Você está na página 1de 7

ASSOS ve FİLOZOFLARI

Sayit Hidayetoğlu (Temmuz 2010)

Tarih Boyunca Assos


Assos(Behramkale), günümüzde Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde, antik
Truva(Troad) yarımadasının güneyinde deniz kıyısında bir yerleşim yeri. Truva
yarımadasında İlk Tunç Çağı başlarından itibaren (M.Ö. 3000), Assos’da ise M.Ö.
2000’li yıllardan itibaren yerleşim olduğunu biliyoruz. Antik Çağın coğrafyacısı
Strabon, Assos’a M.Ö. 7. yüzyılda Midilli(Lesbos) adasının Midilli(Methymna)
şehrinden toplu göçler olduğundan söz ediyor. Assos bu tarihlerden itibaren
yaklaşık 2700 yıldır önemli bir yerleşim yeri olarak varlığını sürdürmektedir.

Homeros İliada’da, Truva yarımadasının güneyinde yaşayanların Lelegler


olduğundan, Truva savaşları sırasında(M.Ö. 1200’lü yıllar) bölge sakinlerinin
denizcilik yaptıklarından ve savaşçı bir halk olduklarından söz eder. Strabon da
aynı bilgiyi doğrular ve Baba Burnu’ndan(Lecton) Kaz Dağına(İda) kadar uzanan
bölgede Leleglerin yaşadığını belirtir. İliada’da, Agamemnon tarafından öldürülen
Elastos’un Tuzla Çayı(Satnioeis) kıyısındaki sarp tepenin üzerindeki Pedasos’da
yaşadığı, kızı Laothoe’yi büyük bir çeyizle Truva kralı Priamos’a eş olarak veren
Leleg kralı Altes’in de yine Tuzla Çayı kıyısındaki yüksek Pedasos’da oturduğu
anlatılır. İki tanım da yer olarak bugünkü Assos’u işaret etmektedir. Ayrıca
İliada’da Truva yarımadasındaki hemen tüm yerleşim yerlerinin adı geçerken
Assos adından hiç söz edilmez. Tüm bunlar bize Assos’un, İlk Çağlarda Pedasos
olarak anılan yer olduğunu ve zaman içinde Pedasos adının Assos’a dönüştüğünü
düşündürmektedir.

M.Ö. 560 tarihinde Lydiyalılar’ın eline geçtiğinde Assos artık Edremit Körfezinin
kuzeyindeki en güçlü ve önemli kenttir. Kentin zenginliğinin Atarneus ile
Bergama arasında bulunan zengin gümüş ve demir madenlerinden geldiği
söylenir. Yöredeki Lydia egemenliğine M.Ö. 546 yılında tüm batı Anadolu’yu da
hakimiyet altına alan Persler son vermiştir. Bölgeyi atadıkları “Satrap”larla
yöneten eden Perslerin egemenliğine ise, daha sonra tüm bölge ile birlikte
Assos’u da yönetimine katan Makedonya Kralı Büyük İskender(Alexandros) son
vermiştir. Pers egemenliği döneminde M.Ö. 478’de Assos yıllık 1 Talent aidatla
İonia-Aiolia bölgesi kentleri olan Foça(Phokaia), Samos, Sığacık(Teos),
Çandarlı(Pitane), Milet(Miletos) ve Midilli(Lesbos) tarafından oluşturulan kıyı
kentleri birliğinin kurucu üyesi olmuştur.

M.Ö. 387 yılında Pers kralı III. Artaxerxes egemenliği döneminde


Marmaralı(Bithynia) bir banker olan Eubolos kendini Atarneus ve Assos
kentlerinin hakimi olarak ilan etti ancak daha sonra eski kölesi Hermeias onu
öldürerek yönetimi ele geçirdi. Hermeias’ın M.Ö. 345 yılında öldürülmesinden
kısa bir süre sonra Kocabaş(Granikos) Çayı kenarında M.Ö. 334 yılı yazında
yapılan savaşta Persleri ağır bir yenilgiye uğratan Büyük İskender tüm bölgeyi
egemenliği altına aldı. Büyük İskenderin ölümünden sonra imparatorluğun
dağılma döneminde bölge 60 yıl kadar Galyalıların egemenliğinde kaldı. M.Ö. 241
yılında Assoslular, Bergama kralları II. Eumenes ve Attalos ile güç birliği yaparak
haraç ödemeyi reddettiler ve Galyalılar’ı bölgeden çıkardılar. Daha sonra
Bergama egemenlik alanına giren Assos, M.Ö. 133’te III. Attalos vasiyetiyle
Bergama ile birlikte Roma İmparatorluğu’na katıldı.

