Escolar Documentos
Profissional Documentos
Cultura Documentos
SANAT VE TOPLUH
BESM F. DELLALOLU
...... :
Theoria
Dizisi
BALAM
FRANKFURT OKULUMDA
SANAT VE TPLUH
BESM F. DELLALOLU
BALAM
Balam Yaynlar 91
nceleme/Aratrma 48
Theoria Dizisi-1
ISBN 975-7696-78-1
Besim F. Dellalolu
Frankfurt Okulunda Sanat ve Toplum
Besim F. Dellalolu
Balam Yaynlar
nsz --------------------------------------------------------------------------------7
1. GR ----------------------------------------------------------------------------------- 11
2. FRANKFURT OKULUNA GENEL BAKI ---------------------------------- 15
3. TOPLUM------------------------------------------------------------------------------- 25
3.1 Diyalektik 1 ----------------------------------------------------------------- 25
3.2 Eletiri ------------------------------------------------ --------------------------- 28
3.3 A k l---------------------------------------------------------------------------------- 30
3.4 Kapitalizm------------------------------------------------------------------------ 40
3.5 Psikanaliz------------------------------------------------------------------------ 45
4. SANAT---------------;---------------------------------------------------------------- 49
4.1 Genellikle Sanat ---------------------------------------------------------------49
4.2 nc Sanat ----------------------------------------------------------------------61
4.3 Mzik-------------------------------------------------------------------------------75
4.4 Edebiyat ------------------------------------------------------------------------ 87
4.4.1 Kafka------------------------------------------------------------------------ 88
4.4.2 B eckett--------------------------------------------------------------------- 93
5. KLTR ENDSTRS--------------------------------------------------------- 95
5.1 Kavramn Eletirel Betimlemesi------------------------------------------- 95
5.2 Toplum Eletirisi Arac Olarak "Kltr Endstrisi" ------------------97
5.2.1 Kltr ve Sanatn Metalamas------------------------------------- 99
5.2.2 nsann eylemesi---------------------------------------------------- 101
m er Naci SOYKAN
1. GR
JLL
yabilmektir. Sanatn, kendisine ngrlen ilevi neden stlene
bilecei, bunu stlenebilecek sanatn nasl bir sanat olmas ge
rektii ve ayn zamanda sanatn toplumla olan ilikisindeki snr
larn ne olduu birinci boyuta ynelik temel sorulardr. Toplu
mun sanatla olan ilikisi, zellikle onu denetlem e ve koullan
drma asndan ulat gelimilik dzeyi, bunun temel m eka
nizmalar ve bu mekanizmalarn nasl iledii ise ikinci boyuta
ynelik temel sorulardr. Elbette tm bu sorular Frankfurt Oku-
lunun kavramsal erevesi iinde yantlanacaktr. Bu nedenle
de bu kavramsal erevenin yeterince ak bir ekilde ortaya ko
nabilmesi, bu sorularn yantlanabilmesinin anahtardr. stelik
Okulun birbirinden ok farkl alanlarda gelitirdii kavramlarn
ve yaklamlarn aslnda bir btnlk tayor oluu da bu ere
venin nemini arttrmaktadr.
alma, "Giri", "Sonu" ve "Kaynaka" ile Frankfurt Okulu
ve dnrleri hakknda ksa bilgilerin verildii "Frankfurt
Okuluna Genel Bak" blmleri dnda ana blmden
oluuyor. Bunlardan birincisi olan "Toplum" blmnde,
Okulun dncesinin genel btnsellii iinde temel kavram
lar ele alnyor ve bunlar arasndaki ilikiler ortaya konmaya
allyor. Frankfurt Okulunun toplum dan anlad ey, kendi
kuramnn genel karakterinin bir yansmas olarak, birbirlerin
den ayr ayr deerlendirilebilecek alanlardan oluuyor.
Okulun epistemolojisi "Diyalektik", bu epistemolojinin yn
temsel dile gelii "Eletiri", tarih felsefesi "Akl", sosyolojisi
"Kapitalizm" alt blmlerinde ve psikolojisi de "Psikanaliz" alt
blmnde aklanyor. Ayrca tm bu alanlarn ancak birbirle-
riyle ilikileri balamnda anlalabilecei vurgulanyor.
"Sanat" balyla verilen ikinci blmde, Okulun sanat an
lay ve sanata ykledii ilevler tm boyutlaryla inceleniyor.
"Genellikle sanat" alt blmnde ncelikle Frankfurt Okulu
iin sanatn anlam ortaya konduktan sonra, sanatn toplumsal
btn iindeki yeri deerlendiriliyor. Bu alt blmde ayn za
manda okulun sanat anlaynn ana izgileri, dneminin baz
nemli dnr ve sanat adamlar (Lukacs, Brecht) ile girilen
polemikler nda aydnlatlmaya allyor. "nc sanat" alt
blmnde, Okulun nemli ilevler ykledii sanatn, bu ilev
leri yerine getirebilmek iin hangi zelliklere sahip olmas ge
rektii aklanyor. Bu alt blmde, ayn zamanda, Okulun sa
nat anlaynn baz zel sanat alanlarnda (mzik, edebiyat) di
le gelii ortaya konuyor ve Okulun nem verdii ve anlaylar
n sahiplendii baz sanatlar(Schnberg, Strawinsky, Kafka,
Beckett) inceleniyor.
"Kltr Endstrisi" adl nc ana blmde, kltr alan
nn m odern toplumdaki yeri ve toplumsal btnle ilikisi ince
leniyor. M odern toplum da kltrn endstrilemesi ve bu ge
limenin sanat" vfe dolaysyla insan zerindeki etkileri deifre
edilmeye allyor.
alma, bulunduraca olas eksikliklere kar kendisini, sa
hip olduu iyi niyetle savunur.
2. FRANKFURT OKULUNA GENEL BAKI
Jfi:
popler kltrdr. 1930lardan itibaren okulun ekonomi ve ta
rihten uzaklap kltr, estetik ve psikanalizde younlamasn
da nemli rol olan dnrlerden biridir.
- Max Horkheimer:
(1895-1973). Frankfurt Okulunun dnsel anlamda kuru
cusu olarak bilinir. 1930da Enstitnn mdr olmutur. Te
mel alan felsefedir.
- Teodor W. Adorno:
(1903-1969). 1930larm bandan itibaren Enstityle iliki ha
linde olmasna- ramen, 1938de kesin olarak ye olmutur.
Frankfurt Okulunun en nemli dnrdr. alma alan ok
geni olan Adorno, okulun disiplinlerst tavrnn en belirgin
temsilcisidir. Felsefe, sosyoloji, estetik, mzik, edebiyat gibi alan
lar kapsayan, ancak yine de bir btnl olan yaptlar vermitir.
- Herbert Marcuse:
(1898-1979). Frankfurt Okulunun en tannm yesidir.
1932den itibaren okulun yesidir. kinci Dnya Savandan son
ra Almanyaya dnmemi, ABDde kalmtr. Aslnda bir filozof
olmasna ramen Adorno gibi ok farkl alanlarda rn vermitir.
- Eric Fromm:
(1900-1980). Okulun psikanalizde younlam tek yesidir.
Marksizmle psikanalizin birletirilmesi, almalarnn ana ek
senidir. Ancak 1940larda, Freuddan uzaklaarak sosyal psiko
lojiye kaym ve Enstit yeliini terk etmitir.
- Walter Benjamin:
(1892-1940). Hibir zaman Frankfurt Okulunun yesi ol
mamtr. Ancak A dorno ile olan dnsel etkileimi ile ve l
m nden sonra tm yaptlarnn okulun yardmlaryla yaymlan
mas bakmndan O kulun dncesine nemli katklar yapm
bir kiidir. Temel ilgi alan estetik ve edebiyat eletirisidir.
jll
- Otto Kirchheimer:
(d.1905). Frankfurt O kuluna 1930larn ikinci yarsnda,
A BDde katlmtr. Temel ilgi alan hukuk sosyolojisidir. N a
zizm zerine de nemli almalar vardr.
- Franz Neuman:
(1900-1954). Siyasal bilimci. O da Okula sonradan A B D de
katld. Nasyonal Sosyalizmin Yaps ve Pratii adl yapt, bu
evrede nem kazanmtr.
Hemen hemen hepsi Yahudi olan bu dnrler arasnda
ekirdek kadroyu oluturanlar; Horkheim er, Pollock, Lvvent-
hal, Adorno ve M arcusedir. D aha dar anlamda "Fran k fu rt
Okulu" dendiinde dnceleri en belirleyici olanlar ise H ork
heimer, Adorno ve M arcusedir. Eldeki almada da, bu d
nrn yaklamlar temel alnmtr.
Enstitnn kuruluu, Rusyada Bolevik devriminin zaferi
ve zellikle Almanyada olmak zere, merkezi Avrupa Devrim-
lerinin yenilgisiyle ortaya kan zel koullar iinde yer almtr.
Bu kurulu, oluan yeni artlarda, zellikle kuram ve pratik
arasndaki ilikiyi kuracak ve marksist kuram yeniden canlan
dracak olan sol kanat entelekteller tarafndan hissedilen ge
reksinime bir karlk olarak grlebilir. Bir anlamda Enstit,
bir yandan ileri kapitalist toplumlarla ilikili olarak, marksist
kuramn farkl, nbelirleyici bir biimde felsefi ve Hegelci yeni
den yorumlamalaryla, dier yandan Sovyetler Birliindeki
devlet ve toplum un gelimesinin artan eletirel bir deerlendi-
Timiyle belirlenen ve "Bat Marksizmi" olarak bilinen ve
1960lardan itibaren "Yeni Sol" olarak ortaya kan geni bir
dnce hareketinin bir ksmm oluturmaktayd.1
Frankfurt Okulu dnrleri iin, aralarnda dorudan siya
sal balantlar olanlar ( Alman Komnist Partisi veya Sosyal
D em okrat Parti yelii) olsa da, kuramsal almalarda yeni bir
eyler ortaya koymak amacyla zerk ve bamsz kalabilmek,
1 bkz. Tom Bottomore, Frankfurt Okulu, ev: Ahmet idem, Ara Yaynlar, s
tanbul, 1989, s.8
jta_
vazgeilmez bir nkoul saylagelmitir. Bu nokta Okul d
nrlerinin zellikle ortodoks marksistler tarafndan en ok
eletirilen yndr. O nlara gre, Frankfurtular, sylemlerinin
tad politik ierie ramen, her zaman dorudan bir politik
tavr almaktan ekinmilerdir. Bunun tek istisnas belki Marcu-
senin 1960lardaki tavrdr. Bu konumun, Okul dnrlerinin
hakikat anlaylaryla dorudan bir ilgisi vardr ve bu nokta
zerinde daha ilerde ayrntl bir biimde durulacaktr. Ksaca
s, Frankfurtular srarla kendilerine bir greli zerklik alan
yaratmaya almlardr. Bu greli zerkliin, belirli baz sa
kncalar olsa bile, Okulun kuramsal alandaki almalarnn
baarsnda nem li bir yeri olmutur.2
Grnberg, 1929da salk nedenleriyle emekliye ayrlmtr.
1930dan itibaren Horkheim er Okulun yeni mdr olmutur.
Horkheim ern mdr olmasyla birlikte Okulun temel yakla
mlarnda nemli deiimler grlmtr. Okulun temel ilgi
leri, ekonomik ve somut olandan felsefi ve kltrel olana doru
bir deiim geirmitir. almalarda Horkheim ern dnda
Pollock, Lvventhal, Adorno ve M arcusenin arlklar artm
tr. Almanyada Nazilerin iktidara gelmesiyle Okul iin zor bir
dnem balamtr. Okulun yeleri birer birer Almanyay terk
etmeye koyulmulardr. 30 Ocak 1933te iktidara gelen Hitler,
M art aynda Enstity "devlete kar eilimler tad" gerek
esiyle kapatmtr ve bylece Horkheimer, H itlerin niversite
den att ilk profesr olma onuruna erimitir. 1934den itiba
ren Frankfurt Okulu yeleri, A B D ye yerlemenin olanaklarn
aramaya balamlardr. 1935 ylnda, Columbia niversite-
sinden davet almlar ve Toplumsal Aratrm alar Enstits,
New Y orkta yeniden kurulmutur. Okul 1950ye kadar
A BDde kalmtr. 1950de Horkheim er ile Adorno Bat Alman
hkmetinin davetiyle Almanyaya dnmler ve Toplumsal
Aratrm alar Enstitsn Frankfurtta yeniden kurmulardr.
Horkheimer, ayn zamanda, Frankfurt niversitesine rektr
2 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, ev: nsal Oskay, Ara Yaynlar, stan
bul, 1989, s.23
JLSL
olmutur. Marcuse ve Lwenthal ise ABDde kalmlar ve bir
daha Almanyaya dnmemilerdir.
Tom Bottomore, Enstitnn tarihinde drt farkl dnem
belirler. Birincisi, 1923 ile 1933 arasndaki dnemdir. Ayn za
manda bir ekonomi ve toplum tarihisi olan ilk m dr Grn-
berg dneminde Enstit almalarnn byk ksm gl bir
deneysel karaktere sahipti. Grnberg, al bildirisinde, top
lumsal bir bilim olarak marksizm dncesini ortaya koymutu.
Burada Grnberg, materyalist tarih kavramnn ne bir felsefi
sistem olduunu ne de olmay amaladn, nesnesinin soyutla
malar olmayp, gelime ve deime srecindeki verili somut
dnya olduunu ileri srmtr. Bu dnemin rnleri olan
W ittfogelin inde Ekonomi ve Toplum, Grossm anm Birikim
Yasas ve Kapitalist Sistemde k, Pollockun Sovyetler Birli-
inde Ekonomik Planlama Denemeleri gibi yaptlar, bu nitelikte
almalardr.3
kinci dnem, Enstitnn etkinliklerini yneten bir ilke ola
rak Yeni-Hegelci eletirel kuramn ayrt edici dncelerinin
aka ortaya konduu 1933 ile 1950 arasndaki srgn dnemi
dir. Fikir ve aratrma istemlerinin bu yeniden ynlendirimi, ger
ekte birka yl nceden 1930da Horkheim ern Enstitye m
dr olarak atanmasndan sonra balamtr. Bu dnemde tarih
ve ekonomiden ok felsefe, Enstitnn almalarnda arlkl
bir yer kazanmaktayd. Bu eilim, Marcusenin 1932de, Ador-
nonun da 1931den itibaren balayan Frankfurt Okulu ile gevek
bir birliktelikten sonra 1938de ye olmalaryla pekiti. Enstit
ayn zamanda psikanalize kar gl bir ilgi duymaya balad ve
bu ilgi sonraki almalarda baat bir ge olarak kald.4
1950de Enstitnn Frankfurta dnmesiyle birlikte "eleti
rel kuram"n esas fikirleri aka birok temel m etinde ortaya
kondu ve "Frankfurt Okulu", Alman toplumsal dncesi ze
rinde nemli bir etki yapmaya balad. Sonralar, "Yeni Sol"un
ortaya kyla Avrupann byk bir ksmnda ve Enstitnn
3 bkz. Tom Bottomore, Frankfurt Okulu, s.9
4 bkz. Tom Bottomore, a.g.y., s.9-10
baz yelerinin, zellikle M arcusenin, ABDde kalyla bu l
kede Okulun etkisi yaylmaya balad. Bu dnem, Frankfurt
O kulunun dnsel ve siyasal en byk etkiye sahip olduu
dnemdir ve 1960larm sonlarnda radikal renci hareketinin
hzl bymesiyle zirvesine ulamtr. zellikle, Marcuse, Marx
ve M aodan sonra solun en nemli ismi haline gelmitir.5
1970lerden itibaren Enstitnn drdnc dnemi bala
m, Frankfurt Okulunun etkisi yavaa zlmeye yz tutmu
ve Horkheim ern 1973, Adornonun 1969 ve M arcusenin 1979
tarihlerindeki lmleriyle birlikte artk bir Okul olarak varln
yitirmeye balamtr. Son dneminde kken olarak kendisini
etkileyen marksizmden geni lde. uzaklam grnmesine
ramen, okulun baz temel kavramlar marksist olan ve olma
yan birok sosyal bilimcinin yaptlarna girmi, Marxn tarih ve
modern kapitalizm kuramlarnn yeniden ortaya konan biimle
rinde ve toplumsal bilginin olanakllnn artlarnn yeniden
eletirisinde zgn bir ekilde Jrgen Habermas tarafndan da
gelitirilmitir.6
Bu almann konusu olan Frankfurt Okulu, bu ereve
iinde, ikinci ve nc dnemlerdeki Frankfurt Okuludur.
Bunun nedeni ise, Okulun en temel dnrlerinin yaptlarn
bu dnemlerde ortaya koymalardr. lk dnemde, bu dnr
lerin belirgin bir arlklar yoktu. Son dnemde ise artk onlar
yaamyordu. Bu son dnemin belirleyici dnr, Okulun
ikinci kuak filozoflarndan, A dornonun asistan Jrgen H a
bermas (d,1929)dr. Bu kuan dier nemli figrleri ise, Alf-
red Schmidt, Oscar Negt ve Alfred W ellmerdir.
Frankfurt Okulunun yntemsel tavr olarak en tipik zelli
i, srekli ortaya koyduu disiplinlerst yaklamdr. zellik
le, Horkheimer, Adorno ve Marcuse gibi yeler, yaamlar bo
yunca, ok farkl alanlarda dnce retmiler, stelik bunlar
arasnda belirgin bir btnl srekli korumulardr. Daha
genel anlamda, Frankfurt Okulunun baz yeleri belli alanlar-
5 bkz. Tom Bottomore, a.g.y., s.10
6 bkz. Tom Bottomore, a.g.y., s.9
da younlam olsalar bile, Okulun genel dnce izgisinde
bu btnlk srekli korunagelmitir. "Eletirel kuram" denen
adlandrma da zaten youn olarak bu btnlk imgesini ifade
eder. Eletirel kuram, bir anlamda, yararlanlabilecek tm di
siplinlerden yararlanarak genel bir toplumsal felsefe, kuram
oluturma abasdr. Aslnda Frankfurt O kulunun bu disiplin-
lerst tavr ve ok ynll, kendi iinde m odern toplum un
dayatt toplumsal iblmne ve dar uzmanlamaya da ciddi
bir eletiri iermektedir.
Okulun, zellikle en u biimde A dornonun yazlarnda
grlen bir dier tipik zellii ise dile kar olan tavrdr. Genel
olarak dnce dnyasnda, Frankfurt O kulunun rnlerinin
okunmas olduka g ve hatta zaman zaman anlalmaz yapt
lar olduu ileri srlr. Bu, aslnda, hi de yanl olmayan bir
saptamadr. Bunun nedenini Marcuse, Adorno adna kendisine
yneltilen bir soruya yant olarak yle aklar: "Bunun nedeni,
olaan dilin, olaan dzyaznn, hatta incelmi olannn bile
yerleik toplum yaps tarafndan, bireyin toplumdaki iktidar
yaps tarafndan denetlenmesini ifade etme durum unda brak
lacak derecede istila edilmi olmas; bu srece kar kabilmek
iin de kullandnz dilde bu uymaclktan kopabilmi olduu
nuzu kantlamak, bu konuda okuyucunun dikkatini ekmek zo-
rundasnzdr. Bu ise, sentaksta, gramerde, kelimelerinizi hatta
tmcelerinizdeki noktalam a iaretlerini kullanmanzda da al
lmtan bir kopma abas ister".7 Zaten, topluma meydan oku
mak onun diline de meydan okumay ierir.8
Bu tavrn en belirgin olduu Frankfurt Okulu dnr, yu
karda ifade edildii gibi A dornodur. O rhan Koakm belirttii
gibi, Adorno, "doallktan, dolayszlktan hep kanmtr. Ko
laylktan da. Bu etrefillik, bizi bir sahte kolaylk iinde tutsak
eden o karmak toplumsal mekanizmann izdmdr. Bin
trl dolaymdan oluan bu sahte dolayszln bysn boz
7 Bryan Magee, Yeni Dn Adamlar, ev: Mete Tunay, Birey ve Toplum Ya
ynlar, Ankara, 1985, s.73
8 T.W. Adorno, Prisms, Mit Press, Cambridge, Massachusetts, 1992, s.225
mak iin onun kadar zor, onun kadar "eylemi" olmak gere
kir. A dornonun paragraflar birer "cisim" gibidir; sert yzeyleri
ve gergin dengeleriyle souk talara benzerler."9
A dornonun yazlarnda "ben" szc yer almaz. "Bana y
le geliyor ki" ya da "dnyorum ki" gibi balayan cmleler bu
lunmaz. nk o, dnceyi yazarn kiisel psikolojisine indir
geyen byle bir anlatma her zaman kar olmutur. M etnin an
lam yazarn niyetinin bir trevine indirgenemez.10
Orhan Koakn vurgulad gibi, "Adornonun cmlesinde
"de", "dahi" gibi balalar kaldrlmtr. "Daha nce de belirtti
imiz gibi", "grdmz gibi", "u halde" gibi gei cmlelerine
hi rastlanmaz. Btn bunlar, znenin nesneye, eldeki konuya
dsal bir mdahalesi sayar. Nesne, kendi mantn, kendi bi
im ilkesini izleyebilmelidir. znenin grevi, bu ileyiin nn
deki d engelleri kaldrmak, nesneyi yazarn manyerizmlerin-
den korumaktr."11
Adorno, rettii m etinlerde, "serimleme-dm-sonu" ya
da "varsaym-gelitirme-kamtlama-sonu" gibi ina emalarn
kullanmamtr. Onun metinleri, merkezi kolaylkla belirlene
meyen metinlerdir. Ancak bu, onun metinlerinin merkezinin
olmadn gstermez. Kendisinin de bir yerde dedii gibi, onun
yazlar; "her noktas merkeze ayn uzaklkta bir yaz"dr.12 Belki
de bu nedenle Adorno, yazd her cmlenin tam olarak anla
lmas iin, her cmlenin, m etnin btnl dolaymyla ele
alnmas gerektiini srekli vurgulamtr.13
Tipik bir Adorno metnini, O rhan Koak u ekilde tanm
lamtr:
"Tipik bir Adorno fragman, bir yanlla balar, bir kr noktay
la. Bu yanl, kendi i hareketiyle, yavaa geceden gne geer
gibi, doruya dnr. kin eletiri, yanln kendi yanlln
9 Orhan Koak, "Maelstrm slubu", Defter, say:5, Haziran-Eyll 1988, s.9
10 bkz. Orhan Koak, agm, s.9
11 bkz. Orhan Koak, agm, s.10
12 bkz. Orhan Koak, agm, s. 10
13 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.255
grmesini ve yerini doruya brakmasn salar. Bilgi mitten
beslenir, kr inantan. Aydnlk, karanlktan kaarken enerjisi
ni de ondan alr. Aydnlanmann diyalektiidir bu: Mit, aydn
lanmann kklerini iinde tar; aydnlanma da hep mite d
nme tehlikesini ierir, u noktasnda yeni bir krlk halini
alr. Btn bilgi, kt bir dten uyanmaya benzer. "u
Gerekten de A dornonun yazdklaryla iletiim kurmak ko
lay deildir. Aslnda kiminle iletiim kolaydr ki? H er anlama
abas, znenin anlama isteini ve katlmn talep eder. H er
felsefi metin bir hakikat araydr; hakikatin kendisi deil. D o
laysyla hakikat m etnin iinde deil, ufkundadr. Ufuktakini
grmek ise kolay deildir, asgari bir dikkat ister.
