destekleme


ödemeleri azaltılır. Birlikler Ortak Tarım Politikasının bütün üye devletlerde eş
zamanlı işlemesi ve bilgi akışının sağlanmasında çok önemli rol oynarlar.
Üretici Birliklerinin Faaliyetleri Üretici birliklerinin uyması gereken işletme
işleyiş kuralları ve muhasebe kuralları FEOGA’dan aktarılan fonların doğru
yönlendirilmesi ve Topluluk iç piyasasında haksız rekabeti önlemesi
açısından önem arz etmektedir.

Üretici örgütlerine üye olmak için genel anlamda gönüllülük esas


olmakla birlikte, ürünlerini bu örgütlere satmak isteyen üreticilerin üye
olmaları ön koşuldur. Üye olmadıkları durumda ise, ürünler ancak mahalli
pazarlarda veya mahalli işleyicilere satılabilmekte ve genel olarak
desteklemelerden mahrum kalmaktadırlar (Demirbaş ve Talim, 1999; Kumlu,
2000; İçöz, 2004; Ekmen, 2004; Atış ve Artukoğlu, 2005; COGECA, 2005).

AB’nde Üretici Birlikleri temel faaliyet alanı üretimin düzenlenmesinin


yanı sıra, izin verilen sınırlı koşullarda ticari faaliyette de bulunabilmektedir.
Birlikler aynı zamanda ekilen araziler, üretim miktarları, ürün kalite bilgileri ve

41 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

üreticiler ile ilgili verileri kayıt altına almaları nedeniyle istenildiğinde bu


bilgileri AB Komisyonuna iletmekle yükümlüdür. Üreticilerin eğitimi ve
bilgilendirilmesi de Birliklerin faaliyetleri arasında yer almaktadır (İçöz, 2004;
Ekmen, 2004; COGECA, 2005).

Hayvancılık konusunda faaliyet gösteren üretici örgütlerinin çalışma


alanları; verim kontrolleri, damızlık seçimi, suni tohumlama, pazarlama,
eğitim-araştırma, üretimi teşvik ve sağlık konuları olarak sıralanabilir
(Demirbaş ve Talim, 1999). AB’nde üretici örgütlerinin başlıca amaçları;

• üretimin özellikle, kalite, izlenebilirlik ve miktar yönünden


planlanmasını ve talebe göre ayarlanmasını sağlamak,
• ürün arzını düzenlemek,
• teknik ve ekonomik yönden ürün yönetimini geliştirmek ve üretici
fiyatlarını garanti altına almak,
• çevre dostu üretim yöntemlerinin kullanımını desteklemektir (Ekmen,
2004; Atış ve Artukoğlu, 2005; Saçlı, 2005:42).

AB’nde alt sektörler itibarıyla büyükbaş, küçükbaş (domuz dahil) ve


kanatlı hayvan yetiştiriciliği alanlarında; verim kontrolleri, damızlık seçimi ve
üretimi, pazarlama, eğitim-araştırma ve sağlık konularında faaliyet gösteren
Birlikler bulunmakta iken, özellikle süt-et üretimi ve pazarlaması alanında
kooperatifler önemli rol oynamaktadır (Demirbaş, 1999; Kumlu, 2000; Saçlı,
2005:43).

AB’nde faaliyet gösteren büyükbaş hayvan yetiştiriciliği örgütlerinin


bazıları 100 yıldan fazla bir geçmişe sahiptir. Bu örgütlerden Avrupa Holstein
Konfederasyonu, dikey örgütlenmesini tamamlamış önde gelen örgütlerden
birisi olup, aynı zamanda dünya çapında örgütlenmiş en büyük ırk bazlı
üretici örgütü olan Dünya Holstein-Friesian Federasyonu’nun da üyesidir.

AB’nde ülkelere göre en bilinen Yetiştirici Birlikleri ise; Almanya’da


Alman Hayvan Yetiştiricileri Birliği (ADT), Alman Holstein Birliği ve Brown
Swiss Birliği, Koyun Yetiştirme Dernekleri Ulusal Birliği, Merinos Birliği,
Alman Keçi Soykütüğü Dernekleri Ulusal Birliği, Hollanda’da Holstein Birliği

42 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

(CR Delta NL), Hollanda Soykütüğü Derneği (NSR), Ulusal Suni Tohumlama
Federasyonu, İngiltere’de Ulusal Sığır Yetiştiricileri Federasyonu, Ulusal
Koyun Yetiştiricileri Federasyonu, Ulusal Domuz Yetiştiricileri Federasyonu,
Fransa’da Milli Süt Üreticileri Federasyonu (FNPL), Milli Süt İşletmeleri
Federasyonu (FNCL), Özel Süt İşletmeleri Federasyonu (FNIL) ve Fransa
Holstein Birliği, İtalyan Frisona Yetiştiricileri Milli Birliği (ANAFİ), İrlanda
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Danimarka Holstein Birliği, Çek Damızlık
Sığır Yetiştiricileri Birliği gibi örgütlerdir (Kumlu, 2000; DSYMB, 2004; İçöz,
2004; Saçlı, 2005:44).

2.6. Hayvansal Ürünlerin Pazarlanması

2.6.1. Türkiye’de Hayvansal Ürünlerin Pazarlanması

Türkiye’de canlı hayvan ve hayvansal ürünlerin pazarlanmasında


mevcut karmaşık sistem içerisinde, örgütlenme yetersizliği nedeniyle aracılar
önemli bir rol oynamaktadır. Üreticiler bu karmaşık yapı içerisinde ürünlerini
değer fiyata satamadıkları gibi tüketici de hayvansal ürünleri pahalıya
tüketmek zorunda kalmaktadır. Daha önce de ifade edildiği gibi, AB’nde
sütün büyük bir kısmı kooperatifler kanalıyla, damızlık hayvanlar ise
genellikle sürü katalogları vasıtasıyla pazarlanmaktadır. Türkiye’de ise
kooperatiflerin pazarlamadaki rolü çok düşük seviyededir (Uysal ve Mazgit,
1993; Akman ve Kumlu, 1998; Güneş, 1998; Kumlu, 2000; TZOB, 2004;
Saçlı, 2005:102).

Özellikle 1980’li yıllara kadar, canlı hayvan ve hayvansal ürünlerin


pazarlanması konusunda YEMSAN, EBK ile SEK çok önemli rol
oynamışlardır. 1984 yılında liberalleşme çalışmaları ile bu kurumların etkinliği
azaltılmış ve 1992 yılında Kamu Ortaklığı İdaresine devredilmiştir. Daha
sonra ise bu kuruluşlar özelleştirme kapsamına alınmış, 1994’de YEMSAN,
1995’de ise SEK özelleştirilmiştir. Yine 1995 yılında EBK’nın statüsü Anonim
Şirkete dönüştürülmüş ve kuruma bağlı kombina ve işleme tesisleri satışa
çıkarılmıştır. Ancak kurum, mevcut durumda Özelleştirme Yüksek Kurulunun
26.08.2005 tarih ve 2005/104 sayılı Kararı ile özelleştirme kapsamından
çıkarılarak İktisadi Devlet Teşekkülü statüsüne kavuşturulmuştur. Halen EBK;

43 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Adana, Bingöl, Diyarbakır, Erzurum, Sakarya, Sincan ve Van Et Kombinası


olmak üzere yedi işletmede faaliyetlerini yürütmektedir (Güneş, 1998,
Demirbaş ve Talim, 1999, EBK, 2003; Saçlı, 2005:103).

Türkiye’de hayvancılıkla ilgili pazarlama sistemleri “Canlı Hayvan


Pazarlaması” ve “Hayvansal Ürünlerin Pazarlanması” olarak iki grupta
toplanabilir. Çünkü her biri kendi içerisinde farklılık arz etmektedir.

Canlı hayvanların pazarlanması; yoğun olarak belediye hayvan


pazarları, panayırlar, yöresel hayvan pazarları ve hayvan borsalarında
gerçekleşmektedir. Buralarda satışa çıkarılan canlı hayvanlar, canlı ağırlık,
karkas randıman tahmini ve hayvanın durumuna göre (damızlık, kasaplık ve
süt üretimi amaçlı) pazarlanmaktadır. Türkiye’de gerek besiye alınacak,
gerekse kesime gidecek hayvan ticaretinde Doğu Anadolu Bölgesi’nde
“celep”, Batı Anadolu’da “cambaz” adı verilen aracılar önemli bir rol
oynamaktadır. (Kaya, 1994; TZOB, 2004; Saçlı, 2005:105).

Canlı kanatlı hayvanların pazarlanması damızlıkçı firmalar tarafından


gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, ekonomik yumurtlama ömrünü tamamlamış
tavuklar yine pazarlarda satışa sunulmakta ve köy tavuğu niteliği
kazanmaktadır. Ancak bu durum, son yıllarda görülen Tavuk Vebası vakaları
nedeniyle önlenmeye çalışılmaktadır.

Diğer yandan, süt ve ürünleri ile et ve ürünlerinin pazarlanmasında da


çok karmaşık yollar izlenmektedir. Türkiye için büyük bir önem ve sorun arz
eden çiğ süt ve ürünlerinin pazarlama şekilleri EK-1’de, canlı hayvan ve etin
pazarlanmasında üreticiden tüketiciye kadar geçen aşamalar ise EK-2’de
verilmiştir. EK-1’den de görüleceği üzere Türkiye’de üretilen süt, üreticiden
tüketiciye ulaşıncaya kadar bir çok değişik aşamadan geçmektedir. Aynı
zamanda pazarlama kanallarının uzunluğu/kısalığına ve resmiyet kazanma
durumuna göre (kayıt altına alınma ve vergilendirilme) değişik kazançlar
oluşmaktadır. Sütün tüketiciye ulaşmasında en kısa zincir olan ve ürünü en
taze ve ucuz şekilde, fakat sağlıksız koşullarda pazarlama yolu olan “sokak
sütçülüğü”nün bu nedenle önüne geçilememektedir. Bu pazarlama

44 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

yapısında, kazancın önemli bir kısmı aracılar tarafından alınmakta, üreticiler


ürünlerini gerçek değerinde satamamakta, tüketiciler de bu ürünleri yüksek
fiyattan tüketmek zorunda kalmaktadır (Saçlı, 2005:105-108).
Etin üreticiden tüketiciye ulaşması da sütteki duruma benzer bir
şekilde aracıların hakimiyetindedir. Daha önce belirtildiği gibi, özellikle canlı
hayvan pazarlamasında celepler, cambazlar, toptancı/perakendeci kasaplar
etkin bir rol oynamaktadır. Kasaplık hayvan ve et pazarlamasında tüketicinin
ödediği fiyatın Fransa’da % 57.1’i, Almanya’da % 64.4’ü, İtalya’da % 66.4’ü,
Hollanda’da % 74.7’si üreticinin eline geçmektedir. Geriye kalan miktarlar,
üretici ve tüketici arasında yer alan kişi veya kuruluşlara gitmektedir (Aral,
1974). Türkiye’de ise, üreticinin eline geçen miktar, tüketici fiyatının yaklaşık
% 40-50’si, aracılara giden miktar ise % 50-60’lık kısımdır (Güneş, 1981;
TZOB, 2004; Saçlı, 2005:108).

Buna karşılık ipek kozasının üretim ve pazarlaması neredeyse


tamamen Koza Birlik tarafından, tiftiğin pazarlanması ise ağırlıklı olarak Tiftik
Birlik tarafından yapılmaktadır.
Ayrıca, pazara sunulan beyaz et ve yumurtalar çok büyük oranda
entegre şirketler tarafından pazarlanmakta olup, köy tavukçuluğu adı altında
çiftlikten doğrudan satışlar da yapılmaktadır.
Bal ve arı ürünleri konusunda da son yıllara kadar doğrudan satışların
hakim olmasının yanı sıra, üretici birliklerinin ve özel şirketlerin devreye
girmesi ile daha kısa ve profesyonel bir pazarlama zinciri oluşturulmuştur.

2.6.2. AB’nde Hayvansal Ürünlerin Pazarlanması

AB’nde hayvansal ürünlerin pazarlanması büyük oranda üretici


örgütleri tarafından yapılmakta olup, kısmen çiftlikten doğrudan satışlar
yoluyla da olabilmektedir. AB üyesi ülkelerde özellikle süt ve ürünleri ile et ve
ürünlerinin pazarlanmasında kooperatifler, canlı hayvanların pazarlanması
konusunda ise Yetiştirici Birlikleri büyük rol oynamaktadır. Ayrıca, üretimden
pazarlamaya kadar geçen pazarlama zincirinde dünya çapında çok önemli
şirketler de faaliyet göstermektedir. AB’nde ürünlerin pazarlama kanalları;

45 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Kooperatifler (üretim, girdi temini ve pazarlama vb.),


• Üretici ve Yetiştirici Birlikleri (ıslah, üretim, eğitim ve pazarlama vb.)
• Çiftlikten doğrudan satışlar
• Özel firmalar

şeklinde sınıflandırılabilir. Süt ve ürünlerinin pazarlamasında kooperatifler,


İrlanda’da % 97, Finlandiya’da % 96, İsveç ve Danimarka’da % 95,
Avusturya’da % 94, Hollanda ve Portekiz’de % 82 ve Almanya’da % 70 Pazar
payına sahiptir. Etin pazarlamasında ise İrlanda’da % 70, Danimarka’da % 62
ve Finlandiya’da % 69 oranında kooperatifler hakimdir. Bazı AB üyesi
ülkelerde kooperatiflerin ve bu kooperatiflere ortak üretici sayısı ile değişik
ürün gruplarında kooperatiflerin pazar payları Çizelge-2.21’de gösterilmiştir.

Çizelge-2.21. Bazı AB Üyesi Ülkelerde Tarımsal Kooperatiflerin Pazarlamadaki Payları


KOOP. ORTAK PAZAR PAYLARI (%)
ÜLKELER
SAYISI SAYISI (Kişi) SÜT TAHIL ET MEYVE SEBZE DİĞER GİRDİ
Avusturya 1074 344400 94 65 20 Ş.Pan: 100
Belçika 300 50000 50 20 70 40
Yem:87
Danimarka 47 137375 95 62 Meyve:40 Gübre:64
B.unu:99
Almanya 4044 2957000 70 30 Şarap:40 50
Şarap: 50
Yunanistan 6330 738600 20 49 Pamuk:20
Zyağı:60
Yumurta:50
Finlandiya 69 234000 96 69 Ormancılık:33 41
Hay.Islahı:33
Şeker:28
Fransa 3700 1100000 49 74 34 Suni toh:98 Yem:45
Tütün:100
Hay.Islahı:100
İrlanda 122 185600 97 65 70 Yem:65
Toptancılık:64
Meyve:41 Şeker:7
Sebze:13 Tütün: 30
İtalya 6486 898800 38 17 27
Zeytinyağı: 11
Şarap:55
Hollanda 98000 245600 82 100 35 Çiçek:95 Şeker:82 54
Portekiz 1072 588000 82 45 Şarap:49 Kredi:66
Meyve:15 Şarap:70
İspanya 5528 1247300 35 70
Sebze:45 Z.yağı:75
Ormancılık:60
İsveç 53 300000 95 40
Yumurta:20
Meyve:40 Yumurta:15
İngiltere 565 241000 55 25 35 Gübre:30
Sebze:25 Balık:30
Kaynak: COGECA, 2005.

Daha önce de açıklandığı üzere, AB’nde üreticilerin OPD


çerçevesinde yapılan desteklemelerden yararlanabilmeleri için kooperatif

46 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

veya üretici birliklerine üye olmaları gerekmektedir. Aynı zamanda üreticilerin


söz konusu üretici organizasyonlarına ürünlerini satabilmelerinin ön koşulu
da bu örgütlere üye olmaktır.

2.7. Hayvansal Ürünlerin Tüketimi

Hayvansal ürünlerin tüketimleri konusunda AB ile Türkiye arasında


önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bu konuda tüketicilerin alım gücü kadar
kayıtlı tüketim istatistikleri de önem arz etmektedir. Nitekim Türkiye’de
üretilen sütün yaklaşık % 27’si modern süt fabrikalarında, % 33’ü orta ölçekli
mandıralarda % 20’si sokak sütçülüğü aracılığıyla ve % 20’si çiftçi ailesinin iç
tüketimi yoluyla tüketilmektedir (TKB, 2006).

Böyle bir durumda tüketim istatistikleri de büyük oranda işleme


tesislerinden elde edilen verilere dayanmakta ve gerçek tüketim rakamlarına
yansımamaktadır. Bu şekilde, yurt içi üretimin yine yurt içinde tüketildiği
varsayımıyla kişi başına kabaca birincil üretimlerin (yani işlenmemiş
ürünlerin) nüfusa oranlanması yoluyla tahmin yapabilmek olasıdır. Ancak bu
hesaplama da tahminden öteye gitmemekte ve ürün gruplarına ayrıştırmak
mümkün olmamaktadır. Bu nedenlerden dolayı TÜİK tarafından tahmin
edilen Hane Halkı Tüketim Anketi sonuçları oldukça düşük görünmektedir.
2004 yılı itibarıyla Türkiye ve AB’nde seçilmiş bazı hayvansal ürünlerin kişi
başına tüketimlerine ilişkin veriler Çizelge-2.22’de gösterilmiştir.

Çizelge-2.22. Türkiye ve AB’nde Kişi Başına Hayvansal Ürün Tüketimleri


Ürün Türkiye AB
Kırmızı Et (Sığır ve Koyun) (kg) 14,0 23,2
Domuz Eti (kg) - 43,4
Tavuk Eti (kg) 10,7 23,2
Süt (kg)(*) 139,0 201,0
Yumurta (kg) 7,7 13,7
(*) Süt Eşdeğerine Göre.
Kaynak: Faostat-2005; TÜİK-2005 ve Eurostat-2005.

Çizelge-2.23’ten de görüleceği üzere hayvansal ürün tüketimleri


bakımından AB hemen her üründe Türkiye’nin yaklaşık 2 katı kadar bir

47 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

tüketime sahiptir. Bunun yanı sıra Türkiye’de et tüketimi yaklaşık 24,7 kg iken
AB’nde bu rakam domuz eti dahil 89,8 kg düzeyindedir. Bu yönden
karşılaştırma yapıldığında ise durum daha açık olarak ortaya çıkmaktadır.

Buradan da anlaşılacağı üzere Türkiye’nin sadece üretimi artırması bir


çözüm yolu olmayıp, kişi başına hayvansal ürün tüketimini artırıcı tedbirleri
de alması gerekmektedir.

2.8. Hayvan Sağlığı ve Refahı

Türkiye’de hayvan hastalıkları önemli bir sorun halindedir. Özellikle


salgın hastalık türleri önemli ekonomik kayıplara sebep olmakta, zoonoz
(hayvandan insana geçen) hastalık türleri ise, insan sağlığını tehdit
etmektedir (Saçlı, 2005:98). Bu durum aynı zamanda hayvancılık sektörüne
önemli bir motivasyon sağlayabilecek hayvan ve hayvansal ürünler ihracatı
imkanını da sınırlandırmaktadır. Özellikle Şap, Sığır Vebası, Tüberküloz ve
Bruselloz gibi salgın hayvan hastalıklarına ilişkin olarak Türkiye’nin hemen
tüm bölgelerinden hastalık bildirimlerinin alınması ve 2005 yılının son çeyreği
ile 2006 yılı başlarında görülen Tavuk Vebası vakaları Türkiye’nin bu konuda
çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu açıkça göstermektedir. Bunlara
ilave olarak hayvan kaçakçılığının önlenememesi ve hayvan hareketlerinin
yeterli ölçüde kontrol altına alınmaması, hem söz konusu hastalıklarla
mücadeleyi kısıtlamakta, hem de hastalıkların yayılma hızını artırmaktadır.

Türkiye’nin AB’ne uyumu ve üye ülkelere ihracat yapabilmesi için, en


azından uluslar arası hayvan ve hayvansal ürünler ticaretine engel teşkil
eden hastalıklardan ari duruma gelmesi en önemli koşuldur. Bu konuda
Türkiye, AB’nde izlenen politikaları ve mevzuat düzenlemelerini göz önüne
alarak çözüme gitmek zorundadır.

Türkiye’de hayvan hastalıkları; yoğun hayvan hareketleri, kayıt


sisteminin yetersizliği, hayvan pazarlarındaki sevk ve kontrol sorunları,
karantina hizmetlerindeki aksaklıklar, bütçe, araç ve ekipman yetersizliği,
yetiştirici ve sağlık personelinin eğitim yetersizliği, komşu ülkelerden

48 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

denetimsiz ve kaçak hayvan girişleri gibi nedenlerle kontrol altına


alınamamaktadır (TZOB, 2004; TKB, 2004; Saçlı, 2005:98)

Hayvan sağlığı ve karantina hizmetleri TKB’ye bağlı KKGM tarafından


yürütülmektedir. Bu Genel Müdürlüğe bağlı Veteriner Kontrol ve Araştırma
Enstitüleri ve Sınır Kontrol Noktaları ile il ve ilçe müdürlükleri aracılığıyla iç ve
dış hayvan sağlığı ve hareketlerini izlemektedir.

Son yıllarda BSE ve Tavuk Vebası vakaları tüm dünyada olduğu gibi
Türkiye’yi de bazı tedbirler almak zorunda bırakmıştır. BSE hastalığının
görüldüğü 1986 yılından bugüne kadar Türkiye’de söz konusu hastalığa
rastlanmamıştır. TKB tarafından, insan ve hayvan sağlığının korunması
amacıyla, hastalık görülen ülkelerden çift tırnaklı canlı hayvan, hayvan
maddeleri, hayvansal orijinli yem katkı maddeleri ve bu maddeleri ihtiva eden
yemlerin ithal edilmesi 25.05.1990 tarihinde yasaklanmıştır. Daha sonra bu
yasak, ülkelere ve bölgelere göre sınırlandırılmış bir şekilde bu güne kadar
sürdürülmüştür (TKB, 2004; KKGM, 2004; Saçlı, 2005:99). İthalat yasağının
uygulandığı ülkeler ve yasaklama tarihleri Çizelge-2.23’de gösterilmiştir.

Çizelge-2.23. Türkiye’nin Hastalıklar Nedeniyle İthalat Yasağı Koyduğu Ülkeler ve


Yasaklama Tarihleri
Ülke Adı Yasaklanma Tarihi Ülke Adı Yasaklanma Tarihi
ABD 24.12.2003 İsrail 10.06.2002
Almanya 29.11.2000 İsviçre 27.03.1996
Avusturya 28.12.2001 İtalya 23.01.2001
Belçika 29.11.1997 Japonya 02.10.2001
Çek Cumh. 19.06.2001 K. İrlanda 25.05.1990
Danimarka 29.08.2000 Kanada 26.05.2003
Finlandiya 13.12.2001 Liechtenstein 15.12.2000
Fransa 27.03.1996 Lüksemburg 15.12.2000
Hollanda 07.04.1997 Polonya 17.05.2002
İngiltere 25.05.1990 Portekiz 27.03.1996
İrlanda 25.05.1990 Slovakya 02.10.2001
İskoçya 25.05.1990 Slovenya 16.11.2001
İspanya 29.11.2000 Yunanistan 05.07.2001
Kaynak: KKGM, 2004.

Hayvan hastalıkları ve hareketlerinin kontrol altına alınabilmesi için


TKB tarafından 2001 yılında “Hayvan Kimlik Sistemi Projesi” uygulamaya
konulmuştur. Proje kapsamında Türkiye sığır varlığının tamamı 2004 yılı

49 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

sonu itibarıyla kayıt altına alınmıştır. Bu tarihten itibaren, doğan hayvanlar


sisteme dahil edilerek ve kesilen veya ölen hayvanlar envanterden düşülerek
sistemin yürütülmesi amaçlanmış olmasına rağmen, uygulamada karşılaşılan
sorunlar nedeniyle sistem henüz tam olarak işletilememektedir (DPT, 2003b;
KKGM, 2004).

Ayrıca, 2003 yılında, TKB tarafından, AB Müktesebatına uyum,


havyan hastalıkları ile etkin mücadele edebilmek ve Sınır Kontrol
Noktalarının kurulması veya modernizasyonu amacıyla AB’nden hibe
şeklinde destek sağlanmış ve “Türkiye Veterinerlik Mevzuatının AB ile
Uyumlaştırılması Projesi” uygulamaya konmuştur. Bu çerçevede 2006
yılından itibaren “Sınır Kontrol Noktalarının Kurulması ve Modernizasyonu
Projesi” uygulanacaktır. Ayrıca 2007 yılından itibaren yine AB hibe katkılı
“Şap ve Koyun Çiçeği Eradikasyon Projesi” ile “Kuduz Hastalığı Eradikasyon
Projesi”nin uygulanması hedeflenmektedir (DPT, 2003b; KKGM, 2006).

Bunların yanı sıra, 2006 yılı başlarından itibaren, 2005 yılının son
çeyreği ve 2006 yılı başlarında görülen Tavuk Vebası hastalığıyla mücadele
amacıyla, köy tavuklarının itlafı, tazminat ödemesi ve vergi-sigorta
ertelemeleri gibi mali önlemleri de içeren bir tedbir paketi uygulamaya
konulmuştur. Söz konusu önlemler ile sektörün, hastalığın yaratmış olduğu
kriz durumundan en az zararla çıkması amaçlanmaktadır (TKB, 2006).

Türkiye, hayvan sağlığı ile ilgili sorunlar ve bunların olumsuz etkilerini


en aza indirebilmek ve aynı zamanda AB’ne uyum sağlayabilmek için,
hayvan hareketlerinin denetim altına alınması, hayvan kaçakçılığının
engellenmesi, aşı ve biyolojik maddelerin üretimi, denetimi ve kullanımına
özen gösterilmesi ve hayvan hastalıkları ile mücadelenin devlet politikası
haline getirilmesi gerekmektedir (TZOB, 2004).

AB’nde hayvan sağlığına ilişkin konular Birlik düzeyinde DG SANCO


tarafından yürütülmektedir. Söz konusu Genel Müdürlük tüm üye ülkelerin
hayvan hastalıkları ile ilgili kuruluşlarıyla doğrudan bağlantılı olup, merkezi bir
bilgi ve uyarı sistemi ile ülkeler arası koordinasyonu sağlamaktadır. Bu

50 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

çerçevede üye ülkeden gelen herhangi bir hastalık ihbarı tüm üye ülkelere
bildirilmekte ve gerekli tedbirlerin alınmasını ve acil eylem planlarının
uygulanmasını sağlamaktadır. Aynı zamanda Birlik düzeyinde hayvan
sağlığına ilişkin mevzuat düzenlemeleri de söz konusu Genel Müdürlük
vasıtasıyla yürütülmektedir (EU, 2005).

AB’nde görülen en büyük hayvan hastalığı krizi şüphesiz 1996 yılında


çok yoğun olarak İngiltere’de ortaya çıkan BSE vakalarıdır. Söz konusu
hastalık 1990-2005 yılları arasında 25 üye ülkeden 18’inde görülmüştür. Bu
süreç içerisinde 17 üye ülkede 5165 vaka görülmüşken Birleşik Krallık’ta
(Adalar dahil İngiltere ve Kuzey İrlanda) 184 bin vaka görülmüştür. Bu
nedenle İngiltere’de yaklaşık 2 milyon büyükbaş hayvanın itlafı
gerçekleştirilmiştir. Bu hastalık nedeniyle kırmızı et tüketimi yarıya yakın
azalmış ve AB’nde kısa vadeli de olsa tüketici tercihleri değişmiştir (EU,
2005; OIE, 2005). AB üyesi ülkelerde 1989-2005 yılları arasında görülen BSE
vakaları ülkeler ve yıllar itibariye Çizelge-2.24’te verilmiştir.

Çizelge-2.24. Yıllar ve Ülkeler İtibarıyla AB’nde Görülen BSE Vakaları


Ülke/Yıl 1989-1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 Toplam
Avusturya 0 0 0 0 0 0 1 0 0 0 0 1
Belçika 0 0 1 6 3 9 46 38 15 11 0 129
Çek Cumh. 0 0 0 0 0 0 2 2 4 7 0 15
Danimarka 1 0 0 0 0 1 6 3 2 1 0 15
Finlandiya 0 0 0 0 0 0 1 0 0 0 1
Fransa 13 12 6 18 31 161 274 239 137 54 0 958
Almanya 4 0 2 0 0 7 125 106 54 59 0 361
Yunanistan 0 0 0 0 0 0 1 0 0 0 1
İrlanda 115 73 80 83 91 149 246 333 183 126 18 1612
İtalya 2 0 0 0 0 0 48 38 29 7 0 126
Lüksemburg 0 0 1 0 0 0 0 1 0 0 0 2
Hollanda 0 0 2 2 2 2 20 24 19 6 0 77
Polonya 0 0 0 0 0 0 0 4 5 11 8 28
Portekiz 33 31 30 127 159 149 110 86 133 92 0 983
Slovakya 0 0 0 0 0 0 5 6 2 7 0 20
Slovenya 0 0 0 0 0 0 1 1 1 2 0 5
İspanya 0 0 0 0 0 2 82 127 167 131 12 521
B.Britanya 158364 8149 4393 3235 2301 1443 1202 1144 612 338 0 184141
Genel Toplam 158532 8265 4515 3471 2587 1923 2170 2152 1363 852 38 188996
Kaynak, OIE, 2005. (www.oie.org)

51 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Bunun yanı sıra 1999 yılında İtalya’da ve 2003 yılında Hollanda’da


görülen Tavuk Vebası vakaları AB kanatlı hayvan yetiştiriciliğine önemli
darbeler vurmuştur. Hollanda’da görülen vakalar sadece bu ülke değil
Almanya’nın da üretimini ciddi derecede etkilemiş olup, vakaların ortaya
çıkmasının ardından Hollanda kanatlı hayvan varlığının önemli bir bölümü
itlaf edilmiştir (EU, 2005; OIE, 2005).

Son yıllarda AB’nde hayvan hastalıklarının yanı sıra hayvan refahı da


önem kazanmış, hayvan yetiştirmede hayvan refahını gözeten mevzuat
düzenlemeleri yapılmıştır. 1997 yılında imzalanan Amsterdam Antlaşması
çerçevesinde hayvanlar; “duygulara sahip canlılar” olarak kabul edilmiştir.

Çiftlik hayvanlarının refahı konusunda, hayvanların yaşam süresinin üç


aşaması esas alınmaktadır. Bunlar;

1. Yetiştirme koşulları,
2. Hayvanların nakli,
3. Kesim öncesi ve sırasındaki işlemler
olarak sıralanabilir (EU, 2005).

AB’nde hayvan refahı tanımı genel olarak, hayvanın gereksinimlerinin


yeterli seviyede karşılanması ve hayvana zarar ve acı verecek koşulların
önüne geçilmesini içermektedir. Bu tanım çerçevesinde hayvan refahı
hususunun yerleşmesinde üç etkenden bahsedilebilir. Bunlar;

1. Hayvanlara uygun ortam sunma isteği,


2. Hayvan refahını sağlayarak ürün kalitesinin korunması,
3. Olumsuz refah imajı nedeni ile pazar kaybı riskinin ortadan
kaldırılmasıdır (EU, 2005; DPT, 2006a).
Giderek artan hayvan refahı bilinci, AB’ne uyum çalışmaları ve uluslar
arası pazarlar ve ticaret göz önünde bulundurulduğunda, yukarıda sayılan
etkenler çerçevesinde Türkiye’deki yetiştirme uygulamaları ile hayvan refahı
mevzuat düzenlemeleri kapsamında yeniden değerlendirilmesi gerekliliği
ortaya çıkmaktadır. Buna göre bazı hayvan refahı düzenlemeleri şu şekilde
sıralanabilir;

52 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Hayvanların birim alanda yerleşim sıklığı,


• Türlere göre nakliye ve kesim öncesi koşulların
standardizasyonunun sağlanması
• Yemlik-suluk gibi ekipmanlardan yararlanmada hayvanlar arası
rekabeti önleyecek bir yeterliliğin sağlanması,
• Hastalıkların kontrolü ile ilaç, aşı ve diğer uygulamalarda hayvanların
ihtiyaçlarının ön plana çıkarılması,
• Hayvan hareketlerinin izlenmesi ile zarar ve acı verecek
uygulamalardan kaçınılması,
• Kesimhaneye veya başka alanlara taşımada uyulması gereken
kurallar vb. (EU, 2005; DPT, 2006a).
Türkiye’de çiftlik hayvanları yetiştiriciliğinde refah kavramı oldukça
yenidir. Örneğin hayvanlar yeterince beslenememekte, yetersiz
havalandırma, hayvan başına ayrılan alanın az olması, bazı barınaklarda
hayvanların bağlanması, zemin ve altıkla ilgili sorunlar gibi barındırma
sorunları ve sağlık koruma ve hijyenle ilgili sorunlar, hayvan refahı
konusunda önemli sorunlar olarak ortaya çıkmaktadır. Büyükbaş ve
küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde görülen bu sorunların yanı sıra, yumurta
tavukçuluğunda geleneksel kafes sisteminin kullanılması ile yer
yetiştiriciliğinin yapıldığı etlik piliç üretiminde birim alanda yetiştirilen piliç
sayısı Türkiye’nin hayvan refahı ile ilgili diğer sorunlarıdır.

Buna karşılık hayvan refahı konusunda düzenlemeler yapılırken


AB’nin de bu konuda sıklıkla mevzuat veya uygulama değişikliği yaptığı ve
bazı yaptırımların ertelenebildiği de unutulmamalıdır. Özellikle yumurta
tavukçuluğunda geleneksel kafes sistemlerinde barındırma konusundaki
yasaklamalar, büyük üreticiler ile üretici örgütlerinin AB nezdindeki yoğun
itirazları neticesinde öncelikle 2000 yılından 2005 yılına, daha sonra ise 2013
yılına ertelenmiştir.

Diğer yandan, hayvan refahına ilişkin düzenlemeler ticari işletme


ölçeklerinde önemli bir küçülmeyi de beraberinde getirmesi nedeniyle büyük
maliyet artışlarına neden olmaktadır. Nitekim hayvan refahına ilişkin

53 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

düzenlemelerin uygulanması durumunda, özellikle birim alanda yetiştirilen


hayvan sayısı önemli derecede azalmakta, nakliye ve kesim tedbirleri ile
maliyetler ciddi oranda artmaktadır.

Son dönemlerde AB’nde hayvan refahı gerekleri gözetilerek geçilmek


istenilen bazı üretim sistemleri, yukarıda belirtilen hususların yanı sıra,
özellikle son yıllardaki sağlık sorunları nedenleriyle gündemden düşmeye
başlamıştır. Bu çerçevede özellikle uyum sürecinde hayvan refahına yönelik
yapılan veya yapılacak düzenlemeler konusunda Türkiye aceleci
davranmamalıdır. Nitekim tavuk etinde hayvan refahı nedeniyle geçilmesi
önerilen serbest üretim sistemleri yerine, Tavuk Vebası nedeniyle tüketici
tercihlerini tam kapalı entansif (tam çevre denetimli barınaklarda) sistemlerde
üretilen ürünler lehine çevirmiştir.

54 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

3. HAYVANCILIK SEKTÖRÜNE İLİŞKİN POLİTİKALAR

3.1. Türkiye’de Bugüne Kadar Uygulanan Hayvancılık Politikaları

3.1.1. Uygulanan Politikalar

Türkiye’de hayvancılık politikaları Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana


önemli düzeyde değişimler göstermiştir. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde
hayvancılığın geliştirilmesi amacıyla çok önemli kanunlar çıkarılmış ve önemli
uygulamalar yürürlüğe konulmuştur. Bu kanun ve uygulamaların bazıları
aşağıda sıralanmıştır:

• 1918 tarihli Ankara Keçisinin Harice Men’i İhraç Kanunu,


• 1923-1945 yılları arasında; suni tohumlama uygulamaları,
• 1926 tarih ve 859 sayılı İpekböceği ve Tohumu Yetiştirilmesi
Kanunu,
• 1926 tarih ve 904 sayılı Islah-ı Hayvanat Kanunu (Resmi
Gazete, 1926a, 1926b, 1928, 1934; Yeni ve Dölekoğlu, 2003:8;
TKB, 2004; Saçlı, 2005:111).
• 1928 tarih ve 1234 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu,
• 1934 tarih ve 2582 sayılı Ülkeye Uygun Merinos Genotiplerinin
Geliştirilmesi Kanunu,
1946-1960 yılları arasında ise, İkinci Dünya Savaşı sırasında ortaya
çıkan sıkıntıları ve açlık sorunlarını yok etmek amacıyla tüm dünyada olduğu
gibi, Türkiye’de de tarımsal üretime özel önem verilmiş ve elde edilen
ürünlerin değerlendirilmesi amacıyla SEK, EBK, YEMSAN ve Yapağı ve Tiftik
A.Ş. gibi hayvancılık sektörü için oldukça önemli olan kurumlar kurulmuştur.

1961-1980 yılları arasında SEK, EBK ve YEMSAN gibi kuruluşlar


büyüyerek sektörün en önemli aktörleri haline gelmiştir. Ayrıca bu dönemde
İktisadi Kalkınma Vakfı tarafından uygulanmaya başlanan “sözleşmeli
üreticilik” modeli ile kanatlı hayvan yetiştiriciliği gelişmeye başlamıştır (Yeni
ve Dölekoğlu, 2003:9).

55 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

1980’li yıllarda ise, 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Kararları


çerçevesinde ekonomide liberalleşme ve özelleştirme uygulamaları ile yeni
bir dönem başlatılmıştır. Bu kararlarla fiyatların piyasalarda belirlenmesi
amaçlanmış ve özellikle KİT ürünlerindeki her türlü kamu kontrolü
kaldırılmıştır (Yeni, 2000; Yavuz, 2000; Tanrıvermiş vd., 2000; Yeni ve
Dölekoğlu, 2003:9). Ancak, KİT’lerin özelleştirilmesi çalışmalarında
hükümetin tercihi tarımsal KİT’lerden yana olmuştur (Saçlı, 2005:112).

1980’lerin sonlarında ise özellikle sığır yetiştiriciliğinin geliştirilmesi ve


üretici örgütlenmesinin ilk adımlarının atıldığı İtalyan Hükümeti ile ortak Türk-
ANAFİ Projesi ve Alman Hükümeti ile ortak GTZ Projesi uygulamaya
konulmuştur. Bu dönemde hayvancılık açısından önemli bir diğer adım da
TKB tarafından süt sığırcılığı, sığır besiciliği, koyunculuk ve arıcılık
kooperatiflerinin desteklenmeye başlanmasıdır.

Türkiye’de yaşanan 1994 ekonomik krizi ve sonrasında alınan 5 Nisan


Ekonomik Kararları ile ekonomide piyasa koşullarının etkinliğinin devamını
sağlayan bir devlet yapılanmasına geçilmesi hedeflenmiştir. Bu yapının,
sosyal dengeleri de gözettiği ifade edilmiştir. Ancak bu kararlardan da tarım
ve hayvancılık önemli derecede etkilenmiştir. Çünkü alınan istikrar tedbirleri
genel olarak, tarımsal desteklerin sınırlandırılmasını ve büyük bir
çoğunluğunun uygulamadan kaldırılmasını içermiştir (Saçlı, 2005:112).

Ayrıca, SEK, YEMSAN ve EBK’nın özelleştirme kararları da yine bu


yıllara rastlamış ve bu kararlar hayvancılık sektörüne önemli zararlar
vermiştir. Bunlara hükümetler tarafından alınan ithalat serbestisi kararları da
eklenince hayvancılık önemli bir darboğaz yaşamış, hayvan sayılarında
azalmalar ve üretimden kaçışlar başlamıştır. Ancak 1995 yılı sonrasında
özellikle üretici örgütlenmesine verilen önemin artması ve bu yönde atılan
adımlarla, bugün Türkiye hayvancılığının biraz daha geleceği görebilir bir
hale geldiği ifade edilebilir (Saçlı, 2005:113).

1999 yılında IMF ile imzalanan Stand-by Anlaşması, Türkiye tarımı için
yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Program çerçevesinde tarımsal

56 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

desteklemelerin neredeyse tamamı kaldırılmış, tütün, şekerpancarı gibi


ürünlere üretim ve ekim alanı sınırlamaları getirilmiş ve DGD ödeme
sistemine geçilmiştir. Bu durum ülke hayvancılığını bir süre önemli sıkıntılara
sokmuş olsa da, bu sıkıntılar 2000 yılında çıkartılan 2000/467 sayılı
“Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı” ile telafi
edilmeye çalışılmıştır (Yeni, 2000; Resmi Gazete, 2000; Aslan vd., 2002;
Yavuz vd., 2003; Yeni ve Dölekoğlu, 2003; TZOB, 2004; Saçlı, 2005:113).

Bu yıllarda yine Türk-ANAFİ ve GTZ Projeleri kapsamında Damızlık


Sığır Yetiştirici Birlikleri kurulmaya başlanmıştır. 2001 yılında da kurulmuş
olan Birlikler bir araya gelerek DSYMB’yi kurmuşlardır. Bu tarihten sonra
örgütlenme çabaları hızlanmış ve Arı Yetiştiricileri Birlikleri ile Koyun-Keçi
Yetiştirici Birlikleri kurulmaya başlanmıştır. Bunların yanı sıra, değişik sığır,
koyun ve tavuk ıslahı projeleri, hayvan sağlığı projeleri ve hayvan kimlik
sistemi uygulamaya konulmuş ve yem bitkileri ekim alanlarının geliştirilmesi
amacıyla çalışmalar başlatılmıştır.

Yine bu dönemde AB’ne katılım sürecinin tarım ve hayvancılık için en


önemli dönüm noktalarından birisi olan ve 1998 yılında imzalanan 1/98 sayılı
Ortalık Konseyi Kararı uygulamaya konulmuştur. Ancak Karar kapsamında
AB’ne taahhüt edilen canlı hayvan ve et ithalatına ilişkin 2005 yılına kadar
herhangi bir gelişme olmamıştır. AB tarafından gelen yoğun talepler ve 2005
yılı sonlarında başlatılan çalışmalar ile canlı hayvan ve ete ilişkin taahhütlerin
alternatif ürünlere kaydırılması öngörülmüştür. 1980 yılından bu güne kadar
izlenen hayvancılık politikaları ve gözlenen önemli politika değişiklikleri,
değişik kaynaklardan derlenmiş haliyle EK-3’de özetlenmiştir.

EK-3’den de görüleceği üzere, 1980-2005 yılları arasında süt


sığırcılığı, sığır besiciliği, koyunculuk, arıcılık, kaba ve karma yem üretimi ve
hayvansal ürünlerin dış ticareti gibi doğrudan sektörü ilgilendiren alanların
yanı sıra, dolaylı olarak sektöre etkisi bulunan bir çok önemli politika
uygulanmıştır. Ekonomik ve mali duruma ilişkin alınan kararlar tarım ve
hayvancılığı olumsuz etkilemiş ve bu kararların ardından sektörde ortaya
çıkan kriz etkilerinin önlenmesi ve sektörün yeniden canlandırılması için

57 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

değişik tedbirler ve teşvikler uygulamaya konulmuştur. Nitekim, 1983-1985


yılları arasında hayvansal ürünlerin ticaretinde liberalleşmeye gidilmiş, 1985-
1986 yıllarında hayvancılık sektörüne değişik destekler uygulanmıştır. 1992-
1995 yılları arasında hayvancılığın temel kurumları özelleştirilmiş ve gümrük
vergisi indirimleri ile ithalatlar serbest bırakılmış ve sonrasında yine
destekleme uygulamaları yapılmıştır (Saçlı, 2005:117).

Söz konusu dönemde uygulanan bu politikalarda hayvancılığa ilişkin


en gerçekçi olanı ise 1995 yılından sonra üreticilerin örgütlenmesine yönelik
yapılan çalışmalar ile 2000 yılında uygulamaya konulan ve 5 yıl süreli
2000/467 sayılı “Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu
Kararı” olmuştur. Söz konusu Kararname Cumhuriyet tarihinin hayvancılık
sektörüne yönelik olarak uygulanan en uzun süreli ve istikrarlı destekleme
programı durumundadır. Bu Kararname kapsamı da zaman içerisinde bir çok
değişikliğe uğramış, değişik destekleme araçları dahil edilmiş ve bazıları
kapsamdan çıkartılmıştır (TZOB, 2004; TKB, 2004; Saçlı, 2005:117). Söz
konusu Kararnamenin süresi 2005 yılında tamamlanmış ve yapılan
çalışmalar sonucunda hazırlanan aynı içerikli 2005/8503 sayılı Kararname
2005 yılında tekrar uygulamaya konulmuştur.

3.1.2. Destekleme Politika Araçları

3.1.2.1. Hayvancılık Destekleri

Türkiye’de hayvancılığa yapılan desteklemeler genel itibarıyla


doğrudan ödemeler şeklinde olup, özel girdi destekleri de uygulanmıştır.
Hayvancılığa özel olarak uygulanmış olan desteklemeler; Resmi Gazete,
2000; Yeni, 2000; Eraktan, 2001; Koç vd. 2001; Aslan vd., 2002; Yavuz vd.
2003; Yeni ve Dölekoğlu, 2003; TZOB, 2004; Resmi Gazete, 2005a; Resmi
Gazete, 2005b; TKB, 2006; Saçlı, 2005 ve DPT, 2006a gibi kaynaklardan
derlenerek, uygulama şekline göre aşağıda başlıklar halinde açıklanmıştır.

3.1.2.1.1. Girdi Destekleri

Bugüne kadar hayvancılık sektöründe girdi desteği olarak


değerlendirilebilecek uygulamalar şu şekildedir;

58 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Karma Yem Tüketiminin Desteklemesi; Bu kapsamda 1.1.1985


tarihinden itibaren, tescile tabi karma yem alan yetiştiricilere fatura ibrazı
koşuluyla, fatura bedelinin % 20’si destekleme olarak geri ödenmiştir. Sonraki
dönemlerde kendi ihtiyacı olan karma yemi üreten işletmeler de bu destek
kapsamına alınmıştır. Bu destekleme oranı Mayıs 1985’ten itibaren % 25’e
çıkarılmış, 1988 yılından itibaren destekleme şekli değiştirilerek, yemin
fabrika çıkış fiyatından 40 TL/kg indirim yapılarak satışı sağlanmıştır. Bu
destekleme uygulaması, 15.8.1989 tarihi itibarıyla sonlandırılmıştır.

Faizsiz Besicilik Kredisi; Genel olarak “sıfır faizli kredi” olarak bilinen
bu uygulama 1993-1995 yılları arasında yapılmıştır. TCZB ve Tarım Kredi
Kooperatifleri tarafından, hayvancılık dahil olmak üzere bir çok tarımsal
faaliyet konusunda cari faiz oranları üzerinden indirim yapılarak, 12 aylık
vade ile yatırım ve işletme kredisi olarak kullandırılmıştır.

Bu uygulama 2005 yılında daha da genişletilmiş bir halde tekrar


gündeme gelmiş, 2005/8378 sayılı BKK çerçevesinde tarımsal üretime
yönelik olarak % 25-60 arasında sübvansiyonlu kredi verilmeye başlanmıştır.
Hayvansal üretim için sınır en fazla 500 bin YTL ve en düşük kapasite 10
büyükbaş, 50 baş koyun veya 15 baş keçi olarak belirlenmiştir. Faiz
indiriminin damızlık süt sığırcılığı için % 60, büyükbaş hayvan yetiştiriciliği
(süt ve besi) için % 40 olması kararlaştırılmıştır (Resmi Gazete, 2005b).

Yatırım ve İşletme Kredileri; Bu tür desteklemeler, 2000 yılında


TCZB’nin ana statüsünün değiştirilerek bir Anonim Şirket statüsüne
dönüştürülmesinden önce, bu banka tarafından yapılırken, 2000 yılından
sonra sadece ve sınırlı olarak TKK’ler tarafından uygulanmıştır.

Söz konusu krediler tarım işletmelerine en fazla 5 yılda geri ödenmek


üzere, hayvan alımı, yem ve süt sağım ünitesi, soğutma tankı, çok yıllık yem
bitkisi üretimi için gerekli yatırımlar için verilirken, yıllık işletme masraflarını
karşılamak amacıyla da işletme kredisi şeklinde de verilebilmektedir. Ancak
işletme kredilerinin vadesi, 120 gün ile 18 ay arasında değişmektedir.

59 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu; Hayvancılığın geliştirilmesi


ve özellikle hayvan barınaklarının modernleştirilmesi amacıyla 1986-1995
yılları arasında, kalkınmada öncelikli illerde sabit yatırım değerinin % 30’u,
diğer illerde ise % 25’i oranında uygulanmıştır.

Suni Tohumlama Desteklemeleri; Özellikle sığırların ıslahı amacıyla


suni tohumlamanın yaygınlaştırılması için 1987 yılından bu yana suni
tohumlama desteklemeleri uygulanmaktadır. 2000/467 sayılı BKK
çerçevesinde verilen desteklemeler üç şekilde uygulanmıştır:

1- Suni Tohumlama Yaptıran Yetiştiricilere; kalkınmada öncelikli


iller ve soy kütüğüne kayıtlı işletmelerde daha yüksek olmak üzere, kriter ve
miktarları TKB tarafından çıkarılan tebliğlerle belirlenen teşvik primi ödemesi
şeklinde yapılmıştır. Söz konusu BKK’ye göre bu desteklemeden
yararlanacak hayvan sayısı 5 yılda toplam 10 milyon başı geçmeyecektir.

2- Suni Tohumlama Ekipman Desteği; gerçek ve tüzel kişi ve


kuruluşlarca yeni kurulacak suni tohumlama ekiplerinin teknisyen termosu,
sıvı azot kabı, suni tohumlama sandığı, payet pensi, makas gibi demirbaş
malzeme bedellerinin her yıl Ocak ayı içerisinde TKB tarafından belirlenen
değer üzerinden, kalkınmada öncelikli illerde % 50’si, diğer illerde ise % 25’i
teşvik primi olarak ödenmiştir. Söz konusu BKK’ye göre bu desteklemeden
faydalanacak ekip sayısı 5 yılda toplam 2000’i geçmeyecektir.

3- Suni Tohumlamadan Doğan Buzağı Desteği; Bu kapsamda,


2003 yılı için soy kütüğüne kayıtlı ineklerden doğan buzağılar için 40 milyon
TL/baş ve ön soy kütüğüne kayıtlı ineklerden doğan buzağılar için 20 milyon
TL/baş destekleme ödemesi yapılmıştır.

Suni tohumlamadan doğan buzağı desteklemesi bir ürün desteği


olarak kabul edilebileceği gibi girdi desteği olarak da düşünülebilir.
Uygulamadaki esas amacın suni tohumlamanın geliştirilmesi ve
yaygınlaştırılması olmasından dolayı, burada ürün değil, girdi desteği olarak
değerlendirilmiştir.

60 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Veteriner İlaçları Sübvansiyonu; Ülke çapında hayvan sağlığının


korunması, yetiştiricilerin sağlığa ilişkin tedbirlere katılımının sağlanması ve
kamunun bu konudaki yükünün azaltılması amacıyla, 1987-2001 yılları
arasında uygulanmıştır. Bu uygulama kapsamında yetiştiricilere 1987-2001
yılları arasında yaklaşık 30 milyon ABD Doları ödeme yapılmıştır.

Damızlık Sığır Desteği: Yetiştiriciler tarafından damızlık sığır alımına


verilen desteklemeler 1987’de başlatılmıştır. Bu uygulama ile Türk-ANAFİ
Projesi ve GTZ Projesinin başlaması eş zamanlı olmuştur. Bu çerçevede bir
süre ithal edilen hayvanlara CIF bedelinin % 25’inin TL olarak karşılığı
yetiştiricilere ödenirken, yurt içinde yetiştirilen saf ırk sertifikasına sahip
damızlık düvelere de TKB tarafından belirlenen CIF bedelinin % 35’i kadar bir
destek ödemesi yapılmıştır. Bu kapsamda 1987-1999 döneminde yapılan
ödeme tutarı yaklaşık 31 milyon ABD Doları düzeyindedir.

Damızlık sığır desteği, 2000/467 sayılı BKK çerçevesinde, yeniden


düzenlenerek sürdürülmüştür. Bu kapsamda, yurt içinde çiftçi veya TİGEM
tarafından yetiştirilen ve TKB’ce damızlık belgesi veya sertifikası verilmiş
(bugün söz konusu belgeler DSYMB tarafından verilmektedir) kültür ırkı
damızlık gebe düveleri satın alanlara; damızlık belgeli (pedigri) süt sığırları
için TKB’nin her yıl Ocak ayı içerisinde belirlediği hayvan fiyatının % 30’u, saf
ırk sertifikalı kültür ırkı süt sığırları için de bu fiyatın % 15’i ödenmiştir.

Yatırım Teşvikleri; Önceleri DPT bünyesinde faaliyet gösteren ve


1993 yılında HM’ye geçen Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü tarafından
sektöre yönelik olarak teşvik uygulamaları yapılmaktadır. Bu uygulamalar,
arazi tahsisi, KDV ve ÖTV gibi vergilerden muafiyet, işletme kredisi ve belirli
süreler için gelir veya kurumlar vergisinde muafiyet gibi uygulamaları
içermektedir. Anılan teşvikler için, asgari kapasite, asgari istihdam ve entegre
tesis olma gibi şartlar ön koşuldur.

Yem Bitkileri Üretimi Desteği; Bu uygulama kapsamında, TKB’ce


onaylanan yem bitkileri üretim projelerinin nakliye ve gübre bedelleri hariç,
çok yıllık yem bitkilerinde ilk yıl yatırım giderleri ve uygun görülen işletme

61 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

giderlerinin % 35’i, ekiliş alanları ile uyumlu alet ve makine alım giderlerinin %
30’u, tek yıllık yem bitkilerinde ise uygun görülen işletme giderlerinin ve ekiliş
alanları ile uyumlu alet ve makine alım giderlerinin % 20’si doğrudan üreticiye
ödenmektedir. Bakanlık tarafından yayımlanan 2004/7 numaralı tebliğ ile
desteklenecek yem bitkileri ekiliş alanlarının en az 5 dekar, en fazla 5000
dekar olacağı belirtilmiş, dane yem üretimi kapsam dışında bırakılmıştır.