Roma çağında eyaletler arasında gruplar oluşturulduğunda Assos,


Edremit(Adramyttion), Mysia ve Truva bölgeleri ile birlikte aynı grupta yer aldı.
Bizans çağında ise şehir grupları yeniden belirlendiğinde Assos, Edremit,

Assos ve Filozofları Sayit Hidayetoğlu (Temmuz 2010) 1/7


Altınoluk(Antandros), Küçükkuyu(Gargara) kentleri ile birlikte Asya Eyaletine
bağlanmıştır. Kentin bugünkü adı olan Behram, bu dönemde Assos’a görevli
olarak tayin edilen Bizanslı subay Makhrames’in adının değişmiş şeklidir.

Bizans egemenliği döneminde, daha Selçuklular zamanında bölgeye göçebe Oğuz


boyları yerleşmişti. Osmanlılar, Osman bey ve Orhan bey zamanından itibaren
bölgeyi baskı altına tutmuşlar. Sultan I. Murat zamanında, 1330 yılından itibaren
bölge kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Assos ve Filozofları Sayit Hidayetoğlu (Temmuz 2010) 2/7


Bugünkü Behramkale
Denize 238 metre yükseklikten bakan tepede bulunan ve kalıntıları bugün de
görülebilen Athena Tapınağı, M.Ö. 540-525 yıllarında, Assos Pers
İmparatorluğu’nun yönetimi altında olduğu dönemde yapılmış. Bugünkü
Behramkale köyü ile iç içe kalıntılar, eski çağlardan itibaren alınan taşların ve
sütunların köy evlerinde ve çevredeki başka yapıların inşaatlarında
kullanılmasıyla büyük oranda yok olmuş. Athena tapınağında ve antik şehirde
1881-3 yıllarında J. Thacher Clarke yönetiminde Amerikan Arkeoloji Heyeti
tarafından yapılan kazılarda ortaya çıkarılan eserler ABD ve Osmanlı devletleri
arasında paylaşılmış. Amerika’ya götürülen eserler bugün Boston müzesinde,
daha önce Fransızlar tarafından ortaya çıkarılan bazı eserler ise Louvre
müzesindedir. Türklere bırakılan antik parçalar İstanbul Arkeoloji Müzesinde
sergilenmektedir. Bugüne tapınaktan yerinde sadece temeller ve bazı sütunlar
kalmıştır. Kazılar sırasında ortaya çıkarıldığı bilinen tapınağın taban mozaikleri
kayıptır.

Tepenin Edremit körfezine bakan yamacında antik şehir merkezi Agora, Doğu-Batı
yönünde uzanan Kuzey ve Güney Stoa, Agora Tapınagı, Bouleuterion(Şehir
Meclisi Binası) ve Gymnasium(Okul) ile bunların biraz aşağısında 2500 kişilik
Anfitiyatro yer alıyor. Üstün bir taş işçiliği ile yapılmış şehir surlarının büyük kısmı
ve birbirlerinden farklı tarzlarda inşaa edilmiş şehir kapıları bugün hala oldukça
sağlam bir durumdadır. Bugün yapıların temel taşlarından başka fazla bir kalıntı
görülemeyen yerleşim alanında 1980-2005 yıllarında Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu
yönetiminde kazılar ve restorasyon çalışmaları yapılmış. 2005 yılında ölen Prof.
Ümit Serdaroğlu, vasiyeti üzerine Behramkale köy mezarlığına gömülmüş. 2006
yılından itibaren kazılar Çanakkale Üniversitesinden Doç Dr. Nurettin Arslan’nın
yönetiminde sürdürülmektedir.