3.1 Diyalektik
rankfurt O kulunun epistemolojisinin en nemli zellii
F idealizm-materyalizm ikilemindeki konumlandr.
zellikle H orkheim er ve Adorno iin bu temel ikilem almas
gereken bir ayrmdr. Ayrca her ikisi de H egelde ve zellikle
Marxta bu ayrmn almas yolunda ok nemli bir potansiyel
bulur. dealist Hegel - materyalist Marx emas iinde pek akla
yatmayan bu yaklam, aslnda Hegel, Marx ve sonrasnda
Frankfurt Okulunun "diyalektik" anlaylarndan kaynaklan
maktadr. ster idealizm, ister materyalizm vurgulu olsun diya-
lalektik bu ikilemi ama perspektifini iinde tar.
Horkheim er ve Adorno, zne ve nesneyi m utlak olarak ay
ran kaba materyalizme ve bu ikisinin zdeliine dayanan m e
tafizie kardrlar. Ancak onlar, ne materyalizmi ne de metafi
zii reddetmezler. Diyalektikte, onlara gre her ikisine de yer
vardr. Bunun nvelerini Marxn 1844 Elyazmalarnda bulur
lar: "Dnce ve varlk gerekten ayrdr birbirinden, ama ayn
zamanda birlik iindedirler."15 O rhan Koakm vurgulad gibi,
"Marx ilkin Hegelin idealizmini eletirmi, bilin denilen eyin
insan bilinci olduunu ve toplumsal gereklik iinde, onun bir
paras olarak yer aldn sylemiti. kinci admda da Feur-
bachn felsefi maddeciliini eletirmi, felsefenin nesnesi olan
varln insani ve toplumsal gereklik olduunu, soyut doal bir
varlk olmadn sylemiti. Baka bir deyile, bilin insanlarn
bilinciydi, ama varlk da bilinli toplumsal varlkt."16
Aslnda H orkheim er ve A dornonun temel abas, tikel ola
15 Kari Marxtan aktaran Orhan Koak, ''Horkheimer ve Frankfurt Okulu", Akl
Tutulmas, (Max Horkheimer, Metis Yaynlar, stanbul,1990) iin nsz, s.19
16 Orhan Koak, a.g.y., s.19
na, iinde varolduu genel (btn) olanda bir hareket alan
salamak ve genelin tikel zerindeki hegemonyasn krmaya
almaktr, iinde ar basan yan olarak yanl barndran ve
btnnde yanl olan genel iinde tikelin yaam um udu, ken
disinin zerkliine baldr. Burada "genel" ile ifade edilmek is
tenen "toplumsal yap", "totalite", "dzen"dir. "Tikel" ise bu b
tnn paras veya paralar anlamnda "birey"den "smf'a ka
dar genileyebilen bir intervali iermektedir. Tikel genelin iin
de varolmak durum undadr, onun dnda bir varolu tikel iin
olanakl deildir. Ancak, sz konusu zerklii sayesinde tikel,
genel iinde, ona teslim olmadan kendi varln koruyabilir ve
geneli kendi tercihleri ynnde deiime zorlayabilir. Frankfurt
Okulunun bu isel kurgusu, yelerinin dnce rettikleri her
alanda olduu gibi epistemolojilerinin de temelidir.
"Dnce nesnenin bir kopyas deildir, tersine nesnenin
kendisinden kar. Dnm enin aydnlatc ynelimi, mitoloji-
letirmeden uzaklama, bilincin resim zelliini siler."17 "Bir
dncenin bir gerekliin resmi olduunu syleme, o gerekli
i elde tutm a ve bylece szn gerekle edeer olmas, nce-
siz-sonrasz hep burada olu, yani ezeli-ebedi olma biimindeki
mitsel zelliklerle bir tutulur. Byle bir tutum, zne ile nesne
arasna birincinin dierini grmesini engelleyen bir duvar ekti
i gibi, dahas zneyi etkenlikten karr, stne resimler yans
yan edilgen bir ayna durum una sokar."18 Adorno iin z-
ne-nesne ilikisi, ne m utlak bir ikilem ne de m utlak bir birliktir.
Aslnda nesne ve zne bir anlamda birbirlerinden oluurlar, fa
kat hibir zaman biri dierine indirgenebilir deildir.
Horkheim er ise Hegel metafiziini, bilgi denen eyin sonsuz
znenin bilgisi olduu biimindeki sayltya, dier bir deyile,
zne ile nesne, akl ile madde arasnda bir zdelik olduu yo
lundaki m utlak varln en son stnlne dayanan sayltya
sahip olmakla eletirir. Ancak, Horkheim er, Hegelin zdelik
17 T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, Mziksel Dnya topyasnda Ador
no ile bir Yolculuk, Ara Yaynlar, stanbul,1991, s.43
18 .Naci Soykan, a.g.y., s.43
kuramna kar olduu kadar, 19. yzylda Hegele bu konuda
yneltilen eletirilere (irrasyonalizm) de kardr. Horkheimer,
hem zne ile nesnenin zdelii kuram ndan uzak kalabilen
hem de zneye deneyimleriyle verilenin tesine gitme hakk ta
nyan bir epistemolojinin mmkn olduunu savunur.
Bir anlamda, Adorno ve Horkheim er epistemolojisinin te
mel zellii, onun, bilincin greli zerkliini hep gndemde tu
tan bir materyalizm oluudur. Tikel-genel diyalektiine geri d
nersek, materyalizmin aslnda znenin yanl btn iinde kal
masn salayan, onu, o btn dnda hibir ey olmad konu
sunda ikna eden ve ayaklarn yere bastran olumlu anlamda bir
ayakba olduu "sylenebilir. Adorno ve Horkheim er, diyalek
tii Hegel ve Marxtan farkl bir biimde tanmlarlar. Onlara
gre, Hegel ve Marxn diyalektikleri iki ucu kapal, tam am lan
m diyalektiklerdir. Hegelin diyalektii burjuva devletinde,
Marxm diyalektii ise komnist toplum da son bulur. Oysa
A dorno ve Horkheim er iin diyalektiin tamamlanacan d
nmek diyalektiin kendisiyle eliir.
Horkheim er, "ak ulu diyalektik" kavramn kullanr. "Ak
ulu diyalektik, akla uygun olann tarihin herhangi bir nokta
snda tamamlanm olduunu kabul etmez, sadece dnceleri
sonuna kadar gelitirmek ve nihai sonularna ulatrmakla e
likileri ve gerilimleri giderebileceini, tarihsel dinamii sonuca
ulatrabileceini dnmez."20
A dornonun kavram ise "negatif diyalektiktir. Ona gre,
diyalektik zdesizliin farknda olmay ierir. "O, nceden bir
hareket noktasna taklp kalmaz. H areket noktasnn kanl
maz yetersizlii, dnd eydeki kendi kusuru, diyalektie
dnceler sunar".21 Diyalektikte "sentez" adm "zdelik"i,
"tez-antitez" adm "eliki"yi ima eder. A dornonun negatif di
yalektiinde "zdelik", "eliki"nin bir baars deil, tersine g
19 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.76-78
20 Max Horkheimerdan aktaran Orhan Koak, "Horkheimer ve Frankfurt Oku
lu", s.36
21 T.W. Adornodan aktaran .Naci Soykan, Mziksel Dnya topyasnda Bir
Yolculuk, s.24
nah, ayb olarak grlr. eliki, A dornoda kendini salama
alacak bir payanda istemez. nk o "dman" olan zdelikle
yzlemekten ekinmez. elikiden arnmaya almak bouna
dr. elikisiz olarak ortaya kan her model, varlk, varolu,
ontolojik modeli gibi elikili grnr.22 Negatif Diyalektik,
Hegel - Marx diyalektii gibi, ba sonu bal bir diyalektik de
ildir. O hep vard ve var olacaktr.
"Diyalektik, kendisinin dndaki baka sistemlerin gerei
bulmu gibi grnme savlarna kar karken gl ve grkem
lidir. Ama kendi varsaymlarn ve sayltlarn oluturup ifade
ederken, kendine kar bu dikkati gstermemektedir."23 Sanki
diyalektik, paradoksun evcillemi halidir. Negatif diyalektik
bundan utanmaz. Gerekten de negatif diyalektik, bir yandan
verili olann almas drtsn srekli iinde tarken, bir yan
dan da, alternatif bir m utlak kurgu iermez. Ancak diyalektik,
A dornonun syledii gibi, mutlak olan dnebilmemizi sa
lar. Aslnda varolmayan, kuramsal olarak varolmas mmkn
olmayan bir m utlak ile verili olan arasndaki ilikiyi ancak diya
lektik kurabilir. Bu da verili, koullu olandan hareketle bir ko
ulsuz, yani m utlak olan dnme diyalektiidir.
3.2 Eletiri
Diyalektik, verili olanla topya arasndaki ilikiyi eletiri ile
salar. Eletiri, Frankfurt Okulunun adm belirleyecek kadar
nemli bir kavramdr. lk kez Horkheim er tarafndan kullan
lan "Eletirel Kuram" kavram bu Okulu tanmlamakta kullan
lan en nemli adlandrmadr. Ancak, Eletirel Kuram iki farkl
eletiriyi diyalektik eletiriye ulamak iin birlikte kullanr.
Bunlar ikin (im manent) ve akn (trancendent) eletiridir.
kin eletiri, Horkheim ern A kl Tutulmasnda syledii
gibi, "tarihsel balam iinde, varolann karsna kendi kavram
sal ilkelerinin iddialaryla kmak, bylece ikisi arasndaki iliki
22 .N. Soykan, a.g.y., s.40
v Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.99
yi eletirmek ve onlar amak"24 demektir. Bu, bir bakma, bir
kuram kendi ilkeleriyle eletirmektir. Dayand varsaym da,
olgu ile kavram arasndaki "indirgenemez gerilim"dir.25 kin
eletiri ncelikle kuramn kendi kavramsal ilkelerini ve ltle
rini ele alr. Arkasndan, bunlarn uzantlarn ve sonularn or
taya koyar. Sonra da, kuram yeniden bu sonular asndan
kurcalar, deerlendirir. Bu anlamda eletiri, kuramn dndaki
bir lte dayanmaz; "ierden" hareket eder. Aratrmacnn
karsndaki nesne, zdelik ve farklln birliinden olumak
tadr; yani elikilidir. Nesnenin kendisi hakkndaki gr
(ideology of identity) nesnenin gerekliiyle olumsuzlanr.
Kendi ltleri asndan baarsz kald gsterilir. Ama bu,
sz konusu ltlerin kabullenilmesini de gerektirmez; bunlarn
elikili gerei gizlemekte oynad rol de pratik asndan ele
tirilir. Kavramla nesnenin karlkl eletirisi yoluyla, nesnenin
tarihi iinde gml kalm boyutlarn kullanlmam seenekle
rin, girilmemi yollarn varl duyurulur.26 (rnek: Marxn e-
konomi-politik eletirisi)
Adorno, kltrel normlar ele al bakmndan, ikin eleti
rinin, akln zerkliini iddia etm e ve kltrn tarihten bamsz
bir i dinamii olduunu savunma hatasna dtn ileri s
rer. Kltr kendi ltleriyle deerlendirmek, A dornoya g
re, tarihin kltr zerinde brakt yara izlerini grmemek ve
kltrn ezenler ve ezilenler ayrmna dayandn farketme-
mek anlamna gelir.27
Akn eletiri, bir btn olarak btnle ilgilenir ve tikeli e
itli dolaymlar ve farkll iinde inceleme zahmetine katlan
maz. Yine de, hibir diyalektik eletirinin vazgeemeyecei o b
tnlk imgesini koruyan da akn eletiridir. Adornoya gre, a
kn eletiri de, kltrel zerklii reddetmekle, kltrn gerek
teki bamszln hazrlayan glerle, piyasa ekonomisiyle ve
24 Max Horkheimerdan aktaran Orhan Koak, "Horkheimer ve Frankfurt Oku
lu'1, s.42
25 Orhan Koak, a.g.y., s.42
26 Orhan Koak, a.g.y., s.43
27 bkz. Orhan Koak, a.g.y., s.45
devlet aygtlaryla bilinsiz (kimi zaman pek bilinli) bir ibirlii
iine girmektedir. zellikle 2. Dnya Savandan sonra Frank
furt Okulu dnrleri, btn ideolojik niteliine karn klt
rn halis rnlerinin pratikte gereklememi olan bir diren
esi, bir doruluk an ierdiini vurgulamlardr. A dom oya
gre hedef, bu iki tr eletirinin gergin birliini korumaktr.28
kin eletiri, kklerini herm eneutik geleneinde bulurken,
akn eletiri ortodoks marksist sosyolojinin genelde kulland
yntemdir. Bu iki rnekten de grld gibi, bu noktada da
idealizm-materyalizm ikilemi yeniden ortaya kmaktadr. Di
yalektik eletiri, her ikisinden de vazgemeden, bir aya "ier
de", bir aya "darda" yoluna devam etm ek durumundadr.
Dolaysyla Frankfurt O kulunun bu konudaki tavr da gerilim
lidir. Hem tarihe dardan dayatlan bir akl reddederler hem
de gereklii olduu gibi kabul etmezler. Bu ikisi arasndaki ba
kuran da diyalektiktir. Gereklik, akl asndan eletirilmeli,
ama akl da ebedi ve akn bir ideal olarak alnmamaldr.29
3.3 Akl
Frankfurt Okulu gelenei ayn zamanda bir "akl eletirisi"
olarak da okunabilir. M odern toplum un eletirisinde en fazla
kullandklar alan, Aydnlanmadan bu yana akim geliimidir.
Horkheim er akln eletirisine girerken ok nemli bir ayrm ya
par: "Verstand" (znel akl ya da anlama yetisi) ve "Vernunft"
(nesnel akl ya da evrensel akl). Aslnda bu, K anttan beri Al
man felsefesinde nemli yeri olan bir ayrmdr.
znel akl, sadece znenin bir niteliidir. Nesne ise dzen
siz, kaotik bir yndr. znel akln grevi bu kaotik yn d
zenli bir hale getirmektir; onu, ayrtrmak, snflandrmak ve
kullanmaktr. znel akl, paralayc, analitik ve biimseldir;
eylerin d biimleriyle, grnleriyle ilgilenir ve ayr oluu
temel alr.30________
28 bkz. Orhan Koak, a.g.y., s.45
29 bkz. Orhan Koak, a.g.y., s.39
30 bkz. Orhan Koak, a.g.y., s.40
znel akl, grngler dnyasn saduyu denebilecek harc-
alem akla gre dzenleyip yaplatrr. Onun iin dnya yalnz
ca kendilerine benzeyen ve birbirlerine tam am en zt olan belli
sayda varlklardan olumu bir dnyadr. O, dnyay byle alg
layabildii iin de, bu grnn oluturduu yzeyin derinin
deki diyalektik ilikileri kavrayabilecek biimde dolaymszl
ap, ardna nfuz edememektedir.31
H orkheim era gre, znel akl, dnme aygtnn soyut ile
yiidir, snflandrma, karsama ve tmdengelme yeteneidir.
O, kabul edilmi amalara ulamak iin seilen aralarn yeterli
olup olmad zerinde durur, amalarn kendilerinin de akla
uygun olup olmad sorusunu sormaz.32
Nesnel akl ise, z ile grn arasnda, para ile btn ara
snda bir balant olduunun farknda olan akldr. Dnyann
paralanm, blnm grntsn daha yksek bir birlik ideali
adna eletirebilen de bu akldr.33 Nesnel akl, yzeydeki gr
n ap derindeki ilikileri kavrayabilecek bir zihinsel yetidir.34
H orkheim era gre, nesnel akl kuram, insan ve amalarn
da iine almak zere btn varlklar kapsayan bir sistem ya da
hiyerari kurmann peindeydi. Bir bakma, insann hayatnn
akla uygunluk derecesini belirleyen, bu btnlkle arasndaki
uyumdu. Bu akl kavram, znel akl darda brakmyor, ama
onu evrensel bir aklsallm ksmi, snrl bir ifadesi olarak g
ryordu. Dolaysyla bu iki akl birbirlerine kart grnseler de
aslnda birbirlerini tamamlayan bir nitelie de sahiptiler.35
Horkheim ern kartezyen felsefe karsndaki tutum u ciddi
biimde eletireldi. zne ile nesnenin kategorik bir biimde
birbirlerine zt eyler olduu dncesi D escartesn rnyd
ve bu dnce, m odern felsefenin en nemli niteliiydi. Kartez
yen felsefede rtk biimde, akln yalnzca znel boyuta indir
31 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.95
32 bkz. Max Horkheimer, Akl Tutulmas, ev: Orhan Koak, Metis Yaynlar, s
tanbul, 1990, s.55-56
33 Orhan Koak, "Horkheimer ve Frankfurt Okulu", s.40
34 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.95
35 Max Horkheimer, Akl Tutulmas, s.56
_L
genmesi yer alyordu. Bu ise, z ile grnn ebedi olarak bir
birinden ayr saylmasna; bylece, status quonun eletirisiz bir
biimde benimsenmesine yol ayordu. Sonuta ise, aklsallk
gitgide daha ok sentetik nitelikteki akl olaca yerde, genel
geer nitelikteki anlama yetisine (znel akl) dnm bulunu
yordu. Bu yzden de, 19. yzyl sonlarndaki irrasyonalitenin
akl karsndaki eletirileri, her eyden ok, akim zmleyici,
biimsel, ayrtrc anlama yetisine (znel akl) indirgenmi
oluundand. Bu eletiri, zmleyici aklsall tek kalemde bir
kenara atmakla birlikte, H orkheim erm katlabilecei bir eleti
riydi. Horkheim erm katlmad, akln ve mantn snrl bir
yeti olan anlama yetisiyle zde saylmas oluyordu.36
Ancak Frankfurt Okulu ayn zamanda, zne ile nesne, esas
(ya da z) ile grn, tikel ile tmel arasndaki farkllklarn
ortadan kaldrlp uyum salanabilecei yolundaki topik d
nceye de karyd. "Vernunft" onlara gre, kiilerin yalnzca
znel edimlerinin oluturamayaca nesnel bir akld. Bylece
her ne kadar felsefi bir idealden toplumsal nitelikte bir akl an
layna geilmi olunuyorduysa da, anlaylar hl metafizik
kkenlerini koruyordu. Sradan Marksizm bu eilimlerin teki
(monist) materyalizm iinde yeniden ortaya kmasna izin ver
miti. Frankfurt Okulu ise, teki materyalizme kar kmaktan
hibir zaman vazgememitir.37
Aydnlanma, znel akl ile nesnel akl arasndaki dengeyi
bozdu; znel akl martt ve nesnel akl bastrd. Bir anlamda,
Aydnlanma sayesinde, znel akl, nesnel akln alanna tat ve
onu igal etti. Akln znellemesinin sonular, modernliin en
ok eletirilmesi gereken ynlerini oluturdu. znelci gr ge
erli olunca, dnce de herhangi bir amacn kendi iinde de
erli olup olmadn belirleyemez oldu. lklerin benimsene-
bilirlii, eylem ve inanlarmzn ltleri, ahlak ve siyasetin te
mel ilkeleri ve btn nemli kararlarmz, akln dndaki e t
36 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.96-97
37 bkz. Martin Jay, a.g.y., s.101
menlere bal durum a geldi.38 G erek bilimsel, gerekse gnlk
kullanmda, akl genel olarak zihnin egdm yetisi olarak g
rlmeye baland. Bu yeti, sistemli olarak kullanlarak ve nn
deki engeller, rnein bilinli ya da bilinsiz duygular kaldrla
rak gelitirildi ve etkinlii artrld. Aslnda, toplumsal gerekli
i yneten g hibir zaman tam anlamyla akl olmamt; ama
bugn akln her trl zgl eilim ve tercihten arndrlmas ar
tk onun insan eylemleri ve hayat tarzlar hakknda bir yargda
bulunma grevine bile srt evirdii bir noktaya ulamtr.39
Horkheim era gre, Aydnlanma filozoflar, dine akl adma
saldrdlar. Ancak sonuta, din ile birlikte kaybeden, felsefenin
temel g kayna olan metafizik ve nesnel akl kavram oldu.