Hastalıktan Ari İşletmelerin Desteklenmesi; Söz konusu


destekleme uygulamaları için 2000/467 sayılı BKK çerçevesinde Trakya
Bölgesi pilot bölge olarak tespit edilmiştir. Bu uygulama ile, sığırlarda, 3285
sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu uyarınca ihbarı mecburi hastalık
içerisinde bulunan Tüberküloz ve Brucelloz hastalıklarının görülmediği
işletmelere destekleme ödemesi öngörülmüştür. Bu kapsamda 2003 yılı için
20 milyon TL/Baş destekleme yapılacağı bildirilmiştir. Ancak, bu hastalıkların
tespiti halinde 3285 sayılı Kanun gereğince hastalığın tespit edildiği hayvanın
itlaf edilmesi gerekmekte olup, yetiştiriciler bu hastalıkların tespiti için gerekli
testleri yaptırmak için gönüllü olmamıştır. Bu nedenle bu kapsamda çok az
miktarda ödeme yapılmıştır. 2005 yılında ise destekleme tutarı yükseltilerek,
hayvan başına 50 YTL desteğin yanı sıra soy kütüğüne kayıtlı olmak koşulu
ile 1 kg süt için 75 YKr süt teşvik primi uygulaması getirilmiştir.

3.1.2.1.2. Ürün Destekleri

Genel olarak süte ve sığır etine prim ödemesi şeklinde verilen


destekleme ödemelerinden et için yapılan ödemelerde bir süreklilik
sağlanamamıştır. İlk olarak 1990 yılında uygulanan et teşvik primi
uygulaması, 1994 yılında tamamen kaldırılmış, 2004 yılında tekrar
uygulamaya konulan bu destek 2005 yılında tekrar kaldırılmıştır.

Et Teşvik Primi; İlk uygulama, 18.04.1990 tarihli YPK Kararı ile EBK
Kombinaları ve 2687 sayılı Kanuna göre kurulmuş olan özel sektör kombina
ve mezbahalarında kestirilen hayvanlardan elde edilen etler için
başlatılmıştır. Prim uygulamasında, kırmızı ve beyaz etin pazarlamasını daha
etkin bir hale getirmek, modern teknoloji ve hijyen koşullarına uygun şekilde

62 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

besicilik ile kesim şartlarını geliştirmek ve tüketiciye daha sağlıklı et arzını


sağlamak amaçlanmıştır.

Bu ilk uygulamada kırmızı et için 400 TL/kg, fason kesim için 100
TL/kg, beyaz et için ise 160 TL/kg teşvik primi belirlenmiştir. Daha sonra
TKB’nin teklifi ile teşvik bedelleri kırmızı et için 4000 TL/kg ve fason kesim
için 1000 TL/kg’a çıkarılmış ve beyaz et desteği kaldırılmıştır. 31.12.1994
tarihinde bu uygulama tamamen yürürlükten kaldırılmıştır (Eraktan, 2001;
Koç vd. 2001; TKB, 2004).

2000/467 sayılı BKK çerçevesinde, 2004 yılında et teşvik primi


yeniden başlatılmış olup, 2005 yılında tekrar uygulamadan kaldırılmıştır. Söz
konusu BKK kapsamında belirli kombina ve mezbahalarda kesimi yapılan ve
190 kg ve üzeri ağırlığa sahip sığır karkaslarına 1 milyon TL/kg prim ödemesi
yapılmıştır. Uygulama daha sonra yıl içerisinde değiştirilerek, ödenen prim
bedeli 500 bin TL’ye düşürülmüştür (Resmi Gazete, 2004a; TKB, 2004).

Süt Teşvik Primi; Süt üretiminin geliştirilmesi ve uygulamaya konulan


Türk-ANAFİ Projesi ile GTZ Projesinin etkinliğinin artırılabilmesi amacıyla,
1987 yılında başlatılan süt teşvik primi, halen sürdürülmektedir. 3 Mayıs 1987
yılında başlayan uygulama, modern süt sanayi işletmelerince işlenen süt
miktarındaki artış yanında, bu işletmelerin teknolojik düzeyleri de olumlu
yönde etkilenmiştir. Buna göre, belirli kapasite ve özelliklere sahip süt sanayii
işletmelerine sütünü satan üreticilere, süt teşvik primi ödenmeye başlanmış
ve prim miktarı giderek artırılmıştır. 2000/467 sayılı BKK kapsamına süt
teşvik primleri de dahil edilmiştir. Ancak bu uygulamada, kültür ırkı
hayvancılığın geliştirilmesi ve sağlıklı sürüler elde etmek için işletmeler
arasında bir ayrıma gidilerek, soy kütüğüne kayıtlı işletmeler ile hastalıktan
ari işletmelere daha yüksek düzeyde süt teşvik primi ödenmesini sağlayan bir
sistem getirilmiştir. (Eraktan, 2001; Koç vd. 2001; TKB, 2004).

3.1.2.1.3. Fiyat Destekleri

Türkiye’de tarıma yönelik politikaların şekillenmeye başladığı 1940’lı


yıllar ve sonrasındaki kısa dönem içerisinde birbiri ardına kurulan TİGEM,

63 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

TMO, EBK, SEK, YEMSAN, Yapağı-Tiftik A.Ş. ve Türkiye Zirai Donatım


Kurumu gibi tarımsal nitelikli KİT’ler, gerek tarımsal üretimin gerekse
hayvancılığın geliştirilmesi bakımından çok önemli rol oynamışlardır. 1980
yılında ekonomi alanında yeni bir devrin başlaması ile, bu kuruluşların görev
alanlarını kısıtlamış ve bir kısmı daha sonraki dönemlerde sonlandırılmıştır.
Türkiye’de uygulanan fiyat destekleri genel olarak yukarıda açıklanan
EBK ve SEK gibi KİT’lerin faaliyet gösterdiği bu dönemlerde yapılmıştır. Bu
dönemlerde yapılan alımlarda tarımsal üretimin geliştirilmesi ve çiftçi gelirinin
garanti altına alınması göz önünde bulundurularak, her hangi bir kâr amacı
güdülmemiş, söz konusu KİT’lerden doğan zararlar “görev zararları”
kapsamında Devlet tarafından üstlenilmiştir.
Canlı Hayvan, Et Ve Süt Alımı; Bu kapsamda EBK ve SEK alıcı
kuruluşlar olarak görevlendirilmiştir. EBK bu görevi 1984 yılına kadar
sürdürmüş, daha sonra sadece Bakanlar Kurulu’nun görevlendirdiği
durumlarda alımlar yapmıştır. Bu uygulamalar 1994 yılında EBK ve SEK’in
özelleştirme kapsamına alınarak, özelleştirme çalışmaları başlatılıncaya
kadar sürdürülmüştür. SEK, 1995 yılında özelleştirilerek, kamu tarafından
yapılan süt alımları bu şekilde ortadan kalkmıştır. EBK ise 2005 yılı sonunda
özelleştirme kapsamından çıkarılarak TKB’ye bağlanmıştır. EBK’nın
Özelleştirme İdaresine bağlı olduğu 1995-2005 yılları arasında her hangi bir
görevlendirme yapılmamış olup, Kurum sadece kendi imkanları ile çalışarak
özellikle ordu ve bazı kamu kurum ve kuruluşlarının et ihtiyacının
karşılanmasına yönelik almış olduğu ihaleler ile faaliyetlerini sürdürmüştür.
TKB tarafından, EBK’nın bundan sonraki dönemlerde, TMO benzeri
olarak piyasa belirleyici değil, piyasa düzenleyici bir kuruluş olarak faaliyet
göstermesi hedeflenmektedir.
İpekböcekçiliği ve Tiftik Desteği; İpekböcekçiliği ile uğraşan
üreticilere Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından ve Koza Birlik aracılığıyla
destekleme ödemeleri yapılmaktadır. İpekböceği yumurtası üreterek veya
ithalatını yaparak üreticilere dağıtımını yapan Koza Birliğe, Devlet tarafından
dağıtılan kutu başına ve satın alınan yaş kozanın kilogramı başına bir ödeme
yapılmaktadır. Koza Birlik tarafından ipekböceği yumurtaları bu yolla

64 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

üreticilere ücretsiz olarak dağıtılmakta ve Devlet tarafından yapılan yaş koza


desteği de doğrudan ödeme şeklinde üreticilere verilmektedir. Bu çerçevede
2005 yılında Devlet tarafından kutu başına 16.5 YTL ve yaş koza kilogramına
9 YTL destekleme ödemesi yapılmıştır.
Benzer uygulama yine Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından Tiftik
Birlik aracılığıyla tiftik üreticilerine yapılmakta olup, sadece üretilen tiftik için
doğrudan ödeme yapılmaktadır.

3.1.2.1.4 Diğer Destekler

Hayvancılık sektörü yukarıda açıklanan desteklemelere ilave olarak


hayvancılık kooperatiflerinin desteklenmesi, kredilendirme, ihracat
sübvansiyonları ve gümrük vergileri gibi yollarla desteklenmiş olup, bunlar
aşağıda açıklanmıştır.

Bunların yanı sıra, yine 2000/467 sayılı BKK çerçevesinde devlet


tarafından desteklenen bir diğer hayvancılık dalı da arı yetiştiriciliğidir. Söz
konusu desteklemenin üç farklı alt uygulaması bulunması nedeniyle diğer
başlıklar altında açıklanmamıştır.

Arı Yetiştiriciliğinin Desteklenmesi; Bu desteklemenin ana arı


yetiştiriciliği, seracılıkta kullanılmak üzere “bombus arısı” yetiştiriciliği ve
süzme bal olmak üzere üç farklı alt uygulaması bulunmaktadır. Bu konuda da
Arı Yetiştiricileri Birliğine üye olan üreticilere daha yüksek ödeme yapılarak
örgütlenmenin geliştirilmesi hedeflenmiştir.

Bu destekleme uygulamalarının dışında, 14 Kasım 2001 tarih ve


24583 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2001/3170 sayılı Hayvancılığın
Desteklenmesi Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kararla;
2001 Mali Yılı bütçesinde hayvancılık ödeneğinde yer alan tutar ile sınırlı
kalmak kaydıyla, 2001 yılına mahsus olmak üzere, sığır ve manda besiciliği
yapan yetiştiricilere erkek hayvan başına geri ödemesiz destek verilmiştir. 14
Kasım 2001 tarihinde başlayan bu uygulama çerçevesinde Tarım İl ve İlçe
Müdürlüklerine başvurarak hayvan tespiti yaptıran üreticilere hayvan başına
20 milyon TL destekleme ödemesi yapılmıştır.

65 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

3.1.2.1.5. 2000/467 ve 2005/8503 Sayılı Hayvancılığın Desteklenmesi


Hakkında Bakanlar Kurulu Kararları

Söz konusu BKK’lar, hayvancılık sektörüne yönelik en uzun vadeli ve


sistematik destekleme uygulamaları olarak kabul edilmektedir. Nitekim
2000/467 sayılı Kararnamenin süresi 2005 yılında sona ermiş olup,
2005/8503 sayılı Kararnamenin süresi 2010 yılında tamamlanacaktır.

2005/8503 sayılı BKK, 2000/467 sayılı Kararın devamı niteliğinde


hazırlanmış olup, 2006-2010 yılları arasında uygulanacaktır. Söz konusu
BKK kapsamında bir önceki BKK’da yer alan hususlara ilişkin eksiklikler
giderilmiş ve daha sistematik bir temele oturtulmuştur. Bu kapsamda;

• Yem bitkileri desteği,


• Gebe düve alımlarına ilişkin destekleme,
• Suni tohumlamadan doğan buzağı desteği,
• Suni tohumlama ekipman desteği,
• Süt teşvik primi,
• Sabit süt sağım ve soğutma tankı kurulmasına ilişkin destekleme,
• Hastalıktan ari bölge oluşturmak üzere işletmelerin desteklenmesi,
• Hayvan Kimlik Sistemi’ne kayıtlı hayvanlara ilişkin desteklemeler,
• Programlı aşılama desteklemeleri,
• Hayvan gen kaynaklarının korunmasına ilişkin desteklemeler,
• Arıcılık desteklemeleri,
• Su ürünleri yetiştiriciliğinin desteklenmesi

konuları yer almaktadır. Bu BKK kapsamına; sertifikalı yem bitkileri tohumu


üretimi, suni tohumlama bölgelerinin belirlenmesi, sağım hijyenine ilişkin
ekipman desteği, hayvan sağlığına ilişkin aşı destekleri, hayvan kimlik sistemi
ve gen kaynaklarının korunması gibi yeni destekleme uygulamaları
konulmuştur. Bu konuda, 2004 yılında yayımlanan Tarım Strateji Belgesi
(2006-2010) etkili olmuştur. Nitekim söz konusu Belgede, tarımsal
desteklemelere ayrılan toplam bütçeden hayvancılığa ayrılan tutarın 2010
yılına kadar % 12 düzeyine çıkarılması hedeflenmiştir. Yıllar itibarıyla

66 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

2000/467 sayılı BKK çerçevesinde bütçeden ayrılan kaynaklar ve destekleme


araçlarına göre ödeneklerin dağılımı Çizelge-3.1’de gösterilmiştir.

Çizelge-3.1. 2000/467 Sayılı BKK Kapsamında Ayrılan Ödenekler ve Yapılan Toplam


Destekleme Ödemeleri (YTL).
Destekleme Türü 2000 2001 2002 2003 2004
Gebe Düve Desteği 183.133 2.221.602 2.865.008 2.427.598 3.134.550
Yem Bitkileri ve Ekipmanı Desteklemeleri 2.423.103 16.292.129 35.574.257 61.795.739 51.945.133
Suni Tohumlama 142.919 1.049.871 1.214.098 1.973.611 3.789.368
Suni Tohumlama Ekipmanı 1.820 22.747 65.765 89.515 133.486
Kaba Yem Üretimi ve Ekipmanı 9.246.025 19.037.078 - - -
Sığır ve Manda Yetiştiriciliği - 2.828.560 29.321.972 - -
Süt Destekleme Ödemeleri - - 17.546.411 38.192.049 57.487.054
Suni Tohumlamadan Doğan Buzağı - - - 365.196 3.325.424
Arı Yetiştiriciliği - - - 108.024 800.859
Su Ürünleri - - - 799.117 5.753.229
Hastalıktan Ari İşletme - - - 5.595 58.041
Hayvan İtlaf Tazminatları - - - - 662.214
Et Teşvik Primi - - - - 69.028.496
Yıllık Hayvancılık Destekleme Toplamı 11.997.000 41.451.987 86.587.511 105.756.443 196.117.854
Kaynak: HM, 2005.

Söz konusu 2000/467 sayılı BKK kapsamında en fazla ödeme yem


bitkilerine yapılmıştır. 2004 yılında başlatılan et teşvik primi uygulaması
kapsamında, 69 milyon YTL tutarında, beklenmedik ölçüde destekleme
ödemesi gerçekleştirilmiştir. Ödeme tutarının beklenenin üzerinde
gerçekleşmesine, belirlenmiş olan karkas ağırlığının (190 kg) AB ve dünya
ortalamalarının oldukça gerisinde olması ve bununla birlikte 1 YTL/kg olarak
tespit edilen teşvik ödemesinin yüksek olması neden olmuştur. Nitekim
FAO’nun 2005 yılı verilerine göre, 2004 yılında dünyada sığır karkas
ağırlığının ortalaması 200 kg ve AB (25) ortalaması 268 kg düzeyindedir.

Çizelge-3.2’den de görüleceği üzere, son beş yıllık dönem dikkate


alındığında, 2004 yılında hayvancılık sektörüne sağlanan destekler 2000
yılına göre önemli bir artış göstermiştir. Fakat bu desteklerin neredeyse
tamamının (% 97’si) büyükbaş hayvancılığa tahsis edilmesi, özellikle koyun
ve keçi yetiştiriciliğine ilişkin, 2005 yılında küçükbaş hayvan sütünün dahil
edilmesi dışında, herhangi bir düzenleme bulunmaması dikkat çekicidir.

67 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

2005 yılında 2000/467 sayılı Karar’da yapılan revizyon ile hayvan gen
kaynaklarının korunması, küçükbaş hayvanların sütleri, hayvan kimlik
sistemi, hastalıkla mücadele ve süzme bal destekleme kapsamına alınmıştır.
2005 yılında söz konusu Karar kapsamında yapılan destekleme ödemeleri alt
dağılımlarına göre Çizelge-3.2’de gösterilmiştir.

Çizelge-3.2. 2000/467 sayılı Kararname Kapsamında 2005 Yılında Yapılan Birim Başına
Destekleme Ödemeleri
Hayvancılık Desteğinin Adı Türü Birime Destek Miktarı
Damızlık Belgeli Hayvanların Pedigrili 500 YTL/baş
Desteklenmesi Saf ırk sertifikalı 250 YTL/baş
Suni Tohumlama Sonucu Doğan Ön soy kütüğüne kayıtlı 40 YTL/baş
Buzağıların Desteklenmesi Soy kütüğüne kayıtlı 80 YTL/baş
Hastalıktan Ari DSYB üyesi 0,075 YTL/litre
Hastalıktan Ari DSYB üyesi 0,06 YTL/litre
DSYB üyesi 0,06 YTL/litre
Süt Teşviki
Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Üyesi 0,04 YTL/litre
Diğer 0,03 YTL/litre
Küçük hayvan sütü 0,03 YTL/litre
Sağım makinesi 8335 YTL/işletme
Sağım Hijyeni ve Süt Kalitesini Artırıcı
Soğutma tankı 3778 YTL/işletme
Destekler
Sağım ünitesi 11207 YTL/işletme
Yonca 75 YTL/da
Korunga 60 YTL/da
Fiğ 30 YTL/da
Yem Bitkileri Üretiminin Desteklenmesi Mısır 40 YTL/da
Diğer 30 YTL/da
Alet ekipman (Müracaatta Kesinleşmektedir)
Tohum 5 YTL/da
Hastalıklardan Ari İşletmelerin Hayvan başına pirim 40 YTL/baş
Desteklenmesi Tazminat 2000 YTL/baş
Büyükbaş 250 YTL/baş
Hayvan Gen Kaynaklarının Desteklenmesi
Küçükbaş 30 YTL/baş
K.Ö.İ + soy kütüğü işletmeleri 40 YTL/baş
Suni Tohumlamanın Desteklenmesi
Diğer iller 20 YTL/baş
Et Teşviki Sığır (190 kg ve üstü karkas) 0,5 YTL/kg
Ana Arı Desteği AYB Üyesi 16 YTL/adet
Ana Arı Desteği Diğer Üretici 8 YTL/adet
Arı Yetiştiriciliğinin Desteklenmesi Süzme Bal AYB Üyesi 0,45 YTL/kg
Süzme Bal Diğer Üretici 0,33 YTL/kg
Bombus Arı Yetiştirme AYB Üyesi 22 YTL/kg
Hayvan Kimlik Sistemi Desteği Kayıt, küpe 2 YTL/baş
Hastalıklarla Mücadele Desteği Aşı, Mezbaha, Veteriner Hekim 0.5 YTL/baş
DSYB: Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği; AYB: Arı Yetiştiricileri Birliği; KÖİ: Kalkınmada
Öncelikli İller
Kaynak: TKB, 2006.

Süt üretimi açısından, süt teşviki uygulaması büyük önem arz


etmektedir. Süt teşvik pirimi, desteklemenin başladığı 1987 yılında süt
fiyatının % 25.9’u, yem fiyatının ise % 24.1’ine tekabül etmiştir. Destekleme
tutarı 2003 yılında süt fiyatının soy kütüğüne kayıtlı işletmeler için % 10’una
kayıtlı olmayan işletmeler için % 5.2’sine ve yem fiyatının da soy kütüğüne

68 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

kayıtlı olan işletmeler için % 13.2’sine kayıtlı olmayan işletmeler için % 6.6’sı
düzeyinde gerçekleşmiş ve 1987 yılındaki değerinin gerisinde kalmıştır.

3.1.2.2. Hayvancılık Kooperatiflerinin Desteklenmesi

Tarımsal amaçlı kooperatifçilik çalışmaları çok amaçlı köy


kooperatifleri modeliyle 1964 yılında TKB tarafından başlatılmıştır. 1965
yılında TKB bünyesinde kooperatifçilik çalışmalarını yürütmekle görevli
birimler oluşturulmuştur. 1969 yılında 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu
yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Kanuna göre tarımsal amaçlı kooperatiflerin
kuruluş, organizasyon ve denetim görevi TKB’ne verilmiştir.

Devlet tarafından kırsal alandaki kaynakların ekonomiye


kazandırılması amacıyla değişik tip ve özellikte tarımsal kooperatif projeleri
geliştirilmiş ve bu projeleri uygulayacak olan kooperatiflerin devlet yardımı ile
desteklenmesi amacıyla 1967 yılında “Tarımsal Kooperatiflere Yapılacak
Devlet Yardımı Yönetmeliği” uygulamaya konulmuştur.

Kooperatifler Kanununun günün ihtiyaçlarına cevap vermemesi


sebebiyle 1988 yılında yeni bir yasal düzenlemeye gidilmiş ve mevcut
kooperatiflerin ana sözleşmelerinde düzenlemeler yapılmıştır. 9 ayrı konudaki
kooperatif ana sözleşmeleri, Tarımsal Kalkınma, Sulama, Su Ürünleri ve
Pancar Ekicileri adı altında toplanmıştır. Hayvancılık kooperatiflerinin büyük
çoğunluğu Tarımsal Kalkınma Kooperatifi tipindedir.

Bu yeniden yapılanmanın ardından TKB’ne bağlı TEDGEM tarafından


kooperatifler mülkiyetinde uygulanan bitkisel ve hayvancılık projelerinde
karşılaşılan sorunlar göz önünde bulundurularak 1990 yılında “Ortakların
Mülkiyetinde” kooperatif projesi modeline geçilmiştir.

Canlı hayvan dahil bütün yatırımların kooperatif ortağının mülkiyetinde


bulunduğu ve kooperatif ve ortakların birbirine kefaleti ile kredilendirilen bu
sistemde, süt sığırcılığı, damızlık sığır yetiştiriciliği, besi sığırcılığı, arıcılık,
damızlık koyun yetiştiriciliği, seracılık ve mantarcılık projeleri uygulamaya
konulmuştur. 1990-2005 yılları arasında TKB tarafından desteklenen bu
kooperatiflerin konularına göre dağılımı Çizelge-3.3’de verilmiştir.

69 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Çizelge-3.3. Yıllar İtibarıyla Konularına Göre TKB Tarafından Desteklenen Tarımsal


Kalkınma Kooperatifleri
PROJE KONUSU 1990-1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 TOPLAM
Süt Sığırcılığı 148 55 77 21 11 23 19 354
Besi Sığırcılığı 7 2 8 4 1 4 1 27
Damızlık Sığ.Yet. 0 16 24 18 6 35 58 157
Damızlık Koy.Yet. 0 0 0 2 1 15 14 32
Arıcılık 11 3 9 2 2 1 2 30
Seracılık 17 3 4 3 3 3 4 37
Mantarcılık 0 0 0 0 0 0 0 0
TOPLAM 183 79 122 50 24 81 98 637
Kaynak: TEDGEM-2005.

TKB tarafından 1990-2005 yılları arasında desteklenen 637


kooperatiften, 354 tanesi süt sığırcılığı kooperatifleridir. 2000 yılında
desteklenmeye başlanan damızlık sığır yetiştiriciliği kooperatifleri ise 5 yılda
157’ye ulaşmıştır. Ayrıca, son yıllarda sığır besiciliği kooperatiflerine verilen
destek miktarları artmaktadır.

Yukarıda açıklanan konularda Bakanlığa müracaat eden kooperatifler,


Bakanlık Kontrolörleri tarafından denetlenerek TEDGEM tarafından
uygunluğu açısından onay verildiği takdirde ilgili konu başlıkları altında sıraya
konulmaktadır. Desteklemede % 25 öz kaynak koşulu aranmakta ve geri
ödemeler, 1 yılı ödemesiz, 2 nci yıl sadece faiz ödemeli ve 5 yıl anapara +
faiz ödemesi şeklinde toplam 7 yılda yapılmaktadır. Geri ödemelerde
uygulanan faiz oranı her yıl başında ve TCZB cari faiz oranının yaklaşık
% 25-30’u düzeyinde Bakan oluru ile tespit edilmektedir.

1990-2005 yılları arasında bu yana, yıllık olarak tahsis edilen yatırım


ve transfer ödenekleri ile borçlandırılan kooperatiflerden yapılan geri
ödemelerden yaklaşık 637 kooperatif bu kapsamda desteklenmiştir. 2004 yılı
sonu itibarıyla başvuruda bulunan yaklaşık 1800 kooperatifin destekleme
kapsamına alınmayı beklediği ifade edilmektedir (TEDGEM, 2005).

Bunların yanı sıra Türkiye’de, 4572 sayılı Kanun kapsamında çalışan


15 TSK Birliği, bu Birliklere bağlı 396 TSK ve bu Kooperatiflere üye yaklaşık
616 bin üretici bulunmaktadır.

70 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

İpekböcekçiliği alanında faaliyet gösteren Koza Birlik ile tiftik ve yapağı


üretimi konularında faaliyet gösteren Tiftik ve Yapağı Birlik de 4572 sayılı
Kanun çerçevesinde çalışan TSK niteliğindedir. Koza Birliğe ortak 5
kooperatif ve 10300 üretici bulunmaktadır. Tiftik ve Yapağı Birliğe ise ortak
12 kooperatif ve 19 bin üretici bulunmaktadır. Bu kooperatiflerin
desteklenmesi daha önceki bölümlerde açıklanmıştır.

3.1.2.3. Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi

2003 yılında TKB ile SYDTF’nin bağlı olduğu Devlet Bakanlığı


arasında yoksullukla mücadele kapsamında, ekonomik ve sosyal yoksulluk
içinde bulunan kişi ve ailelerin gelir seviyelerini yükseltmek, istihdamı
artırmak, tarımsal ürünleri yerinde değerlendirmek, pazarlamak ve köyden
kente göçü önleyebilmek için ortak projeler uygulamak amacıyla beş yıl süreli
bir protokol imzalanmıştır.

Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi olarak adlandırılan bu proje ile,


3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonu Genel
Sekreterliği Kanunu kapsamında olan faydalanıcıların kooperatif şeklinde bir
araya getirilmeleri veya tarımsal amaçlı olarak kurulan ve TKB tarafından
desteklenmeyi bekleyen kooperatiflerden 3294 sayılı Kanun kapsamında
olan ortaklar belirlenerek, bunların uygulayacakları süt sığırcılığı ve
koyunculuk projelerinin desteklenmesi amaçlanmıştır. Bu proje ile her ay en
az 10 ilde toplam 1000 aileye hayvan yardımı yapılması hedeflenmiştir. Bu
çerçevede desteklenecek kooperatif konuları;

• 100 Aile x 2 baş süt ineği,


• 50 Aile x 25 baş koyun,
• 100 Aile x 500 m2 seracılıktır.

Altyapısı hazırlanmış, kooperatifleri, süt merkezleri ve dağıtım araçları


olan köylerde yaşayan çiftçilere sigortaları yapılmış ikişer baş inek, ya da
25’er baş koyun şeklinde verilmekte ve bu kapsamda uygulanan hayvancılık
projelerinde, proje bedeli borçlu ortak yanında üç müteselsil kefil ve

71 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

kooperatif tüzel kişiliğinin kefaleti alınarak kullandırılmaktadır. Bu proje


çerçevesinde 2003-2005 yılları arasında 398 kooperatife destek sağlanmıştır
(TEDGEM, 2005).

3.1.2.4. Hayvancılıkta Kredi Uygulamaları

Türkiye’de genelde çok parçalı ve dağınık bir yapı gösteren ve


çoğunluğu küçük ölçekli olan tarım işletmeleri, modernizasyon ve
ihtisaslaşmanın gerektirdiği şekilde daha entansif hale dönüşmektedir. Bu
süreçte, özellikle hayvancılık işletmeleri giderek daha fazla sermayeye ihtiyaç
duymaktadır. Böyle bir durumda, işletmeye yapılacak yatırımların tamamı öz
kaynaklarla finanse edilmesi mümkün olmayacağı için yetiştiriciler krediye
yönelmektedir. Bu çerçevede, hayvancılık sektöründe kısa, orta ve uzun
vadeli olmak üzere, işletme ve yatırım sermayesine gereksinim
duyulmaktadır (TZOB, 2004).

Türkiye’de hayvancılık sektörüne kredi veren kuruluşlar genel olarak


TCZB ile ağırlıklı olarak yine bu Bankanın kaynaklarını kullanan TKK ve
TSK’lardır. Banka, üreticilere teminat verilmesi kaydıyla kredi kullandırmakta
ve Devlet tarafından yapılan tarımsal destekleme ödemelerine aracılık
etmektedir. Son yıllarda, özellikle faiz hadlerinin düşmesi ile birlikte özel
kesim bankaları da sektöre yönelik kredilendirme çalışmaları başlatmıştır.
(TZOB, 2004; TCZB, 2004).

Buna karşılık, 9.12.1999 tarihli IMF’ye verilen ilk niyet mektubunda yer
alan “Hükümet çiftçilere verilen kredi sübvansiyonlarını kademeli olarak
tedricen ortadan kaldıracaktır” hükmü ve bunun devamında yer alan diğer
taahhütler çerçevesinde TCZB’nin özelleştirilmesi çalışmalarına başlanmıştır.
Bu kapsamda TCZB, 25.12.2000 tarih ve 4603 sayılı Kanun ile özelleştirilmek
üzere yeniden yapılandırılma sürecine girmiştir. Banka 4603 sayılı Kanun ile
daha önce tabi olduğu 233 sayılı KHK kapsamından çıkarılarak Anonim
Şirket statüsüne geçirilmiş ve faaliyet alanının Kanun kapsamında
hazırlanacak olan ana sözleşme ile belirleneceği öngörülmüştür. Bankanın

72 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

22.02.2001 tarihli Genel Kurulunda kabul edilen ana sözleşmesi ile TCZB
kredi kullanımını durdurmuştur. (TCZB, 2004; TZOB, 2004).

2002 yılı sonunda, TCZB, doğrudan üreticilere kredi açılması ve tüm


tarımsal kredi sisteminin genel işleyişini “Tarımsal Krediler Yönetmeliği” ile
yeniden düzenlemiştir. Bankanın tarımsal kredileri; Bireysel Çiftçi, Projeli
İşletme, Spot Tarımsal Kredi, Sabit Faizli Traktör, Sözleşmeli Üretim ve
Yatırım Kredileri olmak üzere 6 başlıkta toplanmıştır.

Bu kredi türlerinin hayvancılık sektörünün dönüşümü açısından en


önemlisi işletme kurmak, edinmek veya işletmelerini modernize etmek
isteyen üreticilere kullandırılan yatırım kredileridir. Kredi başvurusu proje ve
belirli kapasitelerin üzerinde fizibilite raporu hazırlanmak suretiyle
gerçekleştirilmekte olup, azami vade 5 yıldır. Münferit satın almalara konu
yatırım kredilerinde (traktör, tarımsal araç-gereç, sulama borusu vb) proje
veya fizibilite raporu hazırlanmasına gerek olmayıp, azami vade 3 yıldır
(TCZB, 2004). TCZB’nin üreticilere yatırım kredisi kullandırırken fizibilite
raporu düzenlenmesi gereken asgari kapasiteler EK-4’de verilmiştir.

TKK’lar ise yapı itibarıyla Türkiye'nin her yanında, özellikle köy ve


kasabalarda faaliyet gösteren 1948 (2006 yılı Mart ayı itibarıyla) birim
kooperatif, 16 bölge birliği ve Ankara'da Merkez Birliği olmak üzere üç
kademede hizmet vermektedir. TKK’ların hizmet götürmüş olduğu köy sayısı
27851 olup, Kooperatife ortak olan üretici sayısı yaklaşık 1,5 milyondur.

TKK’lar tarafından ortaklarına sağlanan krediler şunlardır;

1- Kısa Vadeli İhtiyaç Kredileri: Ortakların tarımsal işletmelerine ait,


tohumluk, fide, gübre, ilaç, yem, ekme biçme, toplama kurutma gibi
faaliyetleri ile insan, hayvan, makine işçiliği ücretlerinin ödenmesi ve ortağın
yıllık işletme sermayesinin zayıf ve eksik bölümlerinin tamamlanması
amacıyla, nakdi ve ayni olarak en çok bir yıl vade ile verilen kredilerdir.

2- Orta Vadeli İhtiyaç Kredileri: Tarımsal işletmenin her nevi canlı,


cansız unsurlarını oluşturan, tarımsal araç ve gereçlerle (traktör, su motoru,

73 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

mibzer, römork vb.), ihtiyaç duyulan iş; çift ve irat hayvanlarının sağlanması
amacıyla en çok beş yıla kadar açılan ayni kredilerdir.

3- Diğer Krediler: EI sanatları, pazarlama, destekleme kredileri ile


işlemin mahiyetine göre Merkez Birliğince açılan kredilerdir.

Üreticilerin tarımsal kredi kullanımına ilişkin son düzenleme 25.2.2004


tarih ve 25384 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, TCZB
ve TKK’lar tarafından, düşük faizli yatırım ve işletme kredisi kullandırılmasına
ilişkin 2004/6840 sayılı BKK’dır (Resmi Gazete, 2004b).

BKK’nın 1 inci maddesi ile, üretime yönelik ihtiyaçların karşılanması


amacıyla, TCZB ve TKK’lar tarafından bir yıl vadeli % 25 sabit faizli işletme
kredisi kullandırılması düzenlenmiştir.

BKK’nın 2 nci maddesi gereğince de; tarımsal üretimin geliştirilmesi,


verimliliğin ve kalitenin artırılması amacıyla, TCZB tarafından damızlık süt
sığırı yetiştiriciliği, sertifikalı tohum üretimi/kullanımı, su ürünleri yetiştiriciliği,
organik tarım, seracılık ve Ar-Ge konularında, TKK’larca ise sadece sertifikalı
tohum üretimi/kullanımı, seracılık ve hayvansal üretim konularında işletme ve
yatırım kredisi kullandırılmaktadır. Faiz oranı, TCZB tarafından uygulanan
tarımsal kredi cari faiz oranından % 40 ila % 60 oranında indirim yapılarak
tarımsal konularda uygulanan faiz oranları (-15 seviyelerine indirilmiştir
(TZOB, 2004; Resmi Gazete, 2004b; TCZB, 2005).

3.1.3. İhracat Sübvansiyonları ve Gümrük Vergileri

Türkiye’de tarım ürünlerinin ihracatına yönelik sübvansiyonlar (İhracat


İadesi Yardımları) tarım ürünleri ticaretini uluslararası kurallara bağlayan
DTÖ Tarım Anlaşması çerçevesinde sağlanmaktadır. DTÖ Tarım
Anlaşmasının ihracat sübvansiyonlarını düzenleyen 5 inci bölümünün 8 inci
maddesine göre, ülkeler verdikleri sübvansiyonun söz konusu anlaşma ile
uyumlu olmasıyla yükümlüdürler. Bu kapsamda ülkeler, taahhüt listelerinde
belirttikleri ürünler için ve taahhütte bulundukları miktarlar çerçevesinde
ihracat sübvansiyonu sağlayabilmektedirler.

74 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Türkiye’nin DTÖ’ye bildirmiş olduğu taahhüt listesinde 44 ürün grubu


bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye, ihracat iadesi oranlarını belirlerken DTÖ
ihracat sübvansiyonu taahhütleri yanında üretim, maliyet ve dış piyasa
koşullarını da dikkate almaktadır.

Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımları, 11/1/1995 tarih ve


94/6401 sayılı "İhracata Yönelik Devlet Yardımları” hakkında BKK
çerçevesinde Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu’nca alınan Kararlar
doğrultusunda uygulanmaktadır. Tarımsal ürünlerin ihracatında önceleri
ağırlıklı olarak nakit iadeler yapılmakta iken son dönemlerde mahsup
sistemine geçilmiştir. Bu uygulamaya göre, firmalara nakit ödeme
yapılmamakta, DTM’ye bağlı olarak faaliyet gösteren İhracatçı Birlikleri
tarafından hesaplanan iade tutarları Merkez Bankasına bildirilmekte ve
firmanın ihracattan doğan alacakları, kurumlar vergisi, gelir vergisi, SSK
primleri, elektrik ve doğalgaz gibi devlete ödenmesi gereken giderlerinden
mahsup edilmektedir (DTM, 2006).

Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu’nun 2005/1 sayılı Tebliği


çerçevesinde, Türkiye’nin DTÖ Tarım Anlaşması taahhüt listesinde yer alan
hayvansal ürünlerden üçüne mahsup uygulaması kapsamında ihracat iadesi
verilmektedir. Söz konusu Karar çerçevesinde ve uygulama şekline göre
ihracat iadesi verilen ürünler Çizelge-3.4’te gösterilmiştir.

Çizelge-3.4. İhracat İadesi Kapsamındaki Hayvansal Ürünler ve


Uygulama Şekli
Ürün İhracat İadesi Tutarı Miktar Barajı Azami Ödeme Oranı
Bal 65 ABD Doları/Ton % 32 % 10
Yumurta 6 ABD Doları/1000Adet % 78 % 10
Kümes Hayvanları Etleri 186 ABD Doları/Ton % 14 % 20
Kaynak: DTM, 2006 (www.dtm.gov.tr).

Türkiye’de hayvancılık sektörü, tüm dünyada ve AB’nde olduğu gibi,


ihracat iadelerinin yanı sıra gümrük vergileri ile de korunmaktadır. Söz
konusu koruma oranları yine DTÖ Anlaşması çerçevesinde ve sektörün
durumuna göre belirlenmektedir.

75 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Ayrıca tarımsal ürünler, Türkiye ile AB arasında yapılan Gümrük Birliği


Anlaşması kapsamında yer almamaktadır. Bu nedenle diğer sektörlere göre
tarım sektörü gümrük vergileri yoluyla en çok korunan sektörlerden biri
durumundadır.

Buna karşılık, özellikle AB ile 1997 yılında varılan anlaşma sonucu 1998
yılında uygulamaya giren 1/98 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı çerçevesinde
Türkiye, AB’ne önemli tarımsal ürünlerde bazı tavizler vermiştir. Ancak
değişik nedenlerden dolayı bu anlaşma uygulanamamıştır. Bu konu sonraki
bölümde detaylı olarak irdelenecektir. Türkiye’nin 2005 yılında, canlı hayvan
ve hayvansal ürünler ithalatında uygulamış olduğu gümrük vergisi oranları
Çizelge-3.5’de verilmiştir.

Çizelge-3.5. Türkiye’nin 2005 Yılında Canlı Hayvan ve Hayvansal Ürünler İthalatında Uygulamış
Olduğu Gümrük Vergisi Oranları
Ürün Gümrük Vergisi (%)
Canlı Sığır, Koyun ve Keçi 135
Canlı Kümes Hayvanları 49
Canlı Domuz 76.5
Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvan Etleri 225
Kümes Hayvanları Etleri ve Sakatatı 65
Süt ve Süt Tozu 150
Yoğurt 170
Peynir Altı Suyu 67
Tereyağı 140
Peynir ve Lor 45-140
Doğal Bal 38,5
Tavuk 13
Yumurta Hindi 20
Damızlık 0
Salam, Sucuk, Sosis Gibi İşlenmiş Et Ürünleri 96,3
Kaynak: DTM, 2006

Çizelge-3.5’den de görüldüğü üzere en düşük vergiler canlı kümes


hayvanları ile yumurtalara uygulanmaktadır. Bu durum Türkiye’nin, kanatlı
hayvan yetiştiriciliği her ne kadar gelişmiş bir sektör de olsa özellikle damızlık
ve canlı materyal konusunda oldukça dışa bağımlı olduğunu göstermektedir.

Türkiye’nin en sorunlu sektörü olarak görülen büyükbaş hayvan


yetiştiriciliği ile et, süt ve bunların ürünlerine uygulanan gümrük vergileri ise
görece yüksek durumdadır.

76 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

3.1.4. Hayvancılığı Geliştirmeye Yönelik Uygulanan Projeler

Türkiye’de değişik dönemlerde, hayvancılığın geliştirilmesine yönelik


DB, BM ve değişik ikili anlaşmalar çerçevesinde çeşitli projeler uygulanmıştır.
Bu projelerin büyük çoğunluğunda sığır yetiştiriciliğinin geliştirilmesi
hedeflenmiştir (Saçlı, 2005:130). Türkiye’de hayvancılığı geliştirmeye yönelik
olarak yürütülen önemli projeler aşağıda açıklanmıştır.

1973-1986 yılları arasında DB desteği ile beş adet “Hayvancılığı


Geliştirme Projesi” uygulanmıştır. Bu projeler;

• 1. Hayvancılığı Geliştirme Projesi: 1973-1976 yılları arasında,


Orta, Güney ve Batı Anadolu’da bulunan 23 ilde uygulanmıştır.
• 2. Hayvancılığı Geliştirme Projesi: 1975-1979 yılları arasında
Türkiye genelinde uygulanmış olup, projenin iki alt bileşeni
bulunmaktadır. Bunlardan ilki “Köy Hayvancılığının
Geliştirilmesi Projesi”, ikincisi ise “Besiciliğin Geliştirilmesi
Projesi” olup, 24 ilde uygulanmıştır.
• 3. Hayvancılığı Geliştirme Projesi: 1977-1983 yılları arasında,
entansif süt sığırcılığının geliştirilmesi amacıyla, 7 Bölgede ve
29 ilde uygulanmıştır.
• 4. Hayvancılığı Geliştirme Projesi: 1979-1985 yılları arasında,
köy hayvancılığının geliştirilmesi amacıyla, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerinde 11 ilde uygulanmıştır.
• 5. Hayvancılığı Geliştirme Projesi: Türkiye genelinde 16 ilde
ve 1981-1986 yılları arasında uygulanmıştır. Bu proje;
“Hayvansal Üretimi Geliştirme ve Islah” ve “Broiler (etlik piliç)
Yetiştiriciliği” olmak üzere iki alt bileşenden oluşmuştur (World
Bank, 1986 ve 1990; DPT, 2000; Saçlı, 2005:130-132).
Yine DB desteği ile, genel olarak hayvancılığın ve bitkisel üretimin
geliştirilmesi ve buna yönelik araştırma ve yayım faaliyetlerinin artırılması
amacıyla iki adet “Tarımsal Yayım ve Uygulamalı Araştırma Projesi” (TYUAP,
1984-1997) uygulanmıştır. Bunlar;

77 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• 1. TYUAP Projesi: 1984-1992 yılları arasında, 18 il ve 5


Araştırma Enstitüsünde yürütülmüş ve sığır yetiştiriciliğinin
geliştirilmesi amacıyla, tabii ve suni tohumlama ile dondurulmuş
sperma ve yem bitkileri üretiminin artırılması hedeflenmiştir.
Ayrıca çayır-mera faaliyetleri de gerçekleştirilmiştir.
• 2. TYUAP Projesi: İlk projede yürütülen aynı faaliyet konuları,
1990-1997 yılları arasında 21 il ve 14 Araştırma Enstitüsünde
uygulanmıştır (DPT, 2000).
Ayrıca, 1988-1993 yılları arasında, UNDP desteği ile, Konya ili merkez
olmak üzere, Konya ve Karaman’da “Orta Anadolu Hayvancılığını Geliştirme
Pilot Projesi” uygulanmıştır. Bu proje Türkiye genelinde uygulanmak üzere
planlanmış, ancak pilot uygulama olarak Konya’da başlatılmıştır. Bu
kapsamda 1988-1990 yılları arasında “İç Anadolu Bölgesi İçin Uygun Hayvan
Yetiştirme Sistemlerinin Geliştirilmesi ve Demonstrasyonu Pilot Projesi”
uygulanmıştır. 1990 yılında ikinci aşama olan “Türkiye Hayvancılığı
Geliştirme ve Hayvancılığı Geliştirme Sistemleri Konya Alt Projesi”
uygulamasına geçilmiştir. Her iki alt proje ile, yayım ve demonstrasyon
hizmetlerinin yanı sıra, besiciliğin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Türkiye
çapında yaygınlaştırılması amaçlanan bu proje, 1993 yılında tamamlanmıştır
(UNDP, 1989; TKB, 1993; Saçlı, 2005:133).

1987-1996 yılları arasında ikili anlaşmalar kapsamında, damızlık sığır


ithalatı ve teknoloji transferine dayalı iki adet proje uygulanmıştır. Bunların
ilki, 1987 yılında Türkiye-Almanya ikili anlaşması ile başlatılan GTZ
Projesi’dir. Proje çerçevesinde, süt sığırcılığının geliştirilmesi ve yetiştiricilerin
örgütlenmesi hedeflenmiştir. Bu proje Samsun’da başlatılmış olup, daha
sonra Konya, Kırklareli ve Bursa illeri projeye dahil edilmiştir (Saçlı,
2005:134).

İkili anlaşmalar kapsamında uygulanan projelerden ikincisi ise, 1989


yılında Türkiye-İtalya ortaklığı ile başlatılan “Türk-ANAFİ Süt Hayvancılığını
Geliştirme Projesi”dir. Bu proje, 9 ilde başlatılmış, daha sonra Türkiye
geneline yayılmıştır. İtalya’dan damızlık gebe düve ve teknoloji transferine

78 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

dayanan projede, Türkiye’de ilk kez verim denetimleri ve soy kütüğü


çalışmaları başlatılmıştır (TOKB, 1991; Anafi, 1994; DPT, 2000;).

Türkiye’de uygulanan bu projeler çerçevesinde 1987-1996 yılları


arasında yaklaşık 297 bin baş gebe düve ithal edilmiştir (DPT, 2000).

Son yıllarda daha çok ıslah projelerine ağırlık verilmiş ve Ulusal Soy
Kütüğü, Ön Soy Kütüğü, Anadolu Alacası, Anadolu Esmeri ve Türkiye
Patentli Ebeveyn-Büyük Ebeveyn Projesi (tavukçuluk) gibi projeler
başlatılmıştır.

3.2. AB’nde Uygulanan Hayvancılık Politikaları

Çalışmanın bu bölümünde AB’nde uygulanmakta olan OTP ile


FEOGA’nın gelişimine ilişkin özet bilgiler verilmiş ve uygulanan politikalarda
karşılaşılan temel tanımlamalar açıklanmıştır. Bunun yanı sıra, OPD’nin
gelişiminden çok çalışmanın konusu gereği son durumları değerlendirilmiştir.

3.2.1. Ortak Tarım Politikaları (OTP) ve Gelişimi

OTP, AB üyesi ülkelerin tarım politikalarını bir araya getiren ilk ortak
politika olma özelliğine sahiptir. AB içerisinde tarımsal üretimi düzenlemek,
çiftçi gelirlerini artırarak daha iyi bir yaşam seviyesine ulaştırmak ve tarımsal
piyasaları istikrara kavuşturarak üretimin devamlılığını sağlamak amacıyla
1960 yılında OTP oluşturulmaya başlanmış, Ocak 1962'den sonra birbiri
ardına uygulamaya konulmuştur. Yasal dayanağını, 1957 yılında, Belçika,
Hollanda, Lüksemburg, Fransa, Almanya ve İtalya arasında imzalanan ve
1.1.1958’de yürürlüğe giren Roma Antlaşması’ndan alan ortak politikanın
temelleri, Temmuz 1958 tarihinde Stresa Konferansında atılmıştır. OTP,
Topluluğun en önemli, en gelişmiş, üzerinde en fazla tartışılan ve sürekli
reform önerilerine konu olan politikası durumunda olup, Topluluk bütçesinin
önemli bir bölümü bu amaçla kullanılmaktadır. OTP’nin temel amaçları şu
şekilde özetlenebilir;

• Tarım sektöründe verimliliğin artırılması,


• Tarımda çalışanların gelirlerinin yükseltilmesi,

79 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Tarım piyasalarının dengeye getirilmesi,


• Tarım ürünleri arzının garanti edilmesi,
• Tarımsal ürünlerin tüketiciye uygun fiyatlarla ulaştırılması
(Eraktan, 1997; Aral ve Cevger, 2002; ABGS, 2005a; Saçlı,
2005:44-45).

OTP’nin İlkeleri

Yukarıda sayılan amaç ve hedefleri gerçekleştirmek üzere tesis edilen


OTP, 45 yıllık bir geçmişe sahiptir. OTP, Stresa Konferansında belirlenen üç
temel ilkeye dayandırılmıştır. Bu ilkeler:

• Ortak Pazar
• Topluluk Tercihi ve
• Mali Dayanışma’dır.

Tek pazar ilkesi: Malların üye devletler arasında serbest dolaşımının


sağlanmasını, ortak fiyatları, ortak rekabet kurallarını, istikrarlı döviz kurlarını,
idari alanda, insan ve hayvan sağlığı konularında ilgili kural ve mevzuatın
uyumlaştırılmasını gerektirmektedir.

Topluluk tercihi ilkesi: Topluluğun kendi üretimiyle ihtiyacının


karşılanması, ancak üretimin yetersiz olması durumunda ithalata
başvurulmasıdır. Bir başka deyişle Topluluk üretimine öncelik verilmesi, iç
pazarın düşük fiyatlı ithalata ve dünya pazarlarında gerçekleşebilecek aşırı
fiyat dalgalanmalarına karşı korunmasını da beraberinde getirmektedir.

Mali dayanışma ilkesi: Tarım alanında ortak bir politika izlenmesi, bu


politika çerçevesinde çeşitli mekanizmaların kurulması ve gerekli harcamaları
karşılayabilecek bir finansman kaynağının oluşturulması hedeflenmiştir. Bu
hedefe yönelik olarak Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu
(FEOGA) kurulmuştur . (Atakan, 1998; Demirbaş ve Talim, 1999; Aral ve
Cevger, 2002; ABGS, 2005; EU, 2005).

80 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu (FEOGA – EAGGF)

OTP harcamaları için gerekli olan finansmanın sağlanabilmesi


amacıyla 4 Nisan 1962’de, Avrupa Topluluğunu kuran altı üye ülkenin
Bakanlar Konseyi, Roma Antlaşması’nın 40 ve 43. maddeleri kapsamında,
FEOGA’yı kurmuşlardır. FEOGA’nın gelirleri şunlardır:

• Prelevmanlar,
• OPD kapsamına giren tarım ürünlerinin üçüncü ülkelerden
ithalatından alınan vergiler,
• OPD içindeki şeker vergileri,
• Ortak Gümrük Tarifesine göre, üçüncü ülkelerden yapılan ithalatta
alınan gümrük vergileri,
• Ülkelerde tahsil edilen katma değer vergisinin bir bölümü (Atakan,
1998; ABGS, 2005; EU, 2005).

OTP’nin mali aracı olan FEOGA, aslında bağımsız bir Fon ise de,
Topluluk bütçesinin ayrılmaz bir parçasıdır. FEOGA, 1964 yılında ikiye
bölünmüş ve yönlendirme ve garanti bölümleri ortaya çıkmıştır.

Garanti Bölümü, temel tarım ürünleri pazarlarının desteklenmesini


hedeflemektedir. Bu kapsamda, Topluluk tercihi (ithalattan alınan vergi) ve
dış pazarlara giriş (ihracat destekleri) ilkelerinin gerçekleşmesini sağlayan
mekanizmaların yanı sıra, fiyatlar düştüğünde ürünleri depolayan veya satan
ulusal müdahale kuruluşlarınca sağlanan fiyat destekleriyle, Topluluk içinde
ürün fiyatlarının istikrarlı bir düzeyde tutulması amaçlanmıştır. Garanti
bölümünden karşılanan harcamalar şunlardır:

• İhracatta ödenecek iadeler (Harcamaların yaklaşık % 40’ını


oluşturmaktadır).
• İç piyasaya müdahaleler: OPD aracılığıyla fiyat müdahaleleri, satın
alma ve geri çekme, üretim, işleme ve stoklama yardımları ile
primleri içermektedir. (Toplam garanti harcamalarının ortalama
% 60’ını müdahale harcamaları oluşturmaktadır)

81 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Garanti Bölümü harcamalarının yaklaşık % 95’i, süt ve süt ürünleri,


tahıl, pirinç, meyve, sebze, şarap, tütün, et, zeytin, yağlı tohumlar ve şeker
gibi temel ürünlere yapılmaktadır.

Yönlendirme Bölümü ise, Roma Antlaşması’nın 39. maddesi


gereğince OTP hedeflerinin gerçekleştirilmesine ilişkin ortak uygulamaları
finanse etmek için oluşturulmuştur. Yönlendirme Bölümü, orta ve uzun
dönemde tarımsal yapının iyileştirilmesi ve verimliliğin artırılmasına yönelik
çalışmaların gerektirdiği mali desteği sağlamanın yanında, AB’nde bölgelerin
ekonomik kalkınması, istihdamın teşviki, çevrenin korunması, yeni enerji
kaynakları alt yapısının geliştirilmesi ve tarım, balıkçılık vb. sektörlerin
uyumunu sağlamaya yönelik proje ve uygulamaları finanse eden yapısal
fonlar kapsamında yer almaktadır. Bu bölümden üye ülkelere, doğrudan ve
dolaylı olmak üzere iki yolla finansman sağlanmaktadır.

Finansmanın şekli nasıl olursa olsun, projelere yapılan mali katkı


projenin tamamlanmasından sonra ödenmektedir. Ayrıca, belli piyasalara
veya bazı ürün gruplarına yönelik bölgesel nitelikli projeler de
uygulanabilmektedir. Bu kapsamda, sermaye ve faiz katkıları ile götürü
yardım ve primler yer almakta olup, Birliğin katkısı toplam maliyetin değişen
oranlarına eşit olmaktadır. Yönlendirme Bölümü tarafından finanse edilen
projeler genel olarak, sosyal ve alt yapı uygulamaları, az gelişmiş bölgelere
sağlanan destekler, tarımsal altyapıya ilişkin tedbirler ve tarımda yeniden
yapılanmayı destekleyici uygulamalardır (Atakan, 1998; ABGS, 2005; EU,
2005).

OTP, zaman içerisinde AB bütçesine giderek artan oranlarda bir yük


getirmiştir. OPD’nin kademeli olarak genişletilmesi, tarımsal ürünlerin
% 96’sının ortak finansmana dahil edilmesi, Birlik düzeyinde tarımsal
ürünlerde kendi kendine yeterlilik çabaları, Birliğin 6 üye devlet tarafından
kurulup, 1973’te Danimarka, İrlanda ve İngiltere’nin, 1981’de Yunanistan’ın,
1986’da Portekiz ve İspanya’nın, 1995’de Avusturya, İsveç ve Finlandiya’nın
katılmasıyla 15 üyeli Birlik haline gelmesi, özellikle Yunanistan, Portekiz ve
İspanya’da tarımın önemli bir ekonomik faaliyet olması FEOGA’nın Garanti

82 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

bölümünden yapılan harcamalarda önemli ölçüde artışa neden olmuştur.