Aristoteles’in Assos’da Konukluğu


Assos’un, Aristoteles’in yaşamında önemli bir yeri var. Makadonya Kralı’nın özel
doktoru olan babası Nikomahos, Aristoteles daha çocukken ölünce, (muhtemelen
amcası olan) Atarneus’lu(Dikili) Proxenus, küçük Aristo’yu korumasına alarak
bakımını ve eğitimini üstlenmişti. Aristoteles 17 yaşındayken eğitim için Atina’ya
geldi ve o devirde en iyi eğitimin verildiği okul olan Academia’ya girdi. Platon’un
özellikle takdir ettiği başarılı bir öğrenci oldu. Academia’da bulunduğu süre
içinde üstün zekası ile öğrencilikten eğiticiliğe yükselmişti. Platon ona, “okulun
beyni” adını takmıştı.

Platon M.Ö. 347 yılında ölünce, Aristoteles, M.Ö. 366 yılından beri yaklaşık 20
yıldır mensubu olduğu Academia’da daha fazla kalmak istemedi. Ayrılma
isteğinin nedeni, okulun başına kendisinin değil de Platon’un yeğeni
Speusippos’un geçirilmesi veya o günlerde Atina ile Makedonya arasındaki
ilişkilerin gerginleşmesi olabilir. Atinalılar tarafından Makedonya sarayına yakın
olduğu düşünüldüğü için kendini tehdit altında hisseden Aristoteles, o sıralarda
Atarneus-Assos birliğinin yöneticiliğini ele geçirmiş olan eski okul arkadaşı
Hermeias’ın davetini kabul etti ve yine okuldan arkadaşı Chalcedon’lu(Kadıköy)
Xenocrates ile birlikte Assos’a geldi. Aristoteles ve Xenocrates Assos’da üç yıl
kaldılar. Bu süre içinde burada kurdukları okulda dersler verdiler. Aristoteles
Assos’da ve buradan gittiği Lesbos adasında deniz canlıları üzerinde çok detaylı
gözlemler yaptı ve bu bilgileri kullanarak daha sonra yazacağı zooloji ve biyoloji
kitaplarının içeriğini oluşturdu, canlıların sınıflandırılması ile ilgili düşüncelerini
geliştirdi.

Aristoteles, Assos’da kaldığı süre içinde daha sonra ilk eşi olacak Pythias’ı tanıdı.
Pythias’ın Hermeias ile akrabalık ilişkisi hakkında rivayet muhtelif. Pythias’ın

Assos ve Filozofları Sayit Hidayetoğlu (Temmuz 2010) 3/7


değişik kaynaklarda Hermeias’ın cariyesi, kızkardeşi, yeğeni, evlatlığı, evlat
edindiği yeğeni olduğu yönünde bilgiler var. Aristoteles’in, Pythias’ı evlenme
yaşına gelene kadar beklediği anlaşılıyor. Aristoteles, M.Ö. 340 yılında Pythias ile
evlendi ve ondan yine Pythias adını verdiği bir kızı oldu. Hem anne Pythias hem
de kızı Aristoteles’den önce ölmüş olmalılar. Aristoteles vasiyetinde eşi Pythias’in
kemiklerinin bulunduğu yerden alınarak kendisi ile birlikte gömülmesini istemiş.

Aristoteles, M.Ö. 342’de dönemin Makedonya kralı II. Philippos’un, oğlunun


eğitmeni olması teklifini kabul ederek Acedemia’dan arkadaşı olan ve kendisini
yerlisi olduğu Lesbos adasında bir yıl ağırlamış olan arkadaşı Theophasto ile
birlikte Makedonya’nın başkenti olan Pella’ya gitti.

Atarneus’lu Hermeias
Hermeias’ın, bir köle olduğunu, gençlik yıllarında Acedemia’da felsefe eğitimi
aldığını, daha sonra özgürlüğünü kazandığını ve M.Ö. 351’de eski efendisini
öldürerek Atarneus şehrinin yöneticiliğini ele geçirdiğini biliyoruz. Bazı
kaynaklarda Hermeias’ın ruhun ölümsüzlüğü üzerine şimdi kayıp olan bir kitabının
olduğu belirtiliyor. Antik Çağın felsefe magazini yazarı Diogenes Laertios,
Hermieas’ın Aristoteles’in sevgilisi olduğu dedikodusunun yapıldığını söylüyor.
Yine başka birçok kaynakta Hermieas’ın hadım olduğundan söz ediliyor.

