Você está na página 1de 65

SRE (PROSES) FELSEFES IIINDA TANRI - LEM LKS Prof. Dr. Mehmet S. AYDIN I. GR 1.

Deime ve Sreklilik Deime ve srekliliin birer felsefe problemi olarak ortaya kmas, antik Yunan felsefesinin ilk dnemlerinde, zellikle "Tabiat Filozoflar" diye adlandrdmz dnrlerin faaliyetleri sonucu olmutur. Milet Okulu'na mensup dnrlerin dikkatlerini eken eylerin banda deime olgusu gelmekteydi. Dnyada her eyin bir deime sreci iinde olduu tartmay gereksiz klan bir hakikat idi. Fakat onlara gre, deimeden sz edebilmek iin deimeye konu olan bir "ey" den veya "eyler"den balamak gerekiyordu. Bu, deienlerin gerisinde deimeyeni arama abasndan baka bir ey deildi. Neydi bu deimeyen? Thales bunun su, Anaximander sonsuz bir cevher, Anaximanes hava olduunu sylyordu. Her felsefe tarihi rencisinin in olduu bu hususa unun iin iaret ediyoruz: Deime ve sreklilik kavramlarnn tartma konusu edilmesinde hareket noktasn birinci kavram oluturmutur. Bu bakmdan, deime olgusunu dikkate almayan hibir felsefe akm dnlemez. Fenomenlerin gerisinde varolduu kabul edilen deimeyeni arama, ya da mistik dnce akmlarnda sk geen bir ifadeyle, "gelip-geici olandan kama" faaliyetinin bizzat kendisi, deime hdisesinin ne lde ciddi bir felsefe problemi olduunu gstermektedir. Problemin arln en iyi duyanlarn banda phesiz Heraklitus gelir. Ona gre her ey, srekli bir deime ve oluma sreci iindedir. Olgu ve olaylar dnyas durmakszn akp giden bir rmak gibidir. Heraklitus, Hegel'den yzyllarca nce realitenin zn ztln oluturduunu grm ve sylemitir. Ztlklar ve akp-giden olu rmanda bu ztlklarn oluturduu birlik: te asl olan bu idi; yani ey deil, Varlk deil, Olu'tu. Btn bunlar sylemek belki kolay, fakat sylenenlerin ortaya kard problemleri zmek ise olduka zordur. Eer her ey durup dinlenmeden deiiyorsa, insan nasl bilgi sahibi olacakt? Bir ey iin "o yledir" demeye bile vakit bulamadan o ey geip

32

Mehmet S. AYDIN

gitmeyecek miydi? nsan zihni deime karsnda arp kalmak ve kendisini hibir eye dayayamamakla yerinebilir miydi? Bu ve benzeri sorular ciddi olarak soran ve onlara cevap arayan Parmenides, Heraklitus'unkinin ztt olan bir dnce izgisi gelitirmeye alt: yle ki, Heraklitus'un deime diye grd ey, bir yanlmadan ibaretti. Ne hareket, dolaysyla ne de deime asld. Aslolan, sreklilik idi. Parmenides'in lk lkesi tek ve deimezdi. Hareketi aklayabilmek iin "boluk" u kabul eden ilk atomcu dnrler bile eylerin mahiyetine ilikin (kalitatif) deimeyi kabule yanamyorlard. Bylece felsefe tarihinin daha ilk dnemlerinde birbirinden byk apta farkl iki byk felsefe akm gn na km oluyordu: Bir yandan eitli renk ve biimde karmza kan ve deimezlik fikrini temel alan Cevherci (Substansialist) metafizikler; te yandan deime fikrine arik veren Srei (Proses) metafizik anlaylar. Ve her iki fikre hakkn vermeye alan birok terkipi felsefe nazariyeleri. Konu, bugn gnmz felsefesinde de btn canlln korumaktadr. Platon ve Aristoteles'in sistemli felsef yaplar, deime ve sreklilik konusuna daha geni bir adan bakma imkn buldular. Bunlardan ilki, ikili bir lem anlay gelitirdi. Ona gre, gerek olma statsne sahip ve lyk olanlar, sadece idea'lard. Oluum sreci iinde olanlar kelimenin tam anlamyla var saylamazd. Bu durumda gerek bilginin neler iin sz konusu olaca ve bu bilgiyi nerede arayacamz sorusu da aklk kazanm oluyordu. Whitehead'in dedii gibi, Platon lemdeki ilh unsurlar grmek iin gzlerimizi at, fakat o, Tanry leme getirmede bir trl baarl olamad. Sadece Tanrnn bir imaj ve idea'larn kopyalar, olu sreci iindeki leme dahil olmaktayd.1 Aristoteles, deimezlii Tanrda buldu. Tanr, onun felsefe tarihi boyunca kullanlan mehur ifadesiyle, Hareket-Etmeyen-Hareket-Ettirici idi. Deime ve okluk, Aristoteles'e gre reeldir. Her eit deime, g (kuvve) halinden fiil haline gei demektir. Aristoteles bu son gr ile Sre felsefesinin temel izgilerinden biri olan "ak gelecek" fikrini benimseyen ilk dnrlerden biri olmaktadr. Hemen belirtelim ki, felsefe tarihinde deime-sreklilik ikilisi ile bir baka konu, birlik - okluk problemi, arasnda daima yakn bir mnasebet olmutur. Hatta din karakterde olan baz felsefe akmlarnda ikinci konu daha n plna kmtr. Szgelii, Plotinus'da deimeyen lk Varlk'tan deienlerin nasl kt sorusu, ayn zamanda Bir'den ok'un nasl kt sorusudur. Plotinus,
1 Bkz. A.N.Whitehead, Process and Reality (PR.), New York. 1929, s. 318 vd.

SRE FELSEFES IIINDA

33

problemi, Ortaa slm, Yahudi ve Hristiyan felsefesinde de geni etki uyandran mehur Sudr Nazariyesi (emanation) ile zmee almtr. O da deimezlii esas ald ve bunu kendi Bir'inde buldu. Platon, Aristoteles ve Plotinus'un fikirleri yeni bir takm unsurlar da iine alarak slam dncesine girdi. Bilindii gibi, Farabi -bn Sina geleneine bal olan filozoflar, slm fikirlerle Yunan felsefesinden aldklar fikirleri bir terkip iinde sunmaya altlar. Fakat yle grnyor ki, bu terkip iinde felsefi unsurlar daha ar bast ve "Statik" diyebileceimiz bir tanrlk anlaynn ortaya kmasna yol at. Klasik slm filozoflar da yetkinlii deimezlikte buldular. Farabi, szgelii, Tanr hakknda konuurken Kur'an tasvirlerinden ok felsefenin terimlerini kullanyordu. Tanr, lk Sebep'tir, Basit'tir, Mutlak'tr, v.s. rneklerinde olduu gibi. Grlyor ki, Heraklitus'a ve onun izinden gidenlere ramen btn deimeleri deimeyen bir esasa oturtma abas daha ar basmtr. Parmenides'in Varlk', Platonu'n dealar, Aristoteles'in lk Muharrik'i, Plotinus'un Bir'i ve Farabi'nin lk Sebep'i deimezliin sembol durumundadr. Buna Kant'n akledilirler dnyasn, Fichte'nin Mutlak Ben'ini, Hegel'in (olu ve deimeyi son derece ciddiye almasna ramen) Mutlak dea'sn, her trl dinamik arsna ramen, Schopenhaur'un Evrensel radesi'ni, Leibniz'in Monadlarn Monad'n, v.s.yi eklersek, zamanla kaytl olmayan deimezlik fikrinin -ve hatta insan zihninin buna olan hasretinin- ne kadar derinlere kk saldn rahata grebiliriz. Ne varki, deimeyeni aramak, hatta zihnen ve hissen onun hasretini ekmek ayr ey, deimeyenden deieni, bir'den ou karmak, her ikisi arasnda tutarl ve doyurucu bir mnasebet kurmak ve bu yolla hem deimeye, hem de istikrara hakkn vererek problemleri zmek daha ayr bir eydir. Deime ve sreklilik ayn realitenin iki ayr yan durumundadr. Biri olmadan teki ne dnlebilir, ne de aratrlabilir. te iinde yaadmz yzylda kaynan Bergson ve Whithead gibi dnrlerde bulan Sre Felsefesi byle bir anlaytan yola kmaktadr. Bizi burada asl ilgilendiren, bu felsefenin fizikten biyolojiye, tarihten sosyoloji ve psikolojiye uzanan eitli kol ve etkileri deil, onun Tanr anlaynn belli bal baz zellikleridir. Bugn, Sre kavramnn teolojik uzantlarn en iyi bir ekilde Bat'da Whitehead ve byk lde onun takipisi durumunda olan Charles Hartshorne'da, slm dnyasnda ise Muhammed kbal'de grmekteyiz. Burada bu dnr birlikte ele almz, gelii gzel bir seimden kaynaklanmamaktadr. Whitehead, geni ve cesur kozmolojik sistemi iinde sre kavramnn teolojik boyutlarn en ak bir

34

Mehmet S. AYDIN

ekilde gren ve grleri ile feslef teizme yeni ufuklar aan bir kimsedir. kbal, ileride ayrntl olarak gsterilecei gibi, Whitehead -ve bu arada amzn Vitalist ve Personalist akmlarndan- yararlanm ve slm tefekkrn yeniden kurma abasna koyulmutur. Hartshorne, kbal zerinde geni tetkiklere girmemi olmasna ramen, bu nl slm dnrnn Sre felsefesi evresinde ele alnmasna bizzat n ayak olmutur.2 Whitehead ve Hartshorne'un grlerinin Hristiyan ilhiyat evrelerindeki yorum ve tartmalar konumuzun dnda kalmaktadr. Yukarda Sre felsefesindeki Tanr anlaynn "baz" zelliklerini dikkate alacamza iaret ettik. te bu "baz" zelliklerin seimini yaparken daha ok kbal'in zerinde durduu noktalar esas aldk. Yapmak istediimiz eylerden biri de mterek bir zeminden yola kmalarna ramen, iki ayr din gelenee bal olan dnrlerin Tanr anlaylarn felsef adan karlatrmak olduu iin mukayese imkn olmayan bir takm noktalarn darda tutulmas tabi olacaktr. Karlatrmalarmzda daha ok Whitehead'in grleri ile kbal'in grleri esas alnacaktr. Filozof olmann yansra byk bir Hristiyan ilhiyats olan Hartshorne'un, kendi deyimiyle "Yeni bir Hristiyan Teizmi" gelitirme abasn bu makale erevesi iinde ele almann ne imkn ne de -daha ziyade Hristiyanl ilgilendirdii iin- gerei vardr. 2. Gnmz Sre Felsefesinde lemin Yapsna likin Baz Grler: Whitehead'in felsefe problemlerini zmedeki yaklam aka Spekltiftir. Fakat sz konusu yaklam, genel beer tecrbe ile olan balantsn asla kesmeden yoluna devam etmek arzusundadr. Nedir bu tecrbenin temel zellikleri? Her eyden nce, tecrbe, asla statik deildir. Biz, durup dinlenmek bilmeyen bir deime srecini tecrbe etmekteyiz. Tecrbe gemite olup bitenlerden etkilenmekte, u anda kendine zg bir karakter kazanmakta ve gelecekte olup bitenlere yn vermektedir. lem, topyekn var olanlarn oluturduu bir varlk sahasdr. lemde hkim olan, Olu'tur. Bu gerei gremeyen, ya da ona hakettii nemi vermeyen klasik cevherci metafizik gr,3 sre fikrini savunanlara gre, birok
2 Bir kran borcu olarak ifade etmek isterimki, benim siire felsefesine ve bu felsefenin din boyutlarna dikkatimi eken ilk kii Hartshorne olmutur. Onu 1968 ylnda Londra Kraliyet Felsefe Dernei'nde tanma imkn bulmu ve filozofun ad geen kurumda verdii bir konferans daha sonra dilimize evirerek yaynlamtm. Bkz. A..lhiyat Fakltesi, C.XXIV, s. 205-219. 3Klasik metafizik ile sre metafizii arasnda yaplan bir karlatrma iin bkz. J.A. Kelles, "Some Basic Differences between Classical and Process Metaphysics and their Implications for the Conccpt of God", International Philosophycal Quarterly, XXII, N.l, s. 3-10.

SRE FELSEFES IIINDA

35

hatann ortaya kmasna sebep olmutur. Cevhercilik (Substansiyalizm), adndan da anlalaca zere, cevherleri esas alr ve tecrbeyi arazlara balar. Bunun mantk sonucu udur: Tecrbe bir eyin asl yapsn -Onu "o ey" yapan zellikleri- asl etkilemez. Yine cevhercilik, Sebep-Sonu balantsnda arln Sebep'ten yana koyar. Sebep daima aktif, Sonu ise pasiftir. te klasik metafiziin Tanry "Basit" veya Esse Ipsum Substans veya Fl-ul-Mahz olarak grmesi bundan dolaydr. Sebep ve Sonu, btnlk arzeden sre iindeki varln iki ayr yandr, imdi Sebebe arlk vermek, hele cevherlerin arazlar, olaylar ve srele ilgili yannn gelip geici, ya da grnte olduunu sylemek, yarm yamalak zm ekillerini ortaya karmann tesine gidemez. Byle bir yaklam benimsemek, srece dahil olmayan varlklarn bulunduu anlamna gelir. Halbuki, cevheri oluma srecinin dna itince, anlam belirli olmayan bir kavram haline gelir. Dahas var: Bir cevher, dierine araz olamayaca, onunla asl bir balant kuramayaca, her Cevher birlik ve mutlakhk arzeden bir karaktere sahip olaca iin ikinlik fikrini, dolaysiyle, btnlk arzeden "Organik lem" anlayn aklamak imknsz hale gelir. Ksacas, Cevherci Metafizik realitenin bir ynn, deimezlii temel ald iin tek tarafl hareket etmitir. Sre ve Realite adl ba eserinin bir blmn "Proses" kavramnn tahliline ayran4 Whitehead, "her eyin ak iinde olduu" fikrinin, sistemlememi olmakla birlikte, insan olunun ortaya koyduu genel bir gr olduunu hatrlatr ve bununla ilgili din ve felsef literatrden baz rnekler verir. Metafiziin balca grevlerinden biri, ite bu "her ey ak halindedir" sznn anlamn aklamaktr.5 Kanaatimizce bu ii felsefe tarihinde en sistemli olarak yapan kii de Whitehead'in kendisidir. O, mehur bir ilhinin u szlerini iktibas eder: Benimle kal! abuk kmektedir akam. Whitehead'e gre, ilk cmlede geen "kalmak", "ben" ve birlikte kalnan "Varlk", sreklilii dile getiriyor. kinci cmle ise, bu srekli unsurlar kanlmaz bir akn ortasna yerletiriyor. Birinciyi esas alanlar "Cevher"in metafiziini, ikinciyi esas alanlar "deime ve ak" 111 metafiziini yapmlardr. Oysa aslnda bu iki msray -realitenin bu iki ynn- birbirinden koparamayz.6 Kanlmaz akta deimeyen bir ey vardr. Sreklilikte ise deimeye kayan bir unsur bulunur.7
4Charles Hartsorne, "Whitheads Idea of God", The Philosophy of Alfred North Whitehead, ed. P.A.Schilpp, La Salle, 1951, s. 547-8. (Bundan sonraki notlarda bu esere sadece editrnn adyla Schilpp olarak atfta bulunulacaktr.) 5PR., s.317 vd. 6PR., s.318. 7PR., s.513.

36

Mehmet S. AYDIN

Whitehead'in bu sentezi baarp baaramad geni, hem de hararetli tartmalara yol am olan bir konudur. Bazlarna gre, btn abalara ramen, Whitehead felsefesinde son sz, deimenin veya srecindir.8 Bazlarna gre ise, sentez baarlmtr9. zellikle birinci gr zerinde duranlar, Whitehead'in u cmlesini iktibas ederek fikirlerini kuvvetlendirmek istemektedirler: Ne Tanr, ne de lem, statik bir tamla ular. Her ikisi de niha metafizik plann 10 (ground), yenilie giden yaratc ilerlemesinin iindedir (penesindedir.) Btn var olanlar arasnda organik bir ba bulunmaktadr. Bir ey, teki eylerden tamamiyle soyutlanamaz. Klasik metafiziin savunduu "ferd cevher" diye tek bana bir ey yoktur. Tecrid edilmi bir ey, olgu veya olay, snrl dncenin arzu ettii bir "mit" tir. liki iinde olmak, her trl varoluun esasn oluturur.11 Her "bilfiil ey" (actual entities) in z sretir. Bu eyleri ancak onlarn varolu ve yokolu terimleri iinde anlayabiliriz. Srece katlma, bir eyin ferdiyetinin yok olmas anlamna gelmez. Her gerek ey veya durum, kendi tabiat iinde snrldr. Btn yetkinlii bnyesinde toplayan bir tamlktan szede- meyiz. lemde en byk henk, birlik arzeden bir gemie dayal olarak birbirine balanm kalc ferdiyetlerin (enduring individualities) oluturduu henktir.12 Whitehead felsefesinde srecin bizzat kendisi reel olmakla birlikte bir "ey" deildir. Srecin genel karakteri, srece katlanlarn ferdiyetlerinden gelir.13 Yukardaki satrlardan anlalyor ki, Whitehead'in sre felsefesi, klasik metafiziin "Cevherler"ini, "eyler" ini deil, oluum srecine (Process of becoming) katlan "bilfiil eyler"i (actual entities) veya "bilfiil durumlar"' (actual occasions), "olaylar" (events) esas alr. Bu kavramlar ve bununla ilgili teki baz terimler zerinde ksaca durmak Whitehead felsefesinin temel zelliklerinden bir ksmn anlamamza yardmc olacaktjr. Whitehead, Sre ve Realite'm ikinci blmnde,14 ou ilk kez kendisi tarafndan "icad edilen" (!) teknik terimlerinin tariflerini verir. Bu teknik terim icad, Whitehead felsefesini inceleyen ve deerlendiren dnrlerin byk bir
8Bkz. W.B.Urban, "Whitehead's Philosophy of Language and its Relation to His Metaphysics", Schilpp., s.320. 9C. Hartsorne ve L.Rccs (eds.), Philosopers Speak of God, Chicago, U.P. 1953, s. 273 vd. Bu esere ksaca PGS. eklinde atfta bulunacaz. 10PR., s.529. 11Whitehead, Modes of Thought, New York, 1938, s. 12-3. 12Whitehead, Adventures of Ideas, New York, 1933, s. 354 vd. 13Modes of Thought, s. 133. 14PR., s.27 vd. \

SRE FELSEFES IIINDA

37

ksmnn en ok ikyet ettikleri bir konu olmutur. Whiteheads bu yola srekleyen sebep, felsefede kullanlan teknik terimlerin eitli ve bazan da birbirinden olduka farkl anlamlarla yklenmi olmasdr. Bilfiil eyler veya "bilfiil durumlar: Whitehead, bu iki terimi ayn anlamda kullanyor. Bir farkla: Birinci terim ayn zamanda Tanr iin kullanld halde Whitehead ikinciyi Tanr iin kullanmyor.15 Bunlar, "nih realiteler"dir. Bunlardan daha reel olan baka bir ey yoktur. Bilfiil eyin ortaya kmas, belirsizliin yok olmas demektir. Bu eylerden biri tekine dayanr. Onlar bir nevi tecrbe damlalar olup karmak bir yapya sahiptirler. Kavray (Prehension). Burada tiirke karln bulmakta tereddt ettiimiz "Prehension" kelimesini Whitehead, n taksn atmak suretiyle "Comprehension" kelimesinden yapyor, ikinci kelime uurlu bir anlay ve kavray dile getiriyor. Oysa Whitehead birinci kelimeyle uurluluu gerekli bulmayan ve her trl "ey" arasnda var olan evrensel bir ilgiyi, balanty, yakalay vc kavray anlatmak istiyor. O halde biz, bu denememizde "bir. ey teki eyi kavrar" derken, bununla sadece uurlu kavray deil, bu kelimenin ifade ettii en geni anlam kastettiimizi belirtmek isteriz. Hatta burada "kavrar" yerine "duyar" desek, kanaatimizce, yanl olmaz. Her bilfiil ey, teki bilfiil eyleri "kavrar". Kendinden nce gelenleri "kavrar"; kendikinden sonra gelenlerce "kavranr". Bylece eyler, bir "topluluk" oluturur. Kavrama ya "pozitif" ya da "negatif" olur. Negatif kavrayta kavranan kavrayann yapsna bir unsur olarak giremez. Yani burada bir reddetme vardr. Oysa pozitif kavrayta bir benimseme sz konusudur. Bunun sonucu olarak bir varln tekini "duymas", tekinde "objektiflemesi" mmkn olur.16 Kavrama eyleminde, Whitehead'e gre, nemli faktr bulunur: a. Eylemi yapan, gerekletiren sje. Yani kendi yapsnda kavramay somut bir unsur olarak bulunduran "bilfiil ey", b. Kavranan "veri", e. "Sbjektif form": Yani znenin veriyi nasl kavrad konusu. White- head bilfiil eylerin birbirini kavramasn "fiziksel kavray", ezel objelerin birbirini kavramasn "kavramsal kavray" eklinde adlandrr. Her iki durumda da kavray tarznn (Sbjektif formun) uurluluu- ihtiva etmesi art deildir.17 Bu, en geni anlamda bir "duyma" olaydr. Duyulan bilfiil bir ey duyann dnyasnda "objektifleir" (objectif 18 ication), yani orada bir gereklik kazanr.
15PR 135. 16PH 5.66. 17PR s. 35. 18PR., 9.34.