Bunlara ilave olarak Avrupa Birliğinde sosyal ve bölgesel politikaların da
ağırlık kazanmasıyla, ilk yıllarında bütçe harcamalarının yaklaşık üçte ikilik
bölümünü oluşturan OTP’nin payı özellikle 1990’lı yıllardan sonra
gerçekleştirilen reformlarla %50’nin altına düşmüştür (EU, 2005).

2005 yılı içinde gerçekleştirilen düzenlemelerle 2007 yılından itibaren


geçerli olmak ve FEOGA’nın yerini almak üzere ayrı ayrı Avrupa Tarımsal
Garanti Fonu (EAGF) ve Kırsal Kalkınma İçin Avrupa Tarımsal Fonu
(EAFRD) oluşturulmuştur.

3.2.2. Ortak Piyasa Düzenleri (OPD) ve Çerçevesi

Tarımsal üretimin ve çiftçi gelirinin istenilen seviyede tutulabilmesi,


desteklenmesi ve dış ticaret politikalarının belirlenmesi amacıyla, OTP’nin üç
temel prensibi çerçevesinde her üretim sektörü için ayrı olmak üzere "Ortak
Piyasa Düzenleri" oluşturulmuştur. OPD kapsamında 23 tarım ürünü yer
almakta olup, genel olarak OPD;

• Fiyatlandırma ve fiyat/piyasa müdahalelerini,


• Topluluk içi serbest dolaşımı,
• Üçüncü ülkelerle ticareti ve
• Rekabet ve finansman politikalarını,

içermektedir. Birlik, çiftçi gelirlerini istenen düzeyde tutmak üzere iki temel
mekanizmayla destekleme yapmaktadır. Bu mekanizmalar:

• Birlik sınırında gümrük vergisi ve prelevman tahsili yoluyla, ithal


edilen ürünlerin, Birlik içi piyasalarda oluşması amaçlanan hedef
fiyatların altında satılması önlenmekte,
• Piyasa fiyatlarının, müdahale fiyatlarının altına düşmesi halinde ise,
piyasadaki fazla ürünün satın alınması yoluna gidilmektedir.

AB’nin tarımsal ürünler için uyguladığı piyasa ve fiyat düzenlemeleri,


Birlik içi ve üçüncü ülkelere karşı olmak üzere iki şekilde düzenlenmiştir.

83 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Birlik içerisinde, tavan fiyatı özelliğini taşıyan hedef fiyat ile taban
fiyatı özelliğini taşıyan müdahale fiyatları, üretim döneminden önce
saptanmakta ve fiyat oluşumu arz ve talep koşullarına göre otomatik olarak
işleyen piyasa mekanizmalarına bırakılmaktadır. Ancak piyasa fiyatı,
saptanan hedef fiyatın üstüne çıkma veya müdahale fiyatının altına düşme
eğilimi gösterirse, yetkili organlar tarafından piyasaya müdahale edilerek,
fiyatın tekrar istenen düzeye gelmesi sağlanmaktadır.

Üçüncü ülkelere karşı ise, iç piyasaları koruyucu bir sistem


geliştirilmiştir. Söz konusu sistemde referans fiyatları, prelevman ve iade
uygulamaları büyük önem taşımaktadır. İç piyasadaki yüksek fiyatlarla, bu
fiyatlardan genellikle daha düşük dünya fiyatları arasındaki fark ithalatçıdan
alınan değişen vergilerle giderilerek, ürünün ithal fiyatı Birlik içi fiyatlar
düzeyine getirilmektedir. İhracatta ise, ihracatçıya ödenen iadeler ile ihraç
fiyatları dünya fiyatlarına yaklaştırılmaktadır.

Bu uygulamalarda, ithalatçılardan alınan vergiler, FEOGA gelirlerinin bir


bölümünü oluşturmakta iken, ihracatçılara ödenen ihracat iadeleri de, fonun
harcamaları içerisinde yer almaktadır (Eraktan, 1997; Atakan, 1998;
Demirbaş ve Talim, 1999; DTM, 1999 ve 2002; ABGS, 2005; EU, 2005).

Fiyat Politikaları

OPD çerçevesinde uygulanan fiyat politikasının amacı, OPD


kapsamında yer alan ürünler için, üreticilerin gelirlerini garanti altına almak ve
Birlik pazarını korumak amacıyla belirlediği farklı fiyatları yönetmektir. Fiyat
politikaları iç ve dış fiyat düzenlemeleri olmak üzere iki şekilde
yönetilmektedir (Atakan, 1998; EU, 2005). Bu fiyat politikalarını içeren iç ve
dış fiyat düzenlemeleri, ithalat ve ihracatta uygulanan mekanizmalar ve diğer
koruma önlemlerine ilişkin genel bilgi ve tanımlamalar EK-5’de verilmiştir.

3.2.3. Hayvancılığa İlişkin Ortak Piyasa Düzenleri

OPD kapsamında yer alan 23 tarım ürünü içerisinde OPD’ ye tabi olan
hayvansal ürün grupları aşağıda gösterilmiştir.

84 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

1. Süt ve Süt Ürünleri


2. Sığır-Dana Eti
3. Koyun ve Keçi Etleri
4. Kümes Hayvanları Etleri
5. Yumurta
6. Domuz Eti
7. Kurutulmuş Hayvan Yemleri
8. İpekböceği

Bunlar arasında süt ve süt ürünleri ile sığır-dana eti OPD’leri özel bir
önem arz etmektedir. Söz konusu OPD’lere ilişkin detaylı bilgiler aşağıda
başlıklar halinde sunulmuştur.

3.2.3.1. Süt ve Süt Ürünleri Ortak Piyasa Düzeni

Süt ve süt ürünlerine ilişkin ortak piyasa düzenlemeleri 1962 yılında


hazırlanmış, 1964 yılında yürürlüğe konulmuş ve 29.7.1968 tarih ve 804/68
sayılı Konsey Kararı ile kurucu altı üye için tek bir fiyata dayalı piyasa
düzenlemesi getirilmiştir. Söz konusu düzenleme ile üreticilere uygun bir gelir
düzeyi sağlanması amaçlanmış ve süt fabrikaları veya mandıralar vasıtasıyla
üreticilere ödenen fiyatın, hedef fiyat düzeyinde olması öngörülmüştür.
Ancak, bugüne kadar bu OPD’de bir çok değişiklik ve düzenleme yapılmıştır.

Süt ürünlerinin de tarım ürünü sayılması nedeniyle, süt ürünleri de bu


OPD kapsamında yer almaktadır. Süt ve Süt Ürünleri OPD’si, tarım sektörü
içerisinde en yoğun müdahalelerin yapıldığı alanlardan birisidir. Bu
müdahaleler hem Birlik içi piyasalara, hem de ithalat ve ihracata yönelik
müdahaleleri içermektedir (Eraktan, 1997; Kıymaz, 2000; Demirbaş vd.,
2002; Demirbaş, 2005).

3.2.3.1.1. İç Piyasalara Yönelik Müdahaleler

AB iç piyasalarında mevsimsel veya yapısal nedenlerle görülen süt arzı


fazlalığı, garanti alımları ve/veya tereyağı ve süt tozunun stoklanması yoluyla
dengelenmeye çalışılmaktadır. Bu çerçevede, her üye ülkede müdahale

85 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

kuruluşları belirlenmiş ve bu kuruluşlar, kendilerine getirilen tüm tereyağı ve


yağsız süt tozunu almakla görevlendirilmiştir. Alım fiyatı, belirli kalite ve
paketleme ölçütlerine göre önceden tespit edilmekte, tüketimin az olduğu yaz
aylarında ise, arz fazlası ürünü satmayıp depolayanlara da depolama yardımı
yapılmaktadır. Depolama yardımları, tereyağının az üretildiği bölgelerde bazı
peynir çeşitleri, kazein, yağsız süt ve süt tozu için de uygulanabilmektedir
(Eraktan, 1997; Kıymaz, 2000; Demirbaş vd., 2002; Demirbaş, 2005).

Fiyat Mekanizması; süt üretimi bakımından iç piyasaların düzenlenmesi


amacıyla tereyağı ve yağsız süt tozunun desteklenmesini içermektedir. Bu
uygulama, söz konusu ürünlerin en az bir yıl depolanabileceği ve ürünlerin
fiyatlarında sağlanacak dengenin, süt piyasalarında da dengenin
sağlanmasına yardımcı olacağı esasına dayanmaktadır. Bu çerçevede her yıl
AB Bakanlar Konseyi tarafından süt destekleme dönemi olarak 1 Temmuz-30
Haziran tarihleri arasında süt için bir hedef fiyat, tereyağı ve yağsız süt tozu
için bir müdahale fiyatı belirlenmektedir (Eraktan, 1997; Kıymaz, 2000;
Demirbaş vd., 2002; Demirbaş, 2005).

Müdahale Alımları; arz fazlalığı durumunda, belirli kalitedeki tereyağı ve


süt tozunun tamamının piyasa fiyatının desteklenmesi amacıyla uygulanır.
Ancak, AB’nde oluşan aşırı ürün stoku nedeniyle, Temmuz 1987’den sonra
tereyağı, ve 1991’den sonra da süt tozu alımları durdurulmuştur. Bunun
yerine müdahale fiyatının altında bir tutarla satın almaya dayalı yeni bir
sistem uygulanmaya başlanmıştır.

Depolama Yardımları; arzın yüksek, talebin düşük olduğu yaz aylarında


tereyağı ve krema ile belirli koşullarda yağsız süt tozunu 90-210 gün süre ile
depolayanlara yapılmaktadır.

Diğer Yardımlar; yağsız süt ve süt tozu için alternatif bir kullanım alanı
yaratmak, bu ürünlerin hayvan beslenmesinde (özellikle buzağı ve danaların)
ve kazein üretiminde kullanılması amacıyla yapılan yardımları içermektedir.
Bu şekilde hem hayvan yemlerinin maliyeti düşürülmüş, hem de yemlerde
kullanılan bitkisel protein kaynakları ile rekabet şansı yaratılmıştır.

86 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Yine bu kapsamda, diğer ülkelere gıda yardımları, sosyal amaçlı tahsisler,


okul çocuklarına süt ve süt ürünleri dağıtımı gibi uygulamalarla arz fazlası
stokların eritilmesi yönünde çalışmalar da yapılmaktadır.

Süt Kotaları; 1970’li yıllardan itibaren artan ürün stokları ve bu nedenle


maliyetlerin yükselmesi sonucunda, süt ve ürünleri üretiminin denetim altına
alınması amacıyla AB’nde süt kotaları uygulanmaya başlanmıştır. Sistemin
uygulama esasları şu şekilde sıralanabilir:

• Her üye ülkeye bir üretim kotası verilmekte olup, üye ülkeler arasında
kota transferi yapılmamaktadır.
• Verilen kota miktarları, hem sütün satışının yapıldığı yerler, hem de
doğrudan üreticiden tüketiciye yapılan satışlar için olabilmektedir.
• Kota aşımı durumunda, her üreticiye hedef fiyatın % 115’i oranında bir
vergi getirilmektedir.
• Üye ülkeler, alınacak vergiyi doğrudan üreticiden mi yoksa sütü satın
alan işleyiciden mi keseceğine dair önceden Komisyona bildirimde
bulunmaktadır (Çoğu üye ikinci yolu tercih etmektedir).
• Her üye ülke, verilen süt kotasını, işletmelere bireysel olarak
uygulamaktadır. Uygulanan bu kotalarda sütün miktarından çok yağı
dikkate alınmaktadır.
• Eğer kota bireysel olarak üreticilere getirilmişse, kota aşımı halinde,
kotanın altında ürün pazarlayan üreticilere tahsisat ayrıldıktan sonra
kota vergisi uygulanmaktadır. Bununla beraber üye ülkeler, önceden
belirlenen tutarın üstünde vergi kesebilmekte ve bu geliri süt üretiminin
düzenlenmesinde alınması gereken tedbirler için kullanabilmektedir.

Ürünlerin Piyasaya Sürümü; Bunun için bir çok düzenleme yapılmış ve


süt ve ürünleri tüketiminin artırılmasına çalışmıştır. Bu amaçla, OPD
kapsamında süt ürünlerinin isimlendirilmesi, etiketlendirilmesi ve reklamının
yapılması düzenlenmiştir. En son 1993 yılında yapılan düzenleme ile süt;

• taze süt (işlenmemiş),


• tam yağlı süt (yağ oranı % 3.2-3.5),

87 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• yarım yağlı süt (yağ oranı % 1.5-1.8) ve


• yağsız süt (yağ oranı % 0.3’ten az)

olarak sınıflandırılmıştır (Eraktan,1997; Alpay vd., 2001; Demirbaş vd., 2002;


Demirbaş, 2005; EU, 2005).

3.2.3.1.2. Dış Ticarete Yönelik Müdahaleler

Süt ürünlerinde AB piyasalarının, üçüncü ülkelerden gelecek rekabete


karşı korunması öngörülmüştür. AB’ne ithal fiyatları, Komisyon tarafından
dünya fiyatları ve ithal edilen malların fiyatları dikkate alınarak saptanan
temsili bir fiyattır. Bu çerçevede ithalatı yapılan ürünün fiyatı, iç piyasa
fiyatının % 10 altında olduğu durumda ek gümrük vergisi uygulanmaktadır.

AB’nden yapılacak ihracatta da, AB fiyatları ile dünya fiyatları arasındaki


fark, ihracatçıya destekleme olarak ödenmektedir.

Yardım yükümlülükleri; dünyada açlık veya doğal afet gibi nedenlerle


ortaya çıkan zorunluluklar kapsamında afetzede ülkelere yapılacak yardımlar,
ilgili ülkelere veya uluslararası kuruluşlara bildirilmekte ve AB Konseyince
kararlaştırılmaktadır. Bu konuda da yine süt ve süt ürünleri önceliklidir.

Ticari kolaylıklar ise; Konsey tarafından bazı ülkelere sağlanan dış


ticaret kolaylıklarını kapsamaktadır. Bunun en bilinen örneği, İngiltere’nin
üyeliği nedeniyle Commonwealth (İngiliz Milletler Topluluğu) ülkelerine
tanınan ayrıcalıklardır (Eraktan,1997; Atakan, 1998; Alpay vd., 2001;
Demirbaş vd., 2002; Demirbaş, 2005; EU, 2005).

Daha önce yasak olan süt kotasının üye devlet içinde satışı,
kiralanması veya miras yoluyla transferi 1998’den sonra serbest hale
getirilmiştir. Ayrıca, Gündem 2000 çerçevesinde süt ve süt ürünleri
konusunda yapılması öngörülen reformlar 2005 yılına ertelenmiştir. Süt ve
süt ürünleri için 1255/1999 sayılı Konsey Tüzüğü yürürlükte iken, 1787/2003
sayılı Tüzük ile yeni bir düzenleme yapılmış ve 2005 yılından geçerli olmak
üzere müdahale fiyatları yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, 3282 Avro/ton
olarak uygulanan tereyağı müdahale fiyatı 1 Temmuz 2005 tarihinden

88 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

itibaren 2824,4 Avro/ton olarak uygulanmaya başlamıştır. Ayrıca, 2055,2


Avro/ton olan yağsız süt tozu müdahale fiyatı 1849,7 Avro/ton olarak
belirlenmiştir (Aral ve Cevger, 2002; Demirbaş vd., 2002; TZOB, 2004;
Demirbaş, 2005; EU, 2005).

Son yıllarda AB Konseyi tarafından, mevcut stokları ve üretimi azaltmak


ve mümkün olduğunca üreticileri üretimden vazgeçirmek için özel önlemler
alınmıştır. Süt üretimindeki yüksek iç fiyatlar, yüksek gümrük tarifesi
uygulanmasını ve ihracat desteği yapılmasını gerektirmektedir. Gündem
2000 sonrasında da Süt ve Süt Ürünleri OPD’sinde revizyon çalışmaları
devam etmiş, süt kotasının, 2003’de gözden geçirilmesi ve 2006 yılında da
bitirilmesi öngörülürken, üye ülkeler kota uygulamasının 2007-2008’e kadar
uzatılmasını kabul etmişlerdir. 2005’e kadar iç fiyatlar etkisi hissedilmeyecek
şekilde kademeli olarak düşürülmüştür (Aral ve Cevger, 2002; Demirbaş vd.,
2002; TZOB, 2004; Demirbaş, 2005; EU, 2005).

Daha önce 2005 yılına ertelenen ve 2003 Reformu ile uygulamaya


konulan politika değişikliklerinde ise, süt hedef fiyatı ve tereyağı ile süt
tozunun müdahale fiyatları üç eşit indirimle, üç yılda % 15 aşağıya çekilmesi
hedeflenmiştir. Bu fiyat düşüşünün telafisi için üç önlem alınmaktadır.

• Fiyat düşüşüne paralel olarak, 2005’den itibaren süt kotaları yılda


% 1.5 oranında artırılacak,
• Silaj üretimi için prim ve süt inekleri için süt kotası üzerinden yıllık
doğrudan ödemeler yapılacak,
• Üretimden bağımsız doğrudan yapılacak yıllık ödemeler, 2007
yılına kadar 17,24 Avro/ton süt kotasına ulaşacaktır.

Ancak, 2003 yılında yapılan reform ile tereyağı ve yağsız süt tozuna
ilişkin müdahale fiyatlarının düzenlenmesi ayrıştırılmıştır. Bu çerçevede
tereyağı müdahale fiyatı Temmuz 2007 tarihinden itibaren 2463,9 Avro/ton ve
süt tozu müdahale fiyatının ise Temmuz 2006 tarihinden itibaren 1746,9
Avro/ton olarak uygulanması kararlaştırılmıştır (Aral ve Cevger, 2002; EU,
2004; TZOB, 2004; Demirbaş, 2005; EU, 2005; ATO, 2005).

89 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

3.2.3.2. Sığır ve Dana Eti Ortak Piyasa Düzeni

AB, sığır ve dana eti bakımından, dünyanın en önemli üreticilerinden


biri olmakla birlikte, önemli düzeydeki kırmızı et tüketimi nedeniyle diğer
büyük üretici ülkeler için de önemli bir pazar durumundadır.

Sığır ve Dana Eti OPD’si 1964 yılında oluşturulmuş ve 27.6.1968


tarihinde 805/68 sayılı tüzük ile uygulanmaya başlanmıştır. Bu OPD; canlı
sığır ve danaları, bunların taze, soğutulmuş-dondurulmuş, tuzlanmış,
kurutulmuş-füme edilmiş etlerini, sakatatlarını, diğer işlenmiş ve konserve
edilmiş şekillerini ve et yağlarını kapsamaktadır (Eraktan, 1997; Demirbaş ve
Talim, 1999; Saner ve Çukur, 2005; EU, 2005).

Sığır ve Dana Eti OPD’sinde müdahale rejiminin amacı, AB içerisindeki


piyasa fiyatlarını, kararlaştırılmış ortak fiyat seviyesine olabildiğince
yakınlaştırmaktır. Bu amaçla; iç piyasalarda destekleme alımları, depolama
yardımları ve prim ödemelerini yapmak, üçüncü ülkelerden yapılacak ithalatı
düzenlemek ve bu ülkelere yapılacak ihracatı geri ödemeler yoluyla
desteklemek üzere bir mekanizma kurulmuştur (Eraktan,1997; Demirbaş ve
Talim, 1999; EU, 2004; Saner ve Çukur, 2005; EU, 2005).

3.2.3.2.1. İç Piyasalara Yönelik Müdahaleler

AB’nde iç piyasalara yönelik olarak, AB üyesi ülkelerde üretilen, işlenen


ve satışı yapılan sığır ve dana etleri konusunda piyasa düzenleyici olarak üç
unsur kullanılmaktadır. Bunlar;

• Fiyat belirleme,
• Müdahale alımları ve
• Depolama ve yetiştirme yardımlarıdır.

Fiyat Mekanizması; uygulamasında yönelim fiyatı, müdahale fiyatı ve


referans fiyatı olmak üzere üç tür fiyat belirlenmektedir.

Yönelim fiyatı, normal piyasa koşullarında üreticilerin eline geçmesi


istenen fiyattır. Söz konusu fiyat her yıl yeniden düzenlenmekte ve gelecekte

90 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

sığır ve dana eti üretim ve tüketimlerinde meydana gelebilecek değişimler ile


birlikte, süt piyasalarındaki durum yakından izlenmektedir.

Müdahale fiyatı, yönelim fiyatı ile birlikte, belirli kalitedeki karkaslar için
belirlenmekte, diğer karkas fiyatları için de buna bağlı olarak değişik
katsayılar kullanılmaktadır.

Referans fiyatı, sığırların temsili piyasa fiyatı olup, AB için ağırlıklı


ortalama bir fiyat her hafta hesaplanmaktadır. Temsili fiyatlar her sınıftaki
sığırlar için, ülke karakteristiğini yansıtacak şekilde ve her ülke için ayrı ayrı
belirlenmektedir. Sonra da bu fiyatlarla beraber, ülkelerin sığır varlıkları ve bu
varlıkların AB toplam sığır varlığı içerisindeki paylarına göre hesaplanarak AB
piyasaları için bir Referans Fiyat elde edilmektedir. Bu fiyatlar, AB
piyasalarındaki durumu izlemek amacıyla kullanılmaktadır.

Müdahale Alımları; üye ülkelerde yetkili kılınan müdahale kuruluşları


tarafından, belirli koşulların ortaya çıkması durumunda (AB piyasa fiyatının,
müdahale fiyatının altında olması ve üye ülkede aynı sınıf etlerin fiyatlarının
müdahale fiyatının altında olması durumları gibi) belirli sığır eti sınıfları için
belirlenen fiyatlar üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bu alımlarda yalnızca
erkek sığırlar değerlendirilmektedir.

Yardımlar; bu kapsamda 5-6 ay süreli depolamalar için yapılan özel


depolama yardımları, daha çok etçi sığırlar için verilen büyütücü inek primi,
10 aylık ve 22 aylık iken her hayvan için en fazla iki defa olmak üzere,
sadece erkek sığırlara verilen özel sığır eti primi, kesim mevsimini ayarlamak
için ve 1 Eylül-30 Kasım tarihleri arasında kesilen erkek sığırların sayısının,
yıllık kesim miktarının % 40’ını aştığı durumlarda ödenen ve mevsime göre
değişen prim (mevsimsellik primi), işletmesinde hektar başına 1.5 büyükbaş
hayvan biriminin altında hayvanı olanlara ödenen ve hayvan sayısının
azaltılmasını amaçlayan ekstansifleşme primi ve dönem dönem belirlenen
bazı ırklar için ve 10 günlüğe kadar kesilen erkek süt ırkı buzağılar için
ödenen dana kesim primi gibi uygulamalar yapılmaktadır (Eraktan,1997;
Atakan, 1998; Demirbaş ve Talim, 1999; Saner ve Çukur, 2005; EU, 2005).

91 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

3.2.3.2.2. Dış Ticarete Yönelik Müdahaleler

Sığır ve dana eti ile bunların ürünlerinde de AB piyasalarının dışarıdan


gelecek rekabete karşı korunması amacıyla ithalata, ürünün değeri üzerinden
(ad valorem) yüksek vergiler uygulanmaktayken, 2000 yılından sonra DTÖ
anlaşmaları çerçevesinde uluslar arası ticaret ve destekleme
mekanizmalarına getirilen sınırlamalar, bu vergilerin bir miktar düşmesine
neden olmuştur. Ayrıca, yapılan anlaşmalarla bazı ülkelere çeşitli muafiyetler
(örneğin İsviçre’den yapılan ithalatlar gümrüksüzdür) getirilmiştir.

Bunun yanı sıra, ihracatın kolaylaştırılması için, Dünya, AB ve üçüncü


ülkelerdeki piyasa durumlarına göre belirlenen ihracat desteklemeleri de
yapılmaktadır. Uzun süre uygulanmak amacıyla ortaya konulan bu
destekleme miktarları, AB içi ve uluslar arası gelişmelere uyum sağlamak
amacıyla sıklıkla değiştirilmektedir. Erkek sığırlar ile bunların etlerine, dişilere
göre daha yüksek destekleme uygulanmaktadır.

Bilindiği üzere, canlı sığır, süt ve etin dış ticareti konusunda, özellikle
son yıllarda yapılan düzenlemeler ile hayvan sağlığı ve refahı OTP’nin
içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle, AB ülkeleri arasında bu
konuda ortak bir hareket mekanizması geliştirmek için yoğun çaba
harcanmaktadır (Şahinöz, 1997; TZOB, 2004; Saner ve Çukur, 2005).

Sığır ve Dana Eti OPD’si 1254/1999 sayılı Konsey Tüzüğü ile yeniden
düzenlenmiş olup, 1782/2003 sayılı Konsey Tüzüğü ile de 2003 OTP
Reformu çerçevesinde doğrudan ödemelere geçiş kararı verilmiştir. Ayrıca,
1760/2000 sayılı Konsey Tüzüğü ile de sığır türü hayvanların tanımlanması
ve kimliklendirilmesi ile ürünlerin etiketlenmesi düzenlenmiştir.

Sığır ve dana etlerinin fiyatlandırılmasında öncelikle hayvan cinsine


göre karkas sınıflandırılmakta olup, sonra karkas şekli ve yağ içeriğine göre
ayrılmaktadır. Buna göre sığır karkasları şu şekilde belirlenmiştir:

• A sınıfı karkaslar (iki yaşın altındaki kastre edilmemiş erkek danalar),


• B sınıfı karkaslar (iki yaşından büyük boğa karkasları),
• C sınıfı karkaslar (kastre edilmiş erkek sığırlar),

92 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• D sınıfı karkaslar (inek karkasları),


• E sınıfı karkaslar (düve karkasları).

Öncelikle bu şekilde sınıflandırılan karkasların yağ ve şekline göre


sınıflandırılması ise Çizelge-3.6’da izlendiği gibi yapılmaktadır.

Çizelge-3.6. Karkas Sınıflandırma Skalası

Düşük ← Yağ İçeriği → Yüksek


1 2 3 4 5
En İyi S
E
Şekil

U
R R-3
O
En Zayıf P
Kaynak: EU, 2005.

Çizelge-3.8’den de görüldüğü üzere, (S) en iyi sınıf (superior), (P) ise


en zayıf (poor) şekilli karkası ifade etmektedir. Yine (1) numaralı karkaslar en
düşük yağ içeriğini, (5) numaralılar da en yağlı karkasları göstermektedir.
Buna göre (S-1) sınıfı karkas en iyi ve değerli karkas anlamına gelmektedir.
AB’nde ortalama olarak kabul edilen ise (R-3) sınıfı boğa karkaslardır.

Bu sınıflandırmaya göre belirlenen ortalama karkas fiyatları her hafta


düzenli olarak Komisyona bildirilmektedir. Bu fiyatlar ülkenin ulusal üretimine
ilişkin temsili fiyatlar olarak kabul edilmektedir. Fiyatların toplanmasına ilişkin
ülkelere getirilen düzenlemeler bulunmaktadır. Buna göre fiyatlar; üye ülkede
bir yılda yapılan toplam kesimlerin en az % 75’inin yapıldığı bölgelerdeki
kesimlerin % 25’ini içerecek şekilde derlenmek zorundadır. Ayrıca fiyatlar,
üye ülkede bir yılda kesilen ergin sığırların % 30’unu temsil etmelidir. Fiyat
tutmakla zorunlu olan kişi veya kuruluşlar ise şunlardır:

• Yılda 20 bin baştan fazla ergin sığır kesen kesimhaneler,


• Üye ülkeler tarafından belirlenmiş ve 20 bin başın altında ergin sığır
kesen kesimhaneler,
• Yılda 10 bin baştan fazla sığır kesime gönderen gerçek veya tüzel
kişiler (yetiştiriciler),

93 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Üye ülkeler tarafından belirlenen ve yılda 10 bin başın altında ergin


sığırı kesime gönderen gerçek veya tüzel kişiler (yetiştiriciler).

Gündem 2000’le sığır ve dana etine ilişkin yeni bir OPD oluşturulması için
çalışmalar başlatılmıştır. 2003 yılından itibaren özel depolama sistemi
müdahale alımlarının yerini almaya başlamıştır. Yeni OPD’ye geçiş
döneminde efektif müdahale fiyatı olan 2780 Euro/ton, 2002 yılına kadar
% 20 azaltılmış, Temmuz 2003’den itibaren özel stoklama fiyatı olan 2224
Euro/ton geçerli olmuştur. AB içerisindeki ortalama karkas fiyatının, temel
fiyatın % 103’ünün altına düşmesi durumunda, yani 2290 Avro/ton seviyesine
geldiğinde, özel depolama yardımı uygulanmaktadır. Bunun yanı sıra, üye
devletlerden birinde veya herhangi bir bölgede ortalama fiyat 1560
Avro/ton’un altına düştüğünde ise Güvenlik Ağı (Safety-net) müdahale
sistemi uygulamaya konulmaktadır (TKB, 2003; TZOB, 2004; Saner ve
Çukur, 2005; EU, 2005).

Müdahale fiyatındaki düşüşün üreticilere etkisini azaltmak amacıyla


uygulamada olan primler, 2002 yılına kadar yaklaşık % 40 artırılmış, daha
sonra sabit tutulmuştur. Bunun yanı sıra, sekiz aydan büyük sığır ve danalar
için kesildiğinin veya üçüncü ülkelere ihraç edildiğinin kanıtlanması halinde
kesim primi ödemesi yapılmaktadır.

3.2.3.3. Koyun-Keçi Eti Ortak Piyasa Düzeni

AB’nde Koyun ve Keçi etleri OPD’si 16.7.1980’de oluşturulmuş, 1988


yılında bazı değişiklikler yapılmıştır. 1989 yılında koyun ve keçide, üretim
fazlasının ortaya çıkmasından dolayı 3013/89 sayılı Konsey Tüzüğü ile en
yüksek garanti miktarı ve prim düzeyinin azaltılması yoluna gidilmiştir.

En yüksek garanti miktarı 63,4 milyon baş kuzu olarak belirlenmiş ve bu


miktarın her 1/5’ lik bölümünün aşılması durumunda verilecek prim miktarının
% 1 azaltılması hedeflenmiştir. Son şeklini 22.12.2001 tarihinde alan Koyun-
Keçi Eti OPD’si, 2529/2001 sayılı Konsey Tüzüğü çerçevesinde
yürütülmektedir.

94 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Bu Tüzük kapsamında, iç pazarda dişi koyun-keçi primi, ilave ödemeler,


özel depo yardımları, fiyat bildirimi ve karkas derecelendirmesi yapılmaktadır.
Üçüncü ülkelerle ticaret konusunda ise, ithalat ve ihracat lisansları ile tarife
kotaları ve gümrük vergileri uygulanmaktadır. İç pazarda uygulanan primler
1782/03 sayılı Konsey Tüzüğünün 11 inci bölümünde açıklanmıştır. Bu
çerçevede koyunlar için 21 Avro/baş, dişi keçiler için 16,8 Avro/baş yetiştirme
primi ödenmektedir. Özellik arz eden bazı bölgelerde yetiştirilen bu hayvanlar
için ilave 7 Avro/baş ek prim ödemesi de yapılmaktadır.

Yine bu Tüzük ile ulusal rezervler ve prim haklarının devri konuları da


düzenlenmiştir. Ödenen primlerin kontrolü IACS yoluyla yapılmaktadır.

Özel depolama yardımları, 3446/90 sayılı Tüzük ile düzenlenmiş olup,


bu yardımlar acil durum ölçütleri ve özel depolara tahsis edilen depo
miktarları aracılığıyla yürütülmektedir. Depolama yardımından
yararlanabilmek için üretilmiş olan etin en az üç ay, en fazla yedi ay süre ile
depolarda tutulması gerekmektedir.

Fiyatlar sektördeki gelişmelere veya eğilimlere göre belirlenmektedir.


Fiyat bildirimi ise 461/93 sayılı Tüzük ile belirlenmiştir. Buna göre, yıllık 200
tondan fazla üretim yapan ülkeler haftalık olarak (her hafta Perşembe günü)
piyasalarında oluşan fiyatları Komisyona bildirirler. Kuzu karkasları için
fiyatlar iki karkas türü üzerinden belirlenmektedir. Bunlar;

1. Ağır karkaslar: 13,1 kg ve üzeri olan karkaslar


2. Hafif karkaslar: 13,0 kg ve aşağısı olan karkaslar

Karkas derecelendirme sistemi 2137/92 sayılı ve 461/93 sayılı Konsey


Yönetmelikleri ile düzenlenmiştir. Buna göre, gönüllülük esastır. Standart
karkas kalitesi için 12 aylık yaş ve altında olan kuzular kabul edilebilir
düzeyde yağ içeriği ve en az 12 kg olan karkaslar olarak ifade edilirler.
Sınıflandırma “SEUROP” esasına göre yapılmaktadır. Buna göre karkasın
içerdiği yağsız et oranı göz önünde bulundurulmaktadır. Buna göre (S) en
yağsız karkas, (P) ise en yağlı karkası ifade etmektedir.

95 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Küçükbaş hayvanların tanımlanması ve kimliklendirilmesi ise 21/2004


sayılı Konsey Tüzüğü ile düzenlenmiştir. Bu çerçevede koyun ve keçiler
doğumlarından sonra kulak küpesi yöntemiyle kimliklendirilmektedir. İthalat
yoluyla gelenler ise, ithalatlarından sonra yedi gün içerisinde aynı yöntemle
kimliklendirilirler. Hayvanların tanımlanması ise bulundukları işletmelere göre
yapılmaktadır. İşletmeler, her işletme için verilen bir kod numarası ve işletme
sahibinin kişisel bilgilerini de içeren Merkezi Bilgi Sistemi içerisinde
depolanmaktadır. Bu bilgi sistemi 2005 yılında uygulamaya konulmuş olup,
2008’den itibaren üye ülkeler için zorunlu hale geleceği ifade edilmektedir.

Ticarete konu olan ürünler ise, canlı koyun, keçi, bunların taze ve
dondurulmuş etleri, taze veya dondurulmuş yenilebilir sakatatları, tuzlanmış,
kurutulmuş veya tütsülenmiş etleri-yağları ve pişirilmiş ürünleri
kapsamaktadır. Ülkelere göre düzenlenmiş olan tarife kotalarının sonuncusu
2202/2004 sayılı Tüzük ile belirlenmiştir. AB koyun-keçi etlerinde ithalatçı bir
konumda olmasından dolayı, bazı ülkelerden gümrüksüz ithalat yapma
yoluna gitmektedir. Bu miktarlar ülkelere göre Çizelge-3.7’de gösterilmiştir.

Çizelge-3.7. AB Tarafından Gümrüksüz İthalat Yapılan Ülkeler ve Kotaları (ton)


Ülke Tarife Kotası
Yeni Zelanda 226.700
Arjantin 23.000
Avustralya 18.650
Uruguay 5.800
Şili 5.417
İzlanda 1.350
ACP (Asya-Pasifik) Ülkeleri 600
Norveç 300
Türkiye 200
Diğer Ülkeler 369
Kaynak: EU, 2005 (www.europa.eu.int)

3.2.3.4. Domuz Eti Ortak Piyasa Düzeni

Domuz yetiştiriciliği ve eti Türkiye için bir önem arz etmeyen, ancak,
AB’ne uyum sağlanması gereken konulardan birisidir. AB’nde domuz eti
üretimi 2759/75 sayılı Tüzük ile düzenlenmiş olup, söz konusu Tüzük;

• Fiyat ve ticaret sistemi,

96 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Müdahale koşulları (özel depo yardımları ve kamu müdahaleleri)


• Üçüncü ülkelerle ticaret

konularını içermektedir. Kamu müdahale sistemi 1972 yılından bu yana


kullanılmamıştır. Söz konusu Tüzük çerçevesinde 1 Temmuz 2000 tarihinde
yapılan düzenleme ile domuz eti temel fiyatı 1509,39 Avro/ton olarak
belirlenmiştir. Yine aynı Tüzük ile standart karkas kalitesi, karkas ağırlığı ve
karkasın yağsız et içeriğine göre sınıflandırılması da düzenlenmiştir.

Domuz eti konusunda özel depolama yardımları, söz konusu Tüzüğün


yanı sıra, 2763/75 ve 3444/90 sayılı Tüzükler ile belirlenmiştir. Bu çerçevede;

• Pazar fiyatları çok düşük olduğunda domuz eti arzını azaltmak,


• Üreticilerin ve tüccarların 3-5 ay süre ile domuz karkaslarını kendi
depolarında tutmaları halinde depolama yardımı yapılmaktadır.

Karkas derecelendirme sisteminde ise, karkaslar yağsız et oranı % 40-


55 arasında değişen değerlere ayrılmıştır. Bu sistem 3220/84 ve 2967/85
sayılı konsey tüzükleri ile belirlenmiştir.

Karkas fiyatları, üye ülkeler tarafından haftalık olarak AB Komisyonuna


bildirilen ülke içi pazar fiyatları ve üye ülkedeki domuz varlığının
ağırlıklandırılması esasına dayanan bir sistem ile hesaplanmaktadır.

Ayrıca, AB’nin önemli düzeyde domuz ithalatı bulunmaktadır. İthalat


yapılan ülkeler;

• Bulgaristan ve Romanya,
• ACP (Asya-Pasifik) Ülkeleri,
• Norveç ve Şili

ile yapılan özel anlaşmalar ve DTÖ anlaşmaları çerçevesinde


düzenlenmektedir. Bu kapsamda Birliğin uygulamış olduğu ithalat vergileri
01.01.2005-30.06.2006 tarihleri arasında düşürülmüştür. Ayrıca, yukarıda
sayılan ülkelere verilen özel ithalat kotaları ile ithalat sürmektedir.

97 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

3.2.3.5. Kümes Hayvanları ve Etleri ile Yumurta Ortak Piyasa Düzenleri

Kümes Hayvanları ve Etleri ile Yumurta OPD’leri, esas itibarıyla farklı


OPD’ler olmalarına rağmen, genel olarak ya birlikte ele alınmakta, ya da
birbirlerini önemli derecede etkilemektedir. Bu nedenle burada birlikte ele
alınarak açıklanmıştır.

Yumurta ve kanatlı etlerine ilişkin ilk düzenlemeler 1967 yılında 122/67


ve 123/67 sayılı Konsey Tüzükleri ile düzenlenmiştir. Bu konudaki ikinci
düzenleme ise 2771/75 sayılı Tüzük ile yumurta ve 2777/75 sayılı Tüzük ile
de kanatlı etlerinde yapılmıştır. Yapılan düzenlemelerde temel olarak;

• Birlik içerisinde tek bir Pazar oluşturulması,


• Üçüncü ülkelere karşı tek bir ticaret sistemi kurulması,
• Gümrük tarifelerinin ve ihracat iadelerinin iç pazarın ihtiyaçlarına
göre belirlenmesi,
• Pazara doğrudan bir müdahale veya destekleme yapılmaması,
• AB’nde iç fiyatların doğrudan arz-talep dengesi içerisinde
oluşması,
hedeflenmektedir. Yumurta rejimi; taze veya dondurulmuş kabuklu-kabuksuz
yumurtaları ve insan tüketimine sunulacak yumurta sarısı ile taze, kurutulmuş
ve tatlandırılmış yumurtaları içermektedir (Türkekul, 2005; EU, 2005).

Kanatlı rejimi ise; canlı tavuk, ördek, kaz, hindi ve hint tavuğunu,
bunların etleri ile yenilebilir sakatatlarını (taze, dondurulmuş ve hızlı
dondurulmuş), kanatlı hayvan ciğerlerini (taze, dondurulmuş ve hızlı
dondurulmuş), kanatlı iç yağlarını (taze, dondurulmuş ve hızlı dondurulmuş),
eritilmiş veya ayrıştırılmış kanatlı iç yağlarını, diğer kanatlı etleri ve
sakatatlarını içermektedir (Türkekul, 2005; EU, 2005).

Temmuz 1995’te imzalanan DTÖ ve GATT anlaşmaları çerçevesinde


pazara giriş işlemleri ve uygulanan değişik vergilere son verilmiştir. Bu
kapsamda üçüncü ülkelerin pazara girişi kolaylaştırılmıştır. Bunun sonucu
olarak 2001 yılına kadar altı yıl içerisinde ödenen ihracat iadelerinde % 36’lık
bir düşüş olmuş ve 1986-1990 dönemine göre ihracat düzeyinde % 21

98 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

gerileme ortaya çıkmıştır. İhracat iadeleri ve gümrük tarifeleri altı yıllık indirim
sürecinin ardından 2001-2002 dönemlerinde yeniden düzenlenmiştir.

Yumurta konusunda üçüncü ülkelerin pazara girişteki minimum


taahhütleri 1995-1996 döneminde 98 bin ton ile başlamış, 2001-2002
döneminde 158 bin tona yükselmiştir. Aynı dönemde kabuklu yumurtaların
gümrük tarifeleri % 36 oranında düşürülmüştür.

Kanatlı etlerinde ise, 1995-1996 döneminde gümrüksüz olarak 18 bin


ton ve buna ilave olarak düşük gümrük vergili 2.500 ton olan minimum
taahhütler, 2001-2002 döneminde gümrüksüz ithalat aynı miktarda kalırken,
düşük gümrük vergisi uygulanan ithalat 11.900 tona yükseltilmiştir.

Bunun yanı sıra ithalat fiyatları 1986-1988 referans fiyatının % 10 altına


düştüğünde olası bir iç pazar sıkıntısının önüne geçebilmek amacıyla GATT
Koruma Anlaşması çerçevesinde ilave gümrük vergisi uygulanabilmektedir.

Söz konusu ilave vergiler referans fiyatı ile reel ithalat fiyatı arasındaki
farka göre hesaplanmaktadır. GATT Anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu
güne kadar ilave gümrük vergisi çok sınırlı sayıda ürüne (özellikle kanatlı
etleri) ve ülkeye uygulanmıştır.

İlave vergi sistemi 1484/95 sayılı Komisyon Tüzüğü ile düzenlenmiştir.


Düzenlemedeki amaç ise Uruguay Turu Anlaşmalarının bazı özel koruma
koşulları içermesidir. Anlaşma kapsamında yer alan koşullar ithalat düzeyi
veya fiyatları konusunda ortaya çıkan durum karşısında üye ülkelerden gelen
talebe göre uygulanmaktadır.

Yumurta, kanatlı etleri ve albümin konusunda AB’nde bir izleme sistemi


uygulanmaktadır. Söz konusu sistem ithalat fiyatlarından kaynaklanan Birlik
iç fiyatlarının düşmesine karşı bir önlem olarak uygulanmaktadır. Sistem üye
ülkelerden değişik fiyatların Komisyona bildirilmesi, Komisyonun bildirilen bu
fiyatlar üzerinden temsili bir fiyat belirlemesi ve belirlenen fiyatın AB Resmi
Gazetesinde yayımlanarak gümrüklerde uygulanması şeklinde işlemektedir.

Miktar ve değer olarak yumurta ve kanatlı ithalatına ilişkin detaylı veriler


genel ticaret istatistikleri çerçevesinde (ithal ve ihraç edilen bütün ürünlerde)

99 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

her üye ülke tarafından aylık olarak Lüksemburg’daki İstatistik Ofisine


gönderilir. Burada herhangi bir ürün için ortalama miktar ve ülke orijinine göre
gerçek ithalat fiyatı belirlenmektedir.

Komisyon tarafından bu bilgiler aracılığıyla belirlenen temsili fiyatlar


pazara giriş fiyatıyla mukayese edilirler. Diğer ürünlerde olduğu gibi yumurta
ve kanatlı ürünlerinde de Pazara giriş fiyatı ve 1986-1988 yılları arasında
oluşturulan ortalama ithalat fiyatları Uruguay Turu Anlaşmasının ardından
kaldırılmıştır. Temsili fiyatlar, pazara giriş fiyatının belirli bir oranda altına
düştüğü zaman ilave gümrük vergileri uygulanmaktadır. Aylık olarak yapılan
Yumurta ve Kanatlı Eti İdare Komitesi toplantılarında temsili fiyatların
belirlenmesi veya giriş fiyatlarının değiştirilmesi konusunda öneriler
getirilmektedir. 1484/95 sayılı Komisyon Tüzüğü çerçevesinde (yürürlüğe
giriş tarihi 22.04.1999) Brezilya, Tayland, Şili ve Arjantin için kanatlı etleri
konusunda pazara giriş fiyatları belirlenmiştir. Buna göre, kemiksiz ve
dondurulmuş piliç eti için giriş fiyatı 333,5 Avro/ton ve parçalanmış piliç eti
için 318,6 Avro/ton olarak belirlenmiştir (Türkekul, 2005; EU, 2005).

Birliğe yapılacak ithalatlar iki şekilde yapılmaktadır;

1. CIF ithalat fiyatı temsili fiyata eşit veya altında olmalıdır. Böyle bir
durumda ilave bir gümrük vergisi hesaplanarak uygulanmaktadır.
2. CIF ithalat fiyatı temsili fiyattan yüksek olduğu durumda ise, ithalatçı
bu fiyatı ispat etmekle yükümlüdür. Bu durumda ithalatçıya düşük
gümrük vergisi uygulanmakta veya ilave gümrük vergisi
alınmamakta, bunun yerine, ithalatçıya temsili fiyatı ikame edecek
ödeme yapılmaktadır.

İhracat iadeleri yumurtalar için 2771/75 sayılı Konsey Tüzüğü ile


düzenlenmiştir. İhracat iadeleri belirlenirken dünya fiyatları, AB fiyatları, yem
fiyatları, döviz kurları ve DTÖ limitlerinin altında olması gereken toplam
harcama sınırı göz önünde bulundurulur. AB’nde üretim maliyetleri diğer
ülkelere göre nispeten yüksek düzeyde olduğundan dolayı, iade oranları üç
ayda bir yeniden düzenlenmektedir (Türkekul, 2005; EU, 2005).

100 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Dondurulmuş bütün piliç karkası ihraç etmek isteyen bir ihracatçı,


ihracat iadelerinden yararlanabilmesi için son 12 aylık dönemde sektörde
faaliyet gösterdiğini ve bazı varış noktaları için önceki iki yıl içerisinde bu
ülkelere en az bin ton ihracat yaptığını belgelemek zorundadır.

Üçüncü ülkelerden yapılacak ithalatlarda ise, yumurta ve yumurta


albumini için 1474/95 sayılı ve kanatlı etleri için 1431/94 ve 1251/96 sayılı
Tüzüklerle belirlenen tarife kotaları uygulanmaktadır (Türkekul, 2005; EU,
2005).

3.2.3.6. İpekböcekçiliği Ortak Piyasa Düzeni

AB ülkelerinde ipekböceği yetiştiriciliği 845/72 sayılı Konsey Tüzüğü ile


düzenlenmiştir. Söz konusu Tüzüğe göre; yetiştiricilere verilen ipekböceği
tohumu kutularının en az 20 bin yumurta içermesi gerektiği ve ipekböcekçiliği
yapan yetiştiricilere yapılacak yardımlar da en az 20 kg ipek kozası üretimine
yardım ödemesi şeklinde belirtilmiştir.

Bunun yanı sıra ithalat ve ihracatı düzenleyen herhangi bir tedbir veya
yardım belirtilmemiş olup, ithalat tamamen serbest durumdadır. İpekböceği
yetiştiriciliği yapılan AB ülkelerinde üretimi teşvik etmek amacıyla kutu başına
AB fonlarından 133 Avro’luk bir destek sağlanmaktadır.

Ayrıca ipek çekim tesisine yönelik birçok proje onaylanarak uygulamaya


konulmuştur. Türkiye’de bu desteklemelerden yararlanmakta olup, son olarak
AB’nin GAP İdaresi Başkanlığına sağladığı fonlar kapsamında Diyarbakır ili
Kulp ilçesinde ipekböcekçiliğinin yaygınlaştırılmasına yönelik 160 bin Avro
tutarında bir proje hayata geçirilmiştir (EU, 2005).

3.2.3.7. Kurutulmuş Kaba Yemler Ortak Piyasa Düzeni

Kurutulmuş kaba yemlere ilişkin OPD, yapılan yeni düzenlemeler ile


1786/2003 sayılı Konsey Tüzüğü kapsamında uygulanmaktadır. Bu OPD;

• Suni olarak kurutulmuş yonca peletleri ve unlarını,


• Doğal olarak kurutulmuş yonca peletleri ve unlarını,

101 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Suni kurutulmuş kaba yonca, sarı yonca, baklagiller, burçak ve


benzeri kaba yemler ile yemlik lahana dışındaki kuru otları,
• Doğal kurutulmuş kaba yonca, sarı yonca, baklagiller, burçak,
kokulu sarı yonca, nohut ve kuşyemini,
• Yonca ve çim suyundan elde edilen protein konsantrelerini,
• Yonca ve çimlerin suyu çıkarıldıktan sonra kalan suyu alınmış
bakiyelerini içermektedir (EU, 2005).

OPD kapsamındaki pazarlama dönemi, 1 Nisan tarihinde başlayıp, 31


Mart tarihinde sona ermektedir.

Kurutulmuş kaba yemler için ödenen yardım tutarı 33 Avro/tondur.


Yardımlar kurutulmuş kaba yemlerin depolardan satışa çıkarıldığı zaman,
yani pazara sürüldüğü zaman ödenmektedir. Ancak yardım alınabilmesi için
kurutulmuş kaba yemin ham protein içeriğinin % 15’in altında ve nem
içeriğinin de % 12-14’ün üzerinde olmaması gerekmektedir (EU, 2005).

Birlik içerisinde yardıma esas garanti edilmiş üretim miktarı, 2005 yılı
itibarıyla 4,96 milyon tondur. Yardıma esas garanti edilmiş üretim
miktarlarının ülkelere göre dağılımında 1,6 milyon ton ile Fransa ilk sırada yer
almakta olup, bu ülkeyi 1,325 milyon ton ile İspanya, 685 bin ton ile İtalya,
421 bin ton ile Almanya, 334 bin ton ile Danimarka, 285 bin ton ile Hollanda
ve 105 bin ton ile İngiltere izlemektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere, AB
genelinde yardıma esas garanti edilmiş üretim miktarının yaklaşık % 95’i bu
yedi ülkeye tahsis edilmiştir (EU, 2005).

Yardıma esas garanti edilmiş miktarın aşılması durumunda ise, yapılan


yardımlarda indirime gidilmektedir. Bu kapsamda, avans ödemesi olarak ton
başına 19,8 Avro ödenmekte olup, bu oran yapılan yardımın % 60’ına tekabül
etmektedir. Ayrıca, yine üretim miktarının fazlalığı durumunda, üreticilerin
kurutulmuş kaba yemlerini emanet olarak belirli bir yere (depolara) teslim
etmesi halinde daha yüksek avans ödemesi almaktadırlar. Buna göre suyu
alınmış kuru yemler güvenlik primi olarak 6,6 Avro/ton ilave avans ödemesi

102 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

almakta ve toplam ödenen yardım miktarı 26,4 Avro/ton düzeyine


çıkmaktadır. Bu ödeme, normal primin % 80’ine denk gelmektedir.

Bu çerçevede taahhüt edilen her üretim için üye ülkelerde bulunan


yetkili otoriteye müracaat edilmesi (yardım için ürünün tesliminden itibaren 45
gün içerisinde) gerekmektedir. Herhangi bir ihlal durumunda ise, bu müracaat
geçersiz sayılmaktadır.

İşlenmiş kaba yemler için, kaba yemin ham hali ile kurutulmuş halinin
mukayese edilmesi yoluyla bir nem oranı belirlenmektedir. Bu bilgiler yılın her
çeyreğinde üye ülkelerdeki yetili otoriteye bildirilmekte olup, söz konusu
otorite tarafından da yılda iki kez olmak üzere Komisyona iletilmektedir.

Kurutulmuş kaba yemlerin üçüncü ülkelerle ticareti konusunda herhangi


bir sınırlama bulunmamakla birlikte, Birlik içi pazarı önemli derecede
etkileyen durumlarda bazı koruma önlemleri devreye konulmaktadır.

Kurutulmuş kaba yemlere ilişkin düzenlemeler Tahıl Yönetim Komitesi


tarafından yapılmakta olup, Komite üye ülkelerin temsilcileri ve Komisyon
temsilcilerinden oluşmaktadır. Üye ülke yetkili otoriteleri yapılacak
düzenlemelere ilişkin görüşlerini bu komitede bildirmektedirler.

3.2.3.8. Arıcılık ve Bal Üretimine İlişkin Düzenlemeler

Arıcılık ve ürünleri konusunda AB’nde bir OPD bulunmamakta olup,


arıcılık faaliyetleri 97/2004 ve 797/2004 sayılı Konsey Tüzükleri ile
düzenlenmiştir. Ayrıca, 110/2001 sayılı Tüzük ile bal’a ilişkin düzenlemeler
yapılmıştır. AB, önemli bir bal ithalatçısı durumundadır.

Bunun yanı sıra AB’nde arı yetiştiriciliğinin geliştirilmesi amacıyla üretici


birlikleri ve kooperatiflerle işbirliği içerisinde, % 50 eş finansman ve
gönüllülük esasına dayanan 3 yıllık programlar uygulanmaktadır. Söz konusu
program çerçevesinde 15 Nisan tarihinden önce bildirim yapılarak ilk
uygulama yılının başlangıcı belirlenmektedir. Programın yıllık döngüsü ilk
yılın 16 Eylül tarihi ile ikinci yılın 15 Eylül tarihi arasında geçen bir yıllık süreç
olup, ödemeler bu tarihler arasında yapılmaktadır.

103 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Arıcılık konusunda uygulanacak olan ulusal programların AB’ne


bildirilmesi esnasında ülkelerden istenen bilgiler şunlardır;

• Ülkede sektörün durumu,


• Ülkenin bu konudaki amacı,
• Program çerçevesinde uygulanacak ölçütlerin detaylı açıklaması,
• Yıllık finansman ve maliyet tahminleri,
• AB ile benzer uygulanan Kanun ve tüzükler,
• İşbirliği yapılacak olan birlik ve kooperatiflerin listesi,
• Kurulacak izleme ve değerlendirme sistemi.

Söz konusu programların uygulanması amacıyla AB bütçesinde 2005


yılında 23 milyon Avro ayrılmıştır.

110/2001 sayılı Konsey Tüzüğü ile düzenlenen bal üretimine göre


tüketime sunulacak iki tür bal bulunmaktadır. Bunların ilki süzme bal diğeri
ise pastacılık vs. için kullanılacak olan baldır. Süzme bal;

• Bal arısı (Apis mellifera) tarafından üretilmiş olmalıdır,


• İçerisinde herhangi bir katkı maddesi bulunmamalıdır,
• Söz konusu tüzükte yer alan ürün kompozisyonuna (şeker ve su
içeriği gibi) uygun olmalıdır.