Gerekliin doasn alglama ve hayatmza yn verecek ilkele
ri belirleme arac olarak akl kavram bir yana atlmt.40
Frankfurt Okulunun en gl yanlarndan biri de, Aydn
lanmay yeni batan yazmalardr. Getirdikleri toplumsal eleti
ri, bir bakma m odern akln eletirisidir. Bunun temelinde de
Aydnlanmann ulat sonular yatmaktadr. Frankfurt Oku-
luna gre Aydnlanmann vard sonu kendi kendini imhadr
ve bunun iki ana nedeni vardr.
Bunlardan ilki, Aydnlanmann akl getirdii noktada bire
yin siliniidir. A dornonun deyiiyle, "niteliksel olarak farkl
olan ve zde olmayan (non-identical), niceliksel zdelik iin
de erimitir."41 Akln yalnzca amalara ulamak iin kullanlan
aralarla tanmlanr olmas yeni bir egemenlik biimi yaratm
tr; tmelin akl yoluyla tikel zerindeki egemenlii. nk ar
tk tmel akln somuttaki gereklemesi gibi grnm ektedir bi
reye. Bu dayatma bireyce gereklemi evrensel akl olarak al
glanmakta ve bireyin toplumsal iblmndeki konumu dola-
m.
aktr? Bir hakl karma istendiinde, neden gzlemin doru
luun tek gvencesi olduu sorulduunda, pozitivistler yine
gzleme bavururlar. Am a onlarn gzleri kapaldr. Pozitivist
ler, aratrmann makineyi andran ileyiini, olgu toplama,
dorulama, snflandrma, vb. arkn durdurup, bunlarn anla
m ve dorulukla ilikisi zerinde dnmek yerine, bilimin
gzlemlerle hareket ettiini tekrarlar ve ileyiini betimlerler.
Kukusuz, ilerinin dorulama ilkesini gerekelendirmek ve ka
ntlamak olmadn, sadece bilimsel terimlerle konumak iste
diklerini syleyeceklerdir. Baka bir deyile, kendi ilkelerini
-dorulanmad srece hibir nermenin anlaml olmad il
kesi- dorulamay reddetmekle, petitio principii (kantlanm a
m, kantlanmas istenen bir ilkenin kant olarak varsaym) ha
tasna dmektedirler.57
topyac dnceler yerine olgulara ve saduyuya uyulmas
yolundaki pozitivist buyruk, dinsel kurumlar tarafndan yorum
land biimiyle gereklii benimsemekten ok farkl deildir;
nk sonuta dinsel kurumlar da birer gerektir. ki kamp da
bir doruyu dile getirmekte ama onu m utlaklatrarak arpt
maktadr. Pozitivizm, dogmatizm eletirisini yle bir noktaya
gtrm ektedir ki, bu eletirinin kayna olan doruluk ilkesi de
iptal edilmektedir. Buna karlk, metafizik de bu ilkeyi o kadar
katica savunmaktadr ki, doruluk kendi kartna dnm ekte
dir. H er iki okul da zerk bir nitelik tamamaktadr. Biri zerk
akln yerine k metodolojileri, bryse bir dogmann otorite
sini geirmektedir. Aydnlanmann kartna dnmesi gibi, bi
lim de neredeyse m odern bir din haline gelmitir.58
Frankfurt Okulunun en nemli kavramlarndan biri de hak
l karma (rechtfertigung) kavramdr. "Mutlak doru", "evren
sel z" gibi kategorileri peinen reddeden Okul, kurumlam,
yerleik her trl hakikat syleminin aslnda m utlak olmad
n, ama yalnzca hakl karlm olduunu ileri srer. Tarihin
galipler tarafndan yazlmas gibi, egemen dorular da yalnzca
57 bkz. Max Horkheimer, a.g.y., s. 107
58 bkz. Max Horkheimer, a.g.y., s. 118
hakl kmlardr. Bu saptama hakl km bir dorunun k
msenmesini gerektirmez, sadece hakl km olmakla mut-
lakln bir ve ayn ey olmadn ortaya koyar. Tm alanlarda,
girilmemi dar sokaklarn, bastrlm seeneklerin, karlanma
m gereksinmelerin yanllndan deil; sadece onlarn hakl
kamam, kaybetmi olduklarndan szedilebilir. Btn bun
lardan, ok gl bir rlativizm kokusu yaylyor olabilir. Bir
noktaya kadar evet. Ancak her trl "mutlak" olan reddeden
Frankfurt Okulu, elbette ki onun da snrlarn izer. Einste-
inn grelilik kuramna gre, hareket halindeki bir trenin iin
de zplayan topun hareketi, biri trenin iinde dieri trenin d
nda iki ayr kii tarafndan farkl biimde gzlemlenir. Bunun
nedeni ise, bu iki gzleyenin farkl koordinat sistemlerinde bu
lunmalardr. Einsteinn grelilik kuram iin verdii bu rnek
fizik bilimine aittir. Ve o, bu kuram ile Newtonun zaman ile
mekann mutlak olduu grn geersiz klmtr. Bu fizik
grelilik, toplumsal alanlara da uygulanm ve burada da belli
anlamda koordinat sistemlerinden szedilmitir. Ancak burada
koordinatlar, znenin sahip olduu zihinsel, ideolojik koordi
nat anlamndadr. Frankfurt Okulu mutlak doruyu reddeder,
ama "hem yle hem byle"yi de reddeder. H er hakikat sylemi,
kendi koordinatlar ierisinde m utlak doruluk iddiasn tar.
Yani bir yandan mutlak doru yoktur, bir yandan da her haki
kat sylemi, kendi sylemini karsnda bulduu syleme daya
tr ve bylece bir atma, bir gerilim oluur. Bu atmada,
kendi syleminin baskn kmas, kendi hakikatinin hakl k
mas sonucunu verir. Ama o, bu hakl karma mcadelesinde,
iinde yanl da barndryor olmasna ramen, kendi hakikati
nin mutlaklma, evrenselliine inanmtr. Aksi halde bu bir
oyun olurdu ve atmann halislii kalmazd. Bu byk bir ge
rilimdir. stenirse eliki de denilebilir. Jameson, A dornonun
aklnn ktmser, iradesinin ise iyimser olduunu ileri srer.
ok dorudur. zne, bu anlamda, eliik olmak durum unda
dr. nk bir yandan o, kendi dorusunu hakl karmak iin
mcadele eder, dier yandan ise onun iin bu dorunun dn-
ebilecei mutlak bir doru yoktur. Yani zavall zne, elinde di
er hakikat sylemlerinin fleyip sndrmeye altklar bir
kk meale ile olmayan byk n dmesini arar. Esas zor
olan, varolmadn bile bile byk aramaktr. Frankfurt
Okulunun ve zellikle A dornonun byk gerilimi (elikisi)
buradadr. Frankfurt Okulu ve zellikle Adorno kendi doru
suyla bile zdeleemez. Bir aya ierde ise bile, bir aya da
rdadr.
3.4 Kapitalizm
A ralarnda baz nemli farklar olmasna ramen Frankfurt
Okulu dnrleri, kapitalizmin tanmlanmasnda belirli bir or
tak payday paylayorlard. Bu ortak grleri David Held u
ekilde toparlar:
"1. ada toplum, kapitalist retim biiminin egemen olduu
bir toplumdur. Bu toplum deiim deerleri alveriini temel
alan bir meta toplumudur. rnler, insan istek ve gereksinim
lerini karlamak iin deil, deer ve kr gerekletirmek iin
retilirler,
2. rnlerin meta olma nitelii sadece deiimleriyle deil, so
yut dzeyde deiimleriyle belirlenir. Soyut emek, zamana da
yanan deiim, retim srecinin znel yann etkiledii gibi
nesnel biimini de etkiler,
3. Kapitalist toplumsal srecin birliini salayan toplumsal ili
kilerin toplam, onun fetilemesini ve eylemesini de salar.
nsan emeinin rnleri, bamsz, kendi ayr yaamlar olan,
doal deerler olarak grlr. Deiim, datm ve tketimden
kaynaklanan toplumsal ve maddi ilikiler dorudan anlalr
deillerdir; ancak bir yanlsama perdesi ardndadrlar, metala-
rn fetiizmi ile maskelenirler,
4. Kapitalizm uyumlu bir toplumsal btn deildir. O, hem
metalarn retimi hem de yanlsama alannda elikilerle te
mellenir. Egemen retim ilikileri, retimin gelimi glerini
engeller ve bir dizi elikiye neden olur. Dahas, ii kitlesinin,
retim aralarndan kopmas sermaye snfyla arasnda doru
dan bir eliki oluturur. Bu elikiler, ekonomik alann dn
da, kltrel alanda da boy gsterir. Toplumsal olarak retilmi
yanlsamalar (ideoloji) ve verili olan arasndaki eliki krize
neden olur,
5. Sermaye younluklu sanayilere doru varolan genel eilim,
sermayenin younlamasna neden olur. Serbest pazar, yava
yava yerini standart mallarn oligopollemi ve tekellemi kit
lesel retimine brakr,
6. Sermayenin organik bileimindeki ykselme, zaten istikrarsz
olan birikim srecini ktletirir. Bu sreci devam ettirebilmek
iin, egemenler, emperyalist genileme ve savan da dahil ol
duu her trl yolu denerler. "59
Frankfurt Okulu, yukardaki genel ereveye bal kalmakla
birlikte, bugnn kapitalizminin M aran malzemesi olan kapi
talizmden farkl olduunu ileri srer. Kapitaldeki ekonomi po
litik eletirinin geerliliini tm den reddetm eden, bugnn ka
pitalizminin zmlenmesinde sadece ekonomi politiin yeterli
olamayacan kabul eder. Bu nedenle, liberal kapitalizmle g
nmzn ge-kapitalizmi arasnda bir ayrm yapar. Ancak, za
man zaman, bir dnrden dierine veya ayn dnrde bir
balamdan dierine bu kavram farkl biimler alr. En sk rast-
lananlar, "ileri kapitalizm", "ileri sanayi toplumu", "dzenlenmi
kapitalizm" gibi kavramlardr. Bu kavramlar, ok ince nanslar
bir yana braklrsa eanlamldr. Bu kavramlarla, liberal kapita
lizmden farkl olarak ifade edilmek istenen iki temel zellik
vardr. Birincisi, ge-kapitalizmde ekonomik alann eskisinden
daha az nemli olmas ve bu boluun dier alanlarca (kltr,
ideoloji) doldurulmasdr. zellikle kltr endstrisi blm n
de bu konu zerinde ayrntlaryla durulacaktr. kincisi ise,
ge-kapitalizm dneminde devletle sermayenin ok daha belir
gin bir i ieliinin olmasdr.
Snfsal kartlk ve krizin bir ke ve devrimci dnme
yolaacan ileri sren ortodoks marksizmden farkl olarak,
Adorno, krizin ve snf elikilerinin etkilerinin kontrol altna
alnabilir olduunu savunmutur. Bu nokta nemlidir nk
59 David Held, Introduction to Critical Theory, s.41-42
kapitalizmin zorunlu olarak yerini baka bir toplumsal yapya
terk edecei gr, marksizmin bir bilim olarak anlalmas
gerektiini ifade eder. Oysa A dornoya gre, marksizm bir bi
lim deil, felsefedir. Liberal kapitalizm dneminde, toplumsal
snflar gerek, somut bir birlie sahipken, ileri kapitalizmde
byle bir birlikten szedilemez. Toplumsal iblmnn srek
li gelimesi ve pazarn rolnn azalmasnn bir sonucu olarak
"snf toplum unun z" daha az belirgin hale gelmitir. devle
rin ve bilginin paralanmasyla snf deneyimi azalmtr. Ege
menlik artk kiisel olmaktan kmtr. nsanlar, olumasnda
pek katklarnn olmad amalarn gereklemesinin aralar
haline gelmilerdir. Toplumsal ilikiler daha az anlalr hale
gelmi, elikiler temel sorunlar zerinde deil, marjinal konu
larda saflamtr. Sonu olarak, genel tikeli; kapitalist retim
biimi bireyi kuatmtr.60
H orkheim era gre, kr ve gelimeye artlanm bugnk
retim sreci, insana deil kendine hizmet etm ektedir. Marx ve
Engelsin retisi toplumu anlamak iin hl gerekli, fakat ye
terli deildir. Byk boyutlu teknolojinin gelimesi, ticaretin
artmas, iletiim aralarndaki gelime, hzl nfus art, ulus
lararas politik dzen, vb. bir merkezi rgtlenmenin gelimesi
ne neden olmutur. Genel eilim, aklsallam, otomatikle
mi, btnsel olarak ynetilen bir dnyaya dorudur. Dolaysy
la, gereklikte ortaya kan etrefillemeler, kuramn da yeni
den gzden geirilmesini gerektirmektedir.61
Frankfurt Okulu dnrleri iinde, siyasal dncesi ilk ya
ptlarndan son dnem almalarna dek kendi iinde en tutarl
olan M arcusedir. zellikle 1960lardan sonra kapitalizm ele
tirisine olan youn ilgisiyle dnemin en nemli dnrlerin
den biri haline gelmitir. O dnemin en nemli yaptlarndan
biri olan Tek Boyutlu nsanm birbirine zt iki temel tezi vardr:
1. leri sanayi toplumu, ngrlebilir bir gelecekteki nitelik
sel deiimleri kontrol edebilecek bir yapdadr.
60 bkz. David Held, a.g.y., s.71
61 bkz. David Held, a.g.y., s.72
2. Ancak bunu tersine evirebilecek g ve eilimler de
mevcuttur.
M arcusenin zmlemesine gre, kapitalist ekonominin y
netimi ve kontroln mmkn klan ey, deiik etkenlerin bir
kombinasyonudur. Bunlarn ilki, retici glerdeki gz kama
trc gelimedir. Bunun temelinde, sermayenin hzla younla
mas ve finansal kontrol, bilim ve teknolojideki radikal deiim
ler, mekanikleme ve otomasyona ynelik eilim, artan verimli
lik ve art-deer oran, idari yapdaki nemli dnmler yat
maktadr. kinci nemli etken, serbest rekabetin dzenlenmi
bir yap haline gelmesidir. Bunun tem elinde de ekonomiyi des
tekleyici ve canlandrc bir ge olarak devlet mdahalesi (si
lahlanma), ulus-devletlerin uluslararas dzeyde askeri ve para
sal ittifaklarda rgtlenmesi ve kamu brokrasisinin glenme
si vardr. nc etken, toplumsal yapdaki deiikliklerdir.
Tketim kalplar ve meslek yaplar asndan, ii ile iveren,
mavi-yakallar ile beyaz yakallar arasnda gelien bir btnle
me szkonusudur. Drdnc etken ise, souk sava ve kutup
lama nedeniyle oluan srekli sava tehlikesiyle ulusal ncelik
lerdeki gerilemedir.62 Ancak bu koullar toplumsal dnm
gereini yok etm emektedir. Emein retkenliinin art, reti
ci glerin otomasyonu, retim kapasitesiyle toplumsal refah
arasnda yeni bir kartln olumasna neden olmaktadr. re
tici glerdeki bu hzl gelime, kitlesel tketimi zorlamakta an
cak toplumsal yap henz beklenen tketim ile gerekleen t
ketim arasndaki uurumu kapatamam aktadr. Bu da, M arcu
senin birbirine kart iki tezinin de varolan toplumsal yap iin
de geerli olduunu ortaya koymaktadr.
Frankfurt Okulu, reel sosyalizm deneyimlerine, bandan
beri hep mesafeli yaklamtr. zellikle Okulun temel d
nrlerinde bu deneyimlerle herhangi bir zdelemeden szet-
mek kesinlikle olanakl deildir. Ancak kurulu dnemini izle
yen yllarda, Okulun, belirgin bir eletirel tavr hi terk etm e
62 bkz. David Held, a.g.y., s.73-74
den, Sovyet deneyimini ilgi ve m erakla izledii de bir gerektir.
Horkheimer, o yllardaki bir yazsnda yle demektedir:
"Emperyalist dnyann anlamsz adaletsizlik ve zalimliini g
rebilen herkes, Rusyada olup bitenleri, bu adaletsizliin ste
sinden gelmek iin giriilmi acl ama ilerici bir aba olarak
grecek ya da en azndan, yrei arparak, bu abann hala
srp srmediini soracaktr. Eer grntler bu soruya olum
suz bir cevap veriyorsa, o zaman da umudunu kesmeyecektir;
tpk bir kanser kurbannn kanser tedavisiyle ilgili her trl ha
bere sarlmas gibi.''63
Ancak ayn Frankfurt Okulu, Hitler iktidara geldikten sonra
Almanyay terk etme aamasnda, g edilecek lkeyi belirler
ken SSCByi kesinlikle bir seenek olarak dnmemitir. Sta-
lin dneminin uygulamalar Frankfurt Okulu iin, Horkhe-
im ern yukardaki satrlarna sinmi umudu iyice zayflatmtr.
Sava ncesi ortaya kan Stalin-Hitler pakt da, bu um udun ta
mamen yok olmasna neden olmutur. Okulun Sovyet deneyi
minden bu uzaklnn kuramsal nedenlerini ise Marcuse yle
ortaya koymutur:
"Sosyalizm gitgide artan bir biimde, Mancn kendisinin (hi
deilse gen Mancn) ngrd gibi, imdiye kadarki toplum-
larn hepsinden nitelike farkl bir topluma geile ilgilenmek
yerine, retim glerinin daha aklc ve daha geni llerde
gelimesiyle; emein verimliliinin daha yksek dzeylere geti
rilmesiyle; rnlerin daha aklc bir biimde letirilmesiyle il
gilenmektedir. nemli olan nokta, sosyalist toplumda yaamn
varolularn kadn ve erkek olarak insanlarn kendilerinin da
yanma iinde belirliyebilmesi, bu varolularn korkudan uzak
bir varolu olabilmesidir. Sosyalist toplumda servetin ve dee
rin lm biriminin emek olmamas, insanlarn yaamlarn
hep yaptklar gibi yabanclama iinde yaamamalar gerekir
di. Bu nokta gzard edilmitir; sonu da ilerlemi kapitalizm
ile reel sosyalizm denen ey arasnda rknt verecek bir imge
sreklilii olmutur. "64
63 Max Horkheimerdan aktaran Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.41
64 Herbert Marcuseden aktaran Bryan Magee, Yeni Dn Adamlar, s.61
AA.
3.5 Psikanaliz
Frankfurt Okulunun eletirel kuramnn bir baka boyutu
da psikanalizdir. Okul, birey ve toplum arasndaki ilikinin
zmlenmesinde, marksizm ve Freudu psikanalizin birlikte kul
lanlabileceini dnmtr. nk, F reudun kuram, bireyin
sosyo-psikolojik formasyonunu aklama yolunda nemli kav
ram ve teorem ler sunar. Okul, 1930larn bandan itibaren psi
kanalizle youn olarak ilgilenmitir. Okulun, G rnbergin m
drlndeki ilk dnemiyle, H orkheim ern mdr olmasyla
balayan ikinci dnemi arasndaki en nemli farklardan biri de
psikanalize verilen nemdir. Okul dnrlerinin psikanalize
ve Freuda olan ilgilerinin artmasyla, Almanyada radikal dei
im taleplerinin gerilemesinden doan ktmserlik arasnda bir
paralellik olduu da sylenebilir. Frankfurt Okulunun psikana
lize ynelii, ayn zamanda, Okulun ortodoks marksizmden gi
derek uzaklamasnn ve "post-ekonomist marksizm"65 in gelie
bilmesinin anahtar olmutur.