38
Topluluk (nexs) :

Mehmet S. AYDIN

Bilfiil eyler arasnda anlamda bir birlik veya "birliktelik" vardr. Bu birlikte olu, birlie katlanlar kadar gereklie sahiptir. Yani, nexus ilgisiz bir sradan birliktelik deildir. te bizim hlis tecrbemizin bize sunduu olgu ve olaylar, bu bilfiil eyler, onlarn arasndaki "kavray" ve onlarn oluturduu "topluluk"tur. Bu "topluluklar" bir takm alt-topluluklara ayrlr. Onlar arasnda srekli bir al-veri vardr. Whitehead'in gelitirdii trden bir Organik Felsefe iin bu gr son derece nemlidir. Buradan daha nce sylediimiz gibi, klsik metafizikte anlald anlamda bir Sebep-Sonu ilikisi sz konusu deildir. Klsik anlayta, faal olan, Sebep'tir. Whitehead'in felsefesinde Sonu da nemli ve faaldir. Her bilfiil eyde kendisinin ilgili olduu btn teki eyleri "kavramas" ve fiilin oluturduu bir btnlk vardr. Her bilfiil ey, "karmak"tr. Bu, onun yapsnda vardr; dolaysyla, terkibi aklamak iin klsik metafiziin bavurduu Yeter- Sebep kavramna gerek yoktur. Zaten Whitehead'e gre, her eyde, belli lde de olsa, kendi kendisini belirleme (Self-determining) gc vardr. Ezeli Objeler (eternal objects) : Bunlar, Platon felsefesinde Form'Iara veya Kritik Realistlerin zleri'ne kardk olup muayyen belirlenmeler (determinations) in Salt mknlar'dr. Ezel objeler kendiliklerinden hibir eyi belirleyemezler. Onlar, realite karsnda "ntr" durumdadrlar.19 Whitehead, bu objelere yaratc tekml fikrini aklayabilmek iin ihtiya duyuyor. Maddeden ayr olarak dnlebilen bu soyut objeler, yine de maddenin terkibinde veya bilfiil varlklarn olumasnda yer almak (ingression) la gereklik kazanrlar.20 Klsik felsefenin "kl- liler"i ile ezel objeleri karlatran Whitehead, birinci terimi, baka sebeplerin yansra, felsefe tarihi boyunca kazanm olduu farkl anlamlardan dolay kullanmak istemediini sylyor.21 Whitehead'in Tanr kavramn dikkate almadan onun ezel objelerini ve bunlarn realite ile olan ilikisini anlamak mmkn deildir. Filozofumuza gre, Tanr da bir "Bilfiil Varolan"dr.22 Ezel objelerin btn okluu, Somutlama-srecinin (concrescence)2 her merhalesi karsnda derecelenmi mnasebetini Tanr sayesinde kazanr.23 Burada daha ok baz teknik kavramlarn tarifleri yoluyla aklamaya altmz Whitehead'in lem gr, Tanr kavramnn tahlilinden sonra az veya ok bir akla kavuacaktr. Fakat bu noktaya gelmeden nce teki iki dnrmzn lem grne de ksaca dokunmamz gerekmektedir.
19PR., s.70. Kr. s.48. 20PR., s. 38. K. .Whitehead, Science and the Modern World (SMW.), New York, Free Press Edition, 1967, s.159. 21SMW., s. 159. 22Aslnda Whitehead'in kulland terime sadk kalarak syleyecek olursak, Tanry da "Bilfiil ey" eklinde ifade etmemiz gerekir. Fakat "ey" kelimesinin hatta getirebilecei teolojik itirazlar tahmin ettiimiz iin "Varolan" kelimesini kullanmay daha uygun bulduk. 23PR., s. 248.

SRE FELSEFES IIINDA

39

Hartshorne, lemin yaps konusunda byk lde Whitehead'le ayn gr paylar. O da lemi aka alglayamadmz tek tek varlklardan oluan organik bir btn olarak grr. Tecrbemize konu olan, bu varlklarn oluturduu topluluklardr. Szgelii, bitki ve hayvan hcreleri ksmen kendi kendilerini belirleyen (yaratan) birimler (units) dir. "Salt madde", alg tecrbemizin yetersizliinden doan bir yanlma sonucu ortaya km bir kavramdr. Aslnda her trl tecrbe sosyal niteliktedir. lemdeki btn var olanlar, u veya bu derecede birbirini alglar, "tecrbe eder". Madd-olan ile madd-olmayann, zihinsel- olanla zihinsel-olmayann arasna kaln bir duvarn ekilmesi, dnce tarihinin talihsizliklerinden biridir.24 Tanr da dahil olmak zere her varolan, her olay, iftkutuplu (dipolar) dur. kbal de Sre felsefesinin temel izgilerini benimsemi grnmektedir. Bu konuda onun bata Bergson, Whitehead, James Ward olmak zere asrmzda dinamik felsefe anlayn benimseyen dnrlerden etkilendii bir gerektir. Fakat yle grnyor ki, kbal, henz Bat felsefesiyle gerek anlamda temas kurmadan ok nce zaman ve deime kavramlarna arlk veren bir dnce izgisi gelitirmeye koyulmutur. Onu dinamik bir felsefe anlayna gtren, slm dnyasnn son asrlardaki durumu ve dnrn slm fikir hayatnn tarih seyri ile ilgili aratrmalar olsa gerektir. kbal'e gre, Kur'n tam anlamyla dinamik olan bir lem ve ulhiyet anlayn savunmaktadr. Bu dinamik grn canlln yitirmesi, klsik Yunan felsefesinin etkisinde kalan mslman dnrlerin faaliyetleri sonunda olmutur. kbal, "Ear atomculuu" diye bilinen fikir akmn, Aristoteles'ci Statik felsefe anlayna (zellikle bu anlayn ilhiyat alanndaki yanksna) bir bakaldr olarak grr. kbal'in sre anlayn aklamaya almann belki de en kolay yolu, onun Ear atomculuuna ilikin grlerinden yola kmaktr. Ear atomculuu Tanrnn lem zerindeki tasarrufunu gvence altna alan bir anlay -ki, bu onlar iin felsef bir konu deil, bir iman meselesiydi- gelitirme gyesini gtmekteydi. Bu gre
24Geni bilgi iin bkz. Hartshornc, "dealisin and Our Expcriencc of Nature Philosophy," Religion and Coming World Civilization: Essays in Honour of E.W.Hocking, s. 70 vd.

40

Mehmet S. AYDIN

gre dnya, saylamayacak lde atomlardan (cevherlerden) meydana gelmitir. Cevherin z, varhmdan ayrdr. Tanr ona varlk vermeden nce cevher, adeta uyuyan hareketsiz olan bir imkndr. Cevherin varolmas, ilh kudretin bir tezahrdr. Cevherlerin birlemesi mekn oluturur. Tanrnn yaratmas srekli olduu - Kur'n'n deyimiyle, "O her gn ayr bir ide olduu" - iin her an taze atomlar varlk alanma kar.256 Yine Tanr srekli olarak arazlar yaratt iin cevherler varbk alannda kalma imknna sahip olurlar.26 Bu atomcu grn ortaya kard ilci nemli sonu vardr, ikbal'e gre: Hibir eyin deimez bir mahiyeti yoktur; ve bir tek atomlar dzeni vardr. kbal, bu sonularn ilkinde byk bir hakikat pay olduunu syler. Gerekten de tecrbemiz, dnyann srekli bir ak iinde olduunu gsteriyor. Varlmz, bir halden baka bir hale akp giden bir sre iinde oluur. Fakat bu deime gelii gzel bir tarzda deil, bir sistem iinde olur.27 te Ear atomcular, diyor kbal, lemdeki bu sreklilik unsurunu yeterince grp deerlendiremedilcr. Bu da bilgi konusunda, her trl deimeye ramen srekliliini koruyan insan kiilii meselesinde bir takm glkler ortaya kard, ikbal, Ear atomculuundan kard ikinci sonucu tamamen reddeder. Ona gre, byle bir sonu kabul edilirse, ruhu bir eit "latif madde" eklinde dnmek gerekir ki, bunun sonu maddecilie kadar gidebilir. kbal'e gre, modern fizik klsik madde anlayn ve buna dayanan maddecilii tamamen ykmtr. Whitehead ve Einstein'n grleri, diyor kbal, bugn artk bolukta yer tutan ve eitli durumlara girerek varln srdren bir "madde cevheri"nden deil, bir "ilikiler dzeni oluturan olaylar topluluu"ndan szetmemizi gerekli kdyor. Burada kbal'in, Whitehead'in ald u iktibasa yer vermek her iki dnrn lem anlaynn birbirine nekadar yakn olduunu gstermek iin yeterlidir: "Tabiat dinamik olmayan bir bolua yerlemi Statik bir ey deil, bir olaylar sistemidir. Onun srekli olarak yaratc ak iinde olan bir mahiyeti vardr ki, dnce onu birbirinden ayr ve hareket
25Muhammad Iqbul, The Reconstruction of Religious Thought in Islam, Lahore, 1958, s. 68. Bu esere ksaca R. harfi ile atfta bulunulacaktr. 26/i., 70. 27fi., 54.

SRE FELSEFES IIINDA

41

etmeyen eyler olarak bler; blnenlerin karbkl ilikilerinden de mekn ve zaman kavramlar doar."28 Grlyor ki, cevher olarak dnlen madde kavram, kbal'e gre, artk yerini olay (event) kavramna brakmtr. Niin olay ? Bu sorunun cevab, eidi ne olursa olsun, sre fikrini ciddiye alan dnrler iin son derece nemlidir. yle ki, btnlk arzeden ve dinamizmi daha iyi dile getiren "organizm" kavramna gei "ey"i deil, "olay" dikkate almay gerekli klmaktadr. Nitekim kbal, yine Whitehead'e dayanarak "maddenin, yerini organizma kavramna braktn" syler.29 Ona gre, bu gr, Kur'n tarafndan da desteklenmektedir. kbal yle der: "Tabiatn zaman iindeki ak keyfiyeti, tecrbenin en dikkate deer yan olup bunun zerinde Kur'n nemle durmakta... ve Mutlak Realite'nin mahiyetini anlamada en salam ipucunu vermektedir."30Kur'n'a gre, "tabiat karlkl ilikiler iinde bulunan glerin oluturduu bir kozmozdur."31 Byle bir gr, lemin olmu bitmi bir yap olmadnn, onun tamamlanma sreci iinde bulunduunun en ak delili olmaktadr. Ayrca "olay" kavram, felsefenin mehur "i-balantlar" (internal relations) konusuna daha iyi bir zm getirilmesinde, lemi Tanrnn karsna bir "muhalefet unsuru" (kbal'in deyimi) gibi karp Tanr- lem ilikisinin kurulmasndaki glklerin giderilmesinde, din zellik tayan Yaratma kavramnn aklanmasnda byk kolaylk salamaktadr ki, bu son noktaya "Tanr'nn Yaratmas" blmnde tekrar dneceiz. | Ear atomculuunun takdir ve tenkidinden yola kan ve tecrbeyi madde, hayat ve uur olmak zere basamakta -ki bunlar srayla fiziin, biyolojinin ve psikolojinin konusunu oluturur - tahlil etmeye alan kbal, "ruhan (spiritualist) pluralizm" dedii bir lem gr ortaya atar ve bunun gelitirilmesini "gelecein mslman dnrlerine" brakr. Bu grn temel tezi udur: Tanr, "Mutlak Ben" (Ultimate Ego) dir. Bu Ben; "benlik" vasfna sahip varlklar yaratr. Maddeden insana kadar uzanan btn varlk derecelerinde benlik vardr. Yarlk mertebesinin en alt dzeyinde
28fi., 34. 29fi., 80. 30R 45. 31R., 80.

42

Mehmet S. AYDIN

bulunan bir atomun bile benlii vardr. Bu "benler", Leibniz'in monadlarndan farkl olarak birbirine ak ve birbiriyle srekli ilikiler iindedir. Farkl derecelerde kendisini ortaya koyan benlik uuru, dnyada en yksek noktasna insanda ular. Onun Mutlak Ben'e en yakn bir varlk olmasnn, ve Kur'n'n onu bylece tasvir etmesinin sebebi de budur. Realite ile benlik uuru arasnda kopmaz bir ba vardr. Bir varlk, kendi benliinin ne kadar farknda ise, o lde reeldir.;4 Btn sre felsefelerinde olduu gibi, kbal'in felsefesinde de zaman kavram nemli bir yer tutar. Zaten sre felsefesini klsik Aristo- teles'ci metafizikten ayran en nemli hususlardan biri de budur. Zaman anlaynn teizmle ok yakn bir ilikisi vardr. kbal'e gre, mslman dnrler bunu ok nceden farketmilerdir. Celleddin Devvn ve Irak (Hemedanl Fahruddin brahim) bunlarn banda gelir. Szgelii Irak seri halinde zamann daha ziyade madd varlklarla ilgili olduunu sylemi ve seri halinde olmayan bir ilh zaman kavramnn olduunu ne srmtr. lh zaman gemi, imdi ve gelecek diye blnmez. Bu, akp giden bir zaman deildir. Onun balangc ve sonu yoktur. Bundan dolaydr ki, Irak'ye gre, Tanr grlebilen her eyi bir rpda, blnmez bir idrak fiili iinde grr, ilh zaman, Kur'n'n Umm- l-Kitb veya Levh-i Mahfuz dedii eydir. Orada btn tarih, bir tek ezel "imdi" iinde toplanmtr.32 kbal, byle bir zaman anlayn "kapal kinat" grne yol at iin tenkid etmekle birlikte onu Earliin "atomcu zaman" kavramna nazaran ileri bir merhale sayar. Earlere gre zaman, ardarda gelen "imdi"lerden oluuyordu. Her iki imdi arasnda da igal edilmemi bir "an" yani bir boluk vard. Onlar zamana dardan ve tamamen objektif bir gzle baktklar ve insann dern tecrbesini dikkate almadklar iin byle yanl bir sonuca ulamlard. Ayn bak tarz, kbal'e gre, Yunan felsefesinde de vard.33 Bu gr, madd atomlarla zaman atomlarnn bir sistem oluturmasn engeller. Deimeyi belki aklayabilir ama sreklilii aklayamaz. Byle bir zaman anlayn ilh varla da tatbik etmek imknszdr. nk o zaman, Tanrnn hayatnn zaman iinde olutuunu kabul etmek gerekir. Bu yanl gr,
32R 75-6. 33R 73.

SRE FELSEFES IIINDA

43

diyor kbal, ngiltere'de Samuel Alexandre Mekn Zaman ve Tanr (Space Time and Diety) adl eserinde savunmutur. kbal'e gre zaman anlayabilmek iin kendi uurlu tecrbemizden yola kmamz gerekir. "Ben", kendisinin iki ekilde, ya da merhalede alglar: Zihn seviyede ve sezgisel olarak. Zihn seviyede biz, bir halden teki hale getiimizi grrz. Burada hayatmz sanki zaman ipliine dizilmi boncuk taneleri gibidir. Fakat bu iin bir yandr. te yandan biz, uur hallerimizin bir btnlk oluturduunu sezeriz. Burada deime ve hareket vardr, fakat onlardan birini tekinden ayrmak mmkn deildir. Ksacas deime, seri halindeki bir deime deildir. te Bergson'un "sre" dedii ey budur. Sre, arka arkaya gelen "an"lardan olumaz. O, organik bir btn olup hem maziyi geride brakmaz, hem de gelecei yaratr. Byle bir zaman szkonusu olduunda gelecei izilmi olan bir hat deil, izilmekte olan bir hat gibi dnmemiz gerekir. Kapal evren grnden kurtulmak, hayatn yaratc ve yeniliklerle dolu hamlesini aklayabilmek, deimeyi ve deime sreci iindeki istikrar anlayabilmek iin zamana sadece objektif adan deil -ki bu gnlk pratik hayatmz iin lzumludur- subjektif adan, yani kendi uurlu tecrbemizin bize sunduu veriler

44

Mfllmct S. AYDIN

asndan bakmamz gerekir.34 Byle bir zaman anlaynn Tanrya atfedilip edilemeyecei konusunu ileride ele alacaz. Burada bir hususa iaret etmeden geemeyeceiz. kbal, kendisi tarafndan savunulan dinamik lem anlaynn ana kaynann Kur'n olduunu sylemekte ve bu grn desteklemek iin birok yeti iktibas etmekte aklamakta ve yorumlamaktadr. Yine kbal, baka isimlere (Devvan, Irak v.s.) mracaat ederek grn desteklemeye almaktadr. Aslna baklrsa, sre fikri kbal'in zikretmedii daha birok Islmi kaynakta da mevcuttur. Deime olgusu karsnda din bir duyguya kaplma, deienlerin her an ilh kudret ve hikmete iaret ettii fikri tasavvuf literatrmzn ba konularndan biridir. Bunun da temel kaynann Kur'n olduundan phe yoktur. Deime ve yeniliin, lemin esasn oluturduu fikri, slm dnce tarihinde olduka yaygndr. Szgelii, Mulla Sadra burada akla gelen isimlerden biridir. Bu byk slm dnr, Esfr adl eserinde deimenin sadece arazlarda deil, cevherlerde bile olduunu ne srmtr. Ona gre, bizim "ey" dediimiz, aslnda bir "olaylar yaps"dr. lemde srekli bir ak vardr ve bu akta hem form, daha nce varolanlar ihtiva eder ve onlar aar. lemde hareket, daha genel ve belirsiz olandan daha belirli ve somut olana dorudur. Tpk kbal gibi Mull Sadra da sreklilik ve sre fikrini kmaza soktuu iin Earci dnrlerin gelitirdii atomculuu, zellikle de onlarn tafra (hareketin bir noktadan baka bir noktaya "atlamas") anlayn aka reddetmitir. O da-yine tpk kbal gibi- srekli deime fikrini aklayabilmek iin birok yeti iktibas etmektedir. Fazlur Rahman n da hakl olarak hatrlatt gibi, kbal'in Mulla Sadra'dan ne lde etkilenip etkilenmedii, giriilmee deer bir aratrma konusudur. Hatrlanaca zere, kbal'in doktora tezi "ran'da Metafiziin Gelimesi" hakkndadr. Dolaysiyle, onun Mulla Sadra'y tetkik etmi olmas kuvvetle muhtemeldir. (Biz, Mulla Sadra ile ilgili yukardaki bilgileri Fazlur Rahman'n Th,e Philosophy of Mulla Sadra Albani, 1975 s. 97 v.d. ve 108'den aldk.
34 R., 77.