Pastacılıkta kullanılacak olan bal ise;

• Tadında bir yabancılık olan,


• Fermente olmuş veya olacak olan,
• Aşırı ısıtılmış olan

ballar olması gerekmektedir. Bu tür ballar “sadece pişirilmeye uygundur”


şeklinde etiketlenmektedir. Ayrıca etiketlemede balın üretildiği ülkenin (orijin)
yer alması gerekmektedir. Söz konusu bal birden fazla ülkede üretilmiş ise;

• EC (Avrupa Birliği)
• Non-EC (Avrupa Birliği Dışı) veya
• EC and Non-EC (Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği Dışı)
olarak etiketlenmektedir. Bunların yanı sıra üye ülkelerin;

104 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Üretilen veya ithal edilen ballarda kontrol mekanizmalarını işletme


• Kurallara uymayan balları piyasadan çekme

yükümlülükleri bulunmaktadır. Buna karşılık 1 Ağustos 2004 öncesi


etiketlenmiş olan ballara, stoklar tüketilinceye kadar müsaade edilmektedir.
AB’nde arıcılığın geliştirilmesi programı çerçevesinde 25 arıcılık programı
uygulanmış ve yaklaşık 46 milyon Avro finansman sağlanmıştır.

3.2.4. AB’nde Hayvancılığa Yapılan Destekler

Yukarıda da açıklandığı üzere AB OTP’si çerçevesinde tarımsal


desteklemeler, 1962 yılında kurulan FEOGA aracılığı ile yapılmaktadır. Son
yıllarda söz konusu Fon tarafından tarımsal destekleme ödemeleri için
yapılan harcamalar Çizelge-3.8’de gösterilmiştir.

Çizelge-3.8 Yıllar İtibarıyla FEOGA Harcamaları (Milyon Avro)


1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 (*)
Harcama
Kalemleri Miktar % Miktar % Miktar % Miktar % Miktar % Miktar % Miktar %

Bitkisel Ürünler 26.739 67,6 25.812 63,8 26.714 63,5 27.349 61,8 26.176 58,5 27.537 58,9 29.135 58,7

Hayvancılık 9.440 23,9 9.276 22,9 9.558 22,7 10.860 24,6 13.099 29,3 12.718 27,2 13.684 27,6

Kırsal Kalkınma 2.588 6,6 4.176 10,3 4.364 10,4 4.595 10,4 4.698 10,5 4.803 10,3 4.910 9,9

Diğer 773 2,0 1.202 3,0 1.448 3,4 1.427 3,2 808 1,8 1.733 3,7 1.931 3,9

Toplam 39.541 100,0 40.467 100,0 42.083 100,0 44.230 100,0 44.781 100,0 46.791 100,0 49.660 100,0
(*) Tahsis Miktarıdır.
Kaynak: 1) TKB-DİATK Dairesi Başkanlığı (http://213.139..233.100/kurumsal). 2) EU, 2005.

FEOGA harcamaları incelendiğinde, bütçeden hayvancılığa 1999 yılında


% 23.9, 2000 yılında % 22.9, 2001 yılında % 22.7, 2002 yılında % 24.6, 2003
yılında % 29.3, 2004 yılında % 27.2 oranında pay ayrılmış olup, bu rakamın
2005 yılında % 27.6 olması öngörülmüştür. FEOGA bütçesinden bitkisel
üretime ayrılan payların, hayvancılığa ayrılan payın hep iki katından fazla
olduğu görülmektedir. FEOGA harcamalarının hayvancılığa ayrılan kısmı
içerisinde OPD çerçevesinde büyük oranda süt ve süt ürünleri, sığır-dana eti
ve koyun-keçi eti desteklemeleri yer almaktadır. Bu harcamaların hayvancılık
sektörüne ilişkin detayları Çizelge-3.9’da verilmiştir.

105 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Çizelge-3.9. Son Yıllarda Hayvansal Ürünler İtibarıyla FEOGA Harcamaları ve Toplam


İçerisinde Hayvansal Ürünlerin Payları (Değer: Milyon Euro, Pay: % )
2001 2002 2003
ÜRÜNLER Değer Pay Değer Pay Değer Pay
Süt Ürünleri 1906.6 4.5 1912.0 4.3 2672.0 5.9
Geri Ödemeler 1106.5 977.0 1568.0
Müdahaleler 800.1 935.0 1104.0
Yağsız Süt İçin Yardımlar 480.1 451.0 531.0
Yağsız Süt Depolanması -13.5 0.0 10.0
Tereyağı Depolanması -33.1 3.0 125.0
Tereyağı Fazlaları 460.1 450.0 425.0
Süt Üreticilerine Yardımlar -148.3 -36.0 -36.0
Sığır/Dana Eti 6054.0 14.4 8095.0 18.3 8404.0 18.8
Geri Ödemeler 362.6 488.0 534.0
Müdahaleler 5691.3 7607.0 7870.0
Kamu ve Özel Depolama 325.8 522.0 29.0
Emzirici İnek Primleri 1776.9 1977.0 2157.0
Özel Primler 1530.0 1788.0 1967.0
BSE Önlemleri 518.8 931.0 544.0
Koyun ve Keçi Eti 1447.3 3.4 672.0 1.5 1805.0 4.0
Müdahaleler 1449.3 672.0 1805.0
Domuz Eti, Yumurta ve Kanatlı Etleri 137.1 0.3 119.2 0.3 171.4 0.4
Kaynak: TKB-DİATK Dairesi Başkanlığı (http://213.139..233.100/kurumsal).

FEOGA tarafından hayvancılık sektörüne yapılan harcamalar


incelendiğinde, genel olarak son yıllarda FEOGA’dan hayvancılığa ayrılan
payların yükseldiği, 2003 yılı itibarıyla toplam harcamalar içerisinde en büyük
payı % 18.8 ile sığır ve dana etinin aldığı, bunu % 5.9 ile süt ve süt ürünleri
ve % 4.0 ile koyun ve keçi eti desteklemelerinin izlediği görülmektedir.
AB’nde OTP ve OPD çerçevesinde özel önem arz eden et ve süt üretimine
uygulanan müdahale fiyatları ve prim ödemeleri Çizelge-3.10’da verilmiştir.

Çizelge-3.10. AB’nde OTP ve OPD Çerçevesinde Et ve Süt Üretimine Uygulanan Müdahale


Fiyatları ve Prim Ödemeleri
ÜRÜNLER
SIĞIR ETİ 1999 2000 2001 2002-2006
Müdahale Fiyatı (Avro/ton Karkas Ağırlık) 2780 2594 2410 2224
Boğa Özel Primi (Avro/Baş) 135 160 185 210
Öküz(Steer) Özel Primi (Avro/Baş) 108.5 122 136 150
Etlik Sığır Primi ((Avro/Baş/Yıl) 145 163 182 200
KesimPrimi;Boğa,Öküz,İnek,Düve (Avro/Baş) - 27 53 80
Kesim Primi; Dana (Avro/Baş) - 17 33 50
Ekstansifikasyon Primi; Boğa, İnek (Avro/Baş) 36 100 100 100
Ekstansifikasyon Primi;Öküz (Avro/Baş) 36 100 100 100
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ 1999 2005 2006 2007
Doğrudan Yardım (Avro/süt kotası tonu) - 5.75 11.49 17.24
Tereyağı Müdahale Fiyatı (Avro/ton) 3282.0 3117.9 2923.8 2789.7
Süt Tozu Müdahale Fiyatı (Avro/ton) 2055.2 1952.4 1897.7 1746.9
Süt Hedef Fiyatı (Avro/ton) 309.8 292.3 274.7 257.2
Kaynak: EU, Agricultural Situation in EU. Çeşitli Yıllar

106 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Türkiye’de olduğu gibi, AB içerisindeki yüksek iç fiyatlar, sektörün


gümrük tarifeleri ve ihracat destekleri ile korunmasını gerektirmektedir.
Hemen tüm ürünlerde % 180 ile 390 arasında değişen oranlarda gümrük
vergileri uygulanmaktadır. DTÖ anlaşması çerçevesinde bu oranlarda indirim
yapılmasına rağmen, halen çok yüksek düzeydedir.

3.3. OTP’de Reform Süreçleri, 2003 OTP Reformu ve Hayvancılığa


Etkileri

AB ülkeleri gerek üretimleri ile gerekse canlı hayvan, sığır, sığır eti ve
inek sütü dış ticaretindeki payları ile dünyada çok önemli bir yere sahiptir.
Hayvancılık konusunda teknik anlamda bir eksikliği bulunmayan özellikle
AB(15) ülkelerinde, üretim fazlalıkları önemli bir sorun olarak görülmektedir.

Aynı zamanda AB, tarımsal desteklemeler konusunda dünyanın en


korumacı sistemine sahip olup, önemli düzeyde destekleme ödemeleri
yapmaktadır. Ancak, özellikle DTÖ müzakere ve anlaşmaları çerçevesinde
destekleme politikaları değiştirilmek zorunda kalınacaktır (Aral ve Cevger,
2002; TZOB, 2004; Saçlı, 2005:60).

AB’nde uygulanan OTP dinamik bir yapı arz etmekte olup, sürekli bir
şekilde yenilenmektedir. Ayrıca Birliğe yeni katılımlar ile yaşanan genişleme
süreci önemli sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu nedenlerden dolayı
süreç içerisinde OTP’de reform ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Nitekim OTP’nin
başlangıcından itibaren 3 kez kapsamlı yapısal reformlar yapılmıştır. Bu
reform süreçleri; Mansholt Planı, Mac Sharry Reformu (1992 OTP Reformu)
ve 2003 OTP Reformu olarak bilinmektedir.

1968 yılında “Mansholt Planı” ile OTP Reformu çalışmaları başlatılmış,


üye ülkeler tarafından öneriler yapılmış ve Komisyon üyesi Sicco
MANSHOLT tarafından, 1968 yılında hazırlanan ve 10 yıllık bir dönemi
kapsayan “1980 Tarım Programı- Mansholt Planı” olarak bilinen reform planı,
25 Mart 1971’de kabul edilmiştir. Birliği, daha OTP’nin başlangıç aşamasında
reform yapmaya iten temel konular şunlardır;

107 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

1- Bütçe baskısı: OTP’nin sürdürülmesinin giderek daha büyük


kaynak gerektirmesi,
2- Tüketicilerin baskısı: Ülkelerindeki gıda fiyatlarının yüksekliği,
büyük gıda stokları, buna karşılık üçüncü ülkelerdeki açlık sorunu
tüketicilerin, vergi yükünü taşıyanların tepkisini çekmesi,
3- Çevreciler: OTP sonucu, kırsal bölgelerde bozulan doğal
dengeleri eleştiren gruplardır (Atakan, 1998; Olgun, 2005; EU,
2005).
Mansholt Planı ile yapılan reform sürecinde özellikle 1973’te kuzey
ülkeleri İngiltere, İrlanda ve Danimarka’nın AB’ne katılımından sonra güney
ülkelerinden 1981’de Yunanistan, 1986’da Portekiz ve İspanya’nın katılımı ile
görülen sorunlar karşısında, reform yapılması gerektiği anlaşılmıştır. Önce
1985 yılı Komisyon programında bu konu vurgulanmış, daha sonra bu
politikanın çerçevesini çizen ve Yeşil Kitap (Green Paper) olarak adlandırılan
Rapor AB Konseyine sunulmuştur. Yeşil Kitap temelinde başlatılan
tartışmalar, Komisyonun 18 Aralık 1985 tarihli Memorandumunda ortaya
konulan ilkelerle sonuçlanmıştır. Bu ilkeler;

• Piyasa taleplerini yansıtan bir fiyat politikası aracılığıyla fazlalık veren


sektörlerdeki üretimin zamanla azaltılması,
• Kırsal kalkınma, sosyal dengenin sürdürülmesi ve çevrenin korunması
açısından, zaruri olduğu alanlarda tarımın desteklenmesi,
• Küçük çiftçi ailelerinin gelir sorunlarının daha etkin ve sistematik
şekilde çözülmesi,
• Çiftçilerin çevre bilincinin artırılması,

olarak sıralanabilir. Ancak, 1985–1988 yıllarında yapılan reformlar sonuçsuz


kalmış, OTP bir kez daha ciddi krizler yaşamıştır. Topluluğun piyasada
gittikçe artan fazla ürünler karşısında, ticaret ortaklarından gördüğü baskının
yanı sıra, çiftçilerin de politikaya karşı güvenleri sarsılmıştır (Atakan, 1998).

Bunların sonucunda, 9.7.1991 tarihli Komisyon toplantısında, Komiser


Mac Sharry tarafından hazırlanan ve OTP’nin oluşumundan itibaren yapılan

108 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

en radikal değişiklikleri içeren reform paketini benimsemiştir. Bu çerçevede


Mac Sharry Reform paketi (1992 OTP Reformu);

• Piyasa düzenleri ve garanti edilmiş fiyatlarla ilgili önlemler,


• Çevre bakımından daha az riskli, üretimin ve ağaçlandırmanın
teşvikine ilişkin önlemler ve,
• Sosyal önlemler

olmak üzere üç ana bölümden oluşmuştur. Söz konusu reform tedbirleri ortak
piyasa düzenine tabi ürünlerin üretiminin değer olarak yaklaşık % 75’ini
kapsamaktadır. Reform çerçevesinde en ayrıntılı ve radikal kararlar, kurulan
ilk ortak piyasa düzeni olan hububat sektörüne yönelik olmuştur. Bu sektörde,
üç yıllık bir dönemde iç müdahale fiyatlarının % 29 oranında indirilmesi
öngörülmüş, üreticilerin fiyat indirimlerinden doğan kayıplarını telafi etmek
amacıyla da hektar başına doğrudan yardımlara geçilmesi kararlaştırılmıştır
(Atakan, 1998; Olgun, 2005; EU, 2005).

Roma Antlaşması’nın imzalanmasının ardından geçen 40 yıllık sürede,


AB’nde artık gıda arzı sıkıntısı kalmadığı görülmektedir. Ilıman iklimi ve
verimli toprakları, gelişmiş teknikler ve iyi eğitilmiş bir işgücü tarafından
işlenen topraklar sayesinde AB, tarım sektöründe uluslararası alanda önemli
bir yere sahiptir. Dolayısıyla, tarım politikaları da artık bu değişen sosyal
yapıya uyumlu hale getirilmeli ve daha çok uluslararası rekabet ile çevre
bilinci konularına odaklanmaya doğru gitmeli görüşü ortaya çıkmıştır. AB’nde
bugün, genişleme konusunda OTP’ ye karşı içte duyulan rahatsızlıklar ve
GATT Uruguay Turu sonrası tarım ürünleri ticaretindeki liberalizasyon OTP’
de yeni bir reforma ihtiyaç duyulmasının başlıca nedenleri olarak
görülmüştür. Bu çerçevede “Gündem 2000”de, Komisyon, 1992 reformunu
değerlendirmiş ve OTP’de yeni bir reforma ihtiyaç olduğunu açıklamıştır.
Komisyon, daha sonra, Konsey ve Parlemento’ya sunduğu belgede Gündem
2000 kapsamında yapılması gerekenlere yönelik öneriler sunmuştur. Bu
öneriler çerçevesinde, “Avrupa Tarım Modeli” olarak öngörülen sistemin şu
özellikleri taşıması hedeflenmiştir;

109 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Uluslar arası düzeyde gittikçe daha az kabul gören desteklemelerde


aşırıya kaçmadan, aşamalı olarak dünya piyasalarında rekabet
gücüne sahip bir tarım sektörü,
• Üretim yöntemleri itibarıyla sağlıklı ve çevreyi koruyan, toplumun
beklentilerine cevap veren nitelikte ürünler sunabilen bir tarım sektörü,
• Görevi sadece üretmek olmayan, aynı zamanda, çeşitliliği, gelenekleri
ile zengin, canlı ve aktif bir kırsal hayatı ve mevcut istihdamı
koruyarak, yeni istihdam alanları yaratan bir tarım sektörü,
• Basitleştirilmiş, anlaşılır, ortak kararlaştırılması gereken konular ile üye
ülkelere bırakılması gereken konular arasında net bir ayırım
yapabilmiş bir OTP,
• Neden olduğu harcamaları ve toplumun sektörden beklentilerinin
yerine getirildiğini açıklayabilecek bir OTP.

Bu çerçevede hazırlanan yeni reform paketi 2003 yılında uygulamaya


konulmuştur. Daha önce de değinildiği üzere son OTP reformu çerçevesinde,
hayvancılık sektöründe üretimden bağımsız tek çiftlik ödemesine (tek ödeme
planı, tek ödeme sistemi, tek işletme primi) geçildiği, ancak üye ülkelere belli
bir geçiş dönemi tanındığı, tek çiftlik ödemesine geçişle birlikte piyasa
düzeninin olumsuz etkilenmemesi için bazı ödemelerin üye ülkelerce
yaptıkları seçimlere göre belli oranlarda üretime uygulanabileceği
görülmektedir (Atakan, 1998; Olgun, 2005; EU, 2005). Son OTP reformunun
odak noktası olan tek çiftlik ödemesi aşağıda açıklanmıştır .

Tek Çiftlik Ödeme Sistemi

AB’nde tek çiftlik ödemesinin temel amacının üretici gelirlerini garanti


altına almak olduğu ifade edilmektedir (Uzmay, 2005; EU, 2005). Tek çiftlik
ödemesinden yararlanabilmek için bazı koşulların yerine getirilmesi
gerekmektedir. Bu çerçevede, AB ülkelerinde 2000-2002 (yeni üye ülkeler
dışında) dönemi ortalamaları referans dönemi olarak alınacak olup, yardımlar
hektar başına verilecektir. Ancak, verilmesi öngörülen bu yardımlar üretim ve
verim artışından etkilenmeyecektir. Ayrıca, yardım ödemesinin yapılacağı
alanın, daha önce doğrudan ödemeden yararlanmış olması gerekmektedir.

110 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Yeni üye ülkeler bu ilave yardımlardan veya desteklemelerden, eski


üyelerin aksine, kademeli olarak yararlanabileceklerdir. Ödemeler, bu
ülkelerde 2004 yılında eski üyelerin % 25’i, 2005 yılında % 30’u ve 2006
yılında % 35’i kadar olacak ve daha sonra 2013’e kadar aşamalı olarak
artırılacaktır. Bundan sonraki dönemde ise eski üyelerle eşitlenecektir.
Ancak, bu geçiş döneminde yeni üye ülkeler, kendi ulusal kaynaklarından
yararlanarak eski üyelerde uygulanan miktarları geçmemek kaydıyla ve bazı
koşulları yerine getirerek doğrudan ödeme miktarında artış
uygulayabileceklerdir (Uzmay, 2005; EU, 2005). Bu ülkelerde birim alan
başına ödemeler, 2007 yılına kadar uygulanacak ve yine alana bağlı eşitleyici
doğrudan ödemeler 2008 yılı sonuna kadar uygulanacaktır. Bu sürecin
ardından söz konusu ülkelerde tek çiftlik ödemesine geçilmesi
hedeflenmektedir. Hayvancılık sektörüne ilişkin yapılan son reform
düzenlemeleri aşağıda kısaca açıklanmıştır.

Süt ve Süt Ürünleri Piyasasında Reform

Süt ve süt ürünlerinde süt kotalarının devamı (2015 yılına kadar) ve


süt kotalarının yılda % 1.5 artırılması öngörülmüştür. Buna karşılık süt primi
2004 yılı için ton başına 11.81 Avro, 2005 yılı için 23.65 ve 2006 yılı ve
sonrasında 35.50 Avro/ton olacaktır. Süt priminin üretimden bağımsız hale
gelmesi yani tek ödemeye geçilmesi ile birlikte süt primi tek çiftlik ödemesine
entegre edilecektir (Uzmay, 2005; EU, 2005).

Doğrudan ödemeler süt priminde sabit ödeme (tek çiftlik ödemesi) ve


üye ülkeler tarafından yapılacak ek ödemeler kapsamında yürütülecektir.
Ayrıca, sütte uygulanan hedef fiyat kaldırılacaktır.

Yağsız süt tozunda fiyatlar 4 yıl içinde % 15 indirilecek, süt tozu


fiyatları Haziran 2005–Temmuz 2006 dönemi için 18,49 Avro ve Temmuz
2006’dan itibaren 17,45 Avro olacaktır (Uzmay, 2005; EU, 2005).

Tereyağında müdahale fiyatı indirimi % 25 olacak, tereyağı müdahale


alımları 2004’de 70 bin tonla sınırlandırılmıştır. Buna paralel olarak tereyağı
müdahele alımları, 2005 yılında 60 bin ton, 2006’da 50 bin ton, 2007’de 40

111 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

bin ton ve 2008 yılından itibaren 30 bin ton ile sınırlandırılacaktır. Bunun yanı
sıra, tereyağı müdahale alımlarında Temmuz 2005- Haziran 2006 için ton
başına ödeme 28,24 Avro, Temmuz 2006- Haziran 2007 için ton başına
25,95 Avro ve Temmuz 2007’den itibaren 24,63 Avro olacaktır (Uzmay, 2005;
EU, 2005).

Sığır ve Dana Eti Piyasasında Reform

1999 yılında yapılan Berlin zirvesinde sığır ve dana eti için pazar
organizasyonlarında reform kararı alınmıştır. Bu kapsamda; stabil bir pazarın
oluşturulması, kırsal kesimde belli bir yaşam standardının sağlanması, AB
içinde sığır ve dana eti tüketiminin teşvik edilmesi, sektörün ürünlerinin
pazardaki rekabetinin iyileştirilmesi hedeflenmiştir. Reformlar, üreticilere
doğrudan ödemeleri ve özel ve resmi depolama yardımlarını içermektedir.

Gündem 2000 kapsamında, AB iç pazarında denge kurabilmek için


aşamalı olarak Pazar desteklerinin azaltılmasına karar verilmiş, bu
azaltmadan kaynaklanan üretici kaybı yapılacak olan telafi ödemeleri ile
giderilmesi düşünülmüştür. Daha önce de ifade edildiği üzere, 2002 yılından
itibaren müdahale fiyatı uygulamasına son verilmiştir. Depolama temel fiyatı
2224 Avro/ton olarak belirlenmiş, piyasa fiyatı bu fiyatın % 103’ünün altına
düştüğünde özel depolama yardımı yapılması da kararlaştırılmıştır (Saner ve
Çukur, 2005; Uzmay, 2005; EU, 2005).

Bunun yanı sıra, AB önemli düzeyde hayvan başına prim vermekte


olup, söz konusu primler tek çiftlik ödemesinde geçiş için temel alınacak olan
2000/2002 dönemi ortalama ödemeler açısından önem arz etmektedir.

Sığır ve dana eti piyasasında tek çiftlik ödeme sistemine geçiş 2007
yılında uygulanacaktır. 2007 yılına kadar sığır ve dana eti piyasalarında
ortaya çıkacak sorunların önüne geçilebilmesi amacıyla üye ülkelere bazı
istisnalar tanınmıştır. Bu kapsamda iki alternatif sunulmuş olup, ilki yavrulu
inek priminin % 100’ü ve kesim priminin % 40’ı üye ülke tarafından
korunabilecek olmasıdır. Üye ülkelere sunulan ikinci alternatif ise, kesim
priminin % 100’ü ve erkek sığır priminin % 75’inin aynen uygulamaya devam

112 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

edilmesidir. Geri kalan kısımlar için ise tek çiftlik ödemesinden


yararlanılacaktır (Saner ve Çukur, 2005; Uzmay, 2005; EU, 2005).

Koyun ve Keçi Eti Piyasasında Reform

Daha öncede de ifade edildiği üzere, AB’nde koyun ve keçi karkasları


derecelendirilmekte olup, bu konuda yağ içeriği ve karkas şekli göz önünde
bulundurulmaktadır. 2002 yılında koyun ve keçi eti OPD’si çerçevesinde
uygulanmakta olan temel fiyat kaldırılmıştır. 2002 yılından bugüne kadar
destekleme amacıyla doğrudan ödeme sistemi (işletmedeki hayvan sayısının
10-50 baş olma koşulu vardır) uygulanmaktadır. Koyun ve keçi etindeki
doğrudan ödemeler ise; kuzu ve oğlakta 21 Avro/baş, süt tipi kuzu ve oğlakta
16.8 Avro/ baş, anaç koyun ve keçide 16.8 Avro/baş şeklindedir. Tek çiftlik
ödeme sisteminin bu piyasa düzeninde de geçerli olması öngörülmektedir.
Buna göre üye ülkelere yine iki alternatif sunulmaktadır.

1) Yüzde100 tek çiftlik ödemesine geçiş,


2) Hayvan başına ödenen primlerin % 50 oranında uygulanması.

Eğer hayvan başına ödenen primlerin yarıya indirilmesi durumunda


üye ülkeler ödemelerin % 50’sini üretime dayalı gerçekleştirebileceklerdir
(Saner ve Çukur, 2005; Uzmay, 2005; EU, 2005).

Kümes Hayvanları ve Etleri ile Yumurta Piyasasında Reform

Kümes hayvanları ve etleri ile yumurta OPD’lerinde iç piyasaya


müdahale edilmemektedir. Yeni reforma geçişle birlikte bu piyasa düzeninin
yem bitkilerinde tek çiftlik ödemesine geçişe bağlı olarak etkilenebileceği
ifade edilmektedir (Türkekul, 2005; Uzmay, 2005; EU, 2005).

Sonuç olarak, yeni reform kapsamında işletmelere yapılan doğrudan


ödemelerin önemli oranda artacağı öngörülmektedir. Bu durumda, AB’nin
eski üye ülkelerinin yeni reformdan olumsuz etkilenmeyecekleri, reformun
ana amacına yönelik olarak üretici gelirlerinin garanti altına alınabileceği
bildirilmektedir (Uzmay, 2005; EU, 2005).

113 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

4. TÜRKİYE’NİN AB’NE KARŞI YÜKÜMLÜLÜKLERİ

4.1. Türkiye ve AB Tarım İlişkileri

Türkiye ile AB arasında tarım alanındaki ilişkilerin çerçevesini 1963


tarihli Ankara Anlaşması, 1973 tarihli Katma Protokol ile 1/80, 1/95 ve 1/98
Sayılı Ortaklık Konseyi Kararları belirlemiştir. 3 Ekim 2005 tarihinde de üyelik
yolunda son aşama olan müzakerelere başlanmıştır.

Ankara Anlaşması çerçevesinde oluşturulan “Ortaklık Rejimi”, tarım ve


tarım ürünlerini, OTP’de göz önünde bulunduran özel usüllere göre
kapsamaktadır. Topluluk, Ankara Anlaşması ile tek taraflı olarak Türkiye
çıkışlı bazı tarım ürünlerine indirimli tarife kontenjanları tanımıştır.

Katma Protokolde; 22 yıllık dönem sonunda, Türk tarımının OTP'ye


uyumunun sağlanması için Türkiye'nin gerekli OTP tedbirlerini alması,
Ortaklık Konseyi'nin, Türkiye'nin 22 yıllık dönem sonunda (1995 yılı sonunda)
OTP tedbirlerini aldığını belirlemesini takiben tarım ürünlerinin serbest
dolaşımı ile ilgili hükümleri tespit etmesi ve Türkiye ile Topluluğun birbirlerine
tarım ürünleri ticaretinde karşılıklı tercihli bir rejim uygulaması öngörülmüştür.

Bu çerçevede, AB Türkiye'den ithal ettiği bazı ürünlere gümrük


muafiyeti, bazılarına da çeşitli oranlarda gümrük indirimi uygulamıştır. AB’nin
Türkiye'ye tanıdığı bu tercihli rejim, Ortaklık Konseyinin 1980 yılındaki 1/80
Sayılı Kararı ile iyileştirilmiştir. Türkiye ise ilk defa, 1993 yılı İthalat Rejimi
Kararı ile bazı tarım ürünlerinde AB’ne yaklaşık % 30 gümrük indirimi
şeklinde bir taviz sağlamıştır. Bu tavizler daha sonraki yıllarda iyileştirilmiştir.

Kamuoyunda Gümrük Birliği (GB) Anlaşması olarak bilinen 1/95 sayılı


Ortaklık Konseyi Kararıyla Türkiye ile AB arasında bir Gümrük Birliği
oluşturulmuştur. Katma Protokol’de öngörülen 22 yıllık dönem içerisinde Türk
tarımının OTP'ye uyumu konusunda önemli bir gelişme sağlanamaması
nedeniyle, tarım ürünleri GB Anlaşması dışında bırakılmış, işlenmiş tarım
ürünleri ise GB kapsamına alınmıştır.

114 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Türkiye ile AB arasında tarım ilişkileri konusunda en kapsamlı


düzenleme, 25.3.1997 tarihinde imzalanan ve 1.1.1998’de yürürlüğe giren
1/98 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile yapılmıştır. 1993 yılında başlayan ve
13 tur süren müzakereler neticesinde, Türkiye ile AB arasında tarım ürünleri
ticaretinde tercihli (tavizli) rejim genişletilmiş, Türkiye'nin AB'ne yaptığı tavizli
tarım ürünleri ihracatı % 76’dan % 93’e, AB'nin Türkiye'ye yaptığı tavizli tarım
ürünleri ihracatı ise % 7’den % 33'e çıkarılmıştır.

Bu kapsamda AB, hayvancılık sektörüne ilişkin olarak Türkiye’ye 200


ton gümrüksüz koyun ve keçi eti ve bin ton vergi indirimine tabi hindi eti tavizi
vermiştir. Buna karşılık, Türkiye AB’ne, gümrüksüz ve limitsiz damızlık sığır,
yine gümrüksüz iki bin baş damızlık haricinde kalan sığırlar, % 50 gümrükle
1500 baş düşük canlı ağırlıklı sığır, 19 bin ton değişen oranlarda gümrük
vergisi indirimli et ve yine indirimli 9300 ton süt ürünleri tavizi vermiştir.

1/98 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı çerçevesinde verilen tavizler göz


önünde bulundurulduğunda Türkiye AB’ne göre daha fazla taviz veren taraf
olmuştur. Ancak, özellikle 1996 yılından itibaren AB ülkelerinde yoğun olarak
görülen BSE vakaları ve diğer hayvan sağlığı gerekçeleri ve DTÖ kurallarına
da uygun olarak getirilen tedbirler nedeniyle, söz konusu Protokol ile AB'ne
verilen bu tavizler yürürlüğe konulmamıştır. Buna karşılık olarak AB, salça,
fındık ve karpuzda verdiği tavizleri askıya almıştır (Yavuz vd. 2001; Sayın,
2001; Aral ve Cevger, 2002; EU, 2005; TKB, 2006).

Türkiye ile AB arasında tarım ürünleri ticareti açısından ilişkileri zora


sokan en önemli gelişme, söz konusu canlı hayvan ve et ithalatına
yasaklama getirmiş olmasıdır. Son dönemlerde bu konudaki yasaklamaların
kaldırılması yönünde AB tarafından ısrarlı talepler gelmekte olup, bu
konudaki çalışmalar sürdürülmektedir.

Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin yol haritası ise, AB Komisyonu tarafından


3.6.1998 tarihinde yayınlanan ve 15-16.6.1998 tarihlerinde yapılan Cardiff
Zirvesinde onaylanan "Türkiye İçin Avrupa Stratejisi" raporda belirlenmiştir.

115 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Stratejinin "Tarım" bölümünde; Türkiye'nin tarım politikasının, Ankara


Anlaşması ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararında öncelikli bir hedef olan,
tarım ürünlerinin serbest dolaşımını sağlamak için OTP’ye uyumunun
gerektiği ifade edilmektedir. Ayrıca, ülke tarımının özellikleri dikkate alınmak
kaydıyla, Türkiye'nin Topluluk müktesebatını benimsemeye teşvik edilmesi
ve bu doğrultuda, AB Komisyonunun, Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkelerine
uygulanan yaklaşıma benzer şu üç aşamalı süreci önerdiği belirtilmiştir;

Birinci aşama, Karşılıklı olarak taraflar, uygulanan tarım politikalarının


daha iyi anlaşılmasını sağlamak üzere gerekli tüm araçlar ve kurumlarla ilgili
başlıca hukuki belgelerin envanterini birbirlerine ileteceklerdir.

İkinci aşama, AB OTP’si ile Türk tarım politikalarının çeşitli yönleri


hakkında yapılacak görüşmeleri öngörmektedir.

Üçüncü aşama ise, tarımın çeşitli alt sektörlerinde, OTP ile Türk tarım
politikası arasındaki farklılıkların bir özetinin hazırlanmasını içermektedir.

Bu aşamaların sonunda Türkiye'den, AB’ne Topluluk müktesebatının


üstlenilmesine yönelik bir çalışma programı sunması beklenmektedir. Ayrıca,
AB tarafından yapılacak olan mali ve teknik yardımların, Türk tarımının
yeniden yapılanması ve OTP’ye uyumu için önemli bir unsur olduğu
belirtilmektedir. Bu çerçevede, Türkiye'nin Komisyon'a öncelikli tedbirlerini
içeren bir liste sunması ve söz konusu liste görüşüldükten sonra, teknik
yardım programının hazırlanabileceği ifade edilmiştir.

Türkiye’nin AB’ne adaylık statüsü 10-11 Aralık 1999 tarihlerinde


Helsinki’de yapılan AB Zirvesinde kabul edilmiştir. Bu süreçte, tarım
konusunda, özellikle tarımda istihdam edilen nüfus, işletme büyüklüğü,
kurumsal organizasyon, örgütlenme, tarımsal desteklemeler, teknoloji
kullanımı, verimlilik, bitki ve hayvan sağlığı ile hayvan refahı, ürün kalite ve
standartları açısından uyum sağlanması gerekmektedir (DPT, 2001a; Sayın,
2001; Aral ve Cevger, 2002; EU, 2005; TKB, 2006).

116 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

4.2. Katılım Ortaklığı Belgeleri ve Türkiye’den Yapılması İstenenler


Türkiye’nin adaylık sürecinde izlemesi gereken yol, üç Katılım
Ortaklığı Belgesi ile resmileştirilmiştir. Katılım Ortalığı Belgelerinde yer alan
tedbirler Çizelge-4.1, Çizelge-4.2 ve Çizelge-4.3,’de gösterilmiştir (DPT,
2005a).

Çizelge-4.1. Birinci Katılım Ortaklığı Belgesinde Yer Alan Tedbirler


Kısa Vade Orta Vade
Ekonomik - Tarımda reformların sürdürülmesi - Tarımda reformların
Kriterler tamamlanması
- Arazi kayıt, hayvan kimlik, bitki pasaport - OTP ve Kırsal
sistemlerinin geliştirilmesi Kalkınma Politikalarına
- Tarımsal pazarların izlenmesi, çevresel, yapısal ve uyum amacıyla gerekli
kırsal kalkınma tedbirlerinin uygulanması için uygun mevzuatın ve kurumsal
idari yapılanmanın geliştirilmesi yapının oluşturulması
- Hayvan ve bitki sağlığı konularında AB mevzuatına - AB halk sağlığı ve
Tarım
uyum için bir strateji geliştirilmesi, yürütme hijyen standartlarına
kapasitesinin oluşturulması uyum, teşhis ve test
- Hayvan ve bitki hastalıkları ile mücadeleye ilişkin imkanlarının geliştirilmesi
mevzuatın uyumlaştırılması amacıyla test
uygulamaları, denetleme düzenlemeleri ve kurumsal
yapının iyileştirilmesi
- Avrupa standartları, ehliyet ve uygunluk
değerlendirmesi, etiketlemeye uyumun
hızlandırılması
- Piyasa gözetimi ve uygunluk değerlendirme
yapılarının güçlendirilmesi
İç Pazar
- Yeni ve küresel yaklaşımların üstlenilmesini
sağlayacak çerçeve mevzuatın hazırlıklarının
başlatılması ve uygun idari yapılanmanın
oluşturulması
- Ticarete yönelik teknik engellerin kaldırılması
Kaynak: DPT, 2005a. (www.dpt.gov.tr).

117 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Çizelge-4.2. İkinci Katılım Ortaklığı Belgesinde Yer Alan Tedbirler


Kısa Vade Orta Vade
Tarım -Entegre İdare Kontrol Sistemi çerçevesinde; -Entegre İdare ve Kontrol Sisteminin
Arazi parsel tanımlama ve hayvan kayıt kurulmasının tamamlanması
sistemlerine yönelik çalışmaların başlatılması -Kırsal kalkınma ve ormancılık
-Kırsal kalkınma ve ormancılık stratejisinin politikasının uygulanması için gerekli idari
geliştirilmesi yapının kurulması
-Bir veterinerlik çerçeve yasasının -Ortak Pazar yapılarının kurulması,
hazırlanarak, AB ikincil mevzuatının -Piyasaların izlenmesi için gerekli idari
üstlenilmesi, idari, bilimsel, test ve denetime yapıların ve uygulama mekanizmalarının
dair insani, teknik ve bilgi kaynaklarının kabul edilmesi
güçlendirilmesi -Üçüncü ülkelerle topluluk müktesebatı ile
-Hazırlanan mevzuatın uygulanmasının uyumlu Sınır Kontrol Noktalarının
sağlanması güncelleştirilmesine ilişkin plan ve takvim
-Sınır Kontrol Noktaları sisteminin sunulması
oluşturulması ve gerekli belgelerin -Gıda güvenliği kontrol sisteminin yeniden
belirlenmesi düzenlenmesi ve insani, teknik ve mali
-Bitki koruma mevzuatının uygulamasını kaynakların AB standartlarına uygun bir
sağlayacak idari, bilimsel ve teknik yapıların şekilde iyileştirilmesi
güçlendirilmesi -Gıda işleme tesislerinin
-Bitki ve bitkisel ürün ithalatı ve gıda modernizasyonuna ilişkin takvim ve
sanayinin denetiminin güçlendirilmesi iyileştirme planının oluşturulması,
muayene ve tanı tesislerinin kurulması
Kaynak: DPT, 2005a. (www.dpt.gov.tr).

Çizelge-4.3. Üçüncü Katılım Ortaklığı Belgesinde Yer Alan Tedbirler


Kısa Vade Orta Vade
Tarım - Kırsal kalkınmaya ilişkin gerekli yasal - Entegre İdare ve Kontrol Sistemi (IACS)
düzenlemelerin yapılması ve AB oluşturulması ve bu çerçevede Arazi
yardımlarından yararlanacak idari Parsel Tanımlama Sisteminin (LPIS)
yapının oluşturulması kurulması
İstatistik - Tarım istatistiklerinin iyileştirilmesine - DİE’nin (TÜİK) istatistik toplama ve
yönelik stratejinin güçlendirilmesi işleme yöntemlerinin iyileştirilmesi
Gıda - AB halk sağlığı ve hijyen standartlarına - Bitki sağlığı mevzuatının hazırlanması,
Güvenliği, uygun program hazırlanarak gıda işleme - Mevzuatının uygulanması için idari
Bitki ve tesislerinin modernizasyonu yapının oluşturulması,
Hayvan - Kalıntı kontrol programlarının - AB standartları çerçevesinde bitki
Sağlığı uygulanması. çeşitlerinin kayıt altına alınması.
Kaynak: DPT, 2005a. (www.dpt.gov.tr).

Katılım Ortaklığı Belgelerinde görülen ortak noktalar ve dikkati çeken


tedbirler ise şunlardır;

• Kurumsal ve idari yapının AB mevzuatını üstlenilecek ve


uygulayabilecek şekilde geliştirilmesi,
• Mevzuat uyumunun sağlanması ve uygulamaya geçilmesi,
• AB üretim, pazarlama ve ürün işleme standartlarına ulaşılması,
• AB ile ticaret konusunda ticari ve teknik engellerin kaldırılması,
• Denetim, kalıntı ve sınır kontrollerinin iyileştirilmesi,

118 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Tarım istatistiklerinin iyileştirilmesi,


• Bitki çeşitlerinin kayıt altına alınması,
• Kurumsal ve insani kapasitenin geliştirilmesi.

4.3. Türkiye’nin Ulusal Programı ve Sektöre İlişkin AB’ne Taahhütleri

Birinci Ulusal Programda tarım sektörüne ilişkin olarak OTP’ye


uyum, Doğrudan Gelir Desteği (DGD) çalışmaları, Çiftçi Kayıt Sistemi, Tapu
Kadastro Sistemi, Coğrafi Bilgi Sistemi, Çiftlik Muhasebe Veri Ağının (FADN)
geliştirilmesine yönelik Tarım Bilgi Sistemine ilişkin Veri Tabanı, Hayvan
Kimlik Sisteminin geliştirilmesi, Hayvan ve Bitki Sağlığı alanındaki mevzuata
uyum, test ve laboratuar hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik düzenlemelerin
gerçekleştirilmesi, gıda işleme tesislerinde, AB hijyen ve halk sağlığı
standartlarına uyum konusunda çalışmalar, ayrıca, AB uygulamalarına
paralel kırsal kalkınma önlemlerini içeren yeni stratejiler geliştirilmesi,
üreticilerin örgütlenmelerine yönelik olarak da üretici birliklerinin kurulmasına
ilişkin mevzuatın hazırlanması konularına değinilmiştir.

Tarım kesimindeki yetki dağınıklığının giderilmesi amacıyla kurulmuş


olan Tarımda Yeniden Yapılandırma ve Destekleme Kuruluna etkinlik
kazandırılacağı ve katılımın geliştirileceği öngörülmüştür.

İkinci Ulusal Programda ise kısa ve orta vadeli taahhütler


sıralanmıştır. Buna göre kısa vadede;

• Entegre İdare ve Kontrol Sisteminin (IACS) kurulması için gerekli yasal


düzenleme ile birlikte, uygulamanın gerçekleşmesi için Ulusal
mevzuatta gerekli değişiklikler yapılacağı,
• Organik ürünlerin üretimi, tüketimi ve denetlenmesine dair Kanun
çıkarılacağı,
• Türkiye’nin tarım politikalarının yönlendirilmesinde etkin bir biçimde
kullanılabilecek olan Çiftlik Muhasebe Veri Ağının kurulmasına ilişkin
mevzuat uyumu sağlanacağı ve gerekli kurumsal kapasite
çalışmalarına başlanacağı,

119 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Bütün ürün grupları için geliştirilen OPD’lerine yönelik AB mevzuatı ile


OPD’ye tabi olmayan ancak, belirli bir üretim modeline tabi tutulan ve
yardım mekanizması oluşturulan ürünler için geliştirilmiş olan
mevzuatın inceleneceği,
• Birlik bitki sağlığı mevzuatının belirlenen takvim çerçevesinde
üstlenileceği,
• Bitki ve hayvan sağlığı alanında Sınır Kontrol Noktalarının belirlenmesi
ve ticarette teknik engellerin kaldırılmasına ilişkin koşul ve kuralları
belirleyen AB mevzuatına uyum sağlanacağı,
• Veterinerlik Çerçeve Kanununun hazırlanacağı ve ilgili kurumların
hayvan hastalıklarının gözetimini yürütebilecek teknik imkanlara
kavuşturulması amacıyla alt yapıların güçlendirileceği ve Sınır Kontrol
Noktalarındaki kurumsal kapasitenin artırılması için çalışmalar
başlatılacağı belirtilmiştir.
Orta vadede yapılacak olanlar ise;
• IACS’ın kurulacağı ve işleyen bir sistem haline getirileceği,
• DGD ve diğer destekleme mekanizmalarının AB’ndeki yapıya
uyumlaştırılması için Arazi Parsel Tanımlama Sisteminin (LPIS)
oluşturulacağı,
• FEOGA’nın harcama ve düzenlemelerini gerçekleştirecek ödeme
kuruluşlarına yönelik çalışmaların tamamlanacağı,
• Söz konusu ödeme kuruluşunun yapılandırılmasında Türkiye’nin
önümüzdeki dönemde Tarım ve Kırsal Kalkınma Özel Katılım
Programı (SAPARD) veya benzeri bir programdan yararlanması
ihtimali çerçevesinde alınacak teknik yardımlara ilişkin bir programın
hazırlanmasına başlanacağı,
• FADN sisteminin işler hale getirileceği,
• OTP kapsamında tarımsal ürünler ve üreticiler için geliştirilen bütün
yardım ve destek mekanizmalarına yönelik mevzuatı oluşturmak üzere
“OPD Çerçeve Kanunu” nun çıkarılacağı ve idari yapıların bu
kapsamda oluşturulmasına başlanacağı,

120 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Başta TKB bünyesinde Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Genel


Müdürlüğünün kurulması olmak üzere, uyum sağlanan ve sağlanacak
AB bitki sağlığı mevzuatının uygulanmasına yönelik kurumsal
kapasitenin geliştirilmesinin orta vadede tamamlanacağı,
• Halk sağlığı programlarına destek verecek veteriner laboratuarlarının
güçlendirileceği ve hayvan refahı konusunda gereken idari
düzenlemelerin tamamlanacağı,
• Gıda işleme tesislerinin modernizasyonu için gerekli finansman ihtiyacı
ve modernizasyon planının oluşturulacağı ve Türkiye’nin diğer aday
ülkelerin kullanımına açılan, SAPARD benzeri bir programdan
yararlandırılması halinde bu çalışmaların hızla gerçekleştirileceği,
• AB kırsal kalkınma mevzuatına uyum hazırlıkları çerçevesinde Birliğin
kırsal kalkınma mevzuatına paralel olarak, ödeme kuruluşu, bölgesel
ajanslar gibi idari yapıların oluşturulacağı

şeklinde sıralanmıştır (DPT, 2005a; TKB, 2006). Bu taahhütler çerçevesinde,


Katılım Ortaklığı Belgelerinde yer alan tedbirlere göre Türkiye’nin
öngörülenden biraz daha fazla yükümlülük altına girdiği görülmektedir.

4.4. Türkiye Tarafından Yerine Getirilen Yükümlülükler

Katılım Ortaklığı Belgeleri ve Türkiye’nin Ulusal Programı


çerçevesinde Türkiye tarafından önemli çalışmalar yapılmış ve bir çok
mevzuat düzenlemesi gerçekleştirilmiştir. Ancak özellikle bilgi sistemleri ve
istatistikler konusunda önemli sayılabilecek bir gelişme kaydedilmemiştir. Bu
çerçevede Türkiye tarafından aşağıdaki konularda önemli bazı ilerlemeler
sağlanmıştır.

• Tarım Kanunu çıkarılmıştır,


• Üretici Birlikleri Kanunu çıkarılmıştır,
• Tarım Sigortaları Kanunu çıkarılmıştır,
• Islahçı Hakları Kanunu çıkarılmıştır,
• Gıda Kanunu çıkarılmıştır,
• Hayvanları Koruma Kanunu çıkarılmıştır,

121 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Bölgesel Ajansların Kuruluş Kanunu çıkarılmıştır,


• Kırsal Kalkınma Stratejisi çıkarılmıştır,
• Hayvan kimlik sistemine yönelik, Sığır Türü Hayvanların
Tanımlanmasına İlişkin Yönetmelik yayımlanarak sığır türü hayvanlar
kayıt altına alınmıştır,
• Hayvan sağlığı alanında laboratuar alt yapılarının iyileştirilmesi, teşhis
ve denetim mekanizmalarının geliştirilmesi amacıyla AB hibe katkılı
proje uygulanarak ilerleme sağlanmıştır,
• Sınır Kontrol Noktaları kurulmaya başlanmış olup, 7 adet Sınır Kontrol
Noktasının 2007 yılı sonuna kadar tam anlamıyla faaliyete geçmesi
beklenmektedir,
• Üreticilerin örgütlenmesi kapsamında, Damızlık Sığır Yetiştirici
Birliklerinin yanı sıra, Arı Yetiştirici Birlikleri, Küçükbaş Hayvan
Yetiştirici Birlikleri ve Süt Birlikleri kurulmuştur.
• Çalışmaların son aşamaya getirildiği düzenlemeler ise şunlardır;
• Ödeme Kuruluşlarına ilişkin Kanun çalışmaları son aşamaya
getirilmiştir.
• Çiftçi Kayıt Sistemi ile IACS’ın kurulmasına ilişkin çalışmalar
sürdürülmekte olup, Çiftçi Kayıt Sisteminin kısa vadede esas alınması
hedeflenmektedir.
• FADN’ın kurulmasına ilişkin AB’ne proje teklifi yapılmış olup, alt yapıya
ilişkin çalışmaların 2007 yılında sonuçlandırılması beklenmektedir.
• Tapu ve Kadastro çalışmaları hızlandırılmış olup, 2007 yılında
sonuçladırılması beklenmektedir.
• Küçükbaş hayvanların tanımlanması ve kimliklendirilmesine ilişkin
Yönetmelik çalışmaları sürdürülmekte olup, kısa vadede bu
hayvanların da kimliklendirilmesi hedeflenmektedir (DPT, 2005a; TKB,
2006).

Uyum konusunda Katılım Ortaklığı Belgelerinde, Ulusal Programlarda


ve İlerleme Raporlarında da yer alan ve henüz bir ilerleme sağlanamayan
önemli düzenlemeler ise;

122 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Kurumsal yapılanmaların henüz kararlaştırılamamış olması,


• OPD ve destekleme mekanizmalarına ilişkin AB’ne yakınlaşmayı
sağlayacak herhangi bir düzenleme yapılmaması,
• IACS’ın birçok alt bileşeni konusunda yeni istatistiksel verilerin
toplanması ve işlenmesi konusunda ilerleme sağlanamaması,
• Ödeme Ajanslarının kuruluşunun gecikmesi,
• 1/98 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı çerçevesinde AB’ne verilen
taahhütlerin yerine getirilmemesi,

olarak sayılabilir. Bütün bunlara karşılık, daha önce de belirtildiği üzere OTP,
Birliğe her katılan ülkeye, ülkelerdeki tarımsal ürün kompozisyonuna ve
tarımsal ürün taleplerine göre sürekli değişebilir bir özelliğe sahiptir. Her üye
ülkenin tarımsal ürün deseni farklılık göstermekte ve uygulanan tarım
politikaları, ülke menfaatleri doğrultusunda geliştirilmektedir. Ülkeler arası
farklılıklardan kaynaklanan gerek kurumsal alt yapı, gerekse mevzuatın Birlik
ile uyumlaştırılması tüm üye ülkelerde halen sürdürülmektedir. Aynı sorunlar
aday ülkeler için de geçerlidir (DPT, 2005a; TKB, 2006).

Genel olarak Birlik kurucu ülkeleri arasında, çiftçi ve ülke gelirlerini


ilgilendiren ekonomik konuların dışında yapısal ve mevzuat uyumunun
tamamlandığı ifade edilebilir. AB' ne sonradan katılan özellikle Akdeniz
ülkeleri için ayrı bir tarımsal uyum programı uygulanmıştır. Son katılan 10
ülkenin ardından SAPARD programı yürürlükten kaldırılmış olup, halen aday
olan ülkelere yeni bir destekleme programı (IPARD) yürürlüğe konulmuştur.
Ayrıca, AB'nin kurumsal yapılanma konusunda herhangi bir ülkeye yaptırım
uygulaması söz konusu değildir. Çünkü AB tarafından, genel olarak üye veya
aday ülkenin geleneksel devlet yapısı içerisinde konu ile ilgili muhatap bir
birimin bulunmasının yeterli olacağı bildirilmektedir (Akder, 1997; Eraktan,
1997; Sakarya ve Uysal, 2000; TKB, 2004; TZOB, 2004; EU, 2005).

123 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

5. DTÖ TARIM MÜZAKERELERİ VE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNE OLASI


ETKİLERİ

Daha önce de belirtildiği üzere, 1995 yılında yürürlüğe giren GATT


Uruguay Turu (DTÖ) Tarım Anlaşması ile, tarım ürünleri ticaretini etkileyen
tarımsal desteklemeler için yeni kurallar uygulamaya konulmuştur. Anlaşmayı
imzalayan ülkeler için bağlayıcı nitelikte olan bu kurallar 1995-2004 yıllarını
kapsamaktadır. Söz konusu Anlaşmanın 20 nci maddesi, bu sürenin
bitiminden sonra ürün ticareti ve desteklemelere ilişkin ilave kuralların
yürürlüğe konulmasını ve bu amaçla 1999-2000 döneminde yeni bir
müzakere döneminin başlatılmasını öngörmüştür.

DTÖ tarım müzakerelerinde Türkiye özel ürünlerde korumacılığın


sürmesini savunmakta olup, ABD pazara girişte ticaretin serbestleştirilmesi
ve iç desteklerde mevcut durumun sürdürülmesi yönünde hareket etmektedir.
AB ise genel olarak müzakerelerin seyrine göre tutum belirlemekte, bir
yandan ticaretin serbestleştirilmesini savunurken, diğer yandan ABD’ye göre
daha korumacı bir tutum göstermektedir (TKB, 2006; Pankobirlik, 2006).

GATT Uruguay Turu Anlaşmaları çerçevesinde 2001 yılında Katar’ın


başkenti Doha’da düzenlenen DTÖ Bakanlar Konferansında (Doha Kalkınma
Gündemi) ticaret konusunda yeni düzenlemelerin belirlenmesi amacıyla
müzakerelerin başlatılması kararı alınmıştır.

Ancak 2003 yılında, Doha Kalkınma Gündeminin devamı olan ve tarım


ürünleri ticaretinin tartışıldığı Cancun İleri Tarım Müzakereleri anlaşmazlıkla
sonuçlanmıştır. Türkiye’nin içerisinde yer aldığı gelişme yolundaki ülkelerin
(GYÜ), Çin, Endonezya ve Hindistan liderliğinde G33 adı altında bir araya
gelmesi ile oluşturulan grubun müzakerelerdeki etkinliğinin artması ve bu
nedenle anılan ülke grubunun, müzakerelere yön verici bir güç haline
gelmesi, müzakerelerde ilerleme sağlanamamasının önemli nedenlerinden
biri olarak belirtilmiştir (TKB, 2006; Pankobirlik, 2006; DPT, 2006a).

Söz konusu toplantıda G33 ülkeleri tarafından, DTÖ müzakerelerinin


önemli aktörleri olan ve liderliğini ABD’nin yaptığı ülkeler tarafından

124 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

savunulan “tarım ürünlerinde koşulsuz serbest ticaret” tezinin, ancak gelişmiş


ülkeleri ve onların çokuluslu şirketlerinin çıkarlarını gözettiğini, böyle bir
yaklaşımın gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki gelir seviyesi, ölçek
ekonomisi ve teknoloji üstünlüğüne dayalı rekabet gücü farklılığının dikkate
alınmadığını ve önemli bir bileşen olan kırsal ekonominin de göz ardı
edildiğini savunmuştur (TKB, 2006; Pankobirlik, 2006; DPT, 2006a).