1930larn bandan itibaren, psikanalizle ilgilenme Frank
furt Okulu yeleri arasnda genel bir eilimdi. Ancak, doru
dan bu alanda alan ise Eric From m du. Fromm, Freudun li
bido kavramnn, insann ruhsal yapsnn kkeninde cinsel ve
kendini koruma igdlerinin bulunduu saptamasnn ve er
ken ocukluk dneminin kiiliin geliimindeki vurgulanan
neminin bireyin olumasndaki vazgeilmezliinden yola ka
rak, Freudun kuramnn Marxn insan kavramn zenginleti-
rebileceini ileri srer. From m a gre Freudun psikolojisi,
Marxm sosyolojisini btnleyebilecek bir karakterdedir. Zaten
Freudun kendisi de bireysel psikolojinin ayn zamanda sosyal
psikoloji olduunu dnmtr. Freuda gre birey, dierle
riyle ilikisi balamnda anlalmak durumundadr. Ancak Fre-
udda eksik olan bireyin bir sosyal varlk olarak yeterince ilen-
memesidir. Bu adan da, Marxn sosyal yap anlaynn bu ek
siklii giderici bir yan vardr. Bu nedenle Fromm, zmleyici
sosyal psikolojinin grevinin igdsel yaplarn sos-
65 bkz. Martin Jay, Adomo, s.85
yo-ekonomik yapya etkin ve edilgin biimlerde uyumlanmas
srelerinin anlalmas olduunu ileri srm tr.66
1930larn balarnda Fromm ile okulun dier yeleri arasn
da, bu konuda, nemli ayrmlar yoktur. Ancak Fromm, 1930la-
rn ikinci yarsyla birlikte, giderek F reuddan uzaklaan ve sos
yal yn ar basmaya balayan bir psikolojiye ynelir. O, Fre-
udun libido kuramn, Oidipus kompleksi gibi baz tem el kav
ramlarn reddeder ve klinik almalara daha fazla zaman ayr
mak istediini ileri srerek 1939da Frankfurt O kulunu terk
eder. Adorno, H orkheim er ve Marcuse, From m un bu yeni
yaklamna ve onun at izgiye (Neo-Freudu revizyonizm)
her zaman eletirel yaklamlardr. M arcuseye gre bu izgi,
Freudu yeterince "sosyal" olmamakla eletirerek yola kmas
na ramen sonuta ondan daha mekanik ve daha az tarihsel bir
konuma srklenmitir. Oysa F reudun igd kuram, insan
ruhunun neredeyse sonsuz sayda rneklenebilme olasln
getirmekte ve onu tarih ve kltrle youn bir iliki halinde kav
ram aktadr. Adorno ise bu izginin, kiiliin niterlii kavram
nn konformist bir yaklam getirmesine neden olduunu ileri
srmtr. nk, Neo-Freudu revizyonizm, F reudun ego
nun sentetik fonksiyonunu ve insan ruhundaki kelmi eliki
leri vurgulayan tavrnn yerine isel uyumu olan btnsel bir
egoyu getirmitir.67
A dornoya gre, sosyolojik olan ile psikolojik olan arasnda
bir ba vardr. Ancak hibiri dierine indirgenebilir deildir.
nk birey, elikileriyle birlikte, bir btnl ve toplumdan
farkll temsil eder. H er toplumun bireyde ulat bir nokta
vardr. Fakat bu bireyin iinde, gnlk yaamn dilinden tam a
m en farkl bir dile tercme edilmitir: Bilindnn dili. Toplu
mun dili ile bilindnn dili birbiriyle balantl olmakla birlik
te, tam amen farkl yaplardr. A dornoya gre, bu ikisi arasn
daki iliki tek ve her zaman geerli bir koula balanamaz. Bu
66 bkz. David Held, Introduction to Critical Theory, s. 112
67 bkz. David Held, a.g.y., s. 114
iliki tarihle birlikte deiir. elikili bir btnlk iinde, sosyo
lojik alan ve psikolojik alan birbirlerine entegre olamazlar.68
Frankfurt Okulunun psikanalize ilgi duymas, psikanalitik
yntemin sanata uygulanmas olarak asla grlmemelidir. H atta
Adorno byle bir yaklama aka kardr. Adornoya gre,
psikanalitik kuram, temel olarak, sanat eserlerini yaratclarnn
bilindnn bir projeksiyonu olarak deerlendirir. Malzemenin
yorumsamasna (hermeneutik) girierek, biimsel kategorileri
unutur. Kurnaz hekimlerin bilgiliini, aslnda buna hi uygun
olmayan nesneler zerinde kullanr; sanatlar. Psikanalitik mo
nografilere gre sanat, deneyimin olumsuzlanmasndan muaf
olmaldr. nk- onlara gre negatif moment, sanat yaptna
kaydedilmi bask altna alma (iine atma) srecinin iaretinden
baka bir ey deildir. Psikanalitik kuramn, mziin paranoya
ya kar bir savunma arac olabileceini belirlemesi klinik olarak
ok geerli olabilir. Ancak bu, herhangi bir mzik trnn nite
lii ve deeri zerine hibir ey sylemez. Sanat yaptlar, analis
tin divannda tand sanatnn zelliklerini sanldndan ok
daha az yanstr. Sanattaki her eyi sanatnn bilindna indir
geyenleyiz. Sanatsal retim srecinde, bilind hareketleri ola
s malzemelerden sadece biridir. Onlar, sanat yaptnda biimin
yasasyla dolaymlanm bir ekilde ierilirler. Sanat yaptlar ya
ratclarnn kiilik zmleme testleri deildir.69
Bireyin kimliini belirleyen en nemli g, gereksinimler, is
tekler ve elikilerden oluan bir yndr. Ve bu da, kiiden ki
iye, niteliklerine, younluklarna, haz derecelerine, ilgilerinin
nesnelerine gre deiir. Bu gereksinim ve isteklerin rgtlen
mesi olarak kiilik, Frankfurt Okulu dnrlerine gre hibir
zaman statikletirilmemelidir. Kiilik, deien tarihsel koullar
altnda evrimini srdrr ve hibir zaman toplumsal btnden
ayr dnlemez. Erken ocukluk, aile, eitim, ekonomik ve
politik etkenler kimliin nemli deikenleridir.70
68 bkz. David Held, a.g.y., s. 110-111
69 bkz. T.W. Adorno, Theorie Esthetique, Klincksieck, Paris, 1989, s.24-25
70 bkz. David Held, Introduction to Critical Theoy, s.l 19
AL
Adorno, iyi dengelenmi kiilik dncesine sahip olan tm
yaklamlara her zaman eletirel yaklamtr. Kimilerinin ne
srd "spermen" imaj, zgrl yanl olan, agzl biri
dir. Toplum, yapsal eitsizliklerden olutuu ve zgrlkszl-
ngrd srece, negatif olan dnda her insan imaj ide
olojik olmak durumundadr. Birey ve toplum arasndaki eliki
ye olas en iyi zm zglletirilemez. Bu elikilerin stesin
den gelebilen zmler negatif olarak ifade edilebilirler. kin
eletirinin yntemi, pozitif bir topya imajn dorulayamaz.
Bylesine bir kavram bir hayli soyut ve tarih d olur.71
Adornoya gre, toplum un blnml, marksist anlamda
burjuva znesinin kendi retimine ters dmesinden ileri gelir
ve bir uzlamazl (eliki) ifade eder. Bu uzlamazlk srdk
e, toplumda yanllk ve blnmlk de srecektir. nsan, bu
blnml ortadan kaldrmak gereksinimini de duymakta
dr. Blnmln ve yanln ortadan kalkt toplum, btn
sellemi, dorulua (hakikate) kavumu bir toplum olur. By
le bir btnsellemenin, byle bir doruluun rnei var mdr
ve varsa nerede bulunur? A dornonun yant ksa ve kesindir:
Bu rnek vardr ve sanatta bulunur. Bundan tr sanat, yan
llklar ve blnmlkler ortasnda bir snma yeridir, btn
selliin ve doruluun lkesidir. Burjuva toplum unun kurtulu
u da, yine bu sanat lkesinin rnek alnmasyla gerekleebilir.
Bu yaklam Platon ve Aristotelesden beri gelen mimesis (yan
sma) kuramn karsna alr. Sanat artk toplumsal gereklii
anlatmayacak, onu yanstmaya almayacak, tersine toplum
gerei iin rnek oluturacak, ona yol gsterecektir. Yanl
olarak belirlenmi bir toplumdan nasl oluyor da doruluk ka
biliyor? Btnn yanll, toplumsal gereklikte onu olutu
ran elerin bir yanl dzenlenmesinin sonucudur. Buna kar
lk sanat yaptnn topik bakal, onun doruluu, elerin
doru dzenlenmi olduunu ifade eder. Buna gre, toplumsal
gereklik ve sanat yapt ontolojik bir kartlk iinde bulunur
lar. Sanat yapt, burjuva toplum unun bir "olumsuzlama"sdr.
Sanat byle bir kar kltr olarak iinde doduu burjuva top-
lumunda belli niteliklerle belirlenmi ve snrlanm bir "getto
oluturur. Sanatn bu smrlanml, onun yanl ve arpk bir
burjuva toplum gereklii iinde kaybolup gitmemesini salar.
nk sanat, doru ve dzenli bir toplum gerekliinin gven
cesidir. Sanatn bu smrlanml, burjuva gereklii iinde bat
m, kaybolmu olan doruluu kurtarr. Sanat, iinde domu
olduu toplum a ynelir ve yanl gereklie kar olduunu ifa
de eder. Sanat, kltrn getto alannda hareket eder ve ilke
olarak toplumsal eylemden uzak kalr. Sanat, toplumsal gerek
lii deitiren bir eylem deildir. Sanat, toplum gereklii iin
de snrl bir blgede gerek deerlere sahip bir rnek alandr.
A dornoya gre, sanatn varlk alan toplumsal gerekliin t
myle dndadr. Adorno, sanat yaptn, toplumsal gerekliin
dnda bulunan bir baka ey olarak belirler. Bylece de, sana
tn toplum gereine dorudan mdahalesi korunmu olur. Bu
anlay, A dornoya model dncesini sanatta rnekleme ola
nan verir. Sanat mmkn uzlamlarn modelidir.74
Sanatn toplumsal gerekliin dnda bulunmasnn nedeni,
sanatn gereklik d, yani bir grn olmasnda temellenir.
Toplum, bir gereklik olarak arpkl, yanll ierir. nk,
onda emek ile rn arasnda bir elime, bir kartlk, bir uzla
mazlk sz konusudur. Oysa sanat bir "grn" olarak bu kar
tlktan, bu ikilikten uzaktr. Buna gre, sanat ve toplum bir
ikilii ifade eder. Toplumsal gereklik ve sanatn bir "grn"
olmas ikilii, Adornoda sanat yaptnn temel belirlemesi olur.
Sanat yapt, grn olarak meydana geli koullarn amal
dr ve toplumsal yanltan kaabilmelidir. Bylece de sanat ya
pt, uzlamaz toplumsal gereklik iin bir uzlam ufku olur.
Sanat, insanln bugnk toplumun tesindeki "dier" top
lum iin duyduu zlemin varln koruyabilecei son snak
tr. Sanat zerk olduu srece, artk dzen iinde varln sr
dremeyen topyann korunup snd son alan olmutur. Bu
anlamda sanat, iinde bulunduu topluma hem ikin, hem de
akn eletiri uygulayabilme konumunu elde eder. Sanat, toplu
mun iinde kalmaya devam ederek ikin eletiri konumunu, ay
n zamanda kendi iinde topyay, "teki"ni sakl tutarak akn
eletiri konumunu garanti etmektedir. Sanat, insanln meru
bir ilgi alan olan gelecekteki mutluluundaki hakl karnn
ifadesidir. Sanat, Frankfurt Okulunun sk sk alnt olarak ver
dii, Stendhalin deyiiyle "bir mutluluk vaadi"ni (une promesse
de bonheur) sinesinde barndrd iin sanattr.76
Sanatn olumsuzlama olma zellii, onun toplumsallnn
74 bkz. smail Tunal, Estetik, s.128
75 bkz. smail Tunal, a.g.y., s.129
76 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.259
kkenidir. Sanat, iinde varolduu toplumun toplumsal antite
zidir. Sanatn toplumsall, ne retildii srecin erdeminden,
ne de ieriinin toplumsal kkenlerinden kaynaklanr. Sanat
toplumsaldr; nk iinde bulunduu toplum a muhalif bir ko
numdadr. Onun bu konumu kazanabilmesinin tek koulu da
zerk olabilmesidir.77 Sanatn zerklii ise, kapitalizmin geli
mesiyle ve sanat yaptlarnn piyasa koullarnda dier m etalar
gibi deiime girmesiyle gndeme gelir. Pre-kapitalist toplum-
larda sanatnn sanat retebilmesi baz toplumsal kesimlerin
dorudan ekonomik desteine baldr. Kapitalist toplumda ise
bu bamllk ilikisi piyasa dolaymyla gerekletii iin sana
tn ve sanatnn zerkliinden szedilebilir.
Sanat, toplumsalln iinde bulunduu toplumu yanstarak
deil, onun iinde zerkliini koruyarak ve onu sorgulama po-<
tansiyelini canl tutarak kazanr. Eer sanat gerekten bu kadar
toplumsal ise, ncelikle sanat ile bilim veya sanat ile siyaset
arasnda sanatn aleyhine bir hiyerari oluturmak, ayn zam an
da sanat sosyolojisi ile estetii veya sanat kuramn birbirinden
ayrmak olduka zorlar. Sanat sosyolojisi bir yandan sanat ve
toplum arasndaki ilikinin sanat yaptnda nasl kristalletiini,
dier yandan da sanat yaptnn alglanmasn belirleyen da
tm ve kontrol mekanizmalarn aratrr.
Horkheimer, Adorno ve Marcuse iin sosyoloji ve eletiri
birbirinden ayrlamaz. Bir sanat yaptn incelemek, onun yo-
rumlan biimlerini de incelemeyi ierir. Bu inceleme, yaptn
oluumundan alglanmasna dek olan btn sreleri de iine
alr. Aynrzam anda yaptn ve srelerin toplumsal btnle ili
kileri srekli gznnde tutulmaldr.
Kendisinde bu kadar nemli bir potansiyel grlen sanat,
bu beklentileri nasl karlayacak? Ya da hangi sanat bunu ba
arabilecek? Frankfurt Okulunun bu potansiyeli bulduu alan
modernizmdir, m odern sanattr. Genelde okulun dnrleri,
ama zellikle Adorno ve Benjamin, modernist olduklarn ok
kesin olarak vurgularlar.
77 T.W. Adorno, Theorie Esthetique, s.287
Frankfurt Okulu, verili toplumdaki tmel ile tikel arasnda
ki sahte uyumu, tarihsel olann kendini evrensel gsterebilm e
sindeki ideolojiyi ve amalar ile aralar arasndaki belirginlii
ni yitiren ayrm izgisini aa karmak yolunda modernizm-
de nemli bir potansiyel bulurlar. Bu sanatn en nemli zelli
i, onun yabanclam toplum a ikinci bir yabanclama uygu
lamasdr.
Sanatn toplumla (gereklikle) ilikisi bir yabanclama ie
rir. Sayesinde sanatnn kendisini sistematik olarak yabancla
m toplumdan soyutlad ve iinde sadece sanatn hakikatinin
yer ald ve bu hakikat ile iletiim kurduu gerekd, "hayal
ci" bir evren yaratt ikinci bir yabanclamadr bu. Bu yabanc
lama, ayn zamanda sanat topluma balar; snf ieriini korur
ve saydamlatrr. Sanatn biimi, toplumun ieriinin en byk
dmandr. deoloji olarak sanat, egemen ideolojiyi "geersiz
klar"; snf ieriini "idealletirir", stilize eder ve bylece zgl
snf ieriinden te genel hakikatin yuvas olur.78
Benjamine gre, m odern dnemle birlikte yaam, insann
kendisi tarafndan bir btnlk iinde anlamlandrlacak b
tnsel bir yaam olmaktan kp, blk prk ve ylece yaa
np geiliveren bir yaantya dnmtr. M odern insan yaa
m bir btnle kavuturmaktan ve onun gerekliini grmek
ten kanmaktadr. Bu yzden yaam deneyimleri bilinaltna
kadar inmemekte, irade d bellek dzeyinde kalmakta ve ira
deye bal bellek, m odern yaamn oklarna kar savunulmu
olmaktadr. Sanatn yabanclam yaama uygulad ikinci ya
banclama, insann belleklerinin bu iki alanm birletirebilme-
lerini salayabilir.
M arcuse, sanatn m odern toplumdaki ikircikli yerini yle
anlatr:
"Gnmzde, sanat ve gereklik arasndaki uurumu kapat
m ak olmasa da, sistemli olarak azaltma abalarnda kaybolan
bu ikinci yabanclamadr. aba, baarszla uramaya m ah
78bkz. Herbert Marcuse, Kardevrim ve Bakaldr, ev: Grol Koca, Volkan Er-
soy, Ara Yaynlar, stanbul, 1991, s.89
kumdur. Elbette gerilla tiyatrosunda, zgr basnn iirlerinde,
rock mziinde bakaldr vardr. A ncak sanatn olumsuzlayc
gc olmadan sanatsal olarak kalrlar. Kendisini gerek yaa
mn bir paras yapt lde sanat, yerleik dzene m uhalif
olma zelliini kaybeder. Bu dzene ikin kalr, tek boyutlu
olur ve bylece dzene yenilir. "?
Frankfurt Okulunun estetikteki konumlan, Adorno, Ben
jamin, Brecht ve Lukacs arasnda gelien tartma srecinde
belirginleir. Tartmann ana ekseni modernizm-realizm olma
sna karn, cepheleme hibir zaman iki kutup arasnda olma
m, aksine uzun bir zaman dilimi iinde Brecht ile Lukacs,
Adorno ile Lukacs, Adorno ile Brecht ve Benjamin arasnda
kartlklar ve Benjamin ile Adorno ve Brecht ile Benjamin ara
snda ittifaklar olumutur.
Bu tartma eksenlerinden en nemlisi Adorno ile Lukacs
arasndadr. H er ikisi de marksist kkenli olan bu iki dnr
den Adorno m odern estetii savunurken, Lukacs yansma este
tiine daha yakn durmaktadr. A dornoya gre, Lukacs, sanat
almasnn kurucu ve oluturucusu biime ait sorunlar birok
bakmdan yanl anlamaktayd. Adorno iin, Lukacsn yansma
kuramn savunuyor olmas ve gerekilii deneysel gerekliin
taklit edilmesiyle varlabilecek bir ey sanmadaki srar, onu,
modernizmin imajlarnn gerekliin arptlm biimleri ya da
bilinli olmakszn nesnel gerekliin klk deitirmi gr
nmleri olduu sansna srklemekteydi. Ayn zamanda, Lu
kacs estetikte biim esinin bamsz tarihsel geliimini kabul
etmiyor ve olanan sanatsal retimdeki roln anlayamyordu.
Bunlar anlayamad iin de, bir yandan kendisinin beendii
gereki ustalarn (Balzac) rnlerindeki gereki olmayan
eleri gremiyor; bir yandan da, modernizmin yaamn dene
yiminden damtt imajlarn ya da zlerin bu niteliklerini fark
edemiyordu. Bir anlamda Lukacs, sanatsal biimi, toplumsal
ieriin bir trevi olarak gryordu. Adornoya gre ise, sanat
yaptnn retimi, znenin nesnel dnyay zmseyip iselletir
79 bkz. Herbert Marcuse, a.g.y., s.93
me derecesinde kavranabilmi olmasna; ama bunu, estetik bi
imin kendi yasalarna uygun bir tarzda yapabilmi olmasna
baldr. te bu yollardan geerek retilmi bir imaj daha son
ra, geree kartlk konumu kazanmakta ve geree eletirel
bir tutum la bakmaya balamaktadr. Bu anlamda sanat, aktel
dnyann negatif bilgisidir.80
Lukacs, kukusuz estetikte "imaj" ve "z" gibi terimlerin kul
lanlmasn idealizmin tam bir gstergesi saymaktayd. Oysa bu
terimlerin sanat alanna uygulanmalar, onlarn felsefedeki uy
gulanlarndan btnyle farkldr. Lukacsn bu sorunlar ele
al tarzndaki en nemli yetersizlik, bu ikisi arasndaki farkll
gremeyiidi'r. Bu yzden de Lukacs, aslnda bilin ilikileri
ne ilikin sayd sanat kategorileri alanm aktel dnyann ala
nna aktarabileceini sanm, sanat kategorilerinin alan ile ak
tel dnyann yer ald alann birbirinden farkl alanlar oldu
unu gzden karm olmaktadr. Aslnda bu nokta sadece Lu-
kacsa ait bir sorun deil, genelde ortodoks marksist estetie ait
bir sorundur. Altyap ile styap arasndaki ilikinin kurulma
tarzndaki dorudanlk lsnde, estetik bir trev alana d
nmektedir. Estetik alann, toplumsal alana gre bir trev
alan olarak tanmlanmas ise estetii toplumsal dnyann kav
ramlaryla aklama ya da anlama abalarn tahrik etmektedir.