SRE FELSEFES IIINDA

45

Yazarn JEs/ar'dan iktibaslar unlardr: Asfar, I, 3, s. 116 satr 14; s. 84, satr 1-4 ve s. 82). Yine kbal'in nemle zerinde durduu "bir eyin kendine sebep olmas fikri -ki Sre felsefesinin ana grlerinden biridir- slm dncesinin yabanc olduu bir konu saylmaz. zellikle bn Sina'dan sonra baz mslman dnrlerin bu gre yer verdikleri grlmektedir (Baknz, Fazlur Rahman, a.g.e., s. 69) Mesel, Kur'n'n "Allah her eyin yaratcsdr" (13; 16) yetinin yorumlanmas ile ilgili ortaya kan tartmalar da zellikle Maturid Okulu'na mensup baz kelmclarn grlerini "bir eyin kendi kendine sebep olmas" fikri asndan deerlendirmek, islm da Sre dncesinin kkleri hakknda nemli ipular verebilir. kbal, Klsik slm filozoflarnn Aristoteles'in etkisiyle "kapablem" grn benimsediklerini ne sryor. Bu iddiada bir hakikat pay vardr. Fakat denebilir ki, onlar da u iinde yaadmz dnyadaki deime olgusunun "grn"ten ibaret saymamlardr. Gerek Aristoteles, gerek Farab geleneine bal dnrler iin "kuvveden fiile kma" fikrinin ne kadar nemli olduu bilinmektedir. imdi oluma srecini u veya bu anlamda kabul etmeden kuvve-fiil mnasebetini aklamak mmkn deildir. Btn bunlar, deime fikrinin slm'da nemle ele alndna iaret etmek iin sylyoruz; yoksa Farab ve bn Sina gibi slm filozoflarnn Sre felsefesi iinde ele alnabileceklerini ima etmek iin deil. Modern mnda Sre Felsefesiyle Felsife'nin grlerinin esasta birbirinden farkl olduu meydandadr. 3. Teizm ve Felsefe: eitli Tanr Kavramlarna Genel Bir Bak: Whitehead, gerek kozmolojik nitelikteki felsefe eserlerinde, gerek lmszlk, estetik deer, fikir ve kltr tarihi ile ilgili yazlarnda din konusuna byk nem verir. Ayrca Dinin Oluumu (Religion in the Making) adl mstakil bir eser kaleme aldn da hatrlatmamz yerinde olur. Bu son eserin bal bile Whitehead'in din konusuna sre kavram nda baktn grmek iin yeterlidir. Whitehead'e gre din, beer tecrbenin son derece nemli bir blmn oluturur. u anda grdmz olay ve olgular dnyasna ait akn iinde, stnde ve tesinde olan bize din gsterir. Din,

46

Mehmet S. AYDIN

ulalamayan ama yine de akp gitmekte olan her eye anlam veren nih idealin bir mahede ve mkefesidir.35 lemin dzeni, onun hakikatinin derinlii, deeri ve gzellii; ayrca hayatn hazz, anlam ve huzuru, ktln stesinden gelinmesi v.s. hep birbirine bal, hep birbiri iinde olan konulardr. Bu ballk, rastgele deil, u hakikatten dolaydr: Kinat sonsuz bir hrriyet iinde akp giden bir yaratcl, sonsuz imknlara sahip bir formlar sahasn gz nne sermektedir. Fakat bu formlar ve yaratclk, "Kusursuz deal Ahenk", yani Tanr olmadan gerek bir durum ortaya koyacak gte deildir.36 Whitehead, sadece lemin sreklilik arzeden unsurlarnda deil, deime olgusunda da din bir karakter grr. nsan tecrbesini btnyle dikkate almayan bir felsefe anlay, bu karakteri farkedemeyebi- lir. Felsefenin sadece metafizik anlamda deil, din anlamda da lemdeki "birliktelik" i, ak, ilgiyi, duyu ve idraki grp anlamas ve lemi ikiye blmekten kanmas gerekir. Din gibi nemli bir konu felsefenin dnda kalamaz. te Whitehead'in gerek Bilim ve Modern Dnya, gerek Sre ve Realite gibi felsef ve kozmolojik yapdaki eserlerinin nemli bir blmn din konusuna ayrmasnn asl sebebi budur. O, Sre ve Realitemin son blmnn ilk sayfalarnda37 "Felsef teizm" in ksa bir tasvirini yapar. Felsef teizmde, diyor Whitehead, eitli unsurlar bulmaktayz. Evvel, Aristoteles'in "Hareket - Etmeyen - Hareket - Etti- rici"si karmza kar. Ardndan dinin "en yksek derecede Real" olan 'Varlk' gelir. Bunu sz konusu iki anlayn karmndan doan eitli grler takip eder. Bu sentezci grlerin temel tezi udur: Yaratc faaliyetin dnda, her ynyle reel ve akn bir Yaratc Kudret vardr. lem O'nun bamsz iradesi sonucu varolmutur. Ve O'nun buyruklarna uyarak hayatn srdrmektedir. Bu doktrin, Whitehead'e gre, Hristiyanln ve slm'n ("Mahometanism") tarihlerine trajediyi sokan yanltc bir grtr (illusion). Whitehead, yle devam ediyor: slm'n douuyla byk kurulu dneminin sonuna gelen felsef teizm iinde farkl dnce izgisi belirdi: Tanrnn "mparator" bir ynetici eklinde tasavvuru; Varlnda ahlk enerjiyi toplayan bir "Kii" eklinde tasavvuru; O'nun felsef
35SMW., 8. 191. 36Whitehead, Religion in the Making, N.Y. 1956, 9. 119 vd. 37 PR., s. 519. Bkz.: A..ilahiyat Fak.Dergisi, C.XXIV, s. 205-219, Ankara, 1981.

SRE FELSEFES IIINDA

47

bir "lke" eklinde dnlmesi. Birinci gr Sezar'a atfedilen btn zellikleri, en yce dereceleri ile, Tanrya atfetti. kinci gr en iyi Yahudiliin Peygamberlerinde bulmaktayz. nc grn klsik temsilcisi ise Aristoteles'tir. Ayrca bu gr arasnda eitli kombinezonlar kuran birok felsef teizm doktrinleri bulunmaktadr. Fakat, diyor Whitehead, Hristiyanln meneinde, yani Galile dneminde yukardaki grlere tam olarak uymayan baka bir gr vardr. Bu gr, ne "hkim Sezar" , ne "fazlasyla sert ahlk" y, ne de "Hareketsiz lk Muharrik" i arlk noktas olarak seer. O, lemdeki efkat unsuruna, lemin yava yava ve sknet iinde ak ile faaliyetini srdrdne, yani Tanrnn efkat ve sevgi unsurlarn tadna arlk verir. mdi ak, ne hkmeder, ne de hareketsiz kalr; ve o biraz da ahlk konusunda kl krk yarp sertlik gstermez. 4 Hartshorne, Whitehead'in bu tasnifini esas alarak ok daha mull bir snflandrmaya gitmitir. O, daha ziyade Thomas Aquinos'in eserlerinde en geni ifadesini bulan klsik felsef teizmin yeterli olmadn, Bradley gibi idealist filozoflarn grlerinin ise Tanr kavramn aklamaktan bsbtn uzak kald fikrinden yola karak teizm arasnda bir orta yolu bulmaya alr. "Panenteizm" diye adlandrd bu orta yolu, veya kendi deyimiyle, "Sentez"i nsann Tanr Tasavvuru, lh Relativite ve Yetkinliin Mant adl eserlerinde ortaya koymaya alt. Hartshorne'un ana gayesi, dinin Tanr anlayn, zelliklerini yitirmeden, makul bir metafizik ifadeye kavuturmaktr. Ona gre, Platon ve Aristoteles'in metafiziklerinden yola kdarak yaplan tahlil ve terkipler, "Felsefenin Tanrsn Dinin Tanrs" ndan ayrm ve birok problemlerin ortaya kmasna sebep olmutur. Hartshorne'un bu iki farkl Tanr anlay ile ilgili bir yazsn birka yl nce dilimize evirmi ve yaynlamtk.* Hartshorne, eitli Tanr anlaylarn drt gurupta toplar:38 (i) Ezel, uurlu Varlk: Aristoteles'in Tanr anlay buydu. Tanr, kendi varhmn farknda olup lemi ne bilmekte, ne de ihtiva etmektedir. Ezel, uurlu ve lemi Bilen Varlk: Klsik teizmin Tanr anlay esas itibariyle bu zelliklere sahiptir.
38 PSG., s. 16-7. Kr. Man's Vision of God (MVG) Hamden, 1964, 354 vd.

48

Mehmet S. AYDIN

Ezel, uurlu, Bilen ve lemi htiva eden Varlk: Bu da klsik panteizmin


temel grdr.

uurun ve bilginin tesinde Ezel olarak Mutlak Varlk. Plotinus'un Sudur nazariyesi byle bir Tanr anlay ne srmektedir. Ezel, uurlu, Bilen, Zamanla ilgili, lemi ihtiva etmeyen varlk : Socinus ve Lequier gibi dnrlerin savunduklar "Temporalist teizm". V'deki zelliklerden ayr olarak bir de ksmen lemi ihtiva etme zelliine sahip ki, James, Birghtman v.s. nin savunduklar "Snrl Panteizm". Tamamen zaman iinde olan tedricen "Ortaya kan" (Emergent) varlk S.Alexandre'in gr. Ezel, uurlu, Bilen, (lemi) ihata Eden, Deiebilen Varlk: Hartshorne'a gre bu sonuncu gr "Panenteizm" olup dinin Tanr anlayna felsef adan lyk olduu nemi veren yegne doktrindir. Bu iddiann ne lde doru olduu konusuna Tanr'nn mahiyeti ile ilgili blmde geleceiz. imdi gerek Whitehead'in gerek Hartshorne'un bu tasnif ve tasvirleri ile ilgili grlerinin hepsini ele almamzn mmkn olmad ortadadr. Szgelii, Tanr kavramlarnn tasniflerinde niin yukarda zikri geen be temel zellik abnyor da irade, kudret, kelm, tekvin v.s. gibi sfatlar alnmyor? Bu ve buna benzer sorularn cevaplarn aramak ve bulmak ancak kitap hacimli bir yaz erevesinde mmkn olabilir. kbal'in Felsefe -Din likisi konusundaki grleri Whitehead'in grlerine olduka yakn grnmektedir. O da dini- gerek anlamda bilinen ve yaanan birinci elden din tecrbeyi - insan hayatnn en nemli ve mll bir fenomeni olarak grr. Onun Din Dncenin Yeniden Kuruluu'1 nun hemen ikinci sayfasnda Whitehead'den u cmleyi iktibas etmesi aradaki gr yaknlnn bir ifadesi olsa gerektir: Nazar ynyle din, Whitehead'in tanmlad gibi,' genel hakikatlerin oluturduu bir sistem olup bu hakikatler samim olarak benimsendii ve canll iinde idrak edildii takdirde karakter yapsn deitirecek bir etkiye sahiptir.39 Felsefenin din zerinde hkm verme yetkisi varEzel Varlk:
39R 2.

SRE FELSEFES IIINDA

49

dr; ne varki din, felsefenin bu fonksiyonunu gelii gzel bir tarzda icra etmesine deil, bizzat kendisi tarafndan konular artlar erevesinde icra etmesine msaade eder. Felsefe dini deerlendirirken ona yukardan bakamaz. Aslnda felsefe Mutlak Realite'yi adeta uzaktan mahede eder. Oysa dinin gz daha yukarlardadr. Birisi nazariye, teki yaanan, yakndan temas art koan bir tecrbe'dir.40 O, ne sadece dnce, ne duygu, ne de faaliyet olup topyekn insan varln bir ifadesidir; .terkip edici gce sahip nemli bir g kaynadr. Kendi kendilerini yenileyebilmek iin felsefe dine, din de felsefeye muhtatr.41 kbal, eitb felsef Tanr kavramlarnn genel bir snflandrmasn yapmaz. Ama Din Dnceli dikkatlice tetkik ettiimiz zaman onun da Aristoteles'in etkisinde kalan mslman filozoflarn "lk Muharrik" anlayn,'kendi deyimiyle "Panteist Sufilik" in "kin Tanr" telkkisini ve Deizmin lemi dardan seyreden "Mimar"n iddetle eletirdii grlr. Hatta denebilir ki dar ve tek-boyutlu Tanr kavramlar, kbal'i Whithead ve Hartshorne'dan daha fazla rahatsz etmektedir. yle grnyor ki, Whitehead'in, Kur'n'n uluhiyet anlay hakknda salam bir bilgisi yoktur. Olsayd, lemde efkat ve sevgi eklinde kendisini gsteren ilh fonksiyona ilikin dnceyi sadece Hristiyanhn Galile dnemine maletmezdi. Ye belki de kudret, adalet ve belli lde bir zorlama olmadan yalnz efkat ve sevgi ile lemin hayatnn devam edemeyecei gereini grrd. Whitehead'm "trajedi" diye vasflandrd ve "yanltc" bir gr olarak sunduu hadise, yani dinin Tanrsnn Aristotelesci kategorilerle donatlmas, Hristiyan ve slm tarihlerinde farkl boyutlarda hissedilmitir. Batda Thomas Aquinas'in felsefesi Kilise'nin resm gr haline gelmi, din, yerini byk apta teolojiye brakmtr. Oysa slm'da fikr gelime farkl bir izgiyi takip etmitir. Kur'n, Tanr anlaynn kbal'in deyimiyle "karartlmas", says belli bir dnrler topluluunun eserlerinde olmutur, denebilir. Ama bunu genelletirmemek gerekir. Kur'n'n canl ulhiyet anlay eitli yollarla etkisini daima muhafaza etmitir. slm ile teoloji arasndaki iliki, Hristiyanlk tarihindeki din ve teoloji ilikisinden
40R., 61. 41 R 3 .

50

Mehmet S. AYDIN

ok farkldr. Hristiyanln, tarih seyri iinde bir "teoloji dini" ekline dnt bir gerektir. Bu dinin "Galile dnemindeki kkleri" varbm du- yuramayacak ve kendi z benliini ortaya koyamayacak lde glgede kalmtr. ikbal'in Tanrnn mahiyeti ve sfatlar ile ilgili grlerini aklarken slm'daki farkl ulhiyet anlaylarna yeri geldike tekrar temas etmek durumunda kalacaz. II. TANRI - LEM LKS 1. Tanrnn Mahiyeti Whitehead'in Tanr anlay, allagelmi bir anlaytan baka deyile, klsik bir ilhiyatnn anlayndan olduka farkldr. 0, herey- den nce, ilhiyatn temel konusu olan 'Tanrnn Yarl' ile ilgili 'fornel deliller' gelitirme veya mevcut delillere bir deiiklik getirme yoluna gitmez. Whitehead'i asl ilgilendiren konu, mevcut bilgi ve tecrbelerimizi dikkate alarak Tanr - lem ilikisini aklamaktr. Whitehead felsefesini din filozoflarnn, szgelii kbali'n gznde cazip ve deerli klan da budur. Bilindii gibi, Whitehead yzylmzn en geni kapsaml Kozmolojisini gelitiren bir filozoftur, ite onu asl ilgilendiren, bylece bir kozmolojinin gerekli kld Tanr anlaydr. Nitekim o, Sre ve 42 Realite''de yle der: "Burada gelitirilen metafizik ilkelerin bu noktada nasl bir Tanr anlayn gerekli kldn duygularmza kaplmadan aratrmak zorundayz." Whitehead'in gayesi Tanrnn varln "isbat" deil, kendi deyimiyle, Hume'un klsik teizmin kantlamalarn eletirmek iin kaleme ald mehur Tabi Din zerine Diyaloglar''na baka bir konumac eklemektir. Kanaatimizce Whitehead'in bununla anlatmak istedii udur: Hume'un gerekten nemli olan eletirileri, klsik teizmi hedef alyor. Oysa Tanr-lem ilikisine baka adan - bu durumda Whitehead'in kendi asndan bakmak pekl mmkndr. Whiteheads gre, zellikle felsefede ele alnan Tanr anlaylar, filozoflarn genel tutumlarnn, baka bir deyile, sistemlerinin bir blmn oluturur. Szgelii, Aristoteles'i ele alalm. Onun fiziinde, diyor Whitehead,43 madd eylerin hareketini devam ettirmek iin
42 PR., s. 521. 43SMW., s. 174.

SRE FELSEFES IIINDA

51

baz sebepler gerekli idi. eylerin dzenini salayan "Sferler" in hareketini devam ettirmek iin de bir lk Muharrik gerekiyordu. imdi bugn biz, Aristoteles kozmolojisinin byk lde hatal olduuna inandmza gre, onun Tanr anlayndan baka bir anlaya sahip olmak zorundayz. "Aristoteles'in lk Muharrik'i yerine biz Tanr'y "Somutlama- Srecinin lkesi' (The Principle of Concretion) olarak grmek durumundayz." Whitehead'in bu ilkesini daha sonra ele alacamz iin onu burada aklamyacaz. Buna ramen, hemen ilve edelim ki, Whitehead'e gre, yaad toplumun din inanlarnn etkisinden bamsz olarak dnebilen byk metafiziki Aristoteles'in Tanr anlay, din gayenin gerekli kld Tanr anlayndan bsbtn uzak deildir.44 yle grnyor ki, Whitehead, hem Aristoteles'i hem de Platon'u - tpk Farab ve bn Sin geleneinde olduu gibi - bugn birok felsefe tarihisinin grdklerinden daha fazla dindar grmektedir. Bir ile ok, Deimeyen ile Deien arasndaki mnasebetin makul bir ifadeye kavuturulmas, felsefenin ba problemlerinden biri olagelmitir. Deizm, Panteizm ve teizm gibi din karakterdeki felsef anlaylarn, Yaratmacdk, Sudur nazariyesi, Tekmlclk v.s. gibi ne srlm zm veya aklama ekillerinin temelinde yatan hep bu problemdir. Daha nce iaret ettiimiz gibi, Whitehead, deimeyi sreklilikten ayrmann eitli aksak grlere ve bu arada farkl Tanr anlaylarnn ortaya kmasna sebep olduunu syler. Bazan Tanrya bir takm "metafizik komplimanlar" yaplarak (szgelii, O'nun Mutlak, Basit, Deimez v.s. olduunu sylemek bu cmledendir) Statik bir Tanr anlay gelitirilmitir. Dnya ise, Tanr karsnda bir hayal rn, bir yanltc unsur olarak dnlmtr. Statik olanla deime ve ak iinde olan arasnda kurulmak istenen mnasebetin her admda bir yn problem kardna hayret etmemek gerekir.45 Whitehead bu problemlerin stesinden gelebilmek iin "ift-kutuplu" (dipolar) bir Tanr anlay ne sryor. Ona gre bu, ayn varl iki farkl adan grmek ve anlamaya almaktr. Tanrnn, diyor Whitehead, bir deimenin tesinde kalan, mutlak, ezel yan (vehesi) vardr; bir de deime srecine bal olarak deien, "oluan" yan. Filozofumuz, bunlardan birincisini Primordial
44SMW., s. 173. 45Kr., PR., s. 529.

52
Nature,

Mehmet S. AYDIN

ikincisini ise Consequent Nature olarak vasflandryor. Bu kelimeler iin trkede bulabileceimiz her karln kula trmalayaca gereinin tam anlamyla farknda olarak biz burada onlardan birincisini Tanrnn Asli Tabiat, ikincisini de Oluan Tabiat ifadeleri ile karlayacaz. Bazan "Tabiat", bazan da "Mahiyet" kelimesiyle de ingilizcedeki "Nature" (The Nature of God) karlamaya alacaz. Whitehead her bifiil eyi ift kutuplu olarak grr. Ama bu, szkonusu eyin blnebilirlii anlamna gelmez. Onlar, ayn varln iki ayr Vehesi'' dir. a. Tanrnn "Asl Tabiat" : Bu ynyle Tanr, lemin dzenini salayan bir Varlk olarak karmza kyor. O, metafizik ilkelerin dnda, onlarn kmemelerini temin eden bir "lke" deildir. Nelerin nasl olaca sorusuna Tanrmn varln dikkate almadan cevap veremeyiz.46 Daha kudretli bir ulhiyet anlayn savunuyor grnen Bilim ve Modern Dnya, Tanry Somut- lama-srecinin lkesi (A Principle of Concretion) olarak takdim etmektedir. Bununla anlatlmak istenen ey udur: Her bilgiil durum, lemediimiz, i yzn anlayamadmz bir imknlar (veya kuvveler) alanna bah olarak dnlmelidir. Her aktalitede imknlara bal olarak getirilen bir snrlama vardr. Bu snrlama olmasa, biim kazanm bir birlik ortaya kmaz. Gereklik kazanma, ayn zamanda bir seme ve seilme konusudur. te sz konusu snrlamay koyan Tanr olduu iin O, ayn zamanda Nih Snrlama lkesi (Principle of Limitation) dr. O'nun iin bu snrlamay deil de u snrlamay empoze ettii konusunda herhangi bir sebep gsterilemez. nk bu onun tabiatndan gelmekte olup byle bir tabiat iin bir sebep ne srlemez. Bu bakmdan Tanrnn varl, mutlak irasyonellik (Ultimate irrationality) tir.47 Tanrnn, Somutlama-srecinin lkesi olduu fikri zerinde, Sre ve 48 Realite'de de durulmutur. Tanr, "asl" yan ile btn ezel objeleri mahede eder. Bu objelerin ait olduu sahann dzeni ve onlarn deerlendirilmesi lh Hikmet sayesinde olur. Ezel objelerin kendi aralarnda, onlarla bilfiil eyler arasnda ve bu sonuncular dnyasnda grlen her trl ahenk, gerekleme sreci, tek
46SMW., s. 174. 47SMW., s. 178. 48PR., . 522 vd.

SRE FELSEFES IIINDA

53

kelimeyle yaratc faaliyet son aklama kaynan Tanrda bulur. Dzen ve yenilik Tanrnn sbjektif gayesinin vasflarndan baka bir ey deildir. Biraz ileride syleyeceimiz gibi, Tanrnn bu fonksiyonu, eylerin ksm bir kendi kendilerini belirleme hrriyetine sahip olmad anlamna gelmemektedir. Tanr, "asl" yan ile imknlarn oluturduu engin lemin "kavramsal idrakine" (conceptual realization) sahip bulunmaktadr. O, hareket etmeksizin leme hareket verir. Her varolann tecrbe dnyasnda O vardr. Tanrnn burada zerinde durduumuz yn "sf kavramsal bir tecrbe olduu iin uurlu deildir (gayri me'urdur)". Burada sadece "zihinsel his" (mental feeling) vardr. Oysa uurluluk iin "fizik his" e (Physical feeling) ihtiya vardr. Eer Tanr sadece bu yne sahip olsayd, deimezliini, hareket etmeyen muharrik, hr ve ezel oluunu, kavramsal yetkinliini v.s. korur ama Bilfiil Varolan olamazd; nk sadece "asl" ynyle onun gereklii (acutality) eksik olurdu. Hemen ekleyelim ki, buraya kadar aklayageldiimiz zellikleri ile Tanr ,Klsik anlamda Yaratc olmuyor. Snr koyma ve Somutlama- srecinin ilkesi olma ile yaratc olma ayn ey deildir. Whitehead, ok iktibas edilmi ve daha sonra Yaratma konusunu ilerken tekrar ele alacamz mehur bir cmlesinde Tanr hakknda yle diyor: "O dnyay yaratmaz, korur". "O, lemin iridir".49 "O, topyekn varolanlardan nce deil, onlar iledir". Zaman iinde gerekleme-sreci, ilk gayesini Tanrdan alr ve kendi kendisini gerekletirmeye ylece koyulur.50Eer Tanrnn "asl" yan olmasayd, tam bir mphemlik iinde olan durumdan herhangi bir belirli ve kesin bir netice hasl olmazd.51 Pekl, bu durumda Tanr, tpk klsik teizmde olduu gibi, yegne otorite olmuyor mu? Whitehead'in bu soruya verdii cevap olumsuzdur. Ona gre, "eer yle bir ifade tarzn tercih edecek olursak, diyebiliriz ki, Tanr ve gerek lem, tze gerekleme-srecinin ilk safhasn birlikte olutururlar."52 Whitehaed'in Organizm Felsefesinde Tanr zorlamaz, ikn eder.53 O, "asl" yanyla kavramsal bir idrake sahip olmakla birlikte burada Whitehead'in evk (appetition)
49PR., s. 526. 50PR., s. 374. 51PR., s. 523. 52PR., s. 374.