Cancun Bakanlar Konferansının ardından Cenevre’de müzakerelere


devam edilmiş ve 31.7.2004 tarihinde bir çerçeve metin üzerinde anlaşmaya
varılmıştır. Ancak, teknik konularda önemli bir yol alınmış olmasına rağmen,
pazara giriş konusunda görüş ayrılıkları sürmüştür. Cenevre’de alınan
kararlar kapsamında 13-18.12.2005 tarihlerinde Hong-Kong’da yapılan
Bakanlar Konferansında bu tartışmalar sürmüş, ancak, bu toplantıda da
somut bir uzlaşma sağlanamamıştır. Hong-Kong Müzakerelerinde elde edilen
tek sonuç, ülkelerin iç desteklerinde, ihracat desteklerinde ve gümrük
tarifelerinde indirime gitmelerinin prensip olarak kabul edilmesidir (TKB,
2006; Pankobirlik, 2006; DPT, 2006a). Konu başlıkları itibarıyla Cenevre’de
oluşturulan Taslak Karar metninin içeriği ve hayvancılık sektörüne olası
etkileri aşağıda özetlenmiştir.

İç Destekler:

De-minimis kısaca, toplam üretim değeri üzerinden, verilebilecek


azami iç destek oranı olarak tanımlanmaktadır. GATT anlaşmaları
çerçevesinde bu oran, GYÜ’ler için %10, gelişmiş ülkeler (GÜ) için ise %5
olarak belirlenmiştir. İç desteklerde, genel destek miktarı (de-minimis ve mavi
kutu desteklerin toplamı) üzerinden bant yaklaşımı ile indirim yapılması
öngörülmektedir. İlk dilim olarak da genel destek seviyesinin % 20’si
oranında indirim yapılması, fazla destek veren ülkelerin daha fazla indirim
yapması ve üretimden bağımsız doğrudan ödemeleri içeren mavi kutu
desteklerinin toplam üretim değerinin % 5’ini geçemeyeceği benimsenmiştir.
Ayrıca, GYÜ’ler için bazı lehte ve özel uygulamalar yapılabileceği de (örneğin
GYÜ’lerin de-minimis kapsamında düşük gelirli çiftçilere yaptıkları destekler

125 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

indirimden muaf tutulabilecektir) ifade edilmiştir (TKB, 2006; Pankobirlik,


2006; DPT, 2006a).

Ayrıca ABD, daha önce belirlenen de-minimis sınırlarının % 50


indirilmesini talep etmiş, bu talebe karşılık, G-33 ve AB tarafından, de-
minimisten başka iç desteği bulunmayan ülkelerin, bu indirimden muaf olması
gerektiği savunulmuştur (TKB, 2006; Pankobirlik, 2006; DPT, 2006a).

İhracat Destekleri:

DTÖ Anlaşmaları ile düzenlenen ihracat iadeleri kapsamında 44 ürün


ve ürün grubu ihracat destekleri listesinde yer almış ve üye ülkeler tarafından
söz konusu ürün ve ürün grupları için desteklemeleri sınırlayıcı taahhütlerde
bulunulmuştur. Buna göre ihracat destekleri, 1995 yılından itibaren GÜ’ler
için altı yılda % 36, GYÜ’ler için 10 yılda, harcamalar bakımından % 24,
miktar bakımından % 14 indirime tabi tutulması öngörülmüştür. Buna göre;

• Listelenmiş desteklemeler ile vadesi 180 günü geçen ihracat


kredilerinin kaldırılması,
• 180 günden kısa vadeli ihracat kredilerinin denetim altına alınması,
• İhracat yapan kamu kuruluşlarının genel ticareti bozmamaları,
• Gıda yardımlarının üretim yapısını bozmaması için gerekli tedbirlerin
alınması kabul edilmiştir (TKB, 2006; Pankobirlik, 2006; DPT, 2006a).

Pazara Giriş

Yukarıda da açıklandığı üzere DTÖ Anlaşması ile 1995 yılından


itibaren tarife indirimleri kapsamında GÜ’lere altı yılda % 36, GYÜ’lere 10
yıllık süre içinde % 24 oranında bir indirim öngörülmüştür. Bu indirimler
yapılmadan önce ülkeler, tüm ithalat koruma ve kısıtlamalarını gümrük
tarifelerine dönüştüreceklerdir.

Türkiye tarifelendirmeyi tam anlamıyla kullanmamış, temel ürünlerde


en yüksek düzeyi diğer ürünlerde ise baz alınan dönemdeki (1995-2004)
korumalar üzerinden % 24 indirimi kabul etmiştir (TKB, 2006; Pankobirlik,

126 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

2006; DPT, 2006a). Cenevre Çerçeve Anlaşmasında prensip olarak kabul


gören tedbirler şunlardır:

• Tarım ürünleri ithalatında uygulanacak gümrük vergileri azaltılacaktır.


• Yüksek gümrük vergileri daha yüksek indirime tabi tutulacaktır.
• Bütün ülkelere hassas ürün ayrıcalığı tanınacaktır.
• GYÜ’ler için özel ürün belirleme ve Özel Koruma Mekanizmaları
oluşturma imkanı sağlanacaktır.
• GYÜ’lere tüm taahhütlerinde daha düşük indirim oranları ve daha uzun
uygulama dönemi ayrıcalığı sağlanacaktır.

Anlaşma kapsamında gümrük tarife indirimlerinde bant yaklaşımı


benimsenmiştir. Bant sayısı ve bu bantlar içinde hangi formül ile indirim
yapılacağı müzakere sürecinde belirlenecek, ancak, GÜ ve GYÜ’lere tek tip
formül uygulanacaktır (TKB, 2006; Pankobirlik, 2006; DPT, 2006a).

Cenevre Çerçeve Metni Kapsamında Alınacak Kararların Türkiye ve AB


Hayvancılık Sektörlerine Olası Etkileri

İç destekler

Türkiye, ülkede hayvancılığa verilen pazar desteklerinin de-minimis


seviyesinin oldukça altında olması nedeniyle, 1995’te yapılan anlaşma
çerçevesinde iç destek indirimi yönünde bir taahhütte bulunmamıştır. Buna
karşılık, daha öncede ifade edildiği üzere, Türkiye’de hayvancılık sektörüne
sağlanan girdi destekleri son yıllarda önemli düzeyde artış kaydetmiştir.
Ancak bu artışa karşılık halen yapılan desteklemeler DTÖ Anlaşmalarında
yer alan sınırın oldukça altındadır. Nitekim 2004 yılı itibarıyla GSMH’ya
katkısı % 11.2 olan tarım sektörüne yapılan desteklemeler aynı yılda
GSMH’dan yaklaşık % 0.7 oranında (binde yedi) pay almıştır. Hayvancılık
sektörüne yapılan destekleme ise % 0.7’ nin içerisinde % 7’dir.

Diğer taraftan, bazı özel uygulamalar çerçevesinde GYÜ’lerin de-


minimis kapsamında düşük gelirli çiftçilere yaptıkları destekler indirimden
muaf tutulması da göz önünde bulundurulduğunda, çoğunluğu küçük ve orta
ölçekli işletmelerden oluşan Türkiye hayvancılık işletmeleri açısından

127 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

herhangi bir sorun olmayacağı hatta desteklemelerde sağlanacak artış ve


özel muafiyetlerle olumlu gelişmelerin olacağı öngörülebilir.

AB ise, dünyanın en korumacı tarım politikalarını izlemesi nedeniyle


DTÖ Tarım Anlaşmalarının her bölümünden önemli düzeyde etkilenecektir.
Bu duruma AB, öncelikle Gündem 2000 ve sonrasında 2003 OTP Reformu
ile hazırlık yapmaya başlamış olup, DTÖ Anlaşmaları kapsamında mavi kutu
destekleri içerisinde yer alan doğrudan ödemelere ağırlık vermiş ve Tek
Çiftlik Ödeme Sistemine geçiş hızlandırılmıştır. Ayrıca AB, DTÖ Anlaşmaları
kapsamında bulunmayan kırsal kalkınma desteklerini ön plana çıkararak,
özellikle düşük gelire sahip üreticileri bu yolla desteklemeye çalışmaktadır
(TKB, 2006; Pankobirlik, 2006; DPT, 2006a).

İhracat Destekleri

Türkiye hayvansal ürün ihracatında sadece bal, yumurta ve piliç etine


destek sağlamakta olup, bu destekler AB tarafından yapılan desteklemeler
karşısında oldukça önemsiz bir düzeydedir. Ayrıca, diğer ülkelerin
ihracatçılarına sağladıkları hayvansal ürünlerin ihracatına ilişkin kredilerin,
Türkiye’de yaygın bir şekilde uygulama alanı olmaması nedeniyle, DTÖ
müzakerelerinde ihracat desteklerinin kaldırılması yönünde atılacak adımlar,
Türkiye için önem arz etmemekte olup, bu teşviklerin azaltılması yönünde bir
yükümlülük getirmesi de beklenmemektedir.

Buna karşılık, Türkiye ile benzer GYÜ’ler, GÜ’lerin uyguladığı ihracat


desteklerinden dolayı haksız rekabetle karşılaşmaktadır. Bu nedenle Türkiye,
GÜ’lerin ihracat desteklerini kaldırması yönünde hareket etmelidir. İhracat
desteklerinin kaldırılması, Türkiye’nin hayvansal ürün ihracatı imkanını
artıracaktır. Ancak öncelikle, hayvan ve hayvansal ürün dış ticaretinde sorun
olan hayvan hastalıkları ve hijyen sorunlarının çözülmesi gerekmektedir.

AB ise müzakerelerde bu konuda daha esnek bir düzenleme yapılması


gerektiği yolunda hareket etmekte olup, tavrını gelişmelere göre
belirlemektedir. Arz fazlası nedeniyle önemli bir hayvansal ürün stoku
bulunan AB, bu stoku eritebilmek ve üretici gelirlerini garanti altına alabilmek

128 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

amacıyla çok yüksek düzeyde ihracat iadesi desteği vermektedir. Böyle bir
durum karşısında AB’nin takınacağı tavır hem AB iç piyasalarını hem de
dünya hayvansal ürün piyasalarını önemli düzeyde etkileyebilecektir (TKB,
2006; Pankobirlik, 2006; DPT, 2006a).

Pazara Giriş

Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı GYÜ’lerin, tarım ve hayvancılık


sektörünü korumada kullandıkları en etkin araç yüksek gümrük tarifeleridir.
DTÖ Anlaşmaları çerçevesinde GYÜ’ler ile GÜ’ler tarafından eş zamanlı
olarak tarife indirimine gidilmesi durumunda, eğer gerekli önlemler
alınmazsa, halen yüksek gümrüklerle korunmaya çalışılan hayvansal
ürünlerin üretimi ve üreticilerin zarar görmesi kaçınılmazdır.

Bunun yanı sıra, pazara giriş başlığı altında değerlendirilecek olan


Özel Ürün, Hassas Ürün uygulamaları ve Özel Koruma Mekanizmaları
Türkiye için büyük önem arz etmektedir. DTÖ anlaşmaları kapsamında Özel
Koruma Mekanizmaları, ülke içi ürün piyasalarını ithalatın yaratacağı
olumsuz etkilerden korumak amacıyla kullanılması öngörülmektedir.

Özel Ürün, Hassas Ürün uygulamaları ve Özel Koruma Mekanizmaları


için Türkiye’nin özel ve kapsamlı bir çalışma yapması ve fiyat ve miktar
olarak bu mekanizmaları uygulaması gerekmektedir. Ayrıca ithal edilecek
ürün fiyatlarının iç piyasayı bozmaması amacıyla bir müdahale
mekanizmasının geliştirilmesi de önem arz etmektedir.

Diğer başlıklarda olduğu gibi AB, pazara giriş konusunda da benzer


konumdadır. Nitekim hayvansal ürünlerde arz fazlası bulunan AB, pazara
giriş için gümrük tarifeleri dışında özel önlemler uygulamaktadır. DTÖ
Anlaşmaları içerisinde bulunmayan bu önlemlerden en önemlileri ise, ürünün
izlenebilir olması, kalite ve kalıntı (rezidü) bakımından AB normlarına uygun
olması ve ithalatçılara uygulanan özel vergilerdir. Bu tedbirler nedeniyle
AB’ne ihracat yapmanın önümüzdeki dönem de zor olacağı öngörülebilir
(TKB, 2006; Pankobirlik, 2006; DPT, 2006a).

129 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

6. MÜZAKERE SÜRECİNİN AŞAMALARI, MÜZAKERE SÜRECİNDE YENİ


ÜYE ÜLKELERİN TALEPLERİ VE BİRLİĞE KATILIM
ANLAŞMALARINDAKİ DÜZENLEMELER

6.1. Müzakere Sürecinin Aşamaları

AB’ne katılım için müzakere süreci karmaşık bir yapı göstermektedir.


Bu sürecin işleyişinin iyi bilinmesi, müzakerelerin başarısını da
etkilemektedir. Müzakerelerin aşamaları aşağıda kısaca açıklanmıştır.

Bu kapsamda öncelikle her aday ülke için Müzakere Çerçeve Belgesi


hazırlanmakta olup, Türkiye için hazırlanan ve 29 Haziran 2005 tarihinde
açıklanan Müzakere Çerçevesinin 35 ana başlıktan oluşması öngörülmüştür.

Tarım sektörüne ilişkin müzakerelerin başlıkları Avrupa Komisyonu


tarafından benimsenen Müzakere Çerçeve Belgesinde belirlenmiştir. Türkiye
için belirlenen başlıklar, daha önce Hırvatistan için hazırlanan Müzakere
Çerçeve Belgesi ile aynıdır. Konsey tarafından onaylandıktan sonra
kesinleşen bu belgede, tarımla ilgili üç temel başlık belirlenmiştir;

• Tarım ve Kırsal Kalkınma,

• Gıda Güvenliği, Bitki ve Hayvan Sağlığı,

• Balıkçılık (Yılmaz, 2005:87; ABGS, 2005).

AB’ ye aday olan tüm ülkeler için benzer çerçeve belgesi, her aday
ülkenin kendine özgü koşullarına göre hazırlanmaktadır. Müzakere Çerçeve
Belgesinin hazırlanmasından sonra aday ülkelerin geçirmiş oldukları
aşamalar;

• Tarama Süreci,

• Müzakere Pozisyonlarının Hazırlanması,

• Pozisyon Belgelerinin AB Dönem Başkanlığına Sunulması,

• Müzakerelerin Açılması,

• Müzakerelerin Tamamlanması,

130 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Katılım Anlaşmasının Onay Süreci,

olarak özetlenebilir (ABGS, 2005; İKV, 2005).

Katılım müzakerelerinin ilk aşamasını, Hükümetler arası Konferans


kararı ile başlatılan tarama süreci oluşturmaktadır. Tarama süreci iki
aşamadan oluşmaktadır. Bunlardan ilki Komisyon tarafından Aday ülkeye AB
müktesebatının detaylı olarak tanıtımının yapılmasıdır. İkinci aşama ise Aday
ülke tarafından ulusal mevzuatlarının AB ile ne derecede uyumlu olduğunun
Komisyona sunulmasıdır. Ancak tarama aşamasında çok geniş kapsamlı
müktesebatın tamamı değil, çerçeve oluşturan ve AB ile müzakerelerin
başlaması için gerekli olan temel düzenlemeleri içeren bölümü gözden
geçirilmektedir (Yılmaz, 2005:88; ABGS, 2005; İKV, 2005).

AB’ne son katılan 10 ülke için tarama süreci Malta dışında Nisan
1998’de başlatılmış ve genel itibarıyla 1999 yılında tamamlanmasına
rağmen, ülkelere göre önemli farklılıklar göstermiştir. Malta ise tarama
sürecine Mayıs 1999’da başlamış ve Ocak 2000’de tamamlanmıştır (ABGS,
2005; İKV, 2005).

Siyasi kriterlerde sağlanan gelişmelerle birlikte, Komisyonun önerisi


doğrultusunda, 17 Aralık 2004 Brüksel Zirvesinde, 3 Ekim 2005 tarihinde
Türkiye ile müzakerelerin başlatılmasına karar verilmiştir. Bu çerçevede
tarama süreci bu tarihte başlatılmış olup, 1 yıllık süreçte tamamlanması
öngörülmektedir (Yılmaz, 2005:81; ABGS, 2005).

Tarama sürecinin tamamlanmasının ardından aday ülkeler müzakere


pozisyonlarını hazırlamaktadırlar. Müzakere pozisyonları, aday ülkelerin
müzakere sürecinde AB müktesebatına uyum açısından ortaya koydukları
belgelerdir. Müzakere pozisyonunda, aday ülkenin ulusal mevzuatını ne
şekilde müktesebata uyumlu hale getireceği ve uygulayacağı, ayrıca,
uygulamalar için nasıl bir kurumsal yapılanma öngördüğü açıklanmaktadır.
Müzakere pozisyonlarının hazırlanmasında şu konulara dikkat edilmelidir;

131 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Hangi müktesebat başlığı ile ilgili veya hangi tarafa ait olursa olsun,
açıklanan hiçbir pozisyon, diğer başlıklar altındaki pozisyonlarda yer
alabilecek konuları önceden belirleyemez.

• Geçici düzenlemeler, hem süre hem de kapsam açısından


sınırlamalara tabidir ve ilgili müktesebatın uygulanmasına dair
ayrıntılı bir eylem planı içermektedir.

• Geçici düzenleme talepleri, AB’nin kural ve politikalarında


değişiklikler içeremez, olağan faaliyetlerini engelleyemez ve rekabeti
önemli ölçüde bozamaz (ABGS, 2005; İKV, 2005).

Bunun dışında, aday ülkeler, müzakere pozisyonunun formatını,


içeriğini ve boyutunu belirlemekte serbesttirler. Aday ülke, müktesebatın
uygulanmasını bir süreliğine erteleyen “geçiş süresi” dışında, müktesebatın
bir alanına ilişkin olarak “istisna” da talep edebilir. Geçiş süresi ve istisna
talepleri mutlaka uygun şekilde gerekçelendirilmelidir. Talep edilecek geçiş
süreleri çeşitli gerekçelere dayandırılmalıdır;

• Teknik: katılımla birlikte müktesebata uyum sağlanması bazı


durumlarda imkansız olabilir. (örneğin, uyumun sağlanmasının
katılım tarihinde gerçekleştirilmesi mümkün olmayan, uluslar arası
bir anlaşmanın feshini gerektirmesi gibi bir durum),

• Mevzuat uyumuna ilişkin değişikliğin etkisini azaltma gereksinimi


(Örneğin, İspanya tarım ürünleri ve işgücünün, AB iç pazarı
üzerindeki olumsuz etkisi gibi),

• Temel ulusal çıkarların korunması (yabancılara toprak satışı vb.),

• Aday ülkelerin, sosyal ve ekonomik geçişi tamamlamalarına yardım


etme ihtiyacı,

• Aday ülkelerdeki mevcut yüksek standartları koruma gereksinimi,

• Büyük mali sorunlar (uyumun çabuk sağlanmasının, aday ülkenin


özel sektör veya kamu bütçesinde istikrarı bozacak olması ya da

132 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

bunun aksine aday ülkenin katılımının AB bütçesini zorlaması gibi)


(ABGS, 2005; İKV, 2005).

Müzakere pozisyonunun belirlenmesi, müzakerelerin en önemli


noktasını oluşturmaktadır. Nitekim AB ile yapılacak müzakereler bu pozisyon
belgesi üzerinden ve belgede yer alan talepler ve veriler çerçevesinde
yürütülmektedir.

Her müktesebat başlığı için hazırlanan “Pozisyon Belgesi” aday ülke


tarafından AB Konseyi Dönem Başkanlığı’na sunulmaktadır. AB Dönem
Başkanlığı ise, aday ülke tarafından gönderilen pozisyon belgesini AB üye
ülkelerine ve AB Komisyonu’na iletmektedir. AB Komisyonu Genişleme
Genel Müdürlüğü her pozisyon belgesini konuya ilişkin ilgili Genel
Müdürlükler ile birlikte incelemekte ve aday ülkeye belgeye ilişkin sorular
sormak suretiyle sunulan belgenin netleşmesini sağlamaktadır. Daha sonraki
aşamada, Komisyon tarafından bir “Ortak Pozisyon Taslağı”
hazırlanmaktadır. Söz konusu taslak AB Komisyonu tarafından Konseye
iletilerek, buraya bağlı olarak oluşturulan Genişleme Çalışma Grubu’nda
tartışılmakta ve üye ülkelerin katkıları alınarak son şekli verilmektedir.
Bundan sonra ise söz konusu belge, AB Konseyi’ne (Genel İşler ve Dış
İlişkiler Konseyi) sunulmakta, Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi tarafından
oybirliği ile onaylanması halinde de resmen “AB Ortak Pozisyonu” haline
gelmektedir. Belgenin aday ülkeye gönderilmesinin ardından, ilgili konu
başlığında müzakere fiilen açılmaktadır (ABGS, 2005; İKV, 2005).

“AB Ortak Pozisyon” Belgesinin kabulünün ardından müzakere


aşamasına geçilmektedir. Bu çerçevede aday ülkeler, AB müktesebatının
tümünü üstlenmek ve uygulamakla yükümlüdür. Esas itibarıyla aday ülkelerin
katılım müzakereleri sürecinde, gerçek anlamda müzakere ettikleri tek konu,
ilgili konu başlığına ilişkin uyum takvimidir. Bazı alanlarda AB mevzuatının
uygulanması, aday ülkeye önemli mali yük getiren yatırım ihtiyacı
doğurmakta, bazı teknik sorunlar yaratmakta veya kısa vadede ekonomik,
siyasi ve sosyal açıdan olumsuz sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir. Söz
konusu zorlukların aşılabilmesi amacıyla ilgili AB mevzuatının üstlenilmesinin

133 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

bir takvime bağlanması talep edilebilmektedir. Ulusal mevzuatın AB mevzuatı


ile uyumlaştırılması ise üç aşamada gerçekleşmektedir. Bunlar;

• Mevzuatın Aktarılması: AB mevzuatında bulunan yükümlülük, hak


ve sorumlulukların, aday ülkenin ulusal hukuk sistemine aktarılması
için hukuki açıdan düzenleyici veya idari açıdan bağlayıcı tedbirler
alınması gerekebilmektedir. Bu nedenle mevzuatın aktarılması,
yalnızca ilgili mevzuatta yer alan ifadelerin ulusal hukukta tekrar
edilmesi anlamına gelmemektedir. Bu aynı zamanda, ulusal hukukun
bir bütün olarak ilgili mevzuat hükümlerini yansıtmasını, çatışan
hükümlerinin kaldırılması veya değiştirilmesi yönünde ek bazı
hükümlerin koyulmasını da içermektedir.

• Mevzuatın Uygulanması: AB mevzuatının, ilgili mevzuatın


uygulamasından sorumlu Kurum veya Kuruluşlarca, söz konusu
mevzuata ilişkin yükümlülük, hak ve sorumlulukların yerine
getirilmesini ve uygulamada etkinliğin artırılması amacıyla gerekli
altyapı ve düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

• Yürütme: Yetkili otoriteler tarafından, mevzuatın uygulanmasına


yönelik olarak alacakları tüm önlemleri (izleme, ani denetimler,
cezalar vb.) içermektedir.

Açılmış olan müzakereler iki seviyede yürütülmektedir. Buna göre,

• Teknik düzeyde yürütülen müzakereler, AB Daimi Temsilcileri


(COREPER) ve aday ülke arasında bilgi ve belge paylaşımı şeklinde
yapılmakta olup, COREPER tarafından uygun görülen konular
hükümetler arası konferansa taşınmaktadır.

• Temel pozisyonlar ve stratejiler ve siyasi konular, üye ve aday


ülkelerden Bakanların bir araya gelmesiyle yılda iki kez yapılan
Hükümetler arası Konferanslarda değerlendirilmektedir (ABGS,
2005; İKV, 2005).

134 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Aday ülkeler müzakere pozisyonlarında bildirdikleri çerçeve içerisinde


kalmak suretiyle, AB mevzuatının üstlenilmesi konusunda geçiş süreleri ve
istisna taleplerinde bulunabilmektedir. Ayrıca müzakere sürecinde AB ve
birbirinden bağımsız olarak üye ülkeler de bazı koruma önlemleri
getirebilmektedir. Müzakere başlıkları altındaki her konuda yapılacak olan
geçiş dönemi veya istisna talepleri, Komisyon tarafından gerekçeleri ile
birlikte detaylı olarak incelenmektedir. AB, bu tür istisna ve geçiş
dönemlerinin mümkün olduğunca sınırlı tutulması yönünde hareket
etmektedir (ABGS, 2005; İKV, 2005).

Bu aşamaların geçilmesi ve ilgili başlıkta sağlanan ilerlemelerle, bu


başlık özelindeki müktesebatın aktarılması ve uygulanmasına ilişkin somut ve
kabul edilebilir bir plan olması halinde, Hükümetler arası Konferansta alınan
karar neticesinde müzakereler geçici olarak kapatılmaktadır. Alınacak geçici
kapatma kararında oybirliği olması önkoşuldur. Aynı zamanda, herhangi bir
müktesebat başlığına ilişkin müzakerenin geçici olarak kapatılması, tarafların
bu başlıktaki müzakereleri tekrar açma hakkını da saklı tutması anlamına
gelmektedir. Bu süreç içinde mevzuata yeni eklemeler yapılması veya
mevzuatın yeniden düzenlenmesi de mümkündür. Ancak, başlıkların tekrar
müzakereye açılması her zaman yapılmamaktadır. Bunun olması için, aday
ülkenin ulusal taahhütleri ve kaydettiği ilerlemeler arasında önemli
farklılıkların olması gerekmektedir (ABGS, 2005; İKV, 2005).

Müzakerelerin bu şekilde tamamlanmasının ardından, aday ülkenin


AB’ ye katılım şartlarını düzenleyen “Katılım Antlaşması” hazırlanmaktadır.
AB genişleme süreçleri göz önünde bulundurulduğunda, Antlaşma taslağı AB
Komisyonu tarafından, daha müzakere sürecinde hazırlanmaya
başlanmaktadır. Söz konusu taslak, üye ülkeler, aday ülke, Komisyon ve
Konseyden temsilcilerin yer aldığı bir çalışma grubunda incelenerek
tartışılmakta ve son haline getirilmektedir. Bu aşamadan sonra, Antlaşma
onaylanmak üzere Avrupa Parlamentosu (AP) ve AB Konseyi’ne sunulmakta,
Parlamento, ilgili AP Komitesi'nin raporunu da değerlendirerek Antlaşmayı
genel oturumda onaylanmak üzere görüşmeye açmaktadır. Onay kararı ise,

135 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Parlamento toplam üye sayısının yarısından bir fazlasının oyuyla, yani basit
çoğunluk ile alınmaktadır. AP tarafından onay alındıktan sonra Antlaşmanın
Konsey tarafından oybirliği ile onaylanması gerekmektedir.

Avrupa Parlamentosu ve Konseyin onayının ardından Antlaşma, üye


ülkeler ve ilgili aday ülke tarafından imzalanmaktadır. Üyelik ise, Katılım
Antlaşması’nın bütün tarafların kendi anayasal usullerine göre
onaylanmasının ardından (meclis onayı veya referandum) yürürlüğe girmekte
ve katılım süreci tamamlanmaktadır (ABGS, 2005; İKV, 2005).

6.2. Müzakere Sürecinde Yeni Üye Ülkelerin Talepleri ve Birliğe Katılım


Anlaşmalarındaki Düzenlemeler

Türkiye, 3 Ekim 2005 tarihinde AB ile olan ilişkilerinde son aşama olan
üyelik müzakerelerine başlamıştır. Üyelik durumunda AB tarafından
uygulamaya konulan düzenlemeler Türkiye için de uygulanması zorunlu hale
gelecektir. Bu çerçevede müzakerelerin başlangıcında Birliğe 2004 yılında
üye olan 10 ülkenin müzakere sürecinin iyi incelenmesi ve yorumlanması
gerekmektedir. Yeni üye ülkelerin Birliğe üyelik aşamasında neleri talep
ettikleri ve bu taleplere karşılık nasıl bir sonuca varıldığı, Türkiye için yol
gösterici niteliktedir. Bu konuda önemli görülen bazı yeni üye ülkelerin
hayvancılık sektörüne ilişkin geçirdikleri süreçler bazı örneklerle aşağıda
açıklanmıştır.

AB’ne yeni üye ülkelerde hayvancılık sektörüne ilişkin olarak uyum


zorunluluğu aranan konular özetle;

• Hayvansal ürünlerin üretildiği veya işlendiği tesislerdeki hijyen durumu


ve çevreye saygılı üretim,
• Hayvansal ürünlerdeki üretim ve stok durumu,
• Hayvanların kimliklendirilmesi ve veri tabanlarının oluşturulması,
• Hayvan sağlığı ve refahı,
• Hayvansal ürünlerin etiketlendirilmesi (izlenebilirlik) ve
• Pazar ve pazarlama şartlarıdır.

136 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Bunların yanı sıra, AB’ne yeni üye ülkelerin hemen hepsi tam üye
olduktan sonra da uyum için geçiş dönemi istemiş ve AB ile gıda güvenliği
önlemlerine ilişkin geçiş dönemi için bazı konularda anlaşmaya varılmıştır.

Hayvansal ürünler arasında süt ve süt ürünleri, arz fazlası ve üretime


uygulanan kotalar nedeniyle önem arz etmektedir. Bu çerçevede AB
tarafından müzakere aşamasında yeni üye ülkelere, taleplerinden daha
düşük miktarda kota verilmiştir (EU, 2005; İKV, 2005; DPT, 2006a).
ABSK10’un kota talepleri ve tahsis edilen miktarlar Çizelge-6.1’de verilmiştir.

Çizelge-6.1. ABSK10’un Süt Kotası Talepleri İle Ülkelere Tahsis Edilen Miktarlar
Tahsis
Ülke Talep Edilen Miktar (ton)
Miktar (ton) Oran (%)
Polonya 13.740.000 8.875.000 64,6
Çek Cumhuriyeti 3.100.000 2.505.553 80,8
Macaristan 2.800.000 2.600.000 92,9
Litvanya 2.250.000 1.459.000 64,8
Slovakya 1.235.900 946.150 76,6
Letonya 1.200.000 489.474 40,8
Estonya 900.000 562.633 62,5
Slovenya 695.000 463.333 66,7
Güney Kıbrıs R.K. 150.000 131.019 87,4
Malta 60.000 45.392 75,7
TOPLAM 26.130.900 18.077.554
Kaynak: EU, 2005 (www.europa.eu.int)

Çizelge-6.1’den de görüldüğü üzere en yüksek süt kotası talebi


Polonya’dan gelmiş olmasına rağmen, oransal olarak en düşük kota Letonya
ve Estonya’dan sonra Polonya’ya verilmiştir. Oransal olarak en yüksek kota
ise % 93 ile Macaristan’a tahsis edilmiştir. Yeni üye ülkeler tarafından talep
edilen 26 milyon ton süt kotasına karşılık, AB tarafından talep edilen kotanın
% 69’una tekabül eden 18 milyon ton süt üretim kotası tahsis edilmiştir.

Türkiye’nin müzakereler bakımından, incelenmesinde yarar görülen


yeni üye ülkeler arasındaki en önemli ülke olarak Polonya gösterilmektedir.
Polonya AB ile müzakerelere 1997 yılında başlamıştır. Polonya, yeni üye
ülkeler arasında 18 milyon ha ile en fazla tarım alanına sahip olan ülkedir.
Ülkedeki tarım işletmeleri Türkiye’deki gibi dağınık ve küçük ölçeklidir.

Polonya müzakere aşamasında AB’nden sütle ilgili olarak öncelikle,


tam yağlı sütteki ulusal yağ oranının % 3,2 olmasını ve katılımdan itibaren üç

137 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

yıl boyunca sütteki bakteri miktarının 400 bin, somatik hücre sayısının da 500
bin olması talebinde bulunmuştur. Buna karşılık, AB tarafından Polonya’nın
sütteki ulusal yağ oranı % 3.9 olarak belirlenmiştir. Ayrıca ülkedeki hayvan
refahı ve hijyen koşullarına uymayan toplam 582 işletmeye, ürünlerini sadece
Polonya’da ve üçüncü dünya ülkelerine pazarlamaları koşulu ile, geçici bir
süre muafiyet tanınacaktır. Ancak tanınan sürenin bitiminde mevzuatla
uyumlu olmayan bu işletmeler, uyum sağlayamamaları durumunda
kapatılacaktır.

Benzer şekilde Polonya tarafından artan ülke içi talep, kendine


yeterliliğin korunması ve rekabet gücünün artırılması gerekçesiyle süt üretim
kotasının 11-12 milyon ton olmasını talep etmiştir. Buna karşın, AB referans
dönem olarak kabul ettiği 2003 yılı süt üretimini 7.5 milyon ton olarak
belirlemiş ve Polonya’nın süt kotasını yaklaşık 8.9 milyon ton olarak tahsis
etmiştir (Uzmay, 2005; EU, 2005; İKV, 2005; DPT, 2006a ve 2006b).

Çek Cumhuriyeti ise süt üretim kotası olarak toplam 3.1 milyon ton
üretim talep etmiştir. Ülke tarafından AB’ne söz konusu kota talebi
konusunda miktarın belirlenmesinde 1989, 1992 ve 1998 yıllarında
gerçekleşen süt tüketim miktarlarının referans alındığı belirtilmiştir. Buna
karşılık AB tarafından, Çek Cumhuriyetinde ki süt ve süt ürünleri
işletmelerinin 1 Nisan 2006’da yeniden yapılandırmadan yararlandırılması
kabul edilmiştir. Ayrıca, sütteki ulusal yağ oranı % 4.21, üretim kotası da
1 Mayıs 2004–31 Mart 2008 tarihleri arasında toptan satışlar için yıllık 2.6
milyon ton ve doğrudan satışlar için de 68 904 ton olarak belirlenmiştir. Yani
Çek Cumhuriyetine, süt kotalarına uyum için 2008 yılına kadar süre
tanınmıştır.

Ayrıca, Çek Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren ve AB standartlarına


uymayan; 23 mezbaha, 6 et işleme tesisi, 4 kanatlı, 2 kanatlı hayvan eti ve
yumurta üretim tesisi ve 6 mandıra olmak üzere toplam 41 işletmenin, 31
Aralık 2006 yılına kadar AB düzenlemelerinden muaf tutulması, bu tarihten
sonra uyum sağlanmadığında ise bu işletmelerin kapatılacağı ifade edilmiştir
(Uzmay, 2005; EU, 2005; İKV, 2005; DPT, 2006a ve 2006b).

138 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Macaristan, süt üretim kotasının 2.8 milyon ton olmasını talep etmiştir.
Ülke tarafından AB’ne bu rakamın tespitinde, 1987 ile 1998 yılları arasındaki
üretim ve tüketim miktarlarının dikkate alındığı, bu yıllarda süt üretiminin
daha fazla olduğu ve istenilen süt kotasının Macar tarımı için hayati önem
taşıdığı belirtilmiştir. Bunun yanı sıra Macaristan tarafından AB’nden 2005 yılı
için 7.3 milyon Avro, 2006 yılı için 14.6 milyon Avro ve 2007 yılı için 22 milyon
Avro düzeyinde ek ödeme talep edilmiştir.

AB’ne Katılım Anlaşmasında, Macaristan’ın yeniden yapılandırma


sürecinden yararlandırılacağı ve ulusal yağ oranının % 3.85 olarak kabul
edileceği ifade edilmiştir. Buna karşılık Macaristan için belirlenen sütteki yağ
oranı ile ilgili sorumlulukların, katılımdan itibaren 5 yıl boyunca, içimlik sütler
için geçerli olmayacağı, bunun yanı sıra, düşük yağ oranındaki sütlerin ancak
iç piyasaya arz edilebileceği ve üçüncü dünya ülkelerine pazarlanabileceği
belirtilmiştir. Ayrıca, ülke tarafından talep edilen ek ödemelerin ise,
Macaristan’ın tercihinin aksine, 2005 yılında 5 milyon Avro, 2006’da 10.1
milyon Avro, 2007 yılında 15.1 milyon Avro olması kararlaştırılmıştır (Uzmay,
2005; EU, 2005; İKV, 2005; DPT, 2006a ve 2006b).

Kanatlı hayvan eti ve yumurta üretimi ile ilgili düzenlemelerde ise, yeni
üye ülkelerin hijyen standartları ve hayvan refahı ile uyulması gereken AB
düzenlemelerinde de üye olacak ülkeler tarafından genel olarak 2009 yılına
kadar geçiş süresi talep edilmiştir (Uzmay, 2005; EU, 2005; İKV, 2005; DPT,
2006a ve 2006b).

139 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

7. TÜRKİYE’NİN MEVCUT DURUM ANALİZİ VE AB’NE UYUM İÇİN


YAPILMASI GEREKENLER

AB’ne üyelik sürecinde gelinen son aşamada Türkiye, müzakerelere


hazırlık bakımından önemli bazı çalışmalar yapması gerekmektedir. Bu
bölüme kadar, AB ile Türkiye için hayvancılık sektörüne ilişkin üretimler, ürün
çeşitliliği, kurumsal yapılar, üretici örgütlenmesi, dış ticaret, izlenen politikalar
detaylı olarak incelenmiş ve farklılıklar ortaya konulmuştur. Bu bölümde ise,
müzakere aşamasında ve müzakerelerde Türkiye’nin pozisyonuna ilişkin
değerlendirme yapılarak, uyum için alınacak tedbirler açıklanmıştır.

7.1. Hayvancılık Sektörüne İlişkin Bazı Temel Ekonomik Göstergeler


Bakımından Türkiye-AB Karşılaştırması

AB ile Türkiye arasındaki temel farklılıklar, önceki bölümlerde de


açıklandığı üzere genel olarak tarım sektörüne bakış ile ilgilidir. AB 1960’lı
yıllarda başlatılan OTP ile öncelikle üretim artışı ve dolayısıyla kendine
yeterlik yönünde çalışmalar yürütmüş ve bu konuda başarılı olmuştur. Ancak
1980’lerde bu politikalar önemli stok sorunlarını ortaya çıkarmıştır. Bu
sorunları çözmek amacıyla, AB önemli oranda ihracat destekleri, tüketimi
artırıcı önlemler ve üretimden bağımsız destekleme mekanizmalarına geçiş
için çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalar halen sürmekte olup, 2003 OTP
Reformu ile bu konuda somut adımlar atılmıştır. Her ne kadar DTÖ
Anlaşmaları çerçevesinde AB sıkıntılı bir sürece girse de destekleme
mekanizmalarının şekli değiştirilerek ve kırsal kalkınma desteklemelerine
ağırlık vererek, desteklemelerden vazgeçmeyeceğini göstermiştir.

Buna karşılık Türkiye, 1930’lu yıllarda başlatmış olduğu ve 1980 yılına


kadar olan süreçte, her türlü girdi ve pazar önlemlerinin kamu tarafından
alındığı korumacı bir tarım politikası izlemiştir. 1980 yılında başlatılan liberal
ekonomiye geçiş süreci ile kamu, üretim ve piyasadan çekilmeye başlamış,
yapılan özelleştirme çalışmaları sonucunda, 1990’lı yılların sonlarında büyük
oranda piyasadan çekilmiştir. Türkiye’de özellikle 1990-2000 yılları arasındaki
süreç, tarım sektöründe önemli sıkıntıların yaşandığı, politikasız bir süreç

140 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

olarak tanımlanabilir. Yine 1980-2000 yılları arasında tarım sektörünün en


önemli destek mekanizması gümrük vergileri olmuştur. Söz konusu süreç
“tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş” olarak ifade edilmektedir. 2000
yılına gelindiğinde önemli bir politika değişikliğine gidilmiş ve destekleme
ödemeleri tamamen kaldırılarak DGD uygulamasına geçilmiştir. Hayvancılık
sektörüne ilişkin olarak ise 2000/467 sayılı Kararname çıkarılarak hayvancılık
destekleme kapsamına alınmıştır.

Önceki bölümlerde açıklanan politika ve destekleme uygulamaları


çerçevesinde, AB’nin her yönüyle tarım sektörüne çok büyük önem verdiği,
buna karşılık Türkiye’nin somut ve sistematik bir politikasının olmadığı ve
genel olarak kaçılması gereken bir sektör olarak görüldüğü ifade edilebilir.

Türkiye’nin AB’ne üyeliği hakkında kamuoyunda, genel olarak en zorlu


bölümünün tarım olduğu ve uyum gerektiren düzenlemelerin büyük bir
kısmının bu sektörde yer aldığı bilinmektedir. Uyum gerektiren
düzenlemelerin büyük oranda tarım sektöründe olması, AB’nin konuya
verdiği önemin bir göstergesi olarak da kabul edilmelidir. Türkiye’nin
yaşayacağı uyum sorunu ise, genel olarak tarım sektörüne bakış ve politika
süreçlerinin çok ağır işlemesi nedenlerine bağlanabilir. Ekonomik anlam ifade
eden bazı göstergeler bakımından Türkiye-AB karşılaştırması Çizelge-7.1’de
gösterilmiştir.

Çizelge-7.1’den de görüldüğü üzere, AB nüfus bakımından Türkiye’nin


yaklaşık 6.5 katı kadar olmakla birlikte, tarımda istihdam edilen nüfus oranı
açısından Türkiye AB’nin yaklaşık 5 katına ulaşmaktadır.

AB’nde toplam 10.3 milyon tarım işletmesi bulunmakta olup, ortalama


işletme büyüklüğü 250 da düzeyindedir. Aynı rakamlar Türkiye için 3.1 milyon
ve 61 da’dır. Türkiye’de işletmelerin % 83’ü 100 dekarın altında arazi
varlığına sahip iken, bu oran AB’nde % 63 düzeyindedir (FAO, 2005).

141 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Çizelge-7.1. 2004 Yılı İtibarıyla Bazı Temel Göstergelerle Türkiye-AB Karşılaştırması


Karşılaştırma Kriterleri Türkiye AB (25)
Nüfus Kriterleri
Toplam Nüfus (Bin Kişi) 71.325 454.406
Kırsal Nüfusu (Bin Kişi) 24.174 109.218
Kent Nüfusu (Bin Kişi) 47.151 345.190
Tarımda Çalışan Nüfus (Bin Kişi) 20.630 24.553
Tarımda Çalışan Nüfusun Payı (%) 32,7 6,7
Kırsal Nüfusun Payı (%) 33,9 24,0
İşletme Kriterleri
İşletme Sayısı (Bin Adet) 3.076 10.317
Ortalama İşletme Büyüklüğü (da) 61,0 250,5
500 da. dan Büyük İşletmelerin Denetimindeki Alanın Toplamdaki Oranı (%) 11,3 53,0
100 da. dan Küçük İşletmelerin Oranı (%) 83,2 62,7
Bazı Ekonomik Göstergeler
GSMH İçerisinde Tarımın Payı (%) 11,2 2
Tarımsal Üretim Değeri (Milyon Avro) 25.016 305.601
Hayvansal Üretim Değeri (Milyon Avro) 7.755 128.067
Hayvansal Üretimin Tarımsal Üretim İçerisindeki Payı (%) 31,0 41,9
Genel Bütçeden Tarımsal Desteklemelere Ayrılan Pay (%) 0,7 42,7
Tarımsal Destekleme Bütçesi (Milyon Avro) 1.900 46.791
Tarımsal Destekleme Bütçesinden Hayvancılığa Ayrılan Pay (%) 6,3 27,2
Toplam Tarım Ürünleri İhracatı (Milyon USD) 5.233 287.233
Toplam Tarım Ürünleri İthalatı (Milyon USD) 2.395 290.474
Hayvansal Ürün İhracatı (Milyon USD) 113 47.638
Hayvansal Ürün İthalatı (Milyon USD) 39 39.511
Toplam Tarım Ürünleri İhracatı İçinde Hayvancılığın Payı (%) 2,2 16,6
Toplam Tarım Ürünleri İthalatı İçinde Hayvancılığın Payı (%) 1,6 13,6
Hayvansal Ürünler İhracat/İthalat Oranı (%) 287,0 120,6
Hayvansal Ürünlerin Tarımsal Üretimdeki Payları
Süt (%) 13,8 13,7
Kırmızı Et (%) 7,0 20,4
Yumurta (%) 2,0 2,2
Kanatlı Eti (%) 4,4 4,1
Diğer Ürünler (Bal, Yapağı, Koza) (%) 3,8 1,5
Kişi Başına Protein Tüketimleri
Toplam Protein Tüketimi (g/kişi/gün) 95,4 106,4
Hayvansal Protein Tüketimi (g/kişi/gün) 21,3 63,2
Hayvansal Protein Tüketim Oranı (%) 22,3 59,4
Hayvansal Proteinlerde Domuzun Payı (%) 0,0 19,1
Kendine Yeterlilik
Süt (%) 107,7 125,0
Sığır Eti (%) 84,7 101,0
Koyun Eti (%) 67,5 82,0
Kanatlı Etleri (%) 131,0 79,1
Yumurta (%) 105,8 101,0
Domuz Eti (%) - 109,0
Kaynak: 1) FAOSTAT, 2005; 2) Eurostat, 2005; 3) DPT, 2005; 4) HM, 2005.

142 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Tarımsal üretim değeri bakımından da AB ile Türkiye arasında çok


önemli bir fark bulunmaktadır. Nitekim Türkiye’nin toplam tarımsal üretim
değeri 25 milyar Avro düzeyindeyken, AB’nin tarımsal üretim değeri 305
milyar Avro seviyesindedir. Aynı şekilde hayvansal üretimin toplam tarımsal
üretim içerisindeki payı % 31 iken, bu oran AB’nde % 42 düzeyindedir.

Tarım ürünleri dış ticareti bakımından da Türkiye-AB mukayesesi pek


olası değildir. Nitekim Türkiye’nin 2004 yılı itibarıyla toplam tarımsal ürün
ihracatı 5.2 milyar ABD Doları ve ithalatı 2.4 milyar ABD Doları
düzeyindeyken, bu rakamlar AB’nde 287 ve 290 milyar ABD Dolarıdır.
Benzer şekilde hayvansal ürünlerde Türkiye’nin ithalat ve ihracat rakamları
yok denecek kadar az iken, AB’nin hayvansal ürünler ihracatı yaklaşık 48
milyar ABD Doları, ithalatı ise 40 milyar ABD Doları düzeyindedir.

Toplam tarım ürünleri ihracatında hayvansal ürünlerin payı AB’nde


% 16.6, Türkiye’de % 2.2 oranında iken, ithalatta aynı veriler % 13.6 ve 1.6
olarak gerçekleşmiştir.

Hayvansal ürünler bakımından inceleme yapıldığında ise AB ile


Türkiye birbirine benzemektedir. Ancak AB’nde kırmızı et üretimi daha büyük
önem arz etmektedir. Buna karşılık Türkiye’ye ilişkin kırmızı et üretim
istatistikleri daha önce de açıklandığı gibi gerçeği yansıtmamaktadır. Gerçek
rakamlara ulaşıldığı taktirde hemen hemen aynı seviyede olacağı tahmin
edilmektedir.

Türkiye ve AB arasındaki farklılıklar tüketimlerde de görülmektedir.


Nitekim hem toplam, hem de hayvansal protein tüketimleri AB’ne göre düşük
seviyededir.

Kendine yeterlilik bakımından değerlendirme yapıldığında AB, süt,


sığır ve domuz eti ile yumurtada kendine yeterli olduğu, buna karşılık koyun
ve kanatlı etlerinde talebi karşılayamadığı görülmektedir.

Türkiye ise sığır ve koyun eti dışında kendine yeterli durumdadır.


Ancak, yukarıda da açıklandığı üzere Türkiye’deki et üretim istatistiklerinin

143 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

yeterli olmadığı ve eksik tahmin edildiği dikkate alındığında, bu konularda da


Türkiye’nin kendine yeterli olduğu söylenebilir.

7.2. Üyelik Durumunda Türkiye’nin AB İçerisinde Konumu

Türkiye’nin AB’ne üyeliği halinde yer alacağı konumun incelenmesinde


de fayda görülmektedir. Nitekim Türkiye AB’ne yeni ürün veya ürün grupları
ve üretim dalları getirecek olup, gerek nüfusuyla, gerekse tarımsal nüfus ve
üretim kapasitesiyle önemli ülkelerden biri konumuna gelecektir.

Öncelikle, Türkiye’nin toplam nüfusu AB nüfusunun % 15’i ve tarımda


istihdam edilen nüfus da AB tarım nüfusunun % 84’ü kadar olduğu ifade
edilebilir. Türkiye’nin üyeliği durumunda ise AB toplam nüfusu yaklaşık 530
milyon kişiye ulaşacak olup, Türkiye toplam AB nüfusunun % 15’ini
oluşturacaktır. Yine üyelik halinde ve istihdam dağılımında bir değişim
olmaması durumunda AB tarım istihdamı yaklaşık 45 milyon kişiye, tarımsal
istihdam oranı % 8.4’e ulaşacak ve Türkiye’nin buradaki payı yaklaşık % 3.9
olacaktır.

Türkiye’nin arazi büyüklüğü AB toplamının % 16.7’si, toplam tarımsal


alanı AB’nin % 19’u ve çayır mera varlığı AB’nin %17’si kadardır. Bir başka
ifadeyle Türkiye’nin toplam arazi varlığı AB’nin 14 üyesinin toplamından biraz
fazla, tarımsal alanı ve mera varlığı da 16 ülkenin toplamına eşittir.

Türkiye, mevcut üretim değerleri ile, toplam AB tarımsal üretim


değerinin yaklaşık % 8’ine, hayvansal üretim değerinin de yaklaşık % 6’sına
eşdeğer üretim yapmaktadır. Bunun yanı sıra, daha önce de ifade edildiği
gibi, Türkiye, AB’nde tarımsal üretim değeri olarak Almanya ve İspanya’dan
sonra dördüncü, hayvansal üretim değeri bakımından da İngiltere’den sonra
6 ncı sırayı alabilecektir.

Bunun yanı sıra, Türkiye’nin tarımsal üretim değerinin birliğe son


katılan 10 üyenin üretim değerine hemen hemen eşit, hayvansal üretim
değerinin de % 66’sı kadar olduğu hesaplanabilmektedir.

144 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Hayvansal ürünler konusunda Türkiye yine önemli bir üretici ülke


durumunda olacaktır. Hayvansal ürünlerde AB-Türkiye toplam üretimleri ve
bu üretim içerisinde Türkiye’nin payı Çizelge-7.2’de gösterilmiştir.

Çizelge-7.2. 2004 Yılı İtibarıyla ve Ürün Bazında AB-Türkiye Toplam Hayvansal Üretimi ve
Türkiye’nin Payı
Ürün AB+Türkiye Toplam Üretim (Ton) Türkiye'nin Payı (%)
Süt 156.948.000 6,7
Kırmızı Et (*) 31.317.880 1,9
Piliç Eti 9.222.000 10,2
Yumurta 7.041.699 10,9
Bal 243.859 30,3
Yapağı 215.044 21,4
Koza 369 45,8
(*) Domuz Eti Dahil Hesaplanmıştır.

7.3. AB’ne Uyum İçin Makro Düzeyde Alınması Gereken Önlemler

Türkiye’nin AB’ne uyumu için gerekli makro düzeyde önlemler genel


olarak mevzuat ve kurumsal yapılanmaya yönelik düzenlemelerdir. Ayrıca bu
konuda, kurumsal yapının uyumlaştırılması için gerekli olan yatırım ihtiyacı
da dikkate alınmalıdır.

Türkiye-AB ilişkilerinde, Ulusal Planlarda, Katılım Ortaklığı


Belgelerinde ve 2005 yılında başlatılan Tarım ve Kırsal Kalkınma ile Gıda
Güvenliği, Bitki ve Hayvan Sağlığı başlıklarına ilişkin Tarama Sürecinde
ortaya çıkan ve uyum sağlanması gereken temel konular aşağıda başlıklar
halinde açıklanmıştır.

7.3.1. Gıda, Yem, Hayvan Sağlığı ve Hijyen ile Coğrafi İşaretler


Konularında Düzenlemeler

Türkiye’nin tarım ve hayvancılık konusunda AB’ne uyumu için özel


önem arz eden Gıda, Yem, Hayvan Sağlığı ve Hijyen gibi başlıkları içeren
Kanun, yönetmelik ve diğer mevzuat düzenlemelerini biran önce
tamamlaması gerekmektedir.

Ayrıca, Türk Gıda Kodeksi ve hayvansal ürünlere ilişkin standartlar da


makro seviyede uyumlaştırılması gereken diğer mevzuat konularıdır. Bu

145 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

düzenlemelerin yapılması ile büyük ölçüde AB tarım, hayvancılık ve bu


faaliyetlerden elde edilen ürünler konusunda çıkarılan mevzuata uyum
sağlanmış olacaktır. Çünkü bu düzenlemeler, hayvan sağlığına ilişkin
düzenlemeler ile birlikte, AB tarım mevzuatının içerisinde önemli bir yer
almaktadır.

Diğer taraftan, Türkiye’ye özgü ürünlerin de tespit edilmesi ve Coğrafi


İşaretler kapsamında tescil edilmesi gerekmektedir. Yine bu ürünlerin isim
haklarının AB içerisinde korunması da gerekmektedir. Bu konuda bir
envanter çalışmasının biran önce yapılarak, otlu peynir, Urfa peyniri,
pastırma ve Bursa ipeği gibi ürünlerin Coğrafi işaretler kapsamında tescil
ettirilmesi önem arz etmektedir.

7.3.2. Kırsal Kalkınma Politikaları

1960’lardan bu yana OTP kapsamında OPD politikalarını destekleyici


nitelikte tarım işletmelerinin modernizasyonu, ileri teknolojilerin kullanımının
yaygınlaştırılması ve verimliliğin artırılmasına yönelik olarak yapısal destekler
uygulanmıştır. Söz konusu destekler, OTP’de gerçekleştirilen reformlarla
2000 yılından itibaren uygulanmak üzere kapsamlı bir kırsal kalkınma
politikasına dönüşmüş, bu yönde gerekli düzenlemeler yapılmıştır.