Hermeias’ın yöneticiliği döneminde Atarneus’un komşu şehri Assos ile bir


yönetim birliği kuruldu. Hermeias’ın yöneticisi olduğu Atarneus ve Assos şehirleri
M.Ö. 342’de, bölgenin hakimi olan Perslere karşı ayaklanmaya katıldı. Bunun
üzerine Pers hükümdarı III. Artaxerxes, işbirlikcisi Rodos’lu Memnon’u isyankar
kıyı şehirlerini yeniden denetim altına almakla görevlendirdi. Memnon, ateşkes
görüşmesi yapmak bahanesiyle davet ettiği Hermias’ı tuzağa düşürerek esir aldı
ve onu zincirleyerek Pers kralına, Susa’ya gönderdi. Burada Hermeias’a,
muhtemelen Makedonya Kralı II. Phillip’in doğuyu istila planları hakkında bilgi
alabilmek amacıyla, ağır işkenceler yapıldı ve Hermeias sonunda çarmıha
gerilerek öldürüldü. Hermeias, M.Ö. 341’de işkence altında ölürken “Arkadaşlara
söyleyin, felsefe adına utanç verici veya küçültücü hiçbir davranışta
bulunmadım” dedi. Aristoteles, sevgili dostu Hermeias’ın ölümü üzerine
Yunanistan’da Delphi tapınağına onun bir büstünü dikti ve anısına bir ilahi yazdı.

Assos’lu Cleanthes
Assos’lu Cleanthes M.Ö. 330-230 yıllarında yaşadı. Hayatı hakkındaki bilginin
hemen hepsini Diogenes Laertios’dan öğreniyoruz. Cleantes eski bir boksördü,
muhtemelen Assos’da daha önce bir okul açan Aristoteles’in yarattığı havadan
esinlenerek genç yaşta, cebinde dört Drahme ile felsefe öğrenimi yapmak
amacıyla Atina’ya geldi. O sırada Atina’da eğitim veren diğer okulları da
inceledikten sonra Stoa Poikile’de ders veren Zeno’nun öğrencisi olmaya karar
verdi. Geçimini sağlamak ve derslerin bedelini ödemek için geceleri amelelik ve
su taşıma işlerinde çalışırdı. Zeno’nun M.Ö. 262 yılında ölümünden sonra Stoa
okulunun başına geçti ve ölümüne kadar 32 yıl bu görevi sürdürdü. Diogenes
Laertios, Cleanthes’in çeşitli felsefe konularında yazdığı 50’den fazla kitabının
isimlerini veriyor ancak bu kitaplardan hiçbiri günümüze ulaşmamış. Cleanthes,
çok yaratıcı bir filozof sayılmamasına rağmen hocasının doktrinini sadakatle
korudu ve öğrencilerine aktardı. Öğrencilerinden Chrysippus, sadece Stoa
düşüncesinin değil antik çağın en özgün ve önemli filozoflarından biri oldu.
Cleanthes’den günümüze bazı fragmanlar dışında sadece Zeus’a İlahi, “Hymn to
Zeus” adındaki şiiri kalabilmiştir.

Kaynaklar

Assos ve Filozofları Sayit Hidayetoğlu (Temmuz 2010) 4/7


• Serdaroğlu, Prof. Dr. Ümit, “Behramkale Assos”, Arkeoloji ve Sanat
Yayınları, İstanbul 2005
• Clarke, J. Th., “Report on the Investigations at Assos (1881)”, Boston 1882
• Homeros, “İlyada”, Can Yayınları, İstanbul 2007, Çev. Azra Erhat, A. Kadir.
• Laertios, Diogeneos, “Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri”, Çev.
Candan Şentuna, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2007

Assos ve Filozofları Sayit Hidayetoğlu (Temmuz 2010) 5/7


Assos Athena Tapınağı
Kalıntıları

Assos Athena Tapınağı


Maketi

Assos Anfitiyatro

Assos ve Filozofları Sayit Hidayetoğlu (Temmuz 2010) 6/7


Assos ve Filozofları Sayit Hidayetoğlu (Temmuz 2010) 7/7

Você também pode gostar