54

Mehmet S. AYDIN

diye adlandrd formlarn (ezel objelerin) gereklik kazanmas istikmetinde itici bir arzu vardr. Gerekleme-sreci istikmetindeki bu evk, bilfiil varlklara ihtiya duyduklar btn "sbjektif formlar" verir. Tekrar edelim: Onun ger- eklemesrecinin ilkesi olmas bundan dolaydr. Tanr her eyi duyar; her bir bilfiil ey de Tanry duyar. Bu yolla Tau kendi inayetinin etkisini lemde duyurur. Bu, efkat ve merhametle duyurulan bir etkidir. "Asl" yn ile Tanr "duygu iin son derece ekici bir gtr."54Whitehead'in "duygu" terimine verdii zel anlam hatrlayarak baka, bir ekilde ifade edecek olursak, Tanr "olumlu kavraylarn (positive prehensions) ekici yn olmaktadr. Tartma konusu olan yn asndan bakldnda, Tanr iin "mzi" diye bir ey yoktur. O, "Evvel" dir. Kavramsal duyguya sahip olduu ve btn imknlar dnyasn bir rpda kavramsal tarzda mahede ettii iin burada sevgiden veya nefretten szedilmez. Tanrnn kavramsal kavray, hibir arta bal olmayan yaratc bir faaliyettir. Burada Tanr, tarihin seyri ile dorudan ilgili deildir. Tarihin belli bir seyri -veya gerek dnyamzn hususiyetleri onun "asl" tabiatn gerekli grr; ama onun tabiat bunlar gerekli grmez.55 b. Tanrnn "Oluan" (Consequent) Tabiat: Tanr, sadece "asl" hususiyeti olan bir varlk deildir. O, "Evvel olduu kadar olduu kadar "hir" dir de. Evvel'dir; nk, daha nce iaret ettiimiz gibi, her trl yaratc faaliyetin n-art, O'nun "asl" yandr. O, "hir" dir; nk her ey Tanryla iliki iindedir. Bir eyin baka bir eyle ilgili olmas, ilgi dzenine girenlerin birbirini etkilemesi demektir. Gerek anlamda Bilfiil Varolan Tanr da Somutlama-sreci- nin her safhasn duyar, kavrar. Bylece lem btnyle Tanrda "ob- jektifleir". Tanr, her bilfiil eyin gerek dnyasn paylar. Somutlama srecinin rn olan her ey, Tanrnn hayatna yeni bir unsur olarak girer.56 Bylece lemin yaratc ilerleyii, ifdesini Tanrda bulur. Tanr, bir ynyle, akp giden srecin iinde olur; ve bu yn srele birlikte
53PR., s. 520. Kr.B.LAVhitncy, "Process Theism: Does a Persuasive God Coercc?", The Southern Journal of Philosophy, XVII, s. 133-143. 54PR., s. 522. 55PR., s. 70 vc s. 522. 56PR., s. 523.

SRE FELSEFES IIINDA

55

"deiir", "oluur". Artk burada "kavramsal kavray" deil, "fiziksel kavray" sz konusudur. Dolaysiyle bu ynyle Tanr uurlu olup, kendi fizik duygularn yine kendi asl kavramlar stne rer.57"Oluan" yn, zaman iinde akp giden dnyadan kaynaklanan fizik tecrbeye bal olarak doar "ve asl" yn ile kaynar. Bu durumuyla "olumakta olan" lh tabiat, belirlenmitir, tam deildir ,neticedir, 'sonsuza dein devam eder' (everlasting), tam anlamyla aktel ve uurludur." Tanrnn kendi "asl" tabiatndan gelen sbjektif gyesinin yetkinlii, O'nun "oluan" yanna dahil olur. Burada asla bir kayp, bir engelleme yoktur; dnya, btn fonksiyonlar ile birlikte, Tanr tarafndan her an hissedilir. Bu, onun Tanrda objektiflemesi ve dolaysiyle "lmszlemesi" dir. Btn gerek varolanlar, btn durumlaryla -aclar, baarlar, baarszlklar ile- ilh sbjektif gyenin hikmeti ile duyulur, kavranr. Burada Tanrnn fonksiyonu yle bir imaj altnda tasavvur edilebilir: Hi bir eyin kaybolmamas iin lem zerindeki efkatli ihtimam. Tanrnn "oluan" yan, onun lem hakkndaki hkmdr. O, dnyay, dnya O'nun hlihazr hayatna akp gittike, korur. Yine yle bir tebih (imaj) Tanrnn "Oluan" yann anlamamza yardmc olabilir: O, sonsuz bir Sabra sahiptir. Bu sabr, evrenin u l yaratc faaliyeti ile ilgilidir: (i) Sonsuz bir kavramsal idrak ve gerekletirme. (ii) Dnyann zaman iindeki olumasnda hr fiziksel gereklemelerin mteaddit kaynama ve dayanmas, (iii) Aktel olanla asl mahiyet itibariyle kavramsal olann birlik ve beraberlii. Bu l faaliyetin mahiyeti zerinde dnmek, Tanrnn sabrn tasavvur etmek demektir.58 eylerin salt gc fiziksel srelerin bulunduu alanda yer alr ki, bu, bifiksel oluumun enerjisidir. Tanrnn rol, yapc gle yapc gcn, ykc gle de, ykc gcn karsna kp mcadele etmekte deil, kendi asl ahenginin sonsuz rasyonellii ile faaliyette bulunmakta yatar.59 Yukarda da sylediimiz gibi, "Tanr dnyay yaratmaz, onu korur; veya, daha dorusu, O, lemin iri olup ona kendi hakikat, gzellik ve iyilik temaas iinde mfik bir sabrla klavuzluk eder."60
57PR., s. 524. 58PR., s. 524-5. 59PR., s. 525-6. 60PR., s. 526.

56

Mehmet S. AYDIN

Whitehead, Tanryla ilgili bu girift tahlillerinden hemen sonra61konuyu tekrar "sreklilik" ile "akp-gidi" e getirir. Bunlar birbirinden ayrmann nasl yanl Tanr ve lem anlaylarna yol atn rneklerle aklar. Bu konuya ksmen de olsa yukarda temas ettik. Problemi tek ynl deil, ift ynl almaya almamz gerekir, diyor Whitehead. Bir yandan deime, br yandan sreklilik problemi diye bir ey yoktur. Problem iki-ynldr: Sreklilii olan aktualite kendi taml iin deimeye muhtatr; deimeyi ieren aktualite de taml iin sreklilie muhtatr. Bu, Tanr-lem ilikisini de anlamamza yardm eden bir hususdur. kili problemin birinci yars, Tanrnn zaman iinde akp giden lemden "oluan" yann kararak "asl" yann tamamlamas ile; ikinci yars ise, her bilfiil eyin Tanr tarafndan duyulmak, ilh varlkta objektiflemek (lmszlemek) suretiyle kendisini tamla kavuturmas ile ilgilidir. Varolanlarn lmszl iin Tanrnn her iki yan da gereklidir: Onlar, "oluan" ilh tabiatta lmszleirken, Tanrnn akp giden lemle ilgisinden kaynaklanan ve balang safhas iin gerekli olan sbjektif gye ile donatlm yaratc tempo da ilh "asl" yan sayesinde durmadan yeniden kurulur.62 Whitehead, btn bu aklamalarnn sonunda Tanr-lem ilikisini bir takm antitezler (ki varlk kategorilerinin eitliliinin ihmali, onlarn bir i-tutarszla sahip olduu izlenimini verir) eklinde dile getirmeye alr.63 Tanrnn srekli olduunu fakat lemin durmadan deitiini sylemek de, lemin srekli olduunu fakat Tanrnn deitiini sylemek de dorudur. Tanrnn bir, fakat lemin ok olduunu sylemek de, lemin bir fakat Tanrda okluun bulunduunu sylemek de dorudur. lemin Tanrda ikin olduunu sylemek de, Tanrnn lemde ikin olduunu sylemek de dorudur. O halde: Tanr - lem ilikisi kardkldr. Tanrnn sevgi ve inyeti lemde btn varolanlar iledir. Bu lemde olup biten, melekt lemine intikl etmekte ve lem-i melektta olanlar tekrar bu
61PR., s. 526 vd., 62PR., 9. 527. 63PR., s. 528.

SRE FELSEFES IIINDA

57

leme geri dnmektedir. lemdeki sevgi, melekt lemine kmakta, melekt le- mindeki sevgi leme tamaktadr. Bu anlamda, Tanr en byk Yoldatr; anlayan ve aclar paylaan .byk bir dosttur.64 imdi, Whitehead'in Tanrnn her iki yn hakknda ne srd ifadeleri birlikte dikkate alarak unlar syleyebiliriz: Tanr, Whitehead'in kozmolojisini tamamlamak iin bir ilke olarak ise karmyor. O nun varl, durmadan yenileme iinde olan gerekleme srecinin her safhas ile ilgilidir. Tanr olmadan imknlar dn^sna bir snr konmas, dolaysiyle somutlama srecinin balatlmas mmkn olmazd. Her eyden nce, ister potansiyel, ister aktel durumda olsun, her ey-tecrbenin konusu olmak zorundadr. Eer Tanr olmasayd, engin potansiyel dnyann tecrbenin konusu olmas sz konusu edilemezdi. Yine Tanr olmasayd potansiyel lem ile aktel lem arasnda bir iliki, bir tutarllk ve birlik olmazd. Kald ki, aktalite'den sz edebilmek iin fil (agent) durumda olan ve byk harfle yazlmas gereken bir Aktel Valk'n mevcudiyeti arttr. Tanr olmasa, dzenden, yenilikten, potansiyel halden aktel hle geiten sz edemezdik. Yine Tanr olmasayd, lemin sevgi, ekfat ve sabrla muhafaza edilmesi - ve pek tabi 'lmszlk' - mmkn olmazd. Bu cmleleri daha da artrmak mmkndr. Fakat bu kadar bile Tanrnn varlnn Whitehead felsefesindeki yeri ve nemini ifade etmek iin yeterlidir. Whitehead Tanry tasvir ederken ok kere klsik teizmin kavramlarndan farkl kavramlar kulland iin, felsefeden ok farkl yorumlara sebep olmutur. Bazlarna gre, Whitehead'in Tanrs snrhdr, gelecei bilmez, kelimenin tam anlamyla yaratc deildir, sdece ikn eder, yeterli lde kudretli deildir, sadece bir ynyle basit ve mutlaktr, ferdiyeti belirgin deildir. Ksaca sylenecek olursa, Whitehead sistemindeki Tanr, din tecrbenin gerekli sayd birok zelliini yitirmektedir. Whitehead genel felsef sistemine ve bu arada Tanr grne yneltilen itirazlara, mrnn son yllardaki hastal ve baka sebeb- lerden dolay cevap verme imkn bulamamtr. Bu mmkn olsayd, baz konularda bugn daha geni aklamalara sahip olurduk. Fakat u kadarn hemen syleyelim ki, Whitehead felsefesinde Tanr din (yani kutsal metinlerde belirtilen) zelliklerini yitirmekten ok felsef - kelm metinlerde zikredilen zelliklerini yitiriyor. Bunun da bir "kayp" olduunu sylemek pek kolay grnmemektedir. Hatshorne, Whitehead'in izinden giderek Tanrnn bir "Soyut", bir de "Somut" yannn olduunu syler. Soyut haliyle Tanr, deimez ve etkilenmez; ikinci haliyle etkilenir, deiir. Tanr, "ibadet edilmeye lyk bir varlk" olup hibir varln
64PR., s. 532 *

58

Mehmet S. AYDIN

kendisine ulalamayaca lde yetkindir, (unsurpassibly excellent). Bu yetkinlik, klsik anlamdaki yetkinlikten farkldr. Klsik teizmin yetkinlii, Hartshorne'a gre,

"donmu" bir yetkinliktir. Burada ilh hayata hibir ey eklenmez. Oysa "Panenteizm" diye adlandrlan teizm eidinde yetkinlik, dinamiktir. "Tanr Yetkindir" demek, hibir varlk mkemmellikte O'nU geemez, "O'nun rakibi yoktur" demektir. lemde gerekletirilen her kymet, O'nun bilgisi ve sevgisince kucaklanmakta, ilh hayatta yer almaktadr. Bu durumda olan baka bir varlk daha yoktur. O halde Tanrdaki deime, teki yaratklarda olduu anlamda bir deime deildir. Yetkinlikte Tanry geen, yine Tanrnn kendisidir. Bu, yetkinlik iinde bir halden baka bir hale geitir.68 Klsik teizm "selb" bir yolla Tanry yceltmeye alr: Tanr, sonlu deildir, deiir deildir v.s. Bu gibi ifadeler, Tanry snrlamaktan kanmak iindir; oysa bu yol, baka bir adan, baka snrlar getirmekte, Tanry bo ve fonksiyonu olmayan bir soyut varlk durumuna sokmaktadr. Bunu nlemek iin, Hartshorne'a gre, kili Aknlk lkesi (Principle of Dual Transcendce) ni benimsememiz gerekir. Sonlu- Sonsuz, Basit-Mrekkeb, Deime-Deimeme, Mutlak-Izf, Sebep- Sonu terimlerinin, yani her iki kutbun hakkn en iyi bu ilke verir: "Tanr bir anlamda Mutlak, bir anlamda zf"di-, v.s. Byle bir ifade, eliik deildir. "'S" 'P' dir" ve "'S' 'P' deildir" nermeleri, eer "P" nin "S" ye farkl bakmlardan izfe edildii belirlenebilirse. tutarl olabiliri Yukardaki ift kavramlar, zt kavramlar olarak dnmemek gerekir. Burada Whitehead'i ok yakndan izleyen Hartshorne'a ge, onlar, birbirini tamamlar. Geri bu tamamlama, simetrik deildir. Mesel Soyut-Somut ilikisinde, ikinci terimin birinciyi ierdii anlamda, birinci terim ikinciyi iermez. Aristoteles metafiziinin etkisi ile gelien klsik Hristiyan teizmi, "Olu" u deil "Varlk" temel ald iin ift- kavramlardan birini (Sebep, Mutlak, Basit

SRE FELSEFES IIINDA

59

v.s.) alp tekini reddetti. Oysa Olu'un temel alnd Sre Teizmi, her iki terimi koparmadan birlikte dnmek zorundadr. Harthsorne, bir bakma, zellikle Bradley gibi filozoflarn klsik anlayn tersine eviriyor. dealist metafizikte aslolan, gerek anlamda reel olan Mutlak'tr. Dinin Tanrs 'Sembolik' tir. Soyut kavramla dnme imknna sahip olmayanlarn anlayabilecekleri bir ifade tarzdr. Sre felsefesinde ise durum tersinedir: Aslolan, dinin Tanrsdr; felsefenin Mutlak' ise bundan karlan bir "Soyut fikir" dir. Hartshorne'a gre, iki ynl Tanr anlay, baka bir deyile Panen teizm, hem Deizm" in, hem de Panteizm'' in hatalarndan uzak kalmaktadr.65 De*m, Tanry Mutlak Sebep olarak gryor. Bu ifade yanl deil, ama deizmin ona verdii anlam farkldr. Deizm Tanry her trl etkiden uzak sayyor; dolaysiyle Tanr, her trl ilikiden de uzaktr: Evrenin Sebep'i oluyor, fakat evreni btnyle ilh varlnn dnda tutuyor. Panteizme gelince, diyor Hartslorne, o da deizmin salt akn- lk fikrinin tersini ne sryor. O, bir tr Pandeizm olup sradan sebep- ler-sonular toplamn ilh mahiyetin ayrlmaz yan olarak gryor. Bu grte Tanrnn bir 'Sebep' olduu fikri aklanamaz hale geliyor. Geri hemen hemen her panteist grte, diyor Hartshorne, "Gl panenteistik motifler grlmektedir". Fakat mistiklerin ou "ben yoksam Tanr da yoktur" gibi bir dnce iindedirler. Panenteist, bu gr kabul edemez. nk yle bir grten yola kld takdirde, her eyin ilh varlkta asli bir mahiyet tad fikrini de kabul etmek gerekecektir. Burada kardatrma konusu olar grn srece bakn yle zetleyebiliriz: Panenteizmde Sre veya Olu ilh hayat iinde reeldir. Klsik teizmde Tanrnn dnda reeldir. Panteizmde ise bir bakma reel deildir. Fakat eer "reeldir" diyecek olursak, bu, Tanrda reeldir.66 Her panteist, yar-gnll bir panenteisttir. Mesel, Spinoza klsik teizmden uzaklam olmasna ramen Panenteizmi tam olarak benimseyememitir. Yine her teizmde ak veya kapal panteist ve panenteist "motifler" vardr.67
65M VC., s. 347 vd. 66PSG., s. 163. 67PSG., s. 197.

60

Mehmet S. AYDIN

Panenteizm, iki-ynl Tanr fikriyle hem Tanry btn teki varolanlardan ayrabiliyor, hem de varolan hereyin ilh mahiyete kuatlmasn temin ediyor. Mutlak-Relatif Tanr telkkisi, Tanry z itibariyle ('Mutlak' sz bunu dile getirir) btn teki varlklardan ayr olarak dnmemizi, ilikisi itibariyle de btn teki varlklarla birlikte dnmemizi salyor. Hartshorne, iki-ynl Tanr kavramn aklayabilmek iin bazan "z" (essence) ve "araz" (accident) gibi klsik terminolojiyi kullanr. "z" ile anlatmak istedii, Tanrnn, ihtiva ettii varlklardan soyutlanarak dnlebilen ferdiyetidir. teki varlklarn ilh varla katlmas, ilh ze ilikin bir mesele deildir. Onlar olmadan da Tanr "kendi bana varolan" eklinde dnlebilir. mdi, arazlarn ilh varkta yer almas, Tanrnn da ayn tabiatta olmas gerektii anlamna gelmez. Odalar kk diye bir bina kk olmaz; bakalarnn hatal grlerinin farknda olan bir insann dncesi hatal saylmaz. Binay veya dnceyi, odalarn ve dnce objelerinin stnde, bir anlamda akn olarak ele alabiliriz." Ve bu yolla deizm ve panteizm kmazndan da kendimizi kurtarabiliriz. Bu durumda "Tanr ikin mi, yoksa akn m?" sorusu cevap bulmu oluyor mu ? Ilartshorne'a gre, soruyu bu ekilde ortaya koymamak gerekir: "kindir" demek de "akndr" demek de meseleye zm getirmemektedir. "Hem ikin, hem de akndr" demek de baka bir sr problemin ortaya kmasna sebep olmaktadr. Panen- teizmin cevab udur: lem, ilh iki ynden birine gre ieride (mndemi), birine gre ise darda kalr; ama her 7 iki ynyle birlikte dnldnde ilh varlkta her ey ikindir. 4 Bu sylenenler birlikte dikkate alnrsa, diyor Hartshorne, Panenteiznin, yani sre kavram nda formle edilen teizmin, amzda rabet gren din-felsef akmlarn iyi yanlarna yerverdii, sakncal yanlarn darda tuttuu grlr. Szgelii, Sre dncesinde her varolann, belli bir lde de olsa, "kendikendini yaratmas" (self- creation) fikri vardr. Bu, varoluuluun esprisinin dikkate abnd anlamna gelir. Proses dncesinin zerinde nemle durduu iliki, ilgi v.s., "Ben-Sen" mnasebeti eklinde bir "Tanr-tnsan Bulumas (Encounter)" fikrini esas alan ilhiyat akmnn baz zelliklerine yer verdiini gsterir. Ayrca, Sre felsefesinin klsik felsefenin epistemolojisinin nemli bir