Bu konuda, DTÖ Tarım Anlaşmalarının da önemli bir etkisinin olduğu


düşünülmektedir. Nitekim, söz konusu anlaşmalar çerçevesinde tarım
kesimine verilen sübvansiyonların önemli düzeyde azaltılması ve niteliğinin
değiştirilmesi benimsenmiştir. Daha önce de ifade edildiği üzere, AB
dünyanın en korumacı tarım politikalarını izlemektedir. AB, bir yandan
tarımsal üretim düzeyini önemli ölçüde korurken, diğer yandan ihracatını
artırmak yönünde politikalar geliştirmekte ve üreticilerin gelir seviyesini
garanti altına almak istemektedir. Bu çerçevede sağlanan bazı tarımsal
destekler dönüştürülerek kırsal kalkınma uygulamaları kapsamına alınmıştır.
Bu nedenle, Türkiye AB’ne üyelik yolunda kırsal kalkınma politikaları ve
uygulamalarına uyum sağlamak durumundadır.

146 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Türkiye’de, AB’ne üyelik perspektifini de içerecek şekilde, kırsal


kalkınma politika ve uygulamalarına bütüncül bir çerçeve oluşturmak
amacıyla Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi hazırlanarak 2006 yılında Yüksek
Planlama Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulmuştur.

Söz konusu belgede kırsal kalkınmada temel amaç “yerel potansiyel


ve kaynakların değerlendirilmesini, doğal ve kültürel varlıkların korunmasını
esas alarak, kırsal toplumun iş ve yaşam koşullarının kentsel alanlarla
uyumlu olarak yöresinde geliştirilmesi ve sürdürülebilir kılınması” olarak ifade
edilmiştir. (DPT, 2006c)

Tarım politikalarında “AB’ne katılım öncesi süreçte, üreticilerin gelir


düzeyinin yükseltilmesi ve istikrarının sağlanması, piyasaların işleyişini
bozmayan politika araçlarıyla üretim artışının sağlanması, toprak ve su
kaynaklarının nitelik ve nicelik olarak korunarak etkin kullanılması konularına
ağırlık verilirken, kırsal kalkınmanın hızlandırılmasıyla tarımsal yapıdaki
dönüşümün ortaya çıkardığı istihdam ve kırdan kente göç baskısının
azaltılması hedeflenmektedir. Bu çerçevede, insan kaynaklarının
geliştirilmesi, kırsal ekonominin çeşitlendirilmesi ve kırsal altyapının
iyileştirilmesine yönelik tedbirlerin uygulamaya geçirilmesi önem
kazanmaktadır.” (DPT, 2005c)

Bu kapsamda, UKKS’nin birinci stratejik amacı olan “Ekonominin


Geliştirilmesi ve İş İmkanlarının Artırılması” kırsal ekonominin bütününün
geliştirilmesi ve gelir kaynaklarının çeşitlendirilmesine yönelmekte ve tarım
politikaları ile bir anlamda en belirgin kesişim noktasını oluşturmaktadır.

Tarım politikalarını ve sektördeki yapısal dönüşümü desteklemek


üzere UKKS’de belirlenen öncelikler şu hususlara yönelmektedir:

• “Verimliliğin artırılması,

• Tarım-sanayi entegrasyonunun sağlanması ve üretimin pazar


koşullarına yönlendirilmesi,

147 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Teknoloji kullanım düzeyinin ve yenilikçilik kapasitesinin


artırılması,

• AB ve diğer dış pazarların standartlarına uygun, tüketici


sağlığını gözeten üretimin sağlanması,

• Yerel bilgi, beceri ve kaynakların sürdürülebilir kullanımı


yoluyla; arıcılık, ipek böcekçiliği, süs bitkileri, organik tarım, tıbbi
ve aromatik ürünler üretimi, bıldırcın, ördek, kaz ve devekuşu
yetiştiriciliği ve bunun gibi yerel koşullara uygun yeni türlerin
adaptasyonu gibi faaliyetlerle tarımsal üretimin çeşitlendirilmesi”
(DPT, 2006c).

Hayvancılık sektörünün geliştirilmesi ile ilgili olarak UKKS kapsamında


ortaya konulabilecek en temel araçlar AB’nde “Tarım işletmelerinin
modernizasyonu” ve tarım ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanması konularının
desteklendiği “Tarım ürünlerinin katma değerinin artırılması” tedbirleri ile
üretici örgütlenmesinin güçlendirilmesine yönelik tedbirler olacaktır.

Hayvancılık ve hayvansal ürünler üreten işletmelere yapılacak


desteklerin etkinliğinin sağlanması yönünde önceliklerin net bir şekilde
belirlenmesi gerekmektedir.

Öncelikle, hayvancılık sektörünün hangi alt sektörlerine ağırlık


verileceği belirlenmelidir. Bu kapsamda, gerek AB gerekse Türkiye
hayvancılığında önemli yer tutan et, süt ve bunların ürünleri özellikle
işletmelerin modernizasyonu, üretim hijyeni, çevre ve sağlık standartları
açısından değerlendirmeye alınmalıdır. Öncellikle küçük ve orta ölçekli
kesimhane, et işleme tesisleri ve mandıraların bu kapsamda dikkate alınması
önem taşımaktadır.

Diğer taraftan, özellikle AB ile mukayese edildiğinde Türkiye’nin


rekabet gücünün görece yüksek olduğu koyunculuk, arıcılık ve
ipekböcekçiliği, bölgesel potansiyeller de dikkate alınmak, hedeflenen piyasa
standartlarına uyum sağlamak ve pazarlama kanallarını güçlendirmek
kaydıyla desteklenmelidir.

148 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Söz konusu desteklerin hangi bölgelerde yoğunlaşacağı da önem


taşımaktadır. Zira, bir yandan hayvancılık sektörü, özellikle et ve süt
üretiminin verimlilik ve gelişmişlik düzeyi bölgeler arasında farklılıklar
göstermektedir. Süt ve damızlık amaçlı büyükbaş hayvancılık ve kümes
hayvancılığı ağırlıklı olarak ülkenin batı bölgelerinde ve bazı büyük kentler
çevresinde yoğunlaşmaktadır. Diğer taraftan, sektörün ekonomik olarak
önemli ağırlığının bulunduğu Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve
Karadeniz Bölgelerinde bu üretim konuları açısından önemli yapısal sorunlar
görülmektedir. Bu bölgelerde mevcut hayvansal üretimin korunmasına
yönelik tedbirlerin yanında, özellikle koyunculuk, arıcılık ve ipekböcekçiliğinin
geliştirilmesi önemli açılımlar sağlayabilecektir.

Daha önce de belirtildiği gibi, AB’nde gıda güvenliği, hayvan sağlığı ve


refahı, tarım-çevre ilişkilerine giderek daha fazla önem verilmekte,
tüketicilerin bu konulardaki duyarlılığı artmaktadır. Bu nedenle, üyelik sonrası
AB tarım piyasaları ile bütünleşme sürecinde sektörün sergileyeceği rekabet
gücü önemli ölçüde tüketici beklentilerini karşılama ve piyasa standartlarına
uyum düzeyi ile belirlenecektir. Bu nedenle, desteklerin öncelikle uyumu
kolaylaştırıcı ve rekabet gücünü artırıcı projelere sağlanması gerekmektedir.

Kırsal kalkınma desteklerinin uygulanmasında, ağırlıklı olarak


yararlanıcıların projeye dayalı talepleri esas alınmakta ve söz konusu talepler
önceden belirlenmiş ve duyurulmuş nesnel kriterlere göre değerlendirilerek
desteklenecek projeler belirlenmektedir. Bu nedenle, hedef alınan bölgelerde
üreticilerin destekler hakkında yeterince bilgilendirilmesi, yararlanıcıların
proje hazırlama ve uygulama kapasitesinin yükseltilmesi gerekmektedir. Bu
çerçevede, DB tarafından desteklenen ve TKB’ce yürütülen Köy Bazlı
Katılımcı Yatırım Programı ile Kırsal Kalkınma Yatırım Programından edinilen
deneyimden yararlanılmalıdır.

7.3.3. Sınır Kontrol Noktalarının Yapılandırılması

Bilindiği üzere Türkiye, AB’ne üye olması durumunda güney doğudaki


en uç sınırı olacaktır. Bu nedenle AB’nin, Türkiye için gerek güvenlik, gerekse

149 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

dış ticaret konusunda sınır kontrollerine büyük önem vermesi doğal


karşılanmalıdır. Bu konuda Türkiye’de üzerine düşeni yapmakla yükümlüdür.
Nitekim AB tarafından Sınır Kontrol Noktalarının modernizasyonu veya yeni
noktaların kurulması konusunda hibe destekleri de sağlamaktadır.

Yine bilindiği gibi, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu sınırlarından


özellikle kaçak hayvan ve hayvansal ürün girişi önemli bir sorun halindedir.
Türkiye bu durumu sadece bir tarım politikası olarak görmemeli, çözüm için
gerekli bütün önlemleri almalıdır.

7.3.4. Kurumsal Yapılanma

TKB’nin yeniden yapılandırılması hususu Türkiye’de uzun yıllardır


konuşulan, fakat gerçekleştirilemeyen bir konudur. Burada temel sorun
Bakanlığın örgütlenmesinin konu bazında mı yoksa entegre bir yapılanma mı
olacağıdır. Oysa ki AB tarafından talep edilen ilgili kurumsal muhatabın
bulunmasıdır.

AB bünyesinde, tarım konusunda DG AGRI ve tüketici sağlığı


konusunda DG SANCO faaliyet göstermektedir. Türkiye’den tarımda uyum
sağlanması beklenilen kurumsal yapılanma da temel olarak bu Genel
Müdürlüklerdir. TKB’nin bugünkü yapılanması içerisinde KKGM, AB’ndeki DG
SANCO’ya, TÜGEM ise DG AGRI’ye tekabül etmektedir. AB’ndeki tek istisna
yapılanma Balıkçılık konusu olup, özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri nedeniyle
ayrı bir konu olarak yürütülmektedir.

TKB’nin temel sorunları; Bakanlık içi koordinasyon eksikliği (özellikle


Genel Müdürlükler arası), gereğinden fazla yatay yapılanma ve bu nedenle
ortaya çıkan yetki paylaşımı ve karmaşasıdır. Yapılanmanın toplulaştırma
şeklinde yapılması ve ilgili birimlerin koordineli bir sistem içerisinde çalışması
halinde sorunların aşılabileceği ve AB’nin taleplerinin karşılanabileceği
düşünülmektedir.

Diğer taraftan, adaylık sürecinde sağlanması öngörülen kırsal


kalkınma fonları ile üyelikle birlikte kırsal kalkınmanın yanında Avrupa

150 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Tarımsal Garanti Fonundan sağlanacak tarım desteklerinin yönetimine ilişkin


idari yapılanmanın da gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda öncelik,
2007-2013 döneminde IPARD kapsamında sağlanacak kırsal kalkınma
fonlarının yönetimine verilmelidir. Nitekim UKKS’de şu idari tedbirlere yer
verilmiştir:

• “İlgili kamu kuruluşlarından meydana gelen bir İzleme ve


Yönlendirme Komitesi oluşturulması ve bu komitenin kamu dışı
paydaşlarla işbirliği içinde çalışmasının sağlanması,

• Uygulama ve ödeme fonksiyonlarını yerine getirecek Kırsal


Kalkınma Uygulama ve Ödeme Biriminin oluşturulması ve
akreditasyonunun sağlanması,

• Hazine Müsteşarlığı bünyesindeki Ulusal Fon’da Katılım Öncesi


Mali Araç Kırsal Kalkınma Bileşeni mali yönetimine ilişkin
kapasite geliştirilmesi,

• İzleme ve Yönlendirme Komitesinin sekreteryasını yürütecek ve


kırsal kalkınma planının hazırlanmasında ve koordineli bir
şekilde uygulanmasında rol alacak Yönetim Otoritesinin
görevlendirilmesi ve kapasitesinin geliştirilmesi,

• Uygulama ve Ödeme Birimi hesaplarının, yönetim ve kontrol


sistemlerinin düzenli olarak incelenmesi ve raporlanmasından
sorumlu, Uygulama ve Ödeme Biriminden bağımsız bir
Sertifikasyon Kurumunun belirlenmesi gerekmektedir.”

Bu çerçevede, TKB’de bir birim Yönetim Otoritesi olarak belirlenmiş


olup, kurumsal kapasite geliştirme çalışmaları sürdürülmektedir. Uygulama
ve Ödeme Biriminin oluşturulmasına yönelik kanun hazırlıklarına ilişkin teknik
çalışmalar tamamlanmış olup, Kanun taslağı TBMM’ye gönderilmek üzere
Bakanlar Kuruluna sunulmuştur. Söz konusu taslakta, İzleme ve Yönlendirme
Komitesinin oluşturulması da öngörülmektedir. Ayrıca, yönetim sisteminde
yer alan temel yapıların görev ve yetkilerine yer verilmektedir. Ancak, bu
taslağın ivedilikle yasalaşması, buna ilişkin ikincil mevzuatın oluşturulması ve

151 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

özellikle Yönetim Otoritesi ile ilgili konuların TKB ve ilgili diğer Bakanlıkların
yeniden yapılandırılması çerçevesinde tekrar değerlendirilmesi
gerekmektedir.

7.3.5. İstatistik Sistemlerinin Uyumlaştırılması

Türkiye’de tarım ve hayvancılığa ilişkin istatistikler büyük sorun teşkil


etmektedir. Üretimin veya tüketimin net olarak bilinmediği durumlarda doğru
politikaların geliştirilmesi ve uygulanması da beklenemez. Bu nedenle,
sadece AB’ne uyum değil, Türkiye için daha gerçekçi politikaların
uygulanabilmesi için gerekli istatistik alt yapısının oluşturulması önemli
görülmektedir. Bu alt yapı oluşturulurken, AB’nde var olan ANIMO-
Hayvancılık Bilgi Sistemi gibi alt yapılara uygun olması, Türkiye’den
beklenilen çalışmaların da hayata geçirilmesi anlamına gelecek ve bu
konularda uyum sağlanmış olacaktır.

Bu hususta Türkiye’nin darboğazları ve alınması gereken önlemler


SWOT Analizi çerçevesinde detaylı olarak açıklanmıştır.

7.3.6. Uyum Faaliyetlerine İlişkin Takvimin Hazırlanması

AB’ne uyum konusunda AB tarafından bir uygulama takvimi


beklenilmektedir. Bugüne kadar AB’ne kısa, orta ve uzun vade de
gerçekleştirilecek düzenlemelere ilişkin olarak, özellikle Ulusal Programlar ve
Katılım Ortaklığı Belgelerinde değişik takvimler verilmiştir. Ancak, sürecin
yavaş işlemesi nedeniyle bu takvimlerin gerisinde kalınmış ve bu konular
İlerleme Raporlarında AB’nin eleştirilerine neden olmuştur.

Uyum için gerekli takvimin hazırlanması, Türkiye’nin tarım ve


hayvancılık konusunda ihtiyaç duyduğu dönüşüm için de ayrı bir itici güç
oluşturacak ve faaliyetler belirli bir yolda yürütülecektir. Bu çerçevede uyum
sağlanacak, istisna talep edilecek ve AB desteği istenilecek konuların
belirlenerek bir takvime bağlanmasının Türkiye’nin lehine olacağı
düşünülmektedir.

152 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

7.3.7. Uyum İçin Gerekli Bütçenin Tahsisatı

AB’ne uyum konusunda Türkiye’nin önemli düzeyde yatırım yapması


söz konusudur. Bunların başında, sınır kontrol noktaları, laboratuar alt
yapılarının iyileştirilmesi, hayvan sağlığının kontrolü amacıyla yapılacak
aşılamalar ve itlaflar, hayvanların kimliklendirilmesi ve bilgi sistemlerinin
oluşturulması gibi konular gelmektedir. Bu konularda AB tarafından hibe
desteği sağlanması Türkiye için önemli bir şanstır. Çünkü bu faaliyetlerin AB
hibe desteği alınarak uygulanacak projeler çerçevesinde yapılması,
maliyetlerin en az % 50 oranında düşeceği anlamına gelmektedir.

Bugüne kadar AB hibe desteği ile uygulanan, sınır kontrol noktaları,


hayvan hastalıkları ve hayvan sağlığı bilgi sistemi gibi projeler ile halen
hazırlıkları sürdürülen veya desteklenmesi gündemde olan projeler göz
önüne alındığında, 7 yıllık süreçte (2007-2013) yaklaşık 500 milyon Avro’luk
bütçe gerektiren bu yatırımların, Türkiye bütçesine yaklaşık maliyetinin 250
milyon Avro düzeyinde olacağı tahmin edilmektedir. Bu çerçevede, uyum
çalışmalarında başarı sağlanması amacıyla, sadece hayvan sağlığı (aşılama
ve itlaflar dahil) için gerekli olan yıllık yaklaşık 40 milyon Avro kaynağın tahsis
edilmesi gerekli görülmektedir.

7.3.8. Türkiye’ye Özgü İstisnaların Belirlenmesi

Türkiye, AB üyesi ülkeler arasında nüfusunun % 99’nun Müslüman


olması nedeniyle özel bir durum arz etmektedir. Türkiye-AB ilişkilerinde
hayvan refahı ve sağlığı konusunda kurban kesimleri, özellikle et ve
ürünlerinin uluslar arası ticareti konusunda da helal gıda standardı özel önem
taşımaktadır.

Bilindiği üzere, Türkiye’de Kurban Bayramlarında yaklaşık 2.5 milyon


baş büyük ve küçükbaş hayvanın İslami usullerle kesimi yapılmaktadır. Bu,
AB’nin alışık olmadığı bir durum olup, hayvan kesimlerinin, hayvan sağlığı ve
refahı çerçevesinde değerlendirilmesi nedeniyle önemli sorun teşkil eden
konulardan birisidir. Buna karşılık, toplumun dini vecibelerini yerine getirmesi

153 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

de bu tür herhangi bir gerekçe ile engellenemeyecek bir durumdur. Bu


konuda yapılacak düzenlemeler, AB’nin Müslüman nüfusun yaşadığı diğer
üye ülkeleri için de örnek teşkil edecektir.

Bu çerçevede, bu konuda AB nezdinde özel görüşmelerin yapılması


ve istisnaların sağlanması gerekli görülmektedir. Kurban kesimleri konusu,
AB’nin İspanya’ya tanıdığı ve geleneksel toplum kültürü olarak kabul edilen
boğa güreşlerinden daha büyük bir öneme sahiptir.

Benzer şekilde, toplumun neredeyse tamamının Müslüman olması


nedeniyle, Türkiye’nin AB üyesi ülkelerden ithal edeceği özellikle et ve et
ürünleri konusunda İslami koşullara uygun olarak üretildiğine yönelik ve
“Helal Gıda Standardı” olarak bilinen standartları da talep etmesi
gerekmektedir. Bilindiği üzere, söz konusu standartlar öncelikle Malezya
tarafından geliştirilmiş, ancak, daha sonra tüm dünyaya yayılmıştır. Bu
çerçevede Türkiye, yapacağı müzakerelerde üretilen ürünlerin bu
standartlara uygun olduğu ve bu bilgilerin gıda ürünlerinin etiketlenmesinde
de yer alması yönünde hareket etmelidir.

7.3.9. Müzakere Pozisyon Belgesinin Hazırlanması

Müzakere pozisyon belgelerinin hazırlanmasından önce, yüksek


maliyet beklenen (özellikle hayvan sağlığı ve hijyene ilişkin yatırımlar) veya
geçiş sürelerine ihtiyaç duyulan konularda etki değerlendirme çalışmaları
yapılmalıdır. Bu konuda katılımcılığa azami önem verilmeli, kamu, özel kesim
ve sivil toplum kuruluşlarının katkısı alınmalıdır. Bu çalışmalarda uyum
sağlanacak müktesebatın Türkiye’nin yasal ve kurumsal yapısına, bütçe
büyüklüklerine, ekonominin geneline, tüketicilere, küçük üreticilere, yoksul
kesimlere, az gelişmiş bölgelere ve çevreye etkisine özellikle dikkat edilmesi
gerekmektedir (Yılmaz, 2005:88).

2006 yılında TKB tarafından 44 ürün ve ürün grubunu içeren ve ilgili


tüm kesimlerin katılacağı bir etki analizi çalışması, TÜBİTAK desteği ile
başlatılmıştır. Bir çok anket çalışmasını ve çalıştayı içeren söz konusu

154 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

projenin, yaklaşık 1 milyon YTL’ye tamamlanması beklenmekte olup, süt ve


ürünleri ile et ve ürünleri için gerekli anket çalışmalarına başlanılmıştır.

Ancak, etki değerlendirmesinin sadece ürün grupları kapsamında


kalmaması, diğer gerekli olan mevzuat ve yatırımları da (özellikle hayvan
sağlığı ve hijyen) içerecek bir şekilde yapılması gerekmektedir. Bunların
yapılması durumunda gerçek bir durum değerlendirmesi ve etki analizi
yapılacağı düşünülmektedir.

Etki analizi çalışmasının özelliği gereği tümevarım (birimden toplama)


yöntemiyle (anket çalışmaları, çalıştaylar vs.), çok daha teknik düzeyde
(özellikle fayda/maliyet analizi vb.) yapılması ve katılımcılığın esas alınması
gerekmektedir (Karaosmanoğlu, 2006:70-72). Bu anlamda etki analizi,
özellikle tarım ve hayvancılığa yönelik istatistik verilerin çok sağlıklı olmadığı
Türkiye’de, teknik personelin, konunun uzmanlarının ve üniversitelerin bir
araya geldiği ve ortak aklın üretildiği bir ortamda yapılması büyük önem arz
etmektedir. Bu nedenlerden dolayı, etki analizi, farklı bir çalışma konusu
olarak değerlendirilmiş ve bu çalışmada yer verilmemiştir.

Makro düzeyde alınması gereken bu önlemlerin dışında, AB’ne uyum


ve sektörün rekabet gücünün artırılabilmesi için gerekli olan tedbirler, SWOT
Analizi çerçevesinde değerlendirilmiş ve yapılması gereken faaliyetler
aşağıda başlıklar halinde açıklanmıştır.

7.4. Türkiye Hayvancılık Sektörüne İlişkin SWOT (GZFT) Analizi

Bu bölüme kadar açıklanan Türkiye ve AB’ne ilişkin bütün veriler


çerçevesinde Türkiye’nin AB karşısındaki mevcut durumunun daha net olarak
görülebilmesi amacıyla SWOT-GZFT Analizi uygulanmıştır. Analiz metoduna
ilişkin özet bilgi EK-6’da sunulmuştur.

SWOT Analizinin uygulanmasında Türkiye’nin AB’ne uyum sağlaması


için gerekli olan AB mevzuatı spesifik olarak değerlendirilmemiştir. Çünkü,
söz konusu mevzuat genel olarak yönetmelik ve tüzükleri içermekte olup,
oldukça dinamik bir yapıdadır. Ayrıca, uyum sağlanması gereken makro
düzeyde mevzuat ve bu mevzuatın getireceği fırsatlar veya tehditler, teknik

155 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

uygulamaya yönelik olarak hazırlanan SWOT Analizinin içerisinde yer


almaktadır (hijyen, çevre, hayvan sağlığı ve refahı vb.).

Bu çalışmada Türkiye hayvan yetiştiriciliğine ilişkin daha çok teknik


düzeyde oluşturulan SWOT Analizi Matrisi, sektör içerisinde yer alan kişilerle
yapılan kişisel görüşmeler ve açıklanan literatürlerden yararlanılarak yazar
tarafından hazırlanmış ve Çizelge-7.3’de gösterilmiştir.

156 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Çizelge-7.3. Türkiye Hayvancılığının AB Karşısındaki Durumuna İlişkin SWOT Analizi Matrisi

GÜÇLÜ YÖNLER ZAYIF YÖNLER


1. Türkiye’nin Coğrafi Durumu ve Mevcut Üretim 1. Sermayesi Yetersiz, Düşük Kapasiteli Aile
Potansiyelinin Yüksekliği İşletmelerinin Çokluğu,
2. Potansiyel Pazar Olan Ülkelere Yakınlık 2. Veri Eksikliği-Kayıt Dışılık
3. Farklı Üretim Dallarına Uygun Ekolojilerin 3. Hayvan Başına Verimlerin Düşük Olması
Bulunması
4. Üreticilerin Teknik Bilgi Eksikliği
4. Geleneksel Yetiştiricilik Kültürünün Var olması
5. Desteklemelerin Yetersizliği
5. Yetişmiş ve Genç İşgücü Varlığının Fazlalığı
6. Çayır-Mera ve Yem Bitkilerinin Yetersizliği
6. Kanatlı Hayvancılık Sektörünün (Hem Beyaz
7. Pazarlamadaki Aracıların Hakimiyeti ve Ürün
Et Hem de Yumurta Üretiminin) Gelişmişliği
Fiyatlarındaki Dengesizlik
7. Ulusal Islah Politikalarına Ağırlık Verilmesi ve
8. Üreticilerin Örgütsüzlüğü
Kamu Elindeki Çekirdek Sürüler
9. Hammaddelerde (Damızlık Kanatlı Hayvan,
8. Ürün ve Hammadde Çeşitliliğinin Olması
Karma Yem vb.) Dışa Bağımlı Olunması
10. Suni Tohumlamanın Yaygınlaşmaması
11. Kişi Başına Hayvansal Ürün Tüketiminin
Düşüklüğü
FIRSATLAR TEHDİTLER
1. AB’ne Üyelik Sürecinin Başlaması 1. Hayvancılığa Gereken Önemin Verilmemesi
2. AB Tarafından Sağlanan Hibe Destekler 2. Geleneksel Üretim Yöntemleri Nedeniyle
Verim, Hijyen ve Kalite Düşüklüğü
3. Yatırımcı Özel Sektör İçin Hayvancılığın
Yatırıma Aç Fırsat Alanı Olması 3. Hayvan Sağlığı ve Hastalıklarla Mücadelede
Yetersiz Kalınması
4. Artan Nüfus ve Halkın Gelir Düzeyinin
Yükselmesi ile Talep Artışının Beklenmesi 4. Sektörün Boşluklarından Beslenen Fırsatçılar
ve Aracılar
5. Tarım Kanunu Kapsamında, Destekleme
Politikalarının Yeniden Belirlenmesi 5. Kooperatifler Aracılığıyla Kamu Eli İle Sosyal
Amaçlı Hayvan Dağıtılması
6. Gelişmekte Olan Gıda Sanayi
6. Üretim ve Tüketimlerdeki Vergi Yükünün
7. Tekstil ve Deri İşleme Sanayilerinin
Fazlalığı
Gelişmişliği
7. Canlı Hayvan ve Hayvansal Ürün
Kaçakçılığının Gerek İç Pazarda Yarattığı
Fiyat Olumsuzlukları, Gerekse Hastalık
Etmenlerinin Ülke İçine Taşınması
8. Hayvan Refahı Tedbirleri ve Hayvancılık
Faaliyetlerinin Çevreye Olumsuz Etkisi
9. Uluslararası Ticaretin Serbestleştirilmesi ve
DTÖ Düzenlemeleri İle Uluslararası
Rekabetin Daha Sertleşmesi

157 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

7.5. Türkiye’nin AB Karşısındaki Zayıf Yönleri ve Sorunlarının, Güçlü


Yönler ve Fırsatlar Değerlendirilerek Çözümüne İlişkin Öneriler

Türkiye hayvancılığının AB karşısındaki durumuna ilişkin SWOT


Analizi Matrisi (Çizelge-7.3) çerçevesinde, sorunlar ve çözüm önerileri
aşağıda açıklanmıştır.

7.5.1. Sermayesi Yetersiz, Düşük Kapasiteli Aile İşletmelerinin Çokluğu

Türkiye’de hayvancılık işletmeleri, AB’nin aksine, çok küçük ölçekli ve


aile tipi işletmelerdir. Tarım işletmelerinin büyük çoğunluğu geçimlik
hayvansal üretim yapmakta olup, hayvancılık genel olarak ticari bir düşünce
ile kâr getiren bir iş olarak görülmemektedir.

Ancak, SWOT analizinde fırsat olarak değerlendirilen “yatırımcı özel


sektör için “hayvancılığın yatırıma aç fırsat alanı olması” son yıllarda özel
sektörün ilgisine neden olmuş ve yatırımlar hızlanmıştır. Söz konusu
yatırımlar oldukça büyük kapasiteli, hijyen ve teknolojiye uygun bir yapıda ve
beklendiği gibi kâr odaklı olarak çalışmaktadır. Bu yatırımların artması ile
sektörün rekabet gücünün artması ve bu işletmelerin civarında daha küçük
çaplı fakat hijyen ve teknolojiye sahip işletmelerin oluşmasının önü
açılacaktır.

Ayrıca, esas faaliyeti hayvancılık olmayan tarım işletmelerinin ana


faaliyet alanlarına yönlendirilmesi ve hayvancılık faaliyetlerine ağırlık veren
işletmelerin de bu konuda desteklenmesi, işletme ölçeğinin artmasına
yardımcı olacaktır. Bu durum hayvancılığın aile işletmeciliğinden çok, ticari
anlamda kar amaçlı yapılmasına da fayda sağlayacaktır.

Bunların yanı sıra, 2000 yılında TCZB faaliyetleri yeniden düzenlenmiş


olup, bu yılın ardından kredi kullanımında üreticilerden istenen teminatlar
artırılmış; arazi ipoteğine ilave olarak, en az iki kefil istenmeye başlanmıştır.
Benzer durum TKK’lar için de geçerlidir. Bu durum zaten finansal açıdan güç
durumda olan üreticileri daha da zorlamaktadır. Bu nedenle, üreticilerin
üretim faaliyetleri esnasında ihtiyaç duydukları finansmanın sağlanması
amacıyla kredi maliyetleri düşürülmeli ve kredi kullanımı kolaylaştırılmalıdır.

158 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Diğer taraftan, kamu eliyle yapılan ve sosyal amaçlı olarak gösterilen


hayvan dağıtımları, hayvancılık sektörünün gelişmesine engel teşkil
etmektedir. Ayrıca, mevcut orta ölçekli işletmelerin küçülmesine ve dağıtılan
hayvanların bakılamayarak yetiştirici tarafından kesime gönderilmesi
nedeniyle nitelikli damızlık materyal kaybı yaşanmasına da neden olmaktadır
(Şahin, 2003; DPT, 2003c).

Bu nedenle sosyal amaçlı hayvan dağıtımlarına son verilmesi gerekli


görülmektedir. Ancak bu şekilde işletme ölçekleri büyüyebilecek ve finansal
yapıları güçlenecektir.

7.5.2. Veri Eksikliği ve Kayıt Dışılık

Genel olarak tarım sektöründe ve özellikle hayvancılık sektöründe,


gerek üretim, gerekse sanayi aşamasında kayıt ve istatistikler tam ve doğru
bir şekilde tutulmamakta, bu nedenle sektöre önemli düzeyde kayıp, kaçak
ve kayıt dışılık hakim olmaktadır. Bu durum AB tarafından yayınlanan Katılım
Ortaklığı Belgelerine de yansımış ve IACS (Entegre İdare ve Kontrol
Sistemi), LPIS (Arazi Parsel Tanımlama Sistemi), Hayvan Kayıt Sistemi, Bitki
Pasaport Sistemi ile TÜİK’in istatistik toplama ve işleme yöntemlerinin
iyileştirilmesi yönünde bir stratejinin belirlenmesi öncelikler arasında yer
almıştır.

Veri eksikliği ve kayıt dışılık konusunda, girdi fiyatlarının yüksekliği ve


bu arada girdilerdeki vergi yükünün maliyetleri artırması önemli etkenlerden
birisidir. Özellikle maliyetlerin düşürülebilmesi amacıyla üreticiler ve
sanayiciler kayıt dışına yönelmekte bu da hayvancılık alanında elde edilen
verilerin güvenilirliğini ortadan kaldırmaktadır.

Bu konuda uygulanmaya başlanılan sığır türü hayvanları


kimliklendirme çalışmaları bir an önce tamamlanmalı, küçükbaş hayvanların
kimliklendirilmesine ise kısa sürede başlanılmalıdır. Ayrıca, diğer hayvancılık
türleri ile uğraşan işletmelerin de kayıt altına alınması önem arz etmektedir.

159 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Bu çerçevede “Hayvancılık Bilgi Sistemi”nin kurularak, sektör her


aşamasında denetim altına alınmalıdır. Bu şekilde hayvancılığa ilişkin daha
doğru veriler elde edilecek ve daha doğru politikalar uygulanabilecektir.

Ayrıca, kaçak kesimlerin önlenmesi, kırmızı et, beyaz et ve süt gibi


hayvansal ürünlerin işlendiği işleme tesislerinin denetim altına alınabilmesi
için de işleme sanayisinin kayıt altına alınması büyük önem taşımaktadır.
Hem vergi kaybına neden olunması hem de insan sağlığının ciddi düzeyde
tehdit edilmesi nedeniyle bu tür işletmeler kapatılmalı veya gerekli yasal
tedbirler alınmalıdır. Bu çerçevede hayvansal ürün işleyen sanayi tesislerinin
de Hayvancılık Bilgi Sistemi içerisinde yer alması, sektörün bir bütün olarak
ele alınmasını sağlayacaktır.

7.5.3. Yetiştiricilerin Teknik Bilgi Eksikliği, Hayvan Başına Düşük


Verimler ve Suni Tohumlamanın Yaygınlaşmaması

Türkiye’de yetiştirilen, özellikle kanatlı hayvan yetiştiriciliği dışında


kalan hayvancılık faaliyetlerinde hayvan başına ortalama verimler AB’nin
gerisinde bulunmaktadır. Son dönemlerde yapılan ıslah çalışmaları ile
gelişme sağlansa da, bu durum yeterli görülmemektedir.

Yapılan SWOT Analizinde zayıf yönler içerisinde üç ayrı başlık halinde


yer alan yetiştiricilerin teknik bilgi eksikliği, hayvan başına düşük verimler ve
suni tohumlamanın yaygınlaşmaması, genel itibarıyla teknik bilgi eksikliği ile
tehdit olarak değerlendirilen geleneksel üretim yöntemlerinden
kaynaklanmaktadır.

Üreticiler, hayvancılığı esas faaliyet alanı görmemeleri ve aile içi


tüketime yönelik üretim yapmaları nedeniyle genel olarak daha düşük
maliyetli bakım-besleme ile verimlerini sürdürebilen ve kültür ırklarına göre
hastalıklara daha dayanıklı olan yerli ırkları tercih etmekte, teknik
imkansızlıklar ve bazı bölgelerde dini nedenler öne sürülerek suni
tohumlamayı uygulayamamakta veya kabul etmemektedir.

Bunların yanı sıra suni tohumlama ekiplerinin sayısal ve teknik


yetersizlikleri de bu konuda önemli sorunlar olarak görülmektedir. Bu

160 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

çerçevede söz konusu sorunların çözümüne yönelik olarak aşağıdaki


politikalar önerilebilir.

• Üreticilerin eğitimi ve yeni teknoloji ve uygulamalarla tanıştırılması


amacıyla yürütülmekte olan Yay-Çep gibi projeler sürdürülmeli, bunun
yanı sıra özellikle hayvan besleme tekniklerini içeren “Yerinde-
Gösterili Eğitim (Demonstrasyon)” çalışmalarına ağırlık verilmelidir,
• Üreticilerin eğitimi amacıyla Üniversitelerin daha etkin bir şekilde
kullanılması, yapılan araştırmaların üreticilere ulaşması ve Üniversite-
Üretici yakınlaşmasının sağlanması gerekmektedir. Bu çerçevede ilgili
fakültelerce gerek yerinde bilgilendirmeler ve gerekse “Çiftçi Günleri”
düzenlenerek Üniversitelerin üreticilere ulaşması sağlanabilecektir,
• TKB’nin, hayvan ıslahı için olmazsa olmaz konumda olan suni
tohumlama hizmetleri ile çiftçi eğitimi ve yayım gibi hizmetleri, hali
hazırda çalışan veya yeni kurulacak yetiştirici örgütlerine devretmesi
ve bu hizmetlerin yürütülebilmesi amacıyla bu örgütlere gerekli desteği
sağlaması gerekli görülmektedir,
• Ayrıca, suni tohumlama konusunda etkinliğin artırılabilmesi için, suni
tohumlama hizmeti veren ekiplerin gerekli teknik eğitimleri yapılmalı ve
bunun yanı sıra, tohumlamada kullanılan spermaların fiziksel ve
genetik kaliteleri denetlenmelidir,
• Genetik kapasitesi yüksek kültür ırkı hayvan sayısının artırılması
amacıyla uygulamaya konulan Ön soykütüğü ve Soykütüğü gibi
projeler genişletilerek ülke çapında etkin bir şekilde yürütülmelidir
(Saçlı, 2005:270).

Bu konuda, ayrıca bir fırsat olarak değerlendirilen “Ulusal Islah


Politikaları ve Kamu Elinde Bulunan Çekirdek Sürüler” bir avantaj
oluşturmakta ve bu sorunun çözümünde yardımcı bir unsur olarak
görülmektedir.

161 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

7.5.4. Desteklemelerin Yetersizliği

Hayvancılığa uygulanan desteklemeler, üretimi ve sektörü geliştirici


düzeyde değildir. Nitekim toplam tarımsal destekler içerisinde hayvancılık
destekleri % 6-7 kadar bir pay almakta olup, Tarım Strateji Belgesi (2006-
2010) çerçevesinde bu oranın 2006-2010 yılları arasında ortalama % 12
olması hedeflenmektedir (TKB, 2004; TZOB, 2004).

Buna karşılık AB’nde destekleme politikaları OTP ve OPD


çerçevesinde sürdürülmekte olup, sistematik ve korumacı bir sistem
hakimdir. Türkiye’nin de destekleme politikalarını, hem AB’ne uyum hem de
üretici gelirlerini ve üretimi garanti altına almak amacıyla daha sistematik bir
hale getirmesi ve uzun vadeli politikaların uygulanması önem arz etmektedir.
Bu çerçevede aşağıdaki politikalar önerilebilir.

• OTP 2003 Reformu’nda da öngörüldüğü üzere, destekleme


politikalarında köylü-çiftçi ayrımına gidilerek tarım ve kırsal kalkınma
desteklemeleri ayrıştırılmalıdır. Çiftçiler tarımsal desteklerden
yararlandırılırken, kırda yaşayan ancak çok küçük çaplı üreticiler veya
tarım dışında olan nüfus kırsal kalkınma desteklerinden
yaralandırılmalıdır. Bu uygulama tarımsal desteklerin daha etkin ve
hedef odaklı kullanılmasını sağlayacaktır.
• Yine AB’nin uygulamaya başladığı Tek Çiftlik Ödeme Sisteminde
olduğu gibi, Türkiye’de hayvancılığa uygulanan, karmaşık destekleme
uygulamalarının tek bir doğrudan ödeme sistemine dönüştürülmesi ile
hem AB’ ne uyum sağlanacak, hem de hedefe yönelik ve işe yarar bir
mekanizma kurulmuş olacaktır. Buna göre, AB’nde olduğu gibi,
hayvanların kimliklendirilmesi çerçevesinde yapılan kulak küpesi
numarası esasına dayanan ve hayvan başına üretim masraflarının
ayrı ayrı dikkate alındığı (et, süt, yapağı vb.) bir hesaplama yöntemi ile
böyle bir doğrudan ödeme sistemi kurulabilecektir.
• OTP ve OPD çerçevesinde Türkiye’nin zaten uyum sağlaması
gereken ve EBK ile SEK’in görevlerini üstlenebilecek bir müdahale
kuruluşu oluşturulmalı veya piyasaya müdahale edebilecek bir yapı

162 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

(örneğin depolama yardımları) en kısa sürede hayata geçirilmelidir.


Ayrıca, destekleme ödemeleri üretici örgütleri aracılığıyla verilmeli,
ancak bunun sıkı bir şekilde denetimi yapılmalıdır (Saçlı, 2005:273),
• Kamu tarafından desteklenmekte olan (2 x 100) ve (4 x 50) gibi
hayvancılık kooperatif projelerinden vazgeçilmesi gerekmektedir.
Daha önce de belirtildiği gibi, bu projeler ile zaten sayıca az olan
nitelikli damızlık materyal dar gelirli çiftçilere dağıtılmakta, kendi
geçimini sağlayamayan bu çiftçiler de kısa sürede bu hayvanları ya
satmakta ya da kesime göndermektedirler. Bu tür kooperatiflerin veya
üreticilerin desteklenmesi yerine, TKB tarafından 1990 yılından bu
yana desteklenen yaklaşık 650 adet kooperatif için “Kooperatifleri
Rehabilitasyon Projesi” uygulamaya koymalı ve var olan
kooperatiflerin daha etkin ve güçlü bir şekilde faaliyet göstermelerini
temin etmelidir. Bu durum üretici örgütlenmesinin desteklenmesi
amacıyla yapılan desteklerin daha etkin kullanılmasını ve mevcut
üretici örgütlerinin güçlenmesini sağlayacaktır.
• Çiftlikten sofraya gıda güvenliği ilkesi çerçevesinde hazırlanan Gıda
Kanunu ve ilgili mevzuat uygulamaya konulmasına rağmen uygulama
ve kontrol aşamalarında sorun yaşanmaktadır. Bu konu özellikle AB
üyelik müzakerelerinde ve tarımsal ürünler ihracatında büyük önem
taşımaktadır. Bu çerçevede, üretimi hijyenine yönelik destekler
yaygınlaştırılmalıdır (Saçlı, 2005:274).

Her ne kadar destekleme politikaları Tarım Strateji Belgesi 2006-2010


çerçevesinde bir sisteme oturtulmaya çalışılsa da, söz konusu stratejide
hayvancılık desteklemeleri için öngörülen pay düşük olmakla birlikte, gerek
sabit bir politikanın belirlenmemesi ve gerekse uygulama detayının
çerçevesinin oluşturulmaması nedenleriyle hayvancılık sektörünü geliştirme
konusunda çok etkin olamayacağı düşünülmektedir.

Bu kapsamda, bir fırsat olarak değerlendirilen “Tarım Çerçeve


Kanununun Çıkarılarak, Destekleme Politikalarının Yeniden Belirlenmesi ve
Yeniden Başlama Şansı” çerçevesinde hayvancılık sektörüne ilişkin, yukarıda

163 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

da önerildiği üzere Tek Çiftlik Ödeme Sistemi ile uyumlu ve uzun vadeli yeni
bir strateji belirlenerek, uygulama esasları ortaya konulmalıdır.

7.5.5. Çayır-Mera ve Yem Bitkileri Üretiminin Yetersizliği

Daha önceki bölümlerde de ifade edildiği üzere, Türkiye’de çayır ve


meraların hayvanların ihtiyacını karşılamaktan uzak ve kalitesiz olmasının
yanı sıra, yem bitkileri üretimi ülke ihtiyacını karşılayamamaktadır.

Dünyada en ucuz maliyetli et ve süt üretimi, meraya dayalı yetiştiricilik


nedeniyle Avustralya ve Yeni Zelanda’da yapılmaktadır. Nitekim üretim
maliyetlerinin en önemli bölümünü yem ve yemleme oluşturmaktadır. Bu
maliyetlerin düşürülmesi, kaba yem üretiminin artırılması ve meralardan
mümkün olduğunca çok faydalanılması ile mümkün olacaktır. Bu nedenle
hayvanların kaba yem ihtiyaçlarının karşılanması için, yem bitkileri ekimi
gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşıncaya kadar desteklenmeye devam
edilmelidir.

Ayrıca, bölge, iklim ve toprak durumuna göre uygun ve ağırlıklı olarak


üretimi yapılan mısır, yonca ve korunga gibi yem bitkileri dışında yeni bitki
türlerinin yetiştirilmesi amacıyla çalışmalar yapılmalıdır.

Bunların yanı sıra, son zamanlarda önem kazanan “Biyo-yakıtlar”ın


üretilmesi için kullanılan yağlı tohumlar ve şeker pancarının küspe ve
posaları hayvan beslemenin önemli unsurlarındandır. Bu sektörün gelişmesi
ile hayvancılık için alternatif yem kaynakları da ortaya çıkacak ve hayvan
beslemede kullanılan diğer sanayi artıkları ile birlikte önemli bir girdi
sağlanabilecektir. Bu çerçevede “Biyo-yakıtlar” için yapılacak yatırımlarda bu
konunun da göz önünde bulundurulması gerekli görülmektedir.

Diğer yandan, hayvan beslemede yem maddesi olarak kullanılan


sanayi artıkları ve yem bitkileri ticaretinin geliştirilerek yeni bir sektör
oluşturulmalıdır. Anason, şekerpancarı ve arpa posaları gibi sanayi artıkları
ile ikinci veya üçüncü üretimin yapılabildiği alanlarda yem bitkileri üretiminin
sağlanarak, elde edilen ürünlerin vakum ambalajlar içerisinde pazara
sunulması, yaşanan yem sıkıntısının önüne geçebilecek bir önlem olarak

164 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

değerlendirilmektedir. Bu durum, hem tarım ve hayvancılığın sağladığı katma


değeri artıracak, hem de alternatif istihdam olanağı sağlayacaktır.

Diğer taraftan, Mera Kanununda son yıllarda yapılan düzenlemeler ile


tahsis amacının değiştirilmesinin kolaylaştırılması hayvan yetiştiriciliğinin
aleyhine bir durum oluşturmaktadır. Bu kapsamda hayvan beslemenin ve
yetiştirmenin temel unsuru olan meraların kaybedilmesi engellenmeli ve Mera
Kanunu hayvancılığın lehine işletilmelidir.

7.5.6. Ürün Fiyatlarındaki Dengesizlik, Pazarlamada Aracıların


Hakimiyeti ve Üretici Örgütsüzlüğü

AB tarafından yayınlanan Katılım Ortaklığı Belgelerinde piyasa


gözetimi ve yapının güçlendirilmesi, ortak pazar yapılarının kurulması ve
üretim pazarlama ve ürün işleme standartlarının AB ile uyumlaştırılması yine
öncelikli konular olarak ele alınmıştır.

Yapılan SWOT Analizinde zayıf yönler içerisinde üç ayrı başlık halinde


yer alan ürün fiyatlarındaki dengesizlik, pazarlamada aracıların hakimiyeti ve
üreticilerin örgütlenme yetersizliği temel olarak; örgütlenmenin yetersizliği ile
tehdit olarak ifade edilen sektörün boşluklarından beslenen fırsatçılar ve
aracılar, üretim ve tüketimlerdeki vergi yükü ve canlı hayvan ve hayvansal
ürün kaçakçılığından kaynaklanmaktadır.

Nitekim üreticilerin örgütsüzlüğü ile üretim ve tüketimlerdeki vergi


yükü, sektörün boşluklarından beslenen fırsatçılar ve aracılar için bir fırsat
oluşturmakta, iç ve dış fiyatlar arasındaki değişmeler nedeniyle canlı hayvan
ve hayvansal ürün kaçakçılığının önü açılmakta ve bütün bunlar ürün
fiyatlarında dengesizliğe neden olmaktadır. Bu çerçevede önerilebilecek
politikalar ise aşağıda açıklanmıştır.

• AB’nde ürün fiyatlarında oluşan olumsuzlukları ortan kaldırmak için


uygulanan müdahale fiyatı, ihracatı teşvik edici, ithalatı kısıtlayıcı
uygulamalar ile üretici korunurken, Türkiye’de, gümrük önlemleri
dışında, bu tür koruyucu uygulamalar olmadığı gibi yetiştiriciler
piyasalarda aracılar ve sanayici ile karşı karşıya kalmaktadır. Ürün ve

165 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

girdi fiyatlarında yaşanan istikrarsızlıkların ortadan kaldırılabilmesi için,


ABD’de olduğu gibi, hayvan ve hayvansal ürün pazarlayan aracıların
TKB’ne kayıtlı olmaları ve anılan Bakanlığın denetiminde çalışmaları
sağlanmalı, bunun yanı sıra piyasa fiyat oluşumunda üretici-sanayici-
devlet birlikteliği aranmalıdır (Saçlı, 2005:274),
• Mevcut yetiştirici örgütleri yetersiz ve AB’nin aksine pazarlama
konusunda hemen hiç etkin değildir. Ayrıca, canlı hayvan, et ve süt
pazarlama sistemleri çok uzun ve karmaşık bir yapıya sahiptir.
Pazarlamada aracılar oldukça etkindirler. Bu nedenle, üreticiler
ürünlerini değer fiyata satamamakta, tüketiciler de hayvansal ürünleri
pahalıya tüketmektedirler. Mevcut örgütlerin ürün pazarlama
konusunda teknik bilgi bakımından desteklenmesi ve pazarlamada
daha etkin olmaları gerekmektedir,
• TKB’nin denetim ve desteğinde, hayvancılıkla ilgili örgütlerin
geliştirilmesinin yanı sıra, bu örgütlerin çeşitlendirilmesine (yetiştiricilik,
pazarlama vs.) yönelik tedbirler alınmalıdır (Saçlı, 2005:271). Bu
durum, hayvansal ürünlerin dağınık pazarlama yapısının
toplulaştırılmasına ve bu yapıdan kazanç sağlayan aracıların
denetimine katkı sağlayacaktır,
• Mevcut Yetiştirici Birliklerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılabilmesi için
bu Birliklere devlet tarafından gerekli finansman desteği sağlanmalı,
mevcut örgütlerin çalışmaları yine devlet tarafından faaliyetleri ve
üretime/üreticiye katkıları bakımından sıkı bir şekilde denetlenmelidir,
• Yetiştirici Birliklerine üye işletmelerde soykütüğü ve verim kayıtlarını
en doğru şekilde tutmalarını sağlayacak düzenlemeler yapılmalı, bu
bilgileri doğru olarak Birliklere iletmedikleri belirlenen işletmeler
üyelikten çıkarılmalı ve damızlıkçı işletmelere verilen ek süt teşviği
priminden yararlanmaları engellenmelidir (Saçlı, 2005:272),
• Yöresel ürünlere ilişkin kooperatif modeli geliştirilerek, üreticilerin bu
kooperatiflerde bir araya getirilmesi ve yöresel ürünlerin bu şekilde

166 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

markalaşmasını sağlamak, hem yöresel ürünlerin devamlılığını


sağlayacak, hem de kırsal istihdama bir alternatif yaratacaktır,
• Kırsal alanlarda ve kırsal kalkınma programlarında ipekböcekçiliği ve
arıcılıkla uğraşan üreticilere öncelik verilmeli ve bunların örgütlü bir
şekilde faaliyet göstermeleri sağlanmalıdır,
• Oldukça kırılgan olan hayvancılık piyasaları kaçak hayvan girişlerinin
yanı sıra, dönem dönem ortaya atılan, “ithalat serbest bırakılacak”
söylentileri nedeniyle olumsuz etkilenmektedir (Şahin, 2003; DPT,
2003c). Bu nedenle işletmelerin rekabet gücünün artırılması
gerekmektedir. Bunun için de üreticilerin girdi temininde ve ürün
pazarlamasında birlikte hareket etmeleri ön koşul olarak görülmekte
ve bunun sonucunda söz konusu sorunlara çözüm oluşturabileceği
düşünülmektedir.
Üretici örgütlenmesindeki yetersizlik ve mevcut örgütlerin idari ve
yapısal sorunları, hem üreticilerin hem de ülkenin hayvancılık sektöründeki
rekabet şansını azaltmaktadır. Bu konu üretim maliyetlerinin de yükselmesine
neden olmakla birlikte, uygulanan destekleme politikalarının yetersizliği yine
rekabet gücünün azalmasına neden olmaktadır.

Benzer şekilde AB’nde de üretim maliyetleri yüksek olmakla birlikte,


sistematik bir şekilde uygulanan OTP, OPD ve ihracat destekleri yoluyla AB
tarafından sağlanan desteklemeler ile bu durum sorun olmaktan çıkarılmıştır.

7.5.7. Hammadde Temininde Dışa Bağımlılık

Türkiye gelişmiş olan kanatlı hayvan yetiştiriciliğine rağmen, damızlık


kanatlı hayvanlar bakımından dışa bağımlı durumdadır. Damızlık nitelikli
canlı hayvan veya yumurta ithalatında Hollanda, İsrail ABD ve Kanada gibi
ülkeler öne çıkmaktadır.

Bu durumun önüne geçilebilmesi, damızlık sorunu ile karşılaşılmaması


ve iç pazarın garanti altına alınabilmesi amacıyla, ulusal çapta Türkiye
Patentli Ebeveyn ve Büyük Ebeveyn Projesi uygulanmakta olup, söz konusu
proje henüz tamamlanmamıştır. Ancak, proje tamamlansa dahi ülke

167 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

ihtiyacının bütünüyle buradan karşılanması söz konusu değildir. Bu


çerçevede özel sektörün damızlıkçı işletmeler konusunda yatırım yapması ve
kamunun da bu kapsamda özel destekleme yapması gerekmektedir.

Bunun dışında hayvan besleme konusunda temel girdi olan karma


yem hammaddeleri konusunda da Türkiye dışa bağımlı durumdadır. Karma
yemlerin en önemli hammaddeleri ise genel olarak yağlı tohumlar ile yem
katkı maddeleridir. Son yıllarda mısır üretimi önemli düzeyde artmış olmasına
rağmen, halen önemli hammaddelerden olan ayçiçeği ve soya gibi ürünlerde
önemli düzeyde ithalat yapılmaktadır.

Bu ürünlerin yurt içinden temin edilebilmesi için, arz fazlası olan


ürünlerin kısıtlanması için uygulanan alternatif ürün uygulamaları
kapsamında ve elde edilen gelir düzeyinin eşitlenmesi yoluyla üretiminin
özendirilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, henüz üretimi çok kısıtlı olan yem katkı maddeleri üretimi için
özel sektör bilgilendirilmeli ve sektöre yatırım yapmak isteyen yatırımcılara
alternatif olarak sunulmalıdır.

7.5.8. Hayvansal Ürünler Tüketiminin Düşüklüğü

Daha önce de açıklandığı üzere Türkiye’de hem toplam hem de


hayvansal protein tüketimi AB’nin oldukça gerisindedir. Ülke insanın sağlıklı
beslenmesi ve sağlıklı nesillerin yetiştirilebilmesi için gerekli ve yeterli oranda
protein tüketimi ön koşuldur.

Ayrıca halkın gelir düzeyinin nispeten yükselmesi protein tüketiminin


artırılması için bir fırsat olarak değerlendirilmektedir. Bu çerçevede protein
tüketiminin istenilen seviyeye çıkartılması gerekmekte olup, aşağıdaki
politikalar önerilebilir.