Sanat, elbetteki gerek dnyada varlk kazanr, ilevi de gerek
dnyadadr. Bu ikisi dolaymlayc bir yn bantlarla birbiri
ne balantl klnrlar. Ama sanat, iinde yer ald dnyada
onun antitezi olarak yer alr.81
Adorno ile Lukacs arasndaki tartma, hem m odern estetik
ile yansma estetii arasnda bir tartma, hem de marksist es
tetiin nasl olmas gerektii zerine bir tartm a olarak de
erlendirilebilir. A dorno, marksist estetii m odernizm e ama
ya alrken, Lukacs onu yansma estetiinin o dnem deki
zirvesi olan gereki estetie dayamaya alyordu. Bu tart
80 bkz. Fredric Jameson, Estetik ve Politika, ev: nsal Oskay, Eletiri Yaynlar,
stanbul, 1985, s.221
81 bkz. Fredric Jameson, a.g.y., s.241
ma ayn zam anda olduka politik bir tartm adr ve 20. yzyl
da Bat Marksizmi denilen izginin olumasnda nemli bir rol
oynamtr.
Tartmann bir baka boyutu da Brechtin konumudur.
Brechtin estetik anlayn, aslnda, ne Adorno beenmitir, ne
de Lukacs. Ancak her ikisinin de dayanaklar farkldr. Adorno
iin Brecht altyap styap ilikisini gereinde daha kaba yo
rumlayan, ayn Lukacs gibi, bir marksisttir. Lukacsa gre ise
Brecht, siyasal anlamda marksist gzkse de, estetik adan
modernisttir. H er yazar da sanatn tarihsel gereklii anla
mann bir arac olmas gerektii ve olabilecei grndeydiler.
Fakat Lukacs ve Adorno, bu konuda sanata, zellikle belirli sa
nat biimlerine, kendine zg bir bilgisel (cognitive) kapasite
tanmaktaydlar. Bunu yapabildikleri iin de, sanat konusunda
o zamana kadarki marksist ideolojileri gelitirme iine giriebi
liyorlard. Lukacs iin, tpk Aristoteles ve onu izleyen gereki
estetik dnce gelenei iin olduu gibi sanat, tam anlamyla
bir eylemin taklit edilmesidir. Adorno ise modernizmi savunu
yordu. Brechtin tercihleri siyasetin estetikteki rolne ilikin
farkl bir anlaytan kaynaklanmaktayd. Brechtin tanmlad
na gre gerekilik siyasal ve ideolojik bir ama olup, biimsel
aralar zamana ve m ekana gre deiebilir eylerdir. Brechtin
yazlarnda gerekilik kavram kullanldnda, bunun Balzac
ile estetik bir ittifak saylmamas gerektii aktr. Tpk "yaban
clatrma efektleri" kavramnn kullanlnn modernist bir sa
nat ile ayn estetik anlay paylat anlamna gelmemesi gi
bi. Brechte gre, klasik yk anlatm teknikleri, popler ark
larn ve davurumcu tiyatronun tm teknikleri, hep, iinde bu
lunulan durum neyi gerektiriyorsa ve ne lde olanak veriyor
sa, o lde alp kullanlmas gereken sanatsal etkinlik dona
nmlardr.82 Yabanclamaya kar yabanclatrma uygulanma
s, olaylarn ve eylerin, onlardaki doal ve deimez gibi gr
nen eylerin tarihsel olduunun kavranabilmesini salayacak
biimde sahnelenmesi, gemi yllardaki politik sanatn ou
82 bkz. Fredric Jameson, a.g.y., s.226-227
6-
kez iinden kurtulamad ajitasyoncu didaktizmin tkanklna
kar bir k yolu saylmtr. Ayrca, Brechtin bu kavram,
modernizmin baat ideolojisinin yeniden alnp deerlendiril
mesini ve devrimci bir politika asndan maddeci bir temele
dayanacak biimde yeniden kurulmasn salamtr. Brechtin
tiyatrosu, marksist dncenin topluma kar ideoloji eletirisi
uygulayabilmesi iin yansma estetiine deil, m odern estetie
bavurmas gerektiinin bir ifadesidir. Brecht, marksist moder-
nist ya da modernist marksist olmann bir rneidir.83
Lukacsm estetik kuram a en byk katks, siyasal ierii ve
o zamana kadar yalnzca biimsel bir estetik olgusu saylagel-
mi ideolojik ierii anlayp kavramamz salayacak bir dola-
ymlar kuram gelitirmesi olmutur. Bunun en nemli rnekle
rinden biri Lukacsn natralizmin statik betimlemelerini ey-
leme asndan deifre etmesidir. Ayrca, modernizmin simge
sel teknikleri ile fotorafik natralizmin ham dolaymszl
arasndaki yapsal ve tarihsel benzerlik, Lukacsn en parlak di
yalektik saptam alarndan biridir. Brecht, Lukacsa biimci de
mekle, onun bir sanat almasnn btnyle biimsel olan
zelliklerinin oluturduu bir protokolden sanatnn ya da sa
nat yaptnn siyasal ve ideolojik konumunun karsanabilecei-
ne, bunun olanakllna kaytsz artsz inanabilmesini kastet
mi bulunuyordu. Lukacsm hatas, bir snf ile, onun ideolojisi
arasndaki iliki konusunda yeterince gelitirilmemi ve kesinti
lerle dolu bir akl yrtme yapmasndan ileri geliyordu. Bunun
en ak rnei ise, Lukacsn en ypranm kavramlarndan biri
olan "dekadans" kavramdr. Lukacs bu kavram modern sanat
sulamak iin kullanm ve sk sk faizmle balantl bir olgu
olarak ele almtr. "Dekadans" kavram, geleneksel ideoloji
analizlerindeki "yanl bilin" kavramnn estetik alanndaki
karl oluyordu. Bu kavramlar, kltr dnyasnda ve toplum
yaamnda mutlak bir yanln olabilecei sayltsna dayanmak
ta idi. Baka bir anlatmla, her ikisi de, hibir ierik tamayan
ve bu yzden zamannn nemli sorunlar karsnda ilgisiz ka-
83 bkz. Fredric Jameson, a.g.y., s.313
labildii iin sulanmay haketmi bir sanat yaptnn ya da bir
felsefe sisteminin olabileceini varsayyordu. Lukacsn moder-
nizme kar olan olumsuz tavrn paylamak isteyenler, toplum
sal ierikten en yoksun gibi grnen m odernist sanat rnlerin
de bile, bastrlm bir toplumsal ieriin bulunduunu teslim
edecektir. Modernizmin, bu durumda, toplumsal ierikten ka
nmaktan ok -yaamn en kiisel yanlar bile toplumun etkile
rine alm bir a iin bunun ne denli olanaksz bir ey olduu
aktr- bu toplumsal ieriin, belirli bir netlikte grebilecei
miz zgl evreleme teknikleri ile denetim ve ynetim altna
alnmasna; tam da kendi biimi iinde, bu ieriin gzlerden
uzak tutulmasna ynelik bir aba olduu anlalacaktr. Dola
ysyla Lukacsn sorunu, dnp dolamasna, bu arada baz
nemli noktalarda nemli katklar yapm olmasna ramen
hep bir tr indirgemecilie saplanmasdr. Lukacs 20. yzyln
en nemli estetik kuramclarndan biridir. Bundan kimsenin bir
phesi yoktur. Ancak Lukacs estetie hep dardan bakmtr;
estetiin sorunlarn estetik dndan kavramlarla zmeye a
lmtr. Lukacs nce marksisttir, sonra estetikidir.84
Lukacsm bir baka zayf noktas da bilimle sanat arasnda
olduka basite indirgenmi bir iliki olduunu varsaymasdr.
Lukacsa gre sanat almas, kendi perspektifi ile dnyaya ba
kp bireyler sylemekle grevlidir. Fakat bu bir kez gerekle
tikten sonra sylenenlerin sosyal bilimlerce dorulanmasnn
beklenmesi gerekmektedir. Oysa, sanat alanndaki bilgi ile bi
limdeki bilgi arasndaki temel farkllk, sanatta, deneysel olan
hibir eyin deimeden, yle sabit birey olarak kalmayacak
oluundan kaynaklanmaktadr. Bu iki bilgi arasndaki ayrm,
sanatta deneysel olgularn ancak znel ama ve niyetle tam bir
fzyon iine girmeleri halinde nesnel anlamlar kazanabilecek
oluudur.85
Tartmann bir baka ekseni de Benjaminin bu tartma
iindeki konum udur. Benjamine gre, bir sanat yaptndaki
84 bkz. Fredric Jameson, a.g.y., s.305
85 bkz. Fredric Jameson, a.g.y., s.247
^a_
ruh ve onun maddi grnm birbiriyle ylesine iten balant
ldr ki, bunlar arasndaki iliki gerektiince ortaya konulabildi-
inde, ek bir yoruma gerek kalmadan, birbirlerini aklayabile
cek durumdadrlar. Adorno, bir sanat yaptnn eletirisinde,
styapdaki sakl ve derindeki eleri, altyapdaki grlgn
elere dolaymsz olarak balamann yanl olacan syler.
Benjamin ise yaptnn sradan bir balama deil, grmesini
bilen birinin gzyle styapdaki ve altyapdaki btn eleri
birbirlerini aklayacak bir biimde birlikte deerlendirmek ol
duunu syler.86 Maddi altyap duyularmzla yaanm, dene-
yimlenmi olan verilerin oluturduu bir yndr. styap ise
bir m etafordr. M etafor olarak, bu altyapnn biliimidir (idra-
kidir/cognition). Altyap ile, onun idraki arasndaki karlkll
(correspondant olular) salayan da, birinden dierine olutu
rulan bu metaforlardr. Bu yzden o, Adorno gibi, altyap ile
styap arasndaki ilikiyi incelerken, uzun uzadya dolaymla-
malar (mediation) oluturmaya ynelmek yerine, styapy bir
metaforlar topluluu olarak grmeyi yelemitir. te bu tutum
farkndan olsa gerek, Adorno ve Horkheim ern, Benjamini bu
adan eletirmelerine ve onun bu konuyu ele al biimini vl-
ger bulmalarna karlk, Benjamin bunu bir eletiri yntemi
olarak bilerek yapm, gelitirmitir. Aslnda bu iki sylem g
rnd kadar birbirlerine zt deildir. nk her ikisinde de,
"bir alan kendi dilinden okumama" gibi bir eksiklik sz konusu
87
deildir. Yani Benjamin bir Lukacs deildir.
Adorno, Brechtin Benjamin zerindeki etkisini zararl bu
luyordu. En ok eletirdii de, Benjaminin Brechtteki kaba,
hatta vlger bulduu materyalizm anlayn kabullenmeye ha
zr oluuydu. Onun iin en znt veren nokta da, Benjaminin
popler sanatn ve teknolojik yeniliklerin devrimci potansiyeli
konusundaki Brechtin fazla iyimser tavrn paylam oluuydu.
Benjamin iin, Brechtin en ilgin zellii, ondaki kabataslak
86 bkz. nsal Oskay, Estetize Edilmi Yaam, Dost Yaynlar, Ankara, 1982,
s.15-16
87 bkz. nsal Oskay, a.g.y., s.17
dnme yetenei idi. Bu ise, A dornodaki o korkun, diyalek
tik kl krk yarcln bir yana braklmas ile olabilecek bir ey
di. Benjaminin Brechtteki bu sz ak ve yaln bir biimde
syleme zelliini nemli bulmas, pratik ile ilgili sorunlar a
sndan deil; daha ok gereklii dolaysz olarak kavramak ve
anlatmak asndan getirdii olanaklar nedeniyle idi.88
Adornonun hibir zaman yadsmad ey, teolojik ve m a
teryalist elerin zgn bir biimde birletirilmi olduu pers
pektifinin yalnzca Benjamine ait olduudur. Benjaminin kl
trel olgular inceleyi biimi, gerekten de kutsal metinlerin
yorumlannda kl krk yararcasna alan bir Kelam stad gi
biydi. Frankfurt Okulu, Benjamindeki teolojik eleri destek
lemek yle dursun, onu daha laik bir dille yazmaya ynlendir
mek istemitir.89 Bir baka deyile, Okulun dnrleri ve zel
likle Adorno, bir yandan Benjamindeki, Brecht etkisi olarak
deerlendirdikleri kaba materyalist tavrlar, dier yandan da
tam aksi kutuptaki teolojik yaklamlar eletirmelerine ra
men, bu iki kutupsal enin Benjamin tarafndan bir araya ge
tiriliindeki zgnl de deerlendirebilmilerdir.
Sanayi kapitalizmine geile birlikte, Benjamine gre, bir
sanat yaptnn en yetkin bir biimde gerekletirilmi yeni-
den-retimi bile nemli bir eden yoksun kalmak durum un
dadr. Bu eksiklik, aslnn retildii yerdeki zaman ve mekan
iindeki varoluudur. Bu biriciklikle birlikte olabilen ilk ve z
gn varolu, sanat yaptnn kendi varolu sreci boyunca konu
su olduu tarihe de k tutar, onu aklar. Bir nesnenin zgn
l, o nesnenin balangcndan itibaren, z ile varlk srebil
dii sre iinde yaad tarihe yapt tankla kadar uzanan,
ona ait aktarlabilecek olan her eyin temelidir. Tarihsel tank
lk zgnle dayal bir ey olduu iin, nesnenin zyle varlk
srdrebildii zaman dilimi, m odern yeniden-retim teknikle
rindeki gelimelere gre ksalp yokolduu oranda, ilgili sanat
sal nesnenin kendi tarihi iin yapaca tanklk da azalmakta,
88 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.291
89 bkz. Martin Jay, a.g.y., s.287
hatta kimi kez tmyle ortadan kalkmaktadr. Tarihe tank ol
ma durumu, bu nedenle, etkilendii gereklikte yaralanan nes
nenin gitgide kaybolan otoritesidir. Bu kaybolan otorite, sanat
yaptnn solgunlaan halesidir. Mekanik yeniden-retim tek
niklerinin yaygnlamas orannda, sanat yaptnn bu halesi or
tadan kalkmaya balamtr. Benjamine gre, bu srecin, sanat
alann da aan nemli kltrel sonular vardr. nk m eka
nik yeniden-retim yntemleriyle birlikte, yeniden retilmi
nesne de gelecein dnyasndan koparlmakta, dlanmaktadr.
"Hale", sanat yaptnn biriciksel, o nedenle de, tarihsel olan va
roluudur. Halenin ortadan kalkmasyla birlikte, tm nesneler
tarihsizlemektedir. Her bakmdan birbirinin ayndr nesneler
artk. Gelenekleri de yoktur; onlar oluamamakta, sonuta, ya
amn oklara dnmesi karsnda m odern insana yardmc
olmamaktadr.90
Benjaminin dncesinde teolojik ve materyalist ynlerin
birlikte varoluu, onun sanat rnnn yeniden-retimini iki
farkl adan deerlendiriinde net bir biimde grlmektedir.
Benjamin, halenin yitirilmi oluuna at yakmakla birlikte, pa
radoksal bir biimde, politiklemi, kolektiflemi olacan
umduu bu yeni sanatn, ilerici potansiyelinden ok mitliydi.
4.2 nc Sanat
Tm bu tartm alardan yola karak Frankfurt O kulunun
sanat ele al biimlerini deerlendirirsek, karmza en temel
nokta olarak sanat-gereklik ilikisi kar. Aslnda bu, onlarn
epistemolojilerinin estetik alannda yeniden okunuudur. Bu
epistemolojinin temel yaklam zne-nesne veya bilin-madde
arasndaki "negatif' ya da "ak ulu" diyalektik, sanat ile ger
eklik arasndaki ilikide de korunur. Epistemolojilerindeki z
nenin nesneye, bilincin maddeye kar grece zerklii, estetik
alannda da sanatn gereklie kar zerklii olarak tekrar kar
mza kar.
Sanat yaptnn dnyas, szcn geleneksel anlamyla ger
90 bkz. nsal Oskay, Estetize Edilmi Yaam, s. 154-155
91 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.304
ek-ddr. nk o, kurgusal bir gerektir. Ancak onun ger-
ek-dl verili gereklikten bir eksii olduu iin deil, aksi
ne fazlas olduu iin ve ayn zam anda niteliksel olarak da "te-
ki"ni temsil ettii iindir. Yanlsama, kurgusal bir dnya olarak,
gnlk gereklikten ok daha fazla hakikat ierir. nk gn
lk gereklik, kurumlaryla, ilikileriyle, zgr seim gibi gz
ken belirlenmilikleriyle, yabanclamasyla aldatc bir gerek
liktir. Bu nedenle, eyler, ancak kurgusal bir dnyada, hakikat
te olabilecekleri gibi temsil edilebilirler. Bu nokta, Frankfurt
Okulunun estetik anlayn romantik-idealist estetiin bir de
vam klar.92
Estetik dnyas gereklik ile eliir; fakat yntemli, kastl
bir elikidir bu. O, asla "dorudan", dolaymsz, btnsel deil
dir; toplumsal ya da politik bir roman, iir, resim vb. biimini
almaz. Veya aldnda da yaptlar, sanatn yapsna, oyunun, ro
mann, resmin biimine sadk kalr. Bylece gereklikle arasn
daki ayrm ortaya koyarlar. Olumsuzlama, biim tarafndan
kapsanr. Bu, daima verili gerekliin biimini deitiren, baka
bir eye dntren (ve ondan kurtulan) "kopuk", "yceltilmi"
bir gerekliktir. Sanatn gereklii biimin surlar gerisinde ko
rum a altndadr.93
Sanat ve gereklik arasndaki bu "kopukluk", K antm "erek-
siz ereklilik" ilkesiyle nemli paralellikler tar. Kant bu dn
cesini, beeni yargsn temellendirirken yle dile getirir: "Be
eni yargs temelde, bir nesnenin (ya da bu nesnenin tasavvur
tarznn) ereklilik biiminden baka hibir eye sahip deildir.
Tm erek, eer o holanmann nedeni diye gsterilirse, haz
nesnesi zerine olan yargnn gerek nedeni olarak kendisinde
daima bir ilgi-kar tar. O halde beeni yargsnda, temelde,
hibir znel erek bulunmaz."94 Buradan anlaldna gre, be
eni yargsnda daima bir ilgiyi, nesneyle ilgili bir durumu gz-
92 bkz. Herbert Marcuse, La Dimension Esthetique, Seuil, Paris, 1979, s.65
93 bkz. Herbert Marcuse, Kardevrim ve Bakaldr, s.80
94 Kanttan aktaran . Naci Soykan, "Sanatn Kayna Sorunu: Oyun ve Dans",
Felsefe Dnyas, Say:2 Aralk 1991, s.41
nnde bulundurmas zorunlu olan bir erek kavram bulunma
yacaktr. Am a te yandan o, nesnenin ya da nesnenin tasavvur
tarznn ereklilik biimine sahiptir. Ve bu da ereksizdir, yani
onda znenin yneldii bir ilgi-kar yoktur.95 K antn bu ilkesi
nda, Frankfurt Okulunun sanat temellendirii, verili ger
eklikten bir kopu, gerekliin determinizminden bir zerkle
me olarak okunabilir.
Sanatn doruluu, gerek olan tanmlamak iin verili ola
nn egemenliini krma gcnde yatar. Estetik biimin bir so
nucu olarak bu kopu sayesinde, sanatn kurgusal dnyas haki
ki gerek olarak grnr.96 Estetiin biim yasasna gre, sa
natta ierilmi gereklik yceltilmi, ierii stilize edilmi, veri
leri yeniden dzenlenmi bir gerekliktir. Ki o, bu sayede lm
ve yokoluu temsil eden bir sanat eserinde bile um ut varln
srdrebilir.97
Estetik dzeni yneten dizgeler "dnsel kavramlar" deil
dir. Elbette malzemesinin oluumunda azami dnsel aba ve
dnsel disiplin bulunmayan sahici yapt olamaz. "Otomatik"
sanat diye bir ey yoktur, sanat "taklit" de etmez; dnyay kav
rar. Sanatn ulat duyusal dolayszlk, tek bana yapta kiisel
anlamndan daha ounu kazandrabilecek olan, genel ilkeler
dorultusunda bir deney sentezi yaplanmasn ngerektirir.
Bu, gerekliin iki kart dzeyinin sentezidir; nesnelerin yerle
ik dzeni ve bu dzenden olas ya da olaslk d zgrleme.
H er iki dzeyde de nesneler, tarihsel olan ile genel olan arasn
da etkileirler. Duyarllk, hayalgc ve anlay sentezinin ken
disinde birleir. Sonu, varolan dnyadan farkl ama bu dnya
dan tretilmi bir nesne dnyasnn kuruluudur. Sanat yapt,
hem bu dnyaya aittir, hem de deildir. Ancak bu dnm,
nesneleri tahrif etmez, daha ok onlarn tarafnda konuur, yer
leik gereklikte ezilmi, bastrlm olana ve susturulana sz,
JZQ_
Frankfurt Okulu iin sanatn zerklii ve toplumsall vaz
geilmez iki zelliidir. Birbirlerine kart gibi grnseler de,
aslnda ancak ve ancak birlikte varolabilirler. Bir baka deyile
sanatn toplumsall, zerkliine ve zerklii de toplumsallna
baldr. Biri olmadan dieri de varolamaz. Bu nedenle, Frank
furt Okulu, sanatn bu iki yann birden ayn nemle vurgulama
yan eilimlere her zaman kar olmutur. Okul dnrleri, bir
yandan sanatn toplumsalln geri plana iten modernizm iin
deki baz avant-garde eilimleri eletirirken dier yandan da, sa
natn zerkliini gzard eden sosyalist gerekilik ya da genel
anlamda ortodoks marksist estetikle hesaplamalardr.