SRE FELSEFES IIINDA

61

ksmn koruduunu, bylece felsefede devamll saladn da ilve etmek gerekir.68 Burada akla yle bir soru gelmektedir: Bu kadar lehte puana ramen, Tanr hakknda dnr ve konuurken niin Mutlak, tekku- tuplu bir dil kullanmakta srar ediyoruz? Hartshorne'e gre, bunun ok eitli sebepleri vardr. Her eyden nce, insan zihni, basite ynelme yatknl iindedir. Tanry tek ynl bir varlk olarak dnmek, her iki ynn birlikte dnmekten daha kolay gelmektedir. kinci olarak, "Zorunlu varolan", "Mutlak Varlk" v.s. eklinde ifadelerle Tanrnn yceliinin daha iyi bir ekilde dile getirildii kanaati hkim durumdadr. nc olarak, her eye hkim yegne varlk fikrinin insanda uyan

68J.Smith, Themes of American Philosophy, New York, 1970.

fi0

Melmel. S. AYDIN

drd bir takm duygulan da dnrsek, yukardaki sorunun cevab daha bir aklk kazanr.69 mn sz ve imdi Whitehead ve Harthorne'un Tanrnn mahiyetine ilikin bu grlerini dikkate alarak sz kbal'e getirelim. kbal'in srekli bir oluma ve gelime iinde olan alem anlayn benimsediine daha nce iaret ettik. Hartshorne onu "Modern Panen- teistler" arasnda sayyor. Yani kendi ulhiyet kavramlar tasnifine esas ald be temel zellii -Ezel, uur Sahibi, Bilen, hata Eden ve Deiebilen- kbalin Tanr anlaynda da gryor,70 Gazzal'yi ise klsik teizmin en tutarl bir temsilcisi olarak ele alyor.71 Hartshorne'un bu tesbitinde ne lde hakl olup olmad Tanr kavram ile ilgili tahlillerimizin sonunda anlalacaktr. Ona kalrsa, "klsik teizm, hibir mahhas dini tam olarak ifade edemez. O halde, sl- (kbal tarafndan ortaya konan) panenteist bir yorumu bize mn. e garip grnmemektedir."72 Eer kbal, sadece Whitehead, Bergson . .s. gibi Bat filozoflarna dayanarak Tanr hakknda panenteist bir dille konusayd, Hartshorne "slmm panenteist yorumu" eklinde bir ifade kullanmazd. Onu byle bir ifadeyi kullanmaya gtren ey, kbal'in" ak ve samim olarak slm kaynaklara (zellikle de Kur'n'a) defalarca atfta bulunmasdr.73 Demek oluyor ki Hartshorne, temel tlm kaynaklara dayanarak panenteist Tanr kavramn savunduu iin kbal'i takdir etmektedir. Grebildiimiz kadaryla kbal, ilh mahiyette herhangi bir ayrma gitmemitir. O, kendi deyimiyle, Kur'n'n ulhiyet anlayn savunmakta, "Panteist sfliin", Klsik slm felsefesinin ve birok kelmcnn ulhiyet anlaylarn farkl derece ve alardan eletirmektedir. Hartshorne, kbal'in, ii "ift-kutuplu" ilh mahiyet anlayna kadar gtrmediini grmekte, ama yine de Din Dncelin
deizmin,

69PSG., s. 2 vd. Kr. MVG., s. 85 vd. 70PSG., s. 17. 71PSG., s. 107. 72PSG., s. 294. 73PSG., s. 294.

fi0

Melmel. S. AYDIN

ift kutupluluk grnn "motiflerine" yer vermesini "ilham verici" bulmaktadr.74 kbal, Tanrnn "hereyi ihtiva eden Ben" (all-inclusive-Self) olduunu sylemekte, lem szkonusu olunca da onu yer yer "Tanrnn

74PSG., s. 297.

SRE FELSEFES IIINDA

61

davran" (behaviour of God), "Tanrnn etkileri" (effects of God), v.s. gibi ifadelere yer vermektedir. O, karakterin insan benlii karsndaki durumu ile lemin Tanr karsndaki durumu arasnda bir benzetme yapyor ve Kur'n'n "snnetullah" tabirine iarette bulunuyor.75 Buna ramen, hibir yerde lemde olup bitenlerin ilh hayatta bir zenginlie, bir katkya sebep olduunu sylemiyor. Sylememesine ramen bu sonucu onun sisteminden karabilir miyiz? Bi soruya Hartshorne olumlu cevap veriyor.76 Biz, konunun nemine binaen cevabmz Yaratma kavramnn tahlili ve deimenin Tanrya atfedilip edilmeyecei ile ilgili blmden sonraya brakyoruz. ikbal, Tanr ile lem arasnda "organik" bir ba grd iin ilh mahiyette bir zat-sfat ayrmna gitmiyor ve dolaysiyle Kelm'n bu etin problemini gndeme getirmiyor. leride greceimiz gibi, o, yaratma fiilini aklarken ilh bilgiyi, iradeyi ve kudreti birlikte ele alyor. Ayrca ilh mahiyette bir zt-alvl ayrmnn veya Zt'a ait sfatlar, Zat'n lemle mnasebetine ait sfatlar eklinde bir ayrmn yapldn da -en azndan ak olarak- grmemekteyiz. Daha nce gerek sre fikrinin, gerek bir eyin "kendi kendisininksmen de olsa - sebebi olmas" dncesinin slm tarihine yabanc olmadna iaret etmitir. Burada da "lh Varlk" kavramnda, Whitehead ve Hartshorne'un anlad ekilde olmasa bile, bir ayrmn slm fikir tarihinde bulunup bulunmadn sormann yersiz olmad kanaatindeyiz. Mesel, Eb'l-Berekt elBadad'nin Tanrya seri halindeki irade ve fiilleri atfettiini, byle bir grn Tanry, en azndan bir ynyle, deime srecinin iine getirdii iin de Mulla Sadra ve filozof Suhreverdi tarafnda iddetle tenkid edildiini grmekteyiz.77 yle grnyor ki, ilh Zat ile Sfatlar arasnda bir ayrma gidilmesi, yine sfatlarn Zt ve lem arasnda farkl snflar altnda mtala edilmesi, sadece kelm eserlerde deil, tasavvuf literatrmzde de ok tartlm bir konudur. Bir rnek vermekle yetinelim: Sadreddin Konev hayat, kudret, irade ve ilim sfatlarn Zt isimleri olarak gryor. Onlar, "Tanrda yerlemitir ve binaenaleyh statik bir mahiyet tarlar. Dier (Sfatlar) kinata nisbet'le Tanrnn ezel ve ebed oluunu
75R., 56. 76PSG., s. 297. 77Fazlar Rahman, The Philosophy of Mulla Sadra, Albani, 1975.

SRE FELSEFES IIINDA

62

ortaya koyar; nihayet bazlar da Tanrnn 'yaratm olduu' bu kinata fiil ve tefsirini gsterir." Bu ifadeyi Prof.Dr. Nihat Keklik'in Konev ile ilgili aratrmasndan alyoruz. Keklik, bundan u neticeyi karyor: "Bu suretle Konev'nin sisteminde nce 'passif' olan Tanr tasavvuru, mhiyet ve zt bakmndan tasvir ve tarif edilerek gn na karldktan sonra aktif bir Tanr tasavvuru olarak da gz nne seriliyor."78 Bu konunun, Konev zerinde byk etkisi olan hocas bnu'IArab'nin eserlerinde, zellikle de Fusus-ul-Hikme erevesinde ele alnmas, Sre metafizii asndan son derece nemli ipular verebilir. Mesel bu byk sf dnrn ilhi Varlk'n Lht ve Nst veheleri ile ilgili grlerini inceden inceye tahlil ve tenkid etmek, kanaatimizce, Sre metafiziinin tarih kklerini arayanlar iin yeni kaplar aabilir. Yazmz iin izdiimiz ereve, bu konuyu burada daha ileri dereceye gtrme imkn vermemektedir. 2. Tanrnn "Ferdiyeti" ve Yetkinlii: Tanry lemde ikin gren (klsik panteizm) veya O'nu srecin iinde dnen (modern panenteizm) her felsef anlayta Tanrnn ferdiyeti konusu bal bana bir problem olmaktadr. ncelememizde grlerini esas aldmz her dnr de Tanrnn bir "ferd" olduu fikrinden taviz vermemektedir. Sadece Tanrnn deil, her gerek varln kendine gre bir ferdiyeti, kimlii, yani onu teki var-olanlardan ayran bir takm zellikleri vardr. Whitehead felsefesinde Tanr, "kendine zgl"n (sui generis) yitirmemektedir. Tanrnn "asl" yan da, srece dahil olan yan da tamamen Tanrya zgdr. Baka hibir varln olmad, olamayaca mnda Tanr, primordial'dir ve srecin teminatdr. Tanr, her iki ynyle birlikte dnldnde, uur sahibidir ve Ferd'dir. uur ve ferdiyet, "Zat" olmann vazgeilmez unsurlardr. Acaba lemi, ilh Zt'n "bedeni" (body) olarak dnebilir miyiz? Whitehead, bunu aka sylemiyor. Fakat sylediklerinden bu gr karmak mmkndr, Hartshorne'a gre.79 Hatrlanaca gibi, Newton, mekn-zaman Tanrnn "Sensorium"u olarak kabul
78Nihat Keklik, Sadreddin Konev'nin Felsefesinde Tanr-Kinat ve nsan IlikB, stanbul, 1967, s. 70. 79Schlipp., s. 549.

SRE FELSEFES IIINDA

63

etmi ve bu gr Leibniz tarafndan eletirilmiti: ikbal, daha ok "Snnetul- lah" lfzndan yola karak "Tanrnn davran" ifadesini tercih etmektedir.

SRE FELSEFES IIINDA

63

Hartshorne, "ferdiyet" kavramyla, birbiriyle balantl Somut uur hallerinin oluturduu btnl anlatmak ister. Tanrda bu birlik tamamen ilh varla yarar durumdadr. Biz kendi ferdiyetimizde bir yer igal ederiz, bu yolla da teki varolanlar darda tutarz. Tanrnn lemdeki rol evrensel olduu, bir yer igal etmedii, O'nun bir ei, benzeri bulunmad iin ferdiyeti de bizimki gibi snrl deildir. Tanrnn dinamik vehesi hibir varl darda tutmaz.80 Hartshorne'un bu tarifi, Whitehead'in Kiilik anlaynn hemen hemen aynsdr. Whitehead'de kiilik'in belirgin zellii olarak 'birlik iinde tecrbe ak'n zikreder. Kiilik, bir anlamda, alkanlklar, gyeler ve fikirlerin bir araya gelmesiyle bir btnlk tekil eder. Bunlar, Tanrda da olduuna gre, diyor Hartshorne, onu da Kii (Person) olarak vasflandrmak gerekir. lh ferdiyetin en nemli unsuru olan "asl vehe", snrsz imknlar okyanusunun gereklik kazanmas iin temel arttr. Eer bu zellie sahip bir Ferd olmasayd, zaman dzeni iinde yer alan teki "Varlk topluluklarndan szedemezdik.81 Tanrnn "ferd" olmas, Sre filozoflarna gre, O'nun klsik teizmdeki anlamyla "basit" (simple) olmasn gerektirmez. Klasik metafizikte "basitlik", Sebeplilik kavramnn ortaya kard bir ihtiyatan kaynaklanyordu. yle ki, lemde mevcut her ey "mrekkep" idi. Varolmay aklayabilmek iin "basit" bir Yetersebep'e ihtiya vard. Sebeplilik fikri Sre felsefesinde de var, ama farkl bir durumda. Burada btn varolanlar, yaratc faaliyetin birer "an" n olutururlar. Yaratclk varlklara "dardan" gelmez. Dolaysiyle bu felsefe de, klasik metafizikten farkl olarak, bir d sebebe (yine klsik anlamda) ihtiya yoktur.82 Sebep kavram ile Yaratma kavram arasndaki iliki, geni olarak "Tanr ve Yaratma" ksmnda ele alnaca iin onu burada tafsiltl olarak ele almaya ihtiya yoktur. Yetkinlik (perfection) konusuna gelince, gerek Whitehead gerek Hartshorne, Tanry "en yce derecede Yetkin bir Varlk" olarak
80Hart Shorne, "Metaphysics and modelity of Existantie! Judgments" The Relevance of Whitehead, Ed. I. Leclerk, London, 1961, s. 117. 81PSG., s. 574. 82Bkz., A.J.Keller, a.g.e., s. 14.

64

Mehmet S. AYDIN

grdklerini her vesile ile sylemektedirler. Yetkinlikte hibir varln Tanrya denk olaca dnlemez. Fakat Sre felsefesinde Yetkinlik anlay, klsik metafiziin anlayndan ok farkl grnmektedir. Bu sonuncuya gre Yetkinlik, "mahza fiil" (fVlul-mahz) olarak tasavvur edilmektedir. Farb ve Ibn Sn da kemVi byle anlamaktadrlar. Bu grn mantk sonucu udur: Tanrda gereklemeyi bekleyen hibir potansiyel (kuvve) bulunmaz. Baka bir ifdeyle, ilh kemlin hibir "unsuru" -eer bu kelimeye kullanmamza maade edilirse- kendi dndaki varolanlardan gelmez. Baka trl dnlecek olursa, bu takdirde ilh kemlin "elde edilmesinde" baka bir varln "sebep" olmas gerekirdi ki, bu imknszdr. Hibir ey, Tanrnn u veya bu zellie sahip olmas iin bir "sebep" tekil edemez. Ksacas Tanr, Yetkinliinde her hangi bir deime ve gelime szkonusu olmayan bir varlk'tr.83 Sre felsefesinde ise durum olduka farkldr. Yazmzn birinci blmnde tecrbe kavramnn sre fikri iin ne byk nem arzettii- ne temas etmitik, ite bu kavram, yetkinlik meselesinin hallinde de anahtar grevi grmektedir. Eer lemde bir yenilik varsa, eer yeni yeni varlklarn ortaya kmas sz konusu ise, Tanr bu yenilii tecrbe ediyor demektir. Her ey, eninde sonunda O'nun varlnda "objektif- leeceine", "lmszleeceine" gre, ilh tecrbe, her an zenginlemektedir. Yani Tanr srf kendisine ait olan yce bir yetkinlik derecesini yine kendisi ayor. O'nunla yaracak baka hibir varlk bulunmad iin O, daima en yksek derecede keml sahibidir.84 Hemen ilve edelim ki, ilh kemlin deime kabul etmeyen bir yannn bulunduunu Whitehead de Hartshorne da kabul etmektedir. Whitehead'm deyimiyle, artma ve zenginleme, Tanrnn oluma sreci iinde bulunan yan ile - ki bu sre "Estetik" bir grnm arzeder - ilgilidir. Ahlk ve kognitif adan Tanrda tam yetkinlik vardr. Sz gelii ilh adlet iin her hangi bir deime dnlemez. Tekrar edelim: Deime ve zenginleme, Tanrnn bilfiil-^varolanlarn dnyas ile ilgili olan
83A.E., s. 16-7. 84A.E., s. 18. Kr., PSG. s. 10.

SRE FELSEFES IIINDA

65

topyekn ilh tecrbesinde olmaktadr. Yetkinlik konusunun ilh bilgi ile olan mnasebetine daha sonra temas edeceiz. Tanrnn ferdiyeti ve yetkinlii, kbal iin ok daha byk nem arz etmektedir. Kur'n, Allah hakknda "ferd" tbirini kullanmaz, fakat onun kelm kitaplarnda -ok sk olmasa da- kullanldn grmekteyiz. kbal, Din Dnce'mn muhtelif yerlerinde Tanrdan szederken "Mutlak Ben" (Absolute Ego), "Niha Ben" (Ultimate Ego), "En Yce Ben" (The Great I-am) gibi tbirler kullanr ki, bunlarn hespi ilh ferdiyete iaret eder. kbal'e gre, Tanr'y bir "Ben" olarak dnmek, metafizik, din ve ahlk adan bir zarurettir. Eer O, her eyi ihata eden bir Ben olmasayd, hayat ekilsiz bir okyanus olur, birlik arzeden organize edici bir prensipten mahrum olurdu. Oysa hayat, diyor ikbal, madde, canllk ve uur dzeyinde ekilsiz olarak akp giden bir ey deil, yapc bir gaye iin dank unsurlar bir araya getiren, onlar bir noktaya toplayan terkip edici (sintetik) bir faaliyettir.85 phesiz, Tanrnn "Ben" olmas ile teki varlklarn ben olmalar birbirinden farkldr, nk ben olmay sezme (the intuition ofl-am- ness), her varlkta farkl derece olur ve bu durum, onun kendine zgl oluturur. Bizim "ben-im" dememiz, kbal'e gre, ben-olanla benolann dnda kalan arasndaki ayrmdan douyor. Bizim benliimiz * baml bir benliktir. Oysa Tanrnn "Benlik"i bamsz, zat ve mutlaktr". Dolaysiyle, gerek anlamda sadece Tanr tam "Ben" dir.86Tanr sonsuz, teki btn varlklar sonludur. Tanr'nn "Mutlak Ben" olmasnn bir anlam da O'nun teki btn benleri ihtiva etmesidir (all-inclusive-Self). zellikle bu son nokta, yukarda da iaret edildii gibi, Sre felsefenin nemle zerinde durduu bir noktadr. Bu "ihtiva edi" nasl olmaktadr? Bu soru, kbal'i vahdet-i vcudcu anlayn temel iddiasn gzden geirmee iletiyor. Peygamber, Mira tecrbesini armadan, Kur'n'n deyimiyle, "gz kaymadan" (53, 17) yaad. Bu tasvir, diyor ikbal, sonlu ben in Sonsuz Ben karsnda benliini yitirmediini -ve slm'n ideal insannn byle olmas gerektiini- gsterir. Onca, "Vahdet-i
85R., 60-1. 86/{., 56.

66

Mehmet S. AYDIN

vcudcu sfilik elbette byle bir gre iltifat edemez ve felsef mahiyette olan baz glkleri im eder. Sonsuz ve sonlu benler, karlkl olarak birbirlerini nasl darda tutmaktadrlar? Sonlu ben, bu haliyle Sonsuz Ben'in yannda kendi sonluluunu muhafaza edebilir mi? Bu glk, sonsuzluun gerek mahiyetinin yanl anlalmasndan domaktadr."87 Aslnda kbal'e gre, Tanry bir ferd ve "Ben" olarak dnmekten kan da temelinde bu yanl anlama yatmaktadr. Dinler Tarihi bu kan rnekleri ile doludur. Hatta Kur'n'n ulhiyet anlayn bile panteist adan yorumlayanlar az deildir. Mesel, Farnell adl bir n- gibz bilgini, diyor kbal, Gifford Konferanslar'nda Kur'n'daki "Nur yetini" (24,35) ele alarak bu yette bir panteizm okumaktadr. yetin anlam yledir: "Allah gklerin ve yerin Nr'udur. O'nun nuru, iinde k bulunan bir kandil yuvasna benzer. O k bir cam iindedir; cam ise sanki inci gibi parlayan bir yldzdr." kbal'e gre, her nekadar yetin ilk ksm, ferd ulhiyet anlayndan ka izlenimini vermekte ise de, geri kalan ksmnda nur istiaresinin kullanlna dikkat edersek,- tamamen farkl bir izlenim doar. Nur, ekilsiz kozmik bir unsur olarak deil, ferdiyet kazandrlm (iinde k bulunan kandil yuvas, parlayan yldz) bir varlk olarak dile getirilmektedir. Kald ki, k (nur) ifadesinin bugn daha farkl anlamda yorumlanmas gerekir. Onu, pan- tesit yoruma kolayca koyabilen "heryerde hazr" olmak eklinde deil, de lh Mutlakla iaret eden bir ey eklinde anlamak gerekir.88 3. Tanrnn Bilgisi: Allah'n ilmi konusu, bilindii gibi, slm felsefesi ve kelmnn en etin problemlerinden biridir. Allah neyi bilir? Nasl bilir? Sdece kllileri mi, yocsa hem kllileri, hem de czileri mi bilir? O'nun bilgisi nasldr? Bizim bilmemize benzer mi, yoksa nasl olduu bilinmeyen (bi-lkeyf) bir halde midir? Btn bu sorular, yzyllardr dnen insanlarn zihinlerini igal etmektedir. Tanrnn kendine zg ferdiyeti, kendine zg yetkinlii, phe yok ki kendine zg bir bilgiyi gerektirir. Biz, dmzda bulunan bir nesneyi bir "baka" varlk olarak alr ve onu ylece bilgi objesi
87J? 56. 88R., 63-4.