• Hayvansal üretimde kullanılan girdilerdeki vergi yükü makul seviyelere


indirilerek, üreticilerin daha ucuz üretim yapmaları sağlanmalı, bunun
yanı sıra elde edilen ürünlerde uygulanan vergi yükünün de benzer
şekilde indirilerek, temel besin kaynağı olan hayvansal proteinleri
toplumun daha ucuza tüketmesi sağlanmalıdır (Saçlı, 2005:275),

168 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Hayvansal ürün tüketiminde toplumu yönlendiren tıp otoriteleri ile


medya gibi iletişim araçlarının halkın doğru bilgilendirilmesini
sağlayacak bir kurulun oluşturulması gerekmektedir. Nitekim “kırmızı
etin kanser yaptığı” veya “yumurtanın kolesterol yüklü olduğu” gibi
bilimsel olarak kesin bir şekilde ortaya konulmamış ve çoğunlukla ticari
kaygılarla ortaya atılan iddialar, hayvansal protein tüketiminin
önündeki önemli engellerden birisidir. Oluşturulacak olan “Kamu
Bilgilendirme Ofisi/Kurulu” ile bu tür bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi
hayvansal ürün tüketiminin artırılması açısından büyük önem arz
etmektedir,
• ABD’de yapılan benzeri uygulamalar gibi Türkiye’de de Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu aracılığıyla “Yeşil Kart”
sahibi ailelere aylık olarak dağıtılacak fişler ile belirli miktarlarda
(örneğin, 0,5 kg peynir ve/veya 10 adet yumurta gibi) hayvansal ürün
temin etmeleri ve tüketmeleri sağlanmalıdır,
• Türkiye’nin genel ekonomik yapısı ve tüketim alışkanlıkları nedeniyle
hayvansal ürünlerin tüketimi ileri ülkelerin oldukça gerisindedir. Ulusal
Gıda Eylem Planı çerçevesinde Okul Sütü gibi tüketimi özendirici ve
artırıcı uygulamalar sektörle ilgili kuruluşların desteği ile
sürdürülmelidir,
• İnsan gıdası olarak kullanılan hayvansal ürünlerin üretim-tüketim
zincirinde soğuk ortamlarda muhafazasını sağlayacak soğuk zincir alt
yapısı en kısa sürede hayata geçirilmelidir,
• Üretici ve tüketiciyi doğrudan ilgilendiren sanayide karkas
derecelendirmesi, üreticinin işletmeden teslim ettiği sütün kalitesi
(özellikle bakteri sayısı, somatik hücre sayısı ve yabancı madde
içerme durumu vb.) ve balın yapısı gibi konularda dereceye veya
kaliteye göre fiyatlandırma sistemi uygulamaya konulmalıdır (Saçlı,
2005:276-277).
Yapılacak bu uygulamalarla ülke insanın daha kaliteli ve yeterli
seviyede hayvansal protein tüketimi sağlanabilecektir.

169 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

7.6. Fırsatlar ve Güçlü Yönlerin Değerlendirilerek Tehditlerin Önüne


Geçilebilmesi İçin Yapılması Gerekenler

Türkiye hayvancılık sektörü için tespit edilen tehdit unsurları genel


olarak zayıf yönlerden kaynaklanmaktadır. Zayıf yönlerin giderilmesi ile;

• Geleneksel üretim yöntemleri nedeniyle verim, hijyen ve kalite


düşüklüğü
• Hayvan sağlığı ve hastalıklarla mücadelede yetersiz kalınması
• Sektörün boşluklarından beslenen fırsatçılar ve aracılar
• Kooperatifler aracılığıyla kamu eli ile sosyal amaçlı hayvan dağıtılması
• Üretim ve tüketimlerdeki vergi yükünün fazlalığı
• Hayvan refahı önlemleri ve hayvancılık faaliyetlerinin çevreye olumsuz
etkisi
• Canlı hayvan ve hayvansal ürün kaçakçılığının iç pazarda yarattığı
fiyat olumsuzlukları ve hastalık etmenlerinin ülkeye taşınması,
olarak sıralanan tehdit unsurları önemli oranda ortadan kaldırılabilecektir.
Aynı zamanda bu uygulamalar ile yine tehdit olarak görülen;

• Uluslar arası ticaretin serbestleştirilmesi ve DTÖ düzenlemeleri ile


uluslar arası rekabetin daha sertleşmesi
kapsamında, alınacak olan tedbirlerin sektörün rekabet gücünü artıracak
olmasından dolayı, büyük oranda ortadan kalkabilecektir. Bunların yanı sıra,
söz konusu tehditleri ortadan kaldırabilmek amacıyla zayıf yönlerin dışında
da bazıları AB Katılım Ortaklığı Belgelerinde de yer alan önlemlerin alınması
gerekmektedir.

Bu konuda talep artışı beklentisi, destekleme politikalarının yeniden


düzenlenmesi, gelişmekte olan gıda sanayi, tekstil ve deri sanayileri ve özel
sektörün son yıllarda yetiştiricilik alanına yoğun ilgi göstermesi bu kapsamda
değerlendirilmesi gereken önemli fırsatlardır.

Bunların yanı sıra, hayvan refahı ve çevresel önlemler hayvansal


üretimde birim maliyetleri artıracak tedbirlerdir. Türkiye’nin bu konuda da
hayvancılık işletmelerine yönelik tedbirleri vakit geçirmeden alması önem arz

170 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

etmektedir. Bu çerçevede alınması gereken bazı önlemler aşağıda


açıklanmıştır.

• Hayvan hastalıkları ve zararlıları ile mücadele konusuna AB tarafından


oldukça önem verilmesine karşın, bu konuda Türkiye büyük sorunlar
yaşamaktadır. Ayrıca Türkiye’ye, komşu ülkelerden kaçak hayvan ve
hayvansal ürün girişleri olmaktadır. Sınırlardaki kontrol yetersizlikleri
bu hayvanların ve ürünlerin girişini kolaylaştırdığı gibi, iç fiyatların
yüksek olması da iç pazarda dağıtılmalarını kolaylaştırmaktadır. Buna
karşılık AB tarafından bu konuya özel önem verilmekte ve Sınır
Kontrol Noktalarının oluşturulması yönünde Türkiye’ye hibe yoluyla
destek sağlamaktadır. AB’ne teklif edilecek projeler ve AB hibe
yardımları ile hayvan hastalıklarına ve Sınır Kontrol Noktalarının
oluşturulması/modernizasyonu yoluna gidilerek bu sorunlar ortadan
kaldırılabilecektir,
• Aynı şekilde, Türkiye’ye komşu ülkelerden yasa dışı yollardan sokulan
başta canlı hayvan olmak üzere, her türlü hayvansal ürün girişine karşı
iç piyasalara yönelik alınan tedbirler artırılmalı ve ciddiyetle
uygulanmalıdır. Bu çerçevede, AB ile yapılan İkinci Katılım Ortaklığı
Belgesinde “üçüncü ülkelerle Topluluk Müktesebatı ile uyumlu Sınır
Kontrol Noktalarının güncelleştirilmesine ilişkin plan ve takvim
sunulması” taahhüdü de yerine getirilmelidir. Çünkü yasa dışı yollarla
ülkeye giren özellikle canlı hayvanlar öncelikle hayvan hastalıklarına
neden olmakta ve dolayısıyla insan sağlığını tehdit etmektedir. Bu
hastalık unsurları Türkiye ile hayvansal ürün ticareti yapan AB’ yi de
tehdit etmektedir,
• Yukarıda da açıklandığı gibi, AB tarafından hayvan hastalıklarına
büyük önem verilmekte, hastalıklara ilişkin AB’ne sunulan projelere
öncelik tanınmaktadır. Bu nedenle Türkiye’de önemli bir sorun olan ve
önemli ölçüde finansman sorunları nedeniyle kontrolünde güçlük
çekilen hayvan hastalıklarını engelleyebilmek amacıyla, AB’nin
sunduğu bu finansman desteğinden azami ölçüde faydalanılmalıdır,

171 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Yine AB’ne uyum çerçevesinde kurulmasına başlanılan Sınır Kontrol


Noktaları en kısa sürede faaliyete geçirilerek, dış ticaret yolu ile ülkeye
giren gerek canlı hayvan, gerekse hayvansal ürünlerin kontrol ve
denetimi AB standartlarında yürütülmelidir,
• AB’nde olduğu gibi üreticilerin pazar ve fiyat garantisi altında üretim
yapamaması nedeniyle, işleme sanayiinde kaliteli ve yeterli miktarda
hammadde temin edilememekte, kasaplık hayvan ve süt üretimindeki
mevsimsel dalgalanmalar nedeniyle işletmeler düşük kapasite ile
çalışmaktadır. Bunun yanı sıra, et ve süt ürünleri tesisleri yeterli ön
araştırma yapılmadan uygun olmayan yer ve teknik özelliklerde
kurulmakta, kesilen hayvanların yan ürünleri ekonomik olarak
değerlendirilmemekte ve ekonomik kayıpların yanı sıra çevre kirliliğine
neden olunmaktadır. Bu durumun önüne geçilmesi ile hem vergi
kaybına neden olan bu sorunların çözümüne katkı sağlayacak hem de
sanayi tesisleri tarafından yaratılan çevre kirliliğine kısmen çözüm
bulunacaktır. Bu çerçevede, AB tarafından talep edilen Gıda Güvenliği
ve çevresel önlemlere ilişkin tedbirler de alınmış olacaktır,
• Hayvan hastalıkları ve hayvan hareketleri ile mücadele de etkin bir
politika oluşturulmalı, AB ile uyumlu Acil Eylem Planları ve
hastalıkların yok edilmesi (eradikasyon) için programlar hazırlanmalı,
hayvan kimlik sistemi etkin bir şekilde uygulanmalı ve AB hibe katkısı
ile oluşturulan hayvan sağlığı bilgi sistemi bir an önce hizmete
alınmalıdır,
• Türkiye’de itlafı gerektiren hayvanların bütçe yetersizliği nedeniyle itlaf
edilemediği ve bu nedenle hayvan hastalıklarının söndürülemediği
ifade edilmektedir. Ayrıca, tarım sigorta sistemi sağlıklı bir şekilde
işlememektedir. Bu nedenle itlaf edilmesi gereken hayvanlar için
ihtiyaç duyulan bütçenin sağlanarak, çıkan hayvan hastalıklarının
söndürülmesi sağlanmalıdır (KKGM, 2004),
• Bilindiği üzere, hayvan yetiştiriciliğinin önemli çıktılarından birisi de
üretilen gübredir. Doğal gübre ekonomik bir değer ifade etmekte

172 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

ancak, suni gübre kullanımının yaygınlaşması nedeniyle artık çok fazla


rağbet görmemektedir. Dolayısıyla hayvancılık işletmelerinde gübre
yönetimi daha da önemli hale gelmiştir. Ayrıca, üretilen gübrenin
kullanılabilir ve satılabilir hale getirilmesi de önemli bir konu
durumundadır. Bunun yapılmaması halinde önemli bir çevre kirliliği ve
azot birikimi ortaya çıkmaktadır. Hayvancılık işletmelerinin neden
olduğu bu çevre kirliliği ve azot birikiminin önüne geçilmesi, hayvan
refahı ve hayvan-çevre ilişkileri bakımından AB tarafından da önem
verilen konulardan birisidir. Bu çerçevede, hayvan refahı ve hayvan-
çevre ilişkileri bakımından yetiştiricilerin gübre yönetimi (amenajmanı)
ve depolanması ile hayvan refahı konularında bilgilendirilmesine
yönelik özel yayım programları düzenlenmesi ve desteklenmesi
gerekmektedir.
• Yine AB tarafından önemle üzerinde durulan hayvan refahına ilişkin
olarak 2004 yılında çıkarılan 5199 sayılı Hayvanları Koruma
Kanununun uygulanmasında yaşanan sorunlar çözülmeli ve gerekli
görülen düzenlemeler yapılmalıdır.

7.7. Sektöre İlişkin Alınabilecek Diğer Önlemler

• Türkiye hayvancılık sektöründe son yıllarda yaşanan, bakım ve


besleme düzeyinin iyileştirilmesi, teknolojinin gelişmesi, üretici
örgütlenmesinin yaygınlaşması ile birim hayvandan elde edilen süt
üretimi konusunda önemli bir ilerleme sağlanmıştır. Bu iyileşmelerin
yanı sıra, sanayide işlenen süt oranı halen çok düşük düzeyde
kalmaktadır. Bu konuda “sokak sütü” tabir edilen çiğ süt
pazarlamasının rolü olduğu kadar, süt sanayi işletmelerinin tam
kapasite çalışmamaları ile küçük ve orta ölçekte ve düşük kapasite de
mandıraların sayısal çokluğu da rol oynamaktadır. Bununla birlikte,
TÜİK tarafından yapılan hane halkı tüketim anketlerinden görüldüğü
üzere Türkiye’de süt ve ürünleri tüketimi oldukça düşük seviyededir.
Sanayinin tam kapasite çalışmaması veya yeni kapasite
yaratılamaması ya da süt tüketiminin kısa vade de önemli düzeyde

173 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

artırılamaması durumunda sütte arz fazlalığı olabilecektir. AB’nde


yaşandığı üzere, Türkiye’de de nitelikli damızlık süt hayvanların
kesime sevk edilmemesi ve et arz açığının önüne geçilmesi amacıyla,
et hayvanı yetiştiriciliği bir an önce hayata geçirilmelidir.
• Geliştirilmesi amacıyla önemli düzeyde kaynak ve emek harcanan
üretici örgütlenmesinin daha sağlıklı yapıya kavuşturulması için yasal
düzenlemeler yapılarak, denetimleri artırılmalıdır. Örneğin bir süt
kooperatifi, üyeleri tarafından üretilen sütü 32.5 YKr fiyat ile satın
almakta olup, bu sütü 42.5 YKr fiyat üzerinden süt sanayine
pazarlamaktadır. Aradaki 10 YKr tutarındaki fark kooperatife gelir
olarak kaydedilmekte, bu çerçevede kooperatif yönetimi mali açıdan
başarılı görülmektedir. Benzer durum yem hammaddesi veya makine-
ekipman temininde de yaşanmaktadır. Oysa ki üretici bireysel olarak
bu alımları veya pazarlamayı yapacak olsa çok daha yüksek fiyattan
ürünlerini satabilecek veya yemini daha ucuza alabilecektir. Böyle bir
durumda üretici örgütlenmesinin bir anlamı kalmamakta, kooperatif
veya birliklere üye olan üreticileri örgütlenme çabalarından
uzaklaştırmaktadır. Bu çerçevede kooperatifler daha sıkı denetlenmeli
ve amaca uygun olmayan veya kar amacı güden kooperatiflerin veya
bunların yöneticilerinin çalışma esasları yeniden düzenlenmelidir,
• Erken hayvan kesimlerine bağlı et üretim kaybını önlemek amacıyla,
tür ve ırklara özgü belli ağırlık sınırlarının altında hayvanların
kesilmesinin önüne geçilmelidir. Ayrıca, önümüzdeki dönemde
Türkiye’de bir sorun olarak ortaya çıkması beklenen kırmızı et
üretiminin, bugüne kadar genel olarak yerli hayvanların kesilmesi ile
sürdürüldüğü gerçeğinden hareketle, özellikle sığır besiciliğinin
sektörel anlamda geliştirilmesi ve et üretiminin süt sığırcılığına olan
bağımlılığının azaltılması gerekmektedir (Saçlı, 2005:275),
• Sektör içerisinde fiziki ve teknik şartları yetersiz, eğitilmiş personeli
bulunmayan çok sayıda işleme tesisi bulunmakta, bu durum insan

174 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

sağlığını ve sektördeki gelişmeyi olumsuz yönde etkilemekte, ayrıca


haksız rekabete neden olmaktadır.
• Hayvancılıkta risk ve belirsizliğin fazla olması, kredi imkânlarının da
üreticilerin ihtiyaçlarına cevap verememesi Türkiye’de tarım ve
dolayısıyla hayvan sigortasını gerekli kılmaktadır. Bu amaçla
hazırlanan ve üreticilerin bu sorununu çözmeyi amaçlayan Tarım
Sigortası Kanununda yer alan hayvancılık sigortası konusunda
ihtiyaca cevap verebilecek ve özendirici düzenlemeler yapılmalıdır.

7.8. Güçlü Yönlerin Değerlendirilmesi

Yukarıda açıklanan zayıf yönlere, tehditlere karşılık, Türkiye’nin AB


karşısında bazı avantajları da bulunmaktadır. Bu konuda yeterince
değerlendirilemeyen mevcut üretim potansiyeli, işgücü, potansiyel pazarlara
yakınlık, ekolojik çeşitlilik ve AB ile rekabet edebilecek seviyeye ulaşan
kanatlı hayvancılık sektörü ön plana çıkmaktadır.

Doğru besleme ve yetiştirme tekniklerinin uygulanması ile mevcut


üretim düzeyinin en az iki katına ulaşılması mümkündür. Ancak, yetişmiş
işgücünün rasyonel olarak değerlendirilememesi, bunun yanı sıra, üreticilerin
teknik bilgi yetersizliği ve modern teknolojiye uzak olmaları nedeniyle Türkiye
bu sorunu aşamamaktadır.

Ayrıca, son yıllarda genel ekonomik durumda yaşanan iyileşmeler


2000 yılı öncesine oranla toplumun satın alma gücünü nispeten yükseltmiştir.
Bu durum doğal olarak hayvansal ürün tüketimlerine olan talebi de
artıracaktır. Buna ilave olarak ülke nüfusunun düzenli bir şekilde artması,
talebin artmasına katkı sağlayacaktır.

Bu çerçevede AB’ne üyelik öncesi süreçte, hayvancılık, bir süre daha


korumacı politikaların sürdürülmesi halinde yatırımın cazip olduğu
sektörlerden birisi olacak ve yukarıda açıklanan önlemlerin alınması halinde
de hem AB’ne uyum sağlanabilecek hem de sektörün rekabet gücü
artacaktır. Ancak, uyum konusunda alınacak tedbirlerin (özellikle refah, hijyen
ve çevre) üretim maliyetlerini artıracağı da göz ardı edilmemelidir.

175 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Türkiye’nin komşuları veya AB’ne göre Türkiye’ye nispeten daha yakın


olan Rusya, Türk Cumhuriyetleri ve Orta Doğu ülkeleri önemli düzeyde
hayvansal ürün ithalat etmektedirler. FAO (2005) verilerine göre özellikle
Rusya ve Orta doğu ülkeleri dünyanın en çok kanatlı eti ve yumurta ithal
eden ülkeleridir.

Bunların yanı sıra, Tayland, Hong-Kong ve Tayvan gibi Uzak Doğu


ülkeleri de kanatlı hayvan sakatatı ve tavuk ayağı ithalatı yapmaktadır.
Ayrıca, yurt içinde tüketimi olmayan bazı hayvanlar ile yumuşakçaların ihraç
fırsatı da her geçen gün artmaktadır.

Bu fırsatların çok iyi değerlendirilmesi ve hayvan hastalıkları ile hijyen


konusunda yaşanan sorunların giderilmesi durumunda, Türkiye’nin önemli bir
hayvansal ürün ihracatçısı olması mümkün görülmektedir.

7.9. Öncelikler ve Eylem Planı

Önceki bölümde açıklanan sorunlar ve politika önerilerinin bir “Eylem


Planı” çerçevesinde uygulanması sorunların çözümünü daha da
kolaylaştıracaktır. Buna göre çözüm ve politika önerileri şu öncelik başlıkları
halinde sınıflandırılabilir:

• İşletme ölçeklerinin büyütülmesi ve bu yolla nitelikli istihdam ve


rekabet gücünün artırılması,
• Üretimin geliştirilmesi ve bilgi alt yapısının iyileştirilmesi,
• Tarımsal veri ve istatistik alt yapısının iyileştirilmesi,
• Destekleme politikalarının hedef odaklı yeniden belirlenmesi,
• Üretici örgütlerinin etkinliğinin artırılması,
• Ürün kalitesinin geliştirilmesi ve tüketimin artırılması,
• Hayvan sağlığı, refahı ve hayvan-çevre ilişkilerine yönelik tedbirlerin
alınması.
Bu başlıklar çerçevesinde alınacak tedbirler ve yapılacak işler bir
“Eylem Planı” şeklinde düzenlenmiş ve EK-7’de gösterilmiştir.

176 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

8. SONUÇ

Bu çalışmada, öncelikle amaca uygun olarak AB’nin ve Türkiye’nin


hayvancılık sektörü ile ilgili durumu ve politikaları incelenmiştir. Bu çerçevede
işletme yapıları, hayvansal üretimleri, dış ticareti, üreticilerin örgütlenmesi,
ürün pazarlama kanalları ile destekleme politika ve uygulamaları gibi konular
karşılaştırmalı olarak irdelenmiştir.

AB 1960’lı yıllarda kurularak uygulamaya konulan OTP ve OPD’ ler ile


tarım ve hayvancılık sektörlerini belirli bir sistem içerisinde geliştirmişken,
Türkiye’de sistemden uzak, daha çok günün ihtiyaçları çerçevesinde
politikalar izlenmiştir.

AB’nde yaşanan üretim artışları konusunda OTP ve OPD’ ye geçişin


çok önemli etkisi olmuştur. OTP ve OPD kapsamında AB, en korumacı ve
destekleme düzeyi en yüksek tarım politikalarını izlemektedir. Ancak, son
dönemlerde DTÖ ve diğer gelişmiş ülkelerin baskısı ile AB, izlemiş olduğu bu
politikaları biraz daha gevşetmiş ve rekabete açacağı sinyallerini vermiştir.
Buna karşın, destekleme araçlarının şekil değiştirerek sürdürülmesi (örneğin
Tek Çiftlik Ödeme Sistemi), AB’nin destekleme politikalarından kolaylıkla
vazgeçmeyeceği, tarım ve özellikle hayvancılık konusunda dünyadaki
etkinliğini sürdüreceğini göstermektedir.

Aynı zamanda bu çalışmada, OTP’ de yaşanan reform süreçleri ve


2003 OTP Reformuna değinilmiş, DTÖ Anlaşmaları çerçevesinde OTP’nin
önümüzdeki süreçte de dinamik bir yapıda ve özellikle destekleme politikaları
bakımından sürekli değişim göstereceği belirlenmiştir.

Bunların yanı sıra, AB ile müzakere süreçleri ve bu çerçevede AB’ne


sonradan üye olan 10 ülkenin müzakere pozisyonları, geçiş süreçleri ve
sağladıkları istisnalar incelenerek, Türkiye’nin müzakereler öncesi alması
gereken pozisyon belirlenmeye çalışılmıştır. Buna göre Türkiye’nin AB ile
mevcut önemli yapısal ve mevzuat farklılıklarını ortadan kaldırmaya yönelik
ve finansmanının garanti edildiği bir Eylem Planı uygulaması gerektiği,
hayvansal ürün üretimi ve hayvan hastalıklarının eradikasyonu gibi bazı

177 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

konularda geçiş sürelerine ihtiyaç duyabileceği tespit edilmiştir. Ayrıca,


arıcılık, ipekböcekçiliği ve tiftik gibi bazı konularda da istisnaların sağlanması
gerekmektedir. Söz konusu, Eylem Planının, AB’ne üyelik konusunda geçiş
süreleri ve bazı istisnaları içermesinin yanı sıra, sektörün kendi dinamikleri
içerisinde süregelen gelişmeleri de yönlendirmesi gerekmektedir. Bu tür
önlemlerin alınması ve Eylem Planının hazırlanarak uygulamaya konulması,
tarım ve hayvancılık sektörü, sektörün ülke ekonomisine yaptığı katkı, ülke
insanının sağlığı ve toplumun yeterli ve dengeli bir şekilde protein
tüketebilmesi açısından da büyük önem taşımaktadır.

Bütün bunların dışında çalışmada, Türkiye’nin hayvancılık sektörünü


yönlendirmesine yönelik olarak hayvan yetiştiriciliği, hayvan sağlığı, üretici
örgütlenmesi ve finansmana ilişkin gerekli önlemler açıklanmıştır. Bu
çerçevede, girdi fiyatlarının yüksek ve pazarlamadaki aracıların çokluğundan
dolayı üretimin kârlı olmaması, özellikle geçimlik üretim yapan aile
işletmelerinin yoğun olmasından kaynaklanan ticari üretimin sağlanamaması,
üreticilerin örgütlenememesi, var olan örgütlerin idari sorunları ve etkinsizliği,
yem bitkileri üretimi ve meraların yetersiz olması, yayım hizmetlerinin ihtiyaca
cevap vermemesi gibi bir çok önemli soruna çözüm bulunması
gerekmektedir.

Türkiye İçin Temel Tarım ve Hayvancılık Müzakere Stratejisi


Türkiye tarım sektöründe tarama sürecine başlamış olup Mayıs-
Haziran 2006 tarihlerinde sürecin tamamlanması beklenmektedir. Bu
aşamada Türkiye tarafından bir Pozisyon Belgesi hazırlanarak AB Dönem
Başkanlığına sunulacaktır.

Bu çerçevede, hazırlanacak olan Pozisyon Belgesi ve Müzakerelerde


izlenecek stratejinin belirlenmesi gerekmektedir. Hazırlanacak olan pozisyon
belgesi ve izlenecek müzakere stratejisi konusunda dikkate alınacak unsurlar
aşağıda açıklanmıştır.

AB’ de hayvancılığa ilişkin karar mekanizmasında ve politikaların


belirlenmesinde genel itibarıyla, üretim düzeyleri, teknolojileri,

178 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

desteklemelerden aldıkları paylar ve tahsis edilen kotalar göz önünde


bulundurulduğunda Fransa ve Almanya’nın etkin olduğu, bu ülkelerle birlikte,
Hollanda, İngiltere, İtalya ve Danimarka’nın da sektörde belirgin ağırlığının
bulunduğu anlaşılmaktadır.

Buna karşılık, AB artık 15 üyeli bir Birlik olmaktan çıkmış ve 2004


yılında Birliğe katılan 10 ülke ile birlikte AB (25) haline gelmiştir. Söz konusu
ülkelerin ağırlıklarına karşılık, AB’ne sonradan katılan bu 10 ülke, kendi ülke
çıkarları çerçevesinde tarım ve hayvancılık sektörlerinin korunması ve
geliştirilmesi yönünde mücadele edeceklerdir.

Bu çerçevede, AB’ ne uyum sürecinde Türkiye, uygulayacağı tarım ve


hayvancılık politikalarında “Hedef 15, Müzakere 25” olarak özetlenebilecek
bir politika izlemelidir. Bu politikanın açılımı ise; Türkiye’nin ulaşması gereken
düzeyin AB (15) ülkeleri olması gerektiği, buna karşılık müzakerelerin Türkiye
ortalamalarına yaklaşan AB (25) ortalamaları ve düzenlemeleri göz önünde
bulundurularak yürütülmesidir. Nitekim AB, artık 25 üye ülkeden oluşmakta
olup, sonradan üye olan ülkeler AB (15) ortalamalarını oldukça geriye çekmiş
ve bu ülkelere bazı tavizlerin verilmesi söz konusu olmuştur. Bu durum
Türkiye tarafından iyi analiz edilmeli ve müzakere stratejisi bu konuma göre
kurgulanmalıdır.

Bunun yanı sıra Türkiye’nin, AB ile özellikle uyum konusunda yaşanan


sorunlarını ertelemenin üyeliği geciktireceğinin farkında olması ve sorunları
karşılıklı müzakereler yoluyla ve iki tarafın da zarar görmediği bir biçimde
çözmesi gerektiğinin bilincinde olması önemli görülmektedir. Bu kapsamda,
tarım başlığı altında sürekli gündeme getirilen 1/98 sayılı Ortaklık Konseyi
Kararı çerçevesinde verilen taahhütlerin karşılıklı olarak yapılacak
düzenlemeler ile bir an önce çözülmesi önem arz etmektedir.

Ayrıca Türkiye, izlenen liberal politikalar ve ülkenin ekonomik durumu


gibi nedenlerle tarım sektörünü göz ardı etmemelidir. Bilim ve teknoloji
bakımından Türkiye’nin ilerisinde olan AB ve ABD tarafından tarım ve
hayvancılık sektörleri, tahsis edilen kaynaklar ve destekleme politikaları gibi

179 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

konularda, sanayi, bilişim veya enerji gibi sektörlerin çok uzağında


tutulmamaktadır. Türkiye bu gerçeğin farkına vararak, tarım ve hayvancılık
sektörleri için üretici ve yetiştiricilerini mağdur etmeyecek radikal kararlar
almak durumundadır.

Bunun yanı sıra, Türkiye’nin, birbirleri ile etkileşim içerisinde ve bir


bütünün olmazsa olmaz birer parçası olan tarım ve hayvancılık, sanayi,
bilişim ve hizmet sektörlerinin bir arada ele alındığı, sektörlerin birbirleri ile
etkileşimlerinin ve birbirlerine sağladıkları katkıların belirlendiği, üretim
zincirlerinin ortaya konduğu bir politika kapsamında çalışmalarını sürdürmesi
gerekmektedir.

Bu çerçevede Türkiye tarafından, Tarım Strateji Belgesi güncellenmeli


ve söz konusu Belge’de, hayvancılık sektörü daha ciddi bir şekilde ele
alınarak, AB’ne uyum önlemlerine yer verilmelidir. Bu kapsamda, Katılım
Ortaklığı Belgeleri ile önceki bölümde açıklanan SWOT Analizi ve bunun
sonucunda yapılan politika önerileri ve Eylem Planını da içeren stratejinin
makro seviyede;

• AB’ne mevzuat uyumu için yapılması gerekenler (mevzuat


farklılıklarının belirlenmesi),
• Destekleme politikalarının AB’ne uyumlu şekilde yeniden belirlenmesi,
• Sektör için minimum işletme kapasitelerinin belirlenerek,
desteklemelerin bu kapasitelere göre verilmesi,
• Söz konusu kapasiteler dışında kalan işletmelerin kırsal kalkınma
yardımlarına yönlendirilmesi,
• Veri tabanları ve istatistik bilgi sistemlerinin etkin bir şekilde ve en kısa
sürede hizmete girmesini sağlayacak tedbirlerin alınması,
• Ülke ihtiyaçları öncelikle göz önünde bulundurularak AB’ndekine
benzer şekilde bir kurumsal yapılanmaya gidilmesi ve bu çerçevede
TKB’nin yeniden yapılandırılması ve,
• Süreç içerisinde tarım ve hayvancılık sektörlerinden ayrılacak olan
nüfusun istihdamının nasıl sağlanacağını

180 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

içermesi gerekmektedir. Strateji kapsamında tespit edilecek bu makro


tedbirlerin mikro yansımalarının da strateji içerisinde yer alması öngörülebilir.

Söz konusu strateji belgesinde alınacak tedbirlerin gerektirdiği


finansmanın da kaynağının belirtilmesi ve garanti edilmesi diğer önemli bir
konudur. Ayrıca, Tarım Stratejisinin tüm paydaşlar tarafından sahiplenilmesi
ve uygulanması gerekmektedir.

Bunların yanı sıra, en az 2010 yılına kadar hayvancılık sektöründe


korumacı devlet politikalarının ve ithalat sınırlamalarının sürdürülmesi
gerekliliği açıktır. Bu çerçevede, AB ile bir ortak yol bulunarak, AB hibe
fonlarından azami ölçüde yararlanılması gerekmektedir. Hatta hazırlanması
öngörülen Strateji ve Eylem Planının, AB ile müzakere edilerek, kamu
tarafından uygulanacak bir paket proje halinde ve AB hibe kaynaklarından
yararlanabilecek bir şekilde düzenlenmesi de düşünülmelidir.

Geçiş Süreleri ve İstisnalar

Geçiş süreleri ve istisnalar her ne kadar olumsuz bir durum olarak


algılansa da ülke menfaatleri doğrultusunda bazı geçiş sürelerinin ve
istisnaların talep edilmesi zorunluluk arz etmektedir. Bu çerçevede
hayvancılık sektörüne ilişkin olarak bazı geçiş süresi ve istisnaların istenmesi
doğal karşılanmalıdır. Nitekim daha önce de açıklandığı üzere, özellikle süt
üretimi ve pazarlaması konusunda AB’ ne sonradan katılan 10 ülkeye özel
geçiş süreleri tanınmıştır. Bunun yanı sıra Slovenya’ya arıcılık konusunda,
Polonya’ya elma ve vişne üreticilerinin rekabet gücünü etkileyecek
durumlarda genel koruma hükmünün işletilmesi gibi bazı istisnalar
tanınmıştır.

Türkiye’nin hayvancılık alanında AB ile müzakerelerinde sorun


yaşayacağı konular; süt ve süt ürünleri ile sığır-dana etleri konuları olarak
görülmekte olup, koyun ve keçi etleri, arıcılık, ipekböcekçiliği, domuz eti,
kurutulmuş kaba yemler, kümes hayvanları etleri ve yumurta konularında
önemli bir sorunla karşılaşılmayacağı düşünülmektedir. Bu çerçevede uyum
sağlanması gereken;

181 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

• Süt kotaları,
• Sütteki bakteri sayıları,
• Hayvansal ürünlerin etiketlenmesi ve izlenebilirliği,
• Et pazarlamasında karkas derecelendirme sistemi,
• Küçükbaş hayvanların tanımlanması,
• Küçük ve orta ölçekli mandıra ve mezbahaların uyum çalışmaları,
• Hayvan hastalıklarının eradikasyonu,
• Kurban kesimleri,
gibi konularda geçiş süresi veya istisnaya ihtiyaç duyulabileceği
düşünülmektedir. Bunun yanı sıra Türkiye’nin; ipekböcekçiliği, arıcılık ve tiftik
üretimi konusunda bazı istisnaları da sağlaması gerekmektedir.

Bugüne Kadar Türkiye-AB İlişkilerinin Sektörel Olarak Değerlendirilmesi

Türkiye bugüne kadar AB’ne karşı, gerek Katılım Ortaklığı


Belgelerinde gerekse Ulusal Programlarda, üyelik durumunda uygulanması
gereken bazı konular ile kurumsal ve mevzuat düzenlemeleri hususunda bazı
gereksiz taahhütlerde bulunmuştur.

Bunlardan en belirgin olanları ise;

• OTP ve OPD’ de sürekli bir şekilde yaşanan değişimlere rağmen


ve OPD’nin varlığının sürdürülüp sürdürülmeyeceği belirgin
değilken “OPD Çerçeve Kanunu”nun çıkarılmasının taahhüt
edilmesi ve “Ortak Pazar Yapılarının” kurulacağının ifade edilmesi,
• 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu ve ilgili mevzuat
yürürlükte iken Ulusal Programda yer alan ve yeni bir “Veterinerlik
Çerçeve Kanunu”nun çıkarılacağının bildirilmesi,
• Daha önce de belirtildiği üzere AB tarafından kurumsal
düzenlemeler konusunda herhangi bir talep bulunmazken Ulusal
Programda “Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Genel
Müdürlüğü”nün kurulacağının yer alması,

182 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

gibi taahhütlerdir. Türkiye tarafından bildirilen bu tür taahhütler daha sonra


AB tarafından doğal olarak takip edilmekte ve İlerleme Raporlarında gelişme
sağlanamayan ve eleştiri konusu olan başlıklar halinde karşımıza
çıkmaktadır.

Bunların yanı sıra, AB gerekçe gösterilerek, Gıda İşleri Genel


Müdürlüğü, Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü ve Su Ürünleri Genel
Müdürlüğü’nün kurulması gibi bazı kurumsal düzenlemeler ile hali hazırda
uygulanan ve küçük revizyonlarla uyum sağlanabilecek olan mevzuat
düzenlemelerinin Çerçeve Kanunlar halinde hazırlanacağının ifade edilmesi,
AB’ne uyum çalışmalarını kurumsal ve mesleki çekişmeye götürmekte ve
çalışmalardaki ilerleme hızını oldukça yavaşlatmaktadır.

Oysa AB kurumsal yapılara müdahale etmemekte, karşısında tek ve


yetkili bir makamın muhatap olarak yer almasını istemekte ve özellikle gıda
güvenliği alanında yer alan mevzuatın üstlenilmesini beklemektedir.
Üstlenilmesi istenilen mevzuatın büyük bir çoğunluğunu da Kanunlardan
daha çok, yönetmelik ve tüzükler oluşturmaktadır.

Türkiye’nin AB’nin ne istediğini çok iyi görerek, bu tür sınırlayıcı


girişimlerden vazgeçmesi ve yukarıda önerilen Strateji ve Eylem Planı
çerçevesinde hedef odaklı çalışması gerekmektedir. Bu gelişmelerin
sağlanamaması halinde; AB’ne uyum ve üyelik süreci gecikecek, Türkiye
hayvancılığı AB karşısında net ithalatçı bir konuma gelebilecek, sektörden
kısa vade içerisinde önemli kaçışlar yaşanabilecek ve bu durum yeni
istihdam sorunlarını da beraberinde getirebilecektir. Ancak, gerekli önlemlerin
alınması halinde 2010-2015 döneminden sonra sektörün rekabet edebilir ve
sürdürülebilir bir konuma gelebileceği düşünülmektedir.

Sonuç olarak, kısa vadede üretici lehine radikal tedbirlerin alınmaması


durumunda, Türkiye hayvancılık sektörü AB karşısında rekabet edemeyecek
ve sektörden önemli kaçışlar yaşanabilecektir. Bu durum yeni istihdam
sorunlarını gündeme getirecek ve kırdan kente göçü hızlandıracaktır. Buna
göre öncelikle, üretici gelirlerinin ve üretimin garanti altına alınması,

183 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

tüketicilerin daha ucuza ve yeterli miktarda hayvansal protein tüketmelerinin


sağlanması, ülke ekonomisine yapılan katkı, sektörel olarak dışa bağımlılığın
azaltılması gibi nedenlerden dolayı tarım ve hayvancılık sektörüne ilişkin
gerekli önlemlerin alınması büyük önem arz etmektedir. Bunun yanı sıra söz
konusu durum, AB’ne uyum çalışmaları ve gerekli mevzuatın üstlenilmesi
yönünden de önemli görülmektedir.

Bu çalışmada yapılan değerlendirmeler ve çözüm önerileri sadece


AB’ne üyelik için gerekli olmayıp, AB’ne üyelik gerçekleşmese dahi Türk
insanının kaliteli, sağlıklı ve hijyen kurallarına uygun hayvansal ürünleri
tüketebilmesi bakımından bu önlemlerin alınması büyük önem taşımaktadır.
Nitekim yukarıda da açıklandığı gibi, hayvancılık sektörü, ülke ekonomisine
yaptığı katkı, sağladığı istihdam ve ilaç, kimya, tekstil gibi bir çok sektörü
etkilemesinin yanı sıra ülke insanının sağlıklı bir şekilde beslenebilmesi ve
sağlıklı nesillerin yetiştirilebilmesi konusunda önemli bir role sahiptir.

Bütün bu nedenlerden dolayı, hayvancılık politikalarının yeniden


gözden geçirilmesi, sektörün ekonomik politikaların dışında tutularak yüksek
öncelikli sektör olarak değerlendirilmesi, ürün ve girdi fiyatlarında istikrarı
sağlayacak uzun vadeli ve sistematik önlemler ile gerekli yasal ve kurumsal
düzenlemelerin yapılması ve sektörün rekabet edebilirliği ile
sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla ekonomik, politik ve teknik her türlü
tedbirin alınması bir zorunluluk olarak görülmektedir.

184 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

EK-1.

Türkiye’de Süt ve Süt Mamulleri Pazarlama Kanalları

ÜRETİCİ

Süt Kooperatifi

Köy Toplayıcısı

Toptancı

Fabrikalara ait Süt Toplama Merkezi Peynir, Yoğurt,


Tereyağı Üreten
İşletmeler

Üretici Birlikleri

Fabrika Süt Mamulleri


Toptancısı

Semt
Sokak Bakkal, Süpermarket Pazarlarındaki
Sütçüsü Satıcılar

TÜKETİCİ

Kaynak: UYSAL, Y., MAZGİT, İ., Türkiye Hayvancılık Sektörünün Sorunlarının Çözümüne
Yönelik Bütüncül Bir Yaklaşım.Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı, İzmir, 1993.

185 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

EK-2.

Türkiye’de Canlı Hayvan ve Et Pazarlama Kanalları

HAYVAN YETİŞTİRİCİLERİ

TÜCCARLAR BESİCİLER CELEPLER


(İç ve Dış Pazarlar)

KOMİSYONCULAR TOPTANCI PERAKENDECİ


KASAPLAR KASAPLAR

BELEDİYE EBK ÖZEL


KAÇAK KESİMLER KESİMLER
KESİMEVİ
Et Et
Değerlendirme Değerlendirme Et
Birimleri Birimleri Değerlendirme
Birimleri

PERAKENDECİ ET VE ET MAMULLERİ
KASAPLAR PERAKENDECİLERİ

TÜKETİCİLER

Kaynak: T. GÜNEŞ, (1998)," Türkiye'de Kırmızı Et Pazarlama Sistemleri” MPM Verimlilik


Dergisi, Sayı:3, Ankara, s. 161.

186 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

EK-3

Türkiye’de 1980-2005 Yılları Arasında Hayvancılık Sektörüne İlişkin


Önemli Politikalar ve Destekleme Uygulamaları

Tarih Hedef/Konu Politika Uygulaması


1979 Et Devlet tarafından destekleme alımı yapılmaya başlanmıştır.
1983 Hayvancılık Devlet Üretme Çiftlikleri ile hara ve inekhaneler birleştirilerek Tarım
İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) kurulmuştur.
1984 Et Devlet tarafından destekleme alımı
1984 Süt Süt tozu ithalatındaki TSEK tekeli kaldırılmış ve özel sektöre ithalat
izni verilmiştir.
1985 (Ocak) Kanatlı Kanatlı etindeki EBK ithalat tekeli kaldırılmıştır.
Hayvan
1985 Et Et ithalatındaki EBK tekeli kaldırılmış ve özel sektöre ithalat izni
verilmiştir.
1985 Domuz Domuz eti ithalatına izin verilmiştir.
1985 Yün Merinos yünü ticareti serbestleştirilmiş, ancak vergi ve gümrük
ödemeleri yükseltilmiştir.
1985 (Eylül) Tiftik İhracat teşviği kaldırılmıştır.
1985 Yem Karma yem desteği uygulanmıştır.
1985 Islah Özel sektöre Suni Tohumlama izni verilmiştir.
1986 Hayvancılık T.C. Ziraat Bankası tarafından Hayvancılığı özendirici kısa vadeli
kredi verilmiştir.
1986 Süt Süt teşvik primi verilmeye başlanmıştır.
1986 Yem Kaynak Kullanımını Destekleme Fonundan modern yemleme
sistemlerine hibe verilmiştir.
1987 Süt Sığırcılığı Almanya ile ortak GTZ Projesi uygulamaya konulmuştur.
1988 (Ocak) Yün Vergiler ve gümrük ödemeleri düşürülmüştür.
1988 (Mayıs) Islah Özel sektöre canlı besi ve süt hayvanı ithalat izni verilmiştir.
1989 Süt Sığırcılığı İtalya ile ortak ANAFİ Projesi uygulamaya konulmuştur.
1989 Yem Karma yem desteği kaldırılmıştır.
(Ağustos)
1990 Hayvancılık Hayvancılıkta kooperatifleşme çalışmaları hız kazanmış ve damızlık,
besi ve süt sığırcılığı, koyunculuk ve arıcılık kooperatifleri Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı tarafından desteklenmeye başlanmıştır.
1990 (Mayıs) Et Et teşvik primi uygulanmaya başlanmıştır.
1990 (Aralık) Islah Suni Tohumlamaya 6-8-10 TL destekleme yapılmıştır.
1992 Et Et teşvik primi uygulaması durdurulmuştur.
1992 Hayvancılık EBK, TSEK ve YEMSAN özelleştirme kapsamına alınmıştır.
1993 (Mart) Hayvancılık Faizsiz hayvancılık kredisi uygulaması başlatılmıştır.
1993 (Mayıs) Yün Gümrük tarifeleri kaldırılmış ve sadece % 1-2 gümrük vergisi ile
ithalat yapılmıştır.
1994 (Ocak) Et Et teşvik primi yeniden uygulanmaya başlamıştır.
1994 (Ocak) İthalat Damızlık hayvan ithalatı 100 bin baştan 250 bin başa yükselmiştir.
1994 (Ocak) İthalat Teşviği İthalatı yapılan damızlık inek ve gebe düveleri satın alan yetiştiricilere
% 20-35 oranlarında destekleme ödemesi yapılmıştır.
1994 İthalat Ayçiçeği tohumu, süt ürünleri ve koyun yününe uygulanan gümrük
vergileri indirilmiştir.
1994 Yem YEMSAN özelleştirilmiştir.
1994 (Mart) Süt Süt teşvik primi normal uygulamaya göre 17 kat artırılmıştır.
1994 Hayvancılık EBK ve TSEK özelleştirilmek amacıyla satışa çıkarılmıştır.
1994 (Aralık) Hayvancılık Hayvancılık ve ürünlerinden alınan Toplu Konut Fonu payı 1/3’e
düşürülmüştür.

187 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

EK-3 (Devam)

Tarih Hedef/Konu Politika Uygulaması


1995 (Mayıs) Hayvancılık T.C. Ziraat Bankası tarafından hayvancılığın geliştirilmesi
amacıyla Tarım ve Köyişleri Bakanlığına 2 yıl geri ödemeli ve %
20 faizli 1 trilyon TL tahsis edilmiştir.
1995 Hayvancılık Hayvancılık kredilerinde düşük faiz uygulaması başlatılmıştır.
1995 Hayvancılık Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da hayvancılığın geliştirilmesi
amacıyla düşük faizli kredi verilmiştir.
1995 Hayvancılık Damızlık ve kasaplık sığırlar için satın alma destekleme (Düşük
faizli kredi) uygulaması yapılmıştır.
1995 Süt TSEK özelleştirilmiştir.
1995 Et EBK Müesseseleri özelleştirilmeye başlanmıştır.
1995 (Mayıs) İthalat AB, EFTA ve diğer ülkelerden yapılan ithalatlarda uygulanan vergi
Vergileri % 5 olarak belirlenmiştir.
1995 İthalat Kırmızı et için ithalat kotaları açılmış, ithalat serbest bırakılmıştır.
(Temmuz) Vergileri
1995 (Eylül) Hayvancılık Toplu Konut Fonu payı dışında tutulan besideki hayvanlar
kesilmeleri durumunda Fon payı düşük uygulanmıştır.
1995 (Aralık) İthalat GATT anlaşması çerçevesinde yeni ithalat rejimi uygulanmaya
başlanmıştır.
1996 (Ocak) İthalat Damızlık sığırlar için uygulanan ithalat kotaları yükseltilmiştir.
1996 (Ocak) İthalat Damızlık sığır ithalatına % 30, saf ırk yetiştiricilerine % 40
Desteklemesi destekleme uygulanmıştır. Bu oranlar Yetiştirici Birliği üyelerine
% 5 daha fazla uygulanmıştır.
1996 (Ocak) Islah T.C. Ziraat Bankası tarafından alt yapı, mekanizasyon ve işletme
sermayesi olarak, yerli ırklar yerine kültür ırkı hayvan yetiştirecek
olan yetiştiricilere 10 yıl vadeli, ilk 3 yılı ödemesiz ve % 20 faiz
oranlı destekleme kredisi uygulanmıştır.
1996 (Ocak) Islah Suni tohumlama için destekleme yapılmış , bu desteklemenin
% 25’i uygulayıcıya ödenmiştir.
1996 (Ocak) Yem Yem bitkisi üretecek olan buğday üreticilerine % 50 altyapı ve
% 50 gelir telâfisi ödemesi yapılmıştır.
1996 (Ocak) Yem Yem bitkileri üretimi için üreticilere % 30 oranında mekanizasyon
teşvik primi ödenmiştir.
1996 (Ocak) Yem Sulanan veya yoğun yağış alan 10 dekar ve üstü tarım
arazilerinde yonca yetiştirecek olan üreticilere % 30 destekleme
uygulanmıştır.
1996 (Ocak) Yem En az 10 dekar arazi ve 5 baş saf ırk hayvanı olan üreticilere
çayır-mera alanı oluşturmaları amacıyla % 30-40 destekleme
uygulanmıştır.
1996 (Ocak) Yem Mısır, sorgum ve sudan otu silajı üreten yetiştiricilere maliyetleri
üzerinden % 30 destekleme uygulanmıştır.
1996 (Haziran) Hayvancılık BSE (Deli İnek Hastalığı) nedeniyle canlı hayvan ve ürün ithalatı
yasaklanmıştır.
1998 Tarım ve AB ile 1/98 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı imzalanmış, tarım ve
Hayvancılık hayvancılık ürünleri ticareti konusunda karşılıklı tavizler verilmiştir.
1998 Süt Sığırcılığı Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği kurulmuştur.
2000 Islah Siyah Alaca ırkı sığırların Türkiye koşullarına adapte olmuş
genotiplerinin geliştirilmesi amacıyla Anadolu Alacası Geliştirme
Projesi uygulamaya konulmuştur.
2000 Islah Kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde damızlık materyal teminindeki net
ithalatçı durumu değiştirmek amacıyla Türkiye Patentli Ebeveyn
ve Büyük Ebeveyn Geliştirme Projesi uygulamaya konulmuştur.

188 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

EK-3 (Devam)

Tarih Hedef/Konu Politika Uygulaması


2000 Hayvancılık 2000/467 sayılı ve 5 yıl süreli Hayvancılığın Desteklenmesi
Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı uygulamaya konularak, süt,
yem bitkileri üretimi, suni tohumlama, suni tohumlama buzağısı
ve arı yetiştiriciliği desteklemeleri başlatılmıştır.
2001 Süt Sığırcılığı Önsoykütüğü ve Soykütüğü çalışmaları başlatılmıştır.
2001 Sığırcılık Sığır cinsi hayvanları kayıt altına almak için kulak küpesi
uygulaması başlatılmıştır.
2002 Hayvan Sağlığı Türkiye’nin hayvan sağlığı açısından yaşadığı sıkıntıların
önüne geçilebilmesi amacıyla AB hibe katkısı ile hayvan
sağlığı bilgi sistemi ve sınır kontrol noktalarının
kurulması/modernizasyonunu da içeren proje uygulamaya
konulmuştur.
2002 Hayvan Sağlığı Hayvan sağlığı konusunda hastalıktan ari bölge oluşturulması
amacıyla Trakya bölgesinde hastalıktan ari işletme
desteklemesi uygulanmaya başlamıştır.
2003 Hayvancılık Mısır destekleme primi kapsamına alınmıştır.
2003 Hayvancılık Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar Genel
Müdürlüğüne bağlı araştırma enstitüleri kapatılmaya veya
kiralanmaya başlanmıştır.
2003 Hayvancılık TİGEM işletmeleri özelleştirilmeye (uzun süreli kiralama)
başlanmıştır.
2003 Hayvancılık Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği kurulmuştur.
2003 Hayvancılık Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarımsal Üretim ve Geliştirme
Genel Müdürlüğüne bağlı üretme istasyonları uzun süreli
kiralama yöntemiyle özelleştirilmeye başlanmıştır.
2004 Hayvancılık Et teşviği uygulaması yeniden başlatılmıştır.
2004 Tarım ve Tarım ve hayvancılık politikaları ile destekleme araçlarının
Hayvancılık yeniden düzenlenmiş olduğu Tarım Stratejisi (2006-2010)
belgesi yayınlanmıştır.
2005 Hayvancılık Süt Üreticileri Merkez Birliği ile Koyun Yetiştiricileri Merkez
Birliği kurulmuştur.
2005 Hayvancılık Süresi 2005 yılında tamamlanan 2000/467 sayılı Hayvancılığın
Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı’nın
güncellenerek, 5 yıl süreli 2005/8503 sayılı Hayvancılığın
Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı uygulamaya
konulmuştur.
2005 Hayvancılık EBK özelleştirme kapsamından çıkarılarak Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı’na bağlanmıştır.
2005 Tavukçuluk Kanatlı Hayvancılık sektöründe görülen Tavuk Vebası (Avian
Influenza=Kuş Gribi) hastalığına karşı sektörün koruna bilmesi
amacıyla köy tavuklarının itlafının da dahil olduğu önlemler
paketi uygulamaya konulmuştur.
2005 Genel 3 Ekim 2005 tarihinde Türkiye’nin AB ile üyelik müzakerelerinin
başlamasına karar verilmiştir. Bu çerçevede AB ile Türkiye
arasında tarım ve hayvancılığa yönelik tarama çalışmaları
başlatılmıştır.
Kaynak: Resmi Gazeteler, DPT, Yıllık Programlar ve Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki
Gelişmeler (Çeşitli Yıllar)

189 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

EK-4

T.C. Ziraat Bankası A.Ş.’nin Kredi Kullanımında Aradığı Asgari


Kapasiteler

Üretim Alanları Fizibilite Raporu Düzenlenmesi Gereken


Asgari Kapasiteler
Damızlık/Süt İnekçiliği 50 baş

Damızlık Küçükbaş Hayvancılık 300 baş

Büyükbaş Besicilik 75 baş

Küçükbaş Besicilik 300 baş

Kafeste Yumurta Tavukçuluğu 20000 adet

Kasaplık Piliç Üretimi 30000 adet

Hindi Yetiştiriciliği Entegre Tesisler

Bıldırcın Yetiştiriciliği (Anaç) 10000 adet

Arıcılık (Kovan) 750 adet

İpekböceği Yetiştiriciliği 10 ton/yıl

Su Ürünleri Yetiştiriciliği 10 ton/yıl

Kaynak : TCZB (2006)

190 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

EK-5

AB’nde Ortak Piyasa Düzenleri Çerçevesinde Uygulanan Fiyat


Politikalarına İlişkin Temel Kavram ve Tanımlar

1. İç Piyasa Fiyat Düzenlemeleri

Hedeflenen iç piyasa fiyatları, Birlik içerisindeki destekleme


uygulamaları ve dışa karşı koruma açısından bir temel oluşturmaktadır.

Hedef Fiyat; Üreticinin eline geçmesi istenen fiyat olup, belli başlı hububat
türleri, şeker, süt, zeytinyağı, kolza ve ayçiçeği tohumu için belirlenmektedir.

Yönlendirme Fiyatı; Hedef fiyat ile aynı işleve sahip olup, piyasada
oluşması istenilen fiyattır. Bazı yağlı tohumlar, şarap, sığır eti ve balık gibi
ürünler için uygulanmaktadır.

Amaç Fiyat; Hedef ve yönlendirme fiyatı ile aynı işleve sahip olup, rasyonel
olarak çalışan bir tarım işletmesinin ekonomik olarak varlığını devam
ettirmesini ve üreticinin yeterli bir geliri elde etmesini sağlayacak fiyatı ifade
etmektedir. Sadece işlenmiş tütün için uygulanmaktadır.