Dadaist eylem ve doalama edebiyat, avant-garde izginin
modernizmden ayrld rneklerdir. Bu yaklamlar, moderniz-
min hl geerli sayd baz estetik kategorileri reddederler.
Bunlarn en nemlisi eser (yapt) kavramdr. Avant-garde ya
ptlar ayn zamanda yapt kimliini bir reddedi ierirler.
Frankfurt Okulu iinse her yapt bir toplumsal antitezdir. Bu
avant-garde eilimler, ayn zamanda artistik yntemlerin aklc
seimi kavramn boverirler. Doalama edebiyat, olumsuzla-
ma ilkesi yerine, anlk ifadeyi ne karr. Srrealizmin, rom an
tik dnemin "Benin kendini ifadesi kavramndan etkilenmesi,
estetik modernliin modern-ncesi temalar da yrrle koy
ma abasn gsterdiini kantlar. Ancak avant-garde yaklam
lar, bunu modernizmin genel izgisinden farkl olarak estetik
saflk kavramn es gemeye kadar geniletirler. Politika, psiko
loji, ahlak gibi modernizmin estetik alandan izole ettii boyut
lar, yeniden estetiin iine alnrlar. D aha ak bir deyile ay
rmlar reddedilir; nk bunlar, burjuva toplumundaki yaban
clamann nedenlerinden biri olarak grlr. Alglama sz ko
nusu olduunda, avant-garde hareketler modernizme btny
le kart olmayan bir tavr alrlar. Ancak ondaki eilimlerden
birini ne karrlar. M odern yaptlar da toplum da bir ok ya
ratmay amalarlar. Fakat ok, arkasndan yapta younlama
nn geldii bir ilk tepki olarak ngrlr. Dadaist eylemin ama
l i
c ise oku mmkn olan en yksek dzeye kararak toplum da
dorudan bir deiimi kkrtm aktr.121
Okul dnrlerinin marksist estetikle ilgili ciddi eletirileri
vardr. Bunlarn bazlar, zellikle A dornonun Lukacs ve
Brecht ile olan tartm alarnda ele alnmt. Bu nedenle bu b
lmde zellikle M arcusenin marksist estetik eletirileri zerin
de durulacaktr. M arcuseye gre, marksist estetiin temel tez
leri unlardr:
1. Sanat ile maddi koullar (altyap), sanat ile retim ilikile
rinin btn arasnda bir belirlenmilik (determinizm) ilikisi
vardr. retim ilikilerindeki deiimler, styapnn bir paras
olan ve tm dier ideolojiler gibi toplumsal deiime gre ba
zen geride, bazen ileride olabilen sanat biimlendirir.
2. Sanat ile toplumsal snf arasnda bir belirlenmilik ilikisi
vardr. zgn, gerek ve ilerici olan sanat ykselen snfn sana
tdr ve o snfn bilincinin ifadesidir.
3. Politika ve estetik, devrimci ierik ve sanatsal nitelik
uyumlu olmaya eilimlidirler.
4. Sanat ykselen snfn gereksinim ve karlarm dile ge
tirmek durumundadr.
5. nite olan snf ve onun temsilcilerinin rettikleri sanat
dekadan sanattr.
6. Toplumsal ilikilere en denk den sanat biimi olarak
gerekilik doru olan sanat biimidir.122
Ortodoks marksist estetiin bu tezlerinin her birinin dile
getirdii ortak nokta, toplumsal retim ilikilerinin sanat yapt
larnda temsil edilmesi gereidir. Bu estetik zorunluluk, altya-
p-styap ilikisinden dom aktadr. Bu ema, maddi temeli
tek hakiki gereklik olarak deerlendirerek, maddi olmayan
gleri, zellikle bireysel bilin ve bilindm ve onlarn politik
ilevlerini deersizletirir. Bu ilevler, bazen geriletici, bazen
zgrletirici olabilir, ama onlar her koulda maddileebilen
121 bkz. Peter Burger, "Lanti-avant-gardism dans lesthetique d Adorno", Revue
d Esthetique, Say: 8, Editions Privat, Toulouse, 1985, s.88-89
122 bkz. Herbert Marcuse, La Dimension Esthetique, s.16-17
bir gtrler. Tarihsel materyalizm, znelliin bu gcn g-
zard ettii lde, vlger materyalizme yaknlar. Genelde
marksist dncenin ve zelde marksist estetiin en nemli so-
123
runu budur.
M arcuseye gre, bu koullarda ideoloji, Engelsin rezervle
rine karn, saf ve basit bir ideolojiye dnr. znellik alan
nn bir btn olarak deersizlemesi, sadece znenin ego cogi-
to (dnen ben, aklsal zne) olarak deersizlemesini deil,
ayn zam anda duygu ve dlerin deersizlemesini de berabe
rinde getirir. Bireylerin znellii, bilinleri ve bilindlar, s
nflarnn bilinci iinde erimeye eilimlidirler. Bu yaklam,
devrimin vazgeilmez bir nkoulunun gzard edilmesidir.
nk radikal bir deiim gereksinimi, kklerini bireylerin z
nelliinde, akllarnda, tutkularnda, amalarnda bulmak zo
rundadr. Bu, marksist kuramn ortaya kard ve karsnda
mcadele verdii eylemeye teslim olmas anlam na gelir. z
nellik, nesnelliin bir kk parasna dnr ve bakaldr
biiminde olsa bile, kolektif bilince yenik der. Marksist kura
mn determ inist olan yan, kendisinin toplumsal varolula bi
lin arasnda kurduu ilikide deil, fakat onun bireysel bilin
cin zel ieriini ve dolaysyla znelliin devrimci potansiyeli
ni paranteze alan indirgemeci bir bilin kavramna sahip olm a
sndadr.124
Bu evrim, znelliin bir burjuva kavram olarak yorumlan
masyla daha da g kazanmtr. Bu nokta marksist dnce
nin en ciddi felsefi hatasdr. Kavramn tarih iindeki konumu
bir yana, aslnda bu, burjuva toplum unda bile doruluundan
phe edilecek bir tezdir. znelliin iselliinin onaylanmasyla
birlikte, birey, deiim deerleri ve ilikileri ann dna ka
bilir ve burjuva toplumunun gereini baka bir varolu boyutu
na gemek iin terk edebilir. Bu ka egemen olan burjuva de
erlerinin geersizlemesini glendirir. zgrletirici znellik,
bireyin isel tarihinde snfsal konum undan kaynaklanmayan
123 bkz. Herbert Marcuse, a.g.y., s.17
124 bkz. Herbert Marcuse, a.g.y., s. 18
birok deneyimle beslenir. Elbette, bireyin tarihinin nemli k
e talan snfsal konumlaryla belirlenir. Ancak, snfsal konum
bireyin kaderinin tek deikeni deildir.125
M odern estetiin kaderini ya da kadersizliini, Terry Eagle-
ton, Adorno zerine yazd bir yazda ok gzel ifade etmitir:
"Modemizm, sanatn sessiz bir i kartla zorlanmasdr ve bu
i kmazn kayna, burjuva toplumunun iinde, tezat tekil
eden materyalist toplumsal konumdur. Kltr, retim yaps
nn derinliklerinde kilitlenmitir. Am a, bunun bir etkisi de,
onun belirli bir ideolojik zerklie ulamasdr. Bylece, su or
ta olduu toplumsal dzene kar konuabilir. Sanat bakal
drya iten bu su ortakldr. A m a bu bakaldry rahatsz
edici bir polemikten ok ac eken, etkisiz, resmi bir jeste d
ntren yine bu su ortakldr. Sanat, sadece, kendini reten
koullarn kesin bir eletirisini yaparsa geerli olabilir. Sanat,
bu koullardan kendini ayrcalkl bir yabanc kldnda der
hal kendisini geersiz klan bir geerliliktir. Kart olarak, sanat
kar kt ile ne kadar derinden uzlatn onaylarsa, o ka
dar gvenilir olabilir. Fakat bu dnceyi ilerletmek de bu g
venilirlii zayflatr. Modernist sanatn sorunsal doas, estetik
almann zgr doasna ilikin yaral ve iniltili zerklii, p a
zarda bir rn olarak ilevsizleen zerklie kar koymaya e
virme abasnda yatar. Onu kimliksizlie m ahkum eden, kendi
iindeki maddi koullarn dayatmasdr. Sanat ya kendini ta
mamyla iptal edecek (avant-garden korkusuz stratejisi) ya da
kendi olanakszln kendi iine ekerek, yaam ve lm ara
snda gidip geliyor gibi grnecektir. "126
Adorno iin sanat, varolmann ideallemi bir krallndan
ok, gereklemi bir kartldr. H er rn kararllkla kendi
ne kar alr ve o, eitli biimler iinde bir btndr. O, saf
zerklii hedefler, ama heterojen bir ivme olmadan hibir ey
olmayacan, yok olup gideceini bilir. rn, ayn btnde
hem kendisi, hem de toplum iin varolur. O, her zaman, eza-
125bkz. Herbert Marcuse, a.g.y., s.19
126 Terry Eagleton, "Auschwitzden Sonra Sanat1', Edebiyat&Eletiri, Say: 2/3
1993, s. 107
manii olarak hem kendisi hem de bir bakasdr. Ciddi lde
tarihine yabanclam, ama tesinde bir stnlk dzeyinde
yerini almakta yeteneksizdir. Sanatsal akl, geree m dahale
den vazgeerek kendi iin belirli bir masumiyet itibarn tercih
eder. Ama ayn zamanda btn sanatlar, toplumsal baskyla
yanklanr ve tam anlamyla sulu olurlar; nk mdahale et
meyi reddederler. Kltr, bir anlay btnl iinde, hem
gerek hem yanlsama hem alglama hem de yanl bilinliliktir.
Btn ruhlar gibi, kendi iin varolmann narsistik aldatmaca
sndan azap eker. Ama kltr, bunu etrafndaki rahatlam
dnyada, byle kendi olmaya ilikin iddialar olumsuzlayacak
bir ekilde yapar. Aldatma, sanata ait tek varolu biimidir. Bu,
ona aldatmay savunma yetkisini vermek deildir. Eer sanat
yaptnn ierii bir yanlsama ise, bir ekilde gereklidir ve by-
lece yalan sylemez. Yanlsama olmayann yanlsamas olduu
srece sanat gerektir.127
4.3 Mzik
Frankfurt Okulu dnrleri, kuramn genel btnsellii
iinde sanat anlaylarn gelitirirken, zgl sanat alanlar ze
rine de almlar ve her sanat alannda mmkn olduu l
de tavrlarn somutlamaya aba gstermilerdir. Bu nedenle,
Frankfurt Okulunun belirginlemi bir estetik anlayndan, sa
nat felsefesinden ve sanat sosyolojisinden sz edilebilecei l
de, mzik felsefesinden, mzik sosyolojisinden ve edebiyat
sosyolojisinden de sz edilebilir. Bu abann en belirgin olduu
alanlardan biri mziktir ve bu, youn olarak A dornonun eseri
dir. Adorno, felsefe eitiminden nce, Viyanada mzik eitimi
alm ve tm yaam boyunca bu alandaki almalarn srdr
mtr.
A dornoya gre, kltrel grngler her alanda olduu gibi
mzikte de ne tam olarak ayr ve bamszdr, ne de yalnzca
bir yansmadr. Gnm zde mziin toplumsal gereklikten
ayr ve bamsz olabilmesi ise her gn daha da artan bir tehdit
127 bkz. Terry Eagleton, a.g.m., s.107
altndadr. ou mzik tr, yaadmz dnem de, bir m eta
karakteri tamakta; mzik kullanm deerinden ok, deiim
deeri olarak ortaya kmaktadr. G erek ikilem, hafif mzik
ile ciddi mzik arasnda deil, piyasa ynelimli mzik ile byle
olmayan mzik arasndadr. Bugn pazar ynelimli olmayan
mzik, ou insan iin kavranabilen ve tadna varlabilen bir
mzik deilse, buna dayanarak, bu tr mziin nesnel biimde
reaksiyoner olduunu sylemek yanl olur. Kuram gibi mzik
de, kitlelerin varolan bilin dzeylerinin ilerisini erek edinebil-
m elidir.128
M artin Jay, popler mziin tketicisinin "ocuklatrlm"
bireyler olduunu iddia eder:
"Yalnzca beslenme gereksinmesi geliebilmi ocuk yataki in
sanlar gibi, mziin bugnk dinleyicisi olan kiiler, mzii
duyabilme yeteneklerinin gerilemesi sonucunda, yalnzca daha
nce duymu bulunduklarnn bir tekrarna tepki verebiliyorlar.
Baka bir deyile, yalnzca yaanm bir gemiin iinde yaaya
biliyorlar. Tpk ocuklarn yalnzca parlak ve gz alc renkleri
farkedileri gibi, mziin bugnk dinleyicisi olan bu kiiler de,
renklendirme oyunlarna hayranlkla kaplyorlar, bu oyunlarn
heyecanlandrc izlenimlerinin ve mzikteki bireysellemesi gibi
grnen parlaklklarn aslszln ayrmlayamyorlar. "129
Adornoya gre, standartlam a ve szde-bireylik popler
mziin en nemli zelliklerini oluturuyordu. Mzikte all
m ve bilinen eylerin alglanmas kitle dinleyicisi iin esas
oluyordu. Bu, daha gelikin dzeyde bir zihinsel dinleme ve iz
leme yerine, kendisi bir ama durum una gelmi mzik dinleme
biiminin olumasna yaryordu. Belirli bir forml bir kez tuttu
mu, endstri bunu tekrar tekrar kullanp duruyor, ortala hep
bu ayn eyin benzerlerini sryordu. Sonuta ise, mzik bir
tr toplumsal maya olarak igrmeye mecbur braklm olu
yordu.130 Bu tarzda "mayalanm" toplum, "atomsal", blne
128 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.264
129Martin Jay, a.g.y., s.275
130 bkz. Martin Jay, a.g.y, s.277
mez bir yapya sahip olur. Ve iktidar, onu istedii yne srk
leyebilir.
A dornoya gre, mzik doal deil tarihsel bir grngdr.
Bat mziinin geleneksel tonalitesinin herhangi baka bir m-
ziksel biimden daha doal olduu ileri srlemez; aynen bir
toplumsal dzenin dierinden daha doal olduunun ileri sr
lemeyecei gibi. Geleneksel tonalite mziin gelimesinin sade
ce belirli bir aamasn temsil eder. Toplum, sadece belirli bir ke
simin bilinci olarak deil bir btn olarak mzikte ierilmitir.
Ve estetik liyakat ve toplumsal ierik birbirinden ayrlamaz.131
Adorno, mziin bir sre olarak diyalektik analizini yle
yapar:
1. retim; yaratm a sreci. Gerek mziksel zne birey de
il, yaratcnn bireysel yetenekleri ile ona gemiten miras ka
lan her eyin bir toplamdr,
2. Yeniden-retim. nceleri mzik d bir gelime olarak
deerlendirilen teknoloji, yaratm srecinde kullanlmakla m
ziin isel geliimi ile bulumutur. Eer sanat yapt kendisinin
yeniden-retimine dnyorsa, yeniden-retim de sanat yap
tna dnebilir,
3. Alglama. Mzie aklc ve eletirel bir tepki verebilme
yetenei her geen gn azalmaktadr. Bunun nedeni, kitlenin
srekli olarak daha nce alt, altrld biimlerin bombar-
13^
dmam altnda kalmasdr.
Adorno, retim ve alglama asndan nc mzik ile pop
ler mziin farklarm yle aklar:
retim asndan nc mzik;
H er ayrnt, kendi mziksel anlamyla somut btne bal
dr. Tem alar ve ayrntlar btnle ok sk bir biimde i iedir.
Temalar dikkatli bir ekilde gelitirilmitir. Ayrntlar, btn
etkilemeden deimezler, neredeyse btn ntasarlarlar.
Uyum ve tutarllk, biimsel yap ve ierik (tem alar) arasnda
131 bkz. Martin Jay, Adorno, s.136
132 bkz. Martin Jay, a.g.y., s. 137
TL
gerekleir. Eer standart planlar uygulanrsa (rnein dans
iin), bu tercih btn iinde de nemli bir rol oynar. Yksek
teknik beceri normlar vurgulanmaya allr.133
retim asndan popler mzik;
Mzik kompozisyonu tandk, bildik yollar izler. zgnlk
dzeyi yetersizdir. Btnsel yap ayrntlara bal deildir ve
onlara bal olarak deimez. Melodik yap katdr ve kendini
srekli yineler. Arm onik yap hazr planlar zerine kuruludur
ve ok da gelikin deildir. Kartlklar yaptn yapsn etkile
mez ve temalar gelitirmez. Vurgu daha ok ses, renk, ton ve
ritmin bileimi zerindedir. Doalamalar snrldr. Ayrntlar
birbirlerinin yerine geebilir. Yeni ve zgn norm lar yerine
egemen norm lar tercih edilir.134
Alglama asndan nc mzik;
Mziin btnn anlamadan, paralar anlam ak olanakl
deildir. Btn, ayrntlarn anlalmasnda ok etkilidir. Tem a
lar ve ayrntlar ancak btnle iliki iinde anlalabilir. Mzi
in anlam sadece bir farkna varma, rnek olarak baka bir
parayla zdeletirme biiminde kavranamaz. Mzik bir aba
ve younlama gerektirir. Mziin estetii, gnlk yaamn s
rekliliini krar ve hatrlamay tevik eder.135
Alglama asndan popler mzik;
Btn, paralarn alglanmasn ve onlara verilen tepkileri
yeterince etkileyemez. Tepkiler genellikle paralar zerinedir.
Mzik, kolay anlalabilir trler eklinde standartlamtr. B
tn daha alglama ncesi bilinmektedir. Mzik dinlemek pek
nemli bir abay gerektirmez. Dinleyici mziksel deneyimin
gerekleecei baz modellere artlanmtr. Btn deil, tarz
ve ritim nemlidir. D aha nceki mziksel deneyimlerle balan
t nemlidir. Mziin anlam kabullenmeyle sonulanan bir far
kna varma eklinde kavranr. En iyi, en baarl mzik srekli
133 bkz. David Held, Inlroduction to Critical Theory, s.101
134 bkz. David Held, a.g.y., s.102
135bkz. David Held, a.g.y., s.102
tekrar edene uyumlu olandr. Mzik, toplumsal bilin zerinde
uyutucu bir etki brakr. Gnlk yaamda sreklilii glendirir
ve eylemi yaps unutkanl tevik eder.136
. Naci Soykann belirttii gibi, her sanat gibi bir gereklik
grn olan mzik, grn deil de gerekliin kendisi
olunca, artk ideoloji olur. Bu durum mziin kendisini top
lumda kullandrmas durumudur. O zaman mzik toplumsal ol
maz. Ancak toplumsal eilim mzikte yanklannca, mzik top
lumsallar.137 "Sanat yaptlarnn toplumla bants Leibnizin
monadlarna benzer: Kapsz ve penceresiz. Dem ek ki, toplum
olmakszn, kendini bilir olmak iin, bu bilin daima ve zorun
luca topluma elik etmeksizin, yaptlar ve ayn zamanda kav
ram dan uzak mzik, her durum da toplumu tasavvur eder. una
inanmak istenir: Kavramdan uzak mzik ne denli derinse, top
luma o denli az gz krpar."138 Hibir m onadn darya alan
penceresi yoktur. Ama her m onad tm dierlerinde olan biteni,
yani dnyay bilir. nk birindeki olan biten, yani onun tasav
vur ettii ne ise tekilerin tasavvur ettii de odur, ayn eydir;
arada sadece tarz fark vardr. Mziin kavramdan uzak olmas,
onun kendini kolayca ele vermemesi demektir. Derinlii olan
bu mzikte toplumsal olan dibe kmtr. Bestecinin toplum
sall bu keltide sz konusudur, yoksa popler mzikte de
il. Popler mzik varolan, nesnel gereklii yeniden retir.