SRE FELSEFES IIINDA

67

olarak kabul ederiz. bal'e gre, byle bir bilgi fiilini, kapsamn her eyi iine alacak ekilde geniletsek bile, Tanr'ya atfedemeyiz. Tanrnn dnda kalan baka bir varlk olmadna, baka bir deyile, O, "muht" olduuna gre, leme dardan bakarak bilgi sahibi olmaz.89 Bu grn slm dncesindeki tarihi ok gerilere gider. Daha nce iaret ettiimiz gibi, Aristoteles'in Tanrs lk Muharrik olmasna ramen, lemi bilen ve kuatan (muht ve lim olan)90 bir varlk deildi. Kind gibi baz filozoflar, bu lk Muharrik kavramn benimsemekle beraber, mslman olarak Tanrnn "her eyi bildii" konusunda asla phe etmediler. Kanaatimizce onlarn en azndan bir ksm, Aristoteles'in Tanrsn da bilen bir varlk olarak yorumlamaktayd. Tartmal bir konu olmasna ramen, yle grnyor ki, Plotinus'un Tanrs da, en azndan bugn ne srdmz mnda, lemi bilmemektedir. Oysa Frb, Aristoteles ve Plotinus'den etkilenmesine ramen ,yle demektedir: "Birinci (lk Sebep), kendi zn bilir; z, bir bakma btn varhklardan ibaret olsa da. O, zn bilince, bir bakma btn varolan- lan da bilir, nk teki varlklarn her biri, varl O'nun varlndan almtr."91 Grlyor ki, Farb ile kbal arasnda bu noktada bir fark yoktur. Whitehead' in Tanrs da lemi hem ihata etmekte hem de bilmektedir. Hatrlanaca gibi, Whiteheads gre Tanr, "asl" ynyle kavramsal mahiyette (conceptually) ezel objeleri, bu objelerin oluturduu btn imknlar alann bilmektedir. Gerekleme sreci iinde olan her bilfiil ey de Tanrnn "oluan" vehesinde objektifletii ve lmszle kavutuu iin O'nun onlar "duymas" veya "kavramas" (Prehension) tabidir. Dolaysiyle, her iki vehesiyle birlikte dnldnde "Tanr her eyi bilir" hkm, Whitehaed iin de dorudur. Gerek Hortshorne, gerek tkbal, Tanrnn bilgisi, zellikle de "Tanr her eyi bilir" hkmnn anlam ve kapsam zerinde nemle durmutur. Her ikisine gre de Tanrnn ilmi (ve bu arada biraz sonra ele alacamz kudreti ve yaratmas) ilahiyatta en ok yanl anladan konular arasnda olagelmitir. Problem u sorulardan
89fi., 77. 90PSG., s. 75. 91 As-Siyasa al-Madaniyya, Ed. M.F.Najjar, Beirut, 1964, .4.

68

Mehmet S. AYDIN

domaktadr: Eer Tanr her eyi ezelden biliyorsa, "yenilik" ve "orijinallik" vasfna haiz sre nasl izah edilecektir? Sre, nceden inceden inceye plnlanm, dnlm, iyice tesbit ve tayin edilmi bir yapnn zamann ak iinde ortaya k mdr ? Oluma sreci, Tanrnn ezelden bildii ve belirledii bir mahiyet ve istikamette devam etmek zorunda olduuna gre, topyekn lemin, zellikle de insann hayatnda hrriyetin yeri nedir? Hemen grlecei gibi, bu, islm dnce tarihinin "kaza ve kader" dedii problemdir. Bu zlmez, zlemez meseleyi burada btn ynleriyle ele almak konumuzun dnda kalr. Biz sadece Sre fikri nda yaplan tahlillerin ve sunulan zm eklinin zerinde ksaca durmakla yetinmek zorundayz. Hartshorne'a gre, "Tanr her eyi bilir" demek, her eyi olduu gibi, yani imkn imkn, akteli aktel olarak bilir demektir. Whitehead ve Hartshorne, Tanry "asl" veya "Mutlak" ynyle zamana bal klmazlar. O'nun varl tarihin seyrine deil, tarihin seyri O'nun varlna baldr, diyor Whitehead. O'nun kavramsal bilgisinin ezel oluu da bundan dolaydr. yle grnyor ki, Whitehead Tanr iin "mazi"nin szkonusu olamayacana inanr. Ama Tanr iin "gelecek" szkonusu mudur? Tanr her iki vehesiyle birlikte dnldnde Whitehead sisteminin bu soruya olumlu cevap vermesi kanlmazdr. Hartshorne, olumlu cevabn ak ak sylemekte ve fikrini yle savunmaktadr:

69

Mehmet S. AYDIN

Tanr, imdiyi imdi, gelecei de gelecck olarak LUir. Gelecek yle veya byle belirlenmi olan bir ihtimaller ve imknlar sahasdr. Eer "Tanr her eyi bilir" ile anlatlmak istenen ey, Tanrnn imknlar, anahatlar bilmesi ise, bu dorudur. Yok eer gelecei "sanki gereklik kazanm olarak" bilmesi ise, bu Tanrnn da, teki btn varolanlarn da elini kolunu balayan bir determinizmdir.92 Hartshorne'a gre "her eyi bilmek", zaman tesinde bir bilgi anlamna gelmez. Diyelim ki ileride bir olay vuku bulacaktr. Tanr bu olayn imknn nceden bilir; olay vuku bulduunda da onu gerek olay olarak bilir ve bylece daha nce bildiinden fazla bilmi olur. Fakat her iki zamanda da -nce de, olaydan sonra da- ne var ise, onu btnyle bilir; yani bilgide her hangi bir eksiklik yoktur. Bir anda imkn var, Tanr onu btnyle bilmekte, baka bir anda gereklik var, Tanr onu btnyle bilmektedir. Bu, Tanrya bir noksanlk getirir mi? Klsik teistlerin byk ekseriyeti bu soruya "evet" dedikleri iin yanlla ve tutarszla dmlerdir. Soruyu "evet" eklinde cevaplandrmak yanltr, nk ancak olmu olan bir eyin bilinmemesi chilliktir. Eer ortada bir realite olsa da Tanr onu bilnjeseydi, elbette eksiklik szkonusu olurdu. Bilgi, sadece ve sadece realiteye tekabl ettii srece doru olur. Realite henz yoksa, bilinecek olan ey nedir? Ve bu ey bilinmiyorsa, bilgisizlik bunun neresindedir? Asl hata, olmayan bir eyi olmu gibi bilmektir. Doru olan ise, henz kesinlik ve belirlilik kazanmam olan, nasl 93 ise ylece bilmektir. Teistlerin byk ounluunun tutarszl da undan kaynaklanyor: Onlar, bir yandan gelecei belirlenmi gibi grp Tanrnn onu bildiini -ki O nasl biliyorsa her ey en kk detayna kadar o bilgiye uygun tarzda cereyan edecektir- sylemekte, te yandan da din ve ahlk endielerden dolay insana hrriyet atfetmektedirler. Sanki insan, ezel bilginin gerektirdiinden baka trl davranabilirmi gibi. Bu hrriyet konusuna biraz sonra tekrar dneceiz. yle grnyor ki, Tanrnn gelecei, gelecek neyi ihtiva ediyorsa ylece bildii gr baz ilhiyatlar tarafndan daha nce de
92 MVG., s. 98-9. Ayrca bk. s. 11, 14 ve 139. 93MVG., s. 104.

70

Mehmet S. AYDIN

tartma konusu edilmitir. Mesel, XIV. yzylda yaayan Yahudi ilhiyats ve astronomi bilgini Levy Ben Gerson, bu fikri tartanlardan biri olmutur.94 slm dncesinde Allah'n gelecei deta gereklik kazanm gibi bildii dncesi yaygndr. Bu gr desteklemek iin baz Kur'n yetlerine bavurulduunu grmekteyiz. Mesel, Hz. Musa ilo "gen arkada" arasnda geen bir olayn kssasnda yle denmektedir: ". . . Yine gittiler: sonunda bir ekek ocua rastladlar, o (gen adam) hemen onu ldrd. Musa: 'Bir cana karlk olmakszn masum bir cana m kydn? Dorusu pek kt bir ey yaptn' dedi. "Sonunda ' gen adam" in bu olay yle yorumlad anlatlmaktadr: "Olana gelince, onun ebeveyni inanm kimselerdi. ocuun onlar azdrmas ve inkra srklenmesinden korkmutuk" (Kehf, 74 ve 80). Gen adam bu ii kendiliinden yapmadn "Rabbinden bir rahmet olarak" yaptn ifade ediyor. (Ayn sre, 82). imdi bizi burada asl ilgilendiren soru u: Sz konusu ocuk, o anda m "azdrma ve inkra srkleme" iini yapmaktayd, yoksa ilei de mi yapacakt? Mfessirlerin ou ikinci alternatifi karmay daha akla yatkn grmlerdir. Mesel, mer Nasuhi Bilmen, Tefsirinde yle diyordu: "Olan ise deniliyor ki bli idi, yol kesicilik yapyordu, irkin iler yapmaya devam ediyordu". Buraya kadar fazla bir glk grnmemektedir. Hakl grlsn veya grlmesin, ldrme olay ile ilgili, hi deilse, baz sebepler mevcut demektir. Fakat, Bilmen yle devam ediyor: Veya ocuk kfir tabiatl idi, ileride kfirne hareketlerde bulunabilecekti."95 Bu son ifade, baz insanlarn ileride olacak olanlar bildiklerini im etmektedir. Nasl biliyorlar? Bir imkn olarak m? Sanki o anda olmu gibi olarak m? Bilmen'in cmlesindeki "bulunabilecekti" kelimesi, akla "imkn" getiriyor. Fakat "mmkn" bir durum iin de u anda ldrmek gibi bir ceza dnlemez. ocuun o anda "kfir tabiatl" olduu dnlerek ldrme konusu ele alnabilir. Fakat asl mesele bu deil. Mesele, ocuun "ebeveyni azdrmasndan ve inkra srklemesinden korkulmas". Mfessirlerin genel kanaatine gre, bu srkleme ii henz olmamtr. Zaten olsayd, Hz. Musa'nn sabrszlna lcet kalmazd. O zaman geride tek
94BkzJ.Husic, A Ilistory of Medieval Jewish Philosophy, Macmillan, 1916, 345. 95 .N.Bilmen, Kur'a- Kerimin Tiirkc Meali., st., 196-1, C.4, s. 1984.

SRE FELSEFES IIINDA

71

alternatif kalyor grnmektedir: ocuun ileride yapaca bir eyden dolay imdiden cezalandrlmas. Olayn hukuk v.s. yan tartmamzn iine girmeyecek apta byk bir mesele. Biz, burada gelecein nasl olacaksa ylece u anda bilinebilecei (sadece Tanr tarafndan deil, gayb bilgiye sahip herkes tarafndan) fikrinin ne lde kk saldna iaret etmek iin olaya temas ettik. Kur'n- Kerm'in, "Allah onlarn gizlediklerini de aa vurduklarn da bilir." O, "sizin bilmedikleriniz bilir". "Yerde ve gklerdeki her eyi bilir." "Karada ve denizde olanlar bilir". "Ana rahminde olanlar bilir". "O her 'eyi bilir". "O, yapmakta olduklarn bilir", eklindeki yzlerce yetinin anlalmas ve yorumlanmas nemli bir glk arzetmemektedir. nk bir eyi, Kur'n'n deyimiyle, mesel "gsmzde" saklamamz, bir o/aydr. ocuun anarahmindeki safha safha geliimi bir olaydr. Duymalarmz, dnmelerimiz, niyetlerimiz, arzu ve isteklerimiz hep birer vakadr. Bunlarn ounu biz bilmeyiz, ama Allah hepsini en ince teferruatna kadar bilir. Btn bunlar, bu blmde tarttmz "imkn olarak gelecek" fikri ile ters decek bir durum arzetmemektedir. Kur'n- Kerm'in nda Allah'n ilmi konusu, hele O'nun bizim burada ele aldmz adan anlalmas ve yorumlanmas -ki bu ayn zamanda btn bir tefsir, kelm, tasavvuf ve felsefe geleneimizin dikkate alnmasn gerekli klaru andaki imkn ve gcmzn dnda kald iin her hangi bir hkme balamaya cesaret edemeden brakacamz bir konudur. Sadece bir hususa iaret ederek sz yine kbal'e getirmek istiyoruz. Gelecein tamamen belirlendii fikrinin Kur'- n asndan hakl gsterilebilmesi sanddndan ve bugne kadar iddia edildiinden daha zor bir meseledir. Bu bakmdan, yaygn "kaderci" gr slm'a mletmek bir hatadr. Ayn hatay hemen hemen btn Batl dnrler de ilemektedirler. Bu, onlarn hem bilgi eksikliinden hem de mslmanlarn byk bir ounluunun dnce ve davranlarna bakarak hkm vermelerinden kaynaklanan bir yanl anlamadr. Mesel, Hartshorne yle diyor:96 "Muhammedlik bir tarafa braklrsa, dnyadaki kutsal kitaplarda kadercilik fikrini bulmak olduka gtr." Oysa
96MVG., s. 105.

72

Mehmet S. AYDIN

kanaatimizce durum tam tersinedir. Meseleye Kur'n'n btnl asndan bakld zaman kaderciliin orada yer almad kolayca grlr. slm kltrnde yaygn kaderci temyllerin kklerini baka yerlerde aramak gerekir. kbal, Tanrnn bilgisine ok geni bir adan bakarak ilh hayatta, dnme ile yapmann "bilme fiili ile yaratma fiilinin zde olduunu" syler.97 Byle bir zdelii insan ne tam olarak kavrayabilmekte, ne de onu ifade edebilmektedir. "Ayn zamanda kendi objesinin yaratcs olan bilgi eidini ifade edecek bir kelimeye sahip olmadmz"98sylyor kbal. imdi kbal'in kurduu zdelik, yaratma faaliyeti asndan da byk nem tayor. yle bir soru akla gelebilir: Eer Tanr u anda tandmz ve bildiimiz dnyay ezel olarak btn ayrntlar ile biliyorsa, dnyann da, en azndan fikir plnnda ezel olmas gerekmez mi ? Bu sorunun bilgi ile ilgili yann ele alarak gerisini yaratma kavramnn tahliline ayrdmz blme brakalm. kbal, slm dnyasnda Devvn ve Irak'ye, Bat felsefesinde de J. Royce'a malettii bir gr eletirerek ezel bilgi konusuna girer. Bu dnrlere gre, Tanr ezel bir "imdi" de yer alan olaylar dzeninin tarih seyrini tek ve blnmez bir idrak fiili iinde ve bir rpda bilir. kbal bu grte bir hakikat pay grr. Ne var ki, byle bir gr, ona gre, kapal - evren fikrini, tesbit ve tayin olunmu bir gelecek anlayn, dolayisiyle bir determinizm ve hatta kadercilik inancn da birlikte getirmektedir. Ayrca szkonusu gr, Tanry (en azndan idea dzeyinde) olmubitmi bir yapy seyreden bir Varlk haline getirir. Tanrnn bilgisini, zerinde hereyi yanstan bir ayna gibi grmekle O'nun "her eyi nceden bildii" fikrini korumu oluruz; ama bunu O'nun hrriyeti pahasna yaparz. Geri gelecek, kbal'in nazarnda, organik bir btn olarak ilh hayatta mevcuttur; fakat ak bir imkn olarak bilir, belirlenmi bir olaylar dzeni olarak deil. kbal, son derece zor olan bu meselenin anlalmas iin bir rnek verir: Diyelim ki olduka geni bir uygulama imknna sahip olan bir dnce aklmza geliyor. Dnce karmak bir btn olarak zihnimizdedir fakat onun tazammun ettii hususlarn gereklik kazanmas
97i?., 77. 98R 78.

SRE FELSEFES IIINDA

73

zamana baldr. Mesel, tek ve zel bir imknn o anda btn ynleriyle bilinmemesi, bilgi eksikliinden domaz, henz bilinecek bir durumun fikr adan varolmadndan ileri gelir. Sz konusu dnce, uygulama imknlarn daima ilerlemekte olan tecrbeyle birlikte aa vurabilir.99 Bu aa vuruta her varln kendine den bir pay vardr. Varlklar, Tanrnn onlar iin tanm olduu imknlar (ki Kur'n buna 'Takdir' diyor) lsnde yeni ve taze tecrbe seviyesine ularlar. kbal yle devam ediyor: Eer tarih daha nceden tesbit ve tayin edilmi olaylarn ortaya kan bir fotoraf gibi tasavvur edilirse, orada yenilik ve teebbse hibir yer yok demektir. O zaman "Yaratma" kavramnn da belli bir anlam kalmaz. O halde gelecei, ilh ilim, hikmet ve kudretle daima izilmekte olan bir hat eklinde dnmemiz gerekir, izilmi bitmi olup tarihin seyri iinde zerindeki rts kalkan bir hat eklinde deil.100 Grebildiimiz kadaryla, Tanrnn bilgisini bu ekilde anlamak ve aklamak, slm dnce tarihi asndan yeni saylr. Geri kbal'in ne srd "dncenin kendi objesini varetmesi" (ki sadece Tanr ii sz konusudur) fikri, st rtk bir ekilde de olsa, sudur nazariyesinde vardr, ilk Akl'n Tanrdan sudur etmesi byle, bir dnce sonucu olmaktadr. Yaplacak yeni aratrmalar sonunda "ak gelecek" fikrinin ve Tanrnn bu gelecei bir imknlar sabas olarak bildii inancnn da daha nceleri tartldna dair baz ipular yakalanabilir. Mesel, Hiam'n (lm, yaklak 180) "Allah kendisini daima, teki eyleri de onlarn varlk sahasna gelmelerinden sonra bildiini", nk "eer Tanr onlar ezelden bilseydi bizzat onlarn da ezeli olmalar gerekirdi" eknde bir gr ne srd ifde edilmektedir.101 Gelecein bir dizi imknlar ihata ettii, dolaysiyle gelecein belirlenmesinin ,bu imknlarn belirlenmesi demek olduu fikrine Mulla Sadra da yer vermektedir.102Daha nce Farab'nin de arlul-l>re,de bu etin meseleye temas ettiini, fakat bir zme ulaamadn bilivoruz.
99J?., 79. 100R 79. 101Bkz. M.Horten, Die philosophechc systenc der Speculativcn Tleologen im slam, Bonn, 1912, s. 172-3. Kr. PCS., s. 109. 102Bkz. Fazlr Rahman, a.g.e., s. 181.

74

Mehmet S. AYDIN

nceden bilmenin ve grmenin, nceden belirleme anlamna gelip gelmeyecei hususunu bir eyin, "kendi kendisini belirlemesi" konusunu ilerken ele alacaz. 4. Tanrnn Kudreti Ye Yaratmas: Yaratma kavram ile Sre kavram arasnda kopmaz bir ba vardr. "Yaratmak" diyor Uartshorne, daha nce belirsiz olan belirlemek, tahsis edilmemii tahsis etmek ve bylece realitenin zenginliine yeni bir ey eklemektir."103 Whitehead, "Yaratclk" (creativity) kavramn Tanr kavramndan daha geni tutar. Hatshorne'a gre bunun anlam u olsa gerektir: Btn kararlar, bizzat Tanr tarafndan verilmi kararlar deildir. Bu, Whithead'in, btn kararlarn Tanrnn katnda yer ald, bir bakma onlarn ilh varlkta bulunduu fikrini inkr ettii anlamna gelmez.104 Whitehead, yaratcl bifiil varlklarn bir "sebep"i olarak grmez. Onlar yaratcln neticesi deil, anlar, lhzalarndr. Bu an veya lahzalardan ayr olarak yaratcln bir gereklii (akta- litesi) yoktur. Zaman iinde akp giden btn sre, yaratclk iinde olur; Yaratcln tkenmesi diye bir ey olmaz."2 Bu eit bir yaratma doktrini, varolanlarda kendi kendilerini -belli lde de olsa- belirleme (Self-determining) gc gryor. zellikle Whitehead, Tanry bir vehesiyle, "Oluan" yanyla, srecin, dolay- siyle yaratcln iinde gryor. Onun "Tanr yaratmadan 105 nce deil, yaratma ile birliktedir ", demesi bundan dolaydr. Yine Whitehead'in "Ne lem, ne de Tanr statik bir tamla ular; her ikisi de.. . . yenilik istikametinde ilerlemekte olan yaratc temponun iindedir."106 demesinin sebebi de budur. O halde, burada sz edilen yaratmann klasik teizmdeki yaratmadan -yani Tanrnn, gerekleme srecindeki her an btn detay ile tesbit ve tayin eden bir sebep olmasndan- farkl olduu aktr. Sre felsefesinde sebepten deil, sebepler rmandan szet- mek daha uygundur. Pekl, Whitehead'in Tanrs iin "Yaratc" sfatn kullanamaz myz? Bu sorunun cevab, yukardaki aklamalardan da
103"Philosophy After Fifty Years", Mid-Twentieth Century American Philosophy, Ed. P.A.Bertocci, New York, 1974, s. 143. 104Schlipp., s. 528. 105Bkz. Yukar. 106PR., s. 529.