Temel Fiyat; İki farklı uygulaması bulunmaktadır. İlki meyve ve sebze için
uygulanmakta olup, üretimin en yoğun olduğu bölgelerde, üreticinin eline
geçmesi istenilen en düşük fiyatı göstermektedir. İkincisi ise, domuz eti için
uygulanan ve yönlendirme fiyatına benzer bir işlev gören düzenlemedir
(Atakan, 1998; TKB, 2003; EU, 2005).

• Topluluk içinde ürünlerin desteklenmesi amacıyla belirlenen fiyatlar:

Müdahale Fiyatı; Bir ürünün AB içerisinde satılabileceği en düşük fiyatı ifade


etmekte olup, Konsey tarafından bir yıl öncesinden ilan edilmektedir. Ürüne
göre değişen müdahale fiyatı, hedef, yönlendirme, amaç veya temel fiyatın
belirli bir oranında belirlenen (genel olarak hedef fiyatın % 5-10’u kadar
altında) asgari garanti fiyat düzeyidir. Müdahalenin gerekli olduğu herhangi
bir durumda, AB’nin ilgili organları piyasaya girerek alım yapmakta veya

191 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

stoklardan satış yapmaktadırlar. Müdahale Kuruluşları o ülkede üretilen ve


kendilerine getirilen tüm ürünleri belli kalite ve miktar özelliklerini dikkate
alarak satın alırlar. Müdahale fiyatları, tahıllar, şeker, tütün, yağsız süttozu,
bazı peynirler, sığır, dana, koyun ve keçi eti için uygulanmaktadır.

Geri Çekme Fiyatı; Üreticilerin örgütlenmesi yoluyla piyasadaki ürün


fazlasını satın aldıkları fiyat düzeyidir. Genel olarak su ürünleri, bazı meyve
ve sebzeler için uygulanmaktadır.

Satın Alma Fiyatı; Geri çekme fiyatına benzer şekilde, üreticiler yerine,
kamu kuruluşlarınca piyasadaki ürün fazlasını satın almak için belirlenen fiyat
düzeyidir. Bu da genellikle meyve ve sebzeler için uygulanmaktadır.

Asgari Fiyat; Destekleme ödemelerinin tarım ürünleri işleyicilerine yapıldığı


durumlarda, işleyicilerin üreticilere ödemek zorunda oldukları en düşük fiyat
düzeyidir. Şeker pancarı, patates, fasulye ve bezelye için uygulanmaktadır.

Üretim Yardımları; Söz konusu yardımlar bir fiyat belirleme yöntemi


olmayıp, ürün miktarına ve ekim alanına göre hesaplanan ve üreticilere
doğrudan yapılan ödemelerdir. Durum buğdayı, keten ve kenevir lifi, ipek
böceği, kuru meyveler, zeytinyağı, şerbetçi otu, tohumluk ve tütün için
uygulanmaktadır (Atakan, 1998; TKB, 2003; EU, 2005).

2. Dış Piyasa Fiyat Düzenlemeleri

AB’nin dış ticarette izlediği fiyat politikalarını;

• İthalatta uygulanan koruma mekanizmaları


• İhracatta uygulanan koruma mekanizmaları
• Diğer koruma mekanizmaları

olmak üzere üç bölümde incelemek mümkündür. Dış ticarete ilişkin


mekanizmalar aşağıda açıklanmıştır (Atakan, 1998; TKB, 2003; EU, 2005).

• İthalatta uygulanan koruma mekanizmaları

Eşik Fiyat; Birlik dışı üçüncü ülkelerden alınan ürünlerin Birliğe giriş fiyatıdır.
Eşik fiyat uygulaması, ithal edilen tarım ürününün fiyatını, Birlik içerisindeki
en yüksek maliyetli bölgelerdeki hedef fiyat düzeyine çıkartmayı

192 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

amaçlamakta olup, belirlenen eşik fiyatın altında kalan ürünlerin piyasaya


girişine izin verilmemektedir. Genel olarak tahıllar ile şeker, tereyağı, yağsız
süttozu, bazı peynirler ve zeytin için uygulanmaktadır.

Set Fiyatı; Eşik fiyatı ile aynı görevi görmektedir. Üretim masraflarına göre
hesaplanan en düşük ithalat fiyatıdır. Domuz eti, kümes hayvanları ile
bunların etleri ve yumurta için uygulanmaktadır.

Referans Fiyatı; Üçüncü ülkelere uygulanan ve fiyatlar arasındaki farkı


giderici vergi tutarının belirlenmesinde esas alınan fiyattır. Dampingli
fiyatların Birlik içi piyasaları bozmaması amacıyla, Birlik içi üretiminin en
yoğun olduğu bölgede, üç yıllık bir dönemde belirlenen fiyatların aritmetik
ortalamasına, pazarlama giderlerinin ilave edilmesiyle hesaplanmaktadır.
Meyve ve sebze ile şarap, su ürünleri ve tohumluklarda uygulanmaktadır.

Prelevmanlar; Üçüncü ülkelerden ithal edilen ürünlerin fiyatını eşik fiyat


düzeyine çıkarmak için uygulanan ve dünya fiyatı ile eşik fiyat arasındaki fark
kadar olan bir vergi uygulamasıdır. Gümrük vergileri, ithal edilen ürünlerin
fiyatlarını, Birlik içerisindeki destekleme fiyatlarına eşitlemeyi
amaçlamaktadır. İthal edilen tarım ürünlerinden ne kadar vergi alınacağı eşik
fiyatına bağlıdır. Prelevmanlar klasik gümrük vergileri gibi sabit oranlı
olmayıp, ürünün ithalat fiyatı ile eşik fiyat arasındaki farka eşittir. Bu sistem,
AB toplam tarımsal üretiminin % 40’ını içeren ürünleri kapsamaktadır. Bunlar;
tahıllar, şeker, süt ve süt ürünleri, zeytinyağı, koyun eti gibi temel tarım
ürünleridir. Prelevmanlar, Birliğin tarım bütçesinin en önemli gelir
kaynaklarından birisi iken, 1995 yılında DTÖ Tarım Anlaşması çerçevesinde
kaldırılmış ve yerine sabit gümrük vergileri uygulaması getirilmiştir.

İlave Vergi; Set fiyat veya referans fiyatı uygulamasının yapıldığı ürünlerde,
fiyat düzeyini Birlik tarafından tespit edilen fiyat düzeyine çıkartmak amacıyla
ithalata konulan bir vergidir.

Gümrük Vergisi; İthal edilen ürünün değerinin belirli bir oranında (ad
valorem) alınan vergidir. Gümrük vergileri AB’nin Ortak Gümrük Tarifesi
(OGT) çerçevesinde uygulanmaktadır. Tarım ürünleri için ithalatta uygulanan

193 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

diğer koruma mekanizmaları nedeniyle gümrük vergileri sığır ve koyun eti, su


ürünleri, meyve ve sebze, şarap, tütün ve şerbetçi otu gibi belirli ürünler için
uygulanmaktadır.

Telafi Edici Vergi; Meyve-sebze, şarap, su ürünleri ve tohumluklar gibi


Referans fiyat uygulaması yapılan ürünlerin, üçüncü ülkelerden ithalatındaki
giriş fiyatları, uygulanan gümrük vergilerine rağmen, referans fiyatının altında
kalırsa telafi edici vergi alınmaktadır (Atakan, 1998; TKB, 2003; EU, 2005).

• İhracatta uygulanan koruma mekanizmaları

İhracat İadeleri; AB’nde üretilen tarım ürünlerinin fiyatları, dünya fiyatlarına


göre yüksek düzeydedir. Söz konusu ürünlerin dünya piyasalarına girip
rekabet edebilmesi amacıyla, tarım ürünleri ihracatı AB tarafından prim
ödenmesi suretiyle desteklenmektedir. İhracat desteklemeleri, ortalama
dünya fiyatlarıyla AB pazar fiyatları arasındaki fark düzeyinde uygulanmakta
olup, dünya fiyatlarındaki dalgalanmalara paralel olarak değişmektedir. Aksi
halde, yani dünya fiyatları AB fiyatlarından yüksek olursa, ihracat
desteklemesi vergiye dönüştürülmektedir. AB, tahıl, şeker, tütün, süt ve süt
ürünleri, koyun eti, sığır eti, domuz eti, kümes hayvanları ve bunların etleri,
yumurta, meyve-sebze, şarap, pirinç, su ürünleri, bazı sıvı yağlar gibi bir çok
tarımsal ürün için ihracat iadesi uygulamaktadır (Atakan, 1998; TKB, 2003;
EU, 2005).

• Diğer koruma mekanizmaları

İmalatçılara Verilen Desteklemeler; AB tarım ürünleri fiyatlarının dünya


fiyatlarından yüksek olması ve tahıl ve şeker gibi bazı ürünlere uygulanan
özel desteklemeler nedeniyle imalatçıların hammadde maliyetleri
yükselmektedir. Bu durumun önlenmesi amacıyla bazı ürünlerde,
imalatçıların hammaddeyi dünya fiyatları düzeyinde temin etmelerini
sağlayacak seviyede destekleme yapılmaktadır.

Tüketici Yardımları; Bazı ürünlerin tüketiminin artırılması veya tarım


ürünlerindeki yüksek fiyatların düşük gelirli toplum kesimleri üzerindeki
etkilerini azaltmak için AB tarafından tüketicilere yardımda bulunulmaktadır.

194 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Ayrıca, süt örneğinde olduğu gibi bazı ürünlerde oluşan arz fazlasının
eritilebilmesi amacıyla, bu ürünlerin okullarda dağıtımı (okul sütü uygulaması)
yoluna da gidilmektedir.

Niteliğini Değiştirme Primi; Herhangi bir ürünün pazara aşırı miktarda


geldiği dönemlerde, fazla ürünü piyasadan çekmek için uygulanan primdir.

Üretim Kotaları; OTP’de yapılan reformlar çerçevesinde etkin bir şekilde


yürürlüğe konulmuş olup, arz fazlasının olduğu ürünlerde uygulanmaktadır.
Bugüne kadar sadece süt ve şekerde kota uygulamasına gidilmiştir.

Ortak Sorumluluk Vergisi; Bazı ürünlerde yaşanan arz fazlalığının


finansmanında, üretici ile bu maliyeti paylaşma amacıyla uygulanmaktadır.
Üretimin belli bir düzeyi aşması durumunda, bu fazlalığın neden olduğu bazı
harcamaların bir bölümünün üretici tarafından üstlenilmesi istenmektedir. Bu
durum, ortak fiyatlarda ve üretici yardımlarında indirim, belirli bir orandaki
fazlalığın elden çıkartılmasında harcamalara katkıda bulunma veya satış
kotaları olarak tanımlanan ve satışın garanti edilen miktarlarla sınırlanması
şeklinde olmaktadır. Şeker, süt, hububat, işlenmiş domates ve şarap gibi
ürünlere uygulanmaktadır.

İhracat Vergileri; Dünya fiyatlarının AB fiyatları üzerinde oluşması


durumunda, ihracat iadesinin tersine bir uygulama olarak vergi alınması
yoluna gidilmektedir. Ancak, genelde AB fiyatları dünya fiyatlarından yüksek
olduğundan, genellikle uygulanmamaktadır.

195 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

EK-6.
SWOT (GZFT) Analizi Yöntemi

Genel anlamda SWOT, kuruluşun veya sektörün çevresi ile etkileşim


içerisinde sistematik olarak incelendiği bir yöntemdir. Bu kapsamda
kuruluşun veya sektörün içsel olarak güçlü ve zayıf yönleri ile dışsal
etkenlerden kaynaklanan fırsatlar ve tehditler belirlenir. Bu yaklaşım,
planlama yapılırken kuruluşun veya sektörün güçlü ve zayıf yönleri ile karşı
karşıya olduğu fırsat ve tehditleri analiz etmeyi ve geleceğe dönük stratejiler
geliştirmeye olanak sağlamaktadır. Kuruluş veya sektörün kontrol edebildiği
etkenler ile kontrolü dışında olan ve belirsizlik oluşturan etkenlerin analizi,
planlama sürecinin önemli bir parçasını oluşturur. Durum analizi, ayrıca,
plandan etkilenen tarafların analizi ve kritik sorunların belirlenmesi gibi
konuları kapsamakta olup, stratejik planlama sürecinin diğer aşamalarına
temel teşkil eder. SWOT Analizi matrisinin oluşturulmasından sonraki aşama,
piyasa analizi, hedef kitlenin belirlenmesi, misyon ve ilkelerin belirlenmesi,
vizyonun tespit edilmesi ve stratejik planlamaya geçişi içermekte olup,
sektöre ilişkin bir uygulama planının hazırlanması ile sonuçlandırılmaktadır
(Bircan, 2002; DPT, 2003a; Panagiotou, 2003).

SWOT Analizinde Temel Başlıklar

İç Unsurlar

Güçlü Yönler Zayıf Yönler

Tehditler
Fırsatlar

Çevresel Unsurlar

196 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı
EK-7. Hayvancılık Sektörüne İlişkin Eylem Planı Önerisi

İşbirliği Yapılacak Başlama-


Öncelik / Tedbir Sorumlu Kuruluş Yapılacak İşlem ve Açıklama
Kuruluş Bitiş Yılı
Öncelik-1. İşletme ölçeklerinin büyütülmesi ve bu yolla nitelikli istihdam ve rekabet gücünün artırılması

Tedbir-1.1. Özel sektörün tarım sektörüne yatırım DPT Müst. Maliye Bak. 2007-2009 - Özel sektör yatırımlarının önündeki engellerin belirlenerek
yapmaları özendirilecektir. Hazine Müst. San.ve Tic. Bak. gerekli düzenlemeler ve sadeleştirmeler yapılacaktır (YOİK
DTM kapsamında bu tür çalışmalar yapılmış, ancak, uygulamaya
İGEME aktarılamamıştır. Bu nedenle en azından tarım ve hayvancılık
T. Kalkınma Bankası yatırımlarına ilişkin düzenlemeler kısa süre içerisinde
Üretici Örgütleri tamamlanmalıdır).
- Vergi uygulamaları sektöre uygun ve yatırımı özendirici
şekilde yeniden değerlendirilecektir.
- Tarım ve hayvancılık sektörlerinde öncelikli yatırım alanları
tespit edilerek özel sektör yönlendirilecektir (Karma yem
hammaddesi veya damızlık hayvan üretimi vb).
- Ana faaliyet alanı hayvancılık olan işletmelerin büyütülmesine
Tedbir-1.2. Hayvancılık işletmelerinin ihtisaslaşması TKB DPT Müst. 2007-2010 yönelik yeni destekleme mekanizmaları uygulamaya
sağlanacaktır. Üretici Örgütleri konulacaktır.
Maliye Bak. - Teknik eleman çalıştıran orta ölçekli hayvancılık işletmeleri
istihdam sağladıkları eleman başına desteklemelerden (vergi
indirimi, ilave ödeme vb) yaralandırılacaktır.
Maliye Bak. - Kredi kullanımında istenilen belgelerde sadeleştirmeye
Tedbir-1.3. Kredi kullanımı kolaylaştırılacaktır. TKB DPT Müst. 2007 gidilecektir.
Hazine Müst. - Kredi faiz oranları ve vadeleri sektörün özelliğine göre
B.D.D.K. yeniden düzenlenecektir.
T.C. Ziraat Bankası - Özel bankaların tarım sektörünü kredilendirmeleri yönünde
Tarım Kredi Koop. çalışmalar yapılacaktır.
Üretici Örgütleri
Maliye Bak. - Çıkarılan Tarım Sigortaları çerçevesinde hayvancılık
Tedbir-1.4. Hayvancılık sigortaları uygulaması aktif TKB DPT Müst. 2007 sigortalarının uygulanması konusunda üreticiler
hale getirilecektir. Hazine Müst. bilgilendirilecektir.
T.C. Ziraat Bankası - Öngörülen prim ödemeleri üreticileri özendirici şekilde
Tarım Kredi Koop. yeniden düzenlenecektir.
Üretici Örgütleri

197 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı
EK-7. Hayvancılık Sektörüne İlişkin Eylem Planı Önerisi (Devam)

İşbirliği Yapılacak Başlama-


Öncelik / Tedbir Sorumlu Kuruluş Yapılacak İşler ve Açıklama
Kuruluş Bitiş Yılı
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu (SYDTF) ve
Tedbir-1.5. Sosyal amaçlı hayvan dağıtımları TKB DPT Müst. 2007 genel bütçe kaynaklarından yararlanılarak yapılan hayvan
sonlandırılacaktır. SYDTF dağıtımları (2x100 veya 4x50 vb.) orta ölçekli işletmelerin
küçülmesine neden olmaktadır. Bu uygulamalar sonlandırılarak, bu
kaynaklar daha düşük yatırım gerektiren ve daha sosyal nitelikli
olan arıcılık ve ipekböcekçiliğine yönlendirilecektir.

Öncelik-2. Üretimin geliştirilmesi ve bilgi alt yapısının iyileştirilmesi


Üreticilerin;
Tedbir-2.1. Üreticilere yönelik eğitim-yayım TKB Milli Eğitim Bak. Sürekli - Uygun hayvancılık faaliyetleri,
hizmetleri yaygınlaştırılacaktır. San. Ve Tic. Bak. - Yetiştirme ve besleme teknikleri,
Üniversiteler - Yem bitkileri üretimi,
SYDTF - Hayvan ıslahı ve suni tohumlama
Üretici Örgütleri gibi konularda gezici ve donanımlı demonstrasyon ekipleri ile
bilgilendirilmesi sağlanacaktır.
Üniversitelere bağlı Ziraat, Veteriner, Su Ürünleri, Gıda ve Orman
Tedbir-2.2. Üniversite-üretici birlikteliği sağlanacaktır YÖK-TKB Üniversiteler Sürekli Fakülteleri ile TKB’ne bağlı Tarımsal Araştırma Enstitülerinin
DPT Müst. “Çiftçi Günleri” düzenlemelerine ilişkin çerçeve belirlenecek ve
Üretici Örgütleri söz konusu kuruluşlar görevlendirilecektir.
- Yem bitkileri üretimi desteklenmeye devam edilecektir.
Tedbir-2.3. Çayır-mera ve yem bitkilerinin üretimi TKB Üniversiteler 2007-2008 - İkinci veya üçüncü üretimin yapılabildiği alanlarda yem bitkileri
artırılacak ve vakumlu kaba yem standartları DPT Müst. üretimi teşvik edilerek vakumlu kaba yem üretimi ve standartları
belirlenecektir. TSE belirlenerek sektörün geliştirilmesi sağlanacaktır.
Üretici Örgütleri
- Suni tohumlama konusunda yapılacak üretici ve teknik
Tedbir-2.3. Hayvan ıslahı amacıyla suni tohumlama TKB Üniversiteler 2007-2009 elemanların eğitimlerinin yanı sıra, alt yapının iyileştirilmesi
uygulamaları ve soykütüğü/önsoykütüğü çalışmaları DPT Müst. sağlanacak, teknik elemanların ve kullandıkları spermaların
yaygınlaştırılacak, Türkiye orijinli damızlık kullanımı TSE denetimleri yapılacaktır.
sağlanacaktır. Üretici Örgütleri - Suni tohumlama uygulamaları üretici örgütlerine devredilecektir.
- Soykütüğü uygulamaları küçükbaş hayvancılık için de
başlatılacaktır.
- Kanatlı hayvancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu damızlık
materyalin temini amacıyla “Ulusal Islah Stratejisi”
geliştirilecektir.

198 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı
EK-7. Hayvancılık Sektörüne İlişkin Eylem Planı Önerisi (Devam)

İşbirliği Yapılacak Başlama-


Öncelik / Tedbir Sorumlu Kuruluş Yapılacak İşler ve Açıklama
Kuruluş Bitiş Yılı

Öncelik-3. Tarımsal veri ve istatistik alt yapısının iyileştirilmesi


2007-
Tedbir-3.1. Tarım bilgi ve istatistik veri tabanları TKB DPT Müst. 2009 -AB ile uyumlu IACS ve LPIS gibi bilgi sitemleri
tamamlanacaktır. TÜİK tamamlanarak işletmelerin ve tarım arazilerinin kayıt
Çevre ve Orman Bak. altına alınması sağlanacaktır.
San. Ve Tic. Bak. - Oluşturulacak Hayvancılık Bilgi Sistemi kapsamında;
- Hayvan Kayıt Sistemi,
- Hayvan Sağlığı Bilgi Sistemi,
- Hayvansal Ürün İşleme Tesislerinin Tanımlanması
- Hayvansal Ürün Pazarlayanların Tanımlanması
gibi bilgi sistemleri entegre bir şekilde oluşturularak
uygulamaya konulacaktır.

Öncelik-4. Destekleme politikalarının hedef odaklı yeniden belirlenmesi


2007-
Tedbir-4.1. Tarım ve Kırsal Kalkınma destekleri DPT Müst. TKB 2008 - Destekleme uygulamalarında köylü-çiftçi ayrımına
ayrıştırılarak uygulanacaktır. San. ve Tic. Bak. gidilerek, çiftçilerin tarımsal, köylülerin ise kırsal
Hazine Müst. kalkınma desteklerinden faydalanması sağlanacaktır.

2007-
Tedbir-4.2. Hayvancılıkta “Tek Çiftlik Ödeme TKB DPT Müst. 2010 - Karmaşık hayvancılık destekleme uygulamalarının
Sistemine” geçilecektir. ABGS yerine, hayvan başına üretim maliyetlerini göz önünde
Üretici Örgütleri bulunduran ve AB ile uyumlu Tek Çiftlik Ödeme
Sistemi” oluşturulacaktır.

2007-
Tedbir-4.3. Pazar regülasyonu amacıyla müdahale TKB San. ve Tic. Bak. 2010 - Ürün piyasalarının düzenlenmesi ve arzın fazla olduğu
kuruluşlarının veya mekanizmalarının oluşturulması DPT Müst. dönemlerde ürünlerin depolanmasını sağlayacak
sağlanacaktır. ABGS mekanizmalar geliştirilecektir.
Üretici Örgütleri

199 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı
EK-7. Hayvancılık Sektörüne İlişkin Eylem Planı Önerisi (Devam)

İşbirliği Yapılacak Başlama-


Öncelik / Tedbir Sorumlu Kuruluş Yapılacak İşler ve Açıklama
Kuruluş Bitiş Yılı

Öncelik-5. Üretici örgütlerinin etkinliğinin artırılması

Tedbir-5.1. Üretici örgütlerinin yapısal/idari yönden TKB San. ve Tic. Bak. 2007- - Üretici örgütlerinin güçlendirilmesi amacıyla Tarım
güçlenmesi sağlanacaktır. DPT Müst. 2010 Reformu Uygulama Projesi alt bileşenlerinden olan
ABGS Kurumsal Kapasite Geliştirme Projesi benzeri
Üretici Örgütleri hayvancılık örgütlerine ilişkin proje uygulanacaktır.

- TKB tarafından desteklenen kooperatiflere ilişkin


olarak “Kooperatiflerin Rehabilitasyonu Projesi”
uygulanacaktır.

Tedbir-5.2. Yöresel hayvansal ürünlere yönelik TKB San. ve Tic. Bak. 2007- - Kırsal kalkınma ve kooperatif destekleri çerçevesinde
örgütlenme, pazarlama ve markalaşma modeli DPT Müst. 2009 yöresel ürünlere yönelik kooperatif modeli geliştirilerek,
geliştirilecektir. Üretici Örgütleri elde edilen ürünlerin markalaşmaları ve bu şeklide
pazara arzını temin edici model geliştirilecek ve
uygulanacaktır.

Tedbir-5.3. Destekleme ödemelerinin üretici örgütleri TKB San. ve Tic. Bak. 2007- - Yatay ve dikey örgütlenmesini tamamlamış üretici
aracılığıyla dağıtılması sağlanacaktır. DPT Müst. 2009 örgütlerinin aktif bir şekilde rol almaları ve faaliyet
Hazine Müst. konularına ilişkin destekleme ödemelerinin bu örgütler
Üretici Örgütleri aracılığıyla dağıtılması sağlanacaktır.

200 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı
EK-7. Hayvancılık Sektörüne İlişkin Eylem Planı Önerisi (Devam)

İşbirliği Yapılacak Başlama-


Öncelik / Tedbir Sorumlu Kuruluş Yapılacak İşler ve Açıklama
Kuruluş Bitiş Yılı

Öncelik-6. Ürün kalitesinin geliştirilmesi ve tüketimin artırılması


2007- - Üretimden tüketime kadar hayvansal ürünlerde soğuk
Tedbir-6.1. Hayvansal ürünlerde hijyen kurallarına TKB San. ve Tic. Bak. 2010 zincirin oluşturulması ve korunmasına ilişkin tedbirler
uyum amacıyla soğuk zincirin kurulması Sağlık Bakanlığı alınacak ve uygulamalar sıkı bir şekilde denetlenecektir.
sağlanacaktır. DPT Müst.
Üniversiteler
Üretici Örgütleri
2007-
Tedbir-6.2. Ürün kalitesinin geliştirilmesine ilişkin TKB San. ve Tic. Bak. 2008 - Hayvansal ürünlerde AB ile uyumlu kaliteye göre
önlemler alınacaktır. Sağlık Bakanlığı fiyatlandırma esasına dayanan ürün arzı yönünde
DPT Müst. tedbirler alınacaktır (karkas sınıflandırması, süt kalitesi
Üniversiteler veya balın içeriği vb).
Üretici Örgütleri

Sürekli
Tedbir-6.3. Hayvansal ürün tüketim alışkanlığının TKB Milli Eğitim Bak. - Okul sütü/yumurtası/balı gibi programlar çerçevesinde
geliştirilmesi sağlanacaktır. Milli Savunma Bak. daha çocukluk aşamasında tüketim alışkanlığını
Sağlık Bak. kazandırmaya yönelik programlar uygulanacaktır.
DPT Müst.
SYDTF - Yazılı ve görsel medyada hayvansal ürün tüketimine
Üretici Örgütleri yönelik programlar hazırlanarak, toplum hayvansal
protein tüketiminin önemi konusunda bilgilendirilmesi
sağlanacaktır.
Sürekli
Tedbir-6.4. Gelir düzeyi düşük ailelerin hayvansal TKB Maliye Bak. - ABD’de yapılan benzeri uygulamalar gibi “Yeşil Kart”
ürün tüketimleri temin edilecektir. Sağlık Bakanlığı sahibi ailelerin hayvansal protein tüketmelerine yönelik
Çalış.ve Sos. Güv. Bak. aylık fiş dağıtım uygulaması başlatılacaktır.
DPT Müst.
Üretici Örgütleri

201 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı
EK-7. Hayvancılık Sektörüne İlişkin Eylem Planı Önerisi (Devam)

İşbirliği Yapılacak Başlama-


Öncelik / Tedbir Sorumlu Kuruluş Yapılacak İşler ve Açıklama
Kuruluş Bitiş Yılı

Öncelik-7. Hayvan sağlığı, refahı ve hayvan-çevre ilişkilerine yönelik tedbirlerin alınması


- Hayvan hastalıkların eradikasyonuna ilişkin
Tedbir-7.1. Hayvan sağlığının korunmasına ilişkin TKB Sağlık Bakanlığı Sürekli programların geliştirilmesi ve uygulanması,
önlem ve uygulamaların geliştirilmesi sağlanacaktır. Milli Savunma Bak. - Hayvan hastalıkları ve zararlılarına karşı eylem
İçişleri Bakanlığı planlarının geliştirilmesi
DPT Müst.
- Kaçak hayvan girişlerinin engellenmesi ve sıkı
Üniversiteler
denetimler ile ağır cezai uygulamaların hayata
Üretici Örgütleri geçirilmesi,
- Sınır Kontrol Noktalarının modernizasyonu ve AB ile
uyumlu hale getirilmesi,
- Bütün bu faaliyetler için AB hibe kaynaklarından
azami ölçüde yararlanılması
sağlanacaktır.
- 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununda
Tedbir-7.2. İtlafı gerektiren hayvan hastalıkları için Maliye Bakanlığı TKB Sürekli belirtilen ihbarı mecburi olan ve itlafı gerektiren
gerekli itlaf bütçesi tahsis edilecektir. Sağlık Bakanlığı hastalıklara ilişkin gerekli itlaf bütçesi tahsis edilecektir.
İçişleri Bakanlığı Nitekim söz konusu Kanunda bu işlemler Devletin
DPT Müst. görevlerinden birisi olarak ifade edilmiştir. Ancak
Üniversiteler bugüne kadar yeterli bütçe tahsisatı yapılamamıştır.
Üretici Örgütleri

- Hayvanların barındırılması, beslenmesi, nakli ve


Tedbir-7.3. Hayvan refahına ilişkin düzenlemeler TKB İçişleri Bakanlığı 2007- hayatlarının sonlandırılmasını içeren hayvan refahı
yapılarak uygulamaya aktarılacaktır. Çevre ve Orman Bak. 2012 koşullarını yerine getiren düzenlemeler yapılacaktır.
DPT Müst.
Üretici Örgütleri

- Üreticilerin gübre amenajmanı ve depolanması ile


Tedbir-7.4. Hayvan-çevre ilişkileri belirlenerek, TKB Sağlık Bakanlığı 2007- atıkların değerlendirilmesi ve arıtılması konularında
üreticilerin çevreye zarar vermeyen yetiştirme Çevre ve Orman Bak. 2010 eğitimi ve desteklenmesi sağlanacaktır.
teknikleri konusunda bilgilendirilmeleri sağlanacaktır. DPT Müst.
Üretici Örgütleri

202 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

KAYNAKÇA

AB, (2000). “AB Tarım Politikası, Avrupa’da Yenilenme, Türkiye’ye Etkisi”. AB


Türkiye Temsilciliği. Ankara.

ABGS, (2005). Avrupa Birliği Genel Sekreterliği İnternet Sitesi (www.abgs.gov.tr)

AKDER, H. (1997). Türkiye’nin Tarım Ürünleri Dış Ticareti. AB ve GATT Karşısında


Türk Gıda Sektörü. SET-BİR. Eylül. İstanbul.

AKMAN, N. (2003). “Türkiye Hayvancılığının Yapısı, Sorunlar ve Çözüm Önerileri”.


Yayınlanmamış Sunu. Ankara.

AKMAN, N., KUMLU, S. (1998). “Türkiye Hayvancılığının Örgütlenme Sorunları”. 2.


Zootekni Kongresi. 22-25 Eylül. Bursa. Syf:34-52.

AKMAN, N., TATAR, A, M. (2006). Türkiye ve AB’nde Hayvancılık. Pankobirlik


Dergisi. Yıl:17. Sayı:85. Ankara. Syf: 40-47.

ANAFİ, (1994). Yurtdışı Hizmetlerinde ANAFİ. Ziraat ve Zootekni İçin ANAFİ


Ürünleri Tanıtım Kataloğu. Via Bergamo, 292-26100. Cremona. Italy.

ARAL, S. (1974). “Hayvancılık Sektöründe Örgütlenme”. Türkiye IV. Hayvancılık


Kongresi. Kalite Matbaası. Ankara.

ARAL, S., CEVGER, Y. (2002). “Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası Sürecinde
Türkiye Hayvancılığında Alınması Gereken Önlemler”. Türk-Koop Ekin
Dergisi. Yıl:6, Sayı:21, Temmuz-Eylül 2002.

ASLAN, S. (2001). “Et ve Et Ürünleri Sanayiinin Bugünkü Durumu ve Et ve Balık


Ürünleri A.Ş.’nin Sektördeki Yeri”. (www.tb-yayin.gov.tr/turktarim/sayi141

ASLAN, S., BOZDOĞAN, Ş., UZUN, T., GÖKMEN, C. (2002). “Tarım Sektöründe
Hayvancılık ve 50. Yılında EBK. Et ve Balık Ürünleri A.Ş. Genel Müdürlüğü”.
Yayınlanmamış Rapor. Aralık. Ankara.

ATAKAN, M. (1998). “Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası ve Türkiye’nin Uyumu”.


Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi. T.C. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı. Eylül.
Ankara.

ATIŞ, E., ARTUKOĞLU, M. (2005). “AB’nde Meyve-Sebze Ortak Piyasa Düzenleri


ve Türkiye’nin Uyumu Açısından Değerlendirilmesi”. Türk Tarım Politikasının
Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasına Uyumu Sempozyumu. TEAE
Yayınları. Yayın No:134. Syf:43-55. Haziran, 2005. Ankara.

ATO, (2005). Ankara Ticaret Odası İnternet Sitesi. (www.ato.org)

203 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

BABACAN, A. (1999). “Genel Tarım Politikaları Çerçevesinde Doğrudan Gelir


Ödemeleri Sistemi”. DPT. Uzmanlık Tezi. Ankara.

BESD-BİR, (2003). Kanatlı Bilgileri Yıllığı. Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar


Birliği (Besd-Bir) Yayınları. Yayın No:4. Ankara.

BİRCAN, İ. (2002). “SWOT Analizi Uygulama Programı”. Anadolu Üniversitesi.


Yayınlanmamış Seminer Notu. DPT. Ankara.

BÜLBÜL, M., BEŞPARMAK, F (2002). “Türkiye ve Avrupa Birliği Ülkelerinin


Karşılaştırılması”. Türk-Koop Ekin Dergisi. Yıl:6, Sayı:21, Temmuz-Eylül
2002.

CAP (2000). EU Commision Long Term Prospects, Grains, Milk and Meat Markets.
Working Documents. April. Belgium.

COGECA, (2005). General Committee of Agricultural Cooperation in the European


Communities Web Page. (www.copa-cogeca.com).

ÇAKMAK, E., KASNAKOĞLU, H., (2001). “Tarım Sektöründe Türkiye ve Avrupa


Birliği Etkileşimi: Türkiye’nin AB’ne Üyeliğinin Analizi”. Tarımsal Ekonomi
Araştırma Enstitüsü Proje Raporu 2001-18, Nisan. Ankara.

DEMİRBAŞ, N., KARAGÖZLÜ, C., AKBULUT, N. (2001). Dünya ve Türkiye’de Süt


ve Süt Ürünleri Sanayiinde Gelişmeler. İstanbul Ticaret Odası. Yayın
No:2002-7. İzmir.

DEMİRBAŞ, N., TALİM, M. (1999). Türkiye’de Et ve Et Ürünleri Sanayiinde


Gelişmeler. İzmir Ticaret Odası Yayını. No:64. İzmir.

DEMİRBAŞ, N. (2005). “AB’nde Süt ve Süt Ürünleri Ortak Piyasa Düzenleri ve


Türkiye’nin Uyumu Açısından Değerlendirilmesi”. Türk Tarım Politikasının
Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasına Uyumu Sempozyumu. TEAE
Yayınları. Yayın No:134. Haziran, 2005. Ankara.

DİE (1992). 1984 Yılı Genel Hayvan Sayımı. T.C. Devlet İstatistik Enstitüsü. Yayın
No:1524. Ekim. Ankara.

DİE (1994). 1991 Genel Tarım Sayımı. T.C. Devlet İstatistik Enstitüsü. Ankara.

DİE (2002). Tarım İstatistikleri Özeti. T.C. Devlet İstatistik Enstitüsü. Ankara.

DİE (2003). Genel Tarım Sayımı: 2001. T.C. Devlet İstatistik Enstitüsü. Ankara.

DİE (2004). Tarım İstatistikleri Özeti. T.C. Devlet İstatistik Enstitüsü. Ankara.

DPT (1993). Avrupa Topluluklarını Kuran Temel Anlaşmalar (AKÇT, AET, AAET).
Cilt-1 ve 2. Ağustos. Ankara.

204 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

DPT (1994). “Hayvansal Ürünlerin Üretim Tahminlerinde Kullanılan Metotlar”.


Yayınlanmamış Çalışma Raporu. Ankara.

DPT (1999). Future of Agriculture In The World And In Turkey. June. Ankara.

DPT (2000). “Türkiye’de Uygulanan Hayvancılık Projeleri”. Yayımlanmamış Bilgi


Notu. Ankara.

DPT (2001a). “Türkiye-AT Ortaklık Konseyi Kararları”. Ankara.

DPT (2001b). “Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı”. 2000-2005. Ankara.

DPT (2001c). “Hayvancılık Özel İhtisas Komisyonu Raporu”. Sekizinci Beş Yıllık
Kalkınma Planı. Yayın No:DPT:2574-ÖİK:587. Ankara.

DPT (2001d). “Gıda Sanayii (Et ve Ürünleri Sanayii) Özel İhtisas Komisyonu
Raporu”. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı. Yayın No:DPT:2635-ÖİK:643.
Ankara.

DPT (2001e). “Gıda Sanayii (Süt ve Süt Ürünleri Sanayii) Özel İhtisas Komisyonu
Raporu”. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Yayın No:DPT:2636-ÖİK:644.
Ankara.

DPT (2001g). “AB Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı”.


Ankara.

DPT (2002b).”Türk Mevzuatının Avrupa Birliği Müktesebatına Uyum Çalışmaları”.


Şubat. Ankara

DPT (2003a). “Stratejik Planlama Kılavuzu”. Ankara.

DPT (2004a). “AB Sözlüğü”. Ekim. Ankara.

DPT (2004b). “Türkiye Cumhuriyeti 2004 Yılı Katılım Öncesi Ekonomik Programı”.
Kasım. Ankara.

DPT (2004c). Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler. Ankara.

DPT (2004d). 2004 Yılı Programı. Ankara.

DPT, (2005a). Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı İnternet Sitesi


(www.dpt.gov.tr)

DPT (2005b). T”ürkiye Hayvancılık Sektörünün Mevcut Durumu ve Sorunları”.


Yayınlanmamış Sektör Raporu. Ankara.

DPT (2005c). “Katılım Öncesi Ekonomik Program”. Devlet Planlama Teşkilatı.


Ankara.

205 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

DPT (2006a). “Hayvancılık Özel İhtisas Komisyonu Raporu”. Dokuzuncu Kalkınma


Planı. Yayınlanmamış Rapor. Ankara.

DPT (2006b). “Avrupa Birliğinin Genişleme Süreci. AB’nin Beşinci Genişlemesine


İlişkin Katılım Anlaşmalarında Yer Alan Geçiş Düzenlemeleri”. AB ile İlişkiler
Genel Müdürlüğü. Şubat-2006. Ankara.

DPT (2006c). Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi. Devlet Planlama Teşkilatı. Ankara.

DSYMB, (2004). Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği İnternet Sitesi.


(www.dsymb.org.tr)

DTM, (1999). Avrupa Birliği ve Türkiye. Dış Ticaret Müsteşarlığı. 2. Baskı. Ekim.
Ankara

DTM, (2002). Avrupa Birliği ve Türkiye. Genişletilmiş 5. Baskı. Dış Ticaret


Müsteşarlığı. Kasım. Ankara.

DTM, (2006). Dış Ticaret Müsteşarlığı İnternet Sitesi (www.dtm.gov.tr)

EKMEN, E.M.(2004). “Avrupa Birliğinde Tarım Kooperatifleri”. Tarım ve Köyişleri


Bakanlığı. DİATK Başkanlığı Hizmet İçi Eğitim Seminerleri. Yayınlanmamış
Seminer Notu. Ankara.

ERAKTAN, G. (1997). “Avrupa Birliği ve Türk Gıda Sanayi”. AB ve GATT Karşısında


Türk Gıda Sektörü. SET-BİR. Eylül. İstanbul.

ERAKTAN, G. (2001). Tarım Politikası Temelleri ve Türkiye’de Tarımsal


Destekleme Politikası. Uzel Yayınları. İstanbul.

ERTÜRK, Y.E., TAN, S. (1999). “Et ve Et Mamulleri Durum ve Tahmin:1999. Durum


ve Tahmin”. 1999-6. Yayın No:28. Ağustos, Ankara. (TKB-TEAE).

ERTÜRK, Y.E., TAN, S. (2002). “Et ve Et Mamulleri Durum ve Tahmin:2002. Durum


ve Tahmin”. 2001-5. Yayın No:80. Kasım, Ankara. (TKB-TEAE).

ERTÜRK, Y.E., TAN, S. (2003). “Et ve Et Mamulleri Durum ve Tahmin:2003. Durum


ve Tahmin”. 2003-5. Yayın No:94. Aralık, Ankara. (TKB-TEAE).

EU (1999). “Agricultural Situation in EU. Annual Report”. Belgium.

EU (2000). “Agricultural Situation in EU. Annual Report”. Belgium.

EU (2001). “Agricultural Situation in EU. Annual Report”. Belgium.

EU (2002). “Agricultural Situation in EU. Annual Report”. Belgium.

EU (2003). “Agricultural Situation in EU. Annual Report”. Belgium.

EU, (2005). European Union Web Page. (www.european.eu.int)

206 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

EUROSTAT (2005). European Union Statistical Databases Web Page.


(www.europa.eu.int)

FAO (2003). “World Agriculture: Towards 2015-2030”. USA.

FAOSTAT, (2005). Food And Agriculture Organization. Statistical Databases Web


Page (http://faostat.fao.org/faostat/)

FAO, (2005). Food And Agriculture Organization Web Page (www.fao.org)

FAPRİ, (1996).“International Agricultural Outlook”. Iowa. Missouri. Columbia. U.S.A.

FAPRİ, (1997).”International Agricultural Outlook”. Iowa. Missouri. Columbia. U.S.A.

FAPRİ, (2004).”International Agricultural Outlook”. Iowa. Missouri. Columbia. U.S.A.

FAPRİ, (2005). Food And Agriculture Policy Research Institute Web Page.
(www.fapri.iastate.edu).

GÜNEŞ, T. (1981). “Hayvansal Ürünlerin Üretimi, Planlanması ve Üretim


Planlaması İlişkileri”. Türkiye’de Hayvansal Üretim Planlamasının Ekonomik
Yönü Semineri. B. Almanya.

GÜNEŞ, T. (1998). Türkiye’de Kırmızı Et Pazarlama Sistemleri. MPM Verimlilik


Dergisi. Sayı:3. Syf:161. Ankara.

HM, (2005). Hazine Müsteşarlığı İnternet Sayfası (www.treasury.gov.tr)

İÇÖZ, Y. (2004). Hayvancılık Alanında Örgütlenme ve Islah Organizasyon


Modelleri. Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü, TEAE Bakış. Sayı:6,
Nüsha:3. Eylül, 2004. Ankara.

İKV, (2005). Avrupa Birliği ile Katılım Müzakereleri Rehberi. İktisadi Kalkınma Vakfı.
Ankara, 2005.

KAYA, A. (1994). Büyükbaş Hayvan Yetiştirme. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi


Yayınları. Ders Notları No:14. Bornova-İzmir

KARAOSMANOĞLU, H., S. (2006). “Düzenleyici Etki Analizi ve Türkiye


Uygulaması”. DPT-Uzmanlık Tezleri. İktisadi Sektörler ve Koordinasyon
Genel Müdürlüğü. Yayın No: DPT:2691. Ankara.

KIYMAZ, T. (2000). “Avrupa Birliği’nde ve Türkiye’de Temel Ürünlerde (Hububat,


Şeker ve Süt) Uygulanan Tarımsal Destekleme Politikaları ve Bunların
Hammadde Temini Açısından Gıda Sanayiine Etkileri”. DPT-Uzmanlık
Tezleri. Yayın No:1504. Mayıs. Ankara.

KKGM, (2006). Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü


İnternet Sitesi (www.kkgm.gov.tr)

207 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

KOZA BİRLİK, (2005). Türkiye’de İpekböceği Yetiştiriciliği. Yayınlanmamış Sektör


Raporu. Koza Birlik. Bursa.

KUMLU, S. (2000). Hayvancılık Örgütleri. Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri


Merkez Birliği Yayınları. Yayın NO:2. Ankara.

OECD (1997). “The OECD Agricultural Outlook. 1997-2001”. Paris.

OECD (2002a). “Agricultural Outlook 2002-2007”. France.

OECD (2002b). “Agricultural Policies in OECD Countries”. France.

OECD (2002c). “Agriculture And Trade Liberalisation. Extending The Uruguay


Round”. France.

OIE, (2005). Uluslar arası Hayvan Hastalıkları Ofisi İnternet Sitesi. (www.oie.org).

OLGUN, A. (2005). “AB’nde Ortak Tarım Politikasının Geçmişi, Reformlar, Mevcut


Durum, Geleceği ve Türkiye’nin Uyumu Açısından Değerlendirilmesi”. Türk
Tarım Politikasının Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasına Uyumu
Sempozyumu. TEAE Yayınları. Yayın No:134. Syf:17-24. Haziran, 2005.
Ankara.

PANAGİOTOU, G. (2003). “Bringing SWOT into Focus. Business Strategy Review”.


Vol:14. İssue:2. pp:8-10.

PANKOBİRLİK, (2006). “Dünya Ticaret Örgütü İleri Tarım Müzakereleri.”


PANKOBİRLİK Dergisi. Yıl:17. Sayı:85. Ankara.

RESMİ GAZETE (1926a). Islah-ı Hayvanat Kanunu. Kanun No:904. 7.6.1926.


Sayı:407.

RESMİ GAZETE (1926b). Islah-ı Hayvanat Kanunu. Kanun No:809. 19.6.1926.


Sayı:402.

RESMİ GAZETE (1926c). İpekböceği ve Tohumu Yetiştirilmesi ve Muayene ve


Satılması Hakkında Kanun. Kanun No:904. 7.6.1926. Sayı:407.

RESMİ GAZETE (1928). Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu. Kanun No:1234.

RESMİ GAZETE (1934). Merinos Koyunlarının Geliştirilmesi ve Islah Edilmiş Pamuk


Tohumu Üretilmesi Hakkında Kanun. Kanun No:2582. 15.7.1934. Sayı:2752.

RESMİ GAZETE (1998). Mera Kanunu. Kanun No:4342. 28.2.1998. Sayı:23272.


Tertip:5. Cilt:37.

RESMİ GAZETE (2000). Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu


Kararı. Sayı:2000/467. 2.6.2000

208 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

RESMİ GAZETE (2001a). Hayvan Islahı Kanunu.10.3.2001. Sayı: 24338. Tertip:5


Cilt:40.

RESMİ GAZETE (2001b). Islah Amaçlı Yetiştirici Birliklerinin Kurulması ve


Hizmetleri Hakkında Yönetmelik. 19.12.2001. Sayı: 24615. Tertip:5 Cilt:40.

RESMİ GAZETE (2004a). Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu


Kararı Uygulama Tebliği. Sayı:2000/467.

RESMİ GAZETE (2004b). Çiftçilere Kullandırılacak Kredilerin Uygulama Esasları.


B.K.K. No:2004/6840. 25.2.2004. Sayı:25384.

RESMİ GAZETE (2005a). Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu


Kararı. Sayı:2005/8503.

RESMİ GAZETE (2005b). Tarımsal Üretimde Kullandırılacak Kredilere Yapılacak


İndirimler Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı. Sayı:2005/8378.

SAÇLI, Y. (2005). “Türkiye Sığırcılığında Alternatif Gelişme Olasılıkları ve Geleceğe


İlişkin Politikaların Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma”. Yayınlanmamış
Doktora Tezi. Bornova-İZMİR.

SAKARYA, E., UYSAL, G. (2000). “Avrupa Birliği/Türkiye Adaylık Sürecinde


Hayvancılık Sektöründe Alınması Gerekli Önlemler”. Türkiye-2000
Hayvancılık Kongresi. Ankara Ticaret Borsası. 31 Mart-2 Nisan 2000, Patalya
Termal Resort, Kızılcahamam. Ankara.

SANER, G., ÇUKUR, F. (2005). “AB’nde Sığır/Dana Eti ve Koyun/Keçi Eti Ortak
Piyasa Düzenleri ve Türkiye’nin Uyumu Açısından Değerlendirilmesi”. Türk
Tarım Politikasının Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasına Uyumu
Sempozyumu. TEAE Yayınları. Yayın No:134. Haziran, 2005. Ankara.

SÖNMEZ, R., ALTAN, Ö. (1992). Teknik Arıcılık. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Yayınları. No: 499. Bornova-İzmir.

ŞAHİNÖZ, A. (1997). “GATT Tarım Anlaşması ve Türkiye”. AB ve GATT Karşısında


Türk Gıda Sektörü. SET-BİR. Eylül. İstanbul.

ŞEKERDEN, Ö., ÖZKÜTÜK, K. (1993). Büyükbaş Hayvan Yetiştirme. Çukurova


Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ders Kitabı No:122. Adana.

ŞEKERDEN, Ö., ÖZKÜTÜK, K. (1995). Büyükbaş Hayvan Yetiştirme: Et Sığırcılığı


ve Sığır Besiciliği. Ders Kitabı. Samsun.

TAN, S., ERTÜRK, Y.E., (1999). “Süt ve Süt Mamulleri Durum ve Tahmin:1999.
Durum ve Tahmin”. Tarımsal Ekonomik Araştırma Enstitüsü Yayınları. 1999-
5. Yayın No:26. Ağustos, Ankara. (TKB-TEAE).

209 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

TAN, S., ERTÜRK, Y.E., (2002). “Süt ve Süt Mamulleri Durum ve Tahmin:2002.
Durum ve Tahmin”. Tarımsal Ekonomik Araştırma Enstitüsü Yayınları. 2001-
4. Yayın No:79. Kasım, Ankara. (TKB-TEAE).

TAN, S., ERTÜRK, Y.E., (2003). “Süt ve Süt Mamulleri Durum ve Tahmin:2003.
Durum ve Tahmin”. Tarımsal Ekonomik Araştırma Enstitüsü Yayınları. 2003-
4. Yayın No:93. Aralık, Ankara. (TKB-TEAE).

TCZB, (2006). Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası İnternet Sitesi. (www.tczb.gov.tr).

TEDGEM, (2004). “Türkiye’de Tarım Kesiminin Örgütlenme Durumu ve Tarım ve


Köyişleri Bakanlığı Tarafından Desteklenen Kooperatifler”. Yayınlanmamış
Rapor. Ankara.

TEDGEM, (2006). “Türkiye’de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarafından Desteklenen


Kooperatifler”. Yayınlanmamış Rapor. Ankara.

TKB, (1998). “1. Hayvancılık Kongresi Sonuç Raporu”. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı.
4-5 Kasım 1998. Ankara.

TKB, (2000). “Hayvan Hastalıkları Mevcut Durum, Strateji ve Politikalar, Karantina


Tedbirleri”. Ağustos, Ankara.

TKB, (2003). “AB Ortak Tarım Politikasının Dünü, Bugünü, Yarını”. Hizmet İçi Eğitim
Seminerleri. Yayınlanmamış Seminer Notları. Ankara.

TKB, (2006). Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İnternet Sitesi (www.tarim.gov.tr)

TOKB, (1991). Yetiştirici Teknik El Kitabı. Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı.


Ankara.

TZOB, (2004). Türkiye’de Büyükbaş Hayvan Yetiştiriciliği. TZOB Sektör Raporları.


Ankara.

TURAN, A. (2001). Tarım Sanayi Entegrasyonunda Kooperatiflerin Rolü ve Önemi.


Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. www.tb-
yayin.gov.tr/turktarim/sayi140.

TÜRKEKUL, B. (2005). “AB’nde Kümes Hayvanları ve Yumurta Ortak Piyasa


Düzenleri ve Türkiye’nin Uyumu Açısından Değerlendirilmesi”. Türk Tarım
Politikasının Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasına Uyumu Sempozyumu.
TEAE Yayınları. Yayın No:134. Haziran, 2005. Ankara.

UYSAL, Y., MAZGİT, İ. (1993). “Türkiye Hayvancılık Sektörünün Sorunlarının


Çözümüne Yönelik Bütüncül Bir Yaklaşım”. Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı.
Syf.58. İzmir.

UZMAY, A. (2005). “AB’nde Hayvansal Ürünlerde Uygulanan Politikalar ve


Türkiye’nin Uyumu Açısından Değerlendirilmesi”. Türk Tarım Politikasının

210 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf
Saçlı AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün Dönüşüm İhtiyacı

Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasına Uyumu Sempozyumu. TEAE


Yayınları. Yayın No:134. Haziran, 2005. Ankara.

WORLD BANK (1983). Turkey Agricultural Development Alternatives for Growth


with Exports. Volume1,2,3: Main Report and Annexes1-11. Document of the
World Bank. June.

WORLD BANK (1986). “Third Livestock Development Project. Project Performance


Audit Report”. December. Washington. U.S.A.

WORLD BANK (1990). “Fourth and Fifth Livestock Development Project. Project
Performance Audit Report”. November. Washington. U.S.A.

WORLD BANK (2005). “Turkey Country Report”.

WTO, (1999). “Recent Agricultural Policy Reforms And Future Directions”. Quint
Agriculture Ministerial Forum. Montreal. Web Page. (www.wto.org)

WTO, (2006). Web Page. (www.wto.org)

YAVUZ, F. (2000). “Türkiye Besi ve Süt Hayvancılığı Politikalarının Analizi”. Türkiye


1. Besi ve Süt Hayvancılığı Sempozyumu Bildirileri. 2-3 Aralık 1999-
Menemen/İzmir. Syf: 39-50.

YAVUZ, F., AKBULUT, Ö., KESKİN, A. (2003). “A Study on the Effectiveness of


Breeding and Support Policies in Turkey's Cattle Sector”. Turk. J. Vet. Anim.
Sci., 27, (2003), 645-650.

YAVUZ, F., ve Ark.(2001). “Türkiye Sütçülük Politikaları ve Sektörün Yapılanması


Üzerine Bir Araştırma”. Türkiye-Hollanda Besi ve Süt Hayvancılığı
Sempozyumu, Haziran. Ankara.

YAVUZ, O. (1996). “AB ve Türkiye’de Hayvancılık Sektörü ve Uygulanan


Politikaların Karşılaştırılması”. Hayvancılık’96 Ulusal Kongresi. Cilt-1. Eylül,
İzmir.

YENİ, R. (2000). “Hayvancılık Sektöründe Devlet Destekleme Politikası”. Türkiye 1.


Besi ve Süt Hayvancılığı Sempozyumu Bildirileri. 2-3 Aralık 1999-
Menemen/İzmir. Syf: 70-83.

YENİ, R., DÖLEKOĞLU, Ö. C. (2003). “Tarımsal Destekler Konusunda Süreçler ve


Üretici Transferleri”. Yayın No:98

YILMAZ, C. (2005). “Avrupa Birliği Müzakere Süreci ve Tarım Sektörü”. Demokrasi


Platformu Dergisi. Yıl:1. Sayı:3. Syf:81-90. Ankara.

211 http://ekutup.dpt.gov.tr/hayvanci/sacliy/ab.pdf

Você também pode gostar