Toplumla uyuma, anlama durum unda mzik ne zerk ne de
zgrdr. zgrlk iin anlamann iptali gerekir. Bu iptal de
ancak ve ancak mzik (sanat) tarafndan yaplabilir, kar taraf
tan deil. Efendisinin azat ettii kle asla zgr deildir, yalnz
ca azatldr. Toplumsal olan mziksel biimlerde iselletiren
mzik, bu suretle toplum a kar kar. Mzik bu iselletirmede
ve toplumla kavgal olmasnda kendi zerkliini elde eder, top
luma kaytsz olmada deil. Mzikte nesneleen toplum, artk
mziin hakikatidir, toplumsal hakikat deil. Ama mzik, bu
136 bkz. David Held, a.g.y., s.103
137. Naci Soykan, Mziksel Dnya topyasnda Adomo ile Bir Yolculuk, s.71-72
118 T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, a.g.y., s.73
kendi hakikatini toplum a geri verir. Bu bakm dan mzik sosyo
lojisi, ideolojik ierikle ve mziin ideolojik etkisiyle ilgilendii
lde, toplum un eletirel bir retisi olur. Bu mzik sosyoloji
sine mziin hakikatini aratrm a ykmll ykler. H er ne
kadar geleneksel mzikte, bu mziin devrimci olduu dnem
lerde isel hakikati aratrm a olana grece varsa da, Ador-
noya gre, bu aratrm ann asl yeri, "yeni mzik"tir. 20. yzyl
mziinde en kkten yenilik, "atonalite" ve "on iki ton teknii"
ile yaplmtr. Bunun balca yaratcs Schnbergdir. Schn-
bergin rencileri Alban Berg ve A nton W ebernden baka St-
rawinsky de bir zaman bu yolu izlemitir. "Yeni mzik" deyimi
Adornoda az da olsa, gemite dnemini tamamlayan bir tarz
dan sonra ortaya kan mzik anlamnda da kullanlm olmas
na karn, asl bu atonal mzik anlamnda grlr.139 "Yalnzca
yeni mzik, kendi hakikat ieriinin bilgisine izin verir."140 Bir
mzik felsefesinin olana iin olan mzik de ayn mziktir.
"Bugn mzik felsefesi, ancak yeni mziin felsefesi olarak ola
nakldr."141
M artin Jaye gre, Adorno, Schnbergin atonalite alannda
gerekletirdii gelimelerin, ada toplumun zmlenmemi
uyumsuzluklar karsnda uzlamac bir tutum taknmann red
di anlamna geldiini ne srer. Schnbergin er-
ken-davurumcu dnemindeki mziin aslsz uzlama srk
lenmekten uzak kalmaya altn savunur. Ancak gerek bir
sanatda grlebilecei gibi, Schnbergin, kendi bilincinde de
olsa, bilinlenmemi itilerin nne set ekmeyerek, bunlara
toplumsal gereklikteki uyumsuzluklar davurma olanan
kazandrdn syler.
"Fakat bu arada atonalite ne pahasna olursa olsun tonalite
den kurtulma abasna da girimi bulunduu iin, salt bir
keyfilik olmaktan kp, on iki notadan herbiri seslendirilme
dike bir notann ikinci kez yinelenmedii on iki ton dizilenme-
139 .Naci Soykan, a.g.y., s.74-75
14UT.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, a.g.y., s.76
141 T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, a.g.y., s.76
sine dayanan yeni bir dzen oluturmutur. Byle bir gelime
sreci iinde Schnbergin kendi zel itkilerini, bir besteci ola
rak, yeniden klasik gelenekle balant kurulabilecek biimde
nesnelletirmesi, mziin dndan bir basknn zoruyla deil,
Schnbergin erken dnemindeki mziin diyalektik rn
olarak gereklemitir. Schnbergin yapt, mziin mant
iine ekilerek, dardaki toplumsal glerin basksna kar,
bir oranda da olsa, sanatsal retimi korumak olmutur. A n
cak, on iki perde tekniine ynelmeyi kendi kulandaki m-
ziksel arayn arl ile yapamayanlar iin bu mzii bu m
zik olarak yapmak olanakszdr.''142
Szck anlamyla sesler arasndaki uyum dem ek olan arm o
ni, geleneksel tonal mziin temel bir esidir. Tonalitede, ok
ve farkl sesler, bir mzik parasnda bir ana ton ekseni etrafn
da birletirilerek uyum elde edilir. Bu ana ton, ayn zamanda
egemen tondur; oklukta birlii salayan edir. Bu ekilde an
laldnda her armoni, bir egemenlik ilikisinin sonucudur. Bu
tonal dzeni ykarak, kromatik143 dizideki on iki notaya yeni bir
sralama getiren Schnberg, 20. yzyl mziini tem elden etki
ler. Bu yeni teknie "on iki ton teknii" adn veren Schnberg,
eski mziin armonisi yerine kontrpuan144 koyar. Tonalitede
ana tonun teki tonlar stne egemenlik kurmas, tonlar ara
snda elikinin, uyumsuzluun ortadan kalkmas, geleneksel
diyalektikte tez-antitez atmasnn sentezde ortadan kalkma
sna karlk olurken; atonalitede armoninin enkaz zerine ku
rulan kontrpuandaki dinmeyen amansz atma, negatif diya
142 Martin Jay, Diyalektik imgelem, s.264-265
143 "Kromatik: ...yarm tonlardan oluan ses dizisini tanmlar. Byle bir dizide
birbirini yarm ses farkla izleyen iki komu sesin oluturduu arala kroma
tik aralk denir. Kromatik tr, kromatik aralklarn belirli bir yntem iinde
kullanld mzik trdr. Dou mziine zg bu yntem 16. yzyldan
sonra Bat mziinde grlmeye balad. Schnberg, bir oktav on iki eit ara
la blerek 'on iki ton adn verdii kromatik sistemi gelitirdi." Vural Szer,
Mzik ve Mzisyenler Ansiklopedisi, Remzi Kitabevi, stanbul, 1986, Cilt: 1,
s.418
144 "Kontrpuan: Bestecilikte, akortlara dayal armoninin yerine, zaman beraberli
inden yararlanarak birok ezgiyi st ste getirme sanat. Bir anlamda ezgiye
ezgiyle yant varma teknii." Vural Szer, a.g.y., Cilt:l, s.407
lektikteki sentezsiz, sre giden elikiye karlk olur. Ador-
nonun Schnbergin mziine alk tutmas bundandr.145 Sc-
hnberg, yalnz bir besteci deil, ayn zam anda bir kuramcdr.
Onun retisi kompozisyon retisidir. Yntemi, yani on iki
ton teknii, tm kompozisyon boyutlarn kapsayan btnleyici
bir yntemdir. A dornoya gre, "on iki ton teknii, resim yapar
ken palet stndeki boyalarn bir dzenleniine benzer."146 D e
mek ki tuvalde kullanlacak renkler nceden belirlenecektir.
Hem de iyi bir palette bu belirlenimin tam olmas beklenir.
Mzikte ise rengin yerini ton almtr. Ancak tonlarn bu belir
lenimi, bu mzii, yaratcln ortadan kalkt mekanik bir m
zik yapmaz. Nasl renkler henz palette ise ve onlarn tuvale na
sl aktarlaca bilinmiyorsa ve bunun iin tkenmez olanaklar
varsa, ayn ekilde, belirlenen on iki notadan hangi dizinin olu
turulaca yine tkenmez olaslklaryla bestecinin yaratma g
cnde bulunur. Bu nokta, artk, A dornonun felsefesinde mzi
in ne denli nemli bir yer tuttuu aktr. Mzik ile felsefe ara
sndaki iliki Adornoda mziin merkezde olduu bir ilikidir
nk negatif diyalektie ilham veren atonal mziktir.-147
Schnberge getirilen en nemli eletirilerden biri entelek-
talizm eletirisidir. Ancak bu eletiri ya entelektelliin isel
gcn nesneye dsal kalan dnmeyle kartrr, ya da mzi
i, kltrn eylemesine kar tm estetik medya iin zorunlu
olmas gereken entelektelleme taleplerinden tam am en ayrr.
Gerekte, Schnberg naif bir sanatdr. Onun en byk rehbe
ri irade d mziksel sezgileridir.148 Melodi eksiklii saptamas,
entelektalizm eletirisinin en temel dayanaklarndan biridir.
Oysa Schnbergin mzii ok melodik bir mziktir. Ancak o,
hazr formlleri tekrar etm ek yerine, srekli yeni formlar ret
mitir. M elodik imgeleminin tek bir melodiyle yetinmeyen bir
yaps vardr. Ayrca, mziin kendi nefesini izlemek, onu kst
145 bkz. . Naci Soykan, Mziksel Dnya topyasnda Bir Yolculuk, s.81-82
146 T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, a.g.y., s.82
147 bkz. . Naci Soykan, a.g.y., s.82-83
148 bkz. T.W. Adorno, Prisms, s. 150
lamalarndan kurtarm ak Schnbergin en byk yeteneidir.149
Schnberg, pratik ve kuramsal olarak "tarz" kavramna her
zaman kar olmutur. Konu (tem a) ncesi bir kategori olarak
tarz yerine, mziksel dncenin zenle ilenmesi anlamnda
"idea" kavramn ne karmtr. H er aamada, temel olarak
"Nasl?" yerine "Ne?" sorusuna ncelik verm itir.150 Schn
bergin mzii entelektel deildir. Yalnzca mziksel zeka is
ter. Temel ilkesi "gelien deime"dir. H er eyin mantklca ge
litirilmesine, glendirilmesine ve dengeli bir biimde zm
lenmesine uralr. Tm aptalca retorik ve aldatc hareketler
kmsenir. Schnbergin mzii dinleyiciyi, ona imtiyaz tan
mayarak onurlandrr.151
Schnberge getirilen bir dier eletiri de deneysel olmaktr.
Bu eletirinin tem elinde sanatsal tekniklerdeki gelimenin or
ganik bir btnlk iinde ilerledii anlay yatmaktadr. Kendi
bana hareket eden, yeni bir ey kefeden herkes yalnzca gele
nee kar su ilemi olmakla kalmaz, ayn zamanda gsteri
ve yetersizlikle sulanr. Ancak, mzik de dahil olmak zere,
sanat yaptlar bilinlilik ve kendiliindenlik ierirler ve bu da
dorusal gelimeye aykr olmak durum undadr.152 stelik gele
nek, sadece ak seik grnen, fark edilmesi g olmayan de
il, ayn zamanda, o ana kadar bastrlm, gzard edilmi, bi
lin altna itilmi olan da ierir. Bu nedenle m odern resmin ya
da Schnberg ve Viyana Okulu mziinin gelenek d olduu
sylenemez.153
Adorno, Schnbergin mziinin en byk savunucusudur.
Onun mziinde kendi felsefesini imge olarak kefeder. A dor
no, Schnberg dnda dier baz besteciler hakknda da yaz
mtr. Bunlardan biri de Strawinskydir. Onun, Strawinsky ze
rinde durmasnn nedeni, Schnbergi nemsemesiyle ayndr.
Yani Strawinsky de bir dnem on iki ton tekniini benimsemi
149 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s. 152
150 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s. 153
151 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.154
152 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.154
153 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s. 155
tir. Bu mzikte Adornoyu tahrik eden udur: Hayrlayclk, ye
nilikilik, aklk, ikin doruluk, eliki, diyalektik. Stra-
winskyde belirleyici eliki, "hakikatsizlie gerek duyan haki
kat" elikisidir. "izofreni stne akln bir hilesi olan estetik
program olanakszl" Strawinskynin mziinde "iddet ve sa
natsal aralkta baka bir anlama dnr."154 Adorno, Stra-
winsky mziinde onun pathosundan kaynaklanan izofrenik
eleri yerenlere kar kmtr. Bu mzik asla izofrenik deil
dir. Tersine, izofrenik eler, ondaki akl salnn kefareti
dir. Rus asll besteci, Rus kltrnden kopmak iin yapt at-
lmlarda yine bu kltrn keltisinden beslenir. "zne katego
risi, Batya gre geri kalm Rusyada Batdaki kadar salam
biimde olumamt. zellikle Dostoyevskinin sradl,
Benin kendi kendisiyle zdesizliinden ileri gelir. Karamazof
kardelerin hibiri bir "karakter" deildir. Ge burjuva Stra-
winsky, znenin sonunda paralann merulatrmay byle
bir n-znellik zerinde sunar."155 Batl burjuva kltrnde z
ne zdeliine ok nceden varlmt (mzikte Beethoven) ve
o zamandan bugne bu zdelik oktan paralanmt. Dolay
syla yeni mziin zdelii Batda paralam olmas meru-
dur. Buna karn Rus kltrnde durum, Stravvinskyye, onun
kendisinin ele geirdii baka tarz bir meruluk sunmutur. Bu
rada henz znenin zdeliine varlmamtr. atlaklar daha
kapanmadan Strawinsky yetimitir. Batda btnlkten sonra
ki atlaklar, Rusyada btnlk ncesi atlaklar, yeni mzie
meru zemin olur. Burada grld gibi, Adorno iin mzik,
felsefeye olduu kadar toplumsal tarihe de zemin olur.156
A dornonun mzik kuram, her ne kadar atonal mzik yani
modernizmin mzikte karl zerinde younlam ise de,
klasik mziin ustalarn da gzard etmez. Bunlarn banda
Beethoven gelir. A dornoya gre Beethoven, devrimci burjuva
zinin mziksel prototipidir. "Onun yapt, mzik ile toplumun
154 T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, Mziksel Dnya topyasnda
Adorno ile Bir Yolculuk, s.86
155 T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, a.g.y., s.86
156 bkz. . Naci Soykan, a.g.y., s.86
yumuak bal uygunluk emasn paralar."157 Beethoven, burju
vazinin toplumsal vesayetinden kurtulmutur. Onun mzii
"daha fazla hizmette bulunmayan", estetik bakmdan tam zerk
mziktir. "Beethovenda toplum kavramsz olarak bilinir; res
medilmi olarak deil."158 Bylece mzik kendi anlamn kendi
iinde tar. Fakat anlamca kendini toplumun vesayetine sokan
mzik, topluma bakarak kavranacak olan mziktir; anlamlar
toplumda olan gstergelerden, resimlerden oluan mziktir.
Buna karn, A dornoya gre, kendi hakikati olan bir mzik, bir
mzik cmlesi, onu anlamak iin baklarmz kendisine evir
memizi, onun gnderdii deil, gsterdii anlama ynelmemizi
bizden bekleyen mziktir. Cmle gnderici ise, o, kendisinin
dndaki dnyaya, alg-tasarm gerekliine gnderiyordur;
baka bir deyile, cmlenin anlam kendisinin dndadr. Ama
o gsteriyor ise kendini gsteriyordur; yani anlam kendisinde-
dir. Beethovenin mzii byle bir mziktir. Kendi hakikati
olan, yalnzca kendini gsteren mzik. Adornonun yaklamn
da sanat-toplum ilikisi ancak estetik olarak m m kndr.159
A dornonun ele ald bir baka klasik besteci Richard Stra-
usstur. A dornoya gre, Richard Strauss anlaml son burjuva
kompozitrdr. Strausstan sonraki mzik ise, nc atonal m
zik dnda, yalnzca meta olabilmitir. Bir zamanlar aristokrasi
yi hem taklit etmek, hem de onunla alay etmek iin yaplan hafif
mzik, bugn, insan kaderine boyun emeye ikna etmekle i-
levlendirilmi bulunuyor. Folk mzii ise, dirimsel gcn yitir
mitir. nk, kendiliindenlik zellii olan halk kalmamtr.
zgn bir halkn olmad yerde, halk mzii de olmaz.160
A dornonun popler mzik eletirisinin balca nesnelerin
den biri cazdr. Caz zerine ilk yazs 1930larda yazlmtr.
Ancak o dnemde Adorno henz Avrupadadr, A B D ye g
etmemitir. zellikle o dnemde, youn bir caz dinleme gele
I57T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, a.g.y., s.79
158 T.W. Adornodan aktaran . Naci Soykan, a.g.y., s.79
159 bkz. . Naci Soykan, a.g.y., s.79-80
160 bkz. Martin Jay, Diyalektik mgelem, s.268
nei olmayan Avrupada A dornonun bu tavr olduka ilgintir.
Caz eletirisini, cazn hangi trn malzeme alarak gerekle
tirdii ak deildir. D aha sonra, A B D de yaad dnem de
tavr deimemi ve yazd m akalelerde caza hep eletirel yak
lamtr. Frankfurt O kulunun dier yelerinin mzik ve zel
likle caz konusunda Adorno kadar almalarnn olmad bir
gerektir. Ancak A dornonun genel olarak mzii ele al,
okulun sanat anlaynn belli bir sanat trndeki somutlan
olarak deerlendirilebilir. Bu nedenle, A dornonun mzik ala
nndaki almalaryla, dier yelerin farkl alanlardaki alma
lar arasnda bir btnlk vardr. Caz konusunda ise byle bir
btnln olduu kukuludur. Ancak, hemen belirtilmesi ge
reken nokta, A dornonun caz zerine yazd birka makalenin,
mzik zerine yapt almalarn tm yannda ok snrl bir
yer tutm akta olduudur. Bu nedenle, Okulun dier yelerinin
Adornonun caz zerine yazd makalelere olumlu ya da olum
suz bir tepki vermemeleri doal karlanabilir. Ancak M arcuse,
ABDde yaad dnemdeki baz almalarnda, zaman zaman
caz ve bluesu olumlamaya kar mzik biimleri olarak deer
lendirmitir. Bu anlamda, Adorno ile M arcusenin yaklamla
rnda bir kartlk sz konusudur.
A dornoya gre, caz yabanclamay aknlamamakta, onu
daha da glendirmemektedir. Caz, tam anlamyla metadr.
Cazn bata gelen ilevi, yabanclama iindeki insan ile onun
olumlamac kltr arasndaki mesafeyi azaltmak, fakat bunu
poplist ideolojinin bask altna alc anlay ve yntemi iinde
yapmaktr. Bu nedenle, m odern dnemde caz, Brechtin gerek
sanatn zellii sayd yabanclatrma etmeni etkisinin tam
tersi ynde bir ilev grmektedir. te yandan caz, aslsz bir bi
imde, doaya dnlyormu duygusu vermektedir. Oysa, b
tnyle toplumsal bir rndr. Dahas, caz, kiisel dlemlerin
yerine ortak dlemleri koymasyla da kendisini demokratm
gibi gstermektedir. Fakat bu szde demokratlktr. Doala
maya ak oluuyla da bireysellik tayormu gibi grnmek is
temekte, fakat cazdaki btn doalama da belirli formlarn yi
nelenmesinden ibaret kalm aktadr.161
Adorno, cazn bastrlm zenciliin bir bakaldrs olduu
tezini de pek ciddiye almaz. A dornoya gre, zencinin caza bir
katks varsa, bu katk, zencinin klelie kar bakaldrc tep
kisinden ok, olsa olsa, yar-zgn, yar-szlanmac boyun eii
dir. Bu noktada A dornonun caz hakkndaki deerlendirmeleri
ile, Trkiyedeki modernizmin, arabesk hakkndaki yorumlar
nn benzerlii ilgi ekicidir.162 "Cazda Afrika kkenli baz e
lerin bulunabilecei yolunda kukular olsa bile, bundan ok da
ha belirgin olan, cazn iindeki btn szde-bakaldrc ele
rin, ilk gnden beri, kat bir emaya balanm olduu; bakal-
drc jestlerin, tpk analitik psikolojide anlatlan sadomazois-
tik tip gibi, kr bir itaatle kaynatrlm olduudur".163 Cazn
bireysel znenin ykma uram olduunu gsteren bir baka
kant ise, bu mziin dorudan doruya dinlenmekten ok,
dans ederken kulak verilen, ya da arka-plan olarak dinlenen bir
mzik oluudur. H er eye ramen, daha nce de belirtildii gi
bi, A dornonun caz yorumlarn, mzik zerine yazdklarnn
btn iinde zel bir yere koymakta yarar vardr.164
4.4 Edebiyat
Frankfurt Okulunun youn olarak ilgilendii bir dier sanat
alan da edebiyattr. Okulun hemen hemen tm yeleri edebi
yat stne yazmlardr. Bu almalara konu olan edebiyatlar
olduka fazladr. Ancak bunlar iinde en nemli olanlar; A dor
nonun Kafka, Beckett ve Proust zerine olan almalar, L-
vventhalin 18. yzyl ngiliz edebiyatn popler kltr asn
dan incelemesi ve Almanyadaki toplumsal gelimeyle, Dosto-
yevskinin okunma younluu arasnda kurduu ilikinin yer al
d almalar ve zaten filozof ya da sosyolog olmaktan ok bir
161 bkz. Martin Jay, a.g.y., s.270
162 bkz. Martin Jay, a.g.y., s.270
Adornodan aktaran Martin Jay, a.g.y., s.270
164 bkz. Martin Jay, a.g.y., s.271
edebiyat adam olan Benjaminin Baudelaire ve Proust zerine
olan almalardr. Tm bu almalar iinde ne kan ve bir
anlamda okulun sanat anlaynn edebiyat alanndaki karl
olarak deerlendirilebilecek olanlar Adorno iin Kafka ve Bec-
kett, Benjamin iin Baudelairedir.
Daha nce ortaya konduu gibi, Frankfurt Okulu, sanat iin
ngrd ilevin m odern sanat tarafndan yklenilebilir oldu
unu ileri srer. Ve edebiyat, ama zellikle rom an sz konusu
olduunda, realizm en byk dmanlardr. A dornonun, Lu
kacs ile olan polemiklerinin ana ekseni de, daha nce grld
gibi, budur.
A dornoya gre, eer roman realist mirasna sadk kalmak
ve olan sylemeye devam etm ek istiyorsa, kendini yalann su
ortaklna indirgeyen bir realizmi terk etmelidir. Vurgulanm a
s gereken, insanlar arasndaki ilikilerin eylemesiyle insani
zelliklerin kaypaklamasnn dzene srtmesiz bir varolu
olana tanmakta olduudur. Bunun aralar da yabanclama
ve evrensel kendine-yabanclamadr. Ki roman, tm sanat tr
lerinden daha fazla, bunu gerekletirme niteliine sahiptir.