SRE FELSEFES IIINDA

75

anlalaca zere, "Yaratclk" tan ne anlatlmak istendiine baldr. Daha nce Tanrnn mahiyetinden szederken O'nun snrsz imknlar "elinde tuttuuma, ezel objelerle bifiil olaylar arasndaki ilikinin Tanr tarafndan kurulduuna, ezel objeler leminden ilgili imknlarn seilmesinin Tanr'ya ait olduuna iaret etmitik. Eer bu safhalar iin "Yaratma" szn kullanabilirsek, Tanr Yaratcdr. Whitehead'e gre, Tanr, ilgili imknlar zorlamadan, empoze etmeden sunar. "Tanr zorlamaz ikna eder". O, ilgili imknlar cezbedici (lure) bir tarzda sunar. Bunun kabul, dzeni ve yenilie doru ilerlemeyi salar. Reddi ise ktl ortaya karr. Sre felsefesindeki yaratma fikrinin "Yoktan Yaratma" (Creation ex nihilo) fikriyle ayn ey olmad aktr. Fakat, Hartshorne'un da ifade ettii gibi,107 yaratmay, mutlaka "yoktan yaratma" anlamnda kullanmak mecburiyeti diye bir ey yoktur." Yaratma, varolan bir eyden baka yeni bir eyin ortaya konmas anlamna da gelir. Tanrnn bir eyden baka bir ey yaratmas, phesiz, kendine zg bir faaliyettir. O, bu faaliyeti kozmik dzeyde gerekletirmektedir. Bata Thomas Aquinas olmak zere birok hristiyan ilhiyat, bu ekilde anlalan yaratma fikrini kabul etmektedir (Yoktan yaratma fikrini yanl saymamann yansra). Yine birok ilhiyat, yaratmann ilh varlkta (bilgisinde ,v.s.) zaten var olan fikirlerden, idealardan, zlerden baz imknlara bal olarak gerekletiini ne srmekle yoktan yaratma fikrini imkndan .gereklik safhasna kma eklinde yorumlam oluyorlar.108 ikbal, tpk Whitehead ve Hartshorne gibi, varolanlarn ksmen de olsa, "kendi kendilerinin sebepleri" olduuna, veya baka bir deyile, ksm bir "kendilerini belirleme gcne sahip olduklarna" inanr. Bu, bir bakma, varolanlarn sahip olduklar hrriyettir. Ye byle bir hrriyet, her dnr iin de metafizik bir zarurettir, ikbal'e gre, her "ben" zaman iinde kendisini organize eder ve kendi tecrbesi tarafndan disiplin altna alnr." "Ben" in faaliyeti aka gstermektedir ki, 'ben' hr ve ahs bir kozalitedir."109
107MVG., s. 231. 108KVG., s. 232. 109i?., 107. Ve s. 108.

76

Mehmet S. AYDIN

ikbal'in bu ifadeleri, Bergson'un mehur "hayat hamlesi" (elan vital) dedii eyin baka bir terminoloji iin de dile getiriliidir. Fakat bu ortak tutuma ramen, ikbal kendisiyle Bergson arasnda teleoloji konusunda nemli bir ayrdn bulunduunu syler. Bergson'a gre, diyor ikbal, eer lemde teleoloji grrsek, zaman hie saym, nceden belirlenmi bir gye istikmetinde lemin yrdn kabul etmi olurduk. Bu da yaratcdk ve hrriyetin sonu demek olurdu, ikbal, her eyden nce "teleoloji" den byle bir fikrin karlmas gerektii grn reddeder. Eer teleoloji, Bergson'un anlad ekilde olsayd, filozof grnde tamamen hakl olurdu. Ezel olarak plnlanm bir gaye istikmetinde varlklarn ortaya kmas, hrriyet deil, mekanizmdir. Fakat teleoloji baka trl de anladabilir. Kendi hayatmza bakalm. Bizim, bazan deitirdiimiz, bazan yeni ekiller kazandrdmz, bazan da kendileri tarafndan ynlendirildiimiz birok gyelerimiz vardr. Fikr hayatmzda daima yeni gayelere gnl verdiimiz, yeni deerler setiimiz bir gerektir. Hayat sreci deitike, gayeler dnyamzda da bir takm deimeler olur. uur hayatmzda sadece mzi sakl deildir; onun ileriye doru nceden kestirilemeyen bir hamlesi vardr, ilginin ve dikkatin ileri bir noktaya evrildiini dnmeden hayatn yaratc hamlesini dnemeyiz; gayeye atfta bulunmadan da dikkat aklanamaz olarak kalr. Hayatmzn her genileme ve zenginleme safhasnda bir yandan' geride braktmz, bir yandan ulamak istediimiz gayeler vardr. Teleolojik bir dnya grn savunmak iin mutlaka niha bir gye dnme zarureti yoktur."110 Ksaca ifade edecek olursak, ikbal'e gre, Tanr her eyi bir takm imknlarla yaratr ve varlklara kendi kendilerini belirleme g ve hrriyetini verir. Hayatn her safhas, batan sona gyelidir. Acaba byle bir lem anlay, Tanrnn bilgisi, kudreti ve dolaysiyle hrriyetini snrlamak gibi din anlaya olduka ters den bir gr ortaya karmaz m? kbal bu konuyu Din Dnce nin iki ayr blmnde ele alr: Tanrnn mahiyeti ile ilgili blmde; insann hrriyeti ile ilgili blmde. Birinci blmde u ifadeleri okumaktayz: "phe yok ki, d bir kaynaktan gelmeyen ve dolaysiyle nceden grlemeyen bir faaliyet gcyle donatlm benlerin
110R., 52 vd. Ve s. 74

SRE FELSEFES IIINDA

77

ortaya kmas, bir anlamda, her eyi ihata eden Ben'in (Tanrnn) hrriyetine gelen bir snrlama (limitation) demektir. Fakat bu snrlama dardan empoze edilmi deildir. Snrlama Tanrnn kendi yaratc hrriyetinden domutur ki, Tanr bu yolla sonlu benleri kendi hayat, kudret ve hrriyetine itirak eden varlklar olarak semitir."111 nsan hrriyeti ile ilgili blmde de benzer bir ifade kullanyor: "Mutlak Ben, kendi ahs insiyatif gcne sahip sonlu benin ortaya kmasna msaade etmek suretiyle, ilh hrriyetini kendi hr iradesiyle snrlamtr."112 kbal'in, bu ifadelerdeki terimlerin seilmesinde ne kadar dikkatli davranmaya altn sylemeye gerek yoktur. Mesel, sonlu benin ortaya kmasna "izin vermesi", "kendi kendini snrlamas" eklindeki ifadeler, hem sre anlaynn gereini yerine getirmek, hem de teolojik bir endienin domamasn salamak gyesiyle kullanlmtr. Birinci ifadenin yerine ksaca "yaratmas" diyebilirdi. Bunu demiyor, nk allagelmi anlamyla "yaratma"nn oluum sreci halindeki lemde varlklar btn ynleriyle tamamen belirleme eklinde anlaldn dnmektedir. Halbuki varlklarn "ortaya kmasna msaade etme" ifadesinde "sonlu" ve "Sonsuz" un faaliyeti birlikte dile getirilmek istenmitir. kinci ifade, aklmza yle bir soru getirmektedir: Tanr isteseydi kendi hrriyetine snr koymayabilir miydi? kbal'in sistemini dikkatle ele alarak cevap verecek olursak, "evet" diyebiliriz. O zaman Tanr, mutlak determinizmin hkim olduu bir lem yaratm olurdu. Fakat madem ki O, baka benlerin bulunduu bir lemi kendi iradesi ve hikmetiyle semitir, szkonusu benlere, snrl lde de olsa, hrriyet ve ahs insiyatif bahsetmesi, O'nun yceliine niin halel getirsin? kbal'in terminolojisi Whitehead'inkine nazaran daha din karakterdedir. Her ikisine gre de her bir "bilfiil varolan" n hrriyeti snrldr. Her olay, kendi mzisine bab bir gelime gsterir. Yine her olay, uzaktan veya yakndan, teki btn olaylarla ilgilidir. Buna ramen, her ola- ym bir kendine zgl, gelecee kendi yolunda gsterdii bir reaksiyonu vardr. B. her varolann karar vermesinde - kelimenin mmkn olan en geni anlamyla 111R 79-80. 112R., 108; PR s. 343.

78

Mehmet S. AYDIN

orijinallik ve kendiliinden oluun bulunmasnn ak bir iaretidir. Her ey, diyor Whitehead, kendi fiil dnyasyla ilgili olan asl kavramsal gyevi (conceptual aim) Tanrda bulur. Fakat bununla o ey belirli bir durum alm olmaz, bunun iin eyin bizzat kendi karar gereklidir.113 Bu grn allagelmi din anlamda yaratma' olmadn tartmaya gerek yoktur. Hartshorne'a ge ise, Tanrnn dorudan doruya olan etkisi, dncenin dnce, duygunun duygu zerindeki etkisine benzer. Etkinin fikir ve ilham verici bir yan vardr. te bu fikir ve ilham altnda kendimizi tbir yerinde ise, kendimiz "yaparz". Tanr teki hr varlklar bask altnda tutmaz.'114 Bu, Whitehead'in "Tanr zorlamaz ikna eder" cmlesinin tekrarndan baka bir ey deildir. Bu fonksiyona sahip olan Tanr hl kdir midir? Hartshorne'a gre "evet"; nk ideal kudret, bir kudret tekeli demek deildir. Kdir demek, gcn varolanlara ulatrarak onlarn kendi kendilerini belirlemelerine ters dmeyecek her eyi vermektir.115 Kanaatimizce, kbal'de durum farkldr. O, bir takm imknlara sahip varlklarn bizzat Tanr tarafndan yaratldn syler. mknlarn gereklik kazanmasnda her varlk kendine deni yapar veya yapmaz. Bylece bir yaratma anlay, Tanrnn kendi sonsuz hayat iinde - lemle Tanr arasnda organik bir ba olduu iin - olup biter. Alem Tanrnn karsnda duran bir muhalefet unsuru olmad iin de orada olup bitenler, dardan Tanrya bir snr empoze etmi olmaz. Bu bakmdan, kbal'e gre, "snrlama" sznden korkmann bir anlam yoktur. Kur'n, soyut tmellerden (abstract universals) holanmaz. Yaratma kavram nda bakalm veya bakmayalm, her trl ferdiyet, bir eit snrlamadr. Soyut bir adan bakldnda, "kudret" snr tanmayan kr ve keyf bir gtr. Kur'n byle bir kudret anlayn reddeder. lh kudret ilh bilgi ve hikmete baldr. imdi, genel olarak sre felsefesinde, zel olarak da kbal'in felsefesinde Tanrnn "snrl" olup olmad sorusunu sormann tam yeri olsa gerektir. kbal'in ngiltere'de renim yapt ve hatta "Din Dnce"' yi kaleme ald gnlerde "Snrl Tanr Kavram"
113PSG., s. 275. 114Hartshorne, "Metaphysics and the Modality., 9. 114-5. 115J.Ward, The Realms of Ends, New York, 1911, 9. 444.

SRE FELSEFES IIINDA

79

felsefe ve il- hiyat evrelerinde ok tartlan bir konuydu. Mesel, kbal'in grlerine etki ettii ak olan tannm psikolog James Ward yle diyordu: "Tanrnn kendi kendini snrlamas, yaayan bir . lemin, yaayan bir Tanrnn varolmas demektir. Tanr, hayal bir balkla uraan bir mleki deildir. O, her eyin tesinde olduu iin Sonsuz, Mutlak - dolaysiyle anlamsz tasavvur edilemiyen bir soyutlama (abstraction) da deildir."116 Word'un bu szleriyle ikbal'in biraz nce zikrettiimiz szleri arasndaki yaknlk ortadadr. Daha nce Whitehead'in Tanr hakkndaki grlerini aklarken onun Tanry "asl" yanyla "sonsuz.... hr, tam ve yetkin" olarak tasvir ettiine iaret etmitik. Hartshorne ise, nisbeten moda haline gelen snrb Tanr anlaynn, klasik teizmin 'Mutlak anlamda Sonsuz' Tanr anlaynn yegne alternatifi olmadn "memnuniyet ile" kaydeder. Ona gre snrl ve yetkin olmayan Tanr kavram, ilkel politeizmin btn zayflklarn tamaktadr. Hatta szkonusu kavram, politeizmin eitliliinden mahrum olduu iin daha az czip bir kavramdr (MVG, s.5). O halde Whitehead'in ve Hartshorne'un Tanr anlaynn "snrl" sfatyla tasvir ederken (Mesel, ileride adndan bahsedeceimiz M.S. Raschid bunu rahata yapabilmektedir) ok dikkatli olmak ve snrlh- n sadece "oluan" ilh yan asndan tartma konusu edilebileceini unutmamak gerekir. ikbal'in Tanr hakknda syledikleri olduka farkl ekillerde anlalm ve yorumlanmtr. Buna biraz da dfarn kendi ifadeleri sebep olmaktadr. Burada onun birka cmlesini iktibas etmemiz yararh olacaktr:, "Tanr'nn 'Benlik'i bamsz, asl ve mutlaktr. Byle bir 'Ben' hakknda yeterli bir kavram oluturmak bizim iin mmkn deildir. Kur'n'n da dedii gibi, hibir ey O'na benzemez'."117 "Bu bakmdan, hayata akl asndan bakmann sonucu, haliyle vahdet-i vcudcu bir mahiyet arzeder."118 "Mutlak Ben... Realitenin tamamdr."119
116R 56. 117R 61. 118R 59. 119R., 56.

80

Mehmet S. AYDIN

"nsan ben iin karakter ne ise, ilh Ben'e nazaran lem de yledir."120 "Mutlak Realite rasyonel olarak ynlendirilmi yaratc hayatn kendisidir. Bu hayat 'ben' eklinde yorumlamak Tan- - ry insan suretinde tasavvur etmek anlamna gelmez."121 Birinci iktibas, Tanr hakknda dnme ve konumann ne kadar g olduunu dile getirmektedir. Mahiyeti itibariyle tamamen farkl olan, hibir eye benzemeyen, dolaysiyle hakknda yeterli bir tasavvura sahip olmadmz bir varlk hakknda konumak daima snrl ve eksik olmaya mahkmdur.122 Buna ramen, kbal'in bir fideist olmadn Tanry "hakknda konuulamayan varlk" olarak grmediini belirtmek isteriz.123 Bu iktibasta Tanrnn "bamsz, asl ve mutlak" eklinde vasflandrlmas, ilh Benlik'in taml ve blnmezlii ile ilgilidir. Bu bakmdan Whitehead ve Hartshorne'da grdmz ift-kutuplu Tanr anlayn ak bir ekilde ikbal'de grmek mmkn deildir. ikinci ve nc iktibaslarda Tanr-lem btnl, dolaysiyle vahdet-i vcudculuu andran bir yaklam, kanaatimizce ar basyor, ikbal, nc iktibasta grld gibi, ilh hayat bir "Ben" olarak dnmek suretiyle panteist neticeden kamaya abyor. O, genlik yllarnda vahdet-i vcudcu gr benimsemi olmasna ramen, daha sonra (zellikle Din Dnce'nin III. Blmde) onu iddetle eletirmi ve reddetmitir. Bu reddediin gerisinde nazar sebepler kadar, pratik gyeler de yatmaktadr ki, onlara burada temas etmemiz mmkn deildir. ikbal'e gre, lemde baka benler de vardr, ve bu benler izf bir bamszha sahiptirler. Onlarla Mutlak Ben arasnda organik bir ba vardr. kbal, daha nce de iaret edildii gibi, lemi, Tanrnn "davran" (Snnetullah) olarak tasvir eder. Sanyorum, u kadarn syleyebiliriz: Eer "topyekn Realite" ile baka hibir eye benlik, hrriyet v.s. tanmayan bir Varbk anlatlmak isteniyorsa, kbal bu gre kardr. Ama onunla "btn
120R., 60. 121Ayrntl bilgi iin bkz. Mehmet Aydn, "Tanr Hakknda Konumak", Felsef Bir Tahlil", D.E.. ilahiyat Fakltesi Dergisi, C.I. 1983. 122R 56-7. (Kr. Sure, 53, yet, 14.) 123A.C.Kadir, "Deeds or Ideas", Al-Hikma, V.5. 1973, s. 22.

SRE FELSEFES IIINDA

81

varolanlar, niha noktada ilh hayatta yer alrlar" (organik btnlk) fikri anlatdmak isteniyorsa, bu dorudur. kbar in zerinde durduu bu nokta, kanaatimiz odur ki, ak ve seik bir biimde vuzuha kavuturulacak bir soru deildir. Bu bakmdan, dnrmzn, hem tek tek benleri nemle alan bir felsefe anlayn ne srmesi, hem de fikr adan bakldnda lemin panteist bir mahiyet arzettiini sylemesi pek artc olmasa gerektir, ikbal, Tanr - lem arasnda organik bir btnlk grmekle Tanry snrlandrmak istemiyor; lemi haric snrlamalarn dnda dnmek ve tutmak istiyor. nk lem, ona gre, Tanrnn Yaratc faaliyetinden baka bir ey deildir. Dolaysiyle snr koyma da sadece Tanrya aittir.124 imdi byle bir Tanr anlay ne lde bir "Snrl Tanr" anlaydr? ikbal'e gre Tanrnn "Mutlak" olmas, O'nun snrsz olmas, O'na kapal olan ve O'nun ulaamad hibir eyin bulunmamas anlamna gelir. Dini Dnce''nin muhtelif yerlerinde (Bkz. s. 5, 6, 64, 110, v.s.) "Sonsuz'un tezahr", "Sonsuz'un idraki", "Sonsuz Olan'n Sonluyu efkatle kucaklamas", v.s. eklinde ifadelere tesadf etmekteyiz. Buna ramen, mesel C.A. Kadir, M.S. Raschid ve daha birok yazar, ikbal' in Tanr kavramnda bir snrlln olduunu sylemektedirler.125Kadir'e gre, "ikbal, ben'in yaratcdn ve hrriyetini korumakta o kadar titizlik gsteriyordu ki, sonunda Snn anlaya ters den snrl Tanr fikrini kabul etmek durumunda kald."126 M.S. Raschid'de, ok ak olarak, ikbal'in "esasta ve temel de snrl bir ulhiyet anlay getirdiini" sylemektedir.127 Bu grlerin tam anlamyla karsmda yer alan grlerde vardr. Bir tek rnek yeterlidir. Nached Qutab yle yazyor: "... Fakat ikbal snrl Tanr kavramn iddetle reddetti."236 Grebildiimiz kadaryla, ne ikbal'in snrl Tanr anlayn savunduunu ne srenler, ne de bu grn doru olmadn kabul edenler, konuyu enine-boyuna tartma cihetine gitmektedirler. Her eyden nce, baz modern filozoflarn
124A.g.c., s. 24. 125M.S. Raschid, Iqbal's Concept of God, Lodon, 1981, s. 59. 126N.Qutab, "Praver and the Personaty of God", AI-Hikma, 1970, N.4.63,. 127R 64.

82

Mehmet S. AYDIN

savunduklar anlamda snrl Tanr anlay, ok farkl armlar olan nisbeten yeni bir kavramdr. kbal, Tanrnn bir "ferdiyeti" olduunu dile getirdikten sonra u soruyu sorar: "Ferdiyet sonluluu iermez mi?" Ona gre, bu sorunun cevab "hayr"dr. Tanrnn yaratc kudreti her eye nfz eder. Hibir ey O'nun karsnda "kapal" veya "ulalmaz" deildir. Onun yaratc faaliyetinin dnda ne zaman vardr, ne de mekn. "Mutlak Ben... sonsuz silsileleri ihtiva eder, fakat O, bu silsileler deildir."128 Kanaatimizce, kbal bu cmlenin birinci ksmyla deizmi, ikinci ksm ile de panteizmi reddediyor. Eer ilhi Varbn dnda ontolojik anlamda bamsz bir varlk bulunsayd ve Tanrnn yaratc kudretinin o varla nfz etniemesi szkonusu olsayd, o zaman Tanr snrl olurdu. Oysa byle bir ey, ikbal'e gre, asla szkonusu deildir. Onun, kozmolojik delili eletirmesi ve yetersiz grmesi, szkonusu delilin lemi Tanr karsnda bir "baka" varlk eklinde dnmesi idi. Yani bu delil, nce lemi ilh varbktan koparmakta, sonra da lemden hareket ederek Tanrnn varln isbata koyulmaktadr. Tanr, kendi kudretini ve hrriyetini bizzat kendisi snrlandryor. Bu, benlii olan varlklarn vcud bulmas iin ilh hikmetin setii bir yoldur. Dolaysiyle, Tanry snrlandran bir baka varlk olmad iin O'nun sonlu ve snrl olmas dnlemez, ikbal'e gre. Tanrnn, benlere, ksmen de olsa kendi kendilerini belirleme gcn vermesi, O'nun gcnn bir iaretidir, gszlnn deil. Kald ki, teki varlklara her trl imkn veren Allah'tr. O hakik mnda sonsuzdur; ve bu yzden de sonluyu dnda tutmaz.129 Tanr, Kur'n'n deyimiyle "Evveldir, hirdir, Zahirdir ve Btndr."130 Eer sonsuzluk ve snrszlk ile "nfz edilemeyen, ulalamayan bir eyin darda kalmamas" anlatlmak isteniyorsa, ikbal'in ulhiyet kavramnda sonsuzluk ve snrszlk vardr. Yine, eer bu kelimelerle "Tanrnn, kendi varln hibir bakmdan baka bir varlktan almad" dile getirilmek isteniyorsa, ikbal'in Tanrs bu anlamda da snrl deildir. Yukarda arka arkaya verdiimiz
128R., 31. 129i?., 59-60. ' 130Religion in the Making, s. 195.