Yabanclama romann bir estetik aracna dnmtr. nk
insanlar birbirlerine yabanc hale geldike, birbirleri iin bir giz
haline gelmektedirler. Bu gizi deifre etme giriimi de, ki bu ro
mann gerek m otorudur, tuhaf bir ekilde evrensel zn aran
masna dnmektedir. M odern romann anti-realist momenti,
somut nesnesinden tremitir. Estetik akmlamada yansyan,
dnyann bysnn bozulmasdr.165
4.4.1 Kafka
Adorno, Kafkay her zaman m odern edebiyatn en nemli
temsilcisi olarak grmtr. Aslnda, Kafkanm eserlerinin has
talkl bir ruhsal kiiliin kaleminden kan nevrotik yazlar ol
duu deerlendirmesinin genelde egemen olduu dnem lerden
beri Frankfurt Okulu ve zellikle Adorno, Kafkay ann en
byk metin yaratcs olarak selamlamtr.
165 bkz. T.W. Adorno, Notes sur la Litterature, Flammarion, Paris, 1984, s.39
A dornoya gre, her Kafka cmlesi hakikate uygundur ve
her cmlenin bir anlam vardr. Hakikat ile anlam, simgenin ge
rektirdii gibi birbirlerinin iinde erimemi tir, aralarnda kos
koca bir aklk vardr. Kafkanm dzyazs simgeden ok "ale
g o rin in ardna dmeye abalar. Bunu yaparken de toplumdan
dlanm olann yannda yer alr. Benjaminin bu dzyazy
"mesel" olarak nitelendirmesi nedensiz deildir. Kendini anla
tarak deil, anlatm aktan kanarak, bir kopula anlatr. Bu dz
yaz, anahtar alnm alegorik bir dzene benzer. Bunu fazla
nemseyen her aba, Kafkanm yaptnn soyut sav, varolann
karanln zyle kartrarak yolunu yitirmeye srklenir. Her
cmle "yorumla beni" der, ama yorumlanmaya da katlanamaz.
H er cmle "bu byledir" biiminde bir tepkiyi ve buna bal
olarak da "bunu daha nce nerede grmtm?" ("deja vu") so
rusunu zorlar ve bu srekli yinelenir. Yorumu ne karma g
cyle Kafka estetik uzakl ykar. Metinleri, okuyucuyla arala
rnda deimez bir uzaklk kalmasn amalamazlar. Onlarn
duygularnn, boyutlu film tekniinde lokomotiflerin izleyici
lerin stne gelmesi gibi, anlatlann kopup stlerine gelecein
den korkmalarn gerektirecek derecede ayaa kalkmasn
amalarlar. Bylesine saldrgan bir maddi yaknlk, okurun ken
dini romann kiileriyle zdeletirme alkanlna kar durur.
Bylece Kafkamn metinleri, Brechtin epik oyunlarnn moder-
nist biimini paylar.166
Adorno iin bir sanatnn kendi yaptn anlamas eklinde
bir zorunluluk szkonusu deildir. Kafkanm bunu becerebile
ceinden kukulanmak iin elde zel nedenler vardr. Kaf
kanm yaptlar, yazarn, yaptn iine pompalad felsefenin
yaptn metafizik zyle eitlenmesi hatasndan kendilerini ko
rumulardr. yle olduunda, yapt l doar, sylediinin iin
de tkenir gider, zamanla serpilip gelimezdi. Yaptn kastetti
ine srayveren bu ksa devreye kar korunmay salayacak
ilk kural udur: H er eyi szck szck, szcn tm anlamn
da almal, hibir eyi tepeden inme biimde kavramlarla kapa
166 bkz. T.W. Adorno, Prisms, s.246
tp rtmemeli. Kafkann gc metinsel bir gtr. Yalnzca bu
kurala ballk yardmc olacaktr, yn nceden saptanm bir
anlay deil.167
Sanat yalnzca gerekliin reddinden yaratmakla Kafka, es
ki bir kurala kar gnah iler. Gelecek, toplum un grnne
ilikin tasla dorudan ortaya koymaz. Fakat onu, oluma s
recindeki yeninin, tkenm ekte olan bugnden artt artk
rnlerden kurar. Nevrozu tedavi etm ek yerine, tedavi edici
gc nevrozun ta iinde arar; bilginin verdii gtr bu. Toplu
mun bireyde at yaralar, toplumsal yalann ifreleri, gerein
olumsuzlanmas olarak okunur. Kafkanm gc ykc bir g
tr. Kafka, ykma ediminde, ruhbilimin yapt gibi, znede du
rup kalmaz; kendi kendini teyit etm ekten syrlm itaatkar bi
lincin tam am en yklmasyla znel alanda ortaya kan yaln
maddi varolua kadar ilerler. nsandan geerek insancl olm a
yana doru bir ka: Kafkanm anlatya zg yoludur bu. D e
hann bu d, Kafkann etiiyle birleen direni eksiklii,
ifade ediliin zorlayc gcyle dllendirilir.168
Yaptnda en ok bulunan, snrsz gce bir tepkidir. Srtna
bindii yaamdan geinir bu g. Ama gerekte asalaklara zg
etki gc yerinden kaydrlmtr. Gregor Samsa tahtakurusu
olur, babas deil. Gl olan deil, gsz-kuvvetsiz olan ge
reksiz grnr; hibiri toplumsal adan yararl bir i grmez.
Davann taraf yapt sank banka grevlisi Josef K.nn bile
doru drst bir ey ortaya koymamas kaytlara geer. Yaptla
rn ba kiileri gerekte oktan ie yaramaz duruma gelmi
te-beri arasnda srnr dururlar. Bu te-beri, yaam sreleri
nin tesinde de varlklarm srdrerek, onlarn sadaka gibi va
rolmalarna izin verir yalnzca. Bu kaydrma, retim aralarna
sahip olanlarn, i retenlerin bir ltf olarak yaamn yeniden
retimini ycelten ideolojik alkanlklara gre oluturulmutur.
Prl prl parlatlm ileri kapitalizmin gizli yasasdr bu. Kafka
bu evreyi, kendi olumsuzlanmasmda daha net bir ekilde tanm
167 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.247
168 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.251-252
lamak iin darda brakr. Kafka gcn parmaklarnn yaam
kitabnn grkemli basmnda brakt kir izlerini bytele in
celer. Hibir dnya, Kafkamn kk burjuva korkusuyla bir b
tne sktrd bunaltc dnyadan daha homojen olamazd.
Bu, mantksal olarak, her dizge gibi kapal ve kendisi dnda bir
anlamdan yoksun bir dnyadr.169 Kafkann cmlelerinin kendi
dnda bir anlam olmamas, onlarn, yukarda sylendii gibi,
yalnzca kendisini gsteren, baka hibir eye gnderimde bu
lunmayan mzik cmleleri gibi anlald imasn verir.
A dornoya gre, Kafka tekelcilii, tekelciliin tkettii "libe
ral" dnemin artk rnlerinde grr. Bu tarihsel an, szde ta
rihi yukardan aydnlatan zaman-st bir ey deil, Kafkann
metafiziinin billurlamasdr. Sadece, zaman kavrammz oldu
u iin maher gnnden sz edebiliriz. Aslnda bu sonsuza
dek sren ksack bir mahkemedir. En son kurban her zaman
dnkdr. Bu nedenle tarihe yaplm tm ak gnderm eler
den kanlr Kafkada.170
Klaus M ann, Kafkanm dnyasnn 3. Reichla olan benzer
lii zerinde durm utur inatla. Yapt, Tanrnn gizli egemenli
inden ok "nasyonal sosyalizm"i anlatr. atoda memurlar
SSler gibi zel, bir rnek giysiler giyer; faizmin sekinleri de
kendi kendilerini atamlardr. Tutuklama baskndr, mahke-
meyse iddet eylemi. Partiyle partinin gizil kurbanlar arasnda
ki ilikiye benzer bu.171
Adorno iin, Kafkann yazlarnn kapal karakteri, dn
ceyi tarihin soyut kartna indirgemekle yetinmez, yaptn ken
disini tarihten pahas ar olmayan bir incelikle szmeye kkr
tr. Oysa bu yapt ancak kapal bir yapt olarak 1. Dnya Sava
dolaylarndaki on yln yaznsal devinimine katlr. Bu devini
min bir oda da Pragtr, evresi Kafkamn evresidir. Davu
rumculuun evresidir bu. Anlatc Kafka, davurumcu itkiyi
yalnzca kktenci ozanlarn gidebildii yerlere dek izlemitir.
169 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.256
170 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.257
171 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.259
Yaptnda "ultra" solculuun "ton"u vardr. Yaptn genel an
lamda insana zg olana indirgeyen, Kafkay tutucu bir biim
de "sahteletirm i olur. Kapallk ilkesi, tmyle yabanclam
znelliin ilkesidir. Kafkann tartm alarda tm toplumsal ek
lemlemelere kar direnmesi bouna deildir.172
"Mutlak biimde znellik" ayn zam anda znesizdir. Ben,
ancak tekine dnerek yaayabilir. O, kendine yabanc olan
karsnda koza rm znenin bir art olarak dnyann kr
bir artna dnr. Davurumculuun "ben"i ne denli kendi
zerine yanstlrsa, o denli dardaki eyler dnyasna benzer.
Kafka, bu benzerlik araclyla, davurumculuu tedirgin edici
bir anlatya zorlar. O, davurumculuktaki sanrya benzer yan,
arkadalarnn hibirinin duyumsamad kertede duyumsam,
ama buna yine de bal kalmtr. Kafka, zorunlu biimde ken
dine yabanclam ve "ey"lemi m utlak biimdeki znellii
de, kendi yabanclamasn anlatma dken bir bedensellie, bir
"nesnellik"e zorlar. nsana zg olanla "eyler dnyas" arasn
daki snr silinir.173
Davurumcu anlat elikindir. Kendisini anlattrmayan,
tmyle kendisiyle snrlanm olan, dolaysyla da zgr olma
yan, dahas doru drst olmayan zneyi anlatr. zlp ken
di snrl varoluunun zorunlu m om entlerine ayrlan, kendisiyle
zdelikten m ahrum edilmi bu znenin yaamnn sreklilii
yoktur. Nesnesiz isellik eksiksiz anlamyla uzaydr; yle ki, or
taya att her ey zamansz yineleme yasasna boyun eer. Bu
yasa, Kafkann yaptnn tarih-d ynyle tam amen ilgisiz de
ildir. sel anlamn birimi olarak zaman araclyla olumu
biim Kafka iin olas deildir. byk romanndaki paral
olu, romanlarn i biimince belirlenir. Bu romanlar, artk ro
man kavramnn ardnda deildirler; yuvarlanp btnsellemi
bir zaman yaants biiminde bitirtmezler kendilerini. Kaf-
kadaki davurumculuun diyalektii, roman biimini dizi ha
lindeki macera yklerine benzemeye zorlar. Kafka bylesi ro-
172 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.261
175 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.262
m anian sevmitir. Yerleik edebiyat ortam na katlmay, bu t
rn tekniklerini alarak yadsr.174
4.4.2 Beckett
Beckett, Kafka ile birlikte, Adorno iin m odern edebiyatn
en nemli temsilcisi olmasnn yannda, ayn zamanda onun en
sevdii yazardr da. A dornoya gre, Beckettin yaptnn Paris
varoluuluuyla baz ortak yanlar vardr. Bu yaptn iinde an
lamszln (absurdite) kategorilerinin anlar, durum, tercih ve
onun kartlar biraradadr. Ancak Sartreda, tezli sanatnkine
benzeyen, yani biraz geleneksel, asla cesur olamayan fakat olu
mu etkiye kar ok dikkatli olan biim, Beckettin yaptnda
ifade edilmi olan yakalar ve onu deitirir. tkiler, Joyce ve
Kafkannki gibi sanatsal aralarn en gelimii dzeyine getiri
lir. Anlamszl, ondan fikir oluturana dek sulandrmaz. iirsel
geliim maksatsz bir ekilde kendini koyuverir. Beckett yaptn
da felsefeye ait olan, Anglo-sakson avant-garde geleneine ve
zellikle Joyce ve Elliota paralel olarak kulland saysz ima
ve kltrel maya gibi, kltrel bir artk olarak deerlendirir.
Adorno iin modernizm, modernite iinde modas geendir.175
Adorno, felsefenin ya da genel olarak kuramn olabilirlii
sorununun, Beckettte bir omuz silkmeye neden olduunu ileri
srer. Ge aamasndaki burjuva toplum unun aklsall anlal
may reddeder. Bu toplumun, kendi aklyla kuatt (yola ge
tirdii) ekonomi politik eletirisinin yazlabildii dnem, iyi bir
dnemdir. nk geen zamanla, burjuva toplumu akln skar
taya karm ve onu grcl olarak dorudan otorite ile dei
tirmitir.176 Akim otoriteyle deitirilmesi, akln kendini otori
teye teslim etmesi ve otoritenin akln yerine gemesi demektir.
Lukacs, Becketti insanlar hayvansallklarna indirgemekle
sular. nk, onun resmi iyimserlii, gerek ve ebedi olana sa
hip olduklarn sanan kalplam felsefelerin yaamn tortusu
haline geldiklerini grmesini engeller. A dornoya gre, Lu-
kacsm yapt gibi, Becketti tarihin nde gelen tan olarak
174 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.265
175 bkz. T.W. Adorno, Notes sur la Litterature, s.202
176 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.204
deerlendirmek yerine, dnyann yokluu ve ocuksuluk baha
nesiyle, ona znel ve soyut bir ontoloji atfetm ek ve frsat buldu
u iin kuyusundan km dejenere sanat iine kaydetm ek ok
sama olurdu.177
Beckett, saf ses araclyla dilin yarglamaya dayanan yn
n tasfiye etm ek yerine, onu, anlam kazanmak isterken anlam-
szlaan gevezeliin hakim olduu soytar ritelleri tarznda,
kendi anlamszlnn bir aracna dntrr. Dilin nesnel ola
rak kmesi, basmakalp gevezelik ve yabanclamann eksikli
i, estetik gize giren cmle ve kelimelerin yerindelii, dili yitir
mekte olan insanlarn ikinci dili, dikkatsiz cmlelerin ymas,
yanl olarak mantksal ilikiler, rn m arkalar gibi plastikle-
mi kelimeler, reklam dnyasnn vlger yanks, tm bunlar dili
reddeden iirsel yaptn dilini oluturmak iin yn deitirir.178
Gerekliin bir hcresinin seyri (contem plation), evrenin
tm geri kalan kadar deerlidir. zne tarafndan saf bir ekil
de ortaya konmu btn hiliktir. Akln tm grnm lerine sa
hip olarak, egemen olunabilir doann insan merkezli tuza
olan, "her ey"i "hibir ey"in karsna koymak kadar anlamsz
bir ey olamaz. Fakat, eer bu youn anlamszlk aklsal ise,
aceleci bir vg veya egemenlik altna alnm etiket yaptrma
gereksinimi yoluyla Beckettin tiyatrosunun anlamsz olan yan
na itiraz edilemez. Arasallam, kendi ve darda braktklar
zerine dnmekten yoksun akl, bizzat kendisinin elimine e t
tii anlam zerine sorgulanmaldr. Fakat bu sorunun ortaya
konduu durumda, saf biim olarak varolan hilik dnda bir
yant da yoktur. Bu anlamszln tarihsel olarak kanlmaz ka
rakteri, akl ontolojikmi gibi belirler. te btn bunlar tarihin
krlne neden olur. Beckettin tiyatrosu bunu ykar. Akim
yol at anlamszln isel eletirisi, hi dnlmemi bir
gerein olabilirliini sezinler gibi olur. Sadece yle olduu iin
varolann m utlak haklln ykar. A dornoya gre, olumsuz on-
toloji, ontolojinin olumsuzlanmasdr.179
177 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.208
178 bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.224
179bkz. T.W. Adorno, a.g.y., s.236
5. KLTR ENDSTRS
m .
Fromm, Erich; Ryalar, Masallar, Mitoslar, Artan Yaynevi, stanbul,
1990.
Habermas, Jrgen; Knowledge and Humar Interest, H einem ann, Londra,
1978.
Habermas, Jrgen; Legitimation Crisis, Beacon Press, B oston, 1975.
Habermas, Jrgen; Toward a Rational Society, Beacon Press, B oston,
1970.
Horkheimer, Mz x, A kl Tutulmas, ev: Orhan Koak, M etis Yaynlar, s
tanbul, 1990.
Horkheimer, Max; Critigue o f Jnstrumental Reason, Continuum, New
York, 1974.
Horkheimer, Max; Criical Theory, Continuum, N ew York, 1992.
Lwenthal, Leo; Litterature, Popular Culture and Society, Pacific Books,
Palo A lto, California, 1968.
M arcuse, Herbert; Eros ve Uygarlk, ev: A ziz Yardml, dea Yaynlar, s
tanbul, 1991.
M arcuse, Herbert; Kardevrim ve Bakaldr, ev: Grol Koca, Volkan Er-
soy, Ara Yaynlar, stanbul, 1991.
M arcuse, Herbert; La Dimension Esthetique, Seuil, Paris, 1979.
M arcuse, Herbert; Tek Boyutlu nsan, ev: Afar Timuin, Teom an Tun-
doan, May Yaynlar, stanbul, 1975.
M arcuse, Herbert; A kl ve Devrim, ev: A ziz Yardml, dea Yaynlar, s
tanbul, 1989.
7.2.2 Dergiler
Oluum, Yl: 8, Say: 40, Ankara, ubat 1981 (Frankfurt Okulu zel says)
Revue D esthetque, Say: 8, Editions Privat, Toulouse, 1985. (A dorno zel
says)
Revue D es Sciences Humaines, Say: 229, Lille, 1993. (Frankfurt Okulu
zel says)
7.2.3 Makaleler
Buck-Morss, Susan; "Walter Benjamin: Revolutionary W riter I", New
Left Rewiew, Say: 128, July/August 1981.
Buck-M orss, Susan; "Walter Benjamin: Revolutionary Writer 11", Ne w
L eft Rewiew, Say: 129. Sept/Oct 1981.
etinkaya, Hsamettin; "Pedagojik Kuramsalln Ykl", Edebiyat&E-
letiri, Say: 2/3,1993.
E agleton, Terry; "Auschwitzden Sonra Sanat; T.W. Adorno", Edebi-
yat&Eletiri, Say: 2/3,1993.
Hilav, Selahattin; Frankfurt Okulu ve Eletirel Kuram zerine Notlar",
Papirs, Say: 1, Bahar 1980.
Koak, Orhan; "Horkheimer ve Frankfurt Okulu", A k l Tutulmas, (Max
Horkheimer, M etis Yaynlar, stanbul, 1990) iin nsz.
Koak, Orhan; M aelstrm slubu , Defter, Say: 5, Haziran-Eyll 1988.
Koak, Orhan;"Postmodernizmin Sosyo Ekonomik bir Tem eli var m?",
Edebiyat&Eletiri, Say: 2/3,1993.
Lwy, Michael; "Revolution Against Progress; Walter Benjamins
Romantic Anarchism", New L eft Rewiew, Say: 152, July/August 1985.
Soykan, mer Naci; "Sanatn Kayna Sorunu: Oyun ve Dans", Felsefe
Dnyas, Say:2, Aralk 1991.
Frankurt Okulu mutlak doruyu reddeder, ama hem yle hem byleyi
de reddeder. Her hakikat sylemi, kendi koordinatlar ierisinde mutlak
doruluk iddiasn tar. Yani bir yandan mutlak doru yoktur, bir yandan
da her hakikat sylemi, kendi sylemini karsnda bulduu syleme
dayatr ve bylece bir atma, bir gerilim oluur. Bu atmada, kendi
syleminin baskn kmas, kendi hakikatinin hakl kmas sonucunu
verir. Ama o, bu hakl karma mcadelesinde, iinde yanl da
barndryor olmasna ramen, kendi hakikatinin mutlaklna,
evrenselliine inanmtr. Aksi halde bu bir oyun olurdu ve atmann
halislii kalmazd. Bu byk bir gerilimdir. stenirse eliki de denilebilir.
Jameson, Adornonun aklnn ktmser, iradesinin ise iyimser olduunu
ileri srer. ok dorudur. zne, bu anlamda, eliik olmak
durumundadr. nk bir yandan o, kendi dorusunu hakl karmak
iin mcadele eder, dier yandan ise onun iin bu dorunun
dnebilecei mutlak bir doru yoktur. Yani zavall zne, elinde dier
hakikat sylemlerinin fleyip sndrmeye altklar bir kk meale
ile olmayan byk n dmesini arar. Esas zor olan, varolmadn
bile bile byk aramaktr. Frankfurt Okulunun ve zellikle
Adorno'nun byk gerilimi (elikisi) buradadr. Frankfurt Okulu ve
zellikle Adorno kendi dorusuyla zdelemez. Bir aya ierde ise
bile, bir aya dardadr.
Besim F. DELLALOLU
ISBN R7 5- 7bRb -? fl - 1