SRE FELSEFES IIINDA

83

iktibaslarn ilki bunu aka ortaya koymaktadr. Belki u ekilde dnlebilir: Mademki ikbal, "lem Tanrnn bir davrandr" diyor, ve mademki lem snrldr; o halde Tanrnn da bir anlamda snrl olmas gerekir, ikbal'in felsefesini dikkatlice inceleyince, byle bir muhakeme tarznn da doru olmadn grrz. Her eyden nce lem, ilh kudret ve hikmetin sadece ksm bir tezahrdr. Oradaki sonluluk ve snrll Tanrya mletmek anlamsz olur. ikinci olarak, ikbal aka demektedir ki, Mutlak Ben, varlklar dizisini kuatr, ama O, bu dizilerin kendisi deildir. Bu durumda, ikbal'in snrl bir Tanr anlayn benimsediini savunanlarn Din Dnce'de yer alan ve Tanr'mn sonsuzluunu aka dile getiren ifadeleri grmezlikten gelmeleri doru bir ey olmasa gerektir. Acaba bu mahiyette olan bir Varlk'a, yani Tanrya, deime atfedilebilir mi? Hatrlanaca gibi, Whitehead ve Hartshorne iin bu sorunun cevab pek g deildir: Onlar, ilh varlkta zaten deime ve oluma srecine dahil olan bir yan gryorlard. kbal, byle bir ayrma gitmedii iin konuya farkl adan bakmak zorundayd. kbal'e gre, seri halinde deime -bir durumdan baka bir duruma gei- yetkinsiz- liin bir iaretidir. Eer deimeyi byle anlyor isek, bunu ilh hayata atfetmek, stesinden gelinemeyen glkler karr. Mkemmel olma, yani bir halden nisbeten mkemmel olan bir hale gei eklinde anlalan deimenin Tanrya atfedilemeyecei aktr. Fakat deimeyi, daima seri halindeki deime eklinde dnmeyebiliriz. uurlu tecrbemiz, diyor kbal, seri halindeki srenin derinliklerinde hakik bir srenin (real duration) bulunduuna iaret ediyor. te, lh hayat, farkl hallerin srayla ardarda geldii bir deime iinde deil, mahiyeti srekli yartma olan bir hakik sre iindedir. te Tanr bu anlamda deiir. Baka trl dnmek, O'nun tam bir faaliyetsizlik, gyesizlik ve don- muluk iinde olduunu tasavvur etmek olur ki, bu mmkn deildir. Yaratc Ben'in deimesi Yetkinlik iinde olur, yetkinlie doru deil. Tanrnn hayat, uladmak istenen bir gyenin ardmdan gitmek eklinde deil, bir tecelli ve tezahr eklinde dnlmelidir. Sonsuz imknlar bu tecelli sayesinde gerekleir

84

Mehmet S. AYDIN

ve lh Varbk, sre boyunca daima btnln muhafaza eder.131 Whitehead ve Hartshorne'un felsefesinde Tanrnn bir yan oluum srecine bah olarak "zenginleiyordu". Bu zenginleme kognitif bilgi ve ahlk sfatlar alannda deil "estetik tecrbe" (Whitehead' anlamda) alannda idi. Fakat her iki dnr iin de Tanrnn deimeyen bir yan vard. kbal, biraz nceki cmlesinde de grlecei gibi, Mutlak Ben'in varbn sre boyunca ayn kaldn sylyor. Whitehead ve Hartshorne "oluan" ilah yana seri halindeki deimeyi atfetmektedirler. kbal iftkutuplu ulhiyet anlayna gitmedii iin bu eit bir deimeyi Tanrya atfetmez. lemi Tanrnn bir "davran" eklinde grd iin deime, saf sre iindeki ilh hayatn dahilinde seri halinde olmayan bir mahiyette olmaktadr. mdi, "snrl Tanr" kavramm "lemin dzenine ait olan snrlla ve eksiklie itirak eden varlk" eklinde tanmland takdirde Whitehead ve Hartshorne'un Tanrs sadece bir bakma snrl olmaktadr. kbal, lemi Tanryla organik bir btnlk iinde grd iin Tanr bu anlamda snrl olmamaktadr. Do- laysiyle, snrl Tanr kavramn kbal felsefesinde grenlerin durumunu hakl grmek mmkn grnmemektedir. Aslnda "snrl" Tanr kavramnn modern felsefede savunucu bulmasnn bir sebebi de ktlk probleminin stesinden gelme arzusudur. Whitehead ve Hartshorne, ktl, varlklarn ksm olarak kendi kendilerini belirleme gcne, dolaysiyle ktl yapabilme hrriyetine sahip olmalarnn tabi bir sonucu grmektedirler. Whitehead'e gre, ktlk reel olup varlklar arasndaki uyumsuzluktan, gye atmasndan ve varlklarn kendilerine sunulan imknlar reddetme hrriyetine sahip olmalarndan domaktadr. Hr olarak karar verme ve sosyal dayanma zorunluluu, hem iyiliin hem de ktln dayand zemindir. Bu bakmdan, evrende ktln btnyle ortadan kaldrd- mas, Whitehead'e gre, sz konusu olamaz. Ktlk pozitif ve ykcdr, oysa iyilik pozitif ve yapcdr. Ktlk istikrarszdr, dnyann ahlk dzeninin salaml, ite bu
131 A.E., s.155.

SRE FELSEFES IIINDA

85

istikrarszlktan yararlanmaktadr.132 Yaratc tempo sresince baz kayplarn olmas kamlmazdr. zellikle uur sahibi varlklarn ortaya kmas, trajedi, hayl krkl, mitsizlik v.s. yi de beraberinde getirmitir. Tanr, "oluan" yanyla iyilii de ktl de "duyar". Whitehead'm Tanry "aclar paylaan dost" diye tasvir etmesi bundan dolaydr. yle grnyor ki, Whitehead'e gre, ktlk ilh tecrbede bir deiiklie (transmutation) urar ve iyilik iin kullanlabilecek bir hle gelir.133 Tanr, Whitehead ve Hartshorne'un grnde, ktln yaratcs deildir. Ahlk ktlk bizim eserimizdir, Tanrnn deil.134 kbal' in ktlk problemi hakkndaki grleri Whitehead'inkilere olduka yakn grnmektedir. "Allah, btn iyilikleri elinde tutar" (3;25) yetine temas eden kbal, yle devam eder: Madem ki meiye- tullah hayrldr, burada ok nemli bir mes'ele ortaya kyor. Modern ilim gsteriyor ki, tekmln seyri iinde cihanmul bir ac ve hakszlk vardr. Hakszlk insana inhisar eder, ama ac ekme neredeyse lem- muldr. Grlyor ki, diyor kbal, lemin hayatnda ahlk ve fizik ktlk btn dehetiyle gzler nndedir. Allah'n iyilii ve kudreti ile O'nun yaratt bu lemde bulunan bu apta ktlk nasl badatrla- bilir? Bu elim mes'ele Teizmin can mes'elesidir. Mehur ngiliz airi Browning gibi iyimserlere bakbrsa, dnya mkemmeldir. Alman filozofu Schopenhauer gibi ktmserlerde ise, dnyay srekli bir k gibi grrler. kbal'e gre, iyimserlikle ktmserlik arasnda cidd bir tartma konusu olan bu problem, hl-i hazr bilgimizle zme kavuturula- maz. Zihin yapmz eyay ancak blk prk kavrayabilecek bir kabiliyete sahiptir. Byk ykntlara sebep olan ve ayn zamanda hayat besleyen ve genileten kozmik glerin mn ve ehemmiyetini tam olarak anlayamamaktayz. nsan davrannn iyiye gitme imknna ve insann tabiat kuvvetlerine hkim olabileceine inanan Kur'n'n bey nn iyimserlik ve ktmserlik diye vasflandramayz. Onun grn, gittike gelien bir dnya anlayn benimseyen ve
132"Whitehead's Idea of God", Schilpp., s. 553. 133f? 81-2. 134J?., 86 vd.

86

Mehmet S. AYDIN

insann nihayette kty yenecei midini besleyen bir "iyiletiricilik yolu" (meliorism) eklinde vasflandrmak daha doru olur.135 Bu gl anlamakla ilgili olarak en iyi ipucunu, "dem'in d" ile ilgili hikye vermektedir. kbal bu kssa zerinde nemle durur ve Kur'n da yer alan ifadelerle Tevrat'ta yer alanlar arasnda bir karlatrma yapar. kbal, Kur'n'da yer alan ifadelerden ktmser bir dnya grnn karlamayacan syler. dem'in itaatsizlii, insan varbnda zben- lik-uurunun bir iareti, hrriyetin bir ninesidir. nsan'n ilk itaatsizlii, belki de onun ilk hr seimi idi. Eer insan byle bir hrriyete sahip olmasayd, onun ahlk deeri olmazd. teki hr ben'lerle ah-veri iine giremeyen insan, iyilik hsl eden varlk haline gelemez. Hrriyet, iyiliin nartdr. mdi, seme hrriyetine sahip bir varlk yaratmak, bir tehlikeyi de gze almaktr. nk iyiyi seme hrriyeti, kty seme hrriyetini de beraberinde getirir. Allah'n byle bir riski gze alm olmas, O'nun insana gsterdii byk gvenden dolaydr. nsann vazifesi, bu gvene lyk olduunu gstermektir. Demek ki iyi ve kt birbirinin ztt olmakla beraber ayn btnn iinde yer alyor. nsann ac dolu fizik bir evreye dahil edilmesi, cezalandrlmak iin deil, onu srekli bir byme ve gelimenin zevkinden mahrum brakmamak iindir. phesiz, sonlu Ben'in genileyen ve zenginleen hayat, abalarla ve yanlmalarla yoluna devam edecektir. te "fikr ktlk" olarak vasflandrabileceimiz yanlma, kbal'e gre, tecrbenin oluumunda vazgeilmez bir unsur olacaktr. Benlik vasfma sahip bir yaama tarzn benimseme benliin snrlbndan kaynaklanan birok eksiklik ve yetersizliklere ak olmak demektir. Bu, Kur'n'n deyimiyle, byk bir "Emanet" e sahip olarak yaratlmann (33; 72) bedeli olmaktadr. Bu soruyu, yani ktlk problemini daha fazla ileriye gtrmek, kozmik gleri tam olarak bilmekten ciz olan insan aklnn snrlarn zorlamak demektir.136 III. GENEL DEERLENDRME VE SONU: Yirminci yzydda gerek tabiat bilimlerinde, gerek sosyal bilimler alannda yaplan inceleme ve aratrmalar, deime kavramna
135 i?., 66-7. 136 R 71.

SRE FELSEFES IIINDA

87

g kazandrm, dinamik bir evren ve toplum anlayn n plna karmtr. Bu durum, dinin, zellikle de ilhiyatn temel kavramlarnn yeniden anla- mas ve yorumlanmasna kap amtr. Whitehead, Hartshorne ve ikbal, bu kapy daha ok aralayan ve felsef teizme yeni boyutlar kazandran byk' ada dnr olmutur. Her dnr de dinamik bir ulhiyet anlayn savunmaktadrlar. Whitehead, Tanry "Bilfiil Varolan" olarak tasvir ediyor ve btn bilfiil varolanlarda olduu gibi Tanrda da bir ift-kutupluluk (dipola- rity) gryor: Deime srecine dahil olmayan "asl yan", srece dahil olan "Oluan yan". O, organik bir btnlk arzeden lemdeki sreklilik ve deimenin hakkn ancak bu yolla teminat altna alyor ve dolay- siyle deizm ve panteizm kmazndan kurtulmaya alyor. Whitehead felsefesinde Tanr, kozmolojik yapy tamamlayan bir ilke deildir. Tanr olmadan imknlar dnyasn, imkndan fiile geii, geni anlamda tecrbeyi, srecin balamas ve devamn aklamak mmkn deildir. Ne varki Tanr, Whitehead felsefesinde klasik anlamda yaratc olmuyor ve geleneksel olarak kendisine atfedilen zelliklerin bir ksmn yitiriyor; zorlayan deil, ikna eden bir varlk oluyor. Bize yle geliyor ki Whitehead, bu noktaya Hristiyanln "Galile dnemi kayna"na (kendi deyimi) gidip ak kavramna geni metafizik bir anlam vermek suretiyle geliyor. Bu noktaya gelmekle de teizmin iki hkim grn bir yana itmeye ahyor: Sezar'a atfedilen sfatlara sahip "imparator Tanr" anlayn; zellikle ahlk konularda kl krk yaran "sert ahlk Tanr" anlayn. Bu her iki gr de, Whitehead'e gre, bifiil varolanlara hakik bir hrriyet tanmaz. Hartshorne, daha da ileri giderek teslis inancn bile "ikili akn- lk ilkesi" ile aklamaya alyor. O, Hristiyanln zne uygun yeni bir teizm eidi gelitirme emelindedir. Bize yle geliyor ki, Hartshorne'- un tahlillerinden ziyade vard sonu, Hz. sa'nn teslis iindeki yeri ve roln merkez olarak almakta ve bu role felsef bir ifade getirmektedir. kbal, tahlil gayesiyle olsa bile, ilh hayatta ikili bir ayrma gitmiyor. O, Whitehead'n temel baz grlerini kabul etmekle beraber Kur'n'n ulhiyet anlaynn canl bir Tanr-lem

88

Mehmet S. AYDIN

mnasebetinin kurulmas iin yeterli olduuna inanr. Geri kbal, srekli gibi grnen fizik dnyasnn daha srekli bir eye dayandn ve bu eyin deime- sreklilik ikilisini bir araya getirdiini - dolaysiyle hem deitii hem de deimedii dnlebilen bir varln bulunduunu - kefetmenin mmkn olduundan szeder. Ama bu "ey"in ne olduunu aklamaz. Bir husus dikkat ekicidir: zerinde durduumuz her dnrde de, inandklar dinlerin u veya bu anlamda meneine gitme arzusu vardr. Bu, taknlmas gereken salam bir tutumdur; nk gerek klsik Hristiyan ilhiyat, gerek slm felsefesi ve -belli bir yere kadar- kelm, Hristiyanlk ve slm'n aslndan gelmeyen bir ykn altndadr. Bu, esas itibariyle klsik Yunan metafiziinin getirdii bir yktr. Yeniden-kurulma arzusunda olan her din dnce, bu yk gzden geirmek mecburiyetindedir. kbal'in ulhiyet anlaynn byk lde Kur'n'a bal kalnarak formle edildiinden phe yoktur. Fakat yine de bu anlay da akla kavuturulmas gereken bir sr noktalar vardr. Szgelii Kur'n, Allahn srekli bir faaliyet iinde olduunu (fa'al) sylyor ama O'na deime atfetmiyor. Allah, Kur'n'da kendi iradesiyle kendi hrriyet ve kudretine snr koyduunu da sylemiyor. Yine ilh hayatta bilgi, kudret ve irade arasnda bir zdein bulunduu konusu da kbal'in ortaya koyduu tartmadan daha mll ve kritik bir tartmay gerekli klan bir meseledir. kbal'in bu meseleyi aydnlatabilmesi iin "Tanr bilir, murad eder ve yaratr" eklinde dile getirilen fikri -ki klsik kaza ve kader anlay buna bal olarak aklanmaktadr- geni bir tahlil ve tenkid szgecine tabi tutmas gerekirdi. kbal'in Kur'n'da "okuduu" ulhiyet anlay doru olabilir, ama yetlere dayanlarak bunun gsterilmesi gerekirdi. Mesel, yukarda szn ettiimiz zdelik konusu, o zaman, belki akla kavuur ve bu ekilde "Tanrnn bilmesi yaratmasn ierir" iddiasn daha iyi anlayabilirdik. kbal'in bilgi ile yaratma arasnda kurduu zdelik asndan Whitehead'n "Tanr zorlamaz, ikna eder" cmlesini deerlendirmek, her iki dnr arasndaki gr yaknl ve farklb hakknda bir fikir verebilir. Eer Tanr zorlayan bir varlk olsayd, hrriyetin varb tehlikeye girerdi. nsann hrriyeti, szkonusu olduunda ikna fikrinin esas olduu Kur'n'da da gayet ak olarak

SRE FELSEFES IIINDA

89

belirtilmitir. Ne varki, "Tanrnn bilmesi yaratmay ierir" dediimiz zaman - ki biz kbal'in her iki kavram arasnda kurduu zdelikten bu sonucu karmaktayz- Whitehead'in bu cmlesini bile kullanmaya gerek kalmyor. Madem ki Tanrnn bilmesiyle yaratrhas bir oluyor, o zaman ne zorlanacak ne de ikna edilecek bir durum ortada kalyor demektir. Bir varlk iin Tanr yeni bir imkn dnnce (veya bilince) o, imkn zaten gereklik kazanm oluyor. Artk imknn reddedilmesi diye bir ey olamayaca iin "zorlama" veya "ikna" da szkonusu olmamak gerekir. Kald ki kbal, ilh hayatn dnda ve bu hayat karsnda "muhalif unsur" gibi duran bir varlk kabul etmiyor, dnce ile varlk arasnda (Hegelci trden) bir ayniyet gryor. Burada lem, Tanrnn "davran" durumunda oluyor. yle grnyor ki, bu tutum, kbal'i, onun btn itirazlarna ramen panteizme iyice yaklatryor. lemi btnyle bir "Ben" eklinde tasavvur etmekle bu yaklama pek nlenmi olmuyor. Bu son ifademizdeki "yaklama" szn kbal'in panteist bir mtefekkir olduunu sylemek iin deil -nk o, panteizmi aka reddettiini sylyor- durumun olduka kapal olduuna iaret etmek iin kullanyoruz. kbal'in "okluk" (pluralism) fikri de, yukardaki tutumundan dolay bize pek ak grnmemektedir. Eer, lem, kbal'in ne srd gibi "Mutlak Ben" in bir tezahr" ise, Tanrnn dndaki "benlere" -eer "dnda" szn kullanmamza izin verilirse- kendi kendilerinin ksm sebepleri olma" gcn nasl verebiliriz? Bize yle geliyor ki, Whitehead, yaratma kavramn, Tanr kavramndan daha geni tutmakla bu gln stesinden gelmeye ahmtr. yle ki, Tanr da teki eyler de "bilfiil varolanlar"dr. Hepsi de "yaratma"nn iinde mtala edilmektedir. Geri Whitehead'e gre yaratma, daha nce iaret edildii gibi, bir fil deildir. Yaratma anlarnn dnda yaratmann kendi bana bir gereklii yoktur. Dolaysiyle onu Tanrya dardan etki eden bir kuvvet gibi grmemek gerekir. kbal, byle dnmyor. O, her eyi lh yaratmann iinde gryor, fakat bir yandan da varlklara kendi kendilerini belirleme gc veriyor. Hem Bir'e, hem de "oklar lemi" ne hakkn vermeye ahyor. Ama bunu nasl baardn Din Dnce'den karmak bize

90

Mehmet S. AYDIN

pek mmkn grnmyor. Whitehead'in tutumu, teolojik adan glk dourucu nitelikte olmakla birlikte, kendi kozmolojisi asndan hi deilse, tutarl grnmektedir. Onun ezel objeleri, "yoktan yaratma" fikrini, yaratma kavramn en geni kavram olarak grmesi de teki bilfiil eylere kendilerini belirleme gcnn verilmesi dncesinin inkr edilmesi ihtimalini darda tutuyor. kbal'in bu nokta ile ilgili tutumu klsik teizmde yaygn tutuma daha yakndr: Ne var ise, ilh yaratma fiilinin bir etkisi veya neticesi olarak vardr. Bu fiilin dnda olmak, varolmamak demektir. Burada yaratma konusu zerinde bu kadar durmamzn sebebi, klsik teizmle sre teizmi arasndaki en nemli farkn bu alanda olmasdr. Burada grlerini incelemeye altmz dnrlerin lemin yapsna ilikin grlerini -ki daha ok modern fizii ve ksmen de bilimsel ve felsef kozmolojiyi ilgilendirmektedir- eletirme konusu etmiyoruz. Bizi burada asd ilgilendiren konu, srekli bir oluum iinde olan lem grnn Tanr kavramnn talihline yansmasdr. Sre kavramn temel alan dnrler, onlardan bir ksmnn ne srd gibi, yeni bir din anlay deil, yeni bir felsef teizm gr getirmitir. phesiz byle bir teizm, beraberinde bir sr problemler getirmektedir. Proses teizmi, birok bakmlardan yenidir. Onun ne lde geni kapsaml ve tutarl olduu veya olmad, hele bu teizm anlaynn Islma hangi noktalarda uyup uymayaca, bizim burada girimeye cesaret ettiimiz aratrmadan daha ayrntl almalara bal olarak aklk kazanacaktr. 23 Whitehead' "concrescence" kelimesini "birlikte oluma", "byme" v.s. anlamnda kullanr ve bunu da "somutlama sreci" ile ayn sayar. Biz,-bu yazmzda daha ok ikinci ifadeyi kullandk. 29 fi., 70. 34 7?., 72. 68 Hartshorne, "Whitehead's Revelutionary Concept of Prehension", " Interntaional Philosophical Quarterly, XIX, 1979, s. 261. vd. 69 Aym yer. 73 PSG., 9.4-5 ve s. 82. 74 PSG., 506.
9.

SRE FELSEFES IIINDA

91

112 136

s. 30, Kr, Keller, a.g.e., s. 14. 7?., 29.


PR.,

Você também pode gostar